18 Temmuz 1931 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

18 Temmuz 1931 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

'J a 8 Temmuz 1 'Cumhuriyet SOH TELGRAFLAR Paris'te müzakerat Malî müzaherat mukabilinde Almanya'dan siyasî fedakârhk bekliyorlar Bir kararname, altın karşılık nisParis 16 (A.A.) M. Briand tarafından verilen ziyafetten sonra M. betinin icabında yüzde 40 tan yüzde Henderson mumaileyh ile saat dörde 30 a indirilmesine mezuniyet ver mekte iskonto fiatını yüzde 7 den kadar görüşmüştür. Mumaileyh, öğleden sonra M. La yüzde 8 e çıkarmaktadır.Reishbank'a dö'viz ticaretinin inhisar hakkı ve • val, M. Flandin, M. Reynaud, M. rilmiştir. François Poncet ve M. Berthelot ile mülâkatta bulunmuştur. Bundan M. Castle'ın beyanatı sonra M. Briand, M. Stimson'u kabul Vaşington 16 (A.A.) Haricîye etmiştir. Sabahleyin M. Stimson ile Nazırı vekili M. Castle, bütün cihan M. Henderson, M. Laval ve M. Bri maliyecilerinin Almanya'ya muaveand ile görüşmüştür. net çarelerini derpiş edebilmeleri için Almanya'nın işlerini intizama Matbuatın büyük bir ehemmiyet sokması ve malî müzaheretler mu • atfetmekte olduğu bu mülâkatlarda kabilinde siyasî fedakârhklarda buAlmanya'nın vaziyeti mevzuu bahlunması zarurî olduğunu beyan et solmuştur. miştir. Paris 16 (A.A.) M. Laval, M. Şili kısmî moratoryom ilân ediyor Henderson ve M. Stimson ile görüşmüş, mülâkat esnasında M. Fland'in, Santiago (Şili) 16 (A.A.) HüM. Pietri, M. Poncet, M. Edge ve M. kumet altın kambiyoyu himaye için Tyrell hazır bulunmuştur. bir tedbir olmak üzere muvakkat ve kısmî bir moratoryom ilân etmiştir. Döviz inhisarı Berlin 16 (A.A.) Hükumet yeni Bu tedbir ağustos ayına kadar mer'î bir Rentenmark ihdası projesini ter olacak ve o zaman istikbale ait bir karar ittihaz edilecektir. ketmiştir. ,. ,,, ,ıu<ılı»mnMmillllllllll!ll!|IHIIIH!IHIIII!IH!tll!lltl!IMIıııiHm«ı Mardin'de faaiiyet Midyat kasabası ilk defa suya kavuşuyor Mardin (Hu. Mu.) Mardin kazalarından Midyat'ta su yoktu. Halkm dert ve ihtiyaçlarile yakından alâkadar olan Mardin Valisi Talât B. Midyat kasabasına 2530 kilometre mesafedeki bir memba suyunu kaza merkezine getirmeğe karar vererek fennî tetkik için bir su mütehassısı celbine tevessül etraişti. Midyat'tan aldığımız haberlere göre bir haftadanberi Nafıa heyeti fenniyesile Midyat'ta bulunan Vali Bey ve birinci umumî müfettişlik su mütehassısı Fehmi Beyin fennî tet kikatı neticesinde kasabaya 2530 kîlometrelik mesafede bulunan bir mevkiden Midyat'a isalesi kabil ve bol bir su membaının bulunduğu anlaşılmıştır. Azimkâr valimizin asırlardanberi susuzluktan ıztırap çeken Midyat halkmın pek büyük ve ezelî olan bir derdine çare bulmak hususundaki mesaisinin kısa bir müddet zarfında kuvveden file çıkmış olması Midyat'lıları olduğu kadar bütün vilâ yet halkını sevindirmiştir. Elyevm Midyat'ta bulunan Vali Talât Beye Meclisi Umumii Vilâyet azaları Mardin'den bir telgraf çe kerek kendisini tebrik etmişlerdir. Midyat'lılar, kasabaya gelecek olan bu suyun ismini Talât Beyi daima yât ve tezkâr için (Talât Bey suyu) tesmiye etmek istiyorlar. Mün'im Tarih yolunda... 1 Büyük Gazi tarih ile iştigal ediyordu. Kendisi bu iştigali yemek ve istirahat zamanlarına mahsus bir dinlenme vasıtası addetmişti. Yüksek hitabelerini bu vadiye tevcih ettiği zamanlar tarihin en karanhk sayfalarını derin bir ih tisas ve kolayhkla tahlil ettiğini görüyorduk. Onda kimsenin görmediği hakikatlere nüfuz etmek tabiî bir ihtiyaçtır. Buna bütün siyasî ve içtimaî mevzular gibi tarih sahasında da muvaffak olu yordu. AilASIRA: Bizim şallar •^•^fc» Tepe Şehri nerededir? Yeni bir müze Bursa'da Yeşilmedrese tnüzesi dün açıldı Bursa 17 (Hu. Mu.) Timurlenk tarafından Semerkant'taki Uluğbey medresesine nazire olarak yapılan ve çok yüksek mimarî ve tarihî kıymeti olan Yeşil medresesi müze haline konulmuş ve bugün küşat merasimi yapılmıştır. Merasimde Vali, hükumet erkânı, bütün müessesat müdürleri ve halk hazır bulunmuştur. Vali Fatin B. bir nutukla küşat resmini yaptı. Maarif Vekâleti Müzeler Müdürü Hâmit Zübeyir B. müzelerimiz hakkında izahat ve*di. Bundan sonra müze gezildi. Musa Fasist Meclisi Papalığın iddialarına ağır cevaplar verdi Roma 16 (A.A.) Faşist fırkası direktuvarının dün akşamki içti • maında M. Licci tarafından fırkanın kuveti hakkında verilen izahattan sonra milli Bailas teşkilâtı, teşkilât evine 1000 liret vermeğe karar ver miştir. Direktuvar, şimdiki rejimin direktiflerini İtalyan milletinin her tabakasına neşir ve tamim maksadile önümüzdeki aylar zarfında gayet faal bir propaganda icrasını temin edecek huausi bir büro ihdai^Aa ka* rar venniştir. Duçe, rejimin 10 uncu senesine ait salname ve takvimin hazırlanmış olduğunu ve Foglio d'Ordne'de neş • redileceğini beyan etmiştir. Mesagero gazetesi yazıyor: «Direktuvarın 3 beyannamesi, Papalık makamının tamimindeki iddialara kat'î birer cevap teşkil et mekte ve hiç bir guna tefsir ve izaha ihtiyacı olmıyan açık tasrihatta bu lunmaktadır.» Lavora Fascista diyor ki: «Bir kaç kelime, Papalık maka • mının 10,000 kelimeden ibaret olan sözlerinin kıymetini hiçe indirmeğe kâfi gelmiştir. Hiç kelimesinin hîç bir faikiyeti ve hakimiyet namına Faşizm hakkında şu veya bu tarzda hüküm vermesine ve bilhassa Faşimze iftira etmesine kat'iyyen cevaz verilemez.» Hariciye tayinleri Ankara 17 Istifa eden Teşrifat Umum Müdürü Fuat Simavi Beyin yerine Roma Sefaret Müsteşarı Basrı Bey tayin edilmiştir. Hariciye levazım müdürü Talât Bey Burgaz konsolosluğuna, Matbuat Neşriyat Müdürü Safa Bey Levazım müdürlüğüne tayin edilmiş, Londra Sefaret Müsteşarı Lutfullah Bey Vekâlet emrine alınmıştır. Ankara'da su tesisatı Ankara 17 (Telefonla) An kara'ntn su ihtiyacını temin için Kotunlar'da yapılacak yeraltı bendi ile Kale'de vücude getirilecek su harinesinin inşaatı yeniden münaka • ıaya konmuştur. MOdürler kongresi Ankara 17 (A.A.) Müdürler kongresi bugün de mesaisine devam etmiştir. Casus bir zabit Varşova 16 (A.A.) Bir Leh erkânı harp zabiti, casusluk töhmetile tevkif edilmiştir. Ailece intihar! tzmir 16 Boce'de oturan Petro îsminde bir İtalyan kıskançhk yüzünden karısile kavga etmiş, bun dan müteessiren kendini bıçakla karnından yaralamıştır. Karısı Eliz bunu görünce «ben de yaşamam» diye yarım şişe benzin içmiştir. Ikisi de hastaneye kaldırılmıştır. Suriye hâdiseleri Beyrut'ta çıkan Ennida gazetesi müheyyiç neşriyat töhmetile ka panmıştır. Beyrut, Şam ve Halep'te Tramvay Şirketine karşı halkın açtığı grev bütün şiddetile devam et • mektedir. Gazi'nin tarih ile uğraşmasında millî bir gaye hâkmıdi: Türk tarihini aramak! Zaten insanhk en büyük evlâtlarını millî ruhun heyecanlarına bir ilham ve irade | kıymetini veren kahramanlar da bulmuştur. Gazi'de şahsiyet hissi kendi benliğini ma'şerî varlıktan ayırmıyan bir milliyet duygusu halinde tebarüz eder. O, aziz şahsiyetinde bütün bir millet olarak düşünür, kunuştuğu ve anlattığızamanlar bütün bir millet onunla ve onun nazarlarile hayatı tetkik ediyor, dersiniz. Tarih, kesif karanlıklarını türkün büyük kurtarıcısına arzederken o burada gene kendini ve kendi temsil ettiği büyük milleti araYeni Matbuat kanunu dı. (Buluyorum!) Dediğini tah min ettik. Buluyordu. Milâttan (.Birinci sahifeden mabait) bir çor asırlar evvel insanlığın ilk nü yaz tatiline karar vermesi bekharsını şark'tan garbe nakleden leniyor. kafilelerin karaltısı arasında Kanunun son kısımları Türk'ün geçtiği yolları gördüğüDün kısmı azamını neşrettiğinü vuzuh ile söyliyeceği bir za miz kanunun son kısımları muhman gelecekti. Fakat bunu bugün telif şeraiti tayin etmektedir. bile o kat'iyetle ifade etmemiştir. Gazete satmak istiyenler zabıEtrafında bulunanlara verdiği, tadan ilmühaber alacaklar, gazeilham ettiği mevzular, ihtimalî te satarken heyecana sebep olmıfikirlerin ancak müsbet bir hakiyacaklardır. Müntehirlerin, suçkat olmak için uğraştığı esaslariuların resimleri konulmıyacak dır. Büyük Gazi'nin tarihle alâkaintihar vak'aları polisin muvafadar sözierini kaydederken bu nokkatile yazılacaktır. tayı sarahatle işaret etmek lâzımHalkı suça tesvik eden, komüdır. nistliğe, anarşistliğe tahrik eden Şimdi gelişi güzel bir mevzu yazılar cezayi müstelzimdir. ahyorum: Tepe şehri! Tarihi fetMüddeiumumiler yazıları ve resimleri edebe muhalif bulurlar heden adam, bir akşam kadim Yunan tarihinin menşeleri üzerisa, şahsî dava açılmasına intizar ne bazı izahat vermişti. Bu esnaetmeden takibatta bulunabilecekde muayyen bir hissesi olduğunu da (Thebes) şehrinin adını bir lerdir. kaç defa asıl kendi şeklile telâf düşündüğümüz zaman, Büyük Hükumetin kuvvet, nüfuz ve Gazi'den (Tepe) nin türkçe olup fuz ettikten sonra (Tepe) diye malî itibarım sarsacak, paranın olmadığını soran arkadaşa şunu tekrarladı. Huzurunda bulunan kıymetini düşürecek yazılarla, lardan biri sormak lüzumunu duy söyliyebiliriz: uydurma havadis yazanlar, aleyhdu: Küçük bir defter alınız ve lerindeki hükümleri neşretmiyenoraya ilk bir kayıt olarak yazınız Teb isminin Tepe kelimeler cezalandırılacak, bu tekerrür ki, Beotideki tepe şehrinin adı sinden çıktığına ihtimal veriyor ederse gazete kapatılacaktır. Türkçe idi! musunuz efendim? Umumî adap noktasından müdSAMİH RİFAT Gazi'nin nafiz bakışı bir sanideiumumiler mahzur görürlerse gazeteyi muvakkaten kapatabile ye bu suali irat eden arkadaşın (1) Schlıenent. Hıos Sayîa 175. nazarlarını kuşattı. ceklerdir ve icabında tevkif kara Evet; dedi. Edremit civarınPehlivan Kadri'nin gazetesi n istiyeceklerdir. Heyeti Vekiledaki kadim Thebe şehrile Beotyanin, umumî siyasete dokunacak Halep'te Fransız parasile türkçe neşriyattan dolayı gazete kapamak daki Thebes şehrinin (Tepe) den Doğru Yol paçavrasını çıkararak abaşka bir şey olmadığını zanne navatan aleyhinde hiyanete devam hakkı bakidir. Müddeiumumiler gazete davalarında hazırlık tah diyorum. Arkadaşlar bunu tetkik eden, 150 liklerden Pehlivan Kadri etmelidir! kikatı yapmadan idarehanelere son zamanlarda gazetesinin hiç satebligat yapacaklardır. Büyük Gazi bu bir kaç kelimetılmadığını görerek ayda bir çıkaryi söyledikten sonra bahiste de mağa başlamıştır. Bunun üzerine Mahkemeler gazete davalarınFransız'lar da tahsisatı kesmişler vam ettiler. da duruşmalar arasında 5 günden dir. Kadri perişan vaziyettedir. A Bir aralık cep defterimi çıkarfazla müddet koymıyacaklardır. dana'dan kaçan Abdülkadir Kemali dım. Tebe kelimesini kaydettim. Gazeteleri kapanıp ta haklarmda ise Antakya'da haikın nefreti kar • Diğer arkadaşlar gibi ben de tettakibata başlananlar başka isimle şısında, tek başına yaşamaktadır. kik edecektim. Fakat müracaat gazete çıkaramıyacaklardır. O her şeydir! O herkesi kurtarır. Sizi de bir gün kurtaracaktır. Şa! Şa! Şa Bir büyük kapınm önünde durduk. Bir bahçeye girdik. İdil gözlerini sildi, tuvaletini tamir etti. Tekrar büyük bir kapıdan çifte merdivenli geniş bir hole daldık. Burası «Etlek Palas» mış. Çifte merdivenlerin birleştiği noktada bir balkon yapılmış. Burada tanburî Faize Hanım konser veriyordu. Holde kalabalık yoktu. Sol köşede yedi sekiz tanıdık vardı. Karşı sağ köşede Maarif Vekili Mustafa Necati Beyin beş altı misafiri oturuyorlardı. Sağda bir köşeye yerleştik. A radan on dakika geçmedi, Faize Hanım yanımıza geldi. Ne mü • nasebet? Fakat anladık ki mes'ele başkadır. Soldaki masa gitmek üzere imiş, vekilin kumpanyası da yalnız kahve içmişler, bina enaleyh handise gidecekler. O halde: Keman var, piyano var. ut var, tanbur var. Sonra bir kadın kuşdili mükâlemesi: Edin gidi, gadin gibi, tegan tekü. Hiç birimiz bir şey anlamadık ama sonunun iyi çıkacağını kes tirdik. Nitekim tahminlerimiz doğru çıktı, koca Etlek Palasta yalnız biz hafdık. Faize Hanım tanburu, İdil kemanı aldı. Sonra değiştiler, Faize H. kemanı aldı, İdil piyanoya geçti. Kadıköy'lü üstat Fahmi Beyin ne kadar bestesi varsa hepsi ruhlarımıza işledi. O sırada şoförün eşarph karısı ile genç kızı da gelmişlerdi. Hayatımızda bu kadar mükemmel bir gece, bu kadar nefis bir çorba, bu kadar lezzetli bir omlet Lâhur'un değil, Kismir'in değil, bizim şallarımız!.. Bazen Sandal Be desteninde kıymetli eşya teşhirine tahsis edilen camekânlarda bir şal parçasına tesadüf ediyoruz; merak edilecek me'hazlar o kadar az ve o kadar dağınık ki .. Tarih henüz ehli insanlar, tarihten bir in°k sa hife temasa eder gibi o parcanın kendi menşeine ait hakikatler kar karşısında hayraniyet gosterirler, şısında iptidaî bir mektebin kıraparmak ısırırlar. Niçin mi?.. Çünkü at kitaplanndan daha basit ve da o mensucede yere düşmüş bir kavsi kuzah zarafeti iltima ediyor. Biraz ha kısa malumathdır. bediaşinas olan gözlerin o renk ve Ertesi gün kütüpanemin göz tenasüp halitasına müncezip olma leri bir çok muhteviyatile benim ması elbette gayrikabildir. Fakat haber verelim ki bu temaşasına do gözlerime doldu. yulmıyan nefise; ya Hint, ya Acem İstrabon! Hiç bir şey yok. diyarından gelmiştir. Bizim şallar, Başöle, Dozobri, Larus hepsi böyle meşherlere düsecek kadar sükut ediyorlar. Yalnız Gazi o mebzul değil, henüz meçhul denile geniş malumatı ile: I cek derecede nadirdir. Gürün şallarından bahsediyorum Arayınız bulacaksınız. Di J O şallardan ki her biri hakikatte iyordu. pekten veya iplikten mensuç birer Bazı uzun fasılah tetkikler var tablodur. Bu tablolarda bazen kıvdır ki, gözlerimizin önünde yanan rım kıvrım uzanan dilrüba bir çemen zar ve çemen üstünde renk ısıklar onların loş ve kuytu bucak renk çiçekler gbrülür; bazen larını tenvir etmez. Karanhk için işlenilen ipliğin seyyal bir de <"*Wn l":^ bir billur parçası kehkesan ahengi aldığı ve o, ucar gibi görünen esirî rengin küme bir kırıntı üzerine akseden meçküme yıldızla bezendiği goze çarpar. hul bir ziya gibi umulmıyan bir San'atkâr, canı isterse, ipeğini ve kitabın ufacık bir haşiyesi, bir ke ipliğini rengin kuşlar yaratmakta da lime, basit bir kayıt aranılan ha kullanır. Bu kuslar o kadar canlı • dır ki seyrolunurken (kuruntular • kikati kendi kendine meydana illusion) lar geçirilir ve onların te • çekarır. İşte şimdi o türlü bir bu rennüm ettiğine zehap hasıl olur. Bu nefis şallar, Gürün'de yapılı • luş karşısındayım. Masamın üzeyordu. Büyük harp, tezgâhları ta rinde bin yirmi dokuz büyük sayrümar etti. Bugün işidiyorum ki müfanın ağırlığını taşıyan Arkeolo teşebbis bir kaç genç, haleti nez'e jik bir eser,, Kadim Yunanista'nın gelmiş görünen o millî san'atı ih yaya teşebbüs etmisler. Lâkin Av (Beoti) kıt'asında ve Mısır'da rupa'dan getirtilen ipliğin kilosuna Thabes adını alan şehirlerin i % 75 kuruş gümrük resmi verildiği simlerini tetkik ettiği sırada şu için mütevazi tezgâhlarını bir türlü kakikati ortaya atıyor: tezelzülden kurtaramamışlar. Gümrük resminin ref'i elbette is(En büyük Lâtin âlimlerinden tenilemez. Fakat iplik boyaması u Varron milâttan bir asır evvel sulünün memleketimizde tamimi lâyazdığı bir kitapta, Eoliler ve Sa zımdır. Yalnız boyamacılığm değil, binlerin küçük tepelere tube yahut mensucatın «güve» den muhafazası Tepe dediklerini tesbit etmiş • için Avrupa'da muvaffakiyetle tatbik edilen usulün de yeryer talimi tir). (1) icap eder. Vilâyetlerin hususî bütEoliler ve Sabinler Yunanis çelerinde küçük birer fasıl açılmak tan'la İtalya'nm en eski sakinle ve Hereke fabrikasına her sene iki, rindendir. Bunların ırklarını tet üç müstait şakirt gönderilip bu usul ler teallüm ettirilmek suretile şal, kik için yapılacak tahlillerin yeri şayak ve kumaş tezgâhlarımızı Avburası değildir. Yalnız Yunan ve rupa'nın tagallübünden kurtarmak, zannımızca mümkündür. Elverir ki Lâtin milletlerinin yaşadıkları bu imkân, gözönüne getirilsin. sahada kendilerinden evvel bir Koca koca ummanlar, fersah ferçok ırkî ihtilâtlar geçiren kavimsah sahraTar aşarak Hindistan'dan lerin Asya'lı, hatta doğrudan doğ ve Acem diyarından yurdumuza ge ruya Turan'h olduğunu kısaca lip her dirhemi bir miskal inci pa • tekrar edelim; bu hakikati gös hasına satılan şallardan bizi müs • teren muhtelif ilmî deliller ara • tağni bırakacak kadar nefis olan Gürün şallarını ve gene orada yapısında lisanın ve coğrafî isimlerin lan zarif kumaşları himaye edelim! M. T. I Bankaların vaziyeti (Bırıncı sahifeden mabait) atını kaybettiği gibi Hamburg piyasasında mahsulâtımızın fiatları da sarsılmıştır. Maahaza mark yükselmeğe başladığı için vaziyetin yakında düzelmesine intizar edilmektedir. İzmir'de tediyat tzmi 16 Doyçe Oryent Bank mevduatı hesabında yüzde 40 tediyatta bulunmuştur. Tasarruf hesa • bından tediyat dünkünün ayni idi. Banka Herman Spirer kumpanya sından 20 bin lira borç almış, Bank Dö Brüsel vasıtasile tediyat yapmıştır. Ticaret ve Sanayi Bankası Merbut olduğu Cenevre Bankasının tatili faaliyeti dolayısile muvakkaten gişelerini kapıyan Ticaret ve Sanayi Bankası, millî bankaların yardımile vaziyeti düzeltmek üze redir. Bankanın yakında tekrar faaliyete başlamasına intizar edil mektedir. KOKAiN Avrat bizi aldatıyor. Mut > laka Fransızdır. Ne güzel konuşuyer. Tıpkı Bulvar Raspay'daki midinetler gibi.. Hepimiz gülünce sustular. MahYazan: AKA GÜNDÜZ cup olmuşlardı. İdil gene konuştu. Siz Fransız mısınız? Esirlik iyi mi? Haşa sümme haşa madam. Hepsi bir ağızdan cevap ver Biz halis Türk'üz. Hem Türk'ün diler: halis köylüsüyüz. Allah düşmanîmîzı düşma • Ne güzel fransızca söylü nına esir etmesin hanmıefendi. yorsunuz. Sizi kim kurtardı? • Sizin kadar değil madam. Gazi! Nerede öğrendiniz. O kadar heyecanla bir ağızdan Esirlikte madam. Sizin fırhaykırdılar ki gözlerimiz yaşardı. kanız Çanakkale'de bizim tabuArabamız tekrar yürüdü. İdil belrumuza hücum etmişlerdi. Onları ki şarabın tesirile kucağıma yı • püskürtmüştük, fakat biz dört arkıldı ve hıçkıra hıçkıra ağlamağa kadaş her nasılsa esir olmuştuk. başlarken haykırdı: Sekiz sene bütün Fransa'yı dolaş Gazi! Beni de kurtar, benim tık. gibileri de kurtar Gazi! Fakat ben de Türk'üm. Şoför, marşa bastı ve bizi yıl Dört arkadaştan biri kalbin • Hekini gizliyemedi, arkadaşlarına dırım gibi uçururken cevap ver di; haykırdı: EDEBÎ TEFR1KA: 30 görmemiştik. Bir aralık İdil kulağıma iğildi: Şoförün güzel kızı yaman! Dedi, ne olmak istersin? Dedim. Babam gibi şoför olmak isterim, dedi. Niçin? Dedim. Çünkü minnetsiz yaşıyor, dedi. Bu sırada şoför: Hanımefendi! Dedi. Yarın sizin de benim de işimiz var. Müsaade ederseniz gidelim. Zarif bir taş, pamuğa sarılıp ğediğe konmuştu. Hepimiz evlerimize dağıldık. Ayrıhrken İdil: Yarın görüşelim, dedi. Sana söyliyeceklerim var ... ' Ben dönen başımın tesiri al tında mırıldandım. Niçin yarın? Şimdi. Şimdi naşıl olur? Anlıyorum, fakat burada değil. Bize gideriz, orada bol bol, sabaha kadar konuşuruz. Fakat benim sana söyliye ceklerim mühim şeyler değildi ki işlerkmize müteallik dedikodu lar. Olsun. Diye eldivenli elini sıktım. O da elimi sıkarak cevap verdi: Olsun. Kimsesiz odama girdik. Soba yakılmış, sönmek üzere idi. İki odunla tazeledim. O benim caketimi, yeleğimi çıkardı, ben onun mantosunu, robunu. İnsanlığımızın ikinci cep • hesi sessiz sedasız harekete geçmişti. Hiç bir şey konuşmadan çok şeyler konuştuk. Hem hiç uyumamacasına. Ben önce kalktım. Sobayı yakarken başını yorganın arasmdan çıkardı: Çok, çok odun koy. Üşümüyorum ama, daha çok ısınmak istiyorum. Dedi. İMabadi var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: