30 Ağustos 1931 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

30 Ağustos 1931 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

1 S ÖN TEMGRAPLAÖ MEMLEKET MEKTUBUt Buğday mes'elesi Aynen îngiltere kredi buldu Amerîka 400 milyon dolar, Fransa 500 milyon frank kredi açıyorlar kası bugün yaptığı içtîmada fırka Vaşîngton 28 (A.A.) Nevyork Times gazetesi muhabirinin verdiği sının resmen muhalif vaziyetine geçbir habere göre, İngiltere'ye 400 rail tiğine dair bir karar sureti kabul etyon dolarlık bir kredi açılması hakmiştir. kındaki karar Reisicumhur M. HooLondra (Resmî) 28 (A.A.) Saver tarafından tasdik edilmiştir. bık Hariciye Nazırı M .Henderson aParis 28 (A.A.) Fransız tngimele fırkası reisliğine intihap edilliz itilâfı bu gece imza edilmiştir. miştir. Paris 28 (A.A.) Maliye Neza reti ile tngiliz Bankası arasında bir Hükumetin Avam kamarasında itilâf yapılmıstır. Tatbik şekli biraz alacağı ekseriyet sonra neşredilecek olan bu itilâfın Londra 28 (A.A.) Uç siyasî fırİngiltere'ye 500 imlyon franklık bir kanın bugün yaptıkları içtimalardan kredi açılmasına dair olduğu aöy anlaşıldığına göre milli hükumet Alenmektedir. Bu kredinin yarısı hususî müesseseler tarafından açıla vam kamarasmda en aşağı 50 reycak, diğer yarısı bir senelik bonolar lik bir ekseriyetle lâakal 331 rey alaşeklinde olacaktır. Bu bonolara Franbilecektir. Hükumet amele fırkası sız talipler müşteri kaydedilecek • nın şimdiden temin etmiş olduğu 6 lerdir. Bonolarm faizi °^4.25 tir. reyinden fazla bir müzaheret temin Amele fırkası muhalefete edemese bile bu neticeyi elde edebigeçiyor lecektir. Londra 28 (A.A.) Amele fır 932 Bütçeleri Vekâletler şimdiden hazırlık yapacaklar Ankara 29 (Te'.efonla) Maliye Vekâleti 1932 bütçelerini hazırla maları için Vekâletlere iş'arda bulunmuştur. Vekâletler 932 bütçelerini 931 bütçeleri esaslarına göre hazırIıyarak eylul nihayetinde Maliye Vekiletine vereceklerdir. Bir müddet evvel, bütçelerrn Meclise martta verilmesini tasvip eder bir cereyan hasıl olmuştu. Böyle bir kanun yapıl madığı icin bütce eskisi gibi 1 teşrinisanide Millet Meclisine takdim edi lecektir. Çin'de bir tayfun Yangchan'da 100 bin kişi boğuldu Şangbay 28 (A.A.) Kıtlığa uğrıyanlara yardımda bulunmağa memur komisyona Yangchou'dan gelen haberlere göre büyük kanahn su seddi Shaopo ile Kioyuchou mevkileri arasında 8 millik bir saha dahilinde yıkılmış yüzlerce mil murabbaı bir arazi dahilindeki köyleri ve şe • hirleri su altmda bırakmıştır. Bir tayfun neticesi olarak vuku bulan bu felâket esnasında 100 bin kişinin boğulduğu ve milyonlarca kimsenin sefalete düştüğü tahmin olunraak • tadır. Hankeou 28 (A.A.) Vaziyet, vehametini muhafaza etmektedir. YangTse nehri mütemadiyen yük seliyor. Şanghay'a binlerce mülteci gelmiştir. Felâketzedelere yardım için 80 milyon dolarlık bir istikraz akti için hazırlık yapılmaktadır. Muhterem Yunus Nadi Beyef endi, Bu sene mahsulün çokluğundan dolayı muhakkak olan fiat düşük lüğüne çareler aramak üzere ilk adımı atan ve çareyi bulan zatı âliniz olmanıza göre neticede gene çiftçî aleyhine bir karar ittihaz edilmiş gibi olması cidden acıdır. Filhakika Ziraat Bankasının beş milyon liralık alacağına mahsuben zürradan arpa ve buğday alması kararı çiftçiye hizmetten ziyade Ziraat Bankasının tahsilâtmı teshil noktasından gene çiftçi aleyhine verilmiş bir karar addedi • lebilir. Banka alacağını tahsil etmesin denmez. Fakat bu işi yaparken köylünün istinat ettiği zahire fiat larını yükseltecek yerde sarsmak ve müstakbel zararları da ona tahmil etmek suretile değil. Ziraat Bankasının şubelerine gönderdiği talimatta mubayaat şekli o derce meharetle tanzim edilmiştir ki bunun tatbikat sahasındaki amelî faydası sadece Ziraat Bankasının alacaklarını tahsil yolunda bir hareket addedilebilir. 1 Talimatın birincî maddesînde ay nen buğday teslim edecek borçlu köylülerin istasyona ve limana altı saat mesafede bulunacakları yazılıdır. Uzaktakiler ise heyeti ihtîyarîyeier marifetile satın yaparak parayı ban • kaya götüreceklerdir. Eu işte vukuu melhuz sui istimallerin önüne nasıl geçilebilir? 2 Mahsul alınacak köyde meccanen bir ambar vermek şartı vardır. Buna bir çok yerlerde imkân yoktur. Zira ambarların dörtte üçü Yunan'hlar tarafından yakılmıştır. Mektepler, camiler yıkılmıştır. Bir çok mahallerde rütubetsiz ve mahsul itharına salih ambar, cami, mektep te yoktur. Banka buralarda zahireyi nereye koyacaktır? 3 Mahsulün muhafazasmı ih tiyar heyetleri deruhde edeceğine göre her ambarda az çok bir fire farkı kalır, bunu ihtiyar heyetleri kendi mahsullerinden mi ödiyecektir? 4 Borca mukabil verîlecek mahsul her türlü mevadı ecnebiyeden ari olacaktır deniliyor. Mahsulâtımızm kalbur makine • lerinden geçmediği malumdur. Anadolu buğdayi esasen mahlut buiunmasi itibarile ve yeni şarta nazaran Ziraat Bankası da tabiaten mahlut yetişen mahsul almıyacağına göre buna çare nedir? Ve bu mahsule hangi piyasa fiatı tatbik olunacaktır. 5 Mahsul zürra tarafından bankanın arzu ettiği zaman nakledile bilir. Çiftçinin en meşgul olduğu bir zaman banka bu talepte bulunursa, çiftçi de mahsulü sevkedemezse zürraa ne ceza verilecektir? Sevkiyatı banka yaparsa nakliye masrafı ne esas üzerine tanzim edilecektir? 6 thraç iskelelerinde köylü hesabına satışta hangi piyasa hâkim olacaktır? Istanbul piyasasına göre bir fiat verilecekse meselâ tzmir piyasası neden ihmal edilmiştir? Tahliye, tahmiliye, nakliye, simsar, ambar ücretlerinden başka 9c25, amerj tenzili ile fiatlar büsbütün düşecek ve yüz kuruşluk bir mahsul elli kuruşa înecektir. Bu ise piyasayı sarsmaktan başka bir mana if ade etmez ve bankanın talimatnamesi çiftçi lehine olmaktan ziyade kendi menfaatini takip endişesinden başka bir şeye hükmedilemez. Verilen kararın cezrî ve çiftçiyi memnun edecek bir karar değil, biIâkis mutazarrır eden bir karar ol Bu suretle Lilâ tamam sekiz sene sörlerin tedris ve terbiyesine tâbi oldu. Bu sekiz sene herkes İçin olduğu gibi bana da çok acı geldi. Bir çok mahrumiyetlere katlanmak icap ediyor ve hükumetin verdiği ehemmiyetsiz tah sisat ve harp yüzünden çok azalan varidahmız, ancak fakirane bir hayat sürmemize kâfi geliyordu. Azametli ve gaddar galiplerin baziçesi o!?n mağlup, bitap A vusturya'y» hatırhyosunuz değil mı. Sizi tern'n ederim, efendim. Hayatm zevki kalmamıştı. Sulh oldu. Lilâ mektebini bitirdi. Biraz daha geniş yaşıyorduk. Maahaza, eğlencemiz piyanoda biraz kîâ • sik eserler çalmak, bütün kıs mevsiminde iki, veya üç defa operaya gitmek, ve yazın bazı akşamlar bir kaç aile dostile Kobenzl'in tarasasında akşam yemeği yemekten ibaretti. Ara sıra da babamın Çanakkale'ye giden heyet dün avdet etti Harp sahasında merasim yapıldı, şehitlerimizin hatırası taziz edildi NAL1NA M1HINA Cennetlikler! Londra gazetelerinin yazdıklarına göre bir Rus âlimi, yeni bir şua keşf etmiş imiş ve bu şua sayesinde bu günkü insanlardan bambaşka insanlar, yani yeni bir ırk vücude getir mek kabil olacakmış! Eğer, bu keşif tahakkuk ederse yeni yetiştirilecek insanların, bugünkülerin, yani bizlerin bütün kusur Iarımızdan muarra, ve bütün meziyetlerimize malik olmasma itina e dileceği tabiidir. Yeni şua ile yetiştirilen insanlar, fennî usullerle ve kemali itina ile yetiştirilen bazı meyvalar, sebzeler veya hayvanlar gibi kusursuz olacaktır. Yeni ırkta; ya Jancı, riyakâr, dolandırıcı, hırsız, ka> til, hulâsa bugün çeşit çeşit cürümlerle hapisaneleri dolduranlar, ya hut ta daha fena manevî cürümler irtikâp ettikleri halde ferih fahur gezen mücrimler bulunmıyacak, herke* iyi, namuslu, sözü, özü doğru, çal maktan, kan dökmekten müteneffir insanlar olacaktır. Tabiî, yeni ırkın manevî ve ahlâkî faziletlerine maddî ve bedenî güzellikler de ilâve edilecek, yeryüzünde sade iyilerin ve güzellerin yasadığı ayrı bir kıt'a tesisi kabil olacaktır. Kısaca söylemek lâzım gelirse dinin yadettiği «Cennet» i fen tesis edecek, demektir. ~" Çok iyî am, yeniçerilerin nizamı cedit askerinı ortadan kaldırdıkları gibi fenalığı iyiliğine galip olan mevcut cehennemlik insanların, yeni cennetlik ırka hücum ederek onları ve çeojıetlerini altüst etmelerinden bihakkın korkulur. Çanakkale'de Mehmetçik âbidesi Vecihi B.f eylulde bir propaganda uçuşuna çıkacak Ankara Z (A.A.) Vecihi Bey eylulde Tayyare Cemiyeti namına Karadeniz bavalisinde bir ziyaret ve propaganda uçuşuna çıkacaktır. Vecihi Bey tayy&resile Gerede, Bolu, Zonguldak, Cide İnebolu, Sinop, Fatsa, Ordu, Ünye, Giresun, Büyükliman, Sürmene. Of, Rize, Gümü şane, Bayburt, Kilkit, Erzincan, Zara, Koçhisar, Yıldızili, Sıas, Akdağmadeni, Songurlu şehir ve kasaba larina uğrıyacak ve bunun hitamında aynı maksatla Ege mıntakasına ikinci bir uçuş yapacaktır. Tıp Kongresi Ankara 29 (Telefonla) îçtimaı zamanı yaklaşan Tıp kongresinin hazırhkları bitmek üzeredir. Kongre eski Türkocağında toplanacak ve 3 gün devam edecektir. Hariciye Vekili Tevfik Rüştü 6. Sofya 29 (A.A.) Türkiye Hariciye Vekili Tevfik Rüştü Bey dün Sofya'dan geçerken Hariciye Ne zareti kâtibi umumisi M. Radof tarafından selâmlanmıştır. Bulgaris tan'ın Cemiyeti Akvam murahhası sabık Maliye Nazırı Mollof ta ayni trenle hareket etmistir. „ Müskirat U. Müdürü Diyarbekir 29 (Hususî) Müskirat Umum Müdürü Asım B. bu • raya geldi. Diyarbekir'de fabrika tesisi halkı umumiyetle memnun et • miştir. Dün gece Asım B. şerefine Belediye tarafından büyük bir ziyafet verildi. Vali ve askerî kuman • danı ile bir çok zevat hazır bulundu. Umumî müdür bugün Mardin'e ha • reket etti. Ankara 29 (Telefonla) Mua melâtı naktiye umum müdürü Sırrı Bey bazı tetkikatta bulunmak üzere İzmir'e gitmiştir. TürkiyePolonya Ankara 29 (A.A.) Türkiye • Polonya ticaret, ikamet ve seyri • sefain mukavelenamesi bugün imzalanmıştır. Sırrı B. izmir'e gitti Nafıa Vekilinin teftişi Ankara 29 (Telefonla) Çankırı hattı üzerinde teftişat yapan Nafıa Vekili Hilmi B. Ankara'ya avdet etmiştir. Çankırı'dan 20 kilometre ileriye kadar ray ferşiyatı yapılmıştır. Ereğli'ye doğru inşaat devam ediyor. EDEBÎ TEFRİKA: 9 Tayyareci genç kızın seyahati Çanakkale Sehitliklermi tmar ce [ miyetinin teşebbüsile Çanakkale şehitlerini ziyarete giden heyet dün sabah Gülcemal vapurile limanımıza avdet etmistir. Evvelki senelerde Çanakkale ziyaretine giden heyete refakat edenlerden bazılarının işin kudsiyet ve ehetnmiyetini takdir etmiyor görünmeleri teessüfü mucip oluyordu. Bu seneki ziyaret maksada daha ziyade yaklasır bir sekilde cereyan etmistir. Perşembe günü akşamı Galata rıhtımından GülcemaPle hareket eden heyet arasında meb'uslarımız dan Salâh Cimcoz, Hamdi, Ziyaettin Beylerle Cevdet Kerim, tstanbul Polis müdürü Ali Rıza, Ticaret Odası reisi Nemlizade Mithat, Şehitlikleri İmar cemiyeti reisi Cemal, Sabur Sami Beyler ve Şükrü Naili ve Kera mettin Paşalar, Nakiye Hanım ve diğer bir çok zevat vardı. Bundan maada bilhassa halkın ve tüccar ve esnaf sınıfının bu kudsî ziyarete fazla ehemmiyet atfettikleri ikinci mevki kamaralarınm kâmilen dolu olmasından anlaşılıyordu. Vapur Istanbul'dan hareket ederken Çanakkale'ye 1100 kişi götür rüyordu. Tekîrdağı, Karabiga ve diğer muhtelif mahallerden gelecek hevetler için vapurda yer tahsisine imkân bulunmamış, yalnız gece Karabiga'ya uğranarak oradan da 80 kişilik bir kafile alınmıştır. Cuma sabahı Gelibolu'ya muva salat edildiği zaman Gelibolu valisile Edirne Belediye reisinin riyasetinde bir heyet ve Edirne meb'usları Şeref ve Faik Beyler de Gülcemal'e gele rek heyete iltihak etmişlerdir. Ça nakkale'den Vali ile bir jandarma müfrezesi gemiye dahil olmuştur. Bundan sonra «Gülcemal» yavaş, yavaş yoluna devam ederek, Çanakkale harbinin cereyan ettiği mm • takaya girmiştir. Bu sırada; vapurun güvertesinde ihzar edüen kürsüde Cevdet Kerim Bey hitabesine ve konferansma başlamış: « Tarihin kaydetmediği kahramanlık memleketinde, hamaset di • yarında yatan şehitlere selâmlar getiriyorum.» Dedikten sonra kısa bir zaman içinde birbirini takip eden Çanakkale ve Dumlupınar harple rinde Türk'ün yarattığı kahraman lık menkabelerini düşmanların kuvvet ve vesaitile bizimki arasındaki büyük farkı kuvvetli ifadesile canlandırmış ve taarruzu muhtelif safhalara ayırmıstır. Hatip düşman donanmasının taarruzu ve hezimeti, karaya ihraç harekâtı, Anafarta'lar duğunu görüyorum. Kutahya Dumlupınar abidesi dvarında çiftUk sahiplerinden muharebeleri hakkında uzun malumat vererek sözünü Türk milletine, Büyük Gazi've ve bu ziyareti temin eden Şehitlikleri İmar cemiyetine teşekkürle bitirmistir. Bu esnada Gülcemal Anafarta'da düşmanın karaya ihraç harekâM yaptığı mahallin önünde durmus, İhsan Beyin kumandasındaki muzîka selâm havasını çalarken umumun ihtiram kâr vaziyeti arasında iandarma müfrezesi havaya üç el silâh atarak mec rasimi ihtiramiyeyi ifa etmi tir. Merasimi diniyenin de hitamını mUteakıp vapur İstanbul'a doğru yol almağa başlamıştır. Bu esnada Nakiye Hanım İstanbul şehri namma güzel bir nutuk irat ederek şehit Mehmetçiğin hatırasını taziz etmis ve Darülfünun talebesinden bir efendinin nutkunu Edirne meb'usu Şeref Beyin bir nııtku takip ettikten sonra merasime nihayet verilmiştir. Elbette düzelir! Yeni İngiliz kabinesi, tngiltere'nin malî .vaziyetini hemen düzelthrerdi. Ben. bunu Dek tabiî buluvorum. Çüw kü İngiliz kabinesinde Dahiliye ve Hariciye Nazırları yahudidir. Ingiltere'nin en mühim iki nezaret koltnğuna iki yahud: oturur da hiç mem • leketin malî ve iktisadî işieri düzelmez olur mu? Tazimat teînrafları Buradan Cevdet Kerim Beyin imzasile Gazi Hz. le, Başvekil îsmet, Meclis Reisi Kâzım, Büyük Erkânı Harbiye Reisi Fevzi Paşalar Hazeratına tazimat telgrafları çekilmistir. Bu telgraflarla cevaplarını dercediyoruz. Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal Hazretlerine <Türk'un buyuk mudafaa kapılannın en muhımlerınden bin onunde, Çanak • kale'de azız Türk şehıtlermin ruhlannı takdis ederken burada o yarattığnıız tarihin hatıraları içinde yuzumuz Dumlupınar'a müteveccıh olarak buyuk tarıhi mızin en buyuk miüi kahramanının onunde bir kere daha eğihyor, Turk milletine iman ve irade bahşedcn zatı deıletlerinı mınneVe selâmhyoruz.* miyeti reisi Cevdet Kerim Beyefendîye «Muhterem heyetin hakktmdakt asit hissiyatma teşekkilrler eder, aziz şehitlerimizin ebed'ı hattralarını hürmetle yadederim efendim.ı Gazi M. Kemal Gülcemal'de Şehitlikleri tmar cemiyeti reisi Cevdet Kerim Beyefendiye iGosterüen samimî hissiyata teşekkur eder muhterem heyetinizi selâmlarım.> Başvekil Ismet Pş. Hz. ne «Çanakk&e âbıdeı st'navıetının mııaîzez şehitlerini takdis ederken zatı dev letlerini hürmetle selâmlamağı vazife ve borç bıldik.* Müsir Fevzi Pş. Hz. ne < Çanakkale şehıthğvıae azız sehitlenmizın hatırasun tazız ve ordwruzun cr hanşumul kahramanlığmı tes'ıt ederken buyuk ordur^uzu şahsıyetlermde temsı' eden zatı devletlenni hürmetle selâmlı yoruz > B. M. M. Rei.«i Kâzım Ps. Hz. ne «Buyuk muletımızın tarıhınde bir altın sahıfe olan Çanakkale şehıtlerinın ruhlarını tazız eylıyen heyetımız zatı dev letlerini selamlamakla bahtıyarlik hısseder.* Osaka 28 (A.A.) Tokyo'dan gelen Mis Johnson, saat 2,21 de SeouP a müteveccihen uçmuş ve orada saat 12,20 de karaya inmiştir. Nuri eski dostlanndan Jeneral Lendorf refikasile beraber gelir ve bizi Viyana'nın pahalı yerlerinden sayılan Höriger'e götürürdü. Hatta bazan jeneral gülerek bana der di ki «canım, Lilâ'yı biraz eğlendirelim. Mubarek sörler kızı o kadar sıkmışlar ki biraz şarapla ıslatmazsak hali yaman olacak!» tşte efendim, mütevazi hayatımızın büyük hâdiseleri! Tantana ve debdebesi, zevk ve neş'esinin mebzuliyetile dünyaya parmak ısırtan koca Viyana'da bizim geçirdiğimiz hayat. Bu telgreflara Gazi Hz.le Meclis Reisi Kâzım Pş. Hz. tarafından atideki cevaplar verilmiştir: Gülcemal'de Şehitlikleri imar cehemşiresinin bir cok resimlerini gösterdi. Lüle lüle saçlarımn ortasına oturtulmuş beyaz büyük fiyongah çocuk Lilâ, eîdivenli küçük ellerinde bir kitap, kon sola davanmış Lilâ, havatın kendisine hazırlpdığı münhem ha disata gö^'cini hayretle açmış 16 yasmda Lilâ! B. M. M. Reîsi Kâzım Cuma gecesi hava serin olduğun • dan herkes kamarasına çekilerek istirahat etmb, Biga heyeti ayrıldık tan sonra dün sabah şafakla bera • Her Istanbul limanına «îirilmistir. Bu seneki ziyaret merasimi çok güzel geçmiştir. Yalnız Şehitlikleri İmar cemiyetinden halkın beklediği Çanakkale'de Mehmetçik abidesinin bir an evvel yapılmasıdır. Bu îş u zamıslır. Mağlup milletlerin Çanakkale'de dikdikleri abideler yanında muzaffer Mehmetçiğin de muazzam U 'ir heykelini görmek hakkımızdır. Sü'jrıe yok ki Canakkale'nin her tarafı bastan aşağı Türk'ün abidesi dir. Fakat biz büyük Mehmedin hamaset batıralarmı muhteşem bir mmuz halinde görmek istiyoruz. Kendi abidelerini ziyarete gelen ecnebiler berayi nezaket yanlarında jjetirdikîeri buketlerden bazılannı Türk abidesine koymak istedikleri zaman bulamıymca hayrete düşü yorlarmış. Bu çok hazindir. Efsaneler kahramanhğınm en nazirsizini ha kikat yapan Mehmetçiğe hakkı olan bir makbere, bir abide yapmak bor cumzdur. Dersleri hususunda hocaları hiç bir şikâyette bulunmadılar. Bilâkis, Lilâ sınıfının daima birincisî idi. Ancak dinî terbiyesini deruhte eden rahip, o vakit hiç ehem miyet vermediğim ve bugün aynen hatırladığım, şu sözleri söy lerdi: «Bazı gençlik fikirleri vardır ki, önlerinde açılan ilk menfez din olduğu takdirde dine müteveccih olur. O vakit, mahpesinden kaçan bir kuş gibi, genç kızın ruhu dinin esrarma doğru uçar. Fakat bu hal, genç kızın önüne başka bir yol açıldığı takdirde gene mutlaka birinci menfezi tercih edeceğine deîâlet etmez. Matmazel Lilâ on altı yasındadır. Uzun zamandanberi tetkik ediyorum. Onda, fevkalâde bir hassasiyet görülmekle beraber beni cidden korkutan bir hal daha buluvorum ki o da mevsimsiz ruhî ve manevî bir neşvünema!» Kadife alev MAURlCE DEKOBRA'dan Viyana polisinin işi gücü ne idi? Matmazel dö Radeski'ye yaptığım vaitlerden dolayı kendi kendime kızmakla beraber bu kadar betbaht bir kadını da kendi haline bırakamıyacağımı hisse • diyordum... Fakat, acaba ben bu külfeti hakikaten Matmazel dö Radeski için mi ihtiyar ediyor dum? Firarî genç kızın hayali iyiden iyiye gözümün önünde tecessüm ediyordu!.. Insaniyetperverlik mi, voksa tecessüs mü? * ** Matmazel dö Radeski anlat • mağabaşladı: Ayni ismi taşîmakla beraber, Novar fatihi Feldmareşal dö Radeski ile akrabahğımız yoktur. Babam, harpten evvel Fransuva Jojef'in harp kabinesinde ateşe idi. O da, İmparatorun diğer yaver ve makarribini gibi Viyana'da kalabilir ve cephede Rus mer • milerine hedef olmaktan kurtu • labilirdi. Fakat vatanını seven gayretli bir adam olduğundan bir alay kumandanlığına tayi • nini istedi. Gitti ve 1915 senesinde Lemberg'de öldü. Hemşirem Lilâ o vakit henüz on yaşında idi. Genzgasse'deki sör mektebine yazdırdım. On sekiz yaşına kadar orada kaldı ve tahsilini ikmal etti. Babam çok dindar bir adamdı. İstiyorduk ki Lilâ dinî akidelere müstenit bir tahsil görsün... Bu kadar teferrüata girmekle ca nınızı sıkıyor muyum efendim? Bilâkis efendim, hemşire nîzin tabiat ve zevkleri hakkında bana en hurda tafsilâtı vermeniz, isimi kolaylaştırmak itibarile çok faydalıdır. ^ Lilâ'nm bütün resim'.erinin ba kışlarında atisinin »»srannı yırt mağa hazırîanmış bir ha! seziliyor... Bu bakışlardaki endişe ve garabeti farketrnpmek îmkânı yok. Matmazel dö Radeski: Size hemşiremin tabieMni, Matmazel dö Radeski fincanını nasıl anlatayım, dive, söze başbıraktı ve daha ciddî bir sesle: ladı... DoğrusiTnu sövlemek lâ Mazimizi öğrendiniz. Şimzım gelirse, Lilâ jsribi cok içli bir di de Lilâ'dan bahsedeceğim. kızı sörlerin terbivesine terket Matmazel dö Radeski masanın mekle acaba iyi mi hareket ettik, üzerinde deminden gördü|üm sonbahar yaprakları renginde ka düşüncesi bazan zihnimi kurca dife kalpı albümü açtı. Babasının hyordu. Hiç bir zaman sörlerin müdiresinden Lilâ hakkında si resmî günlere mahsus sırmalı elkâyetiaraiz bir söz ifitmedüa. bisesile çekilmi? bir f otoğraf Uile

Bu sayıdan diğer sayfalar: