5 Aralık 1931 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

5 Aralık 1931 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

s 5 Kânımuenrel ı 9 3l • C*ÖTW riwnv^r. SON TELGRAEUAB MUSAHABE: KÜÇÜK KÖŞE: Çocuksuzluk! Elime geçen (Revue Contempo ranne) mecmualarından birinde Viktor Kambon Fransa'da nüfusun günden güne azalmasından acı bir lisanla şikâyet ediyor ve iddia ede • bilirim ki yirmi beş sene sonra Pransa'nın bugünkü kırk milyon nüfusjı yirmi beş milyona inecektir diyor. Gene nüfus mes'elesi hakkında Hanri Doror: «Her istikbal bîr mağlubiye^e veya zafere baçlı değildir, yükselen milletleri mağlubiyet durduramadığı gibi, ölmekte olan milletleri de zafer yaşatamaz» diyor. Profesör Dr. Şarl Rişe ise: «Almanya büyük harpten mağlup çıktı, fakat yaşıyor ve yaşıyacak, Fransa galip çıktı! Yaşıyacağı süpheli, çünkü, çünkü FVansa'nın nüfusu günden güne azahyor. Bir milletin kudret ve sevk«ti cocuklarının mukadderatîle ö'çiHür. Bu kudret ve şevket tâbiri«den ben ticarî, sınaî, ziraî, askerî, ümî, ahlâkî, fikrî kudret anlıyorum ve nihayet vatanı her suretle müdafaaya kadir olmak şarttır. Bu kuHret rocukta toolanır.» Fransa'da nüfus hareketlerine ait istatîstikler de telâsı mucîp olacak ma'rmatı ihtiva ediyor. Meselâ 7071 harbin^en bîr evvelki *ene Fransa'nın niifusu 26 milvon, Prusya'nın 5 m'"'von idi. 1840 ta Fransa'nın 34 nvl'jon, Almanva'nm 21 mi'yondu. 1924 te Fransa'nın 40 milvon. Alm^nya'nın 68 milvon oldu! Bu 68 milvona Polonya, Fransa'ya terkedilen 8 mîlyon ve barpte kaybett'k'eri 2 milyon dahil defrîldir. 1923 haziranınm 20 sir»de Fransız âyan meclisinde Mösyo Delamares verdiği bir nutukta şu mühim sözleri söyl»»misti: «Bir millet nüfusunun azalmasına karşı lâkayt kalırsa kendi mahvını istiyor demektir. Fertlerî istedi«i ka# dar cesur, istediği kadar sfürbüz ve, kuvvetli olsun gene ö'ümün eşitHpç yaklaşmış demektir. tddiamı ishajf içîn tarihten bir misal alacağım. Ftoma! Onun mar'deki azamet ve ib£isamı hangi millette görüldü? O ne kuvvetli, ne cengâver, ne istilâ edici bîr milletti. Onu ma$lup eden, hatta mahveden giristiği büyük harpfer değildir, Roma'yı yalnız sefahet, yıktı. Çünkü sefahet nüfusun azalfna • sına sebep oldu. ttiraf edeltyn ki Fransa da bugün ayni akibete, doğru yürüyor. Mahsuldar toprakhgrımız var, ne yazık ki belliyecek krj yok, cennet gibi kövlerimiz harapjolmağa mahkumdur. Buna care olmak üzere Polonya'hları, Belçika'Iılaçı. Ital yan'Iarı çayıralım, arazîmfc^î onlara isletelim diyenler var. Bcma karsı s'ene Roma'vı misal gstSreceğim. Çünkü vaktile Roma da acvni tecrübevi yaptı. Topraklarmı îşietmek için yabancıları davet etti. Eftatta imparatorluğu onlarla korul»abileceğini zannetti. Fakat barbarferın istilâsı karsısında ecnebiler canlannın kaydına düşüp kactılar. B/r memleketi ancak kendi evlâtları imar eder ve icabında gene kendi evlâtlan mü dafaa eder.» 1919 senesî 11 tesrinievvelinde Başvekil Klemanso gene âyan meclisindeki nutkunda şu sözleri soylemıştı: «Çok yazık kî Vîersay muahedesi Fransa'da çocuk doğumunun artmasma dair bir kanan havî değildir. Halbuki muahedenîn birinci maddesi bu olmalı idi. Zira Fransa kalabalık ailelerden mahrum oldukça muahedelere istediğiniz sartları koyunuz, hatta isterseniz Alman'Iann bütün silâhlannı müsadere edinİE. Babalarının y«rini tutacak evlât yetiştirmiyen cemîyetler ergeç dağıl mağa mahkumdur.» Çocuksuzluk! Bizi de derin dü şündürmesi lâzım gelen bir hayatî mes'eledir. Aziz vatanda doğanlarm miktarı ölenlerden çok azdır. Artık zamanımızda bes altı evlâtlı babalar parmakla gÖsterilebilir. Do ğan çocuklara da lâyıkile bakmasmı bilmedisimizden bir kısmı küçük yaşta ölüyor. Yaşıyabilenlerin ise nesli inkirazdan kurtarabileceği »üphelidir. Dünyaca kabul edilmiş bir formül vardır. îflâsa doğru giden mületler parasızlıktan değil, çocuk suzluktan korkmalıdır. tstikbalin ümidi cocuktur. O olmaymca ümit söner. Zengin tabakaya mensup ka dınlar vücudümün güzelliği bozulur endişeslie çocuk do&urmaktan çekıniyor. Orta halliler hayat pahalılığ» dolayısile beslemek ve yetiştirmek güç olduğunu düşünerek bir nihayet iki çocukla iktifa ediyor. Fakir tabaka kendini beslemekten âciz olduğundan çocuk istemiyor, hatta ha yatı pahasına bile olsa düşürmeğe çalışıyor. Köylünün çok çocuğu oluyor, bakmasmı bilmediği için yaşa tamıyor. Çocuksuzluk yalnız münevver zümreyi değil, bütün milleti derin düsündürmesi iktiza eden bir mes'eledir. Çünkü memleketin istikbalini tehlikeve koyabilecek bir mahiyeti vardır. Milleti refaha iristirecek ancak gürbüz, kuvvetli velut bir ne sildir. Saflam çocukları sağlam analar doğurur. Tercüme, iktibas, tabı ve sair hukuku mahfuzdur îngiliz Fransız Gümrük muharebesi İngiliz Ticaret Nazırının beyanatı Londra, 4. (A. A.) Ticaret Nazırı M. Runciman Avam kamarasında şu beyanatta bulunmuştur: «Ecnebi memleketlerde güm rük maniaları vücuda getirenlere karşı baki olan hitaplarımızın neticesiz kaldığını ve kendilerini ikna için müracaat ettimiz usullerin hiç bir fayda vermediğini hepimiz gördük. Şayet bu yakınlarda Fransız hükumeti taraf ından çıkarılan bir kararname yüzünden uğradığımız zararlara bir def a daha uğramaklığımız imkân ve ihtimali mevcut ise böyle bir ihtimali bilmemezlikten gelmiyeceğimizin ge rek İngiltere'de ve gerek Ecnebî memleketlerde anlasılmasını temenni ederim. «Fransa ile aramızdaki ihtilâfIarı gayet dostane bir surette halledebileceğimizi ümit ediyorum. »"»".ı.,ııımıırcTitrıl!limillllllll Kitap Yazanlar Kooperatifi Fakat Ingiltere aleyhine olarak her hangi bir farklı muamelede bulunulması çok büyiik bir ehemmiyetle nazarı itibara ahnacaktır. Şayet bu farklı muamele usulü umumileşecek olursa tngiltere'nin menfaatlerine o kadar çok zarar verecektir ki böyle bir muamelenin neticelerini göz önünden uzak buhındunnağa imkân göremeyiz.» Felemenk'te de tahdidat La Haye, 4. (A. A.) İkinci meclis, ithalâtın muvakkat bir müddetle contingent'lara tâbi tutulması lehinde bir kanun projesini kabul etmiştir. Işbu contingent'lardan mütevellit ve hususî mahiyeti haiz her bir vaka için hükumetin ittihaz edeceği tedbirler bir kanunu mahsu»la tasvip edilmiş olacak ve umumî kanunun müddeti de 1 Kânunusani 1935 tarihinde bitecektir. Akvam cemiyeti Bir şey yapamadı Çin Japon ihtilâfı sü rüklenip gidiyor Paris 4 (A.A.) Japonya, tahIiye tarihinin tesbitinde ve bi taraf mıntaka dahilinde Cemiyeti Akvaının müşahitlerinin kontrolu olmaksızın haydutlara karşı harekât yapmak arzusunda tamamen itirafkirjzliğinde devam etmekte olduğundan dünkü gün Cemiyeti Akvam Meclisinin meşguliyetlerinde hiç bir tebeddül husule gelmemiştir. Paris 4 (A.A.) Fransız müşahidinin gördüklerine nazaran, Büyiik divarın şarkındaki Çin kuvvetleri takriben 27,600 ki şiye baliğ olmaktadır. Bu miktar, 18 eylulden evvelki normal işgal zamanmdaki garnizon yekununa muadil bulunmaktadır. Takyo 4 (A.A.) Harbiye Nezareti tarafmdan neşredilen rakamlara nazaran, Mançuri ihtilâfının başlangıcı tarihi olan 18 eyluldenberi Japon kıtaatının zayiatı, 12 si zabit olmak üzere 210 asker ölü ve 27 si zabit olarak 473 asker yaralıdır. Bugünkü Meclis Sual takrirleri ve ihti kâr kanunu müzakerej edilecek Ankara 4 (Telefonla) B. M. Meclisi yann saat ikide topIanacaktır. Meclisin yarınki ru namesi alâka ile beklenmek tedir. Içtimada İzmir meb'usu Mahaıut Esat B. tarafmdan iş kanunu ve tütün f iatlarının son zamanlarda fazla tenezzülü mü' nasebetile verilen iki sual takririne tktisat ve Maliye Vekilleri tarafmdan cevap verile cektir. Bundan sonra asıl mühim mes'eleye geçilecek ve ihtikâra karşı hazırlanan kanun müzakere edilecektir. Bu müzakeratın çok şayani dikkat olacağı tahmin edil mektedir. Kanunun müzakeresinin yarınki içtimada bitiril mesi muhtemeldir. Dört sefir geliyor Ankara 4 (Telefonla) Amerika, Belçika, Holânda, Felemenk sefîrleri bu akşamki trenle İstanbul'a hareket ettiler. Manisa'da Bir îçtima. İsmet Pş. ya tasvipkâr bir telgraf çekildi Manisa 4 (Hususî muhabiri mizden) Bugün Manisa'lılar bir içtima yaparak Başvekil İsmet Pş. Hz. ne şu telgrafı çek mişlerdir: « Dünyayı sarsmakta olan iktisadî buhrandan memleketimizi mümkün mertebe korumak için aldığınız tedbirin uğurlu olmasını bütün kalbimizle dileriz. Manisa halkı gonüllü asker gibi kumandanile harekete geçmiştir. Bütün millet pek tabiî olarak hükumetle beraberdir. Sevgi ve say gılarımızı sunanz kıymetli Paşa Hazretleri.» Banyoda ölen odacı Bursa 4 (Hu. Mu.) Ziraat Bankası odacılarından Kadri, bugün fazla sarhoş olduğu halde Çekir • ge'deki Yeni Hayat banyosuna girmiş ve havuzda ölmüştür. Musa izmir valisi lzmİr 4 (A.A.) GittHderi yerler deki mahallin ihtiyacabnı bizzat tetkik ve tesbit eden Vali Kâzım Paşa on üç gün sonra bu teftiş seyahatlermden avdet etmislerdir. Sökede kaçakçılar tzmir 4 (Hususi) Söke'de kaçakçıhk yapılacağını haber alan jandarma burada pusu kurmuştur. Jandarma pusuda iken kaçakçılar sahilden eşyaları alarak hayvanlara yükletip kaçmak üzere iken jan darmalarla karşılaşmışlardır. Kaçakçılar derhal ateş ederek kaçmışlardır. Eşyalarm hepsi mü sadere edilmiştir. Kaçakçılar sıkı surette aranmaktadır. italya'dan Cenubî Amer.ka'ya teisiz telefon servisi Roma 4 (A.A.) Tirye*te, Turino, Milâno, Ceneve, Boulounya, F'Ioransa, Roma ve Napoli fle Brezilya, Argentin arasmda doğrudan doğruya bir teisiz telefon servisi vücude getirilmiştir. Antalya'da su işleri Antalya 4 (A.,4.) Şehrimize gelmiş olan Nafıa Vekâleti Su İşleri Umum Müdürü şimdiye kadar kurutulacak olan batakhklan tetkik ederek Burdur yolu üzerindeki Kestel göiünü görmek içm hareket etmiştir. Kestel gölünün etrafı tathir edilmiştir. Fransız kadınları mahkemelere memur edilebilecekler Pari» 4 (A.A.) Fransız kadmlan bundan b3yle ticaret tşlerinde istişare içîn mahkemelere intihap ve memur edilebfleceklerdîr. Yeni bir Alaîn 6erbault Arcachon 4 (A.A.) Arjan • tin'li bir gazeteci ve denizci olan M. Victor Dumas 8 metre su çeken bir kotra ile yalnız başına cenubî Atlas denîzini geçip Buenos Ayres'e gitmek niyetile dün buradan hareket etmiştir. Lloyd Beorges Hlndistan'da Bombay 4 (A.A.) M. Llyod Georges buraya gelmiş ve hemen Colombîa'ya hareket etmistir. SELİM SIRR1 Galiba geçen seneydi; Ankara'da bulunan yüksek ve sahici münevverler kendi aralarında bir «Kıtap Ya • zanlar Kooperatifi» kurmağa teşebbüs ettiler. İlk toplantılar yapıldı, arzuhaller yazıldı, sözler alındı, sözler 5 verildi, oldu mu oldu, bitti mî bitti, ğa basladı. tstasyonun son alkış ses ve saire.. Mes'at geee! Bu kooperatifçilerin hemen hep • Akşam yemeğini, annem, babam, leri dindi, son mendiller sallandı... Anneciğimin, yüzünü ellerile ka sini tanırım, hemen çoğu iyî dostla • kardeşleıpm ve eniştemle birlikte padığını gördüm. Ağlıyor mıydı?... rımdır, hemen hepsi dünyanın en ileri «Türkuvaz> da jıedikten sonra evi Ablam omuzlarımdan tutup beni memleketlerinde okumuş. Kimi dokmize döndük. Bu müsabaka, tabiidir içeriye çekmeseydi belki de ben de tor, kimi profesör, kimi mütehauıs, ki, yegâne konuşma mevzuumuzdu. ağlıyacaktım! kimi içtimaiyyun, kimi maliyyun, kiBen ÇOJE neş'eliydim; müsabakayr Güzel Edirne!... mi de bilmem ne, ve saire.. tertip eden Cumhuriyet gazetesine Pek seviştiğhn bu arkadaşlarm iyl Hemen her istasyonda nazik bir aklıma. gelen bütün tesekkür kelimeteşebbüsleri benim gibi bir çoklarmı lerini söylüyordum. Onlar bunu duy kalabalık tarafmdan karşılanıyor sevindirdi: duk. Uzunköprü'de bîr kaç kişi gemuyotlardı, £akat ben söylemekle Eh artık, dedik, bugünden te»I bahiiyardım! Cidden sarhoş bir saa Ierek Edirne'den telefon edildiğini ve oraya kadar uyumamaklığımızı is yok faydalı kitaplar fıldır fıldır yadet hSssediyondum. ömrümde o ge zılacak, matbaalar haldır haldır iş tediklerini bize haber verdi. Zaten ceki kadar «tam» bir saadet dııymadıml Ertesi gün. heyhat!... Bu saa uyumamı rica etseler de ben Edirne' liyecek, millet te güldür güldür okuyacak. Kabaktadı veren cahilliğimizi ye kadar uyuyamazdım; çünkü bu deb'm gölgelendi. ağız tadı ile gidereceğiz, ve bal gibi sevgili güzel memlekete çok ma Fena günler... birer âlim olacağız. Aferin çocuklasum ve canlı hatıralarla merbutum. O günü takip eden fena günleri ra! Aferin Kitap Yazanlar KooperaSaat tam on ikide «Karaağaç» isunutamam. gazeteler neler yazmı tif ine! tasyonunda durduk. Belediye reisi yorlardı, Yarabbü... Aleyhimde oAradan bir kaç ay geçti, gazeteye Ekrem Bey refakatinde bir çok muhian gazetelerin dedikodularına asla bir ilân: Allah aşkına geliniz, lillâh terem zevat bizi nezaketle karsıla kıymet vermiyordum. Hatta içlerinde dılar. Ben, çocukluk, ilk gençlik haaşkma toplanahm, ulemalık aşkma şu maksadı mahsusla bağırtılan ve kısişi bitirip îşe başlıyalım! tıralarımın birdenbire beni istilâ etianç, gülünç sesleri aksettiren ba Ne geleı var, ne giden! mesile şasırmıştım. Cennete götüren zıları vardı ki beni sadece güldürüBeş on ay sonra şatafatlı bir ilân bir yol gibi güzel ve cazio Karaağacyorlardı. Beni müteessir eden, mes'ut Edirne caddesi. yıldızlı gükün altmda daha: Yahular! Pek ayıp oluvor, atsaatlerime zehir dolduran sebep başman gelinl Zaman toplanm! Arzu bütün ihtişamile uzayıp gidiyordu. •ka idi: halin formalitesini olsun bitirelim. Bu caddede hocalarım ve mektep «Maarif Vekâleti, «bu hareketi» Toplanmıyanlar, toplanmyiacaklarsa, arkadaslanmla ne güzel akşam gemi muallimlik şerefi ile kabili telif zintileri yapardık! O zaman ben gür toplananların ölüsünü öpsünler! Nah bulmuyorcnuş; şöyle edecekmiş, böy büz, al yanaklı, neş'eli ve yaramaz şuncacık hatırımız varsa falan gün le yapacakmıs, mıs, mış, mış... Bu bir kücük kızdım. Ağır, sakin, solgun filân saatte gelirsiniz! mevzu etrafindaki yazılar beni sıkı benizli kızkardesim Nahide ile tam Aah ve iah! Ne gelen var, ne j t yor, muztarip ediyordu. Hareketimin bir tezat teşkil ederdik. den! Derken efendime söyliyevim, şeref ve haysiyetimi ihlâl edecek bir bir ilân daha. Bu ilân bizim Haki • Kaçtrılcm ktz kardesler! şey olmadığına kanidim; daima da miyeti Milliye'nin 3/12/931 persemEdirne'de durduihımuz kadar habu kanaati muhafaza ettim. be sayısmda çıktı. Dedikierime inatıralann hücumundan kurtulamıyornasınız diye şuraya aynen nakledi • «Güzellik» in bir muallim içm nadum. yorum, işte: kisa değil, meriyet olduğuna inanıHafızamız, ne garîptir, bazen ne yordum. Muallim mektebine sakat, DAVET küçük şeyleri ne kadar ehemmiyetle kusurlu ve pek çirkin ta tKitap Yazanlar kooperatifi* saklar ve onu bize verdiği zaman, biz larınt bu aytn 4 üneü strma lebe kabul edilmemesi de bunasıl zevk duyanz! nu isbat etmez mi?... Mi saat 11 de Ticaret Mektebine davet e«Kaçırılan kızkardesler> hîkâyeniminiler üzerinde «aheng> in, «güdiyoraz. Bu toplantıda hem katt ida» sini Karaağaç istasyonunda hatır zelliğ» in büyük tesiri, inkâr kabul re heyeti »eçilecek hem de *yazt plâetmiyecek kadar açıktır. Küçük çocuk ladığım an, ben de bu zevkli dakim* üzerinde görüsölecektir. terbiyesile biraz meşgul olmuş olan kalardan birini yaşadım: Azadan mutlaka gelmelerini riea lar bunu bilirler. Muallim mektebinin birinci sınıediyoruz. Geçen sefer toplanılamadtfmda idim. Şair türkçe hocamız bize ft için, kooperatifin formalite işleri Müsabakanın şekltne gelince... bile bir ay geri %almısttr. Eğer bu *«• Bu da, hiç çirkin değildi, şeref ve hay Nazım Hikmetin «Kaçırılan kızkardeşler» atlı ?üzel manzumesini yazfer de oy'e olttrsa, Türk münevverlu siyete dokunur tarafı yoktu. Memleği hakkında, kendi aramızda acayip ketin ciddî, vakur bir gazetesi bu mü dırmıştı. Mütareke senelerinde ya zılmış olan bu senbolik şiirde «Edir bir telâkkî hâstl olarakttr. L'itedeki sabakayı tertip etnr'sti; memleketin ne» ile «tzmir? iki hemşire gibi tas imzalar halbuki, münevverlik vazi • bir çok güzide sîmaları; edebiyat, ivir edilir: Biri solsrun, yorpun, hatta fesinin ifa edileceğine dair birer taah' Ihn, fikir sahasında tanınmış büyük bezgin; öteki Akdeniz sahilinde saç hüttür. Toplantıya gelmelerini rica adamları bir araya toplanarak bir larını tarayan şen, şakrak, parlak... etmekle hepsine birer birer «MüneV«Türkiye güzeli» seçmişlerdi. Ben de İki hemşire! Hocamız: ! ver, sozünü tuthd:voruz. diğer aile kızları gibi bir balo tu • MUVAKKAT tDARE HEYETt Birinci; yaramaz, şen edaltdır; valetile oraya gitmiştim. Muallimler Nasıl? Cok hazin bir şey değil tkinci; yorgun bir sâğut dalıdır! baloya gitmiyorlar mı?... MuallimMısralarile biten bu tasvir kısmını mi? Hem hazin, hem acı, hem de ler plâjlarda, herkesle beraber, bandüsündürücü. Bunu mizaha bürü yazdırdıktan sonra smıfa sordu: yo etmiyorlar mı?... Ve nihayet, bimek bile acı. Fakat başka türlü de ya Siz bu kızları tanıyor musu zim, ömrünü memleketin irfanma azılamaz ki.. nuz?.. damış zavallı genç muallimJerin,. güBir düsünün; hele bir düşünSBt zellik müsabakasına iştirakini meneBir an berkes sustu. Sonra smıfıMemleketin sahici münevverleri, ya» decek bir kanun, bir emir var mı?... mızın en küçüçü en sevimlisî par rının sahici yükseliş elemanlan, ve Ben müsabakaya iştirak ettiğim zamağmı kaldırdı: bu ilân! İnsan buna yanıp yakıl man böyle bir şey yoktu! • Tanıyoruz efendim, dedi, Namaz da neyler! hide ile Naşide! Böyle düşünüyor, kendimi haklı Ama bu arkadaşlarm bunda suçlaHocamız güldü; sonra bîze şihi buluyordum ve etrafımda kopan gürı var mı? Asla! Bir çimcik bile yok. rültülerîn manasını bir türlü anlanu izah etti... Ne güzel günlerdi onlar!.. Ne yapalım, bu işler böyle işte. Huy yordum. Yollarda ve hamur mes'elesi, ne denir? Ber • Hoş hâlâ da anlıyamadım ya! Ertesi sabah Bulgaristan'a gel berler birliiri böyle, esnaflar cemi Güzel olmanm; güzellik müsaba dik. Bütün gün vesil ve mamur köyyeti böyle, Kadıniar Birliği, Gazete» kasına iştirak etmenin şeref ve hayler arasmdan geçtikten sonra akşam ciler Birliği böyle. doktorlar loncası sîyeti paymal eden bir hal ve hareyedide Sirbistan hududunu aştık. böyle, böyle oğlu böyle. Ve hep boyle ket olduğuna ktmse beni îkna ede Nis'te Yunan güzeli de bizim trene olunca Kitap Yazanlar Kooperatifine medi. btndi. İstanbul gazetelerinde bu genç de ciddî şekilde çatmak doğru el • Şiiphe ve mrut! maz. kızm methini çok okuduğum için Hazırlıklanmızı ikmal için çok yo kendisini görmeği çok istiyordum. BiŞimdi de vaziyeti çok ciddî tarafmrulduk. Bir ecnebi memleketinde dan hulâsa edeyim: zim gazetelerin yanayakıla bahset Türkiye'yi temsil ederken manen ve tikleri sima rengi gözlerle altm bukCumhuriyet rejimi müşterek şuurmaddeten potlu ve şayani tenkit bir lelerî hayalimde pek büyütmüştüm. lu, müşterek vicdanlı, müşterek e tarafım olmamasını arzu ediyorduk. nerjili yeni cemiyeti tesis etmek mecKendisini görünce gayri ihtiyarî bir Bunun için de giyeceğim esvapları buriyetindedir. Bunun için de yeni diinkisarı hayale uğradım, çünkü bu çok dikkatle hazırlıyorduk. güzel kızın esmer yüzünde siyah; bü siplin ister. Bunu da ancak C. H. Fır* Ben üzülmüş, yorulmuş zayıfla yük gözleri ve başmda parlak siyah kası merkezi yapabilir. Bu işi de medreseye düşürmeden ballediveremıştım; hatta biraz bedbindim. Zasaçları vardı... lim. ten çok güzel olduğuma hiç bir za • AKA GÜNDÜZ man inanmamış; bu itimatla guru rumu beslememiş olduğum için, bazı gazetelerin hakkımdaki tenkitVerine için için hak veriyor: «Avrupa g^izelFırsatı kaçırmıyahm Moskova 4 (A.A.) On yedinci leri içinde pek çirkin, pek sönük kaAbidin Daver Sovyet Rusya Komünist fırkası ittihrsam ne kadar azap duyacağım! hat konferansı 30 kânunusani 1932 Türk güzelliğini istihfaf etttrmeğe Asıl edebiyatımız de içtimaa davet edilmiştir. Ruznasebep olursam bu azap bütün omrümmede ikinci beş senelik plân ile SovKâzım Nami ce beni rahatsız edecek!» diye düşüyet Rusya millî iktisat yüksek mecnüyordum. Küçük hikâye, iş ve lâdes lisinin 1931 senesi sanayi faaliyetine ait raporu ve 1932 programı hakkınMaamafih, bütün bu karanlık düSadri Ethem dakî raporu bulunmaktadır. şüncelere rağmen, kafamın bilmem Değişen güfteler hangi köşesinde bir ümit şulesi pırıldıyordu ve 29 kânunusani sabahınOsman Cemal Muhammere, (İrak), 4 (A.A.) da, gözlerimi açtığım zaman mes'ut İki kadın öldürmüş olduklarından Memleketimizi biran evvel bir heyecanla kalbim çarpjyordu. dolayı idama mahkum olan altı şaki sanayileştirelim O gün Sirkeci istasyonu beni teşbu sabah hükumet dairesi önünde Ali Süreyya yie gelen samimî, dost bickalabalıkasılmışlardır. la hıncahınç dolu idi. Ailem ve tanıHaftanın dedikodusu: İstifalar dıklanm bana tatlı kelimeler, eesa Kıvılcım ret verici sözler söylüyprîardı. Ben Malî vaziyetin müsaadesizliğia • de Avrupa seyahatimin başlamak üden umumî tahriri nüfus bu sene yaİstanbul'un köşebucağı: Edir zere olduğu bu saatte iyjden iyiye nikpılamıyacaktır. Maamafih Dahiliye nekapı tramvaymda curcuna bin ve memnundum doğrusu. Vekâleti hazırlıklara devam etmekNihayet son düdükler haykırdı; Üç renkli bir moda resmile gütedir. Malî vaziyetin bozukluğundan tren, kablettarihî bir canavar gibi zel bir kadın sahifesi nüfus kanunu da ikmal edîlememişhomurdana homurdana silkindi, kıtir. mıldandı ve raylar üzerinde kayma 29 kânunusani sabahında, gözlerimi açtığım za man, kalbinı, mes'ut bir heyecanla çarpıyordu I Bugünkü Yeni Gün'de Komünist kongresi Mohammere'de altı şaki asıldı Tahriri nüfus tehir edildi

Bu sayıdan diğer sayfalar: