21 Ocak 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 1

21 Ocak 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 1
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

5EKÎ2İNCİ SENE No. 277U <re Başmuharrirf [ İDAREHANESİ: ] |, BTmınuoıııaıniye karçınıda daireı nahsosa «j, gfcTelgraf: İstanbul Cumhuriye»^| V Posta kutusu: 1 » 246 M | T A İ a f n n • Başmuharrir ' 22369 I e i e T O n . Ta^r»r «üdllrO < 2323©. Idare müdUrO 22365. Matbas 20472' mhu Fransa son sözünü söyledi! Amerika moratoryomun temdidîni kabul etmedi atlerini ve ihtiyarî olarak aktedil miş olan muahedenamelerle teyit edilraiş olan haklarmı ihlâl edecek hal suretlerini kabul edemeyiz, tamirata olan hakkımızın ihlâl edilmesine müsaade etmiyeceğiz. Harp felâketine uğramış olan nesillere karşı muzaaf bir vazifemiz vardır: Bu da îffet vazifesi, mukabilinde borçlarımızdan ayni miktarda tenzilât yapılmadıkça alacaklılarımızdan hiç bir şey feda etmemek vazifesidir. Müstakbel nesillere karşı, ihtiyatkârlık vazifesi Fransa'nm buhrandan sonra beynel • milel rekabet karşısında dun bir mevkide kalmaması için bütün iti • lâfları, hayat ve istihsal şartlarınm adilâne bir muvazenesine tâbi tut • mak vazifesi. Hükumet, harp borçları hakkında mevcut ve mer'î olan itilâflan ikti sadî inhitat devresine intibak ettir mek için yapılacak bütün müzakerelerde parlâmentonun her zaman tasvip etmiş olduğu prensiplere harfiyen riayet edecektir. Esasen Fransa'nm vaziyeti, ecnebi memleketlerde iddia olunduğu vechile, pek o kadar mümtaz bir vaziyet değildir. Hükumet, millî iktisadîyat lehinde bir takım tedbirler almak mecburiyetinde kalmıştır. Ve buna edecektir. iMabadi 6 ıncı sahifede) 21 KANUNUSANi 1932 ABO1NIE Ş E R A İ T İ « ••» • •• « *• \ MÜDDET: ÎTÜRKIYE İÇİN HARİÇ İÇİN : Seneliği : 1400 Kr. : 6 Ayhğı : 750 Zr. | 3 Aylığı ; 400 Xr. I Ayhfıj 150 Kr. 2700 Kr. 1450 Kr.* 800 Xr.» ••••••••• • »<»» Nusbası her yerder «s 5 Kuruştur ss Mühim bir eksiğimiz: «Millî galeri» Eğer Avrupa medeniyetinî niHayet rönesansdan (Renaissance) doğ • muş, hiç olmazsa ondan sonra inki şaf yoluna dökülmüş sayarsak bu nama fennin ve san'atın ortadaki binbir çeşit terakki ve tekâmülünü nihayet beş altı asırlık bir zaman çerçevesine koyabiliriz. Eski Yuna nistan ve Roma medeniyetleri ile yeni dünya medeniyeti arasmdan hiç olmazsa bin senclik bin zaman fasılası vardır. Yeni tarihî tetkikler eski Yunan ve Roma medeniyetlerine ta kaddüm etmiş olan daha eski medeniyetleri meydana çıkarmaktadır. Ezcümle Türk tarihi üzerinde çalı san heyetin tesbit etmekte olduğu bazı hakikatler geçmiş zamanlann derinliklerindeki karanhkları tenvir ederek beşerî bilgi yolunda insanlara yeDyeni ufuklar açıyor. Bütün bu tetkiklcde dikkat ettiğimiz bir nokta var: Geçmis ve şimdiki medeniyetlerde en ziyade nefis san'atlarm delâletlerine istinat ediyoruz. Tu tankamon'un mezarından cıkan e serledi nakışların inceliği gözlerimizı alıyor ve summer medeniyetmde ise meselâ küçük heykellerin za rafeti önünde tevakkuf edi yoruz. Acaba eski medeniyet lerin mnsikileri yok mu idi? Şüphesiz ki vardı. Bu musikilere aletlerinden istidlâl ediyoruz. Notalan elimizde vok ki onlan okuvarak n»§meleriri de cıkarabilelim. Fakat nvmarhk, heyke'traslık en zor kaybolur san'at lar. Bizi yıkılmış, yakılmış, tonraklar altına gömülmüs eski medenivetlere a«âh kılan bellibaslı deliller bu san'atların bunca inkılâplara ra?men mahfuz kalabilmis olan eserleri ve parcalandır. Bu meyanda resim de var. Bir heykelin muhtelif aksammdaki tenasüp ve ahengi yonttuğu tastan çıkaran ve bir binanın pervazlarına emsalsiz nakıslar oyan san'atkâr bize ayni zamanda resmin de en bedi nüraunelerini vermiş de • «nekttr. I Acaba eski zamanlarda resmi, bildiğimiz reshn olarak cizmiyorlar ve boyamıvorlar mıydı? Bu suale kat'Iyetle müsbet cevan verebiliriz. Pompei harabelerinin kakma boyalı taşlardan yapılmıs nakısları yenidir. Ondan daha eski medeniyetlerde toprak evani üzerinde tesbit edilmis resimlerin bugüne kadar devam etmiş belki üçer beşer bin senelik çok eski nümunelerine malikiz, ve bilhassa bu boyalı nakıslar dahi bizi eski medeniyeti er üzerinde hayret olunacak bir tesir ile tenvir ediyorlar. 1 Resmin medenî tekâmüldeki bu derin manasım pek iyi anlıyan yeni medeniyet bu yolda bir kaç şeye çok fazla ehemmiyet vermiştir: îyi re sim yapmağa, boyaların uzun za manlar bozulmıyacak veçhile en kuvvetli terkiplerini bulmağa ve en güzel eserlerden galeriler (müzeler) vücude Retirmeğe. Bugün Avrupa kücüklü büyüklü pek çok resim müzelerile dolu bir diyardır. Bunlarm içinde İngiltere'nin Nesinel galerisi, Fransa'nm Luvr'u gibi pek meşhur olanları vardır. Münih denilince bizim hatırımıza derhal oranın meshur ve zengin müzesi gelir. Bu gibi müzelerin ufak büyük diğerlerine gelince bunlar Avrupa'da hakikaten sayıl mıvacak kadar çoktur. Son Avrupa »eyahatimizde Tiryeste'de bize Süveyş kanalmda çalışmış bir mühendisin şimdi müze haline (resim müzesi) konulmus evinde bir öğle yemeği verdüerdi. Mühendisin kendi topl^dığı resimlere sonradan oeyderpey alınarak ilâve olunanlarile o ev hakika ten havretle temaşa olunacak bir san'at ilticagâhı haline gelmisti. Kat'î hükiim şudur: Medeniyet güzel san'atlarla ölcülebilir ve ancak onunla yürür yüksek bir mefhumdur. Çiçeği seversiniz değil mi? Onu bir buket halinde odanızm bir köşesine koymakla beşerin yüce hislerinden birine tercüman olursunuz. Eğer çiçeği saksıda yetiştirerek ona gozünüzün önünde yaşıyacak ağacı ile beraber itina ve ihtimam gösterir seniz medenî histe şüphesiz daha ilerisiniz. Fakat görüyorsunuz ki çiçek mevsimlik ve ağaç ise nihayet fanidir. O halde sevdiğiniz çiçeği bir tabloda tesbit ederek hissinizi hep karsınızda bulunacak daimî bir bahar : f ile tatmin ederseniz şüphesiz daha î ziyade medenisiniz. Bize öyle geliyor ki hayatın şiiri insan medeniyetinin mebnasını teşkil eder. ' Bu uzun mukaddemeyi bizde niçin bir resim galerisi voktur suali üzerinde bir parçacık tevakkuf etmek üzere yazmış bulunuyoruz. ötedenberi memleketimizde eli fırça tutmuş adamlarımız olmuştur. Cumhuriyet Meb'usan ve Ayan Meclisleri açıldı, yeni kabine beyannamesini okudu Beyannamede ve hatiplerîn sözlerînde hep ayni cümleler var: «Alacağımızın tek meteliğinden vaz geçmeyiz!» Paris 20 (A.A.) Meb'usanmeclisinin dün öğleden sonraki açıhş celsesinde yeniden riyasete intihap o • lunan M. Bouisson, içtimaın küşadma müteallik an'anevî nutku irat eyle mi«tir. Mumaileyh nutkunda ezcümle, tamirat ve borçlar mes'elelerinîn ye • niden mevzuu bahsolmakta bulun • duklarmı gördüğünü, ve Fransa'nm kendi borclarının tenziline muadil bir teminat verilmeksizin alacaklarından bir habbesinden bile vaz geçmiyeceğini söylemiştir. M. Bouisson, Fransa'nm sulh arzu«unu izhardan fariğ olmadığmı ve ezcümle bu arzuyu bir Avrupa itti • hadı vücude getirmek ve harpten rücu misakı tanzimi suretile göstermis olduğunu beyan etmiş ye Franea'nın her zaman en geniş bir tarzda anlaşmalara hazır bulunduğunu zikreylemiştir. Mumaileyh demiştir ki: «Resmî ve alenî bir surette kayıt ve imza edil miş olan itilâflar bir tarafın tek cepheli bir kararile feshedilemez.» M. Bouisson'un bu nutkundan sonra bütün meclis, hükumetînin beya natı meyanında Fransa'nm tantirat bedeline olan hakkının nez'ine mii saade etmiyeceğine dair olan kısmı ve emnüselâmet hakkındaki siyasî prensiplere ait bulunan cümleyi şid Dinî bir inkllâp: f Türkçe Kur an Yarın Yeraltı camiinde mevlit ve Kur'an okunacak Kur'anın türkçeye müteaddit ve çok dikkatli tercümeleri yapılmıs olduğu malumdur. Din kitabı Türk'ler arasmda dahi kendi öz dillerinde yazılmış ve basılmış bulunuyor. Eskiden bazı Kur'an kitaplanmn kenarlarında türkçe tercümeleri de yazılı idi. Simdiki vaziyet bütün metnin yalnız türkçe tercüme olarak tabı ve neşredilmesinden ibarettir. Bu vaziyeti pek tabiî olarak Kur'anın türkçe olarak okunması ve hatta ibadetlerimizde din kitabımızın kendi dilimizdeki ifadesinin kullanılması takip edecektir. Müterakki milletlerin kâffesi bu yoldan yürümüşler ve bu safhalar dan geçmişlerdir. Meselâ Incilin tercüme olunmadığı hiç bir dfl yoktur. Hatta bizim türkçeden gayri dil bilmiyen Anadolu hıristiyan ortodokslan ibadetlerini türkçeye tercüme olunmuş încil ile yaparlardı. Hakikatte bundan daha tabiî bir şey olamaz. lnsanlann itikada müstenit ibadet lerini kendi dillerinde yapmamalan bilâkis anlaşılmıyacak bir şeydir. Din kitabımızın türkçeye tercüme edilmemiş olması ve ibadetlerm öz dilünizle yapılmaması cehalet ve taassup devirlerinin manasız ve hatta muzır bir dalâleti idi. Gazi tnkılâplan millete bu yolda dahi nurlu bir şahrah açmıştır. Franstz Saşveküi M. Laval detle alkışlamıştır. Paris 20 (A.A.) Kabine beyannamesinde diyor ki: «Hâdisatm şeniyetinden ziyade akidevî bir muhayyeleye istinat eden bir takım nazariyeler ileri sürülme • den tamiratın ilgası iltizam olunmuştur. Buhramn önüne geçecek kuvveHe olmıyan ve Fransa'nm esaslı menfa Kabinenin beyannamesi Bundan sonra Kufcmm türkçe olarak okvnmast gîbi büyük bir inktlâba §ahi^, olacak coTnilerimizden: Ayasofya'mn dahüi mamarast Mevlidin Süleyman Çelebi tara « fından Türk lisanile tertip olunan eserden okunması ne kadar hoştur. Mevlitten zevk almkalığımız onun öz dilimizde taganni olunan ruhanî bir ( Mabadi 6 tncı sahifede ) Samsun Heykeli M, KrippeFin en güzel eserlerinden biridir Gazi Hz. nîı. Samsun'da rekzedilen heykellerinin açılma merasiminî tel graf haberi o larak yazmış tık. Samsun'dan aldığımız mek tupta şu taf silât veriliyor: Bu tarihî günü tes'it için bütün Samsun halkı, erkek, kadın, mektepli, çoluk ve çocuk sabahtan itibaren akın a kın Gazi par kına gidiyor lardı. Bu su retle sokak lar, caddeler geçilmez bir hale gelmisti Mevsimin kış olmasına rağ • men hava gü • neşli ve pek lâtif'idi. Merasim pro gramı pek muntazam olarak ihzar edildiğinden Samsundaki konsoloslar, ecnebiler, müessesatı maliye ve sınaiye men supları, kıtaatı askeriye, polis, jandarma, zabıtai belediye, mek İhtisas mahkemeleri Faaliyete geçtiler Kaçakçılık kanunu dün Adliyeye tebliğ edildi ve mahkemeler çalışmağa başladı Güzellik Müsabakanın yapılıp yapılmıyacağına bugünJ * karar verilecektir Güzellik müsabakası için yaptığımız temdit üzerine müsabakaya yeniden on hanun daha kaydolundu. 30 zattan mürekkep hakem heyetini tekrar içtimaa davet etmeden evvel, yeni kaydedilen hanımları hakemlerden bir kaç zattan mü rekkep bir komisyona göster • mek ve müsabakaya devama lüzum olup olmadığmı onlardan sormak istiyoruz. Bu tâli heyet müsabakaya devam kanaatini îzhar ederse müsabaka gününü ayrıca ilân edeceğiz. Binaenaleyh müsabakaya yeniden kaydedilen hanımlarla evvelce kaydedilip te geçen pazar günü gelmemiş olan hanımlara bugün saat dörtte i darehanemize gelmelerini ri ca ederiz. Yeniden kaydedilmek îsti > yenler de varsa dörtte idare hanemize gelebilirler. Tuvalet giymeğe lüzum yoktur; şehir kıyafeti kâfîdir. Yalnız nüfus tezkerelerini de getîrmelidir. i Adliye sarayınâa Tcaçakçüik cürümleririe bakacaTc malıkemelerden TArine tahsis edilen salonıle ihtis^sl/i \~~^net*Li k,^\ımlerınden Kemal B. Kaçakçılık kanunu dün Adliye Vekâletinden îstanbul Müddeîumumiliğine tebliğ edilmiş ve bu suretle ihtisas mahkemeleri dünden itibaren faaliyete geçmişlerdir. Yalnız ihtisas mahkemeleri kanunun tebliği tarihinden itibaren olan 'cürümlere bakacakları cihetle henüz elde mevcut iş yoktur. Bugünden itibaren vukuua gelecek kaçakçılık cürümlerine ihtisas mahkemeleri bakacakardır. ,„„„ ıııııııııııııııııııııııınııııııı ııııııımııııııııııııııı ıııııııııın ı ıııınııııııı ııııııııııı ııııııııımıııımııııııııııııııı sam, hayatta en büyük payelerden devrinde bu branşa daha ziyade ehemmiyet verdiğimiz resim san'atını birini kazanmış bir san'atkâr olacaktır. Bunun san'atı derhal terakkiye akademi unvanmı taşıyan bir nevi sevketmekte ne büyük bir cazibe âyüksek tahsil payesine çıkarmış olmili olacağını kolay anlarsmız. maklığımızla sabittir. Bellibaslı resSan'atı ileri götürmek için resmî samlarımız her sene biri Ankara'da, ve hususî daha başka tertipler de düdiğeri Istanbul'da olmak üzere iki şünülebilir. Fakat biz devletçe bir sergi tertip ediyorlar. Bu sene Anresim galerisi tesisine karar verilmekara sergisinin yapılamamış oldu sini bu yolda yapılacak işlerin ba ğunu büyük bir noksan olarak bu şmda görürüz. Çok değil, ilk senesi raya kaydetmekle beraber yalnız yalnız on bin lira ile başlıyacak bir bu sergilerin kâfi olmadığmı açık tahsisat bu büyük işin sağlam temesöyliyelim. Bize en güzel tablolart lini atmağa kâfidir. sinesinde topîamağa başhyacak bir Maarif Vekâletimizin bu işi bu müze, bir galeri lâzımdır. Biz ona bir seneki bütçede behemehal nazari veçhe vermiş olmak üzere adını bile dikkate almasını bilhassa rica ede koyduk: Millî galeri. Şimdiden ona riz. tktisadî buhran bu işe mâni demahsus bir bina yapmağa ihtiyaç ğildir. Bizce en korkunç buhran irfan yoktur. İşe evvelâ ve peyderpey güzel eserleri toplamakla başhyabiliriz. ve san'at kıtlığında olan buhrandır. YUNUS NADİ Eseri galeri için satın alınacak res tepliler, esnaf cemiyetlerî, millî teşekküller krokide göste » İLutjen sahifeyi çevirinis) J Yeni tefrikamız bugün başladı Tevfik Rüstü B. Yarîn Tahran'dan Bağdat'a hareket ediyor Tahran 20 (A.A.) Hariciye Vekilimiz Tevfik Rüştü Beyle İran ricali arasmdaki müzakerat iyi bir hava içinde cereyan etmektedir. Tevfik Rüştü Bey cuma günü tay yare ile Bağdat'a hareket edecektir. Bir Devrin Tarihi Ziya ve Mithat Paşalarla Namık Kemal Beyin hayatlarma ait hatıralar Ziya paşa ile Namık Kemal'i hep biliriz. Mithat Paşa ise te ceddütperver bir siyasî olarak malumunuzdur. Hayatlan bin macera ile dolu olan bu şahsiyetlere yakmdan arkadaşlık et • miş bulunan Nazım Paşanın hatıraları bize tevdi olundu. Bu hatıralar yakmdan görülmüş ve içinde yaşanılmış vak'alar* adeta günü gününe kaydeden hikâyelerden müteşekkildir. İçinde şimdiye kadar hîç neşroJunmamtş siirler, mektuplar vardır. Karilerimizin 7evk ve ibretle okuyacaklarmdan emin oldu • ğumuz bu hatırafarı bugünden itibartn tefrikaya bashyoruz. GaziHz. Reisicumhur Hz. dün, ahsama kadar Dolmabahçe saraymdaki dairelerinde meşgul olmuşlar, hiç bir yere çıkmamiflardır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: