19 Mart 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

19 Mart 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

19 Mari 1932 MUSAHABE: tLMÎ MUSAHABE P0UT1KA ClLVELEJUt SON TEIİGRAFLAB İçimizdeki çocuk Bir makalede veya bir hikâyede halk mevzuu bahsoîunca, onun adı «cbüyük çocuk» tur. Bî'r milletin efradı ne kadar fikren olgun olursa olsun, onun ismi rrutlak gene biivük çocuktur? Bunun sebebi? Eevet! Bunun sebebi zannede rim sudur: Insarlar ne kadar yaşlamrlarsa >aşlanr,ınlpı bir türlü çocukluktan kurtulannıyorfar Elmile Faguet bir eserinde «csadece adam o!mak hir felâkettir, başka bir tabir ile, mükemmel bir adam olma mak bir felâkettir. Çocukluğundan kendi hayatmda bir sey yaşam:yan insan rniikemrr.el sayılamaz» diyor. Meshur La Fontaine bütün hayatında çocuk kalınış bir adamdır. Derunünde yaşıyan çocuk ruhunu, bütün eserlerinde yasatmışbr. Evimizde, mektepte, bahçede oynıyan, bağıran, sakalasan, kavga eden, bağdasan, gülen çocuklara tesadüf ettiğimiz zaman tebessüm eder geceriz. Çok kere o çocuklarm çocukluklarmın içhnizde yaşadığnun farkına varmayız. Tîyatroya gideriz, sinemaya gideriz, niçin? Niçin olacak, bir temasa seyretJ mek icii! Or? »kîar, ihtiraslar, kinler, nefreüer. elemler, tahassürler, sevinç'er, saadet'er daha ne bileyim hayabn bütün komedilerini, facialarını gormck için gideriz. Yahıız unuturuz ki bu komedienler ve trajedienier bizim îçimizde ruhumuzda yaşıyor. Hatta garibi o tiyatro piyeslerinin müellifi de, sahnedeki aktörleri de ruhumuzdadır. Herkes kendi temayüKine göre bazan faciadan, bazan komedyadan zevkakr. Bu kafamıztn içindeki müellif ve aktor kimdir? Bu, gene zannımca çocuk • lok hayatunmn bir timsalidir. O çp cuk bizimle beraber büyümez, daima çocuk kalır. Tıpkı bir evlât gibi bakılmak, sımartılmamak, hürmetle sevflmek ister. Yoksa bir defa kaprislerine serfüru edersek, bize hatb hareketiroizi saştrbr.. Bu derunî çocuğun sıhhatine ithıa etmek, tam bir terbiyeci gibi ona ib'na ile bakmak lâzımdır. Bizi açık bavada dolas maga, dus yapraağa, koşmağa, dağlara bayırlara brmanmapa. gezip tozmağa hep o tesvik eder. Fakat midemizi bozacak aburcuburlan yemeğe, ıtbratsudık etmcğe, hnçmlığa, hatta yalan söylemeğe de icbar eden gene o çocuktur. Karmakarışık bir vaziyet Japonya'da darbei hükumet mi olacak? Çin'de bir taraftan sulh müzakereleri yapılıyor, diğer taraftan Mukden'e J>ir taarruz hazırlanıyor Şanghay 18 (A.A.) Sulh mü zakeratında bir tevakkuf devresi husnle gelmiştir. Şimdi herkesin nazari dikkati Ja • ponya'nın dahiiî vaziyetine müte veccihrir. Çunkü Japonya'da pek yakında askerî bir darbei hükumet yapıla cağına dair musırrane bir takım şa • yialar deveran etmektedir. îyi malumat almakta olan ve Çin davasına taraftar bulunan bir ta • krra kimseler Şanghay'daki Japon murahhaslan tarafından kabul edilmiş olan şartlar, Tokio hükumetince reddedildikçe bir sulh mukavelena • mesi vücude getîrilmesinin pek ü mitsz olduğunu beyan etmektedirler. Jeneral Suimomoto'nun muhtelif livası Ujina'ya müteveccihen vapura binmiştir. Bu esnada bir çok mühimmat, yiyecek, içecek ve harp leva nmı mütemadiyen gelmektedir. Nankin'den gelen bir telgraf, Tchan Kai Chek'in askerî meclis re tsliği Üe erkânı harbiye reisliğini deruhde etmiş olduğunu bîldirmektedir. Tokyo 18 (A.A.) Bir mütareke akti hakkındaki teklife dair Japon hükumeti tarafından tesbit edilen kat'î talimat Japonya'nın Çin orta elçisine gönderilmiştir. Alınan malumata göre Japonya bir mütareke aktîne muvafakat için bir yuvarlak masa konferansı top • lanmasını ileri sürmektedrr. Bu konferans Japon askerleri geri çekilmeden evvel emniyet ve selâmetin te • mini ve boykotaj mes'elelerî hak kında tetkikatta bulunacaktır. Taarruz hazırlığı Şanghay 18 (A.A.) Çin menabünden gelen telgraflara nazaran Çin'li gönüllüler Mukden'i Japon'Iarın ellerînden almağa hazırlanmakta ve bunun için mezkur şehir karşısmda mühim kuvvetler toplamaktadır lar. Söylendiğine göre, 100 bin kişilik diğer bir kuvvet daha 3 kola mün kasim olaraka Mukden'e doğru yü • rümekte ve yollari üzermde yeni Mançuri devletine ait olarak tesa diif ettikleri bütün alâmetleri tahrip etmektedirler. Japon'ların Mukden'de ürf î idare ilân ettikleri ve şehrin ehemreiyetli askerî noktalarile kapılanna toplar tabfye eyledikleri bildiriliyor. Mötareke ve sulh Yunanistan'da Siyasî buhran M. Venîzelos'un istifasîna intizar edilîyor Atroa 18 (Hosıuî) Venizelos kabsıesmin, bir kaç gün evvel ortaya ablan istifası îhtimalinin tahakkuk edeceği gibi brr vaziyet hâsıl olmuştur. Paru'te jçtima eden Cemiyeti Akvana mali komitesi, Yunanistan'm beş senelik tecili düyun talebi hakkında he. nüz kat'î karannı verraemiş olmakla beraber, bu mes'eleye dair bazı ihtiyatî kayttlar dermeyan etmesi M. Venize los'n istafa hakkmdaki beyanahnı tatbik ettirmeğe sevkeylemektedir. M. Venizelos, malî komite nezdinde. Yunan noktai nazarlanm müdafaa için Paris'te bulunan Hariciye ve Maliye Nanrlannı müstacelen Atina'ya davet eylemlştir. M. Venizelos bu davet hakkında Atina gazetecflerine verdiği beyanatta, nisan îptidasında tedryesi lâzma gelen 370 bin İngiliz lirahk taksiti veremiyeceğinden, halbuki bu malî taahhudatı kendisi imzalamış olduğu cihetle verzlik edemiyeceğinden ay başına kadar cezrî tedbirler ittihaz etmek mecbariyetinde buhmduğunu ve bunun için Paris'te Hulonan nazırlan davet eylediğini söylemiştir. Diğer taraftan M. Venizelos, tecili talep edilen düyun taksitlerinin ademi tedlyesi siyasetini takip edecek yeni bükumete bütün kuvvetile mozaheret. edeceğini de beyan etmiştir. Şu halde Paris'teki malî komite bugünlerde Yunanistan'uı tecili düyun talebine musait bir karar vermediği tak. «lirde nihayet bir haftaya kadar M. Ve' nizelo* kabinesînin istifasına intizar ettnek revişi halin tabiî bir neticesi olaeakbr. Harp Borçları Amerika alacakiarını alamazsa ne yapacak? Vastngton 18 (A. A.) Hariciye Nezareti, Cemahiri miittehide hüku • metinin harp borçlarının tesviyesi hakkında yeniden müzakerat açmak niyetinde olduğunu resmen tekzip etmektedir. Reisicumbur M. Hover'in harp borçlarının tenzflmi arzu etmediğini söyli yen Âyandan M. Reed'e cevap veren. sabtk hazine nazın Âyadnan M. ÇJass sunlan söylemislir: • : "" «Şimdiye kadar hâsıl oimadı ise de bile öyle vaziyetler tahassul edecektir ki; o zaman harp borçları mes'elesîni ye niden tetkik etmek en hayatî menfaatimiz icabmdan olacaktır. Farzediniz ki Avrupa'hlar tediye edemiyeceklerini açıkca söyledüer. Ne yapacaksmız ? Avrupa'lılann söylediklerirü kabul edecek mismiz; yoksa harbetmek cihetini mi iltizam edeceksiniz?» M. Reed bu sözlere karsı yalnız şu bir kaç kelirae ile cevap vermistir: «Harp etmiyeceğimiz pek tabiî ve aşikârdır.» Bütün hayahnuzda içimizde yaşıyan bu çocuk biraz da vahsîcedir. Biz medenî msanlar o vahsi mahluktan dersalmağa bazan mecburuz. Hatta hayvanlardan bHe! Cünku bazı hayvanlann insanlarda balunmıyan evsafa malik olduklan itîraf etmemiz lâzımdır. O halde içimizde bizimle birlikte yasıyan bu çocuğu boğmak ne kadar yanlış ise onun her arzusuna tâbi olup başımıza çıkartmak ta o derece dürüst olmıyan bir harekettir. Bilmek lâzımdır ki çocukluğumuzdan ruhumuzda kalan bu manevî uzviyeti yok edersek, karakterimizi kaybetmis oluruz. (Nietzsche) diyor ki: « Benim de içimde böyle bîr çocuk yaşadığınm farkına vardığım zaman yaptığı veya bana yaptırdığı bazı münasebetsizüklerden utanarak onu ba • şımdan defetmeğe karar verdim ve ona sokakta bulunan çocuklara mahsus bir Kahire 18 (A.A.) Yüzde 3 faiz Hamhaneye yolladım. Bilir miyiniz ne ve ikramiyeli Mınr Kredi Fonsiye taholda? O gundenberi beni gorenler çılvillerinin 16 mart keşidesinde: dırdıgıma hükmetmeğe başladılar.» 1886 senesi tahvillermden 297,403 Ruhumuzda yaşıyan ve içimizde yanumara 50,000, 1903 senesi tahville şamak hakkına malik olan bir çocuğu rinden 623,280 numara 50,000, 1911 böyle sokakta bulunmuş çocuklar ara • senesi tahvillerinden 179,639 numara sına salıvermek çok gayrünsanî bir ha 50,000 frank kazanmıslardır. reketfaV. Nefsimizde yaşıyan bu çocuğu ihmal edebiliriz, sevmiyebiliriz, ona büyük adam muamelesi yapabildiğimiz giRochester (Nevyor eyaleti) 18 (A. bi hiç insan sırasına katmıyabiliriz, faA.) Piskaposluk kilisesinde yapılan kat onu elimizden çtkarmak, bazı ma • dinî merasimden sonra, müntehir rail. nen idama mahkum etmek! tste bu bir Yeni kabineyi kim teşkil edecek? yoner Eastman'ın cesedi yakümıştır. musibettir Çünkü ergeç belki günün biM. Venizelos, yeni kabinenin, biz Mumaileybin külleri Tmhallj velâdeti rinde kalbimizin, dımağımızın bir kösat kendisi dahil olmadığı halde, bü olan Nevyork civanndaki Watterville şesmde onun atılıp kaldıgı aklımıza getSn fırkalarm iştirakîle bir temerküz kakoyüne nakledilecek ve orada pederile lir ve onunla mesgul olmak ihtiyacmı binesi halinde teşekkülünü . muvafıkı valdesinin mezarlannm yanına defneduyanz. Etimizden, kemiğimizden, kamaslahat görmektedir. Şu halde en muh dilecektir. nunızdan nihayet dimağımızdan halkolemel başvekiL, esbak Meb'usan reisi ve esbak Dahiliye Nazırı M. Raktinizelos ile de teşriki mesai etmiş bir zat lunmuş olan bu çocuk bizi bazan çocukluklarile güldurür, oynar.Biraz gülmeğe, vanos olduğu sSylenmektedir. M. Rak hr. oyalanmağa ihtiyacı ohnıyan var nndır? Hvanos muhalif parti erkânmdan ol • Her halde bir siyasî buhran arifeSELIM SlRRl makla beraber zaman zaman M. Ve > sinde bulunolduğu şüphesizdir. Mısır Kredi Fonsiye Eastman'ın cesedi yakıldı Japon'larla lngiliz'ler arasında esaslı bir benzeyiş bulmak istesek; iki kavmin: Zekâ, makyavelik, km> nazhk, sebatkârlık ve inat gibi vasıfları kâfi gelebilirdi. Uç dört bin yıllık ihtiyar Japon kavmi, nisbeten sunda Istimal edilmeğe başlamıştı. Yirminci asrın şimdilik îbraz et • genç ve yaşı henüz bin yıla ermemiş Bir kaç senedenberi bu duman tiği vasıflar çok dikkate şayandır. Britanya'hlara siyaset ve diplomathk dan hailler hava manevralarında da Tarihin hic bir devrinde içtimai tatbik sahasına konuldu. Amerika satrancında elbet taş çıkarabuecek hayat bu derece zıt gayelerin tesiri ve Fransa'da yapılan son tecriibeler altmda kalmamış, bugünkü elim ve derecede tecrübelidir. San kavmin çok müsbet »sticeler verdi. mü«kül vaziyete düsmemistir. tertip ettiği siyasî açmazlar, akpakîtalya'da General (ttalo Ballo) Kalbî mevillerimizle zarurî meştngiliz'lerin diplomasi bilmeceleriatarafından idare edilen 1930 ma guliyetlerimizi remzeden krokiler den elbet daha ustahklıdır. San teni, nevralannda sun'î bulutların mü karsımıza kalbinde sulh, dilinde rikısacık boyu, fıldır fıldır, mini mini ya, elinde silâh tasıyan samhniyetten dafaa kıymetleri daha ziyade mey • oynak ve şeytan gözlerile garbin buuzak bir mahlukun korkunç haya dana çıktı. O manevralarda (20) tay> linden baska bir şey çıkaramıvor. E • yere füosu (Roma) üzerine saldırdi' tün marifetlermi kavramıs ba »"^Vff kavmin, her işte garpten üstün olması ğer binlerce asırdanberi sarfedilen ğı halde şehrin üç misline muadil kadar tabiî bir şey yoktur. Japon'laemeklerden doğacak gaveler bun bir sahayı kaplıyan sun'î bulut, bu rm, bu köhne dünyamn kişn üzerinlardan ibaret ise yazik însaniyete! biicumun akrm kalmasını temin e • deki kıdemine dayanarak bobfirlen» debilmistir. Evet umum diinya halkımn ka'pmesine kat'iyyen ses çıkarılamaz. lerinde gizli sulh arzularınm sami • Amerika'da yapılan bu nevi tec miyetine süphe edilemez. Herkesin *** rübelerin birisi çok gülünç bir hâ • ferdî gayesi sükun içinde kardeş gibi dise meydana getirmiştir: Şark diplomasisinin dağarctğındm yasamaktan ibarettir. Fakat siyasî 2 teşrinievvel gecesi Amerika bah ne açmazlar var!.. Fakat bu defa, ve bahusus ictimaî teşkilât ve mevriyesine mensup (Los • Angeles) baJappn'Iar, garbi, bir tngiliz açmazı zuatm bozukluğu beserî duygularm lonunun (Newyork) üzermde vu bu necip ittihadını akım bırakıyor; ile yenmek istiyorlar: Yuvarlak Macude getirdiği sun'î buluttan, balo îctimaî kütleleri karanlık bir raeç • sa.. lan, tiyatroları terkederek temasahule doğru iradesiz bir surette siirükfngiliz'ler Hint racalannı sınıf sısına kosan halk, üzerlerine yağmur lüyor. nıf ayırmıştır. Onlan, her racannı gibi bir şeyin yağdığını ellerini yüzderecesile ölçülen bir sayı ile top atatste hep bu neticeler emniyete lerini yakmağa başladığım görünce rak selâmlar. Onlara: Rütbe, nişan, sayan yegâne rehber olan ilmi kendi paniğe tutularak öteye beriye koş temiz mecrasmdan çıkarıp riya, men m a ğ a , kapılı yerlere iltica etmeğe baş unvan ve saireyi esirgemez. Geçen faat, tahrip yollarmda kullananların Iamıslardır. Nihayet sun'î bulutun sene, Hint'IUerden mürekkep bir konme?'um mîraslarıdır. rütubetle temas edince (Hvdroch • ferans akti lâzım gelince: En ziyade Bir kere zarurî girilmis yollardan loride) gibi yakıcı bir maddeye ta teşrifata dikkat etti. Hint murahhasdönmek çok müsküldür. llim ve irhavvül eden (Tetracbloride) den vü lanru: Başı, ucu ve ort&sı belirsiz yufanda en ileri giden ve gayretlerincude getirildiği aniasıldı. varlak bir masa etrafına topladi. den beseriyet icin hayırlı neticeler üSun'î bulutlarm ilk tertipleri n Teşrifatca herkesi bir tuttu. Musa • mit edilen milletlerin son meşguliyet mumî harp esnasmda orduların mev vat derseniz, böyle olur! Bu açmaz lerine dikkat eden herkes inkisarı ha ziierini gîzlemek için kullanılmıstı. neticesinde Hint'liler: Matoldular... yale uğrar, bir nüvazişle aramıza Bu nevi bulutların vücu*de getiri • *** davet etmek istedieimiz sulh perisilebîlmelermdeki esas, suya gayet hanin insaniyet ufuklanndan uzak • GBVülüyor ki, Japon'lar, bu tngiliz ris olan gazleri havaya neşretmekten Iasmakta olduğunu görür. acmazma Lmrenmisler.. Şanghay*da ibarettir. Bu gazler havada bulduk Beşerî mukadderatı ellerinde tut ları su buharmı tevkif ederek mual • alâkası olan bGtün garp bukumetletuklanndan dolayı ezici buhranlara, lâkta durabilen ince damlacıklar vii rmi, bu kocaman şehrin bir bucaiçtimaî intizamsızlıklara çare ara cude getîrmektedirler. ğında, ynvarlak masa konferansına : makla mesgul zannettiğim z insan davet etmisler.. Aferin Japonya'ya!. Bu işte en son knllanılmağa baslılar bile, pek samimî arzuları hilâ • Bu açmazın tılsunı, sihri yan madde tahammuz ettisri zaman fına tahrip aletlerini, miidafaa ci • suya çok haris bir gaz vücude geti Garbe şimdiden matolmuş nazarile hazlanm mütemadiyen kuvvetlen ren (Phophore blane) dır. Duman bakabiliriz. dirmeği temine mahkum bir vaziyette saçmak hizmetinde kullanılacak taybulunuyorlar. tste size yeni bir misal: yarelerin motorlerinde (95") de zeFransa ve Müttebit Amerika Cum veban eden ve (Vitrol) dahilinde Dünya pazarlarına hâkim iki bühnriyetlerile ttalya Kraliyetinin mil münhal olan (L'anhydride sülfurivük pehlivanm, bir, iki gün ara 3e yonlarca frank masrafa malolan son que) kullanıyoriar, tercihin sebebi ahrete göç etti&ini telgraflar ha« büvük hava manevralan ne doğurdu de hem muharriklik ve hem de na • ber verdi. Biri Kibrit İmparatoru biliyor musunuz? Bize biraz nefes sirlik vazifesini birden görmesidir. İsvec'li Kröger, ikincisi de Kodak aldıracak umumî sulh temayüllerinBu maddenin avam arasındaki adı müdürü Astman.. Birincisi, bütün den bir ümit katrası mı? Hayır kari (aleum) dur. kibrit inhisarlarını paito etmiş, 3c lerim nafile umide düsmiyelim tay Bunlardan baska (Tetrachlorüre de tisat âleminde cihan kaplıyan bîr baş ' yare harplerinin yeni bir tekâmüî titane), bir de ayrı ayrı çeklik kap pehlivan, otnz milyarlık bir altın amerhalesi olan sun'î bulutların halarda muhafaza edilip istimalleri es ğının hâkim ve mütehakkkn örüm • va mücadelelerine tatbikıü Zavallı nasmda yekdiğerine karıştırılan ceği: İkîncisi de Kodak hayal per • milletler dibi görülınüs kiselerinin (Tetrachoriıre de silicium) ve (Amgene ağızlarını açmak zaruretine desinin kabadayi bir oyuncusu, demoiaque) mahlutu vardır ki bu son düsecek. alınlarınm sonter damla • mahlut tercihan denizlerde daha zirebeyi idi. Varlıkça, birmcisi hir dev, larmı da toza dumana vermeğe mec yade istimal edilmektedir. ikîncisi bir cüce.. bur kalacaklarü En kutlu imparatorlardan, eskî ve ABDÜLFEYYAZ TVEFİK Dört gözle beklenilen cihan sulhuyeni zaman karunlardan daba üs • nu müjdeiliyen ilmi hareketlerden tün bir devlete ermiş, bu îsvec'li kîbbahsetmek en büyiik emelim olduğu rit hükümdari, son zamanlarda kenhalde bugunlerin umumî cereyanlan di ateşine yanmış, yavaş yavas sö > gene beni sun*i bulutlar hakkında yanerek sıfıri tüketmis, varhğm parzı yazmağa sürüklüyor. Abenge mti|Tarİhl C V r a k t a n DIT klSITll lak tepelerinden, yoksulluğun uzucfl tevekkilâne uymaktan başka ne çare | .. . . . ve çorak uçurumuna yuvarlanmsş~ var? ötekisi, alışveriş âleminm müvoner »** derebeyierinden Astman da yatalak Roma 17 (Son Posta) Lüzumsuz Başdöndürücü bir sür'atlc ilerliyen olmuş Her ikisi canmdan bıkıp ubir takım kâğıtlarla beraber Bulgar'lara harp tekniği, sun'î bulutların hava sanmış.. Derken, tabanca yardımile, sablan eski ve tarib» Türk evraknun harplerinde de istimali çaresini buldünya islerini, çarçabık ve kestirmeBulgaristan'a nakli sırasmda Vatikan du. den tesvîye ederek, ortahğa: namına gönderilen mUtehassu bunlarSilâhların tahdidi çarelerini bul dan bir çok mühim ve kıymetlerini ayı Elveda.. makla uğraşanlarm safdîlliklerile rarak mubayaa etmiş ve buraya nak • alay eden bu icat ilk defa miidafaa Demişler.. letmistir. Bu evrakın bir kısmı da Bulvasıtası olarak tatbik edilmeğe başŞaştım, kaldun. Yer yüzünde aşağl ladı, fakat insan oğlu durur rau? A gar tarih encümenine devredümiştir. yukarı iki milyar insan var.. Muba • çık gözlü mütecavizler de bundan isVatikan için sabn alınanlann bir lâğasız, mevcudun dörtte ücü yok • tifade etmenin yolunu derhal buldukısmı da burada tasnif edilmistir. suldur.. Ancak: Cesur, metin, vakur, lar. Netice eksiltümesi arzu edilen tçinde son derece şayani dikkat muyılmadan, yorulmadan didiserek silâhlara bir yenisinin daha ilâve habere evrakile bir takun tarihî mü • çabalıyorlar.. Tabiî bir ömürle kara sine miincer oldu. nasebetlere ait neticeler çıkartnağa mütopraklarm altına göç edincive kaBu sun'î bulutlar; top cephine a sait hesap cetvelleri bulunmaktadır. dar, mukadder beşerî vazifelerînî, rabalarmı ve harp gemilerini ot, kaya yer yüzünde, gülerek erkekce yapıve dalgalardan tefrik edilmiyecek renk yorlar.. Yan çizmiyorlar.. tnrihar. bir lere boyamak gibi (Carauflage) uNevyork 18 (A.A.) Bugün 18 insuller zümresine dahildir. Zaten bu deliük eseri deŞilse, behemehal, korci gün olduğu halde, polis, Lindberg'in nevi miidafaa usulüne tabiatte, haykaklık, miskinlik, gevşekük, iç dıişyavrusunu bulmak için yaptığı bütün vanî zümrelerin bîr çoğunda da tetaharriyatta, ilk kaçınldığı gecedeki ka künlüğü, öz bozukluğu alâmetidir. sadüf edilir. Bu gibiler birer yiğit değil, hayat madar muvaffakiyet iktisap edememiş olBu bulutlar, tayyarelerden çok duğunu açıkca kabul ve takdir etmekçının iirkek kaçaklarıdır. evvel kara top ve ordularının düs tedir. Y.O. man nazarından gizlenmesi hu^u Yeni bir miidafaa usulii Tılsımlı bir açmaz.. Harp esnasında miidafaa vasıtalannı düsmandan gizlemek icin sun'î bulutlar icat edildi Hayat maçmm kaçakları: 1 Hayret! da Vatıkana gıtmiş! Lindbergh'in çocuğu 4 f CUMHURÎYET'in edebi tefrikası : 36 MEZAR KAZICILAR Bakarım, dedi. Misaf irse kah veye giderim. Çocukla haber gönderîrim. San Dede bir yere davetli iraîş, seninle gidecekmiş. Kahvenin onünde bekliyor, çabukça hazırlanıp gelmeni bekliyor. Tabiî misafirler de fcitmeğe mecbur olurlar. Misafirlerı gözetlerim, çıkar çıkmaz eve girerim. Ne onlar kırılmış olurlar, ne de ben sevkimden kalırım. Uçkurunu bağladı. Yavaşça :1er • ledL Dip odanuı ışık sızan tarafından Jçeriye baktı. Bir daha baktı. Gözls rmi siîdi baktı. Burnunun ucunu ia • ma dayadı baktı. İçerde mi<jf;r yoktu. tçerde küçük karısı vardı. tçerde kasketsiz ve caketsiz Hasan va/dı. Gözlerine inanamadı. H«r gün her yorde gördüğümüz Tetik istinat noktasma dayandı. Birazıcık daha dokunsa mes'ele bitecekti. Odanın ışığı birdenbire kararır gibi oldu. Gözlerinin önünden başka bir filim geçti: Altmış senelik mazisi. MSelltfi: AKA G0ND0Z tkinci tabanca gümbürtüsü.. Bu altmış senelik maziyi iki sa sîneraa filimlerinden birini seyre • diyorum sandı. Kulaklarını kabarttı? niyede berbat edecekti. Altmış te • miz ve namuslu sene.. Altmış erkek Gelen sesler mırıltı değildi. Teker sene... teker anlaşılan sözlerdL Sağ kolu yana düştü. Hasan gitmeğe hazırlanıyordu. KaArtık içeriye. son, veda öpüşüne dın bir saat daba kalması için yalvarıyordu. Mdrlen Ditrîh, Gsfa Gar bakamadı. bo, Valântino, daha bilmem kim, o Orada öylece kaldı. her gün perdede gördükleri. şimdi Tabancasım yerine koydu. Dirseğîperdede değil, kendi evinin dipteki ni duvara dayadı. Çenesi göğsüne düştü. İçerden hafif bir şarkı mı • misafir odasında idi. nltısı geliyordu. Küçük yençe gü • Uzun boymmu bir mengene sıkışnahının bütün eserlerini kaldırıyor, tırdı. Uzun yüzünü bir yalaza kapladı. Uzun kulakları uğuldadı. Uzun topluyor, masayı, neyî temizliyor, : bacakları bir adım geri çekildi. Uzun burusuklan düzeltiyor ve kevf ~*en, kıvrak bir şarkı mınldanarak fıkrr kolu, uzun namlulu tabancasına ufıkır dolasıyor... zandı. Çıkardı ve ışık sızan arahktan Geriye dönmezdea önce bir daha nişan aldı. baktı. Evin içinde kadınmdan başka Jetiği çekti. kimseler yoktu. Ağır agar yürüdü. Çıkmaz sokaktan çıktı. Onun kapı sma yaklaşırken sendeledi. Sol elindeki yemiş cıkraı düştü, i • çindekiler yere serildi. Sağ dirseğini duvara dayamal: istedi, becereme • di, oraya, kapının dört adım berisine ve sokağın kenarına yığila kaldı... •** Kim bilir saat kaçtı. Kadmlar, kızlar, çocuklar gülüşe konuşa misafirlikten, sinemadan dönüyorlardı. Sokağın kenarına yığıla kalan cesetten ürktüler. Sonra uzaktaki elektriğin zayıf ışığında tanıdılar: A! San Dede! Bu akşam çok içmiş olacak. Hiç böyle olduğu yoktu. Yemişler, kutular ortahğa yayılmış. Kadmlar hayıflandılar, acı • dılar. Kızlar gülüşmeğe başladılar. Çocuklar korkulu gözlerle baktılar ve annelerinin, ablalarmın arkala rına gizlendiler. San Dede mahallede îTk defa sız mış, sokağın kenarına yuvarlanmış! Bu bir hâdise idi. Kadmlar kahve • deki kocalarına haber verdiler ve evlerine dağıldılar. Mahalleli koştu. Su, kolonya, sirke... San Dede gözlerini açtı. Sarhoş olmadığmı söyledL tnandırdı. Koltuğuna girdiler, yatağına kadar götürüp yatırdılar. Karısı telâş içinde kaldı. Delikanhlardan biri yakında oturan askerî doktora koştu. Doktor gecelikle koşup geldL Muayene etti. için.. Sarı Dede, getirilen ilâçlar sayesinde baygınlıkla uyku arasmda sabahı etti. öğleye doğru iyice kendine geldi ve başucuna toplanan komşulara işin esasını anlattı: Doktor lar her zaman söylerler, Sarı Dede sen çok yemek yeroe Ben dinlemem. Dün gece de hep etli, hamurlu şeyler yedim. Sarı Dede hekimin kat'î emri Szerine üç gün evden çıkmadı. Kom< şular da yalnız bırakmadılar. Ha Bir şey yok, dedi. Fakat sofaya çıkmca mahalle kom san geldi, fakat bir dakika tntmadıt Aman, ben hastavım. Sen me şularma haber verdi: zarhğı boş bırakma oğlum. Bu darbe bir daha gelirse ya Karısı ile konuştu, fakat birer bamme iner, yahut kalbi durur. hane buldu, gözgöze gelmedi. Doktorca bir şeyler daha Uâve etDSrdüncü gün çıktı. tlk işi ök kati ama kimse anlamadı. Herkes Sarı Dede'nin kurtulduğuna memnun ol • rısma gitmek oldu. Ona gidecek: Ben geldim, artık Blünciye ka» du. Komşulardan birisi karısı île dipdar seninleyim. Aman, ben ettim, teki odada yattılar. Geceyansi ne osen etmel lur ne olmaz, Taze kadını yalnız ve Mabadi var San Dede'yi imdatsız bırakmamak i

Bu sayıdan diğer sayfalar: