2 Nisan 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 1

2 Nisan 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 1
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SEKJZiNCî SENE ••JıtB) •• Başmuharriri »VUNUS NADİ İDAREHANESİ: 4»ra \ JTelgraf: İstanbul Cumhuriyel Posta kutıısu: N° 2 4 6 : Telef on: Başmuharrlr •22366 Tahrlr mOdürü 23236 Idare mUdUrU 32365. Matbaa 20473 Dün umhu riy e £' NiSAN 1932 ET:j TÜRKİYE İÇİN | | 1400 Kr. i 750 Kr. : 400 Kr. • " Avhğ'l 150JKr. HARTÇ İÇİN*j 2700 Kr.f; 1450 Kr.t? 800 l: Nüshası her Kuruştur (llllllllllllllllllllllllllllllllillllllllillllllUIIIIIIIII Zarurî bir rücu: Gene o mes'ele, Buğday mes'elesi! Buğday işine ait son sözümüzü söylerken bunun son söz olması ihtimali bulunmadığını, bu bahis üze • rine daha defalarla gelinmenin mukadder ve zarurî oldueunu kavdetmiştik, fakat mes'eleyi tekrar bu kadar çabuk ele alacağımızı düşünmemiştik. Bir kaç büyük çiftçiden alarak bazı aksamını bu nüshamıza dercetmekte oiduğumuz bir mektup bizi tekrar bu mes'elenin miitaleasına sevketti. Bu buğday işi bugün için ve yarın için aziz memleketimizin en hayati mes'elelerinden birini teskil ettiği halde onun muvacehesinde gördüğümüz elim ve perişan manzaranın baslıca safhaları şunlardır: 1 : Türkiye'de çiftçi oldum olasıya ağzı var, dili yok vaziyetinde bu lunduğu için memleketin üçte ikisini teskil eden bu mazlum kalabalıktan hiç bir ses sada çıktığı yoktur. 2 : Çiftcinin bucdayı hakikaten yok pahasına satılıyor, bundan memlekete ancak fenalık gelebilir dediğiniz zamansa şamatacı ve müga • lâtacı bir ekalliyetin sakın ekmek fiatına dokunmıyınız şeklinde şid detli bir itirazı ile karşılaşıyorsunuz. 3 : Türkiye'de şehirlerin ve ka sabaların da geçirmekte olduğu buhran köylünün zayıf ve âciz ol « masından ileri geldiğini iddia ve isbat etmenize karşı hayret olunacak bir lâkaytlıkla karşılaşıyorsunuz. Buğday mes'elesi ile meşgul olmakta çok geç kalıyoruz! Ş e fa r e ti m i z I e Te I ef o n |a Ko n u ş t u k Dilsizler kendileri için bir mektep istiyorlar! Dün aktedilen kongrede müzakeratın cereyan tarzı gayet meraklı oldu Buğday mahsulünün ihmal olunmuş feci vaziyetinden dolayı çiftçiliğimizin ne hale düştüğünü gösteren bir mektup [Üç vilâ kaniiz. Bu hu sustakî devam • yette (345) lı ve her türlü bin dönümlük muhalif iddia dört büyük lara karşı per çiftlik sahibi • vasızca muka nin imzalarüe yeseli ve mantıklı nesriyatı bir mektup nızın Ankara'da aldık. Bu Medis ve vekâgünkü Başmaletler mehafilinkalemizde de de yaptığı tesimeozuu bahrat üzerine bu mes'elenin hü • solan bu mekkumetçe ve Mectup, buğday lisçe de lâyık olmahsulünün duğu ehemmi ihmal olun • yetle nazari itibara ahndığına mus feci va dair şayiata baziyetinden do*Jt karak mületin layı Türkiye ve memleketin büyük çift • Küçük clftçl çalışmaktan âciz kaldığı zaman Türklye lktlsadiyatı sadece m â s e d e r refah,, hatta seçiliğinin ne hale düfmüf olduğuyan mektubu aynen dercediyo lâmetle bakası namına oldukça ümitlere kapılmıştık. Sırf vanu sarahatle göstermektedir. raz;] tanperverlik ve memleket nef'i Muhterem Yunus Nadı Beyefendıye Bu vaziyeti göstermek ve buğortaya attığınız bu Buğday mes'elesinin hayatî ehem namına day mes'elesi müvacehesinde bi • hayatî bahis üzerine • guya ek miyetini ve bunun çiftçiye, köylüye Ara yerde sııiniyet asha • raz da büyük arazi ve çiftlik sa olduğu kadar devlet bütçesinde de mek veya un tüccarı imişsiniz gibi bının bu neşriyattan dolayı hiplerinin mütalealanm naklet • dereci taallukunu sizin kadar iyi an karikatürler ve makalelerle aleyhte guya bizim buğday işini miş olmak için bu çok dikkate sa lamış, kavramıs kimse olmadığına (Mabadı 2 inci sahıfede) İ Dilsi2lerln kongresln den bir Intlba Sağır ve n ilsizler cemiyeti, dün İçtima başIanM^an evvet 40 <!an saat 14 te, Şehzadebaşı'nda, Letafazla dilsiz salonda toplamnış bulufet apartımanındaki cemiyet mer nuyordu. Dilsizler grup grup salomm kezinde fevkalâde bh kongre aktet kSşelerine çekilmlş kendilerine mah« miştir. Kongre, cetniyetin umumi kâ sus işaretlerle konuşuyorlardi. Bn • tibi Süleyman Sım Bey tarafından tün bu konuşmalar tam bir sessiziîk açılmıştır. (Mabadi 4 üncü sahifedo) İstanbul ile Paris arasında telefonla mükâlemenin temin edildiğini dünkü niishamızda yazmıştık. Dün akşamki (Son Posta) refikimiz verdiğimiz bu Ziraat çok sevdiğimiz bir şeydir ki hayatın bizi sevkettiği başka meş haberi «puvason davril» zannetmis ve bu zannmı birind sahifesinde de ilân galeler içinde ona tahsis edecek zaman ve imkânımız olmadığı icin sa ederek karilerinin aldanmamasını tavsiye eylemistir. Refikimizin bu tavsiyedece şiddetli ve derin hasretini çesi il bir puvason davril yapmış olmak kiyoruz. Meşgul olabiisek ne çıkar ama maatteessüf ne bizzat, ne bil istediğine hükmediyoruz. vasıta buğday ticaretinin hatta taEvvelki günden itibaren mükâle nesile de alâkadar değiliz. Bu sene meye küşat edflen bu hattın bazı ki çiftçilikle yalnız su alâkamız oldu: sımlannda anza olduğundan görüşToprağın hasılatı artık hiç bir ihtimek mümkün olamamıstı. yaçlannı temin etmez olduğu için Dün öğleden sonra tstanbul ile muavenete muhtaç kalmış çiftci V:arSofya arasmdaki anza bertaraf edildeslerimizin vergi borclarını ödiyebilmelerine yardım ettik. Bunun ma diği cihetle matbaamızdan Paris'le konusmağa muvaffak olduk. Bük • nası şudur ki bizim gibi vergi borçreş santrali vasıtasile Paris santra lannın edasında kendilerine yardım lını bulduk ve Paris sefaretanemizin edecek bir kardeşleri olraıyan çiftnumarasını öğrenerek (Pesey 39,50) çiler bu borclarını ya ödiyememiş numarayı îstedik. Ancak, Paris'le tsler, ya pek zorlukla ve fedakârlıktanbul arasmdaki mütevassıt mer larla ödemişler, ve binnetice şahsan kezler mükâleme cereyanını müsavi felâket derecesine varan bir sefaletin ummanı içinde yiize kalmışlardır. kuvvette tesdit edemedikleri için ses pek zayıf geliyordu. Bizde köylünün vaziyeti ıslah Paris sefaretanemizden cevap a • olunmazsa bütçe tanzimine Iabilmek içîn beş on dakika bekledik. imkân bulunmaz. Kövlü vergi Nihayet sefaretane memurlarından, borcunu edada müşkülât çeker ismini anlıyamadığımız bir zatla karse kasabalımn ve şehirlinin on • sılastık. Fakat sesler çok derinden geldiği için aniasmak çok müskül o dan daha iyi bir halde bulunacaluyordu. Yalnız, sefirimiz Münir Beğınt hatta farzetmeğe dahi cevaz yin sefaretanede olmadığını öğreneyoktur. Türkiye iktisadiyatt Ta* biidik. kiye köylüsüne istinat eder de o nun için. hirde bu köylünün eline geçen pa • Biz buğday mes'elesini hayatî bir radır. Eğer arazi vergisi de hesap mes'ele olarak ileri sürerken yalnız olunursa köylü maliyet fiatından köylüyü değil, ayni zamanda ve ayni çok ucuza sattığı buğdayını haki kuvvetle şehirliyi ve kasabahyı da, katen, ama hakikaten yok pahasına, yani bütün memleketi göz önünde hatta üste para ekliyerek vermek • bulunduruyoruz. Buçün diğer esyaya tedir. nisbetle ekmeğin çok ucuz yenilmeBütün »tihsalâtımıza bakalım, sinî guya bir mazhariyet zanneden yalnız buğdaya değil, dîyenler var. şehirli ve kasabahlar eğer bilseler ki Pekâlâ. Zaten biz onu yapmıyalım çektikleri diğer zorluklar hep bu nidemiyoruz, ve elimizden geldiği kametin emsalsiz ucuzluğundan ileri dar yapmıyor da değiliz. Ancak bu gelmektedir, ve onlar daha bil iddia buğdayla iştigalimize mâni deseler ki yarın ve öbürgün şimdiki ğildir. Hem bu mahsul maatteşekkür ucuzluğun acısı daha derin akislerle bizim baş mahsulümüz olduğu gibi yürekleri dağlıyacaktır, şüphesiz bü onun hayattaki ve hayatımızdaki yük bir korkunun titremeleri içinde mevkii de başka hiç bir mahsule benbu derde bir care bulunmasım başta zemîyecek vechile birînci derece • onlar isterlerdi. Bu hakikat bilin • dedir. Bugünkü mebzuliyeti kimseyi miyor, ve bu hakikat onu bilebilecek saşırtmamalıdır, dünya dünya olalı, vaziyette olanların sasılacak dere simdi ve yarın buğday insanlığm en celerde hissiz mugalâtaianna boğu hayatî maddesidir. Herkes bilir ki luyor. adına kıtlık denilen tüyler ürpertici Köylünün buğdayını 5060 paraya afet, sadece buğdavsızlık demektir. satmakta olduğunu yazmıştık. Zâ • Buğday mahsulünün ihmal olun şahsî menfaat hesabına bir spekülasyon maddesi ola rdk kullandığımıza ait dedU kodularını da işitmiyor değiliz. Böyle dedikodulara tenezzül edecek kadar küçü" len kimseler arasında kimlerin bulunduğunu yazar sak şaşar, şaşar da kalırsınız. Bir spor komedisi! Tepebaşı tiyatrosunda bir pehlivanla bir boksör arasında yapılan maç! Boksor Fran ki Marten ile Cemal pehli van arasında yapılacağı ilân edilei boks müsabakası d ü n rosunda icra edildi. Fakat buna bir boks maçı demek en ziyade bir spor komedi si demek daha doğru olur. Çün kü şimdiye ka dar spor tari hinde görülmiyen bir oyun Türkiye'de icat edilmiş ve zannedersek spor namına da en büyük bir gaf yapılmıştır. Tepebaşı ti yatrosu, d ü n (Mabadi 4 uncu sd&ijede) Cemal pehllvan r i n g t e ıınııııııııııııııııııııııııınıııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııiııııııııııııııııııınııııınınınıııııııııııııııııııııııııiMiııııiBiııııııııiBiıııiHiHiıııııiHiııı»' Dün Paris'le konuştuk! • »<m* ••>'• Telefonda Paris sefarethanemizi bulduk, fakat ses gayet ağır geliyordu! Limanda Bir kaza Heybeliada vapuru bir motöre çarparak batırdı Dün akşam saat 5,20 d e Sa rayburnu'nda, antrepolar açığında bir deniz kazası olmuş ve bir motör batmıştır. Vak'a su şekil • de cereyan etmiştir. Zeki kaptan,m idaresindeki (Zaman) «ıotörü Beşiktaş'tan Sirkeci'ye gelirken Sarayburnu'nda ki şamandıralar önünde, köp rüden 5,15 te hareket eden Seyrisefainin Heybeliada vapurile karşılaşmıştır. Heybeliada tam yolla gitmekte olduğundan (Zaman) motörü; kaçamamış ve Heybeliada motore sancak tarafından bindirerek kıç tarafını tamamen parçala mıştır. Zeki kaptan bu anî vaziyet kar şısında derhal motöre yol ver • miş ve ancak şamandıraya bağlı Şirketihayriyenin «Hüseyin Haki» isimli vapuruna kadar gelip halat atmasile motörün tamamen batması bir olmuştur. Heybeliada vapuru kazayı müteakıp bir an tevakkuftan sonra gene yoluna devam etmiştir. f%ris'in meşhuru âlem Eyfel Icıfllsl Bugünkü vaziyete göre Paris'le mükâleme imkânı çok müşküldür. Mütevassıt merkezlerin muhabere cereyanları teşdit edilmedikçe muhaberatın sıhhat ve sühuletle icrası kabil olamıyacaktır. Maamafih bu mahzurlarm izale edilerek Paris telefon hattmın da intizama gireceği şüphesiz addedilmektedir. muş feci vaziyetinden dolayı Tür kiye'de büyük çiftçiliğin ne hale düşmüş olduğunu, büyük çiftçilerimiz • den kimler olduklannı bilmediği miz yalnız üç dördünün bu nüsha • mıza dercolunan mektuplannda dahi bütün sarahatile görebiliriz. Küçük çiftçi az çok ekmekte devam ediyorsa sermayesi kendi çahşma smdan ibaret olduğu için bunu yapıyor. fşe biraz sermaye de karıştıran ve ziraati ticaret maksadile yapan büyük çiftçi ikinci darbede işte bir daha belini zor doğrultacak veçhile yere serilmiştir. Üçüncü darbenin küçük çiftciyi mat edeceğinden korkmalıdır. Bu darbede mat olacak olan yalnız o değildir. Küçük çiftçi ça Iışmaktan âciz kaldığı zaman, Türkiye iktisadiyatı sadece iflâs eder. En samimî kanaatimizi en gür sesi mizle haykırarak ilân ederiz ki biz buğday mes'elesile meşgul olmakta çok geç bile kaldık! YUNUS NADl Kitapçılar vaziyetlerini kurtardılar Tetkik seyahati Atıf ve Cemal Beyler Tiryeste'de işe başladılar Kontenjan usullerinin her memlekette tatbik edilen sekil ve formüüermi tetkik etmek ve memleketimizle en fazla muamele yapan hükumetlerle doğrudan doğruya temas ederejk (takas) işlerinin derecei imkânını arastırmak üzere Avrupa'ya giden Ziraat Müste san Atıf ve Ofis müdürü Cemal Bey lerin Triyeste'ye vâsıl olarak işe baş ladıkları gelen malumattan anlaşdmıştır. R. Cumhur Başkâtipliği Kâbil Sefiri Hikmet Bey Riya~ seticamhur Başkâtipliğine tayin edilmiş ve vazifesine baslanaş . ttr. Kıtapçılar namına Ankara'ya gıden ve dun şehrimize avdet eden heyet azası Maarif Vekâletile temaslarda çıları tarafından Ankara'ya gönILutfen sahifeyi çevtrirM) bulunmak üzere, İstanbul hitap

Bu sayıdan diğer sayfalar: