2 Haziran 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

2 Haziran 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

.an "Camhuriyet SON TE LG'RAİFJLAK2 Dostluk havası Yaratan kitap.. İngiliz Sefiri Gazi Hz. ne teşekkür ediyor SAN'AT VE EDEBlYAT Bütün tekziplere rağmen şimalî Mançuri'de harp devam ediyor Çin, Cemiyeti Akvama Japonya'yı şikâyet etti ^ Son dua PEYAMl SAFA Dünkü Cumhuriyet'te Aka Gündüz B. lâtifeyi ciddiyetten, lâubaliliği de samimiyetten ayırt etmiyen o avare üslubile dil bahsine karıştı. Evevlki yazımda fazla uzadığına ve kapandığma hükmettiğim bu münakaşaya, meslektaşımın davetini kabul ederek bir daha giriyorum. Dilerim ki sondur bu. Aka Günd'üz Beye göre, bugün, topumuzun da okuyup yazdığımız ve konuştuğumuz dil, ne şimal, ne de Anadolu Türkçe'sidir; Osman lı'cadır, Arap ve Acem kelimelerinin baskınına uğramış, melez ve çetrefil Osmanlıca. Hatta, belki o bile değil de, onun kokmuş ve bayat bir artığı. <tCenap Şehabettin Türkçe biU mez, diyor Aka Gündüz Bey, dostum Peyami! Sen, Türkçe bilmez sin. Dostum Nurullah! sen de bilmeztin. Ben, hepinizden daha çok bilmem. iCenab'ın nrtından Frantız tezgâhlarında Acem ipliği ile Arap nakifları işlenmiş Osmanlı kaftanınt tıyırıveriniz. Altından Âdem Babamızdan daha çırçıplak birisi çıka • caktır.» Pek güezl. Türkçe bahsinde her zaman tekrar edilen bu mülâhazayı bir kere de Aka Gündüz Beyden işitmiş olalım. Evet, Türkçe karışık bir dild'ir, düne kadar Arap ve Acem kelimeleri onu fazla bulandırıyor du, bugün de o yabancı unsurlar dan yüzde yüz kurtulmuş, süzülmüş öz kaynağındaki berraklığını almış değildir; fakat her dil gibi, Türkçe de, san'atkâr zekâların imbiğinden geçerek her gün biraz daha süzülüyor, eleniyor ve tortularını geçmişte bırakıyor. Evvelce de bu sütunda yazdığım gibi Türkçeyi karışık bir dil olmakla itham ederken msafsızlığa varmamalıyız. Aka Gündüz Beye sora • yım: Her hangi bir İngiliz şairinin sırtmdan Fransız tezgâhlarında Lâtin ipliğile Yunan nakışları işlenmiş Anglo Sakson kaftanını sıyırıversin. Altından, acaba Âdem Babamızdan daha çıplak bir Cenap Şehabettin daha çıkmaz mı? Aka Gündüz Beyin müsaadesile ilâve edeyim: Bü • tün Avrupa dilleri de böyledir. Geçelim. t Gene bu meslekteşıma göre biz muharrirler Türkçe bilmiyoruz, âşinası olmadığımız bir mevzu etrafında boşuna nefes tüketiyoruz ve hakikî Türk dili aslında çok zen gind'ir: «Yani, diyor Aka Gündüz Bey, bugünkü Türkiye büyük bir çelik kasadır . içinde Türk dili gibi mtıazzam ve geçer akçe bir servet var. Biz züğürtler, etrafında toplanmı şız, boşu boşuna çenemizi yoruyo • ruz.' Ben çenemi fındık veya ceviz kırmak için yoracağım yerde böyle faydalı bahisleri konuşmakla yormayı tercih ederim. Bu gibi münakaşalar, ne kadar sathî mahiyette kalırlasa kalsınlar, esaslı dil mes'elelerinin halline yol açarlar. Hem de, mademki Aka Gündüz Bey, «Türk dllinin muazzam ve geçer akçe bir servet olduğunu* kabul ediyor, kendisile bu bahsin kökünde hiç bir ayrımız gayrımız yok demektir. Bundan ötesi her zaman tekrar ettiğimiz bir takım istekler ve dıleklerdir: Evet, herkesle beraber Aka Gündüz Beyin de özlediği gibi Türkçe kamusunu elbirliğie ve «çabuk elden yapsak; evet, akad'emik, ve ciddî mesai ile gramerimizi ha • zırlasak; evet, Türk dilini tasasız lıktan ve bakımsızlıktan kurtarsak... Bütün bu dualara amin d'emek için kalkan ellerimiz nice yıldanberi havada duruyor. Dil mes'elesinde ağzını açan ilk meslektaşa, sırasıra itiraz etmekle vakit kaybetmesek te, ayni noktalar üstünde buluşsak, çalışsak ve biraz müsbet iş yapsak... Nurullah Ata Beyden de, Aka Gündüz Beyden de, hatta bana mektupla değerli fikirlerini bildiren bazı karilerimden de istediğim, dilediğim, beklediğim budur. PEYAMİ SAFA NAL1NA MIH1NA Çocuklar bizden âlim! İlk mekteplerin üçüncü ve beşinci sınıflarmdaki talebenin neler bildik • lerini öğrenmek üzere bir yoklamaya tâbi tutulduklarını ve bu çocuklara. sorulan suallerden bazılarını gaze • teler yazdı. Çocuklara şunları aornus» lar ve bir saatte cevap vermelerini istemişler. Meselâ, üçüncü sınıfa hayat bilgisi olarak şu aşağıdaki be* sual nev'inden 50 sual sormuşlar: Sıhhatte olan bir inaan nab*ı kaç atar. Yemek midede ne kadar zaman kaltr? Kinin, verem, çiçek, sıtma ha*~ talıklarından hangitinin ilâcıdtr? Nefet aldığımız zaman hava, mide, kalp, ciğer bSbrek, beyinden hangitinin içinden gider? Çiçek hastalığına tutulmamak için ne yapartımz? îkinci devre, yani beşinci stmf ta • lebesine »orulan sualler daha zordu. Bu sualler türkçe fen bilgi*i, har» bilgisi ve hesap derslerine aitti. Türhçe suallerine cümlelerin failleri bir çok kelimelerin zttları isteniyordu. Fen bilgisinde ise, insamn tabü harareti, nebatların hangi kıtmının ahciğer vazifesi gördüğü, bir pilde tutya ile kömür birleştiği zaman, ne hâsıl olacağı ve barometrenin 740 göster • diği zaman havamn vaziyeti soruluyordu. Hars bilgisinde şu sualler vardt: Türkiye'nin nüfasu, en çok nüfusu olan kıfa, Osmanlı devletinin teşekkülü 476, 1300, 1453 tarihlerin. den hangisine tesadüf ediyor? Tanzimat olalt kaç sene geç • miştir. 18, 35, 93 sdne mi? Roma garp imparatorluğunun inkiraz tarihi 395, 476, 1453 sene lerinden hangisindedir? Hesap bilgisinde yirmiye yakın düşündürücü sualden birisi de şa idi: Saatim günde dort dakika ileri gidiyor. Eğer salı günu tam b'ğle zamanı, doğru saate gb're âayar edersem saatim çarşamfca günü saat alttda kaçt gösterecektir? Çocukların bu suallere muvaffa kiyetle cevap verip vermediklerîni bilmiyorum. Fakat bu suallerî oku duktan sonra, ilk mektep talebeai olmadığıma şükrettim. Çünkü 30 derece sıcakta bu suallere cevap vere ceğim diye bir hayli düşündükten sonra, büyük bir kısmına cevap ve remez, topu atardım. Eğer, ilk mektep çocukları, bütün bu suallere doğru cevap verebilirlerse onların, çoğumuzdan âlim olduk larını kabul etmek mecburiyetin • deyiz. * ** Amerika'da Yeni vergiler Ankara 1 (A.A.) Ingiltere hükumeti tarafından Çanakkale har • bine dair tngiliz tarihinin Gazi Hazretlerine takdimi münasebetile HaCenevre 1 (A.A.) Çin heyeti, hududu geçmesine müsaade etmemiıriciye Vekâleti Vekili Şükrü Kaya 19 lar komitcsi Cemiyeti Akvam bü tir. Beyin teşekkür mektubuna tngiltere yük meclisine verilmek iizere Cemiyet Sovıyet'Ier Mançu hükumetinin Si • büyük elçisi Sir George Glarck Ce kâtibi umumiliğine bir muhtıra tevdi birya'da dört konsolosluk teşkil etmenapları şu cevabı göndermişüerdir: etmistir. sine muvafakat «ttiğinden bu hareket Vekil Beyefendi Hazretleri, Bu muhtıra, Japon kıtaatının hali yeni devleti resmen tanıdığına delil adVilâyetlerde iki giinlük kısa se hazırda simalî Mançuri'deki Çin kuvdediliyor. yahatten avdetimde Çanakkale vetlerîne karsı ciddî surette hasmane JaponRut münasebatı hakkında harbine dair resmî İngiliz tarihinin harekâta girişmiş olduklarından bah • hükumetim namına Reisicumhur bir tavzih setmektedir. Hazretlerine takdimi münasebetile Londra 1 (A.A.) Havas Ajanst Çin hükumeti, bu muhtıraıında ne • müşarünileyhin ve Türk hükumeti • tice olarak Cemiyeti Akvamın Man bildiriyor: Japon kuvvetlerinin Sibernin hissettikleri memnuniyeti natık ya'ya tecaviiz ettiğine dair Cenevre'den çuri'deki şimdiki askerî vaziyet hak olarak Zatı devletleri tarafından :rgeaen haberler buradaki Japon mehakında âcilen ve miimkün olduğu kadar sal buyurulmuş olan mektubun muhfilinde büyük bir hayretle karşılanmıt mükemmel bir surette malumat almateviyatına muttali oldum. sı Iüzumundan bahsetmekte ve Japon tır. Sovyet Rusya ile Japonya arasın • Reisicumhur Hazretlerinin teşekya'nın Changhai'dan çekmiş olduğu daki münasebatta en ufak bir gergin • kürlerini yüksek muhataplarına ib kuvvetlerini Mançuri'ye göndermis ollik bile yoktur. Esasen M. Matsudeirra lâğ etmek hususunda Zatıdevletlegeçen hafta bu noktayı tavzih eylemitduğunu ilâve eylemektedir. rinin mektuplarile bana tahmil butir. yurdukları sevimli vazifeyi ifaya Yeni harekât müsaraat edeceğim. Zira haddi zaBir Yttvarlak Masa konferansı Londra 31 Mançuri'den bildiril tında sade ve fakat mülhem olduğu diğine göre Japon'lar; kendi himayeŞanghay 1 (A.A.) Şanghay hü • duygu itibarile kıymetli bir hediyelerinde teşekkül eden Mançu hükumekumetini alâkadar eden muallâk mes'enin Reisicumhur Hazretleri ve Türk tine muarız kuvvetleri temizlemeğe azlelerin halli için bir Yuvarlak Masa konmilleti tarafından güzel ve derin metmiş olduğundan Rus hududuna doğ ferans:nın içtimaa davet edilmesini tabir surette anlaşılma ve takdir edilru harekâta devam ediyorlar. Çin kuvlep eden takrir, Şanghay'da mukim Bümesinin müşahedesi büyük bir nemvetlerinin üssiilharekesi olan Slan seh • yiik Britanya'hlar birliği tarafından kanuniyet husule getirecektir. rini zaptetmislerdir. Çin'liler şehri bo bul edilmiş ve Büyük Britanya konsoZatıdevletlerinin mektuplarından şaltmazdan evvel buradaki Japonlan losuna tevdi olunmuştur. memleketimîzin müstakbel müna • öidürmüslerdi. Şanghay'daki tngiliz Amerikan, İtalsebetlerinin en mes'ut bir delilini \%Rusya sulhu muhafaza için gayret etyan, Felemenk ticaret odalarile mahaltihraç ettiğim için derin bir surette mektedir. Hatta kendi arazisine iltica li, umumî ticaret odalan da ayni ma mütehassis olmakla beraber Reisieden Çm Cenerali Ma ile görüsmek is hiyette diğer bir takriri kabul eylemiscumhur Hazretlerinin dostluklarını tiyen Cemiyeti Akvam komisyonunun lerdir. mütekabil anlaşma ve takdir esas • ">ıı>ımıııııılılıllllllll!lllllllll!ll!DİHIIIIfllffillKIIIIIIIIIHHItniHnnm<mm< larına istinat ettirerek tanzim ey • lemeği bilen milletlerin bu dostlu ğu hakikaten kuvvetli satnirr.î ve filî bir hale koyabileceklerini beyan eden fikirlerine iştirak ettiğime iti mat buyurmanızı rica ederim. Büyük Reisinizin hakikî bir dostluk ve yüksek bir takdir hissinden mülhem bir harekete karşı âlicenap cevaplarından dolayı müşarlinileyh Hazretlerine en hürmetkâr ve minVaşington 1 (A.A.) Âyan mecParis 1 (A.A.) Bu gece radikal nettarane teşekkürlerimi arz buyurlisi benzin Uzerine bir çent resim fırkasile sosyalist fırkasının bfrieşme malarını Zatıdevletlerinden rıca edevaz'ını kabul etmiştir. leri icin oek m^s'nın V>;r «rece ol rlm. Bu r$smın li> mııyon dolar para muştur .M. Herriot gece yarrt^Vaki Yüfcsek hürmetlerimin kabulünü olan beyanatında ötedenberi malum tophyabileceği ve bütçenin muvazeistirham ederim Vekil Beyefendi olan bütün sosyalist sartlarını ta • nesini temin eyliyecegi »öylenmek Hazretleri. George Clarck mamen reddetmiştir. tedir. Meclis bundan maada satışlar üzeM. Herint'un yeni bir nutku rine resim vaz'ına ait kanun lâyihaParis 1 (A.A.) Radikal Sos8im reddeylemiştir. yalistlerin bir nümayişinde nutuk Vaşington 1 (A.A.) Âyan mecirat eden M. Heriot, ezcümle demiştir lisi bir milyar dolarlık bazine variki: datına ait kanun projesini 11 reye "• Mülâhaza ve muhakeme edekarşı 72 rey ile kabul etmistir. bilenler için müthiş surette müşkül Bu lâyihamn kanuniyet iktisap ve bilhassa ıztırap verici olan bu etmesi ve M. Hoover tarafından imanda, beşeriyetin büyük menfaatleri zalanması ya bu hafta sonuncU, yaAnkara 1 (Telefonla) Meclis için çalışmak istediğimi beyan edehut gelecek hafta iptidasında yapı • saat 2 de Trabzon meb'usu Hasan rim, çünkü Fransa kendi refahmı hiç lacaktır. Beyin riyasetinde toplandı. bir milletin sefaleti üzerinde tesis Meclis ayni zamanda, bütün hüVatıf Beyin istifası etmek istemez.» kumet maaşatında bilâistisna yüzde Vasıf Beyin Roma sefirliğine ta Gazeteler, şimdi bu hafta nihaye10 tenkisat icrasını kabul etmi* olan tinde M. Heriot'un riyasetinde ve sol yininden dolayı tzmir meb'usluğun kendi tâli temellük encümeninin madan istifa ettiğine dair gönderdiğı cenahın merkez ârasının takviyesile sarifatta tenzilit yapılmasını derpiş bir radikal kabinesinin teşkilinin he telgraf okundu. eden takririni tasvip eylemiştir. tş kanunu men hemen muhakkak bulunduğunu Bu takririn kabulü hükumet ma Bundan sonra Mahmut Esat Beyin yazıyorlar. sarifatmda, iktisat edilmesi için ittiiş kanunu hakkındaki sualine İktisat haz edilen başlıca tedbirlerden biPetit Journal gazetesi, kabinenin Vekili Mustafa Şeref Bey cevap vevridir. Bu »uretle masarifatta 238 mil 450 reylik bir ekseriyet toplıyabiledi. ceğini tahmin etmektedir. yon dolarhk bir tenzilât icra edil Mustafa Bey iş kanunu lâyihasımis olacaktir ki bu yekun harp borçnın 14 martta Meclise takdim edillarından tediyeleri tehir edilmiş bulunan miktarın takriben muadilidir. Ankara 1 (Telefonla) Yeni ka diğini, alâkadar encümenlerde tet • kik olunduğunu söyledi. Âyan meclisi, varidata ait oîan ka zanç lâyihası Bütçe Encümeninde tktisat encümeni namına Ali Rıza nun lâyihasına, federal eyaletler ka tetkik olunmaktadır. Lâyihamn bu Bey (Mardin) lâyihamn 14 martta nunlarma mugayir hareketle kaza devrede Medisten çıkmaması ihti . Meclise geldiğini, encümende tetkik nılan varidat üzerine yüzde yüz nismali vardır. olunduğunu, tetkik edilerek alâka betinde bir resim vaz'ını ve ticaret dar müesseselere mütalealar; alın piyasasının vadeli satışları muamemak üzere gönderildiğini, bu müta lâtında 100 dolar için 5 çent resim Ankara 1 Muhtelit Encümen Ieaların peyderpey geldiğini bildirdi, konulmasınt da ithal eylemiştir. önümüzdeki hafta içinde içtima e Meclis bundan sonra yeni ıcra ve Meclis bundan başka tasartuf kaderek irtişa işini tetkik edecek. ve iflâs lâyihasının müzakeresine de nunu l&yihasını da Iehtar bir tarzda Trabzon meb'usu Hasan Beyi din • vam etti. Akşam geç vakit yarın tektetkik etmistir. liyecektir. rar toplanmak üzere dağıldı. Fransa'da Heryo kabinesi Memur maaşlan yüzde Tamamen radikallerden on indirildi mürekkep olacak Maaş cumartesiye m Liman Şirketi kooperatifi IBirinci sahifeden mabait) Bu nutku Belediye muavini Hâmit ve Cevdet Kerim Beylerin sözleri takip etmistir. Her iki hatip koopera tiflerin Iüzumundan bahis ve bu i?e önayak olan Liman şirketini tebrik etmişlerdir. Bundan sonra davetliİPr Liman şirketi binasının karşısındaki kooperatif binası önüne gelmişler dir. Burada Şükrü Naili Paşa mağizanın kapısındaki kordeleyi keserek resmi küşadı yapmıştır. Kooperatifteki bütün mevat bakkallardan yüzde 525 noksanına »atılmaktadır. Liman şirketinin bu iyî teşebbüsü piyasada tesirini gostermiş, bir çok büyük bakkaliye mağazaları fiatlarını indirmişlerdir. Belediye koojıeratifi İstanbul Belediyesi tarafından teskili kararlaşan kooperatifin mua • meiei kanuniyesi yaptırılmaktadır. Bu muamele ikmal edilir edilmez fi liyat sahasına geçilecektir. Bu kooperatif belediye memurları içindir, fakat bilâhare heyeti umumiyenin vereceği karar üzerine şehrimizde bulunan diğer memurlar da ortak olabileceklerdir. Kooperatif; muamelesini yalnız memurlara has • retmiyecek, diğer müstehliklere de teşmil eyliyecektir. Belediye İktisat müdiriyeti toptan ve perakende fiatlar arasındaki faıkı şiddetle murakabe etmektedir. ve her on beş günlük fiat listeleri tetkik olunmaktadır. Lüzum görülürse Belediye kanununa istinaden icap eden maddeler üzerine azami fiat konacaktır. Hali hazırda mevcut olan pazar yerlerinin de ihtiyaca kâfi olmadığı anlaşılırsa bunlar da tezyit edile cektir. mamen müstakil, müstevli, mutlaka şaşmaz, ve mutlaka hâkim mantıkı vardır. Biz onu ihatadan âciziz; biz onu ekseriya, bir tekerlek altında ezilir gibi .üzerimize çöktüğü za man anlarız... Kızın yamndan ayrıld'ıktan sonra delikanlıda yalnız bir fikir var • dı: Öbürünü görmek. Onun oteline, onun dairesine koştu. Fakat cene r&l evde idi, kapıcıdan öğrendiği bu idi. Girmedi, kendisini idare edebilmekten emin değild'i. Oradan çıktı, Konversasiyonhaus'a gitti. Vorohilof ile Pişçalkin delikanlınm o gün... içi içine sığmıyacak bir halde olduğunu farkettiler. İkisine de ayn ayrı tesadüfünde yalnız kalmak ihtiyacında olduğunu söylemişti. Şayet Bindasof'a tesadüf etseydi kendi tabirile Grosser Skandal çıkacağına şüphe yoktu. Hâdiseyi şöyle böyle bilen Vorohilof askerî şerefin bir tarziye talebi mecburiyetind'e olup olmadığım düşünmüş, halbuki mahut Butter Brot kahvesine gidip yas Iş kanunu Ne vaziyette? İktisat Vekili dün Mec liste izahat verdi (Birinci sahifeden mabait) le vergrsi %10 üzerinden tahakkuk ettirilmiftir. Ma!f senebaşı münasebetile müafiyet müddeti hitam bulacağı zannile muamelelerini tesri eden fabrikacıIar, muafiyet kanununun ağustos ayında neşredilmiş olması ve bu ka nunun da beş sene muteber olması hasebile muafiyet müddetinin hazi randa değil, ağuıtosta hitam bul • ması lâzım geldiği hakkmda alâka • dar makamata mürataat etmişler dir. Teşviki sanayi kanununa müzeyyel olan muaifeyyet listesinin neşir tarihi ağustos olduğu için fabrikacıların müracaatleri haklı görülmüstür. Hakları var! Akşam'ın Cenevre mektubunda o • kudum: Herkesin zannettiği gibi abanoz renkli bir sîyah inci değil; fakat kirli tahtabezi renginde melez bir zenci olan meşhur (Jozefin Bayker) Jsephine Baker Cenevre'ye gelmiş, kıyamet kopmuş, herkes onu daha trende karsılamış ve saire... Ayni günlerde meşhur âlim (avinştayn) Einstein'de tahdidi teslihat konfe ransının mesaisile alâkadar olmak i> çin Cenevre'ye gelmiş, kimse, hatta murahhaslar bile profesöre metelik vermemişler... Refikimizin muhabiri bu ise şaşıyor. Ben şaşmadım ve gayet tabii buldum. Çünkü aylardan beri kafa şişiren boş tahdidi teslihat lâkırdılarından herkes bıktı. Yalan söylemekten ve dinlemek ten usanan diplomatlar, karakızin vahşi danslarım profesörün sulh e • debiyatma tercih etmekte haklı dırlar. Törkiye'de oturan ecnebilerin dövizleri Ankara 1 (A.A.) Türk parasını koruma hakkındaki (5) numaralı kararnamenin döviz beyanna • melerine dair 7 inci maddesinin su reti tatbikına ait izahnameye asa ğıdaki 10 uncu fıkranın ilâvesi icra vekilleri heyetince tasvip edilmiş tir. <Türkiye'de mukim ecnebiler Türkiye dahilindeki faaliyetlerinden iktisap edip te hariçte bulundur dukları dövizlerini Cumhuriyet Merkez Bankasına bUdirmeğe mecburdurlar. Bunların memleket haricinde vâki hususî emval ve emlâkinden ve yahut oralardaki bilvasıta veya bilâvasıta meşguliyetlerinden tahassul eden dövizleri beyannmeye tâbi değildir.» bettiğini anlıyor ve inkisarı, vicdan [ azabına karışıyordu. İren'e, son bir melcee sığınmak kabilinden bir temayül duyuyor ve ayni zamanda hakkında hiddet köpürüyordu. Her gün daha ziyade artmak üzere delikanlınm hissiyatı müşevveş, mudil, içinden çıkılmaz bir hal alıyordu. Bu teşevvüş bir işkenceye mün cer oluyor, ruhunu kemiriyor, ve bu kâbus içinde nihayet mevcudi • yeti kayboluyordu. Artık yalnız bir şeye ihtiras besliyordu: Her ne olursa olsun bir yol takip etmek, fakat bu yol kendisini şu müthiş karanlığa götürmemek, oralardan çıkar mak... Delikanh gibi müsbet bir terbiye almış olan adamlar için kendilerini hava ve heveslerine terketmek hiç gelmez; çünkü bunlar, onların bizzat hikmeti hayatım münafidir; fakat tabiat, mantıkın, bizim mantıkı mızın ahkâmına ramolmaz. Onun kendine raahsus âlem şümui, ta • Yeni kazanç lâyihası Irtişa mes'elesi CUMHURlYET'in DUMAN Muharrlri Müterciml f. Turgeniyef Raydar Rifat Kız delikanhya hayretle bakıyordu. Anlamıyarak soruyordu: Mahv mı oldunuz? Bittiniz mi? Evet, Tanya, ben mahvoldum. Kıymetli nem varsa, hayatım ve sevdiğim nem varsa, bütün mazimi hep beraber kaybettim, her şeyim yırtılmış, yıkılmış, yakılmış, ezilmiştîr. tstikbalde beni neler bekliyor, bilmiyorum. Hayır, Tatyana. Seni sevmekten fariğ olmuş değilim. Fa kat başka bir his; müthiş, mukave metsiz bir his beni istilâ etti. Elimden geldiği mertebe karşı koydum. Tatyana kalktı, kaşları çatıktı, sarı benzine bir karartı çökmüştü. Delikanh da kalktı... Başka bir kadını seviyorsunuz. Onun kim olduğunu da keşfediyo rum. Dün rasgeldiğimiz, değil mi? Âlâ!... Ben de bana en münasip düşen bir harekette bulunmaktan çekinmem. Madem ki o hissinize, sizce mukavemet kabil değilmiş. • burada biraz durdu; bir ricat, bir protesto bekledi, bu olmadı şu halde bana verdiğiniz sözü... size iade etmek düşüyor... Delikanh lâyık olduğu bir darbeyi yer gibi, tevekküj ile başını eğdi, kekeliyerek: Darılmak hakkınızdır, dedi. Beni alçakhk, ve hiyanetle itham etmek tamamile hakkınızdır. Tatyana bir daha baktı... Hayır, dedî, sizi itham etmıyorum. Sizi mahkum etmiyorum. Sizinle müttefikım. Dünyanın en acı hakikati dün cereyan eden hale müraccahtır. Şimdi ne güzel bir hayat geçirecektik! Delikanh inliyerek: Şimdi ben ne cehennem ha • yatı geçireceğim! Kız yatak odasının kapısına doğru giderek: Rica ederim, beni az yalnız bırakınız; gene görüşür, konuşu ruz. Bütün bunlar o kadar gayri muntazar bir halde oldu ki,... Biraz kuvvetimi toplıyayım. Beni bırakınız, izzeti nefsime hürmet ediniz. Sonra gene görüşürüz. Bu kelimeleri söylemekle beraber odasına girdi, ve kapıyı anahtarla kilitledi. Delikanh şaşkın, perişan sokağa fırladı. Kalbinin en derinlerine karanlık ve ağır bir şey çb'kmüş, köklenmişti. Birini boğazlamayı kuran adamda böyle bir his hâsıl olabi lir. Fakat ayni zamanda bir hafiflik de duyuyor. Kendini bir başka taraftan ezen bir yükten kurtulduğunu hissediyordu. Kızın gösterdiği büyüklük ken disini manen büsbütün öldürecek derecede büyüktü. Onunla neler kay lanmakla cevap vermişti. Delikanh o aralık, teyıeyi omuzlarında alacalı şalile u zaktan yelyeperek yelken gü rek dükkândan dükkâna se ğirtir gördü. Bu masurn, biçare, gülünç, fakat safvetile yüksek hatu nun az sonra öğrenip uğrıyacağı derin kederle ne hale gireceğini düfünerek kalbi bir daha burkuldu, u tandı... Potugin'i, onunla bir gün evvelki mülâkatı hatırladı. Bu anda ken disine nagehan el ile tutulmaz, gö« rülmez, fakat kesif bir hava çarptı. İlerliyen bir gölgeden bir nefhe gelseydi, daha ziyade tutulmaz, görülmez bir şey olmazdı. Delikanh bilinmez nasıi bir his ile, öbürile karşılaşmak üzere olduğunu anladı. Filhakika bir kaç adım ötesinde tren'i gördü. Diğer bir hanımla kol kola vermişlerdi. Gözleri derakap birbirini buldu. Mabadi var i

Bu sayıdan diğer sayfalar: