29 Temmuz 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

29 Temmuz 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Cumhitriyet Hlkâye 29Temmuzl932 Bir kavusma Her halde benim kadar değil... dedi. Genç kadının cevap vermesine vakit bırakmadı: Bıktım, biliyor musunuz? Buradan bıktım... Ferdiye'nin hiç çekemediğim bir gururu var. Ona göre İstanbul'luluk, sanki bir rüçhan, bir imtiyazmış gibi... Necile, kendini hayretten kurtaramıyordu: Peki, benim İzmir'Ii olduğumu nasıl anladınız? Evvelâ sizi görür görmez, şimdi izah edemiyeceğim, bir yakınlık duydum. Sonra, gecenlerde bir gündü; hizmetçiye: Benim piçilemi getir! dediniz. Hizmetçi, bir şey anlamadı, Siz, derhal tashih ettiniz. îstanbul'da piçilenin dantelâ, demek olduğunu kimse bilmez, Necile Hanım! Elile incir ağaçlarını, bağ kütüklerini gösteriyordu: Şunlara bir bakınız... İncir mi bunlar? Nerede o İzmir'in bardacığı? Şu kütüklere bakın... Çeşit çeşit gübrelerle besleniyor. Nerede tzmir bağlarınm oembe misketi, kokulu çekirdeksizi... Bir salkım üzüm koparıp yemek canım istemiyor. Elimi uzatırken içime bir gariplik düşüyor, ağlamakh oluyorum? Necile, içini çekti: Tıpkı benim gibi... Siz, buraya gelmezden evvel daha. meyus, daha neş'esizdim. Fakat siz gelince, derdimi kısmen u nuttum... Genç kadın, yüzü kızararak ke keledi: Sizin gibi bir arkadaş, daha doğrusu bir hemşeri bulduğum için kalben çok memnunum... Her halde benim kadar değil... Necile'nin sesi hafiflemisti: Ne biliyorsunuz? Göz göze geldiler. Elleri gayriihtiyarî birbirini buldu. Bir dalda bir serçe ötüyordu. Sıçradılar. Korkularından etraflarına baktılar, kimseler yoktu. ' Necile, kısık sesle söyledi: Buradan kaçahm... İzmir'e kaçalun... Kaçahm... Mesleğinize de yazık değil mi? Bir mühendis için tzmir'de çok iş var. Ustelik siz de tzmir'lisiniz! Birden Ferdiye Hanımın sesini duydular. Kâmil, neredesin? Bahçıvan çimleri getirmiş mi? Necile de ortalarda yok! Kâmil Beyle Necile H., mıknatıslanmış gibi durdular, birbirlerine bakhlar: Ona görünmeden kaçahm... Görmiyelim... Görünmeden kaçahm... Ve ikisi de nefes almaktan korkar, ateşten kaçar gibi bağın arka tara fından talihin önlerine açtığı yeni yola, memleketlerinin yoluna doğru uçuyorlardı. Beş on adım sonra ikisi de birdenbire durdular. Kâmil: Hayır, dedi, Ferdiye'siz gide mem, gidemeyiz. Yeni vazifede onun da rol alması lâzımdır, dönelim ve kendisine... Fakat sözünü bitiremedi, Ferdiye sapsarı bir çehre ve nemli gözlerle karşılarında duruyordu. Hem rica • kâr, hem mütehakkim bakışlarla kocasun, yeğenini süzdü: Muhaverenizi hep işittim, dedi; istemeden... Sizi ideal kardeşi yapan İzmir aşkı beni öksüz mü bıraktı sandınızdı? Uç ay sonra mes'ut çiftle yeğenleri Bornuva'nm şirin bir bağında ocaklannı kurmuşlardı. Mühendis Kâmil İzmir'in harap şoselerinde, yıkık köprülerinde bir amele gibi çahşıyordu, üçü de hayatlarından memnundu. MAHMUT YESARİ Ferdiye H., kaşı gözü güzel, sözü sohbeti mükemmel, ten rengi canfes gibi enfes bir kadındı. Daha çocuk sayılacak bir yaşta iken birbiri ar kasına annesile babasmı kay&etmişti. Zengin, çok zengindi. Çocukluğunda dadılar, bacılar elinde şımartılmış, genç yaşında da yalnız kahnca büsbütün hoppa, havaî olmuştu. Ferdiye Hanımın hoppalığı, havailiği başka türlü idi. Kendisine, hatta en ehemmiyetsiz arzularına, niyetlerine bile karışılmasına tahammül edemiyordu. Aklına eseni yapıyor, tamamile hür, müstakil, bir erkek gibi yaşamak istiyordu. Evleneceği erkeği kendi aradı; konuştukları, tamdıkları arasından mühendis Kâmil Beyi seçti. Kâmil Beyin talihine gıpta etmiyen kalmamıştı. Hem zengin, hem de genç ve güzel bir kız tarafmdan seçilmiş olmak, her erkeğe nasip olur bahtiyarlıklardan mıdı?... Ferdiye H., programını evvelden çizmişti. Kocasınm mesleğini hiçe saydı ve Kâmil Bey, karısı tarafın • dan köşkte ikamete memur edildiği için memuriyetinden istif a etti. Fakat köşk te, köşktü. Geniş bir bağın ortasında, nadide çiçekler, tarhlar, meyva ağaçları, fidanhklar, çardaklar çepeçevre köşkü kuşatmıştı. Bu dünya cennetinde yasamanın zevki, saadeti nerede vardı? N«de bulunabilirdi? Ferdiye H., kocasınm vazifesini tesbit etmişti: Kâmil Bey, ahçıya, hizmetçiye, usağa, bahçıvana nezaret, yapılan işleri kontrol etmekle mükellefti. Her günkü mesainin hesabını karısına veriyor, ertesi gün için talimat alıyordu. Lâkin Kâmil Bey, bu hayattan, bu dünya cennetinden bıkmağa, usanmağa başlamıştı. Hep ayni yerde, ayni şeyleri göererek, ayni işlerle uğraşarak yaşamaktan usanç ge tirmişti. Fakat öyle uyuşmuştu ki kendini bu dar çemberden kurataramıyordu, ömrü oldukça da kurtaramıyacaktı. Ferdiye H., bir gün: Kâmil, dedi. Benim büyük halamın torunu vardır. Pek kimsesiz kalmış... Zavallıyı yanıma alacağım. Kâmil Bey, boynunu büktü: Pekâlâ, karıcığim, sen muvafık, münasip gördükten sonra... Kâmil Bey, bu düskün, kimsesiz akrabayı merak ediyor; kendi ken Bakalım, bu da ne çeşit antika çıkacak! diyordu. Fakat Necile H., köşke geldiğl zaman Kâmil Bey tahmininde yanıldığnu anladı. Necile H., ufaktefek, mahcup, şirin bir kadındı. Ferdiye H., onu, Kâmil Beyin yanına muavin verdi. Taksimi vezaif yapıldı. Artık Necile H., ev işlerine nezaret ediyor, Kâmil Bey de bağla, bahçe ile uğraşıyordu. Gün geçtikçe Kâmil Beyle Necile H. arasmda temiz, samimî bir dostluk başladı. Yalnız kaldıkları zaman birbirlerine dert yanıyorlardı. Bir gün Kâmil Bey, korka korka sordu: Affedersmiz, Necile H., siz, asıl nerelîsiniz? Genç kadın, hayretle duralamıstı: ^ Niçin sordunuz? Dilinizden İzmir'Ii olduğunuzu hissettim. Yahut, Izmir'de uzun zaman oturmussunuz! Necile H., yorgun yorgun güldü: Evet, îzmir'liyim... Ben de îzmir'liyim, Necile H.! Genç kadın, yerinden sıçramıştı: Ne diyorsunuz? Hemşeriyiz demek! Aman, buna, ne memnun ol dum! Bilseniz ne memnun oldum! Kâmil Bey, dişleri arasından, yeis ıni, hiddet mi, sevinç mi pek belli olnuyan bir homortu ile: Gene bir cinayet! Galata'da 3 kişi bir arkadaşlarmı vurdular Evvelki ge ce Galata'da bir cerh vak'ası olmuştur. Bu vak'a bundan bir kaç ay evvel Gala ta'da ika edi len bir cinaye tin doğurdu ğu hâdisedir. Geçen nisanda ködür tah mil ve tahliye Mari amelelerinden Yusuf'la Gafur isminde iki kişi Mari isminde 40 yaşlarında bir Ermeni kadını yüzünden kavga etmişlerdi ve Yusuf, Gafur'u bıçakla muhtelif yerlerinden vurarak öldürmüştü. Galata'da evvelki gece vukua gelen bu cerh hâdisesi gene Mari is» mindeki kadının parmağile olmustur. Yusuf'un Gafur'u vurduğunu ilk defa polise haber veren Mustafa isminde birisidir. Mustafa Galata'da Mumhane caddesinde Dereci soka • ğında oturmaktadır. Bu ihbardan sonra Gafur'un sevgilisi olan Mari Mustafa'ya düştnan olmuş ve diğer taraftan âsığı olan tahmil ve tahliye amelesinden Sabri'yi Mustafa aleyhine teşvika başlamıştır. Evvelki akşam Mari, kömür amelesinden Muhittin, Mumhane caddesinde 168 numarada fırıncı Hüsnü ve Sabri'yi alarak bunlara 10 lira rakı parası vermiştir. Uç kafadar Gala ta'da Doğruyol'da Hristo'nun meyhanesinde içerek Mumhane'ye dönü yorlar, Mustafa hakkında bağıra bağıra fena sözler sarfediyorlar. Bunlardan Muhittin küfüre başhyor ve biraz sonra da Mustafa'yı rakı içmek üzere evine davet ediyor. tçi yorlar, eğleniyorlar.. Mustafa evine gidiyor, metresi Kiça ile yemek yiyor. öteki evdeki ahbaplar sokağa çıkarak Mari'nin evine geliyorlar ve Mustafa için atıp tutuyorlar. Mustafa tekrar evden çıkarak arkadışlarına şöyle diyor: « Yahu, bırakın artık.. Aramızda ne var? Sabri Mustafa'ya yaklaşarak elini boyuna dolayor ve cevap veriyor: « Sen deli misin be! Biz kardeşiz.. Marî'nin sözlerine bakıp birbirimize girmiyelim..> Sabri bunlan söylerken diğer ta raftan bıçağım yavaşça çekiyor ve Mustafa'nın sol memesi üzerine indiriyor. Mustafa yere yıkıhrken Sabri ve Muhittin Kılıçahpaşa camii halâ larına kaçıp saklanmışlarsa da çok geçmeden yakalanmışlardır. Mustafa zükur hastanesine kaldırılmıştır. Tahkikata devam edilmektedir. Mari'nin bu vak'a ile birlikte daha bir kaç cerh ve cinayete sebep olduğu iddia edilmektedir. Gümrükteki kahve, şeker çıkarılmağa başlandı Ithalâtın ilk neticesi olarak piyasada kahve ve seker bollasmıstır Gümrüklerde bıdunan on milyon kiloya yakın seker, kahve ve çaym kon tenjana tâb< tutulmaksızm ve bir defaya mahsus olmak üzere rıkanlması hak • kmdaki kararname evvelki gün mer'iyete girmisti. Oün bu hususta İstanbul gümrüğüne de emir verilmi? ve emrin derhal tatbikabna geçümiştir. Sabahleyin telgrafla tebliğ edilen bu emir mucibince 6 temmuz 1932 tarihine kadar (6 temmuz dahil) Türkiye gümrüklerine gc'miş bulunan seker, çay ve kahve fle 30 mayıs 932 tarihinden evvel (30 mayıs dahil) yapılmış ve mahallin en büyük mülkiye memurunun hnza ve mahallî h'caret odasınm tasdik edece • ği mukaveletere müsteniden gelecek şeker ve kahvenin. mukabilinde muadil kıymette bir mal ihraç mecburiyeti olmaksızui meralckete ithallerine baş lanmıstır. İstanbul gümrük idaresi, bu emri alınca derhal alâkadar müesseselere bu meyanda Ticaret Odasına ve Ofise tebliğ etrt.îşHr. öğleden sonra da tüccar lar beyanname sırasile mallarmı sehre çıkarmağa baslamışlarc'.ır. Gütnrük idpresi bu muamelelerin icap eden sür'atte olmasmı temin için tedbirler almışhr. Aylardanberi bekliyen bu mallann kcntenjan harici çıkanlması tıklım hklım dolu olan gütnrük ambarlannı da boşaltacak, gümrüğe de bir hayli varidat temin edecektir. Bu akşamki program İSTANBUL: 1819 gramofon. 19,3020,30 Vedia Rıza Hanım, Cennet Hanım. 20,30.21 tanburl Cemil Beyin senei dev. riyei vefatı münasebetıle Rauf Yekta Bey tarafından musahabe. 2122 İnci Hanım, Belkis Hanım. 2222,40 tango orkestrast. BERLİN: 16,05 gramofon 17,45 konferans 18,35 şarkı konseri 19,25 haftamn kitabı 20,05 hafif musiki 22,05 konser 23,05 Tatbikata natıl geçildi? Sanayi Sersfisi Muhtelif paviyonlar ik mal edilmek üzere... Bir ağustos pazartesi günü açılacak olan yerli mallar sergisi münasebetile Galatasaray lisesinde bü • yük bir f aaliyet göze çarpmaktadır. Muhtelif firmalarm paviyonlarında 300 Türk isçisi çahşnr.aktadır. Bu seneki serginin bütün masrafı 12 bin lira olacaktır. Bundan baska bütün paviyonlar içm 3000 liralık kereste 4000 liralık kumas sarfedihnistir. Paviyonların insası için sarfedilen malzeme bilâistisna yerli mahdır. Memleketimizde kâğıt imal edilmediği için dekorların kâğıt kadar ucuz yerli bezlerden yapılması takarrür etmistir. Sergide saatte 80 kilovat elektrik sarfiyahna tahammül edecek esisat yapılmıştır. Hergün 2,000 ile 25,000 arasında lâmba yanacaktır. Serginin bütün elektrik sarfiyatı 20 bin kilovatı geçecektir. Bu suretle yerli mallar sergisi Türkiye'nin en büyük elektrik müstehlikî olacaktır. Bugün cuma olmasına rağmcn insaata devam edilecek ve bütün insaat 31 temmuz günü öğleden evvel bhmis olacaktır. havadisler 24,25 siyaset bahsi Mütea. kıben: Konser. İstanbul'a ne kadar şeker çıkacak? LAYPZİG: 19,05 konser . 20,15 fen bahsi 22,05 Hiç bir kayda tâbi olmaksuan, tüc carlann sadece icap eden resimleri (mu konser 23,05 zehirli gazlara ve tayyarelere kar§ı {konferans) 23.35 iki piyano amele, gümrük ve saire) vererek çı üe konser 24,10 havadisler ve dans kartacaklan seker takriben 4 milyon kimusikisi. loyu bulmaktadır. Kahve ve çay da bir VİYANA : milyon kiloya yakuıdır. 17,05 havadisler 17,25 pratik nasihat Kesme şekerler gözükta! ler . 17,35 musahabe 18,20 ticaret ha Şehirde yokluğu duyulan ve bazı maberleri 19,05 dans havaları 20,15 aşkın ğazalarda yüzer dirhem olarak bile samanası (konferans) 20,40 havadisler blmıya baslanan kesme şeker, daha 20,50 konser 23,50 havadisler 24,05 Mo~ emrin geleceği havadisi çıkar çıkmaz zart'ın eserlerinden konser. dükkânlarda gözükmeğe başlamıştır. BELGRAT: Gerçi dün geç vakit bir hayh" şeker çık22,20 sarkı konseri 22,50 filüt konseri mışsa da piyasada birdenbire peyda 23 15 tsigan musikisi. olan kesme sekerlerin yeni çıkmışlardan BUDAPEŞTE: olmadığı üphesizdir. 21,05 Viyolonsel konseri 22,50 şarkı Dün ne kadar şeker çıkarıldı? konseri 24,15 gramofon plâkları. Emrin tatbflcabna başlandıktan sonra ROMA: bir çok beyannamelerin muameleleri ya19,35 sarkı kortseri 19,50 muhtelif mu. pıknışbr. Dün akşama kadar şehre dört siki 22,50 konser 23,35 (Ask geliyor): bin sandık ve 1500 çuval şeker çıkanlBir perdelik komedi 24,05 halk şarkuan mıştır. 1 dans musikisi. VARŞOVA : 22,05 senfonik konser: (Saüss'un, Beethoven'in Wagner'in eserleri) 24,05 dans musikisi. BUKREŞ : 21,45 gramofon plâklart • 22,05 tiyatro 22,50 hafif musiki konseri. Büyük bir Alman Konsorsiyomu Bize mal verip mahsul alacak Ankara 28 (A.A.) Haber ald ğımıza nazaran kredi esası üzerine ve takas esası dairesinde memleke timizle büyük tnikyasta iş yapmak için Almanya'da en büyük firma • larm iştirakile büyük bir konsorsi yom teşekkül etraiş ve programı Al manya hükumetince tasdik olunmustur. (Türk Alman iktisadî müna sebatının inkisafı birliği) namını tasıyan bu mSessese ahiren hükume • thnize tnüracaat ederek müsbet mevzular üzerinde teklifatta bulunmuf tur. Bu tekliflere nazaran birlik memleketimizde büyük müessesatı naf ıanın inşasuıı deruhde ederek mal zemei inşaiye, makineler, raylar, amele ücreti ve inşaat içm dahilde icap eden sair sarfiyata muktazi parayı döviz olarak tediye edecek ve bunlann bedellerini münhasıran Türk mahsulâtı ile ve uzun vadelerle ala caktır. Vecihi B. Tayyarecilik Mektebi açıyor Tayyareci Vecihi Bey dün kendi tayyaresile İzmir'den gelmiştir. Vecihi Bey on beş güne kadar, Kızıltoprak'ta hazırladığı sivil tayyarecilik mektebini açacak ve talebe yetiş tirmek üzere tedrisata başlıyacaktır. Ayni zamanda uçmak üzere ken< disine müracaat edenJ£gi de tayyaresile uçuracaktır. Teiefon abonesi depszitoları, Dünkü akşam gazetlerinden birisi tstanbul Telefon şirketinin bütün abonelerine mektup göndererek kendilerindenfazla mükâleme ihtimaün^ karsı depozito parası istemekte ol duğu yazılmıstı. Telefon sirketi müdürlerinden Mr. Allen dün bu mes'ele hakkında kendisile görüsen bir muharririmize demistir ki: « Mektup göndererek para îste diğimiz aboneler fazla mükâleme ya. parak sirkette mevcut depozitosunu bitirmis abonelerdir. Bu müşterilerimizden yaptıkları fazla mükâleme ve bundan sonra yapacakları mükâlemeler için depozito istemekteyiz. E« sasen bu usul hükumetle şirket ara smda aktedilen mukavelede de vardır.» Bir otomobil iki Malul gaziyi yaraladı... Dün Galata'da bir otomobil kazasî olrrıış, 3 kişi yaralanmışbr. Şoför Vehbi'nin idaresindeki 1601 numarah otomobil köprünün üzerinden Karaköy'e doğru sür'atle gelirken, Seyrisefain acentası kar?"inda Memalild Sarkiye Fransız Bankası önünde birdenbire frenleri tutmamış ve bütün sür'atile yaya kaldırun üzerine çıkarak bankar>m duvanna çarpnmştır. Bu sırada orada bulunan malulga • zilerden boyacı Hasan Efendi fle gene mal£!gazi sucu Yusuf Efendi otomobilîn sadmesine maruz kalorak muhtelif yerlerinden yaralanmışlar, hastaneye kal • dınlmıs'a'dır. Bundan baska Telefon şirketî teftiş memurlarmdan Mehmet Ef. isminde birisi de otomobilin gelişinden sakınamıyarak dizindcn ve baundan yaralanmışhr. Şoför yakalanmışhr. Kazanm fren çubuklannm kopmasmdan ileri geldiği anlaşılmışhr. Tütün kanunu Encümen tetkikatına devam ediyor Tütün kanununun tadili için müte hassıslarla, tütün tüccar ve zürraından teşekkül eden encümen İnhisarlar U • mum Müdürlüğünde irtimalanna devam ebnektedr. Encümen her içtimada kanunun bir maddesini tetkik ederek bunun üze • rinde münakaşalar yapmakta olduğu için kanunun tadilâtına ait proje ancak hîe ayda hazırlanabilecektir. Tütün kongresi encümen tadilât raDorunu hazu ladıktan sonra içtima ederek yeniden tetkikat yapacak ve kat'î olarak tekaırur ettirHecek olan esasları İnhisarlar Vekâletine takdim edecektir. Hükumet bu tadilât projesini bir lâyiha halinde önümüzdeki içtima devresmde meclise sevkedecektir. Sanayi kredi bankası Sihir değil fen harikası Ingiliz kabinesi, ayni dakikada hem Serlevhamıza bakarak, hokka bazlık, sihirbazlık veya buna ben zer bir işten bahsedeceğimize sakın zahip olmayınız. tlmin bugünkü terakkileri; eski hokkabazlıklan elçabukluğu marifetlerini ne kadar geride bırakmıştır! Evet. İngiliz kabinesi, ayni dakikada, hem Londra hem de Ottawa'da îçtima ediyor. Bu harikayi telsiz yapıyor. Fakat, için kıymet ve ehemmiyeti telsiz telefonun bu şekilde tatbikındadır. İngiliz kabinesi acele toplanarak mühim müzakerelerde bulunacaktır. Ağlebi ihtimal bu lüzum Ottawa konferansmda cereyan eden mes'elelerin aldıği şekilden ileri gelmiştir. Fakat kabine nasıl içtima edebilir? İngiliz kabinesine mensup nazırlann yedi tanesi Kanada'nın pa yitahtında in'ikat eden Ot tawa konferansında hazir bulunuyorlar. Londra ile Ottawa arasmda bilmem kaç bin mil mesafe vardır. İngiliz kabinesinin içtimaı, ancak y LondVa'dakilerin Ottawa'y* y«nut Ottawa'dakî!erin Londra'ya git Türkiye Sanayi kredi bankası tes • küi hakkındaki kanun lâyihası Vilâyete tebliğ edilmJsfir. Sanayi ve Maadin Bankasır.m muayyen vazîfe ve muamelâb bu kanunla yeni teskil edilen banka tarafıudan yapılacaktır, Makine ve memleket dahilinde mu. adili bulunmıyan sanayi inşaatı malzemesi ÜT«r'ne kredi açmak ve makine piyasasüa işügai etmek bu bankaya ait vazife'.erdendir. Sis düdüğü Haber aldığımıza göre tahlisîye idaresi Ahırkapı, Fenerbahçe ve Kızkulesi'ne koydurduğu son sistem sis düdüklerinden bir tane daha getirterek Yesilköy'e koyacaktır. Çeşme'den anason alınıyor Kadıköy Türk Fıkaraperver cemiyeti Londra'da, hem Ottava'da toplanıyor! Teeyyöt etmiyen bir haber Dünku Haber gazetesi Uşşakizade Muammer Beyin îkinci oğlu 24 yaşmda Münci Beyin Büyükdere'de ölü bulun duğunu yazmışb. Hâdise hakkında tahttikat yapbk Muammer Beyin evinde böyle bir şeyden haber olmadığı gibi polis ve jandarmada da ademi malu • mat beyan edilmistir. Müskirat inhisan anason müba • yaa etmek üzere Çeşme'ye bir heyet göndermeğe karar vermiştir. Heyet yakında hareket edecektir. Çeşme'nin 1932 anason rekoltesi 150,000 kilo tahmin edilmektedir. İnhisar idaresi bundan baska lz mir Bornuva bağlarından da sarap için misket üzümü mübayaa ede* cektir. Kadıköy Türk Fıkaraperver Cemiyetinin senelik kongresi bugün saat on birde Kadıköy'ünde Kumluk'ta C. H. Fırkası binasında toplanacaktır. C. H. F. Vilâyet Idare Meclisi Reisi Cevdet Kerim ve Liman sirketi Müdürü Hamdi Beylerin himayeîe rinde ağustosun 25 inci persembe günü bir sünnet düğünü yapılacaktır. Bu düğünde Kılıcalipaşa ocağına mu. kayyet deniz isçilerinin çocukları sünnet edilecektir. Bu is için eski Salıpazavı'ndaki plâj gazinosu kiralanmıştır. Ziraat bankasında tebeddülât Ziraat Bankasının taşra müdürleri arasmda büyük değisiklikler yapı lacağı haber ahnmıştır. Sönnet dügDnü Heyeti vekile içtimamda müza kere başhyacak ve mes'eleler sıra sile görüşülecektir. Ayni zamanda, her hangi bir mes'ele ile alâkadar Azasının bir kısmı Londra'da, bir kısmı olup hâlen Ottavro'da bulunan na Ottama'da olduğu halde içtima eden İngiliz zırlar, kendi salâhiyetleri dahilindekabinesi arastndaki mesafeyi gösterir ki işler hakkında Başvekille telsiz harita telefonla görüşeceklerdir. meleri ile mün^in olabilir değil mi? Londra'nın Downing Street sokaİste, fen, bu imkânsızhğı ortadan ğındaki muhteşem binada in'ikat ekaldırmıştır. den İngiliz vekiller heyetinin meşhur İngiliz Başvekili M. Mac Donald müzakere salonu, Kanada ile sureti Londra'da, İngiliz Başvekâlet dairemahsusada, Maverayı Okyanos telsiz sinde, Londra'da mevcut İngiliz natelefonile daimî bir irtibat halinde zırlarile bir meclis aktedecektir. bulundurulacaktır. Ayni dakikada Ottawa'da bulunan Daha başlangıçta tesis olunacak yedi İngiliz nazırı da oturdukları oirtibat, vekiller heyeti içtima ettiği telm Mtlonunda, •ckiller beyeti içmüddetçe ve içtimaın son dakikasına timaında imiş gibi toplanacaklard'ır. i kadar, daimî surette baki kalacaktır. TROPİCAL BÜYÜK BREZİLYA RÖVÜ HEYETiNiN YENİ PROGRAMI YENİ MUVAFFAKiYETi EXPRESS Kadın Birliğinde iisan dersieri Kadm Birüği Umumî Kâtipliğinden: Tatil günlerlnde derslerden istifade ediîmek üzere birllgimizin İisan dersieri tevsi edilmiş ve yeniden talebe kaydına başlan mıştır. İngilizce ve fransızca derslerlne devam etmek arzu eden hanımların cumartesl. pazar, salı ve çarşamba günleri saat 14 ten sonra müracaat etmeleri rica olunur. 150 iablo şayanı hayret dekorlar 800 kostüm güzel ve mütenasibülendam kadınlar tarafmdan temsil edilmiş CANLI TAİLOLA Bugün ve pazar günü saat I? 1/2 ta HER AKŞAM FEVKALÂDE MUVAFFAKİYET Yann akşam meşhur BÜYÜK MATINELER RENEE ve RAMEdüosu Yılan kadın 7 % Bir muamma 7 , Gozler için bir yenilık Raspotin ve maşukaları Duhuliy* M) | Usküdar Hâle sinemasında Sinebar Kanlı peoçt tlaveten

Bu sayıdan diğer sayfalar: