12 Ağustos 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

12 Ağustos 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AgustO» 'Ctrmhartyet Ispany'da bir isyan çıktı Ve sür'atle bastırıldı Cumhuriyete sadakaf gösterdi Madrit II (A.A.) JerezDeLa Flontera'dan alınan ilk haberlere jyore bu şehrin muhafazasma memur kuvvetlere menıup bîr müfreze, dün aabah isyan etmiştir. Siikun ve intilam derhal iade edilraiştir. Ahali, bu münasebetle cumhuriyete sarsılmaz bir merbutiyetle bağlı olduğunu parlak bir surette göstermiştir. Seville şehri ile bugün münakale ve muhabereye imkân yoktur. Madrit 11 (A.A.) Seville'de isyan eden askerler, şehirdeki htikumet makamlarına teslim olmuşlar dır. Jeneral SanJurjo ortadan kaybolmuştur. Jeneralin Portekiz'e îltica edecegine deir bir şayia dolaşmaktadır. Madrit 11 (A.A.) 1000 mevcutlu bir kıt'ayı hamil olan bir askerî tren, Madrit'ten Seville'e hareket etmiştir Madrit 11 (A.A.) Dünkü isyana f aal bir surette iatirak etmîş olan jeneral Godet i!e jeneral Cavalcanti, askerî hapisaneye atılmışlardır. Jeneral Cavalcanti'nin bütün sür'atile gitmekte olan bir otomobilin içine yatmış olduğu halde emniye. ti umumiye müdiriyetine karşı tüfekle vuku bulan taarruzuna iştirak ettniş oIJu^ ' sa*:;* olmusfur» Jeneral Genzaley Garıasüo da hapse atıl • nmtır. Madrit 11 (A.A.) Son resmî haberlere nazaran, tüfek ateşi teati edildiği cırada 8 kişinîn telef olduğu ve 50 kişinin yaralandığı anîaşılmış* tır. Madrit II (A.A.) Dahiliye Nazın jeneral San Jurjo ile oğlunun ve jeceral Herraitz ile miralay Eıte van'ın Sevil civarında tevkif edildiklerinî bildirmiştir. Madrit 11 (A.A.) Madrit'teki bütün siyasî mehafil, Başvekil M. Azana'nın gösterdiği cesaretten hayranhkla babsetmektedir. M. Azana, geceyi geçirmiş olduğu Harbiye Ne*«reti et^afında aks«>'**»» *«îf*k ateşinin ffürültüsile uyanarak balkona S O N T ELG RAf LAR "Güzellik kanaatimizi Papen kabinesi îstifa ediyor Yeni kabineyei Hitler teşkil edecek Berlin 11 (A.A.) M. von Pa pen'in Reisicumhurun yeni kabine nin teşkiline Hitler'i memur edebilmesi için hatta bugün kabinenin mü». terek ittifasmı müşarünileyhe tevdi etmesi muhtemeldir. Bir Hitler . Von Schleicher Von Papen kabinesi olması muhtemel bulunan bu kabinenin teşküi maksadile yapılacak müşavere ve müzakerelere fimdiki Başvekil ile merkez fırka sının mümessilleri arasında vuku bulacak bir mükâleme ile baflamlması pek muhtemeldir. Berlin II (A.A.) M. von Pa • pen, dün Reisicumhur ile uzun u«adıya görüşmüş ve bu mülâkattan sonra kabine bir içtima aktetmiştir. Hakemler arasındaki anketimiz llllff IIII Mektep kitabı listeleri Bu işin heyecanım muallim olmıyanlar pek bilmez. Mektepler açıld\ mı bir telâştır gider; muallimler müdürlere, müdürler maarif idare • lerine, maarif idareleri vekâlete, vekâlet te kendi kendine sorar: Listeler hazır mı ? Listeler nerede? Nerede listeler? Kalabalık bir lokantada, çok acıkmış bir insanın: Garson! Liste nerede? Nerede ibte? Diye haykırışmda belki daha aı telâş vardır; çünkü, bu nihayet müşterinin iradesile midesi arasında, ferdî ve basit bir muvazene mes'e lesinden ibarettir. Fakat mektep • lerde öyle mi? Yüz binlercc Türk çocuğu bu manevî yemeklerin listesini bekliyor. Telâş çok tabiî. Mek • tepler açılmış, tedVUatm başlaması lâzım, fakat ortada liste yok. Daha gelecek, kitap seçüecek, Istanbul'a •ipariş verilecek, beklenecek, kitap» lar geldikten sonra çocuklara dağıtılacak ve tedrisata başlanacak. Bu manevî yemeklerin tnutf ağı olan lstanbul'Ia meselâ bir Erzurum ara•mdaki mesafeyi düşünmek kâfi. Geçen sene uzak vilâyetlerimizde mektepler birinci kânun ortalarına kadar kitapsız kaldılar. Sonradan haber aldık ki, çoğu, bazı derslerde kitapsız tedrisata mecbur olmuşlar. Bu sene biraz daha erken davranılacağı rivayeti var. Sevindim. Çocuk sınıft&ki yerine oturduğu gün, ilk derste, kitabını önünde bulma lıdır. Kitapsız tedrisatı islimsiz vapura benzetirsek bu işin yürümi • yeceğmi daha kolay anlanz değil mi? Acem Şahmm hikâyesini burada bir hatırlatıverelim. Şah Hazretleri vapura binmişler. Fakat sefinei hümayunda hareket yok. Ne rfuruyoruz? Diye sormuş. Efendimiz, islim bekliyoruı, İslhn yok. Şah Hazretleri gazap ederefc» îslim sonradan gelsin! Buyur muşlar. Kitaplar da islira gibi sonradan gelecekse, şahm vapuru gibi Türk'ün maarifi de yerinde sayar. PEYAMİ SAFA Ben güzel san'atlarm sanayii şekliye şubesine mensup olduğiım hald© Keriman Hanımm güzelligini tah lile uğraşırken en *eVvel ruhî ve raanevî cihetlerden başladığım «lbet nazari dikkati celbedîyor. Evet bu manevî güzellikler mad'dî güzelliğe o kadar mühim şeyler ilâve edar kl; küçük, hatta büyücek kusurlar bile görünme» ve böyle de olmuştur. Keriman Hanım maddeten çok g«» zel değildir. Herkes gibi onun da kusurları vardır. Kaim kaşlan, küçük gözleri yüksek elmacık kemikleri büyücek ağzı yatkın ve «ert saçlannı belki çok güzel bulmıyanlar olur. Fakat ne kuvvetli ve temis bhr bakışı, ne kat'î ne mütenasip çizgüerl var. Çehrenin ve vücudünün hat'arında nisbet o kadar mütevazindir W yumuk elli. şeytan bakışlı ve mütemadiyen gülen küçücük ağızlı (Joli) denilen tipler onun yanmda k&ğıt helvası gibi kalır. Bizim asıl gururumuzu okşıyan noktada bütün bu güzel hatlann Türk ırkına mahsus olan hatlar ol • masıcJır. Keriman Hanımm burnuna bakıImca kimseyi hatıra getirmezsiniz. Ne Greta Garbo'ya, ne Dolores del Riyo'ya ve ne de başka çehreye benzemez; o yalnı» kendisine benzer ve çehresi uzun müddet hatırda kalır. tşte bu kuvvetlî seciye (Caractere) ve hususiyet (distinction) dur fci Keriman Ece'ye ve ırkdaşlarına mefharet tacmı tamin etroitir. HU»ettigim memnuniyet ve şükra» nm kendisine ve ailesine iblâğmı istediğim kadar Türk kızlarımdan Keriman Hanımm yolunda bulun knakta ne kadar kârlı olacakîarını hatırlatmak isterim. NAZMİ ZİYA Barın penceresi önüne kadar a§ır ağır yürümüşlerdi. tçeriden gelen seslere göre orada kalabalık fazla. Nihayet herif göründü, ona yak laştı ve cebîne elmi sokup çıkardık tan sonra: Birinci! Dedi, namussuzum .. Sus. Baktnadan alıyorum. Kötü bir şeyse getiririm. Allah belâmı versin ki... Haydi, savuş! Herif uzaklaştı ve onlar bara girdiler. Cazbant susmustu ve herkes yerinde oturuyordu. Kalabalık. Garsonlar onlara büyük bir hür metle yaklaştılar, iğildiler: Buyurunuz, dediler, beyler de burada. Henüz büyük salona girmedikleri halde içeriden onları gören, çünkü mütemadiven gözlerini kapıdan a • vırtnıyan kadmlardan bir ikisi yan • larına koştu. EHerinden ve yakala rından tutup çekiyorlardı. (Mabadi Avrupaya kabul ettirdik,, Nazmi Ziya B.e göre Keriman H.ın zaferi, hakkın batıla galebesidir! Keriman Hanım niçin güzeldir?. Cocukluğumdanberi ben bu (nihastalığına müptelâyım. Her şeyin başına bir niçin ilâve edip »aatlerce, bazan günlerce, hatta ay larca düşünürüm; intihap gününden. beri de bunu düşünmekteyim. Keriman Hanım niçin güzeldir?. Her şeye bir niçin ilâve edilebilir. Güzelliğe de olur mu ya? Güzellik büs • bütün indî ve hissî bir mes'eledir. Buna maddî sebepler bulmak ve lâkonik bhr cevap vermek mümkün mü? Gönül kimi severae güzel odur vesselâm. Hayır bence öyle değil. Güzelliğin de bir çok maddî sebepleri vardır. Her güzel şey bir sebepten dolayı güzeldir, hig te keyif mu'elesi değildir. Kariman Hanımm Avrupa'da Dünya Kraliçest olması bizim için ve bütün Avrupa için pek mühim bir hâdisedir, zan ve tahminin fevkinde mühimdir. Büyük bir inkılâbm ifadesidtr. Türk an'aneainin ve Türk kanaatinin zaferi ve Hristiyan medeniyet ve kanaatlerinin yıkılmakta olduğunu Ubat eden bir hâdisedir. Bizi kendimizi sevmeğe ve kendimizi tahlil «tmeğe ve kendi an'aneJerimize raptetmeğe vesile olacaktır. Biz bir asırdanberi Avrupa'lıları beğenirdik. Hatta son yarım asır danberi kendimizi unutraustuk, daima onları gözler dururduk; Avrupa medeniyeti yüzümUze gül serpmıs ve bizi sersemleştirmişti. Bilmukabele Avrupa'hlar mütemadiyen bi • zimleş uğraşırlar. Her seyimizl hayret ve istihfaf ile görürler, Hhaz ederler, gülerler ve eğlenirler, darbı meseller yaparlar, fakat gizli gizli bizim âdetlerimizi tetkik ve yavas yavaş kabul ederler. Meselâ: Efendim, Türk'ler evlerîne bir çok pencere yaparlarmif. Bu da ne için imis bilir mîsiniz. Paralarmı avuç avuç sokağa atmak içm imis!!.. Zavallılar ancak son senelerde karanlık mahzen gibi apartımanlarmda yaşamanm doğru olmaıfığını anlıyabildiler de her tarafı camdan yapılmiş binalar yapmağa kalktılar. Yeniçerî elbuselerme benziyen kolları, yakaları ve bacakları açık elbîseler gîymeğe basladılar. Hf'e renkler hususunda, Hris tiyan dininin ıztırap ifade eden siyah ve fara rengi elbiselerin sıhhate muzır olduğunu gördükleri için donanma feneri gibi alh yeçilli elbiseler giymekte birbtrlerile yanş ederler. Daha böyle bir çok âdeÜerhniz vardır ki hergün birer ikiser Avru pa'Iılar tarafından kabul olunmaktadır. Son defa güzellik kanaatimizi kabul ettiler. Şeytanî ve «un'î güzelliğin yerine ruhanî ve tabiî güzelHk kaim oldu. Batılm yerine hak kaim oldu demektir. Bu az bir inkılâp değildîr. Bence bu Avrupa'hların itî rafı ziinubu ve beyaz aydmlığa dogru atılmış Wr hatvesidir. Asırlardanberi aramızda devam eden ihtilâf galebemizle neticelenmiştir. Sadece kanaat mi ya! Keriman Hanımı yetistiren an'aneleri. tarzi hayatı, terbiye sistemini, intihap eden zevatm noktai nazarlanm Ja kabul etmiş bulunuyorlar. Işte bundan dolayı Keriman Hanımin Dünya Güzeli olması pek mühimdir ve çok sevinmekte hakkımız vardır. Bu hâdise Avrupa milletleri arasmda olsa idi hiç mühim addolunmazdı. Aralanndaki mücadelelere rağmen onlann arasmda »ark ile garbin aravnda oldu»u kadar büyük kanaat farkları yoktur. Bundan başka Avrupa'da güxel Kraliyetçi Jeneraller tevkif edildi. Halk çıkmış, kendisi için bir iskemle getirtmiş ve arbedenin devamı müddetince nümayişçilerin karşısmda ve o iskemlenin üzerinde oturmuş ve durroustur. Emniyeti umumiye umum müdürlüğü dün akşam tevkif edilenlerin 200 kijiyi bulduğunu ve bu miktann gittikçp arttığjnı haber vermistir. Diğer yerlerden gelen haberler, Cevtl müttesna olmak üzere her tarafta sükun ve asayişin yerinde olduğunu göstermektedir. Kartajena'daki polis kuvvetleri Cevi! asilerine karşı hareket eden müfrezeleri takviye etmek üzere isyan mahaîline gitmiştir. Son vaziyet Madrit 11 (A.A.) Taşrada bhr takım şiddetli nümayişler olmuştur. Nümayişçiler Grenade Santander ve Seville'de aıılzadelere ait bir çok mthfilleri yakmışlar, yahut yağma etmislerdir. Salamanque'da halk katolik gazetelerinin satıldığı yerleri yakmıştır. Dünkü vak'alara iştirak eden jenerallerin azline dair emirnameler neşredilmiştir. MeB'uIiyetler komigyonu jeneral Derenger, Ruiz Del Portal, Jordane ile amiral Magaz'tin hapsine karar vermistir. Seville'de askerî hapisane tamamile dolmuştur. Bu hareketin muvaffakiyetsîzlikle neticelenmesi askerf erkânın jeneral San Jurjo'ya yardımda devam etmelerine mâni olmuştur. Gece yarısı ilân edilen umumî grev bir takım mühim hâdiseler çıkması tehlikesi gösterdiğinden jeneral San Jorjo her hangi bir mu • kavemet göstennekten vaz geçmiştir. San Jorjo kaçtıktan aonra işçiler büyük bir nümayiş yapmışlardır. Bu nümayis neticesinde evvelce hapsedilen memurlarla siyasî mevkuflar serbest bırakılmıştır. Jeneral San Jorjo'nun esk» karararâhı yakılmiftır. Simdilik sükun •«det etmiştir. Müstakbel Hitler kabinesine ait tahminier Berlin 11 (A.A.) Dün akşamki Alman gazetelerinin müttefikan beyan ettikleri veçhile, yeni Alman kabinesinj teşkile Hitler memur edilecektir. Yeni kabinede Nazi'ler Başvekâletten başka Dahiiiye Nazırhğı ile Münakalât Nazrlığını da deruhde edeceklerdir. Dahiliye Nezaretine M. Gregor Strasser ve Münakalât Nazırlığına da M. Gochring getirilecektir. M. von Papen, Hariciye Nazırlıgını deruhde edecek, M. von Neurath da Londra sefiri olacaktır. Jeneral von Schleicher, Millî Müdafaa Nazırlığında kalacaktır. Diğer nazırlar, vazifelerinde ipka olunacaktır. M. Gregor Strasser, Prusya Basvekili intihap edilmek suretile Al manya ile Prusya arasında şahsî bir vahdet vücude getirilecektir. Hakemlerden remsam Nazmi Ziya Bey Dahiliye Vekilinin Teftiş seyahati Zonguldak 11 (Hu. Mu.) Da hiliye Vekili Şükrü Kaya Bey dün gece Bartm'dan buraya avdet etti. Ankara vapurile Karadeniz sahil vilâyetlerinde seyahatine devam etmek üzere buradan hareket etti. Bütün halk ve memurm tarafından teşyi edildî. Bedri Eski ve yeni Devlet borçlan Hükumet alacaklılara tahvüât verecek Ankara 11 (Telefonla) 928931 malî seneleri nihaystîne kadar olan borçlarla ayni seneler zarfında ve rilemiyen tekaüt ikramiyeleri bütçelere mevzu gecen seneler düyunu faslmdan sırasile îtfa edilecektir. Verilecek tahviller emlâkî metruke satışlarında nekit yerine başabaş kabul edilecek, depozito olarak kullanılabilecek ve e«ki «eneler verg! borçlarına da basabas mahsup edi • lecektir. 932 bütçe izahnamesina göre hükumet borçlarını şu »uretle tesviye etraektedir: 927 mali seneti niha • yetrae kadar olan borçlar Sçin esha Jbma yüzde beş faizli ve yedi senede itfa edilir tahvilât verilecek ve yüz liraya kadar olan alacaklarla yüz lirayı geçmiyenleri nakten tesviye edl» lecektir. Verilen tahvilîer borsada muamele görebilecek, senelik faiz ve amortîsmanlan Merkez Bankasmca odenecek, tahsisatsızhktan verilenuyen borçlar da. ayni muameleye tâbi tutulacaklardır. Sakit hükumeten a • lacağı olanlann ve millî hükumetçe tanmmış borçlar yüzde iki faize tâbi olacak ve 20 senede itfa edilecektir. Muğla'da Zelzele Hükumet ve Hilâ!i?,hmer yardırn^ ediyor Ankara 11 (Telefonla) Hariciye Vekili Izrair'den tstanbul'a geçecek ve bir hafta sonra Ankara'ya avdet edecektir. Adliye Vekili Yusuf Kemal Bey ve Umum Jandarma Kumandanı Kâzım Paşa bu sabahki trenle Ankara'ya Muğla 11 (A.A.) Dün saat 9,30 geldiler. da Dadya kazası merkezinde şimalden garba doğru bir zelzele olmıış, ÜÇ dört saatlik fasılalarla gece ya rısına kadar devam e'miçtir. Halk heyecana kapılarak evlerini tcrkle Londra 11 (A.A.) Corfou'da kasaba civarındaki çajırlıklara iltibulunan Akdeniz filosuna iltihak eca etmiş ve geceyi orada geçirmiştir. decek olan Prens de Galle* ile kardeşi Prens Georges havanın güzel Pek şiddetli olan ilk zelzele Muğ olmasmdan dolayı tayyare ile Paris'e la ve civarında hafif surette hisse • gideceklerdir. Bunlar, bugün öğledilmiştir. Bugün «?e iki defa zelzele den sonra Prens de Galles'i Port olmuştur. Yüz on sekiz ev hasara uğramif, 33 ev de oturalmıyacak b:r Belvedere'deki hususî tayy&re ka • rarg&hından hareket edeceklerdir. hale gelmiştir. Nüfusça zayiat yok • tur. Zelzele Kizlan, Hizirsah, Karahal icabeden tedbirlerin almmasını koy köylerinde de tah:*ibat yapmışbildirmistir. tır. Hilâliahmerin yardımt Vilâyet zelzeled«*n zarara uğrı Ankara II (A.A ) Hilâliah yanlara yardım için derhal faaîiyete mer Cemiyeti umumî merkezi Dadya geçmiştir. felâketzedeleri için ilk ve âcil bir Dihiliye VekU'mm telgrah yardım olmak üzere seksen çadınn Ankara 11 (A.A.) Seyahatte Muğla vilâyetine gönderilmesini Esbulunan Dahiliye Vekili Şükrü Kakişehir Hilâliahmer mTbezine teb • ya Bey zelzele haberini alır alraaz liğ etmiştir. Cemiyet F.zurum Sey Bartm'dan Muğla vilâyetfne bir tellâpzedelerine de yart'ım için Erzugraf çekerek felâkstzedelere teessür rum vilâyetine telgraf çekerek yarev taziyetlerinin bildirilmesini ve vi dıma muhtaç olanların miktarım sormuştur. lâyetçe kendlierip.e yardım için der Hariciye ve Adliye Vekilieri Prens de Galles Corfou'ya geliyor olmak için pek çok vasıtalar vardır. Memleketleri rahattır, her şey için kolayhklar ihdas edilmiştir, şehirler daha temizdîr. Güzel yaşamak için bir çok teakilât vardır, mektepler, kitaplar, müzeler, müesseseler, müsabakalar, balolar, müsamereler, tiyatrolar yeni kanaatleri arayan moda cereyanlan, güzelliği itmam eden elbise ve tezyinat gibi levaztmın mîlyonlarca nev'ini havi olan şehirler kadar büyük mağazalar daha bilmem neler ve fazla olarak ta maalesef bizden çok paralan varken anneciğinin disinin dibmde yetişmiş melek gibi bir Türk çocuğunun galebesine ne kadar hayret edilse gene azdır. Muhterem karilerim: Türkiye'mlz bir mucizeler memleketidir. Her yürekte bir arslan yatar. Aman Alla hım; Türk'Ierin yanmda diğer milletler ne karfar zayıf kalır!. Otuz asırhk tarihln* bakmız: Mucizelerle doludur. Yirmi sekiz hükumet bir olur, en mükemmel harp vasıtala ril« Af rika ve Avusturalya yarayamlarmı da önlerine katarlar, hücura ederler. Türk onları yumruklarile durdurur, dört yüz sene uğrastık tan aonra tstanbul'a girip Boğaz sırtlanna yerleşan Hristiyan mede nilerinin arkalarına bakarak ve bayrağımızı selâmlıyarak savuştuklarını gören gözler Keriman Hanımın Dünya Güzeli olmasına taaccüp etmezler. Bu bahsin çok uzamağa istidadı var. Türk'Ierin mucizeleri saymakla tükenmez. Gelelfm manahnüfihi mize: Kerknan Hanım niçin güzeldir?. tntihap günü müsabakaya istirak eden Keriman Hanımm hali hâlâ gözümün önündedir. O kadar sıki lıyordu ki orada bulunması mühim ve millî bir vazife ifa etmek için olmasa idi eminim ki hiç bir şey mukabilind'e orada arn endam etmi yecekti Fazla olarak müdakkîk nazarları üstüne celbetmek için hiç lüzumsuz harekeilere ve asabî gülÜmsem© lere haeet gb'rmüyor, hatta olduğundan daha aşağı görünmekten bile korkmuyordu. Bu bize üç şey isb'at ediyor t Va zife bilgisi, terbiye ve tevazu, işte, bu üe huslet kendi»ini Avrupa'daki rakibelerinden ayirmıştır. Bu hal sakin aile çocuklannm sınk sokak karfınlarma benzemek ten içtinap eylemeleri lüzumunu iddia ve isbat etmiyor mu? Eminim ki bu hanım yüzünü bir boya tahtası gibi rengârenk boya yıp alh yeşilli elbifelerle kabare dansozları gibi ortaya çıkmış olsa idi ne burada, ne de Avrupa'da bir tek puvan alamazdı. Her hali ve giyinmesi kendisinin ruhî güzelli ğini isbat ecîiyordu. Bir Tereddüdün Romanı lıkta bir mangal, üstünde bir tencere. tki metre murabbaı yer içinde yatan, kaikan, yiyen, içen ve ticaret eden dükkân sahibi, yumruklarile gözle rini uğuştururken, biri sordu: Mal nasıl? Peyami Safa Birinci. kânm camından baktılar. Soluk bir Senin ikinci dediğin yoktur ki. Tecrübe ile biliyordu ki bütün o ışık altmda iki masa ve bir kerevetin Vallahi, yalan söylüyorsam geceye ait neş'esini feda etmedikçe üstünde yorganı tepesine kadar çekip gözlerim çıksra. bu arzusunu boğamıyacaktır. yatan bir adam görünüyordu. Hep öyle söylersin ve tebe*irle ötekilerden biri yanma geldi ve aspirinin kilosunu beş bin liraya sa Cama bir kaç kere vurdular. A • ayni teklifi yaptı. O, hafifçe başmı tarsın. dam uyandı, kalktı ve evvelâ kasla •alhyarak: Adam bir iki defa dükkâna girip rmı çatarak dışarınm karanlığmda Ben de şimdi bunu düşünüyor • gizlenen yüzleri tanımağa çahştı. E çıktı. Bazen eşikte duruyor ve par dum, dedi, fakat iatemiyorum, yann mağını dudağmm üstüne koyarak lile uzaklaşmalarını işaret ettikten çok rahatsız olacağız. sonra, dışarı çıktı ve sokağın iki kö birbirlerile konuşmamalarını ihtar e Fakat... Şimdi iyi olur, açılırız. diyordu. Sonra onları dışarı çıkardı şesine de baktı. Kimse olmadığına Bana alkol çarpmağa başladı. ve kepenkleri indirdi. kanaat getirdikten sonra: Haydi. Sokağm karanlık nihayetlerine Buyurun! Dedi onlara. Ve üç kişi otomobile atlıyarak doğru yürüdüler. Adam önden gidi Beyoğlu'na çıktılar. Girdiler. tçeride boğucu bir pis ko yordu. Büyük bir demir parmaklıklı ku vardı. İki masa ile kerevet ara Bir camiin ve bir polis kulubesi • kapının önünde durdu: nin yanmdan saparak dar bir sokağa sında üç kişinin ayakta durabileceğ Burada bekleyin! Dedi ve hızla kadar yer olmadığı için oturdular. girdiler, ototnobilden indiler. uzaklaştı. Kepenkleri yarıya kadar inik, ka Masaların üstünde boş gazoz şişelerî Beklediler. Konuşmuyorlardı. duruyordu. Dükkânm dibindeki ara pısı kilitli, gayet küçük bir dlik < CUMHURlYET'in edtbî tefrihast: 28 Onun başı önüne iğilmişti ve kaş • nütilerle dinlenefcı şiirler ve günün ları çatılmış. Yüzünde hiç bir nokta işlerine dair maddi sohbetler, her zakımıldamıyor. Zayıf vücudünün ve manki ilim ve san'at münakaşaları, öne doğru bükülmüş dar ve düşük o tehlikeli bir kavgaya veya kucaklaşmuzlarının üstünde, ağır ve sağlam maya varan ihtilâflar veya mııhabbetteşekkülile bu baş, iğreti gibi duru er, sebepsiz haykınşlar ve sıçramayor ve üstünde kendi kendine her an lar, bazen oracıkta birinden birinin yeni bir biçime giren şapkası, yüzün ağzından çıkarak, gazeteîer vasıtaden daha canlı görünüyordu. tçinde sile tnemleketin her tarafma yayılan korku var. tki ay evel bu dükkânda nükteler, imalar ve bazen hepsini ansızm öldüğü anlatılan bir adamı bastıran ağır bir sükut, can çekişen hahrhyor. Bu sokağa ölüra ilk adımı geceyi kurtarmak için yapılan sun'î m çoktan attı. Hâlâ burada işleri ne? coşkunluklarm muvaffakîyetsizliğiı Yalnız şu iki kösebaşı arasında se her kapı açılışta hasretle beklenen nelerdenberi ne hatıralar! Demir heyecanlı bir tanıdık yüzü, oradan parmaklıklı kapının yanmda, şu ke kol kol aynlarak aabaha Icarşı bir penkleri kapalı dükkânda bir «a manlar hepsi buluşuyorlardı. Ve on barda tesadüfî buluşmalar. tate kaldırımın nihayetinden bir larm tnüşterek hayatmı terkip eden cazbant sesi geliyor. Belki şimdi bir hepsi ayni zevkler ve alâkalar: tçki, kaç tanesi orada. Yanındakilere dezehir, yemek, ya ferdî azgınlıklarm, yahut ta ihtilâllerin yabancı bir mem. di ki: Herif gelsin de şuraya girellm leket kaldırımma düşürdügü, par Bizimkilerden kim var bakalım. çalanmış bir burjuvazi yadigârı ee . nehi kadınlan, hep bir ağızdan «8yFakat herif gelmiyordu. Sabırsız • lenen romanslar, halk türktileri, i landılar.

Bu sayıdan diğer sayfalar: