17 Ağustos 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

17 Ağustos 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

17 Ağustos 1932 Cumhuriyet SOFYA İNTİBALARI: SON TELGBAFLAB Fransa köpüriiyor! Von Kloş'un 50,000 muharibe söylediği nutuk heyecan ve asabiyet uyandırdı Parîs 16 (A.A.) Havas ajan sından: Pirmasens askerî nümayişi ve bilhassa Jenera] Von Clauss'un nutku, matbuatta şiddetli aksülâmellere sebep olmaktadır. Figaro gazetesi, (Çok yazrk kî tam ve kâmil bir sulhculuk müjnes sili Pirmasens'te murahhas sıfatile bulunmatîı) diyerek istihza ediyor. Fon Clauss'un izhar etmiş olduğu veçhile Alman nasyonalizmi, Alman devleti tarafından kaybedilen ve bilhassa Alsas ve Lorrain de dahil bulunan toprakların tekrar geri alııunasını, harp mes'uliyetlerine ait 231 inci maddenin ilga edilmesini, gümriik ittihadının tahakkuk ettirilmesini ve hatta Fon Clauss'un iddia ettiği gib! işgal zahmeline uğramış olan memleket için tamirat bedeli verilmesini ihtiva eylemektedir. Figaro gazetesi de sulh ve mukarenet için çalışalım. Fakat, pazar günü 50,000 eski ve yeni muharibin tam bir iitikam yeminini tekrarlamış olduklarını hatırdan çıkarmıyalım. Echo de Parîs gazetesî ise, Pir masens nümayişinin ayni saatte Metz'de M. Lebrun ile M. Heriot tarafından irat edilen sulh sözlerine garip bir cevap teskil ettiğini soy • liiyor ve Von Clauss'un kundakçı nutkundan dolayı endisesini izhar edi ypr. Bu gazete askerlikten tecrit edilmiş bir mıntakanın orta yerinde mtikam arzusunu yüksek sesle izhar eden 50,000 eski askerlerle bunla • rın harp şeflerinin yaptıkları ha kikî seferberliğin vahitn bir ihtar teskil etmekte olduğu kanaatindc • dir. Yunak jimnastik şenlikleri Sofya'ya geldiğimden bir kaç gün sonra Bulgaristan Yunak cemiyetleri heyeti idare reisi Dr. P. FotinofPtan şöyle bir mektup aldım: Sofia 17/6/932 Çok muhterem efendim. Yunak cemiyetleri heyeti idare azası Sofya'da bulunmamızdan bilistifade haziranın 18, 19, 20 inci günlerinde stadyomda yapılacak jim • nastik şenliklerini ve bu vesile ile toplanacak olan altıncı Yunak kongresini vücudünüzle şereflendirme . nizi rica eder ve kıymetli misafiri mizin refakatine teşkilâtımız aza sından mühendis Dr. tvanoff Veder'i mihmandar tayin ettiğimizi arzeylerim efendim... Reis P. Fotinoff Muvafakat cevabıraı kendilerine yazdıktan sonra haziranın 19 uncu günü sabahleyin Bulgaria otelinde M. Veber'Ie bulustuk ve Sobranya Meclisi binası arkasındaki AIexandre Nevski kilisesinin meydanına gittik ve orada Yunak'Iarın vüruduna intizar ettik. Bu sırada teşkilâtın erkâm mühimmesi de oraya geldi. Hep birlikte büyük kiliseye girdik, âyini ruhanide bulunduk, vaizleri, koro heyetinin neşidelerini dinledik. Saat on bire doğru evvelâ maiyyet alayı süvarileri, sonra polis kıtaatı, arkaIarından baslarında dört parmak eninde kenarı beyaz tüylü tepesî kırmız! çuha kaplı kalpakh, haki elbiseli, kadın erkek caketlerini Sokullar gibi sol omuzda Yunak mürebbileri ve onlann arkalannda jimnas tikçi alayları sökün etti. Silistre'den Filibe'den, Şomlu'dan Deliorman'dan, Kızanlık'tan, Rusçuk'tan, Varna'dan hulâsa Bulgaristan'ın dört bir kösesinden geimis her yasta kadın erkek 1 Yunak'lar mızıkalarına ayak uydu' rarak önümüzden geçtiler ve kilise meydanında yerlerine dizildiler. Bu sırada Sofya belediye reisi ve Bulgar kıtaatı başkumandanı da geldi. Mihmandarım beni kendilerine takdim etti ve sehremini beni sağına aldı. Başpiskopos efendi dua • sını okudu, ceneral nutkunu verdi. En önde mızıka onun arkasında gene Yunak'lar bir geçit resmi yapti lar. Askerî kulübün, Sobranya' • nın önünden geçerek yurtlarma gittiler. öğleden sonra saat üç buçukta mihmandarımla stadyoma gittik. • «uaıll yvl!4« • « « • •&• ! \.^T|#İX »»i Ji %l«. 7 Hakemler arasındaki anketimiz Ruhi Vamık B. ne diyor? «Diyebilirim ki Alman âlimi Friç Kano, estetik öîçülerini, hayaîinde bir Keriman Halis yaratarak vücude get irmiştir » [Hakemler arasındaki ankete, diş tabibi Ruhi Vamık Bey estetik noktai nazanndan çok vâkıfane bir cevap verdi. Dok tor, modern ve hakikî güzelliğin lâaleftayin şahsi va sıflarla değil yara tılışın ölçüye vurulmasından alınmı» bediî kıymet ve kaidelerle tayin edılir olduğunu bilhassa kaydettikten sonra Keriman Halis Hanımın hususiyetlerini teşrih ediyor. Mektup şudur:] teyttu t *mu titi SffJA GJNÜN AKiSLEPi Kitap sergisi Otuz ağustosta, Darülfünun meydanında bir kitap sergisi açılacakmış.. Otuz ağustos, büyük zafer gü« nüdiir. Düşmanın perisan edil • diği bu zafer gününde en büyük düşman olan cehalete harp açıl ması, ne güzel ve ne hayırlı bir tesadüf! Seneler var ki, okuma cephe sinde hareket yok.. Babıali yokuşundaki kütüphaneler, ashabî kehfin mağaralarından farksız.. Basılan bir kaç eseri tozlu raf larda örürncekler okuyor! Otuz ağustos sergisi, acaba bu yıllanmış uykuyu dağıtabilecek mi? Bunun için irfan ordusu bütün hazırhklarını yapmah ve bütün kalemler, bütün ağızlar, okuma • nın faydasını, okumanın lezzeti • nİ, okumanın güzelliğini anlat • malı... Okumak, kalbe, dimağa, ha yale bir pencere açmaktır. Bu pencereden görünen manzaralar» hiç bir yüksek tepeden görülemiyecek kadar yeni ve başkadır. Kitap öyle bir dürbündür ki, okuyan gözlere yarının meçhul ufuklarını açar. Okumıyan ada mın ise, sönmü* hadekalarında ancak eski günlerin, eski man zaralann silik hatırasını taşıyan bir körden farkı yoktur! ) | i ı . Yurtat Nadi Beyefendiye "NinıııiMailHlllltltHIHIIIIIIIIIIIItflllllllltllllllimilllıımnıtın,.,,,,,.!.,, Nafıa Vekili İngiltere'de büyük Derince'den döndü Grev kararı... Travers fabrikası ne ka 500,000 iplikhane amelesi dar mal çıkarıyor? açıkta kalacak Ankara 16 (Telefonla) DeBlackburn 16(A.A.) Şimal kontrînce'ye giden Nafıa Vekili Hilmi B. lukları mensucat sanayü federasyobugiin Ankara'ya avdet etti. nunun merkezî meclisi mesainin umuVekil B. bana vaki olan beyanatın mî surette tatiline ait talehin teyidi da dedi ki: hakkındaki ehemmiyetli mes'eleye cDerince'dekî ahsap travers fab bir karar vermek üzere toplanmıt rikasmı gezdim. Çok iyi buldutn. Sam tır. sun . Sıvas Hattının bir kısmı, UlukışMerkezî meclis, 3 saatten fazla la'dan Niğde'ye olan hat hep bu tra süren bir müzakereden sonra ge verslerle döşeniyor. lecek cumartesitfen evvel vaziyette Fabrika günde bin küsur travers bir tebeddül hâsıl olmadığı takdirde yapacak kabiliyettedir. Demiryollar 27 ağustos cumartesi giinü için meihtiyacatımızı bu fabrika temin esainin tatilini ilân etmeğe ve bu ilâÖiyor. Bu suretle demir travers mem nı federasyona mensup bütün iplikIeketimize gelmemekte, harice giden hanelere teşmil etmeğe karar verbir çok paralarımız da dahilde kal miştir. maktadınu > Bu karar Lancashire iplikçi ve Bondan başka bu sayede ortnandokumacıları arasında ayni rantan larMniT «î» î»l^tilmektedir.» ,±. <ı. u; : :» > ı . u. j ,. . Beylikköprü tahkikah 500,000 işçinin işsiz kalmasmı mu • Ankara 16 Beylikköprü tren cip olacaktır. kazası hakkında Nafıamn yaptığı Bundan başka Burnlez'den bildiiahkikat neticelenmistir. Salâhiyetrildiğine göre iki haftadan fazla bir tar bir zat bütün tahkik ve tetkikata zamandanberi kapalı kalmış olan rağmen kazanın hangi sebeplerle vu bir çok iplikhaneler, kısmen tekrar kua geldiğinîn anlaşılamadığını, ga mesaiye başlamışlardır. Normal zaraanda istihdam edilen lip ihtimaller üzerinde mütalealar 2,200 işçiden 2000 i dün sabahtan yürütüldüğünü söylemiştir. Bu nevi kazaiara karsı Vekâlet yeniden te itibaren tekrar işe baslamışlardır. d*Hir almırtır. Dahiliye Vekiti Trebolu'da Trebolu 16 (A.A.) Dahiliye Vekili Şükrü Kaya Bey, Erzurv.m vapuru ile Trebolu'yu teşrif etnvsler ve halk tarafından hararetli i. \r surette istikbal edilmislerdir. İstikbal esnasında genç bir moalVm, halk namına bir hitabe irat ederek Vekil Beyi selâmlamıştır. Vekil Bey hükumet dairelerhıi :rtyaret ettikten sonra halk mümessillerini kabul etmişler ve kendilerile uzun müddet görüşmüşlerdir. Şükrü Kaya Bey, Trabzon'a hareket etmiştir. Ankara 16 (Telefonla) Rus mütehassıs heyeti bugün de lktisat Vekiletile temaslarına devam etraektedir. Heyet bugünlerde iki koldan tetkikata çıkacaktır. Misafrr edil • dikleri tstanbul Palas otelmde ha zırlık yapıyorlar. Kahire 16 (A.A.) Yüzde 3 faiz ve ikramiyeli Mısır Kredifonsiye tahvillerinm 15 ağustos 932 tarihli kesidesinde: 1886 senesi tahvilerinden 209,939 numara 50,000 frank, 1903 senesi tahvillerinden 179,063 numara 50 bin frank, 1911 senesi tahvillerinden 25,285 numara 50 bin frank kazanmışlardir. Rus mütehassısları Mısır Kredifonsiye tahvilleri Maarif Vekili Kayseri'de Kayseri 16 (A.A.) Maarif Vekili Esat Bey müfettiş beyler ve kalemi mahsus müdürü ile beraber dün gece Ankara trenile «ehrimize gelmîştir. Bugiin vilâyet ve knman danhk, fırka ve belediyeyi ziyaret ettikten sonra vali ile birlikte Hal kevi kütüphanesmi ve müzeyi gezmiş ve bilâhare Zincidereye azimetie buradaki yatı mektebinm ve kÖy muallim mektebinin vaziyetlarini Profesör Piccard uçamıyor Berne 16 (A.A.) Hava rasadatı Profesör Piccard'm çaryamba günü semanm Stratosfer mıntakasına çıkmasma müsait bulunmamaktadır. tetkik etmiştir. Vekil Bey öğle vakti belediye tarafından lisede * erilen yemeği müteakıp Niğde'ye hareket etmiştir. kadar polis bir zincrr hattı tesis etmiş. Onlann arasmdan geçiliyor ve davetiyeler gösteriliyordu. Stadyo mun kapısmda iki süvari ve dört piyade polis hangi kapıdan girilece ğini söylüyor. Otuzar kişilik locaların kapısmda da gene birer polis mih mandarlık ediyordu. Saat dörde kadar on bin kadar insan kemali sükun ile tribünleri doldurdu. Evvelâ muhtelif lise ve orta mekteplerinden Yunak cemiyetine dahil olan dört yüz kadar kız sahada vaziyet aldılar. Orkestra ile beraber ritmik hareketler yaptılar. Bir çeyrek kadar bu talimler devam etti. Onlardan sonra sahaya erkekler geldi. Onlar da bh*az daha güç fakat çok ahenkli hareketlermi mızıkanın sesine uydurdular. Onlardan sonra bale kıyafetinde iki yüz kadar mtni mini ellerinde beyaz, yeyil, kırmızı çemberle geldiler ve çocuk danslan yapttlar. Nihayet sahaya ellerinde kazma, başlarında elektrik feneri, belierinde elektrik bataryası, ayaklannda bir deniz donu, sırtlannda kolsuz birer fanilâ, vücutleri çok işlek bir grup geldi. Bunlar madenlerde çahsan amelelermiş. Mızıkanın ahengi ile ellerindeki kazmalan kemeli meharetle aşağı, yukarı, yana, çapraz salladılar ve madenlerde nasıl dağları yardıklannı gösterdiler. Hare ketler çok güzel ve zarif idi. Daha bunlara mümasil bazı spor eğlenceleri yapıldı. Bir jimnastikçi grupu tahta beygirden muhtelif şekillerde atladı, bir kısım gençler biribirinin üzerinden perende attılar. Sınkla rinden birini yaptı: Omuzlarının anî bir titremesile silkindi ve kaşlarmı çattı. Pek ciddî bir sebeple bana geldiğini anlıyordum. Onu bir suale cevap vermek kolaylığından da mahrum bırakmak ve bu cesa retirtin bütün tehlikelerinde kendi sine hiç yardım etmemek için sus • tum, hiç bir şey sormadım. Sizi bu gece görmeğe mecburdum, dedi. Sonra siddetli bir hareketle çan tasını açtı. Mektup veya beni gbr • meğc kendisini sevkeden başka bir ş3y çıkaracak zannettim; fakat içinde mendilini aramak bahanesile barıa söyliyeceği sözleri aradığını anlamıştım ve bir sabırsızhk hareketi d?.ha yaptım. Bu gece saat dokuzda bütün gazetelere ve Beyoğlu'nda üç yere tdefon ettkn. Dostlarınızdan biri bu rada olduğunuzu haber verdL Bir davette idim. Geceyarısına kadar kendi kesdimle mücadele ettim ve Gönül khni severse o sevilir; fakat güzel o de ğildir. Bu günün bediiyafanda gü • Doktor Ruhi Vamık Beyın, Friç Kand>nun estetik olçulerine gore çizdiğı bir guzel kadın şeması zellik her hangi bir kıymet gibi, terazi (1 Vücudun boyu 164, 2 Orta kısmın boyu (yani diz ile tartılır ve en kapak omuz arası) 86, 3 Başın boyu 20,5. 4 Bacak uzunludaze ile ölçülür. Öu 81,5, 5 Omuz genişhği 37, 8 Bel genişüği 20,5, 7 Kalça geGüzellik seciminde nişliğı 33,5, 8 Goğsunun iki zirvesi arasındaki mesaje 22,5 asıl olan endam 9 Ayak boyu 23,5. 10 Goğsun muhıti 83. 11 Ayak bileği muhiti 20,5, 12 . Baldtr (daıma ayak büeğinin bir buçuk tenasübüdür. misli) 30 3/4> Tath ve hatta EveL. (Cumhuriyet) in delâletile Türçekici bir yüzün Hayat öyle karısık, öyle çetin kiye Güzellik Kraliçeliğine intihap et • bir yol ki, bu yolda yürüyebilmek hatlanndan fışki tiğimiz Türk kızı Keriman Hali$, kıymeran mana ve a için kör olmamak bile kâfi değil! tini bediî ölcülerin saşmaz hükmünden dına çehre dedi • alan, yapılış itibarile ve tam manasile Okumak, okumak, okumak... ğimiz vüeut par güzel olan bir kızdır. çasindaki azayı Muzaffer kılıçların yükselttiği birbirine bağhyan Size şu kadar söyliyebilirim ki, ben, bu güzel vatana, kitaplar temel, ahenk bir güzellik ırkımın güzelliğini temsil edecek olan kıcüz'ü tamının ikinzı intihap ederken, (her yerde uzun müd kalemler direk olmazsa, döküleh det kullanmağa muvaffak olduğum faz kanları helâl ettiremeyiz! ci ve hatta üçiin la titizliğe) lüzum hissetmedim. Küçük cü safta kalan YUSUF ZİYA salonda müsabaka dakikasuu heyecanla, kuvettlerindendir. sabtrsızlıkla bekliyen güzeller arasında Güzel gözle bay Keriman Hanımı gördüğüm anda na gın baiasların ve Ankara 16 (Telefonla) Darülzarlarun bilâihtiyar ona takıldı. Ra tath kıvnmlı du Dr. Ruhi Vamıfc B. kiplerine karşı olan tefevviiku her cepf ünunlular bugün 2 de Ticaret mekdaklarla, pembe yanakların, bediî te lâkkileri kıskıvrak bağladıkları devirler hede pek barizdi. Kdı kırk yararcasına tebini ziyaret ettiler. Mektep müdürü dıkkatle baktım. den çok uzaklardayız... Bir camıanın en Şevkei SUreyya Bey tolcbeye izahat Keriman Halis bediî güzelliğin bir şah verdi. 4 buçukta Halkevine gittiler. mütekâmil bediî terekkübünü sececek eseri idi. miyar arbk görücü kadınların çipil gözBeşte tıp profesörü Tevfik Remzi Narin ve nazik vücudü estetik güzelli Bey Halkevinde «Cumhuriyetimiz v e leri değildir. Evvelce her kafada (kurulusuna göre) ğin bir timsali teskil edilecek kadar ilim» mevzulu bir konferans verdi. mevzun ve mütevazin idi. Hatta daha bir başka nasvon yaratan göz, güzellik ileriye giderek iddia edebilirim ki Al bir istirak hissesi vardır. Bu zafer Ke müsabakalannda şimdi, yalnız endazeman âlimi (Friç Kano) estetik ölçüleA riman Hanımın şahsında tecelli eden nin isaretlerini okumak için kullanılan bir vasitadır. Güzellik yaradılıslann baş ni hayalhanesinde bir Keriman Halis ya Türk kadınbğuun zaferi olduğu kadar bi« ratarak vücude getirmiştir. [ * ] kalığından doğan enfüsî iddialardan zim de zaferimizdir. Ben o kanaatteyim * • * yakastnı kurtarmif tamamile reel bir ki Türk kadınlıgmı bir Keriman Hanım Cumhuriyet'in muhterem karilerine varlık olmustur. muvaffakiyetile dünyaya hiç bir kuvvet modern güzellik ölçüleri hakkında daha Müsbet bilgilerin asrî, Adem'le Havtanıtmamıştır. sarih bir fikir verebflmek için bir sema va'dan beri her göze ve her telâkkiye Amerika gibi uzak memleketleri bir göre değişen güzelliği de sabit bir esa&a takdim ediyorum. Keriman'ı ben ötedentarafa bırakalım. Avrupalı'lartn bur beri hafızamda yerleşmis olan bu mikbağlamıstır. Modern hakemin elindeki yaslarla ölctüm. Cenap Şehabettin Be numuzun dibinde olanlan bile bizi el'an ölçü, indî iddialan kökünden baltah Kurunuvusta Asyası'nın bir milleb* o yefendi üstadımızm buyurduklan gibi yan bir mihenktir. larak tanımakta urar ederlerken, bir (tahmin endazesi ve göz pergerile) muO halde.. Diinya Güzellik tacuıı zapTürk güzelinin, Türk milletinin mümes • ayene edince bugünkü teîâkkilere göre teden Keriman Halis, hakikaten güzel sili sıfatile, Türk kadınlığının güzelliğün bir laz mıdır ? Buna derhal cevap ver güzellik mefhumunun ifade ettiği bütün ve zarafetmi parlak ve müdepdep bir ranhususatı genç kızın vücudünde birlesmis melıyim: vaffakiyetle isbat etmesî bizi tanıma • ve tecessüm etmiş bir halde buldum. atladılar, bir valeybol ve bir basketKüçük salondan çıkarken reyimi Keriman makta ısrar edenlere karşı yalnız ırk ve bol maçı yaptılar. Şenliklerin sonunkan temizliğimizin bir zaferi defil, ayn! Halis'e coktan vermiş bulunuyordum. da gene geldikleri gibi intizamla çezamanda modern bir cemiyet içindeki Güzeller müsabaka salonuna girdikleri kilip gittiler. zaman edindiğim ikinci intiba ise ilk kavarlığımızın en canlı ve en kuvvetli bir Yunak jimnastik teşkilâtı Bulgararıma beni bir kat daha bağlamaktan delilidir de... ristan'da günden güne tevessü edi başka bir netice vermemişti. Keriman, Diş tabibî yor. Bunlar da hemen, hemen Sokulbakıslanndaki tatlılık ve tavurlanndaki RUHİ VAMIK larm taklididhr. İşi idare edenler kibarhkla da arkadaslan arasında ret ve arasında mühim doktorlar, mühen kâr kabul etmez barîz bir teveffuk gösdisler, pedagoklar ve darülfünun teriyordu. Reyler verüirken onun ka müderrisleri var. Bana mihmandarzanmasını, belki ondan fazla, büyük bir lık eden mühendis Dr. Veder Belçisabırsızlıkla ve heyecan içinde temennı Hariç Türkiye ka'da Liege üniversitesinden mezun, ediyordum. İtiraf etmeliyim ki, hiç bir için için 1894 te Rusçuk'ta Uk Yunak cemi miisabakada bu derece kat'î bir kana • yetinin müessisi ve elyevm Sofya atle ve şuurla reyimi istimal ettiğimi haSenelik 1400 Kr. 2700 Kr. Yunak mıntaka teşkilâtı reUidir. Yutırlamıyorum. Keriman Hanımın bu muAltı aylık" 750 1450 nak'lann (Devise) î şudur: zafferiyetinde bütün hakemlerin şerefli Üç aylık 400 800 (Vatan için sıhhatli ve kavi!) Bir aylık 150 Yoktur [*3 Şemaya bakınız. SELİM SIRRl Darülfünun heyeti ' . j j j ı ı Cumhuriyet Abone • şeraiti • CUMHURİYET'in edebî tefr^h^ı: 33 Bir Tereddüdün Romanı Peyami Safa Ben de kımıldamadım ve bir sey «öylemedim. Bu sükutüm onun bütün vücudünde bir sarsıntı yaptı. Omuzlan, kolları ve dizleri anî bir ihtilâçla çırpındıktan sonra tekrar hareketsiz kalmiftı. Kendisine dikkatle baktı ğımı görünce bir an bana doğru çevir. diği gözlerini önüne dikti, yutkundu ve titrek bir sesle: Sizinle biraz görüsmek istiyo rum, dedL Ben pencere kenannda duran ellerlmi çektim. Uzaklaşacağımı zannetti •e vücudü bana doğru uzandu Giriniz içeriye, dedi, burada konuşabiliriz. Hesapiı brr duruştan sonra ağır ağır kapıyı açhtn ve içeri girerek o turdum. Geıgin vücudü azar azar gevşiyerek bir himaye arar gibi otomobilm köşesine büzüldü. Gözlerini sık sık açıp îspp.yordu. Yüzü ne kadar solgun! Mavi ışık altında bir suyun içinde imis gibi titrek, bulanık ve mübhem bir görünüşü var. Çok yakinimde olduğu halde pek uzakta imis hissinî veriyor. Güzel kadın, saçlarının koyu siyahile şakakları nın mat ve hasta beyazlığı, renksiz, ince ve uzun yüzüne, zıt ihtiraslarının manasinı o kadar kuvvetle akset tiriyor kî sık sık açılıp kapanan îhtîlâçlı gözleri, kendini saklamak ve bizi faşırtmak için nafile bir çırpınış gibî görünüyor. Soze başlaması için derin bir nefes alıp bıraktım. Muhtelif «tik» le nihayet otomobile athyarak geldim. Durdu. Sonra hafif bir sesle: Rahatsız oldunuz! dedi. Ben daha hafif brr sesle: Estağfurullah, dedim. Mecburdum. Çünkü, bu gece, davetü olduğum yerde brr sey duydum. Gene durdu ve benim bir hayretimi, bir sualimi bekledi. Her şeyi rUıladığım için hiç bir sey sormadım. Vücudü köşeden çıkarak gene ge rilmişti. Bu sefer, çenesinin altmdan doğarak bovnuna doğru bir yıldırım gibi uzanıp kaybolan <tik» leri ha rekete başlamıştı. İki yumruğunu da sıkarak titredi. Gözleri daha sık acılıp kapanıyordu; kendi kendine sorar gibi: Doğru mu, bilmem? dedi. G*îne cevap vermedim. Kendisile aramda başlarken biten bir müna sebet vardı ve tesadüfen mektuplarını gören bir dostumdan başka dünyada hiç kimse, bu kadınla benim •t.anıştığımı bile bilmiyordu. Benim fükutuırt, onun vücudündeki titreyişİeri ve kıvranmaları arttırıyor, her vakitki asabiyetini buhran derece sine getiriyordu. Ayağmın birini yere hızlı hızh vurmağa başladı. Gene mendilini alıyor, yüzüne hafifçe dolundurarak tekrar yerme koyuyordu. Los ve kapanık bir sesle: Biliyorum, dedi, sizin bakkımda verdiğiniz kararı hiasediyorum. Fakat bu kadar serbest misiniz? Aramszdaki mukaveleyi bana haber vermeden yırtabilir misiniz? Gayet sakin cevap verdim: Aramızda hiç bir mukavele yoktur. Evet, yazılmış bir mukavele yoktu'. fakat... O bif müsveddeden ibaretti. Bu müsvedde kelimesini ilk defa simdi söylüyorsunuz. Nitekim tatbika başlamadık. Sizinle ilk görüştüğümüz zaman ko nuşmuştuk ki her ikimizin de hayatımızda bir çok eskisler, tasavvur lar, projeler vardır. Geriye baktığı» mız vakit adeta uzun bir tasavvur dan başka hiç bir şey bulamıyoruz, ve dinamik hayat, bu plânlara karşı tath ve korkunç bir îstihzadan ibaret. Hattr. şunu size söylediğîmi gayet iyi hatırlıyorum. Ben bir gün aile albümünü kanştırıken hayretler içinde Valmıştım. Bütün izdivaçla rın, dcenrlarm, birleşip ayrılmala r«n, ölümlerin resimli bir tarihçesi olan bu albüm, hep tasavvur hari • cinde vak'alarla dolu idi, her sahife^inde kendi kendime soruyordum: Bunun bununla evleneceğini kim hatırdan gecirirdi? Bunun bu yasta aramızdan kaybolacağını bir an düşündük mü? Bunun şununla sevtşe« ceğini bize on beş sene evvel söyleselerdi inanır mıdık?» Filân. Size' bunu aniattım. (Mabadi var) A

Bu sayıdan diğer sayfalar: