18 Ağustos 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 1

18 Ağustos 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 1
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

UOKUZlinCU n , umhu NO. 2975 Baule'da neş'eli günler! "Krep Keriman,, Dünya Güzelinin beynelmilel müsabakada giydiği kumaş, yerli tnallar sergisinde yapılan jnüsabakada da birincilik ka zandı. İSTANBUL CAĞALOĞLU Telgraf ve mektup adresı: Cumhuriyet, İstanbul Posta kutusu: istanbul, No 246 ı: Başmuharrir: 22366, Tahrlr müdüru: 23236, Idare muduru 22365 Matbaa 20472 18 attUStOS 932 Bu iş te İPEKİŞ'indir Tütünlerîmiz mes'elesi Ticaret ve ihracat Mes'elesidir Dresden Ağustos 1932 Tütîin istihsalimiz, artık kendisini münakaşa ettirecek bir mevzu haline gelmiştir. Stoklanmız birikiyor, açık bir sözle, alıcılanmız azalıyor. îstihsal hayatında arka arkaya stok birikmesi o kadar hayırlı bir alâmet değildir. Diinya savaşı sıralarmda ve ondan sonraki bir kaç yıl içinde tütün işleri şaşırtıcı bir hızla serpil mişti. Bu hız, gene, öyle gevşedi. Biz o zamandanberi bu gevşeyişm se beplerini araştınyoruz, eski alışveriş hızına kavuşmak için tedbirler düşünüyoruz, raporlar hazırlıyoruz, istatistikler neşrediyoruz, yazılar yazı yoruz. Tedbir adı altında ileri sürülen fikirler o kadar birbirine aykırıdır ki bunları bir ana noktada birleştirınek çok güçtür. Tiitün tnhisar tdaresinden şikâyet edenler var, işleme tarzımızın kötülüğiinden bahsedenler var, mıntakalarımızı daraltmak istiyenler var.. Eğer dikkat edilirse bütiin bu fikirler, tedbirler tütünün iç yurttaki işlerinden başka bir şey değildir. Bunlar tiitün işçisinin, tiitün ustasının tfünyasına ait mes'elelerdir. Münakaşalara hemen her vakit çok yanlış bir noktadan başlanıldığı için, biitün heyecanh toplanmalar netice verme den dağılmıştır. Cumhuriyet büku metinin çok temiz bir niyetle Ankara'da topladığı tiitün kongresi bu nun en güzel bir misalidir. Dış piyasalanmız boyuna erirken tiitün ve harman tekniğinden bahsetmek ve bunu en büyük bir mes'ele gibi ileri sürmek, elbette, yerinde bir çey değildir. Tütiin mes'elesi adım yerdiğimiz şey, acaba, dar bir ma nada, işçi ve usta mes'elesi midir? Bunu böyle zannetmek işin çetin ehemmiyetini hiç te kavramamak demektir. Tütünlerimiz, istediğimiz gibi, satılmıyor, diyoruz. Bütün mes'ele bu <SATILMIYOR» sözü içindedir. Tütün en ehemmiyetli ihracat mah«ullerimizden olrfuğu için, buna ait mes'elelerin de dış piyasalarla alâ kası olması icap eder. Dış piyasalann ihtiyaçlarına uymadıktan sonra bi zim işçiliğimizin, ustalığımızın müsbet bir kıymeti olabilir mi? Dış piyasa ne istiyor ve biz ne yapıyoruz? tfte mes'ele buradadır. Biz, meselâ, eski usulde balya ve parti yapmağı pek iyi bilmiş olabiliriz. Dıs piyasa, kendine göre bir işleme tarzı isterse bizim bu bilgilerimizin en küçük bir kıymeti kalmaz. Muhterem Yunus Nadi Bey, tütün lerimiz için yazdığı son yazılarda, mes'elenin en canh yerini hatırlat makla çok ehemmiyetli bir yol göstermiştir. Bir malın dış piya«alardaki menfi vaziyeti; yalnız isleme tarzı, yalnız mmtaka hususiyetleri ile izah edilemez. Ticarî sebepleri neden unutuyoru? Yunus Nadi Beyin, belki açık söylemek istemediğini biz, açık söyle mekten çekinmiyeceğiz: Tütünleri mizin menfi bir vaziyete düşmesini hazırhyan sebepleri, küçük istisnalarla, ticaret şeklimizde aramak icap eder. Firmalarımızm, gene bazı istisnalarla, dış piyasalarda müşterileri yoktur. Tesadüfe bağlı kalan, alıcısı kısmetle ifade edilen bir ticaretin ne kadar zayıf temellere dayandığını (öylemeğe bile lüzum yoktur. Dış piya. sasını tam manası ile tanımadan, yeni vaziyetleri, muhtelif vergi politikalarının tesirlerini bilmeden kuru bir tütün işleme bilgisi ile ihracat yapılabilir mi? Dış piyasa, geniş bir rekabet meydanıdır. Dış piyasadaki rekabetin kendine göre çok ehemmiyetli mes'eleleri vardır. Muvaffak olabilmek için bunları, tam manası ile, kavramış olmak icap eder. Dış piyasalardaki tütün işi kadar HASSAS BİR tŞ tasavvur olunamaz. Her geçen yıl piyasada başka bir yenilik, başka bir değişiklik getirebilir. Temelli bir kımıldanış için bunları yalnız ağızdan işitmek kat'iyyen kâfi değildir. Dış piyasalardaki tütün ticareti her şeyden önce kuvvetli bir temas ve iti mat îşidir. Büroda beklemek ve oturmakla hiç bir iş yapılamaz. Şiddetli bir rekabet karşısında müşterinin çok iddialı olacağına şüphe yoktur. Onun için satıcının modern manada bir ticaret ve temas adamı olması en büyük bir zarurettir. Müşteriyi memnun etmek ancak bu suretle mümkün ola bilir. Tütünlerimizîn ihracat piyasala rında yer kaybedişini modern bir ma , nada tetkik edebilmek için ticarî gö {Mabadi 3 üncü sahifede) "Allah aşkına rica ederiz, krizden bahsetmeyiniz!,, Kraliçe yakında dönüyor, avdet tariki henüz takarrür etmemistir Hanımlar Arasmdaki Müsabakamız Alman siyasetine yol gösteren adam! Von SIâyşer"ben kabinenin iradesiyim,, diyor.. | • • • » ! •»•• Yüzme müsabakalari ya rm sabah yapılıyor «Almanya artık fedakârlık göstermi yecektir, irnanımız kuvvetlenmiştir!» «Hitler 1799 dakr Napolyon'u andırıvorî...» Berlin 12 (Hususî) Bugünkü AImanya'nın geçirdiği buhran ve kargasalik icinde kaya gibi sağlam ve metin yükselen bir sima vardır: Harbiye Nazın Ceneral Fon Schleicher. fradesi, soğukkanlılığı ile vaziyete hâkrm olan Ceneral Fon Schleicher Al • manya'nın bugünkü ve yannki hâkimi, memleketinin hali ve istikbali hakkında acaba ne düsünüyor? Bu suale ahnacak cevabın bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de alâka uyandıracağını bildiğim için Ceneralden bir mülâkat istedim. Ceneral Fon Schleicher, orta boylu, san çehreli, mavi gözlü, sükutî bir zat tır. Ağzı: ihtiyatb, muammalı, meçhul bir şey söyliyecekmis gibi durur. Ancak, bu sakin vücut, arasıra öyle derin bir heyecan ile sarsüır, öyle atesli hareketlerle coşar ki şaşarsınız. Ceneral Fon Schleicher nefsine son derece emin ve hâkimdir. Her sözünü, başka başka jestlerle teyit etmektedir. Fikirler zihnine sür'atle ve birbirini takiben gelir. Bunlan ifade için söz bul Fenerbahçe'den Wr mamara Sporcu hanımlar arasında tertip ettiğimiz büyük yüzme müsabakası yarın sabah Fenerbahçe ile Moda ara nnda yapılacaktır. Dün,, Samatya'da oturan Ferhunde Hanım da müsabakaya girmek üzere ismini yazdırmış, bu suretle müsabakatmza dün akşama kadar on hanım kaydedilmiştir. Kayıt müddeti bugün saat beşe kadar devam edecektir. Müsabakaya girmek üzere isimlerini yazdıran sporcu hanımların. bugün saat ikiden beşe kadar tnatbaamıza gelerek, gaze temizin doktoru tarafından yapılacak sıhhî muayeneden sonra müsabakaya dühul kâğıdmı almalanm rica ederiz. Muayeneye gelmiyen ve dühul kâ„ (Mabadi 4 uncS sahifedei Anuanya'da dahitt siyasetin nâshni rolünü yapan Milli Müdafaa Naztn Jenerat Von Şlâyser makta müşkülât çektiğini zannedersiniz. Ceneral kollarını bazan bağlar, bazan şiddetli bir hareketle havada savarur. Ellerini kâh başına götürür, kâh dua v« (Mabadi 4 uncu sahifede) Hâlâ din propagandası Sen Pülşeri Fransız mektebinde ortodoks bir kızı katolik yapmışlar! Zabıtanın tahkikatı Ve alınan ilk neticeler Iki sene evvel Taksim'de Sen Pülşeri mektebinde okuyan 17 yaşla rında Anna Nikolaidi isminde bir kız iddiaya göre mektebin katolik rahipleri tarafından katolik olmağa teşvik ve hatta icbar edilmiş ve bir kaç gündenberi de Kadıköy'ündeki Karmelidi manastırına kapa tılmıştır. Memlekette bulunan ec nebi mekteplerin hâlâ din propa • gandası yapmaları noktai nazarın • dan mühim olan bu hâjdise hakkında dün bir muharririmiz etraflı tahkikat yapmıştır. Matmazel Anna Nikolaidi Beyoğlu'nda, Bursa sokağmda 40 numa ralı apartımanm bir dairesinde oturmaktadır. Babası M. Nikola bundan 15 sene kadar evvel vefat etmiş, Anna valdesinin ifrat derece sine varan ihtimam ve şefkati ile büyütülmüştür. Küçük kız, Aynalıçeşme,'de Panaiya Rum mektebini bitirdikten sonra Sen Pülşeri mektebine gönderilmiştir. Hâdîsenln kahramanı genç kvs, Maimazel Anna Nikolaidi Matmazel Anna'nın valdesi Madam Agapulo bundan sonraki IÛU diseler hakkında diyor kî; < Anna Fransız mektebine üç sene devam etti. İki sene evvel mektebi terketti. Daha ilk senelerde kıLutfen sahıfeyt çevinniz DünyaGuzelmin muhabirimiz tarafmdangonderilen yeni birretmf Baule 12 (Hu. Mu.) Rennes şeh. rinde bir gece kaldık. Aksi gibi bir Ankara Halkevinde bir gün evvel, burada çabuk bastınlan konferans verdi bir ihtilâl başlangıcı ojmuş, Fransa'dan ayrılıp istiklâlini elde etmek Ankara 16 istiyen Breton'Iardan bazıları Bre (A.A.) Da tanya'nm Fransa'ya iltihakı miinarülfünun ve yüksebetile rekzedilen âbideyi bomba sek mektepler ile parçalamışlardı. Buna rağmen son sımf talebeDünya Güzelinin buraya geldiği şayi Iermden mürekolunca otelin öniine müthiş bir kakep 24 kişilik labalık toplanmağa başladı ve bu heyet, bugün kalabalık gece geç vakte kadar daAnkara Halke ğılmadı. vinde, Ankara Ertesi sabah güzeller kervanı Kegençliği ile te riman Hanım başta olmak üzere mas etti. binlerce kişinin alkışlan arasında tlk sözü alar Baule sehrine hareket etti. Seya Fen Fakijlthatin ikinci kısmı da uzundu. Hele reisi Mustafa B 3rof. Tevfik Remzi b tahammülfersa bir sıcak bu uzun heyetin maksadmı izah etti. Iuğu bir kat daha insanm başına vuOndan sonra Tıp Fakültesi talebe ruyordu. Bereket versin güzel manBaule'de Kraliçenin oturduğu otelîn leren smden Perihan Hasan Cemil Hanım, zaralar, serin ırmak sahilleri, gölkanser hakkında, bunu müteakıp prodtreğmde Turk bayrağı geli yollar, yer yer gönül avutuyor fesör Dr. Tevfik Remzi Bey «İnkılâve gözleri dinlendiriyordu. bımız ve Ilim» mevzulu bir konferans Bu müthiş sıcağa rağmen yol verdiler. gene eğlenceli geçti. Macar güzeli (Mabadı 4 uncu sahifede) hoş fıkralar anlatıyor, İspanyol 3üKENDt KENDİMİZt TENKlT: zeli ispanyol'ca şarkılar söylüyor du. Yalnız içlerinde en mağmusıu Brezilya güzeli idi. Macar'a bir Mağruk hazneler denbîre kızmış ve ağlamağa baş • lamıştı. Guya Macar ona: Surada burada batmıs gemilerin icin Sen çok kederli duruyorsun, deki haznelerden babsetmek istemıyogaliba âşıksın! demiş... ruz. Turkiye denizlerınin altında filhal Keriman H. isnatları mevcut olin ve çürdyen hazneleri ba Kızcağızm ağlamağa hakkı yok tırlatmak istivoruz mu?. Araya Amerika girdi. Pero ile lekzip ediyor Var mı? . Dolu İzmir sahillerinden Kolumbia müdahale etti. Ve bir Paris 16 (Hususî) Keriman başhyarak Antalya ilerilerine ve I«kensaat sonra Brezilya ile Macaristan H., bugün (Cumhuriyet) e sureti derun körfezi hududuna kadar butıin yeniden muhadenet misakını busemahsusada bildirmem ricasile, basahillerimizin denizleri altında altın renlerle mühürlediler. na şunları söyledi: ginde altın kıymetli müselsel ve mufctasıl Keriman Hanım gene Kolumbia « Yakmda fstanbul'a avdet hazneler ve hazneler var ki her sene ile beraberdi. Seyahatinden çok edeceğim. Yalnız seyahat tariki işlenecek kıymeti milyonlar ve milyonmemnun görÜT>ü"ordu. henüz takarrür etmiş değildir. lardır, ve biz onları asla mühimsemi Evvelâ gözlerimden dolayı cayerek çürümeğe terketmiş bulunuyoruz. nım sıkılıyordu. Fakat şimdi geçti, Sizden, beni çok müteessir eden Bu haznelerin adma nıhayetsiz sünger artık memnunum diyordu.. bir havadisin «Cumhuriyet^ le tek' tarlaları denilir. Filhakika Dünya Güzelinin göz • zibini rica edeceğim. Bir İstanbul lerine nazar mı değmiş, ne olmustu? Dunyanın tastan pâra çıkarmağa çahşgazetesi benim Dovil'de ve Baule' Kaç gündür gözlerinden rahat edetığı şu buhran devrinde bu haznelerden da mayo ile halk arasında gezdimiyordu. Göz kapaklan evvelce yazbalkça ve hükumetçe ne için azamî ısğimi ve denize girdiğimi yazmış. dığım gibi projektör ziyalarından tifade temin etmemekte olduğumuza Siz de biliyorsunuz ki ben bu . hafifçe şişmişti. Fakat artık şimdi saşmamak kabil değildir. İsin en fena ralarda denize girmek değil, mayo tamamile iyileşmiş bulunuyordu. bir tarafı da süngerler sökiılüp çıkanlbile giymedim. Her yerde halk aBaule plâjında madıkça çiııüyerek mahvoluyorlar ve rasında şehir kıyafetimle doiaştım onlarm yeflerine yetisecek yeni süngerBöylece uzun süren bir seyaKatten Ben burada millî şerefi ve akidelerin yetismesi imkânmı da ortadan kalsonra saat üçe doğru Baule plâjına leri hakkile temsil edebilmek için dırıyorlar. vâsıl olduk. Baule'un en güzel bir titiz b'ir itina ile çalışıyorum. Bu Bu kadar büyük ve bilhassa devamlı oteli olan Hermitage otelinde güçirkin isnatların asılsızlığım bir servetin heder olmasına muvafakat zeller için ayrı ayrı daireler hazır«Cumhuriyet» te bilhassa tasrih et etmemekliğimiz lâzım olduğunu söyle lanmıştı. Hele Keriman Hanımın menizi rica ederim.» meğe hacet bile var mı, bilmiyoruz apartımanı cidden Dünya Güzeline M. F. FARUK «* Odabadi 3 üncü sahifede) Tevfik Remzi Bey Dünya Güzeli Mayo ile Gezmiş değildir! ıımnıııırııı ıiMiııiMitııııijijıjııııtıııtıijitııııııııııtıtıtıııııııııiiiıı^MiııııııiMiııuıiiiııııııiıı nııııııııııiııııııııll»ıııııntt^^'lll'IIMJlJl Yüz lira terzi masrafm. . Yetmiş beş lira otomobil masrafın.. EUi lira kuvaför ve manikür masraf.n .. Yirmi beş Hra ev kirası... On lir* hizmetçi ayhğı... Yedi buçuk Hra bakkala, kasaba, aebzevatçıya... Üç lira da bana cep harçlığı... Mecmuu iki yüz yetmiş buçuk lira.. Halbuki varidatımız iki yüz altmış lira. On buçuk lirayı nereden keselim bilmem.. ri y ş masrafile c e R dü b k M Mutfak masrafüe cep^ t f k Aman kocacığım, düşündüğün şeye bak.^ harçlığını kaldırıver!...

Bu sayıdan diğer sayfalar: