20 Ağustos 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

20 Ağustos 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

f Cumhariyet 20 Ağustos1932 Hikâye Çeşit değişmesin! V ILMÎ MUSAHABE Partal Nuri, zabıta kayıtlarındaki bütün: «Mazaanai su», «sabıkalı», ;abıkai mükerrere eshabından», «malum eşhastan», «bimekân güruhun • dan», «boşta gezer takımından», «suiahval ile müştehir», ilâh gibi elkabı resmiyeyi «künyei balâsına» geçirttikten sonra artık bir eksiği kalmamış, rahata ermiş, biti piresi dinlenmişti. "vodes, onun için «hanei peder» makamında îdi. Bilhassa kışları meh terhanenin koğuşlarına paha yoktu. Partal Nuri, sırtını taş duvara ve rio te gizli tedarik ettiği «çifte kâ ğıtlı» yı çekmeğe başladı tnı, dışa rıdaki kar hrtınalarına, tipilere omuz silker, adam sen de! Derdi. Partal Nuri, son defa, «leylen haneye dühul» cürmünden «enselen • miş», «ikametgâh senedi» göstere mediği için baposta karakoldan karakola sevkedilerek tevkifhaneyi boylamıştı. Tevkifhanede hiddetten dizlerinl yumrukluyor, döğünüyordu: ' Bana kalsaydı, enselenmezdim ya, sözüm ona, adam diye îskete Tahi'i gözcü koyduk... Vay gözünü sev. diğimin erketecisi, bekcinin düdü ğünü duyunca tabanları omuzlamış, cizlamı çekmiş... Biz enayi gibi, içeride bekliye duralım... Çoktandır böyle nvandepsiye başmamıstım... Şu işten bir yakayı sıyırsam, ben ona oynıyacağım fasafisoyu bilirim! Tevkifhanede beçmutat, etrafma yj»p.!İa yakıla masumiyetini iddia ed'iyordu. Fakat lâfına kulak asan olmadı, Partal Nuri de «babasının bayraktar olduğunu» anlatamadı. Partal Nuri, gideceği mahkemeyi biliyordu. Reis, Partal'ı göre göre bıkmış, usanmıştı. Şimdi tekrar karşısına çıkınca kim bilir neler diye cekti ? Partal Nuri, içi istemiye istemiye, ayakları geri geri giderek mahkeme kapısının eşiğinden geçmişti. Reis, onu, daha kapıdan girerken tan'.mıştı. Partal Nuri, maznun ye rine oturdu, masum, mazlum bir tavırla boynunu büktii. Reis, gözlerini Partal Nuri'ye dikmişti: Gene mi geldin? Daha hapis • ten çıkah iki ay olmamıştı! Hapise girersin, uslanmazsın. Söz kâr etmez, ceza kâr etmez! Aklını ne zaman başına alacaksm? Partal Nuri ayağa kalkmıştı: Vallahi reiz bey r haniya bu işte benim bir tırnak ucu suçum, güna i hım yok... Ne yaptı ise, bana, o İskete Tahir yaptı. Akhmı çeldi... Eh mangizsizlik te belimi bükmüştü... Amma, bir şeycikler araklamadım... Polisler yetişmese imiş, çala cakmışsın. Kabahati başkalarının üzerine atma... Vak'a mahallinde senden başka yakalanan yok! Kirişi kırmış be, reiz beyciğim! Lâkırdıları ağzmda geveleyip durma... Ne kadar tevil etsen, vaziyet meydanda... Kurtuluşun yolu yok... İyisi mi, şunu açıkça olduğu gibi söyle, sen de sıkmtıdan kurtul, biz de... Partal Nuri, bütün telâkatini ele almıştı: Reiz bey, hani sabıkalı oldu ğum için böyle söylüyorsunuz, lâflarıma yan çiziyorsunuz... Yoksa vallah billâh tallah bu işte ben, masumum... Hani tırnak ucu kabahatim, günahım varsa keskin kâfir kılıcına geleyim... Yediğim ekmek gözüme, dizime dursun... Namert kapısmda dileneyim... Ateşe kör bakayım... İki gÖzüm önüme aksın... Oilenci dualarmı bırak ta açıkça söyle... Fakat Partal Nuri'nin fazla söylememeğe niyet ettiği anlaşılmıştı. Reis, şahitlerin şehadetine ve dclâil ve emaratı kâfivenin mevcudiyetine istinaden Partal Nuri'yi bir ay hapse mahkum etti; Anlıyor musun, bir ay hapis yedin! Benim kabahatim, günahım yok! Artık orasını bilmem... Yal nız bu nıahkumiyet, senin tam do kuzuncu mahkumiyetin... Partal Nuri, mahzun mahzun içini çekti: Reiz bey, doğrusumı isterseniz, bundan evvelki sekiz mahkumiye tim haklı idi. Amma bu sefer, ma sumum! Reis bey, gülümsedi: O halde buna, birinci masum mahkumiyetim, dersin, olmaz mı? Partal Nuri, birden ellerini kal «T dırdı: Yok reiz bey, vaz geçtim. Dokuzuncu mahkumluğum! Neye vaz geçtin? Bir de masum mahkumluğa başlarsam, belki âdet olur da arkası sökün eder... Çeşit değiştirmiye lim... Başladığı gibj gitain!.. MAHMUT YESARİ Yedi aylık Haricî ticaretimiz Geçen seneye nazaran ne kadar fark var ? Bu senenin ilk yedi ayı zarfında ha ricî ticaretimizde ihracatımızın, ithalâtımıza nisbetle bir miktar fazla olduğu görülmüştür. İhracat ofisinin bu hususta tanzim ettiği bir istatistikte kânunusani, şubat, mart, nisan, mayıs, haziran ve temmuz ayları zarfında memlekete 47,364,426 Türk lirası kıymetinde mal ithal ettiğimiz gösterilmiştir. Buna mukabil ayni aylar zarfında ihracahmız 47,725,963 lira tutmaktadır ki ithalâtımıza nisbetle 361,537 lira fazladır. Halbuki geçen senenin ayni ayları zarfında ithalâtımızm yekunü 79 milyon liraya yakındı. İhracahmız sa 63 milyon raddesinde idi. Hiç bir şeyde kâr ar yok! ^fc KAinro ANKARA: 12,5 plâk neşriyatı 18 orkestra konseri. 30 cazbant (20,4(Ta kadarT. İSTANBUL: * *1*" 18 gramofon 19.30 Hafız Ahmet heyeti20,25 havadisler 20,30 gramofonla bir o • pera 21 tekrar Hafız Ahmet heyeti 22 orkestra konseri. Proğram: • • 1 Çardaş'dan parçalar, 2 Sylvia, 3 Pavlova, 4 Marche Heroique. BERLÎN: 17,45 hikâyeler 18,10 konser: Obiron (Weber); Paülasse (Leon CavaUo)', Dan ses slaves (Dvorak); Symphonie innache . vee (Schubert)Panhauser (Wagner) 20,35 haftanın hikâyesi 20,55 müsahabe 21,10 Sonate op. 42 (Schubert) 21,35 müsahabe22,05 neş'eli proğram Müteakıben hava disler ve dansing. VİYANA : 17,20 konser 19,05 beynelmliel tehls turnuvası haberleri istirahatlerde dan sing . 21,30 tarife 22,10 neş'eli porğram: Yazın Viyana 23 25 havadisler ve dansing BÜKREŞ: 19 05 orkestra 20,05 havadisler 20,15 orkestra 21,45 gramofon 22,05 muhtelif musiki (Lâypziğ'den). BELGRAT : 21,25 komedi 22,05 muhtelif proğram. Bu akşamki program Kıt'alarm yerlerini değiştirdikleri artık kat'iyetle teeyyüt ediyor Bu sene iki renk moda.. (Birinci sahifeden mcbait) köşeye çekmişler ve çoluk çocuk i • çinde istif olarak uyumak çarelerini aramışlardı... Bir an geldi ki bu vaziyeti gören taksi şoförleri de oto mobillerini geceliğine kiralamağa başladılar... Vaziyetten müşteki o lanlar ve daha ziyade rahatmı arıyanlar polise müracaat etmişler ve komisere kendilerine bir yer bulunmasını rica eylemişlerdi. Fakat ko miser bunlara: « Ben ne yapayım. Boş yer olarak, ancak kemanımın içi, bir de kalbim kaldı...» cevabmı veriyordu... Sabahçı kahveler, barlar lebalep dolu idi. Dekolte elbiseli kadınlar emokinli erkeklerm omuzlanna dayanıyorlar ve biraz kestirebilmek çarelerini arıyorlardı. İşte Keriman Hanımın Baule'da bulunuşu bu müthiş tehacüme vesile olmustu... Vaziyetin bu şekilde ol masma rağmen kimse geri dönmek ve yahut başka plâja gitmek arzu sunu göstermiyordu... Hele Dünya Güzelinin bulunduğu Hermitage otelinîn önü bir insan seli halini almıstı. Saat sekiz buçukta Keriman H. şe refine gazinoda verilecek müsame reye gitmek için otomobiline bindiği sırada, otomobil alkış, tezahürat ve tehacüm arasında bir müddet ye rinden kıpırdıyamamış ve beş dakıkalık mesafeyi ancak yarım saatte katedebilmişti. Kalabalık tahmin edilemiyecek derecede kesif ve vâsidi. Çünkü insan selini göz ihata edemi yordu. O sevimli çehresile bu kala balığa tebessümler saçarken: Bütün Baule sehri bir tek avaz ile çalkanıyordu: Yaşasın Dünya Güzeli... Yaşasm Türkiye güzeli!... Keriman H. otomobilinin pencere» sinden: Yaşasın Baule ahalisi! Yaşasın Fransa! diye buna mukabele edince, tezahürat tasavvurun fevkine çıktı ve bir tayfun halini aldı... Sürekli al kışlar bu tayfunun içinde vınlıyarafe dönüyor ve göklere aksediyordu. Gazinoda gene Keriman Hanıma şeref mevkii tahsis edilmiş. önü kademe kademe çiçeklerle süslenmişti. Yemek burada yenildi. Gazinonun da b;ı akşam ne kadar kalabalık oldufcunu tekrar kaydetmeğe lüzum var mı?.. Bundan sonra güzel vücutlü mankenler bu sene moda olan elbiseleri teşhir ettiler ve birer birer herkesin önünden geçtiler... Keriman H. şerefine yapılan bu tezahüratı kaydederken biraz da modadan bahsetmeği faydah görü yorum. Eminim ki zaraf eti çok seven Türk kadınlan bu satırları okurken sıkılmazlar... Bu sene Paris'teki bütün yüksek terziler ayni elbisede iki rengin moda olması hususunda ittifak etmiş • lerdir. Bunlar birbirine çok zıt renkİerden intihap edilmektedir. Meselâ siyah ve beyaz. Mor ve beyaz. Koyu kırmızı ve açık mavi... Elbiseler hep iki renkten yapılmaktadır. Bir de şapkanm, çorabın, ayakkabının ayni renkte olmaması lâzımdır. Eskiden elbiseye uygun şapka, çorap, ayakka. bı ve el çantası aranırdı. Şimdi zarif bir Fransız kadını bunların bilhassa ayrı renklerden olmasını tercih et mektedir. En çok moda renk mor dur. Manto için de mor rengi aranmaktadır. Bir kaç ay evvel pek gözde olan mavi renk artık itibardan düş • müştür. Şapkalarm en şıkı, kadife • den yapılmış, önünde büyük bir fi yongası bulunan küçük şapkalardır. Bir de kadife kordeleden ikişer parmak ara ile örülmüş kafes gibi şapkalar da vardır. Uzun etek biraz daha uzıyarak bu sene de mevkiini muhafaza edecektir. Gece elbiselerine küçük, miniminicik bir kol takılmaktadır. Bundan bir kaç sene evvel moda olan taşlar ve pullar da gece elbiseierinde tekrar görülmeğe başlamıştir. İşte dün akşamki mankenler resmî geçidınde bütün bunlar nazari dikkate çarpmakta idi. İngiliz güzeli belki, zevkleri Fransız'lardan tamamile ayrı olan bütün İngiliz'lerin düşüncelerine tercüman olarak bütün bu tuvaletlere baktı ve sonra da: Amma garip zevk! Amma acayip elbiseler! dedi. Çünkü kendisi renkli dallı kom binezon üzerine lâcivert dantel el bise gevmişti... Halbuki İngiliz gü zelinin böyle giyindiğini gören diğer Avrupa'Iı güzeller de: Amma garip zevk! Amma acayıp elbise! diyorlardı. Kadın zevki ne denir?... Moda bahsini de bu kadarla keselim... Gece gazinoda saat on ikiye kadar kalındı. Türk güzeli her yerde olduğu gibi, burada da ve bu defa da herkesin nazari takdirini celbtemis ve Bulgaristanın iktisadî vaziyeti Gazinoda Sırf hareket prensiplerine tâbi betleri dikkate şayantfır. Bazı âlimolan bu izafiyet âleminde artık hiç ler de bu hâdiseleri seyyarelerin cabrr şeyde karar ve sükunet aramazibelerile alâkadar bulmaktadır. Lânm doğru olamıyacağı tebeyyün kin hâdise ile esbabı arasındaki müediyor. nasebeti tamamen tenvir edebilmek Vaktile heyet âlimlerinin hiç yeriçin her halde bir kaç senenin daha elrini değiştirmiyor zannederek (sa geçmesine ihtiyaç vardır. bite) namını verdikleri yıldızlarm Mösyö Esclangon beyanatı ara da seri hareketler icra ettikleri, mev sında, beynelmilel saat bürosunun zilerini asla değiştirmiyor gibi göGeophysique arzî fizik) ilmine rünmreleri, bize fevkalâde uzak buait bir çok mes'elelerin halline et lunmalarmdan ileri geldiği bugün tiği ve edeceği hizmetleri takdirkâr nasıl bir hakikat olmuşsa, yerlerini bir lisanla tadat etmiştir. muhafaza etmekte olduklannı tahKıt'aların mevzileri gibi şekil "e min ettiğimiz kıt'alann da mezabi bünyeleri de gayrimütebeddil ol umman üzerinde ceshn birer sal maktan çok uzaktır. Avusturya'lı İhracat mallartmızın kıymeti gibi batî bir revişle yüzdükleri ayni meşhur jeolok (Suess) bu hakka is1932 nin ilk yedi ayı zarfındaki ha vuzuh ile meydana çıkmıştır. tinaden Face de la terre veçhi arz ricî ticaretimizin, ihracat eşyası üzerine Ahiren vefatile ilim âlemini matabirini kullanarak sathı arz üze taksimi şu sekilde olmuştur: temlere garkeden meşhur jeolok rindeki mütevali tebeddülâtı insan Tütün: 12,183,410 kilo 11,915,919 (Wegener) in kıt'alar arasındaki ta yüzündeki hututu veçhiyeye teşbih lira, pamuk (ham): 7,049,113 kilo karrüp ve tebaüt nazariyesi yeni etmiştir. 2,184,030 lira, fmdık (iç): 7,196,919 den tazelendi. Son tetkik ve müşa Tarihin başladığı devirlerdenberi kilo 2,088,919 lira, üzüm (kuru): hedeler kıt'alann ve adaların gayet sahillerin istikamet ve imtidaıîirın6.739,859 kilo 2,493,293 lira, zeytinyavaş ve fakat mütemadi bir surette d"a bir çok tagayyürler. vücude gelyağı: 1,818,820 kilo 620,580 lira, af • mevzi değiştirdiklerini: Mselâ A miştir. Zaten şimdi üzerlerinde yayon: 170,680 kilo 1,688,879 lira, yün: merika kıt'asmın Avrupa'dan seneşamakta olduğumuz kıt'a ve ada 787;736 kilo 265,619 lira, incir (kuru) de bir metre kadar uzaklaşmakta lann arzı kışır bağlar bağlamaz mey1,203,627 kilo 128,102 lira, arpa: olduğunu meydana çıkardı. dana gelen ilk kıt'alar olmadığı, 60,773,988 kilo 2,601,511 lira, yumurdefalarca şimdi deniz olan yerlerin 19 uncu asrm ne ilmî seviyesi ve ta: 17,373,650 kilo 4,932,007 lira, tifne de fizik aletlerinin hassasiyet de karaya ve kara olan mahallerin denize tik: 537,144 kilo 203,679 lira, maden tahavvül ettiği ve muhtelif jeolojik receleri bittabi bu çok batî hareketkömürü: 159,690 ton 1,689,452 lira. devirlerdeki kara taksimatınm kenIerin farkmda olacak derecelerde Bazı mukayeseler disinden evvel veya sonrakilere bendeğildi. Fakat zamanımızda telsiz1931 temmuzuna nisbetle 1 9 3 2 temzemediği herkese malum hakikat telgraf ve (Herç Hertz) mevcemu7 ihracatmda fazlalık görülen başlıca lerdendir. leri bu nazik nazariyeyi tahkika çok maddeler şunlardır: Arpa, tiftik, ma müsait bir vasıta vazif esini görmüşAyni devre mensup kıt'alar bile den kömürü, 1 9 3 1 temmuzunda 1 4 2 , 8 5 0 tür. veçhi hututunu tagayyüre uğrama Türk lirası getiren arpa bu sene tem dan muhafaza edemez, yani (2030) Paris'te kâin beynelmilel saat muzunda 1 7 9 . 8 9 0 liralık satılmışhr. bin sene fasılalı haritalar birbirine bürosu (10) senedenberi bu dakik Geçen senenin temmuzunda 1 6 3 , 0 2 0 benziyemez. mes'elenin tetkikile meşguldür. liralik maden kömürü v e 5 4 , 3 1 8 liralık Atlas ummanının haritasma ba Fransız ilim akademiyasınm 20 hatiftik ihraç olunmuştu. 1 9 3 2 temmuzunkar ve bilhassa cenup kısımlarile ziran 1932 içtimaında meşhur (Jean da bu maddelerin hizasındaki kıymetler meşgul olursak Afrika ile cenubî AStoyhco) un raporları (Esclangon) şudur: 4 1 4 , 0 7 4 lira, maden kömürü, merika'nın mütekabil vaziyetleri diktaraf ından izah edilirken açılan mü7 1 , 2 9 7 lira, tiftik. kat nazarlarımızı celbeder. Şimalî nakaşalarda, Amerika'nm Avrupa Amerika'dan pek çok dışarı çıkık Başlıca ihraç maddelerimizden olan dan uzaklaşması keyfiyetinin mu bulunan cenubî Amerika eski düitütün. yumurta, pamuk, afyon, zeytin • hakkak olduğu ve fakat senevî faryağı, iç fmdık, üzüm, yün ve incir ise kın ancak santimlerle ifade edile • yaya nisbeten çok yakındır; fazla 1931 temmuzuna nisbetle bu senenin bilecek raddelerde bulunduğu ne olarak müselles şeklinde olan bu kıt'a parçasının garp resi Afrika'ya temmuzunda daha noksan olarak ihraç ticesine varılmıştır. Bu keyfiyet zatakriben iki bin kilometre kad'ar edilmistir. <>''* . j ^feanımızda (arzî fizik) metotlarıyaklaşmıştır. Şimdi bir de Afrika'ya ne kadar hassasiyet kesbettik *bakalım: Bunun en bariz çizgilert leri hakkında bir f ilçJır verebüi*. * garp taraıınü» ^ • *f ı c ı ı ı u \r«tŞrmdiye k a d a r c e n u p vijâyetî Muâtelıt mevkilerin mutevaiıyen r i n d e hibarını m u h a f a z * et iayin edilen 4ull«ri «raunda muşSi'S rtîne) körfezmde gözükür. Bu körfezin evvelâ şarktan garbe müteveccih rakı n a k t i y e ile f iatı 7080 kuruş tuhede edilen ihtilâflar, kıt'alann tebtan g ü m ü ş m e c i d i y e l e r , son g ü n l e r d e dili mevzi etmeleri gibi gayet nazik sahili birdenbire şimalden cenuba teveccüh eder. Bu vaziyet cenubî 3 0 kuruşa düşmüştür. Bir ç o k esnaf bir mes'elenin doğmasına sebep olAmerika'nm eaki dünyaya yakla g ü m ü ş p a r a ile alış veriş y a p m ı y a c a k . muş, (Wegener) nazariyesinin muşan kısmmm hututuna muvaf ık yani l a r m a dair B e l e d i y e y e t a a h h ü t t e buakıpları tarafmdan yapılan bir çok Afrika'nın makarlığı Amerika mu lunmuşlardır. tecrübeler, her onar senelik devirlerhaddepliğine tamamen mutabıktır. de kıt'alann birbirleinden mesafe Bu maddî müşahede ve deliller lerinin azamî 15 metre kadar tagay" tarihten evvelki zamanlarda cenubî Sofya'dan bildirildiğine göre geçen yüre uğradığım bize öğretmiştir. Amerika ile Afrika'nın muttasıl olsenenin ilk yedi ayında Bulgaristan'ın (1920) den (1925) e kadar Ame duğunu, bilâhara müthiş bir hâdise ihracata ithalâhna nisbetle bir fazlalık rika ile Âvrupa birbirlerind"en uzakneticesinde ayrıldıklannı göster arzettiği halde bu sene ayni müddet zar laşmakta devam etmiş, (1925) den mektedir. fında memleketin haricî blânçosu iki yüz (1930) a kadar da tekrar takarrübe elli milyon levalık bir açık vermektedir. Bu nazik mes'eleyi merak edip başlamışlardır. Arzî fizik mütehassısı (Stoyko) ayni tebeddülâtı Ja fazla tafsilât almak istiyenler (Wegener) in bir kaç sene evvel intişar ponya ile Avrupa arasında da müetmiş olan (La genese des çontinentsşahede etmiştir. kıt'alarm tekvini) unvanlı eserine Kıt'alarla büyük adalar arasm Adana 19 (A.A.) Bu senemn müracaat edebilirler. ilk mısır pamugu dün borsaya gelmiş, daki bu garip hareketlerin faaliyeti ABDÜLFEYYAZ TEVFIK batmaru 193 kuruştan satılmışhr. Pa j şemsiye devreleri ile olan münasemuk fiatlan geçen seneye nazaran daha ümitlidir. Alım satım hararetll. dir. Çifçi mahsulü elden çıkarmıyarak fiat terakkisinden istifadeyi düşünmektedir. Buğday muamelesi dur » lektrik nâkili yaptığı anlaşılmıştır. (Birîncî sahtfeden mabatt) gun, arpa isteklidir. Gazleri elektrik nâkili yapan ziyayükselecek olan Belçika'lı âlimin lar ; Ultra viyolet, Rontgen, katoanlamak, keşfetmek, ölçmek iste uzun uzun alkışlanmışh... dik ve Radiyoaktif maddelerin alfa, diği nedir? ilim âlemini bu derece Otomobil zaraf et müsabakası beta ve gama ışıklarıdır. alâkadar eden bu işten insanlığm Erfesi gün öğleden sonra rıhtım Gene bu nazariyelere göre, atomve medeniyetin beklediği faydalar Hoyunda otomobil zarafet müsaba ları teşkil eden elektronlar bu zineden ibarettir? kası yapıldı. Sokaklar gene hmcahinç yalann tesiri altında gazlerden ayGelen haberlerden anlaşıldı ki, dolu idi Keriman Halis H. başta olrılmaktadır. Bu nâkiliyet, fizikte kosmik ziyalar ölçülmek isteniyor? mak üzere güzellerin en nef îs otornoiyonisation denilen hâdise ile izah Kosmik ziya ne demektir? Rontken, olunmaktadır. billerle bu halkın önünden geçmesi Radium nev'inden bir ışık mıdır? yeniden muazzam tezahürata vesile Elektronlar atomlarm menfi ve Bu kosmik ziyalar, nerden kaynayıp protonlar da müsbet elektriği deoldu. Keriman Halis H., çok şık bize geliyor? Bunun, fezada, ölmüş mektir. Gazlerin bazı ziyaların teve güzel en son model bir oto bir takım ecramm neşrettiği ve şu siri altında mej&fi veya müsbet vamobile jalnız binmişti. Diğer güzelv^ya bu membadan çıktığı scyleni ziyetlere girmesine iyonisation deler gene muhteşem otomobillerle iki yordu. Bunların hangisi doğrudur? nilmektedîr. şer ikişer kendisini takip edîyorlardı* işte size bir sürü sual... Tabiatin sırTesirat Ve tagayyürat: Halkın alkışlarını ve heyecanını şim larını keşfetmek için tecessüs ve meBu basit izahattan sonra .ncvzuudiye kadar o kadar çok yazdım ve rak içinde bilmem k/ıç asırdanberi rnuza^ gelelim. işte, yukanda saydıd'idişen insanlann meclulâta karşı tarif eltim ki, bu sefer artık tasvire ğımız ziyalardan hiç birinin tesiri duyduğu bu meyil, beşeriyetin en imkân ve kelime bulamıyorum... altında olmadığı halde gazlerin, gemümeyyiz vasfıdır. OtomobiIIer bütün bu ihtişamın ne hafif surette elektrik nâkili olKosmik ziyaların mahiyeti: ağırlığı ile sanki mest ve baygın gibi duğu müşahede ve tecrübe ile anProfesör Pikar'ın imzasile inti ağır ağır ilerliyorlardı. laşılmıştır. Gazler, mahiyeHen elekşar eden bir makalede kosmik ziBu resmi geçit bir saat kadar detrik nâkili olmadıklarına göre, bunvam etti. Müsabakayı tertip eden ko yanm hakikî mahiyeti henüz keşfeları, bilinmiyen bir ziyanın müte dilememiş olduğu bildiriliyorsa da mitenin reisi Keriman Hanıma, bu essir ettiğine hükmolunmuş ve bu resmi geçide şeref verdiğinden dola Fransız âlimlerinden M. Dorliyer yolda tetkikat yapılmıştı. Nihayet bunun doğrudan doğruya güneşten gazleri müteessir eden haricî ziya • yı bilhassa teşekkür etti. Ve mutegeldiğini iddia etmektedir. Biz nın, güneşten veya fezanın her hangi na bir demet çiçekle beraber bir hafizik ilminin bu faslını açacak değibir kaynağından gelen kosmik f ezaî tıra olmak üzere bir madalya takdim liz. Ancak kosmik ziyalar hakkmda ışıklar olduğu anlaşılmıştır. etti. bir kaç söz söylemek istiyoruz. ilim Kosmik ziyaların hayat üzerihde Akşam yemeği otelde yenecek ve âlemini alâkadar eden bu ziyalar, de büyük bir tesiri görüldüğü son yarm sabah saat yedide Paris'e ha insan hayatı üzerinde çok büyük tekeşfiyattan anlaşılmıştır. reket edilecektir. Evvelce perşem sirler yaptığı içindir ki bunun kıy meti ve ehemmiyeti artmıştır. beye kadar Baule'da kahnması muÇarpan ölü kalp: karrer olduğu halde Paris'ten yapıMalumdur ki, gazler, elektriği nâ . Size pek garip bir tecrübeden lan mütemadi davetler üzerine daha kil değildir. Bugün makbul olan nabahsedeyim: Felemenk'li bir âlim evvel Paris'e dönmek zarureti haslı zariyelere göre haricî her hangi bir M. Zvardlierg şu tecrübeyi yaptı: tesire tâbi olmıyan gazler, elektrik olmuştur. Alexin Karrel metoduna tevfikan nâkili olamaz. Ziyaların gazleri ethzar edilmiş sun'î bir serom daAf. F. FARUK Mevlidi Şerif kıraati Sevgili babamız mülga Harbiye Ne • zareti Ievazimat idaresi müdürlüğünden mütekait merhum Tevfik Beyin sekizinci senei devriyei vefatı münasebetile 22 ağustos pazartesi günü öğle namazını müteakıp Usküdar'da Kaptanpasa ca miinda mevlidi şerif kıraat ettirilecegini ehibbayi kirama arzeyleriz. İstanbul Nafıa fen memuru Tank Tevfik Alpullu şeker fabrikası müdürii ŞefikTevfik Kadın Birliği Yalova seyahati Zafer bayramına müsadlf ağustosun otuzuncu günü Kadın Birliği tarafından Yalova'ya bir seyahat tertip edllmiştir. Biletler Kadın Birliği merkezinde satü maktadır. Sal ıiık arsa TrrtnnDtmı IKî are». aatılnı.«.t>. irac figmüş Büyükada'da Nizam cadde sinde Muratlı sokaguda fciri 500, diğeri 2000 mimarî arşın liplerin 9 numaralı haneye müracaatleri. hilinde muhafaza edilen bir piliç kalbini haftalarca, hatta aylarca çarpmağa devam eder. Gene bu âlim göstermiştir ki sun'î bir Hayat muhiti teşkil eden bu serom her türlü iyondan tecrit edilecek olursa. piliç kalbi derhal durur. Buna üukabil seroma radiyoaktif tozlar ilâve edilecek olursa gama ziyası neşreden bu maddeler sayesinde ki iyon kuvveri f evkalâdedir. Kalp bir kat daha kuvvetlenerek çarpmağa devam eder. işte ölü bir piliç kalbini epey müddet çarptıran bu ziyalar gibi, kosmik ziyalarda, insan ^iicudünüî» bir noktasından geçerek öteki noktasından çıkmakta ve hayat kuvvetini arttırmaktadır. Kosmik ziyalarm hayat üzerindeki bu tesiri, ilim mahfellerini çok alâkadar etmiştir. Burada bir mes'ele tahaddüs ediyor: Kosmik ziyalar, hiç bir tagayyüre uğramadan arza gelebiliyor mu? Hayır.. Niçin. Çünkü küre mizi ihata eden nesimî hava taba kası, kosmik ziyaları tagayyür ettirmektedir. Bu ziyaları hatasız olarak olç • mek, behemehal nesimî havanm tesirind'en uzaklaşmağa mütevakkıftır. ilk tecrübe dokuz bin metre yüksekliğinde yapılmıştı. Bunu müteakıp profesör Pikar geçen sene on altı bin metreye kadar çıkarak tecrübelerini orada yapmak istemişti. On altı bin metreye çıkılınca, ha vayi nesimî kitlesinin küremiz iti • barile onda dokuzu geçilmiş olur. Yani kosmik ziyalann nesimî havanın henüz onda birini geçtikleri tabakaya varılmış olur. Burada kos • mik ziyalar, nesimî havanm te&irinden hemen hemen masundur. tşte, profesör Pikar, bu defa da on altı ilâ on yedi bin metre yükselecek ve havanm gayrikabili hulul olduğu naselde lâzım gelen ölçülere ve müşahedelere tevessül edecektir. Desenzano 19 (A.A.) Pr. Pikar elde edilmiş olan neticelerin 1931 senesinde elde edilmiş olan neticelerden mahsus derecede mühim olduğunu, zira suudun daha ziyade bataetle icra edilmiş ve balon sepetinin daha iyi düşünülerek vücude getirilmiş olduğunu beyan etmiştir. Mumaileyh, 1600 metrede rüyetin mükemmel olduğunu söylemiştir. Pr. kosmik şuaatı hakkında calibi «Uk» kat tecrübeler yapmiftur, Adana'da ilk mısır pamugu mahsulG Profesör Pikar ne arıyor? Niçin yükseklere çikdıyor? Pr. Pikar neticeden memnun

Bu sayıdan diğer sayfalar: