21 Eylül 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

21 Eylül 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Maslak yoıunda feci bir kaza Dört arkadaşımız ölümle Üç kişi daha karsı karşıya geldiler Tevkif edildi [Binncı sahiieden mabait] kaykılarak bir müddet yüriidü, sonra tekerlekleri üste gelmek üzere büsbü tiin devrildi. Buna rağmen asfalt şose üstünde yirmi metre kadar sürüklendi. Gazeteciler bu bâdiseyi duymadılar mı? Derakap duydular. Fakat yazma dılar. Kaza o kadar korkunç bir kaza. idi ki buna maruz kalanlann parçalanmamalan ancak bir mucizeye müte vakkıfb. Mucize vücut bulmuştu. Otomobilin içinde bulunanlar sağdılar. Fakat buna hâdiseyi gazetelerden öğre necek olanlan, yakın, uzak akrabaları, ahbaplan inandırmak güçtü. Elâlemi durup dururken heyecana düşiirmekte mana olamazdı. Hâdise kahramanları gazeteci idiier. Arkadaşlarına telefon ettiler. Başlarına gelenin yazıhnamasmı istediler. *• f ŞehSr ve memleket haberleri ) Siyasî icmal Sis esnasındaki nakliyat Dün sabah tstanbul limanmı bir sis bastırdı. Köprü ile Kadı köy ve Haydarpaşa arasmdaki , vapur seferleri de saat dokuza kadar muntazam yapılamadı. Bun dan istifade eden motorbot sa hipleri bermutat Haydarpaşa'ya ve Kadıköy'üne akın ettiler. tşine gücüne acele yetismek için hayabnı tehlikeye koymağı göze aldıran 1 bazı yolcular bu motörlere ukbm tıklım dolarak tstanbul yolunu tuttular. Her sene sis zamanlarında bu çok tehlikeli münakalâtı yapan motorler hakkında tstanbul liman idaresinin bir yasak emri verdiğini bilmiyoruz. Her türlü seyrüsefer vesaitine malik olan bh vapurun yapamadığı ve yapamıyacağı bir yolculuğun tahminden başka vasıtası olmıyan mo törler tarafından yapümasına ve bu kadar canın tehlikeye maruz bırakılmasına akıl erdiremiyoruz. Müthiş bir kaza vukubularak bir çok adam boğulduktan, bir çok evler mateme büründüken sonra mı, yoksa böyle bir facia olmaz dan evvel mi böyle tehlikeli yol culukların men'i lâzım gelir? diye *Camhuriyet 21 EylOl 1932 İlk mektepler Açılırken... ; Japonya berrî Asya'da alabildiğine ilerliyor Şimdi ben bu kapanan raes'eleyi ne diye kurcalıyorum, diyeceksiniz. Dü . şündiim ki tekerlekleri havada, tavanı yerde bir otomobil icinde ba«sash dururken ölümle karşdaşan bir adamı din ; lemek bir gazete kariinin hiç bir zaman canını sıkmaz. Hâdise kahramanları arasında ben de dahil olduğum için başından geçenleri anlatmağa karar verdim: * »* Saat 4 . . . Matbaada gece nöbetçisiyim. tş tamam. Sahifeler bağlandı. Ne redeyse gazete basilmıya baslanacak. Kilyos'ta bıldırcın avına gitmeğe karar veren beş arkadaş omuzlarında tüfekleri, bellerinde fişeklikleri, yanlannda kp pekleri matbaada bulustular. Biraz sonra akşamdan tutulan iki otomobil de kapıya geldi. Bu nrada içlerinden biri «sen de gelmez mism?» Demez mi? Bir dakikahk bir tereddüt... Av boşuma gitmese de mükemmel bir otomobil seyahati var. «Hay hay!» Cevabmı verdim. Otomobillere taksim olduk. Dördfimüz birisine, ikimiz köpekler ve paketlerle beraber diğerine bindik. Ben dört kiıOik otomobilde idim. öteki araba öne geçti ye yola çıkbk. Henüz gece idi. Sokaklar metruk bir şehrin sokaklarmı andırıyordu. Arabalarmuz bu tenhslık içinde alabil diklerine gidiyorlardı. Şişli'de bizim araba biraz dw*htf Arkadaşlardan biri evjne uğradı. Bu suretle öteki. araba ilc aramız hayli açıldı. Şişli ileMecidiye koyü arasmdaki asfalt yola çıkınca şoför öndeki arabaya yetismek için otomobili delice koştur mağa başladı. Sabah serinliği başlamıştı. Tan yeri ağarıyor, mehtabın rengi dakikadan dakikaya soluyordu ve biz güzel bir de • kor içinde asfalt sosenin üzerinde yıl • idırun gibi kayıyordnk. Bir kazayı anlatmak için alelekser «bilmem nasıl oldu, birdenbire...» kelimeleri ile söze başlarlar. Benim ayni mukaddemeyi kullanmama imkân yok. Çönkü naııl olduğunu bilivorum. Gözlerimle gördüm. Ağaçlıklı bir yolda bir köseyi henüz dönmüştük. Sür'at ayni delice sür'atti. Fenerlerin önümüzü aydınlatan ışıklan arasında birden bir yük arabasmın belirdiğini gördük. Korkunç bir saniye... Araba bütün yola Teslihat konferansı divanımn mesaisine iştirak etmemek kararını tadil için umucnî komisyonun 23 temmuz tarihli kararı kabul edilmiş olmasına binaen müstakbel tahdidi teslihat mukavelenamesmin VersaiUes muahedenamesinin derpiş etmekte olduğu tahdidi teslihat rejitninden kat kat daha mahdut olacağı mülâhazasinı derpiş etmekte olduğu zannolunuyor 23 temmuz tarihli nutkumda söylemiş olduğum veçhile mesaimizin ci hanın gerek kara ve gerek deniz kuvvetlerini mahsüs surette tenkîs ve tahdit edecek bir mukavelenameye müncer olacağma hulus ve aamkniyetle kani olduğum gibi Alman hükumetinin, bu mektupta tesrih edilmiş olan avamili iyice *J sonra kararından rücu edeceğini de kuvvetle ümit ederim. Çünkü icra edeceğimiz tnüzakerelerin Almanya'aın hazır bulunmaması umumî tahdidi teslihat davasını ihlâl edecektir. Berl™ 20 (A.A.) Wolff Ajansından: Almanya'nın miisavi mu amele görmek hususundaki metalibatı üzerine tngiltere'nin vermiş olduğu notanın metni Almanya hükumetmi hayrete düşürmüştür. Çünkü bu nota, Alman teşebbüsünün cid diyetini tanımamakta ve son za manlarda Ingiliz matbuatı tarafından müteaddit defalar izhar olunan îngiliz efkâri umumiyesi ile tnütenakis bulunmaktadır. Jngiliz notasınm AImanya'nın tahdidi teslihat mes'elesündeki noktai nazarmı hiç bir suretle degistirmiyeceği ve Alman hü kumetinin îngiltere hükucnetine hususî bir nota vererek noktai nazarmı bir kere daha tavzih ve tasrihe lüzum sSrmiyeceği muhakkak addediltnektedir. Çünkü bu noktai nazar, Tahdidi Teslihat konferansı riyasetine verilmiş olan beyannamede tesbit edil kaplamışU. Musademe muhakkatı. Ya ağaçlara çarpacak, yahut ta arabaya yüklenecektik. Ağaçlara çarpsak ölüm yüzde yüzdü. Arabaya yüklenirsek belki bir ikimiz kurtulacaktı. Şoför direksiyonu kırmadı. Atıldık. Derin sessizlik içinde o ağır demir kütlesinin tahta yığmına çarpması ile çıkan korkunç gürültüyü duyduk. Otomobil arabayı ikiye böldükten ve bir kenara fırlattıktan sonra yana yatarak biraz gitti, sonra büsbütün devrildi. Tekerlekler havada, tavan şose üze rinde tüyler ürpertici bir hışırtı ile hâlâ sürükleniyorduk. Basaşağı idik. Ne bir feryat, ne de başka bir ses işitüdi. Sizi temin ederim ki ben büyük bir heyecan da duymadım. Bu dakikalarda ölüm insanı uzaklarda iken korkuttuğu kadar korkutmuyor. Kanm gözümün önüne geldi. Ihüyar anamı babamı ha taiadım. tşte o kadar. Nihayet adem yolu gibi uzun gelen yolumuz bitti. Hışırtı kesildi. durduk. Sagdım. Zanne • derim Kü«"k bir yarsm Ha yoktu. Otomobmh y*n '•»nnr avafclarîmla kırdım. Oradan süzüIereK çıitım. Otomobilin fenerleri sönmüştü. Ortalık yan karanlıktı. Kulaklanm uğulduyordu. Bu u ğultu hafifleyince ilk duyduğum ses bir köpek uluması oldu. Hayır, hayır, bu otomobil kornesi idi... Benden evvel çıkan soför korne ile imdat işareti ve riyordu. Tekerlekler, havada duran otomobil tekerlekleri, yeldeğirmenlerinin kanat lan gibi hâlâ dönüyorlardı. Arkadaşlaruna seslendim. Benim çıktığım de • likten evvelâ pencereye en yakın olanı, sonra diğerleri çıktılar. ölmemiştik. Sağdık. Ya arabaa? Şoför «o mutlak nar çalandı» diyordu. Musademe mahalline doğru koştuk. Hayır, görünürlerde hiç bir şey yoktu. Tuhaf şey ne olmuştu bu adama? Meğer biz onu ters tarafta arıyormuşuz. Otomobil takla anp dev rilirken istikametin de değiştiğini dü • şünememiştik. O da sağdı. Uykudan yeni uyanmışa benziyordu. Bir süt güğümünün üstüne oturmuş, şaşkın şaskın bakmıyordu. Arkadaşlardan biri çiftesi üe havaya bir kaç el ateş etti. Fakat bu silâh sesleri aksi sadalanndan başka cevap al maduar. Gazetecüik bu, oturup bekliyelim derken akunuza parçalanan arabamn, otomobum resimlerinî almak geldi. Arbk adamakılh gündüz olmuştu. Bu işi bitirirken Hzalrtan bir motör gürültüsü duyduk. Bu bir otomobüdi. Bizi g'â rünce durdu. İçindekOer telâşla yere indiler. «ölüler nerede?» diyorlardı. Biraz sonra polis ve jandarmalar sökün ettiler. Şişli'den gelen boş bir otomo bili durdurduk. Şoför kapıyı açb. Birbirimizin yüzüne bakıyorduk. Nereye gidecektik? Benim şakağımda ufak bir sıynk vardı. Bir diğerinm eli çizilmişti. öteki arkadaşlar bizden de sağlamdılar. Muayene neticesi muvafıktı. tçimizden biri gözlerimizle verdiğimiz karan şoföre tebliğ etti: Kilyos'a çek! CEVAT FEHMİ mlftir. Binaenaleyh, Almanya Tahdidi TesJihat konferansına iştirak eden diğer bütün devletlerle miisavi tu tulması esasına müstenit müzakerat icra edilmedikçe bu konferansa iştirak etmemeğe karar vermiş bu lunmaktadır. Alman hükumeti, konferansm mesaisini büyük bir dikkatle takip edecekse de bu bapta vereceği kararı bu mesainin cereyani tarzına tâbi tutacakbr. Maamafih, M. Heriot'nun beyanatı Fransa'nm, Almanya'nın hukuk müsavatma ait metalibi hakkmda onunla doğrudan doğruya müzake ratta buluırmaktan her ne pahasına olursa olsun kaçmak jstemkte oldu ğunun delili ise ve bu beyanat Fransa'run Alman metalibatma ait mü zakereleri Tahdidi Teslihat konferansından Milletler Cemiyetine nakletmek arzusunda bulunduğunun bir emaresi ise bu hal, Alman noktai nazarına göre, Tahdidi Teslihat konferansına indirilecek bir ölüm darbesi olacaktır. Almanya'nın Veraay muahede namesinin tahdidi teslihata ait ahkâmını ifa etmemiş olduğu suretindeki iddialara gelince, hiç şüphesiz bunlar Stresemann zamamnda yapılan ve daha o zaman esassız olduğu be~ yanile ret ve cerh edilmiş olan iddialardan başka bir şey değildir. Sağ ve sol cenah müntehalarının tnürevveci efkâri olan gazeteler müstesna olmak üzere Alman matbuatı, hukuk müsavatı ve hakikî tahdidi teslihat talebi teşebbüsünde hükumete müzaheret etmektedir. Merkez fırkasının naşiri efkâri olan Germania gazetesi, diyor ki: «Şayet îngiltere hükumeti, vermiş olduğu nota ile Almanya'yı Tahdidi Teslihat konferansına iştirake icbar 11 İskân idaresindeki suiis timal tahkikatı Bir tek tedris usulü taki bine çalışılacak tlk mekteplerde 1 teşrinievvelde tedrisata başlanılacağından ilk tedrisat müfettişleri ayın ilk haftasında umumî bir içtima yaparak yeni ders senesi zarfında takip edilecek mesai etrafında görüşeceklerdir. Müfetrişler bu seneki teftişlerinde bilhassa kıraat, yazı ve hesap derslerine ehemmiyet vereceklerdir. tlk mektep talebelerinin her şeyden evvel kelimelere takılmadan okuyabiltneleri, okunakh bir şekilde yazabilmeleri istenilmektedir. Ayni zaman da bazı ilk mektep talebeleri amali erbaa kaidelerini iyice bildikleri halde hesap mes'eleleri üzerinde düşünemediklerinden cem, tarh, zarp, taksim ameliyelerinden hangisini yapacaklarını kestireme mektedirler. Müfettişler bu mes'ele ile de bilhassa meşgul olacaklardır. Diğer taraftan mekteplerde müm kün olduğu kadar tek bir usulü tedris takip edilerek tipik ilk mektep talebesi yetiştrriknesine çalışılacakhr. Mulkıye tiapnüfettişi Hacı aütnu bcy îskândaki suiistimal tahkikatı şümullü bir surette devam etmektedir. 41 dosyanın sahte mazbata ve evrak ile tanzim edildiği ve bu suretle 41 parça malın sahte olarak ötekine berikine verildiği meydana çıkmışbr. Bu sahte muameleler öyle bir tarzda icra edilmiştir ki iskân muamelâtı mükerreren tetkik ve teftiş gördüğü halde bir şey bulmak imkânı hasıl olamamıştı. Zira dosya ve kayıtlara varıncıya kadar içerili ve dişarılı sahtekârlık yapılmıştu. Mes'elenin meydana çıkışı ufak bir tetkik neticesinde olmuştur. Maz nun tsmail ismindeki şahıs isticvap edilirken ağzından bir isim kaçırnuş ve gayrimüslim olan bu şahsın isticvabından sonra her şey meydana çıkmıştır. Alâkadar memurlar cü rümlerini ithaf etmişlerdir. Bunlar verdikleri ifadede: «Herke* çalıyor, aldırış edilmiyordu. Biz de yaptık» diyerek işin şümullü olduğunu ifade etmişlerdir. Şurası çayani dikkattir ki bu 41 dosye sahtekârhğı bir kaç kişinin eseridir. Bundan başka bu gibi işlerle meşgul olan daha bir çok kimseleriı» mevcut olduğunda da şüphe edilmemektedir. Maamafih bunlar dan bir kaçı hakkında yeni, yeni ihbarat vardır. Diin de gene bu îşlerden dolayı Zonguldak sabık tapu memuru Talât Ef. ile mübadillerden Hüseyin ve tskender Ef. ler tevkif edilerek Adliyeye teslim edilmişlerdir. Soruyoruz? Güzellik Müsameresi Süadiye'liler Dünya Gü • zeline teşekkür ettiler Dünya Güzeli Keriman Hanimın şerefine bu perşembe gecesi ve cuma günü için Süadiye plâjı 'gazinosunda eğlenceler tertip edildiğini dün yazmıştık. Bu eğlencelerde hazır bulunmayı kabul ettiği için dün Süadiye'lilerden mürekkep bir he yet Keriman Hanımı ziyaret ederek teşekkür etmiştir. Süadiye gazinosu müdürü Mustafa Bey Süadiye, Erenköy ve Gözte pe'de oturmakta olan 1929 güzeli Feriha, 1930 güzeli Mübeccel, 1931 güzeli Naşide Hanımlardan bu eğ lencelerde hazır bulunmalarını rica ve kendilerini hassaten davet etmiştir. Bazı mazeretleri dolayısile son Taksim müsameresinde bulunamı yan Kraliçelerin Süadiye eğlencelerine iştirak edecekleri ümit ediliyor. Keriman Halis H. perşembe günti akşam üzeri vapurla Kadıköy'üne geçecek ve orada otomobil sahiplerinden Ulvi Beyin hazırlattığı çiçeklerle donannuş bir otomobiline binerek Süadiye gazinosuna gidecektir. Dünya Güzeli pederi ve ailesi erkânile beraber iki yün gazino mü dürü Mustafa Beyin aziz misafiri olacaktır. Bu müsamere için tstan bul'un maruf artütleri angaje edilmiştir. Hava miüait olursa cuma sabahı atlama, yüzme müsabakalan ve müsamerede dans müsabakası ya pılacakbr. Öazi köprüsö Unkapanı köprüsü artık kaldın lacağından Gazi köprüsünün bir an evvl ihalesi takarrür etmiştir. Da hiliye Vekâletince bu hususta Belediyeden bazı şeyler sorulmuş ve icap eden cevaplar verilmiştir. Yeniden bazı gruplar Beledîyeye müracatta bulunmuşlardır. Alâkadar revat nihayet on beş güne kadar bu mes'e lenin halledilerek ihalenin yapıla cağmı söylemektedirler. Bir baloda çıkan hâdise Geçenlerde Tarabye'de verilen baloda, bir hâdise olmuş ve hâdise neticesinde Yunan sefareti birinci kâtibi Laskaris Atina'ya çağrılmış br. Yunan konsolosu Triyandafilakos, briç oynadığı sırada kendisini çok ainirlendiren bir şikâyet üzerine dans etmekte oian birinci kâtibin yanına gitmlş ve M. Laskaris'e çok şiddetli surette ihtaratta bulunmustur. Baloda bulunan Yunan sefiri M. Polihronyadis vaziyeti görünce birmci kâtibi salondan çıkarmıştır. Bundan sonra mes'ele Yunan Hariciye nezaretine aksetmiş, birinci kâtip te şehrimizdeki vazifesinden a Iınmıştır. Hâdise Atina'da bir hayli dedikoduyu mucip olmuştur. Hatta Pol Nor isminde bir Yunan şairi de Atina'da çıkan Vradini gazetesinde buna dair mizahî bir manzume neşretmiştir. edebileceği fikrinde ise, aldanıyor.» Vaşington 20 (A.A.) Hariciye nezaretinde Almanya'nın silâh müsavatı talebi teessüfle karşılanmıştır. Bu talep, terki teslihata mâni olacak mahiyette görülmektedir. Paris 20 (A.A.) Havas Ajan sından: Gazeteler, tngiliz notasınm ahzinden sonra Alman hükumetinin niyatmdan bahsetmekte ve M. Hen derson'un mektubunu kaydederek, Paris'le Londra arasmdaki noktai nazar ittihadını görmekten mütevellit memauniyetlerini beyan eylemektedirler. Rusya, Alman noktai nazarına müzaheret ediyor Berlin 20 (A.A.) Sovyet Hariciye Komiseri M. Litvinoff, Başvekii ve Harlciye Nazırile mülâkatları esnasında Sovyet Rusya'nın Cenevre'de silâh müsavatı hak'ıındaki Alman talebini müdafaa edeceğini söyie miştir. thtisas makkerne'erinin teşkil ve faaliyete geçmeleri üzerine memle ket dahilindeki kaçakçılık vak'aları günden güne azalmağa başlamış tır. Adliye sarayında bulunan 9 uncu ihtisas mahkemesi evvelce her gün sabahtan akşama kadar çalış makta, bir çok kaçakçılan muhakeme etmekte idî. Kaçakçılık kanu nunun seri usullerle tatbik edilmesi kaçakçıhğı yıldırmıştır. Şimdi ihtisas mahkemelerinin işleri, ilk günlere nazaran pek ziyade azal mıştar. tstmaf mahkemeleri teşkili hakkında Adliye Vekâletince hazırla nan kanun projesi Meclisin bu devrei içtimaiyesinde kabul ediltr ve mahkemeler teşkil edilirse ihtisas mahkemelerinin lâğvedileceği de söylenmektedir. ihtjsasmahkemelerinde işler azaldı Dn mühim mes'ele dhan tiyasetmW en büyük rolü icra ediyor. Bunlardan biri Almanya'nın tilâhlanmn teşebbusü, diğeri de Mançurya mes'elendir. Her Ud mes'ele dhan sulhünfi ve Ce » miyeti Akvam müessesesini fena halde tehdit ediyor. Çünkü gerek Almanya, gerek Japonya takip ettikleri emel ve maksatlann istihsalinde mümaneat v e müdahale gördükleri takdirde derhal Cemiyeti Akvamdan çekileceklerdir. Mançurya mes'elesini ve alelumnm Aksayi Şark'taki vaziyeti tahkik için Ce miyeti Akvam tarafmdan yedi dev • letin mümessuînden mürekkep bir he yet gonderflmişti. Lort Lytton'un riyaseti altmdaki bu heyet Cemîyeti Akvam meclisme verihnek Szere raporann hazırlamış ve birer suretini alâkadar devletlere bildirmiştir. Raporda Japonya'y» büsbütün hak verilmiyorsa da Man çurya'nm muhtariyeti haiz bir yer olduğu ve böyle kalmasî icap ettiği kaydedilmiş olduğu rîvayet olunuyor. Rapor, Japonya için müsait olsa HIe bu devletin berrî Asya'da takip et tiği emel ve maksarlari tamamile tatmin etmediği anlaşdıyor. Çünkn Japonya Cemiyeti Akvam büyük meclisinde taHkik heyeti raporunun müzakere edfle rek bir karar vermesine întizar etmeJrsizin kendisi için dönülmesine imkân bîrakmıyan emri vakiler yaptL Japonyti hîjkumeti, Mançurya'da kendiıinin teçvik ve himayesi ile teessüs eden ve sa • bık Çm hakanı Puyi'nin riyaseti altmda bulunan guya müstakU hükumeti res men tasdik etti. Japonya ile Mançurya hükumeti arasında bir itufak muaheden aktedildi. Japonlar Mançurya'daki vaziyeti hazıranm Mısır'da tngiliz'lerin haiz bulunduğu vaziyetîn ayni olduğunu ve berrî Asya'da medeniyetin neşir ve tamhni için boyle olması zaruri oldu ğunu aş3câr bir surette »öylüyorlar. Ittifak daha doğrusu himaye muahedesi mucibince Japonya Mançurya'nm haricî ve dahilî emniyetini müdafaa ve ma< hafaza etmeği deruhde etmis ve bu vazifeyi ifa edebilmesi için Mançurya'da istediği kadar askerî kuvvetler bulundurmasîna Mançurya hükumetir.den daimî bir müsaade temin etmiştir. Bu suretle Japonya, baska devletler ve Cemiyeti Akvam ne derse desin Mançurya'da askerî ve siyasî hakimiveti mut akasmi tesis etmiştir. Bununla kana at etmiyerek Mançnrya'nın etrafmdaki yerlere dahi el uzatmağa hazırlaniyor. Dahilî MogoUstan ile Pekin'in şimalindeki Yehol eyaleb'nin ve hatta eski Çin payitahtı ile etrafını Japon'Iar tarafından işgal edflmek üzere olduğunu Çin hükumeti ve diğer ban hükumetler tahmin ederek şimdiden endişe ediyorlar. Sovyet Rusya'sı Şimalî Mançurya'daki hukukunun gaspedOmesine göz yumduğu halde Japon'Iar Rus'lara karşı dahi hasmane davranıyorlar. Vladi vostok'un vanıbaşmda Raşm'de Ja pon'lar Aksayî Şark'm Cebelüttanğ'ı olacak mevkü müstabkem tesisine bütün gayretlerile calışıyorlar. Şarkî Sibirya'daki Mogol ve Oyral ve Uygur gibi namlar taşiyan mahallr Sovyet Cumhuriyetleri araztsine Japonlann göz diktikleri anlaşdıyor. Çünkü Japonya, dünyanın en zengin ve en bakir yeri olup Almanya'nm beş misli bü>' yüklü?ünde olan ve otuz mflyon nü • fuslu bir ecnebi unsurunu ihtiva eden bir memlekette yerleşebilmek için Çin ve Rusya gibi büyük devîetlerin hudutlarmı Mançurya'dan uzaklaşttrmak i«tıyor. Japonya'nın Mançurya'da yerleş mpcine ve civar memleketlerin nüfuz tesis etmesine karşı dört yüz milyon nufuslu Çin devleti Cemiyeti Akvama sikâyet ve protesto etmekten başka bir şey yapamıyor. Çünkü yirmi senedenberi devam eden dahilî harpler Çin mill«tinin yekvücut olarak harice karşı müdafaada bulunmak kabOiyeani mahvetmiştir. ' Çin'in aczi ve Sovyet Rusya'smîn sulhperverane siyaseti karşısında Japonya'yı berrî Asya'da alabildiğine Oerlemekten menedecek yegâne kuvvet Cemiyeti Akvamdır. Fakat Japonya bu kuvveti benimsemiyor. MUHARREM FEYZt Feyiz Daim Beyin istifası kabul edilmedi tstanbul mahkemei asliye reisi evveli ve birinci hukuk reisi Feyiz Daim Beyin istifa ettiğini yazmış • tık. Feyiz Daim Beyin istifası Vekâletçe kabul edilmemiştir. Feyiz Daim Bey bu suretle vazifesine yeni den baflamıştır. Bir kasa hırsızı yakalandı 15 senedenberi tstanbul ve tz mir'de muhtelif kasa hırsızhkları yapan ve bir çok cinayet hâduele rinin faili olan Mustafa oğlu Cemil tzmir'de yakalanmıştır. Hırsızm yıllardır tzmir'de bulunduğu anlaşı] . miştir. I B 0 ınns s ı ım dl «u Dunkü sis Yarısı insan, yarısı hayvan Siirt'te Verrez manallesinden battaniyeci EmruHah'ın zevcesi yarısı insana ve yarısı hayvana müşabih bir çocuk doğurmuş, doğan çoçuk bir kaç saat yaşadıktan sonra ölmüştür. Vaşington'daki telâkki Wolf Ajansının tebliği Dün sabah Boğaziçi'ni kesif bir sis tabakası istilâ etmiş ve sabahleyin Boğaz'dan ancak bir vapur hareket edebilmiştir. Kesif sis tabakası saat dokuza kadar devam etmiştir. Saat dokuzda vapurlar işliyebilmiş, fakat bu defa da fazla yolcu yüzünden izdiham tehlikesi baş göstermiştir. Bu gibi vaziyetlerde vapurlann kâfi miktarda yolcu aldıktan sonra tnü tebaki iskelelere uğramamalan ve doğruca Köprüye gelmeleri lâzımdır. Dunkü sis dolayısile Ticareti Bahriye müdiriyeti tarafından Ahırkapı ve Kızkulesine vazedilen sis düdükleri işlemiş ve bunların mucibi metnnuniyet faideleri görülmüştür. İngiliz notası ve Franstz matbuatı Sanayi siyasetimiz nasıl olmalı? Anketimize aldığımız cevapları yarından itibaren neşre başhyoruz Sanayiimizin ihtiyaç ve zaruretlerini tebellür ettirmek ve sanayi siyasetimiz için hâkim olacak kanaate fikir malzemesi vermiş olmak üzere bir anket açtık. Suallerimiz şudur: ' Devlet hangi sanayii yapmah, hangisini yapmamalıdır ? 2 Evvelâ ipb'daî maddeleri memleket dahilinde olan sanayii mi hima ye etmeliyiz? 3 Sanayii ziraiyeyf, diğer sanayiden evvel mi, sonra mı düşünme Uyiz? 4 Devletin hissedar olduğu sanayie halkın iytiraki için ne gibi şartlar düşünüyorsunuz ? Ve ne gibi sartlar buna mâni olabilir? 5 Yerli mallanmızın fiatları hak! kmda ne düşünüyorsunuz, yerli ma hnı daha ucuza satmak için ne yapma' hdır? Yalova'da yangın Büyük oteîin mutfak ve gazinosu yandı ^ Evvelki geceyarısı Yalova'da büyük otelin mutfak ve gazinosu yanmıştır. Yangının kaza eseri olduğu anlaşılmıştır. Gece mutfakta bırakıltnış olan ateşler etrafa sirayet ederek hem mutfağı, hem de gazinoyu tu tuşturmuştur. Yangın haber alınır aIınmaz Yalova itfaiyesi ile Seyrisefaine ait motör faaliyete geçirilmiş ve güç hal ile büyük otel yangından kurtarıiabilmiştir. Bu bina ile otel arasında ufak bîr mesafe vardı ve her ikisi de ahşaptu Büyük Iokantanm ortasmdaki tarihî ağaç ta bu eşnada yanmıttur. Fikirlerinizi nihayet 20 25 satırla bize büdiriniz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: