s!İ8Te«îr!newel 1932 Comhtıriyet' Alman | Vatanperverleri Bir Liranın Başından Geçenler Tefrika numarası: 10 Yazan: Kemal Ragtp Sinemanın meçhul kahramanlar Gazetelerde isimleri ve resimleri görülmiyen, filimlerin başlangıcmda ken dilerinden bahsolunmıyan bir çok mütehassıslar da bir eserin muvaffakiyet kazanıp kazanmamasında büyük birer âmildirler Hollyvöod' 30 eylul (Hu. Mu.) Şimdiye kadar hemen bütün sine . ma bahisleri yıldızların hayatma, rejisörlerin meharetine, filimlerin iyiliğine, fenalığma hasrolunmuş, bu san'atın meçhul kahramanları, cep. he gerisinde kalan âmilleri hakkında pek az »öz söylenmisti. Hatta bunlar çok defa filimlerin başlan . gıcmda meskut geçilir, yahut seyir. ciler bütün aktörlerin, rejisörlerin, operatörün ismine dikkat ettikleri halde ötekilerinkine hiç te ehem . miyet vermezler. Halbuki bir fil min vücut bulmasında aktörler, re. jisörler ve operatörler kadar deko . ratörler, elektrik mütehassısları ve montörlerin de iktidar ve iftihar hisseleri vardır. Dekoratörler bütün filimlerde gördüğünüz en batit bir yemek oda smdan, lâalettayin bir aokaktan tu. tunuz da peri diyarlarını, efsaneler memleketlerini nazarlannızda can. landiran şahsiyetlerdir. Bunların işleri sade kend! zevk ve keyfiyet . lerine kalsa belki daha kolay olur. Fakat bir kere hakikate mutabık olmak lâzım gelir. Çin'de bir mahal. leyi, Fas'ta bir dükkânı meydana getirirken bütün teferruatm orala . nn âdet ve an'anelerine muvafık olması icap eder. Yoksa seyirciler oradaki hatayı derhal keşfeder ve bu küçük zannolunan kusur filmin muvaffakiyetsizliğme sebebiyet ve. rebilfr. Dekoratörler ikinci derecede de rejisörlerin zevkine uygun tertibat ve tersimat yapmağa mecburdur . İar. Faraza Viyana'da bir sokak tanzim olunmak lâzım geldiği zaman Ernest Lubiç'le King Widor veya Edmund Gulding ayni tarzda dü. şünmezler. Bunlardan ber birinin zevkmi bilip ona göre dekorlar hazırlamak icap eder. Vakıa bazı de. koratörlere yapacakları iş san'at müdürü tarafından birer taslak haljnde ç*izilip verilir. Fakat onun uzerinde icatlar ve yenilikler yapa. cak olan gene dekoratördür ve bun. ların tiyatro dekoratörleri gibi eserlerinin sun'î olduğunu belli etmek hakları da yoktur. Çamurdan, tahtadan ve ekseriya mukavvadan ya. pılan bu dekorların hakikî hayat . taki eşyadan, evlerden ve memle . ketlerden kat'iyyen farkı olmıya cakfar. Velhasıl filmin esasına debdeb'e ve ihtisam, sefalet, hakikat, fan . tazi, komik ve hayal ruhunu veren. ler biraz da dekoratörlerdir. Ya . pılan işler bir filimde kullanıldık . tan sonra ambara gider. Diğer fi . limlerde umumundan ziyade muh . telif parçalardan istifade olunur. «Muahedeleri yırtıncıya En nazlı kadınlar bile onümüzde, bir baş dönmesi kadar uğraşacağız» ile gözlerini kaparlar, oldukları yere düşüverirler! diyorlar Şöyle etrafınıza göz gezdirdiğiArasıra, oyuncular bir hiç için, Berlin 17 (A.A.) Havas Ajansı muhabhinden: Jeneral Von der Golz'un riyaseti altmda toplanmış olan Alman va . tanperverler cemiyetleri, intihabat mucadelesi arifesinde noktai na . zarlarmın ne olduğunu bildirmiş . Ierdir. Bu içtimada tesbit edilen bir beyannamede deniliyor ki: «Millî hisse sahip olan bütün va. tandaşları yeniden silâhlanmak hür. riyetini elde edinciye ve Versay muahedenamesini ve onun Almanya için birer hacalet maddesi olan ah. kâmını yırtıncıya kadar bu hüku . metin idaresi altında mücadele et. meğe davet ediyoruz. Millî kabinenin şimdiki halinde inhizamdanberi siyasetimizin ve ik. tisadîyatımızın ıslahı mes'elelerini halletmeğe azmetmiş ilk hükumeti görüyoruz. Hükumet kanunu esasinin ve Al. manya'nın ıslahmı iyi bir neticeye isal edebilmek için bütün millî kuv. vetlerîn müzaheretine muhtaçtır. Bizi ürtisadî harabid'en ve bolşe. vik'likten kurtarabilecek yegâne hattı hareket olan devlet otorite . sine müstenit siyasetin muvaffaki. yeti ancak bu veçhile temin oluna . îîilir.» Paderborn 17 (A.A.) Wolf A. jansmdan: Garbî Almanya iktisat âlemi mümessillerinin huzurunda bir nutuk söyliyen Başvekil L. fon Papen, büyük iktisadî inhidamın hi. tama ereceğine dair olan alâmetle. rin belirmiş olduğunu beyan etmis. tir. Basvekil bundan sonra demiştir ki: « Cihan iktisat konferansınd'a alacaklı devletlerin borçlulann ta . ahhütlerini ancak emtia ile tediyat. ta bulunmak suretile ifa edebile . ceklerini kabul ve teslim etmeleri için ısrar edeceğiz. Alman emtiası, ecnebi piyasala. nnda pek fazla müşkülâta maruz kalmadığı takdird'e, Almanya'nın harice olan 20 milyar miktarındaki borcu, tahammül edilemez bir yük teşkil etmez.» niz zaman bir lira için birbirine da. rılan, bir liranın hatırı için müra . ilik eden, yalan söyliyen, boyun i ğen, nice küçüklüklere katlanan, gene o lira için başkalarının raha. tını kaçıran, kuyusunu kazan kaç bin kişiye rasgelirsiniz!.. Hep o, bir tek lira için birbirini bıçaklıyan insanlar, bir tek lira için kardeşini boğan, babasını boğazlıyan mahluklar bile görülmüştür. Bir tek liranın etrafında bazan ne büyük esrar kümeleniyor; bir tek lira bazan ne karışık esrarı çö. zebiliyor!.. Bu, bir tek lira bendim işte... Fakat bütün bu saltanatı bu gece kaybettim!.. Sokaklara dokülmüş bazı kadın. İar vardır ki belki arada bir başlan önlerine düşer: Geçirdikleri hayat. tan iğrenirse; kendi kendilerinden tiksinirler... Ne de olsa, gene o kadınlar, ken dilerini saran, onlardan tatlı bir bakış dilenen, bu bakışın etrafında tapınan, kaynasan insanları gördükçe gururdan başlan döner; sevmçten gözleri kararır... Bende de, ta ilk günündenberi böyle bir his vardı. Ben de kendi kuvvetime güveniyordum. Hele bu saltanatın uzanıp gidişi o kadar tatlıydı ki.. Bu gece hepsi bitti... Bir zamanlar şöyle bir yan bakışı, bir tatlı sözü, milyonlar değen bir kadın günün birinde, nasıl diyeyim, Galata'mn yan sokaklanna kadar yuvarlandığı zaman ne duyarsa, ben de kumar masasının etrafmda onu duydum!.. * # • Kadın erkek bu süslü insanlar el lerindeki kâğıtlara baktıkça hepi miz onlardan birinin, bir kaçınm önünden bir başkasmın önüne geçi yorduk... O iskambil kâğitlannda ne büyük bir kuvvet vardı ki bir saniye içinde bizhn beşimizi, onu muzu, bazen bir araya toplanmış yüzlerce arkadaşla beraber savurup dağıtıyordu. En nazlı kadınlar bile çok defa bizim onümüzde, paranın önünde bir baş dönmesi ile gözlerini kaparlar, oldukları yere düşüverirler. Şimdi biz de bu iskambil kâğıtlarına esir olmuştuk!. Bu kâğıtlar, bu iskambil kâğıtlan demek ki bizden de, ka dmlardan da kuvvetliydü. bir merak için, bir sinir gerginliği içinde bizim beşimizi, onumuzu birden feda ediveriyorlardı. Karşılarındakinin sözlerine inanmıyorlar, oyununda bir yapmacık seziyorlar; iç lerinden: Belki de blöftür!. Diye söyleniyorlar; o, başka yerde bir tanesini değil, onda birini, yüzde birini kıyamadıkları liraların üçünü. beşini gözden çıkarıyorlardi.. Ouverture... Valeur de poter İki lira. Altı lira... Peki gördüm. Veriniz iki kâğıt... İki de bana.. Pas, rölans'ın ikisine... Saus voir: İki lira daha!.. İkî «as» ta kaldık ama; artık o lirayı da vereceğizj. Üç sekiz?.. Âlâ... Dekoratörler PmmUrden btrîran OeTcorü $fn hazırtanan Mgttk Wr taslak dar ziya da mühim bir rol öynar. Ziyası fazla gelmiş füimler gözIerL nizi kamaştırır. Ziyası az gelmiş kordelâlar karanlıkbr. Hiç bir çey göremeyiz. İşte elektrik mütehassısları elle. rindeki küçük güneşlerle filmi bu iki kusurdan kurtaran âmillerdir. Ziyası stüdyonun geniş bir mağara. dan farkı yoktur. Dekor ve aktör. lerle beraber ona can veren elektrik. çilerdir. Vakıa elektrikçiler az çok ope . ratörün emri altında çalışırlar. Fakat operatörün bu kumandası eğer tabîr caizse . tamamile teşriî mahi. yettedir. Asıl icra salâhiyet ve kabiliyeti elektrikçiler şefindedir. Bir sahnenin çevrilmesinde ekseriya on beş yirmi elektrikçiye vazife veri . lir. Bunlar bazan yılankavî kaytan. Iarını iğne deliği kadar ufak yerler. den geçirmeğe mecbur kaldıkları gibi kendileri de üç dört santimet • relik bir dekor arahğına sıkışırlar. Çok defa bir cambazdan daha ma . hirane şekilde merdivenlere asıh ka. lır, pervaz kenarlarmda dolaşırlar. Elektrikçilerin vaxifesi sade zi . yanın kuvvetini kotroldan ibaret değildir. Onun aktör çehrelerinde, eş. ya uzerinde husule getirdikleri akis. Ieri de takip ederler. Bu akisler o. yuk veya çıkık madenî levhalarla temin olunur. Bütün bu meharet ve gayretlerine rağmen zavallı elek. trikçilerin ismi, bir filmin ne afiş lerinde, ne de başlangıcmda zik . rolunmaz. çm makineler de yaplhnıssa da f az. Ia pahalı olması dolayısile her stüd. yo bundan bir tane tedarik edemi . yorlar. Etseler de gene Devloppeman mütehassısuunki kadar hassasiyet temin olımamıyor. Çünkü filim ahnırken . malum ol. duğu veçhile her sahne ayn par. çalar halinde çevrilir. Bu sahneler çevrilirken ziyalar ayni kuvvette ve. rflemez. Aydknlık ve karanhklan vekdiğerinden ayrı olur. Halbuki bunlar birbiri ardınca bir kül ha . Imde seyircilerm gözü önünden ge. çeceği için aralarında bir vahdet temin etmek icap eder. İşte devlop. peman mütehassısı bu birliği vücude getiıir. Filmin her sahnesini ayrı ayrı gözden geçirir ve onların açıklık veya koyuluklarına nazaran inki . şaf ve tesbit banyolarmda ne kadar raütfdet kalacaklarını tayin eyler. Filimler bu banyolardan sonra ku.m rumağa bırakılır. Alman Başvekilinin bir nutku Montörler Sinemacılıkla uzaktan ve yâkmdan alâkası olanlar pek iyi bilirler ki filimlerin montajı çevrilmelerin. den daha güçtür. Çünkü çevrilme esnasmda vukuu muhtemel bîr çok hatalar nazari dikkate almarak her sahne sekiz on kere çevrilir. Mon . taj mütehassısının vazifesi bunla . nn arasmdan en iyisini intihap etmek olduğu gibi bu en iyinin de kendi sinden evvel ve sonraki kısma na . zaran nerede başlayıp nerede bit . mesi lâzım geldiğinî tayin eder ve geri kalan kısmını kesip atar. Şimdi sesli ve sözlü filimlerde bunlara bir vazife daha inzimam etmistir. Kordelânın sesli ve sözlü kısmını diğer kısmma uydurmak. Yani on. larra konuştuklan cümlelere nazaran agızlarının açılıp kapanmaları. mn tevafuk etmesini temin eylemek, cenaze geçerken tango çaldırma . mak ve dans lokali gösterilirken mızıkanın matem havası terenniim etmesine imkân bırakmamak. Görü. lüyor ki bu vazife de muayyen tecrübe ve alışkanlıkla birlikte geniş bir kültüre ve uyanık bir zekâya sa. hip olmıya mütevakkıftır. Bunun için bazı rejisörler filmi çevirirlerken mutlaka filmin mon . törlermin d*e yanlannda bulunma larmı isterler. Bazıları da mes'uliyet kendilerine ait olmak üzere orada hazır bulunup bulunmamasında beis görmezler. Bundan sonra parçalar birbirlerine yapıştırılarak 300.400 metre . lik kısımlar vücude getirilir. Bu suretle filmin heyeti umumiyesi meydana çıkarılır. Bu esnada rejisörün muvafakati almarak sahne • lerin, bestekârın muvafakati almarak musiki parçalarınm yerleri de. ğiştirilebilir. Ekseriya rejisörle bestekârın arzusu yekdiğerine uymı yacağı cihetle bunların arasını bu labümek için montörün ayni zaman. da derin bir psikoloğ olması icap e. der. İşte sinemanın meçhul kahramanlarının vazifeleri! P. N. Jandarma U. Kumandanının ziyareti Şehrimizde bulunan jandarma kumandanı Kâzım Paşa dün İstan bul jandarma kumandanı binbaş' Ziya Beyi ziyaret etmiş ve tstanbul jandarma muamelâtile meşgul oi muştur. İşte ben artık bu hale geldim!.. * ** Akşamdan hepsi güler yüzlü idi; hepsinin neş'esi yerinde idi. Arada bir dolaşan içki kadehleri bu neş'ey' biraz daha köpürtüyordu. Bir motör kullanan makinist gibi çok konuşmadan, oyunda kazanacağı paradan başka hiç bir şey düşün meden oyun oynuyanlar da vardı; güzelce bir kadının gözlerinde iltifa ararken kendilerini unutanlar, kırıIıp dökülenler de vardı; kadınların arasında onlara gizli bh* ümit ver tnek için tatlı bir bakışı esirgemi yenler eksik olmadığı gibi... Bir, btr buçuk saat sonra oyuna a. ra verdiler. Herkes bir köşeye çe kildi. Kinnsinin elmde çay fincanı, kimisinde içki kadehi vardı. Hepsi konuşuyordu; hepsi de nâlâ güler yüzlü idi. Kazananlar seviniyordu; kaybedenler de ümitlerini kesme mişlerdi. Beş on dakika sonra oyun tekrar başlıyacak, talih hep böyle ters gitmiyecekti ya, elbet dönecek, bu sefer de onlar kazanacaktı. Hele ev sahibi hepsinden neş'e. liydi. Ortada dönen fişlerin içinden, arada btr yarımşar lira, birer lira aynlıyor, masanm bir köşesinde biriktiriliyordu. Misafirler için, oyuncular için evm içinde bir çok masraf yapılmıştı. Yeni iskambil desteleri açıhyor, sabaha kadar elektrikler yanıyor, yeniliyor, içiliyor; hizmet. çiler, hiç durmadan iş görüyordu. Mabadl var T. D. T. C. tebliği Şehîr plânı Tesbit miîtehassıslari «Devloppement» denilen hayalî zahire çıkarma ve tesbit ameliyesi biliyorsunuz ki lâalettayin fotoğraf. çılıkta da mühimdir. Fakat filim devloppemanlarım böyle rasgele bir adam yapamaz. Buna son derece hassas ve mütehassıs bir goz lâzım. dur. Vakıa son şamanlarda bjnj* i Ekmek'nerhi Belediye önümüzdeki haftanın nerhini tesbit etmiş, ekmek fiatları sekiz buçuk ve francelâ on uç ku • ruşta ipka olunmuştur. Cemiyet iki büyük lugat M. Yansen bu işin müş kül olduğunu söylüyor hazırlıyacak [Birinci sahifeden mdbait'i Elektrik mütehatnslari fiiliyorsunuz ki filimlerin çekil . mesinde aktörlerin mehareti, rejisökudreji operatörün dikkati ka. Bükreş'e gidecek möderrisler Hukuk Fakültesi reisi müderris Tahir Beyle Hukuk Fakültesi müderrislerinden Mu&lihittin Adil, Ahmet Reşit, Ahmet Samim, İbrahim Fazü Beyler ve Edebiyat Fakültesi reisi Muzaffer Beyle Tıp Fakültesi müderrislerinden doktor Akıl Muhtar Bey, ayın 22 sinde Bükreş'te toplanacak olan üçüncü Balkan konferansında bulunmak üzere perşembe günü hareket edeceklerdir. Haftanın füimleri: Şanghay yolunda Opera'da «Şanghay yolunda» hem bir ma. cera, hem de bir seyahat filmidir. deyircfler hem Port . Sait, Kolombo, Singapur, Şanghay gibi uzak ve gö. rülmesi merak edilecek yerlerde dolaştırıyor, hem de iyi tertip olun. muş bir vak'a ile onları eğlendiri . yor. Senaryosu şu şekilded'ir: Fred her gün hayatını rakamlar içinde filminden mr saTine geçiren bir muhasiptir. Kendisini bu yeknesak yaşayıştan kurtaracak bir vesile arıyor. Tam bu sırada zen . gin bir amcası ölüyor. Kendisîne mühimce bir servet bırakıyor. Fred bu para ile derhal seyahate çıkı. yor. Karısı Emili'yi de beraber alı. yor. Fakat deniz tutmasından fev. kalâde müteessir olan Fred bu se. yahatten pek fazla bir zevk ala . mad'ığı gibi karuını da elinden ka. çırmak tehlikesini geçiriyor. Çünkü yalnız kalan Emili yolculardan Gor. don isminde biriyle flörte başlamış. tır. Lâkin havalar düzelip te Fred te canlanınca Prenses lâkabile anılan bir kadına âşık oluyor. Emili vazi. yetin ciddîleştiğini görerek Gordon. dan ayrılıyor. Prenses te bir mace. raperestten başka bir şey olmadığı için Fred*in paralarını alıp kaçıyor. Bunun üzerine karı koca «eski tas eski hamam» denilecek şekilde kalıyorlar ve güç halle memleket . lerine eski aile yuvalarma yerleşi yorlar ve hayatta saadetin zengin. Hkte değil, gönül ferahlığında ol . duğunu anlıyorlar. Filmin baş mümessilleri Henry Kendall ve Betty Amann deruhde ettikleri rolleri iyi oynuyorlar. Bir vakitler öldüğü sayi olan Betty Amann da o yanlış haberi bu suretle bizzat tekzip etmiş oluyor. ler arasında birbirinden mahiyetçe ayrı iki dil varlığını ortadan kaldırmak. Temel unsurları öz Türkçe alan millî bir dil yaratmak. III Bu işi başarmak üzere; A) Yazılı vesikaları, halkta yaşıyan dil unsurlarını araştırarak geniş bir derieme ile büyük bir Türk Lugatı yapmak. Bundan başka, bütün Türk lehçelerini içme alacak bir (Lehçeler Lugatı) vücude getirmek. B) Dilinvzin yapısını, tâbi olduğu teşekkül kanunlarını meydana koyarak türkçenin gramerile sen taksını ortaya çıkarmak. C) Garp dillerinin hiç birin den aşağı olmamak üzere, onlardaki yüksek mefhumları anlatacak keskinliği, kat'iliği, açıklığı, haiz ol mak üzere, ilim dilimizin belkenvği olan ıstılahlan tesbit etmek. D) Bütün bunları yaparken ' en güzel, en ahenkli türkçeye bağlı kalmak» düsturunu asla gözden uzak lutmamak. Biz, merkez heyetine verilen bu vazfelerin ne derin, ne geniş, ne güç olduğunu bir an unutmamak şartile, aldığımız bu esas dahilinde bütün kuvvetimizle culışmak azminde, kararmdayız. Bu büyük ve şümullü işlerin tam muvaffakiyetle başa rılması bütün milletin yardım, bü tün milletin alâkası ile kabil olabicektir. Bu u&urda şehirli, köylü bütün Türk'lerin emek birliği andı ile çalışmalan, bu işin en parlak mu • vaffakiyetlerle en büyük neticelere varacağı hakkmda, bize sarsılmaz bir emniyet vermelidir. Bize en büyük güçlükleri devir • mek için, en çetin engelleri yırtmak için her zaman fikir, kuvvet, cesaret ve emniyet veren Gazi Hazretlerinin Türk dilini canlandınlma sı işinde de başımızda bulunması, Şehrünizde bulunmakta olan Profesör Yansen İstanbul'un plânı hakbul çok zaman evvel, nisbetsiz sukında şu beyanatta bulunmuştur: « Ankara'nın plân tatbikatın • dan umumiyetle memnunum. Anka.ra'da plân tatbikatının ne derece ilerlemiş olduğunu görmediğim için size kat'iyetle ifade edemem. Benim bildiğime göre tstanbul plânı için tesbit edilmiş bir şey yoktur. Maamafih İstanbul Belediyesinin bir şehir plânı yapılması için bütçesine 50 bîn lira koyduğunu biliyorum. Ankara'da iken bu hususta Basvekil Paşa ile Dahiliye ve Nafıa Vekilleri ile görüşeceğim. Bugün de Vali Muh'ttin Beyle konuştum. Kat'î bir şey söylememekle bera ber İstanbul plânının tahakkuku büyük paraya mütevakkıf olacaktır. Tatbikı çok müşkül. Çünkü İstan bul ço kzaman evvel, nisbetsiz su • rette inşa olunmuş bir şehirdir. Böyle bir plânı tatbik etmek için icra ata engel olabilecek bütün bina lan boşaltıp yıkmak icap edecektir. Geçen gün öğle üzeri Eminönü'nden Unkapanı'na giden caddeyi gözden geçirdim. Ne yol yarabbi! Yeni bir şehir yaparken bu gibi sıhhate muzu ve dar mahalleri yıkıp ortadan kaldırmamak mümkün müdür? Halbuki yıkıcılığa başlamadan ev • vel yapıcılık yapmalıdır ki icraat :.!e İ beraber bina kiralarında yükselme hasıl olmasın ve mal sahipleri ihtikâra sapmasmlar.» M. Yansen dünkü trenle Anka ra'ya gitmiştir. Mumaileyh Ankara plânı tatbikatı hakkmda tetkikat yapacak, imar heyetile temas ede cek ve bir hafta sonra buraya dö necektir. bize yüksek delâlet ve irşatlarile. rehberlik etmesi işlerimizde muvaffakiyelîn en kat'î bir delilidr. Türk Dili Tetkik Cemiyeti \ Merkez Heyeti