24 Ekim 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

24 Ekim 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Türk » Fransız dostluğu yeni ve samimî bîr safhaya giriyor Ziyafet Kalabahk bir salon. Misafir ler ikiye ayrılmış. Gençler, ihtiyarlar... Arasîra sohbet var, arasira da musiki... Fakat, alafranga musiki! Bir aralık ihtiyarlardan biri homurdandît Efendim, bu nasıl musiki Boyle?.M Nedîr bu feryat, bu figan... Domnz şîsler gün! Bu isyana, Earşî kose'deki gençlerden biri cevap verdi: îtîyat mes'elesi beyefendi.. Bîr miiddet sabrederseniz ali şirsînîz| Ihtiyar, Kâzin Hazm bVsînî salDoğru, 'dögru... Insân 'dunya'da hangi îztıraJba alışmaz ki... Bir dakika sustu, düşündü ve derm bir göğiis geçirdi: AH alaturka saz ah\.. Ne fcibar, ne hjşfi, ne içten musiki • dîr ©l~~ Gene aynt genç cevap ver3fc Evet, alaturka saz 3a gu zeldir^ Fakat çok külfetli mu sikidır~. Dinlemek için bir çok sey lâzîm..* Ne gibİ? ~ Raki Iâzîm, pâstîrmalî "yumürta lâzîm, çiroz lâzîm, peynir Iâzîm, turp Iâzun, cacık lâzîm, tarama Iâzîm, turfn Iâzîm... Kadın Iâzîm... Ve Ker târaftan lcöpân kahEaahalar arasîndâ flâve efti: * Hatta bazan bu ziyafeti mü"sikiyenin tamâm olmasî için sonunda bir çinayet bile lâzîm! Akbaba Hleshedi Bahkkıtlıgı Torik Necmi ile Debreli Hasan, iki saattir nhtım üzerine çömebnişler, oltalar parmakta. bekleşip duruyorlardıVapurlar geçiyor, romorkor ler geçiyor, sandallar, frtalar, salaporyalar geçiyor, fakat ilâç için bir tek bahk, bîr çurçur bile geçmıyordu! Torik, ikide bir'de hiddetle denize tüküruyordn: Hay kılçigma tükürdâgu müri meredi be.^ Ulan deniz kenarmda balık avlamak, yangîn yerinde ahk avlamaktan daha zorlaştıî... Debrefi Havan tas3ik et6t Çok Hogri sososösoyliyor sun vellâhi Torik Bey kardâşhn! Bu aralık, karsî kîyîdan yaklasan bir san'dal içmde Meşhedi Cafer goronmez mf! ÎTorik, derhal narayî bastî: AIIabL^Ejderî 3erya geliyorî.^. EteyçuıiK «euimu.. Eleyçom selâm! Morok, BereJen geliyorsun be?... Malum ya, aşağı kurtarmazz Ya Bahrnnuhîti HindTden tesrif buyuruyorsunuzdur, ya KUÖJU Şhnalî'den!. Yoh... BHIememtşsen... GandiIH'den geErem... Fatin Efendi dadcrimde mnanrdun.. Ne yapbn crada? tYıldızlartfyfHTonfik ebni şem!... IDe özünüz burada nidüpsonfiz? Biz mî?... Sozum yabana bahk tutuyoruz... Ama, iki saattir bir şey yok! Beyhude Kekleışîyjeslniz ağa. Hiç bahH yphti! ürkek Cemal Bey bir at almak isti yordu. Getirilen atlardan bir tanesini muayene ederken sahibi • ne sordu: Bu at ürk'ek galiba.. Kat'iyyen ürkek değildir.. Bahçenin Öbür ucundaki ahırda tek başîna yatıyor... Hiç ürkek olur mu! lsmet Paşa rTaycIi k'aÜnyor „. Dolmufa bir a'damU. Fransa Dnr, dur ... Ben de geliyoram! Halk manileri Ay doğctr meşelerde, Gülsuyu şişeler'deî Herkes cdmış yârini Ben kaldtm köşelerde! Halk manileri Üç âşık, üç hediye Rengîn Hanîmefendi, ayna karşısında iki saattir kasları, kirpikleri ve dudaklarile uğraşı • yordu. Rengin Hanîmefendi, güzel • dir, gençtir, çapkîndır. Rengin Hanımefendınin mi • safirsiz günü, hatta gecesi olmaz. Fakat, o gün bilhassa kabul günü İdi. Bir aralık hizmetçi îçeriye gîrdh Celil Beyefendi geldi... Salona al! On dakika sonra hizmetçi tekrar göründü: Rahmi Beyefendi geldi... Salona al! Be» dakika sonra, hizmetçi gene haber getirdi? Halit Beyefendi geldi... Salona al... Esasen kendî işi de bitmişti. Aynada, muhteşem aksini tepe den tırnağa kadar hayran gözlerle bir daha süzdükten sonra, oda dan çıktı... * ** Celİl Bey, Rahmi Bey, Halit Bey.. Bu üç zengin tüccarîn her biri, Rengin için renkten renge giriyorlardı. Üçü de, ona güzel, sevimli, sıcak görünmek için zekâ, zarafet, incelik yarıçına girmişlerdi. Rengin Hanîmefendi, rüzgâra tutulmuş bir fidan gibi, yeşil i peklere bürünmüş narin vücudü tath kıvnmlarla bükülerek sa londan içeriye girtnce âşıklar telâsla yerlerinden fırladılar... Pembe tîrnaklı parmaklara bı • rakılan birer buse damlasından sonra, tekrar herkes yerine oturdu, sohbet başladî: Plâj hatiralan, balo hazîrhk lan, yeni moda hareketleri, aşk dedikoduları bu toplantıların daimî mevzuudur. Bir aralık Rengin Hanîmefendi, kurnaz bir masumiyetle sor • du: Hayatta en çok neyi seve rim bilir misiniz? Âşıklar derhal atıldılar: öğrenmeği pek arzu ede rım.. Lutfen söyleyiniz.. Emrinizi bekliyorum.. İnci gerdanlık.. Otomobil.. Ve... Aç gözlü görünmemek için bunu bilhassa ilâve ettit Kırmızı karanfil! Âşıklar, onun bu arzularını hiç goz kırpmadan, hiç soluk almadan dinlemişlerdi. üçünün de yüzünde, sevgilisinî mes'ut et meğe karar vermiş insanların tath tebessümü vardı. * ** Ertesi sabah, beşer dakika fasıla ile üç kere kapı çalındı ve üzerlerîne (Celil) (Rahmi) (Halit) Beylerin kartlan iliştirilmiş üç demet kırmızı karanfil gel di! Ay doğar ayctn ayan, Yoilara dnştöm yayan! Rüyana girmezken Odana girdim, uyan[ tlle geççen sene özüm hemî^îrti tutmişemi... • Çekirge Hatıra Hanîm yeni hizmetçisîne sordu: Zeynep... Efendim! Mutfakto. bir genç gör'düm, kim o? Vallahı bihnem hanımcı • ğım.. Bana ait degil! Ya kime ait? Belki e*ki hizmetçi unut • muştur! Teşbih Hizmetçi içeri girdi: Beyefendi, sizi bir hanım görmek istiyor? Nasıl hanım? Şey.. Bizim hanîm gibi bir hanım.. öyle ise beyefendi sokağa çıkti diyiver! Baba der: Kalk gidelim, Çubuğu yak, gidelim! Güzele doyum olmaz Bir kere bak, gidelim! Ay doğar çini mini, öpsem ağztn içini! Dün gece nerdeydin: Koynamun güvercini! ı Mevsim tehlikelerinden; Belli olmaz! Iki ahbap arasında: Şu selâm verdiğin kadtn Nazan Hanıme » fendi değU nu? Evet... Refikanız hemtmefenditnn dostudur, 'değîl mi? VaUahi bîU mem... Refika • mt iiç saattir görmedim! Merak etme Aman ko . cactğun, yeme ğînriz gayei az.. Misafirler nasıl doyacaklar? Merak et . me kanctğun , sofraya annen de oturacak, kimsede îştiha kal tnaz! Naci Bey mektup yazmayt hiç sevntez. Pek mec. bur kalırsa, ancak bir kaç sa tırla fikrini an . latmağa çalışır. Bir gün, arka' daşı Ahtnet Be yin öldiiğünü duy. du. Kartsma bir taziyet mektabu göndermek tâ. zım. Şu iki keli . meyi yazdı: (Hanîmefendi... Heyhat!) Aradan üç ay geçmişti. Bir gün, Naâ Bey, Ah . met Beyin karıstnın tekrar kocaya vardığtm duydu. Bu sefer de bir tebrik mektubu gon . dertnek lâzım. Gene şu iki ke limeyi yazdı: (Hanîmefendi.. Bravo!) içaz san'atı! Bası havahlar: Erkek Niçin böyle soğuk duruyorsun?.. Kadın Ne yap.ayîm> pardesüm yok ... Üşü yoruml Ne müthiş rüzgâr ... Nerdeyse havalanacağız. Haydi canım ... Senin havalanmak için rüzihtiyacın yoktur! ÇtMDlK

Bu sayıdan diğer sayfalar: