22 Kasım 1932 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

22 Kasım 1932 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

leşrımsam Cumhartyet QAFIAR Hitler Başvekil oluyor! Brlin 21 (A.A.) Hitler, Hin d burg'un daveti üzerine saat 10,30 da müşarünileyhin nezdine gitmiçtİT. Mülâkat, 15 dakika devam etmiştir. Hitler, Nazî fırkasmın Basvekili, fırkanın lideri olmıyan hiç bir hü • kumetle teşriki mssaide bulunmıya cağını söyiemiştir. Hitler, on büyük fırkanın fideri sıfatile, sağlam bir ekseriyete ve muayyen bir proğrama sahip bir hükumet tejkilinin ne gibi şerait altmda mümkün olacağını araştırmağa memur edilmiştir. Hindenburg'un Hitler'e boyle bir hükumetin teşkili için kendisinin ne gibi şartlara lüzum görmekte oldu ğunu bildirmiş olduğu tahmin olunmaktadtr. Mülâkatın hitammda neşredilmiş olan resmî tebliğ, Hitler'in buna mektupla hem de hemen bugün oğledsn sonra cevap vereceğini vadetmiş olduğunu beyan etmektedir. Devlet ve fert bir asrın muvaffak olamadığı ve gösteremediği inkişaflan mucip oldu. llim, fen, sanayi, edebiyat, ziraat, ticaret hulâsa beserî faaliyetin her sahasmda adeta mucizeler yaratıldı. Asırlardanberi korporasyonların, istibdadın, derebeylerin tasallutları altında ezilmif olan ferdî kabiliyetler bu kere önlerinde genis ve maniasız sahalar bularak hayretbahs bir tarzda infilâk etti. O zamana kadar adeta tabiatin esiri olan beser az bir zaman içinde tabiat kuvvetlerini kesfederek ona hâkim olmağa başladı. Servet ve refah ki tabiat üzerine konmus beser mesaisinin mahsulü • dür görülmemiş derecelere vardı! Fakat yeni nizamı temin eden bu ahenk dahi kendi içinden yeni bir tezat çıkarmakta gecikmedi! Bu tezat ta sermaye ile sâyin çarpısma sından ibarettir. Serbest mesainin ve ferdî faali yetin mahsulü olan sermaye suiistimale başladı. Gittikçe kuvvtstlesen ve f ekniğe hâkim olan sermaye sâvî sıkışt'rmağa, istismar etmeğe koyuldu; ahengi temin edecek serbestî artık rolünü oynıyamaz oldu. Filen fazla kuvvetleşmiş olan sermayeye karşi sâyin serbestisi bir hayal halini aldı ve bir tazyik ve suiistimal menbaı oldu. Ahenk bozuldu, sermaye ile sây arasmda tezatlar hâsii oldu ve mücadele basladı. Dikkati celbetmeğe lâyık bir noktadır ki bu mücadelenin hedef ve gayesini ilk evvel tesbit e derek kurulması arzu olu nan yeni nizamın nazarivesini meydana çikaranlar sermayedarlar arasından çıkhlar. Ovren fabri ka sahibidi. S. Cimon bir prensri. Fourrier zengin bir tüccar oğlu idi. Hatta Karl Marks ve Enkels bile zengin ailelere mensupturlar. Zahiren gartp olan bu vak'a hakikatte pek tabiidir. Çünkü cemaat yalnız maddeten yükselmiş değildir. Ayni zamanda manen ve ahlâken de yükselmiştir. Artık kalplerde ve ruh larda . însafsızlığa ve tahakküme karşı eski lâkaydi ve tahammül kalmamışhr. Filhakika eski nizamdan amelede istifade etmemiş değildi: Hayat ucuzlamış, ücretler artmış, ; »tisnaî muameleler kalkmıs; fakat buna rağmen bu nizamdan bekleni • !en eaadetler tam olarak tahakkuk etmedi. Sermaye ile sây arasmdaki mesafe gittikçe genişliyordu: Bir tarafta gittikçe muayyen ellerde toplanan sermaye gayet geniş yaşamak imkânım verirken diğer tarafta adetçe mütemadiyen artan amele sâyi Luna nisbeten pek az şeyler temin edîyordu. tşte bu farktır ki sermayedar arasmdaki yüksek kalpli ve hassas ruhlu insanlan • amele tarafmı iltizam etmeğe ve amele ihtiyaç lannm tercümam olmağa sevketti. Eu insanlardır ki eski nizamın ek siklerini ilk evvel formüle ederek yeni btr nizamın kurulmasraı talep etmeğe başladılar ve bu suretle medenî beşeriyet için yeni bir «oluş» merhalesi başladı. Fakat bu «oluş» merhalesinden sonra çıkan tezatlar ve çarpış malar daha kanşık, daha çe tin ve daha muaddal oluyor. Çünkü zaten bu tezatlar ve çar pışmalardır ki içtimaî tekâmülün seyir ve devamını temin eder. Ve bînaenaleyh her merhaleden sonra gelen nizam tarzı daha mütekâmil, daha ozlü ve daha çapraşık olduğun dan doğurduğu tezatlar da daha özlü ve daha karışık oluyor. tşte bu mütemadi «oluş» lardır ki içtimaî nizamı muhafaza etmek le mükellef olan devletin salâhiyet lerinin mütemadiyen vüs'atlenmesini kendi kendine doğurur. Zira her yeni merhalenin hululü ile devletin daha kanşık, daha geniş ihtiyaçlar ile karşı karşıya gelmesi vazifelerinin de daha girift bir madim. Hemen elimden paketi aldı: Yorulmayınız, dedi, nazik kollannıza en küçük bir yük bile fazladır. Artık size bir prenses mua melesi yapacağız. tçimden: «Sen de aklın sıra be . nim prensim olacaksın değil mi? Düdüüük!» dedim. Ağaçlann altına doğru yürüdük. Hararetle soruyordu: Nasıl oldu bakalıtn? Kararı nızı nasıl verdiniz, ne yaptmız, evden nasıl kaçtmız? Kahkahalanmı içimde boğarak cevap verdim: Pek kolay olmadı, Mosyo Andre Roan... DUn gece helecanımdan, adeta sabaha kadar uykum kaçtı; bakınız hâlâ kalbim çarpıyor. Elini kalbimin üstüne koydu: . Vah vah, demek hâlâ hele candasınız, şimdi apartımana gideHm, ben size bir ilâç veririm. Yaptığımız plân icabı hemen o. raya gitmek lâzıtndı: \Bana da sorarsanız Bu sefer Türkiye'nin her tarafından güzeller bekliyoruz: Bursa'dan cildi «İpek» gibi ince bir kız. Ankara'dan «Kedi» gibi kıv rak, mafsalları elektrik dolu, canh bir kız. Amasya'dan «Elma» yanaklı, dinç, ve sihhatli bir kız. Giresun'dan «Fındık» kurdu gibi cana yakın ve sevimli bir kız. Samsun'dan «Tütün» dumanı gibi endamı kıvrılan bir kız. lzmir'den «Uzüm» gözlü, şirin bir kız. Adana'dan «Pamuk» gibi be* yaz bir kız. Kütahya'dan gözleri «Çini» gibi renkli bir kız. Afyonkarahisar'dan bakışlan «Esrar» dolu bir kız. Zonguldak'tan «Komür» gibi siyah gözlü bir kız. Uşak'tan «Hah» resmi gibi. tasvire benzer bir kız. Bütün Anadolu'dan bağları ve ovalan jnbi gözleri alan, seyrine dovum olmıyan kız. fstanbul'dan da «Keriman» gibi halis güzel bir kız! Dünkü Mecliste \ îindenburg yeni kabinenin teşkilini Kabul edilen Lâyihalar Fşist Reisine tevdi ettî muvafakat etmemişlerdir. Hindenburg, fırkalar haricînde bir zat tarafından riyaset olunan «Reisi Cumhur kabinesi» fikrine rucu etmesi muhtemeldir. Hitler, saat 15 te bir tebliğ neşrederek Hindenburg'un kendisine tevdi etmiş olduğu vazifeyi bildirmNtir. Mumaileyh, müşaverelerine de • vam etmektedir. lçtimaî tezatlar Yeni Güzellik müsabakasında Kadro'cular zannediyorlar ki iç timaî tezatlar ve çarpısmalar yalnız kapitalist cemiyetlere münhasır bir hâdisedir. Aldanıyorlar; bu tezatlar ve çarpışmalar ta ezelden beşerivetin kaderidir. «Tarihî maddiyecilik» mek. tebini tesis eden Marks ve Enkels mektebin felsefe malzetnesinî Hegel'den almışlardır. Hegel'in felsefes: ise işte bu tezatlara ve çarpışmalara müstenittir. Bu mütefekkire göre kâmat ve tabiat bir ahenk ve muvazene arkasından koşar, lâkin hiç bir zaman onu bulamaz. Bir tezadı bertaraf ederek a hengc kavuşmak üzere iken yeni bir tezat onu hedeften uzaklastınr, yeni çarpışmalara sevkeder. Zaten t». kâmül ve inkişafın «ım da bu mü temadi koşmalardadır. Içttmaiyat sahasmda bu h&dise o derece umumî ve barîzdir ki gözle görmemek bile mümkün değildir. Yunan ve Roma tarihlerinde iptidada Plebeenlerle Patrisienlerin kavgalan asırlarca devam ediyor. lki sınıf arasındaki tezat cemiyeti bir a» henk arkasından koşturuyor. Ve bu ahenk nihayet iki sınıfm birleşmesile bulunmuş gibi zannedilirken bu kere köleler ile hürler ve kolonlar ile patronlar arasmda niza başlıyor. tkinci bir devh olan corta zamanlar» bastanbasa tezatlar, çarpışmalar ve kaynaşmalar devridir. Bu de virde herkesi herkese karsı çarpısn* görüyoruz. Şehirler feodallara, feodallar kralîyete, kraliyetler kiliseye, »ervaj halinde bulunan koylüler arazi sa • hiplerine karsı müternadi bir kavga halindedirler.. tngiltere'de derebcyier halkla hbr* leşerek kraliyet makamına galebe çalıyor ve parlâm«ntarizm sistemi ile ahengi temine yelteniyorlar. Fransa'da kraliyet makamı halkla birleşerek feodalleri nutğlup ediyor ve mutlakiyet usulünde ahenk an yor. Almanya'da derebeyler impara • torluk makamı ile birleşerek halkı itaate icbar ve feodalizmm yeni bir s«kilde idanvesi île ahenk bulmağa çabahyorlar. Bütün bu hamleler, bu gayretler muayyen bir zaman için semereli ve faydalı oluyor, çünkü o zaman için ahengi temin ettiklerinden inkisafı mucip oluyorlar. Fakat bu inkişafın kendisinden bile yeni tezatlar çı • kıyor, ahenk bozuluyor, yeni kavgalar başlıyor. Meselâ yu • karıda dedik ki Fransız'lar orta zamanlarda ahengi idarenin mutlaki yetinde araddar. Bu yeni nizamı doğuran ahval derebeyler ile ahali ara sındaki menfaat tezadı idi. Fakat devlet bu tezadı bertaraf ederken kendisi yeni bir tezadın zuhuruna sebep oldu, halka dayanarak dere beyleri bertaraf eden mutlakiyet bu kere de tasallutunu halk üzerine teşmil etti ve bu suretle şnndi de halkla kraliyet arasmda tezat basladı. Kraliyet makamınm azginlığı ve suiistimalleri ile bu tezat büyüye büyüye nihayet Fransız mkılâbına müncer oldu. Fransız mkılâbi ahengi kraliyet makamınm kaldırılmasında, smıfların ilgasnda ve ferdî serbestilerin temininde aradı. «Hukuku beser> beyannamesi bu yeni nizamın misakı idi. Ayni tezada maruz kalan bütün berrî Avrupa cemiyetleri Fransa'yı bu hıısusta taklit ettiler. On doku zuncu asrın ilk nuf ında • Avrupa'nın her tarafmda yapılan bir sıra isyanlar, kıyamlar ve inkılâplar bu yeni nizamın her tarafta kurulması içindi. «Demokrasi» namını taşıyan bu yeni nizam muhteşem semereler vermekte gecikmedi. On dokuzuncu asrın ruhu makamında olan yeni nizamın düsturlan hiç bir zamanın ve hiç Ecnebi mektepler de belediye resmi verecek Ankara 21 (Telefonla) Büvük Mület Meclisi bugün saat 2 de Refet Bevin riyasetinde toplandı. Bazı mebuslann mezuniyet tezkereleri ile Ça nakkale meb'usu Şükrü Beyin arazî venrisi kanununun be<inci maddesinin tefsiri, yüksek tahsil goren ve on birinci dereceden aşaeı vazifede bulunan memurlara dair tefsir müzakere ve kabul olundu. Ankara memnrlannm mesken tazmînatı lftvîhası Maliye Encümenîne bavale edîldL Ecnebi mekteolerden bazılarmdan tanzifat ve tenviriye resmi alırup alınmamasma dair mazbatada Dahiliye Encümeni bunlann da resim vermesî lâzım geldiğini bildimvsti. Maliye Encümeni venn vermeleri lâzım geldiinnde müttefik olmakla beraber Dahilive Encümeninin hükvmet isterse bir lâyiha ile bunu tadfl edebileceği hak • kındakî noktai nazara istirak etmivor* du. Refik Şevket Bey Dahiliye En cümeni maTbatasmtn kabulünü teklif etti. Vekil Şükrü Kaya Bev bunun aynca müzakeresi için DahHive Encü • menme gitm«<ini îstedi, Hakki Tank Bev de ayni fıkre iştirak etti. thsan (Beyazıt), tsmet (Çorum) Beyler Maliye Encüm«ni mazbatasmm kabulünü istediler. Encümen mazbatastnm kabulü için AVıdülmuttalin Bev ve rufekasının verdiği takrir kabul olundu. Bu soretle bu mekteplerm de verci vennesi, ücretli talebe aidıklan icin binalanmn akar sayıisbüeceği kabut olunmnştnr. Mutealpben rnrnanrı»»deln diğer maddeler de kabni edilerek celse persembeye talik edildi. Mecliste vilâvetlerm hususî idareleri lâyîKavTiı letlrik îçtn rtîr mu^telit encü* men, Kaftamnmı meb'osn Süat Beyin belediyefcütcelerindekimaaş ve Bcretlerle yetim maaslan hakkmdaki \pv\havı müzakere etmek üzere ayn bir muhtelit encümen secilm>rtir. ilk nikbinlikler Berlîn 21 (A.A.) Hitler dîin fırkalarla mahremane olarak isti şarelerine devam etmistir. Mumai leyhin dünkü mülâkatları, nasyonalAlman ve merkez fırkasi reisleri ile olmuştur. tyi malumat almakta olan meha ~ fil, Hindenburg'un Hitler'i tam ma nasile bir parlâmento eks<*riyetinden ziyade bir esas programı bulmağa nimresmî surette memur etmiş olduğunu beyan eylemektedir. Hindenburg'un, Hitler'in riyaseti altında teşekkül etmesini arzu et ~ Hitler'in istişareleri mekte olduğu millî temerküz kabi Berlin 21 (A.A.) Havas Ajansı nesi ile her şeyden evvel Reichstag'a muhabirinden: bağlı olan parlâmento koalisyonu kaKanunu esasî mucibince Hinden binesi arasmda bir fark gözetilmek • burg, Hitler'den yeni bir parlâmanter tedir. kabine tetkil etmesini istemiştir. Hitler'in ilk teşebbüslerinin bir Hitler'in muvaffakiyetsilziğe uğ * nebze nikbinlik uyandırmış olduğu rıyacağı zannolunuyor. söylenmekte Ue de asıl müşkülâtın Fiivaki, bölye bir kabinenin teşkili fırkalar arasında daha sarih bir su " için iştirakleri lâzım olan bir çok fır rette müzakerata girişildiği esnada baslıyacağı gizlenmektedir. kalar, Hitler'in Başvekil olmasına SERVER BEDÎ frak'ta askerî Mükellefiyet usulü Tıvmis gazetesinin Bağdat muhabtri bildiriyor: Yeni Irak kabinesinm programmdaki ordunun millî esas üzere takvivesine rine B*km mükellefiyetin tatbik edüe' ceği anlasılıyor. CenvveH Akvnm I^k'ın azalı&a k m hiTİü îçîn kendis'ni mudafaava rmıkte dir «Imasım cart kovmustu. Hal:h»zırda Trak'm müd?f»ası tngiliz bava kuvretine b*"ğh olduğu kuvvetle zannedfl • diğinden askerî mü^enefiyet usulü terviç ve îHizsm edilmiştir. Hükumet netrol madenlerinden «lı nac?k mîrî hisseM">ve idarî ısNhat sayestnde Trnk'ın m*H vaTİyetinin ıslah • • ! ; vadetmektedir « en Londra 21 (A.A.) Londra'da müteşekkil Şell petrol kumpanya smın merftezi, cenubî Afrika'lı genç tayyareci Smith'in benzin ihtiyac.nı temin ettikten sonra bu sabah Gao dan hareket ettiğini bildirmektedir. Japonya kendisini IVlüdafaa ediyor Cenevre Mançuri mes'e lesini tetkike başladı Cenevre 21 (A.A.) Minetler Cemiyeti mecltrî, bugün saat 11,15 te M. de Valera'nm riyasetinde umumî bir içtirna aktetmistir. Bq içtimada M. Boncour, Sir John Sfanon ve baron Von Neurath ile Lytton komisyonu azası da hazır bulunraus • lardır. M. de Valera, mesaisinden ve çetm vRzifesinden takdirle bahsettiği Lytton komisyonunun tesekkülü tarihi ve sebebi tesekkülü hakkında izahat ver mis, bu komisyonun yaptığı tecrübenîn atide takip edüecek usul ve muamele tarzmın düzelmesine hizmet etmesini temenni evlemistir. M. de Valera, bu komisyontm ne gibi serait dahilinde toplanmağa davet edildiğini ve 19 lar komitesinin ne suretle teşekkül ettiğmi izah etmistir. ... Bundan sonra Japon mümessft, hükumetinin noktai nazan hakkında izahat vermiştir. Çin mümessiK, hükumetinin tezini saat 16 da izah edecektir. Hoover Rooseveît Mülâkatı Beklenen mülâkat bu hafta olacak Nevyork 21 (A.A.) M. Roose velt, borçlar mes'elesinde Amerika nın ittihaz edeceği hattı hareket hakkında M. Hoover ile göriişmek üzere ba hafta Vaşington'da ka'acajnnı bildirmistir. Müşarünileyh, demokrat liderlerile görüşecektir. tngiltere ve Fransa'nm müracaatiarma cevaben tnoratorvomun temdidine veva itilâflann yeniden tetkikine müteallik olan bütiin kararlann koncrre tarafından tasdikı lâzmı gelmektedhr. Nevvork 21 (A.A.) tvi malu • mat almakta olan mehafu, haro borçlan mes'elesinin yeniden tetkiki üıtimalinT» nakabPi içtinap olmasma rağ* men în*fltere'nm moratorvomun tetndidi talebhvn reddedileceği mütaleasmda *uılunm*ktad'r. Dün bildhflmts olan bütce plânı, konerenin her türlü fedakârlıklara muhalefet etmek azm:ni takviye etmistir. Sivasî mütehassılara gore M. Hoover ile M. Rooseveît arasmdaki mü'âkatm vaziyeti pek fazla değiştirmesi ihtimali yofctur. Bflmukftbele M. Roosevelt'in de m'krat rüesası ile vaoacağı mükâle melerden daha mühim netîceler çık masına intizar olunmaktadır. tki mvhtelit encömen Afrika'lı tayyareci bulundu irt şa mes'elesi lrtisa evrakını tetkik eden ihiarî encümen perşembeye kadar mesaisini bitirecek, ve raporunu Muhtelit Encümen heyeti umumiyesine verecektir. Amerika'lı muharrirenin tetkikatı Ankara 21 (Telefonla) Şehri mîzde bulunan Amerikaiı muharrir M. Leni, Maarif Müdürü Haydar Beyin refakatrade olduğu haide bugün Anka ra'nm bütün m«4<tepf<>rinî gezmb, taiebelerin harek^tüe alâkadar olmus ve smemalarmı almıstır. M. Leni, mektepierîmizi çok iyi bulmus, Amerîka'da dahi mekteplerin ayni vaziyette olduğunu, bu itibarTa cok güzel intibalarla mesbu olduğunu söy lemistir. Amer'ka'lı muharrir, memle • ketimîzde dört bes gün kadar daha tetkikatta bulunduktan sonra Amerika'ya a^dpt ed«»rek nesri«wtta b'ilunacakbr. Le Cap 21 (A.A.) Amy Johnson, hava yolu ile Londra'ya dîJn mek projesim terketmistir. Zira, tayyaresini cenubî Afrika'lı 19 yaşında bir tayyareci olan ve Londra * Cap rökorunu kırmak üzere Dua la'dan Gao'y» müteveccihen hava • Ianmış olup henüz kendisinden hiç bir guna malumat alınmamış bulu nan Victor Smith'in aranması için irae etmeğe karar vermiştir. CumhurİYel 5 Kuruçtur • Türkiye içio Hariç îçin şeraiti • Senelik A!b aylık Oç aylık Bir avlık 1400 Kr. 750 400 150 2700 Kr. 1450 800 Yoktnr )ahiliye ve Maarif Vekilleri Ankara 21 (Telefonîa) Dahiliye Vekili Şükrü Kaya Bey bu sa • Ankara 21 (Telefonîa) Yarın bah fstanbul'dan avdet etti, istas Fırka jrruou toplanacak ve müzakeyonda Vekâlet rüesası tarafından reler» *»a*lanacaktır. karşılandı. Hafif bir bronşitten rahatsız olan Maarif Veküi Reşit Galip Bey iyi Kayseri 21 (A.A.) Beledive Reisi Ieşmiş ve bugün makamraa gelerek Oe aralannda vuku bulan ihtilâf dolaişe baslamıştır. yısile îstifa eden 15 beîedive azasm dan sonra 11 aza île belediye rebi de istifalannı vermislerdir. Beledive meclisi îzmir 21 (Hususî) Dün gece saat miinfesflıtir. tntihabata yann baslana sekU buçukta burada hafif bir zelzele caktır. olmuştur. Fırka Grupu toplanıyor Amy Johnson'un Kap se'eri Kayseri beledive reisi istifa etti izmir'dezelzele oldu hiyet kesbetmesini ve binaenaleyh salâhiyetlerinin de daha ziyade genişlemesini icap ettiriyor. Fakat gördüğümüz veçhile e. sas âmil daima ferdî faaliyettir. Bütün bu tekâmül merhalelerini, bu «oluş» zaruretlerini ve onlarm icap et •tirdigv devlet salâhiyetlerinin vüs'et lenmesini hazırlıyan ferttir; ferttir ki sermayeyi arttınr, tekniği korur, ve bu faaliyeti ile içtimaî hayatm bünyesinde değişiklikler husule getirerek yeni ihtiyaçlarm, yeni tezat! ann doğmasına sebep olur ve bu ihti« yaçları tatmin ve tezatlan bertaraf edecek yeni içtimaî uzviyetlerin ve yeni devlet fonksionlannın zuhura için saha açar. AĞAOĞLU AHMET Evet, dedim, hemen apartımana gidelim, biraz uzanmağa, din lenmeğe ihtiyacım var. Hay hay, derhal... Bakımz orada ben sizi nasıl tedavi edece ğim. Bahçeden çıktık, gene bir otomobille apartımana gittik. Yolda bana, türlü diller dökÜyor, hep Utikba limdeki muvaffakiyetlerden bahse diyordu. Aman yarabbi! Bu dirnyada sahiden ne sahtekâr insanlar va Bu adamm bir dolandırıcı olduğu nu bilmiyenler, halinden kat'iyye: bir şey anlıyamazlar. Sanki hakik ten Andre Roan'mış gibi sinema ha yatmdan, Paris hayahndan, filim lerden öyle bir bahsedişi var ki.. Bu işe ait ne kadar meslek tabi varsa hepsini benim için bir gü öğrenmiş ve karşımda bülbül gi sayıp döküyor: Senaryo'lardan, p dö vü'lerden rejisörlerin nasıl çal tıklarından, Röne Kler'lerden, (Mabadlvar) BOYÜK HtKÂYE: 53 Sinema Delisi Kız SERVER BEDİ yormaıtıak için, başımı ona doğru yaklaştırdım. Kalbim dünya kadar büyümüştü ve onun sevgisile dol mustu. Pakîze içerî girdi: Sabiha, dedi, aşağıdan SPDT çagırıyorlar. Ne hacet var? dedim, ben cevabımı Pertev'e verdhn. Pak'*ze anladı: Fakat. dedî, büyiikierin de i şitmek istedikleri jrüzel «f »ler var dır. Senden onu bekliyorlar Maalmemmmiye! Dedîm ve koştum. 5 Söz kesildi. Artık «Sabiha Per • tev» olmağa hazırlanıyorum. Çok me*'udum. Hayab birdenhire anla . Onlan birer birer yerden kaldı rarak, birer nimet gibi öpmek isterim. Fakat sana şunu da söyliye yim. O kadar ileri gitme. Taşan bir alâka ile merbut olmamak sartile sinema zararlı bir şey değildir. Fakat insanın bir düşmanı vardir, ismini sana söyliyeyim: İf • rat! Her şeyin ifratradan kaç. Bak, •enin damarlanna sanlan ellerimin damalarmda, ne muhabbetli, ne sı • cak, sana ne yakın bir kan dolaşı • yor. Runu reddedecek misin? Cevap ver bana. Bütün hararetimle cevap verd'm: Asla! Teşekkür ederim, dedi. Uzun müddet sustuk. Dud»klan •açlanma doğru uzanıyordu. Onlan cağını söyliyerek ertesi yün evden dım ve çocukluktan çıktım. Sahi beçıkmam için Pertev'le Pakize an . bektnişim ben, agucuk bebek! Az nemden izin aldılar. daha bir taş bebek gibi yaramaz bir çocuğun eünde yerden yere çarBen saat ikiye doğru Taksim bahpılacaktım. çesine yolland'ım. Şu Çıtkırıldım Sadık'm sahte bir rol yaptığmı gore Ah, Pertev'le evlenmemize ait ceğim diye sabırsızlıktan, merak hislerimin ucu bucağı yok. Fırsat bulursam onlan da ayrıca yazanm. tan ve sevinçten yüreğim hopluyorFakat ondan evvel Çıtkırıldım Sa du. dık mel'ununa kurduğumuz bir tuBahçeye girdiğim vakit, baktım, zaktan bahsedeceğim. Evet, Pertev, bizim Çıtkırıldım orada. Hiç boz • Pakize, ben, Sadık Beye güzel bir madım. Sinemadan öğrendiğim büoyun oynamağa karar verdik. Böytün marifetleri kendimde toplıya lece bir gün başkalannın namusu rak, mükemmel bir cîddiyet mas ile oynamak nedir görecek! kesile ona doğru yürüdüm. O da, benim elimdeki paketi gorünce seBu oyunu o gece tertip etmiştik. vincinden çıldırırcasına bana koş . Ertesi gün ben artık evden kaçacak tu ve ilk sözü şu oldu: ve sevgili Andre Boan'ıtna gidecek. Hazırsınız, değil mi? Artık bir tim ya. Niyetim ciddî imiş gibi patnâni yok! ketlerimi hazırladım, süslendim, püslendim evden çıktım. Annemin Hayır, hiç! ve babamın bu Andre mes'elesinden Sevinçten ellerinî çırptı: hîç haberleri yoktu, gene de olmı Bravo, bravo!.. dedi, ne güzel yacak ve bu mes'ele Pertev'le Pa • haber, ne müjde, sinema âlemi yekize'nin ve benim aramızda kala ni bir yildız kazanıyor! cak. Fakat o gece bir oyun yapılatçimden: «Boyun devrilsin!» de

Bu sayıdan diğer sayfalar: