26 Nisan 1933 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

26 Nisan 1933 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

26 Nisan 1933 ! Cnmhtntyet' 5 ON I Bana kalırsa Garip bir ders Tayyare kazası kurbanı Sabiha H. ın cenazesi büyük ihtiram içinde Ber lin'den nakledildi ve dün merasimle defnolundu Hüâlialımer kongresi Genclîk îeşkiîâtı, ismin değiştirilmesi, bir Hila liahmer haftası yap ılması teklif edildi Ankara 23 (Teîefonla) Hilâliahmer kongresi bu sabah Sıhhiye Vekili Refik Beyin riyasetind» toplanmış, kongre riyasetin» Meclis Reisi Kâzım Paşa seçilerek müzakerata başlanmış hr. Sıhhiye Vekili gençlik Hilâliahmer teşkilâtı hakkında izahat vermiş tir. Bundan sonra töı alan Usak mu rahhası ve C. H. F. Umumî Kâtibi Recep Bey mevzuu b&his gençlik Hilâli ahmer te&kHâtından bahsederek Halk Fırkasmın şümuilü gençlik teşkilâtı yapmakta olduğunu ve bu meyanda bittabi yardım ve şefkat mesaîsinin de bulunduğunu söylemiş ve ileri de bir isîm iltibasına mahal bırakmamak üzere Hilâliahmerin yapacağı teşküâta (mekteplerde Hilâliahmer) gibi bir i*im verilmesini teklif etmiştir. Fırkanm organize edeceği gençlik te.şkilâhndan bahseden Recep Bey, vatan için her şeye müheyya kuvvetli bir gençlik kütlesi hazırlanacağını da soylemiştir. Refik Bey, bu mevıuda aralannda bir ihtilâf olmadığım, ismin değiştirilebileceğini beyan etmiş, müteakıben nmumî meclis tetkik komisyonu umumî merkez icraat raporlan kabul ve merkezi umumî ibra edilmiştir. 1933 • 34 bütçeti tasdic ve ni zamnami esasiye göre umumî merkeı azahğından çıkan zevatm ve tetkik ko* misyonu azalıklanıun yerlerine yenidan eski aza seçilmiştir. Umumî merkez axalığından kıdem flrasil* çıkanlan ve tekrar seçilen zevat şunlardır: Erzurum be'usu Hakkı Şinasi Paşa, Sıvas meb'usu Rahmi Bey, Etkişehir meb'usu Emin Bey, tüccardan Hanifzade Ahmet Bey, Sıhhat ve lçtimaî Mu • avenet Vekâleti »ıhhat miidürÖ Dr. A•Hn tsmail Bey. Tetkik komisyonunda ipka •dilen Sevat şunlardır: Kocaeli meb'usu Salâhattin, Niğde rneb'usu Faik, Giresun meb'usu Kinm Beyler. Cemiyetin 933 34 senesi bütçesi gelir olarak 814.001, masraf olarak 652.261 lira kabul edümiştir. Esas nizamnamenin 28 inci maddesine şu fıkra ilâve edilmiştir: Hilâüahmera ait bir kıymeti zim • metine geçirdiği tebeyyün eden kim seler merkez ve idare heyetleri ara smda bulunamazlar. Yapılan teklif üzerine şu zevata merkezi umumî fahrî azalıği tevcih ediltniştir: Denizli Hilâliahmer muhasibi ec • zacı Hüsnü, Uşak Hilâliahmer reisi olup halen idare heyeti azasından bulunan Yılancıoğlu tsmail tzzet, Çatalca Hilâliahmer şubesi reisi Osman Beyler. Keza umumî merkez azastndan o • lup hâlen Ankara'da bulunmıyan töc car Nafiz Bey merkezi umuminin teklifi iizeruıe mustafa addedürnis ve yerine Tekirdağ meb'ora Cerail Bey saçfl • miştir. Murabhaslarra teklifi arasmda baş • hca şunlar vardı: 1 Hilâliahmer isrm'nin türkçeleş • m«si ve ismin tayin ve tesbiti için u • mumî merkezin Tiirk Dili Tetkik Cemiyeti 3e temasa gelmesî. 2 Sakarya zaferinm yıIdÖnümu günü başlıyacak bir Hilâliahmer haftası yapılması. 3 Yax ve kış mevsimleıinin baş • lannda olmak üzere senede iki gÜnün bohça günü yapılması ve bugünlerde Hilâliahmftre verilecek kullanılmış el bİM ve çamaşırlar temizlettinldikten sonra elverişli oJanlarmm ftkaraya meccanen dağıtılması. 4 Fatih kazasmca tatbik •dümekte olan kart tevzl usulünün btitün Türkiye'de tatbİk edilmesi. 5 Verem ve frenginin yaptığı zararlan gösteren bir filim tertip •dfl mesi. 6 San'at erbabınm kazancma zarar varmatnek şartile bayraklarm Hilâ • liahmer San'at Evinde yaptinlmatı. 7 Merkezi umumiye ve bütün şu* abatı idareye tesekkiir edilmesi. Bu tekliflerin umumî merkeze tevdîi kabul edildîkten sonra: İHEM NALINA MIHINA ı...nu>1Himm!immılllHH!BI!lllllfflimi1fmiimiîtınwmipti.>m., M.Yoşidanm ölümü Japon hükumetinin tazi yetlere verdiği cevap... Ankara 25 (A. A.) Japon Büyük rllçisinin olümü dolayısile çekilen ta ziyet telgraflanna cevap olarak Japonya Imparatoru Hazretlerinden Reisi eumhur Hazretlerine ve Japon Başvekili ile Hariciye Nazınndan Başvekilimize ve Hariciye Vekâletimize şu telgraflar gel* miştir: Türkiye Reimcumhnru Gazi Muttafa Kemal Hazretlerine Büyük elçi Yoşida'nın ölümü müna «ebetile fzhar buyurulan muhabbetten fevkalâde mütehassis olarak zatı ftli lerine teşekkür ederim. Hirohito Başvekil ttmet Pafa Hazretlerine • ' Büyük elçi Yoşida'nın olümü mönaeebetile gönderilen lutufkar taziye telgrafmdan dolayı gerek şahsan gerek împanuerluk hükumeti namma zatı âlilerine ve Cumhur hükumetine hararetle teşekkür ederim. Mümessilimiz için zatı âlileri tarafından ittihaz edilmiş olan eemilekâr tedbirlerin bizi bilh&ssa mütehassis etmiş olduğunu il&veye içtisar ederim. Başvekil Vikont Saito Hariciye Vekâleti Vekili Sükru Kaya Beyefendiye Büyük elçi Yoşida'nın olümü müna • sebetile gönderilen lutufkar taziye tel* graflanndan fevkalâde mütehassis ola Razgrat meselesi PEYAMİ SAFA Bulgar Meclisinde Resmî matbaalar Manisa'da bir hastane yapılması için dört yüz bin lira vakfederek Slen Moiz Eskenazi, genç Iiğinde meteliksiz bir adammış. Izmir ve Manisa hahamhanele rinde iş aramı*, fakat okuması, yazması obnadığı için bulama mış. Sonra lzmir'den Mısır'a gi» der, pek nafile bir sermaye ile ufak bir tütüncü dükkânı açarl Mısır'dan da Amerika'ya geçer ve nihayet... milyoner olur. Fakat Amerika'daki zenfrin dostîarı, nicin mektuplarile tel • srraflannı daima kâtiplerine o • kuttu^unu ona «orarlar. Pek oyle okuyup yazmam yoktur! Cevabını verir ve haya • tını anlatır. Garip «e?! derler, okuma yazma bilmediğiniz halde milyoner oîdunuz, ya bilseydiniz ne olacaktınız? Ne mi olacaktîm? Gayet basit Hahamhanede kâtip! Eger bu cevapta hakik&tin bövük bir payı varsa Moiz Eskenazi Efendinin hayatından alınacak dor» şudur: Bütün mektepleri kapamak ve okuytJD yazaıayı ka mnla yasak etmek! Dogrudur ki a?fabe ögrenrnemiş olmak, bir «ürü Karaman'hyi zengin olmak • tan menetmemiştir ve gene dos • rudur ki ticaret mektepleri mil yonerden ziy^de Balıkpazan yazıhanelerine kâtip yetistiriyor lar! Moiz Eskenazi Efendinin ilimIe istihzası dehsetlidir ve okuvua yazma alevbine jyösierdifci delil de kuvvetli: Milyonlar! Hayatin «Srettigi «eyler ya nında bucrünkü mektepler adeta gülünç müesseselerdir. Cahil milyonerlerin istihzasından raaarifi kurtarmak istiyorsak mektebi bayata çok yaklastıralım; yahut ta şu meseleyi halledelim: Milyoner olmak mı gülünçtür, &Iim olmak mı? Hepsi de yalan mı? D Bir Türk dostu Bvlgar'a an «bir Türk dostu Bulgar» hnzasile şu mektubu aldım. ö teki mektup gibi bunu da aynen neşrediyorum: Sabıha Hanıma Berlln'de yapılan eenaze meraslml Ue Sabiha Hanınun bir re«ml Bir müddet evvel Berlin'de Ştaaken | meydamnda tayyare hücumu manevra smda uçuş yapan bir tayyare seyircüerin üstüne düşmüştü. Seyircüer arasmda bulunan ve bu kaza neticesinde yara • lanıp ölen mülâzim Zeki Beyin reHkası Sabiha Hanımın cenazesi dün merasimle kaldınlmıjhr. Fevkalâde kalabahk olan cenaze merasiminde vali muavini Ali Rıza, Cevdet Kerim, Kolordu kumandan yave ri Hüsnü Beyler, Alman konsolosluğu erkânı, Alman kolonisinden bir çok kims«Ier hazır bulunmuşlardır. Cenazaye Alman konsolosluğu, Alman kolonisi, Tayyare Cemiyeb', tstanbul Vilâyeti, Halk Fırkası, Kolordu kumandanlığı ve bir çok makamlar tarafından çelenkler gönderilmiştir. Saat on birde Cağaloğlu'ndan kaldınlan cenaze binlerce hal • km istirakile Fatih Tayyare tebitleri a* bidesi onüne g«lmştir. Şehitlik önünde bir müddet durulmuf, oradan Fatih tarikile Eyüb'e gidilmiş v« cenaze orada ail* makberine defnedilmiştir. Sabma Hanımın zevci Zeki Bey de bu münasebetle şehrimiıe gelmiştir. Sabiha Hanımın ö'ümünden kırk gün evvel bir buçuk yaşlanndaki yavrulan Turgut ta hıtulduğu hastalıktan kurtu • lamıyarak burada ölmüstür. Kederdide ailesme ve zevcine sabırlar diler ve beyant tasiyet ederis. min ettim de bu kazanın tam üzerimizde vukuunu hiç te hatır ve hayalimden geçirmemiştim. Püot makineyi işletemedi ve tayyar* havalanamayınca tele çarptı. Bu sademe yakınımızda oldu ve tayyarenio bir kanadınm aynldığuu görmemle bulunduğum yertlen on metre ileri fırlatılmam bir o'du. Bu esnada kanrnın ferdayını duydum. Bana bir şey olmamıştı. Yerimden fohyar&k sev • • cemm yanma koştum. Yerde yatıyor, alnmdan kan smyordu. Oldukça derin bir yara aldıihnı ve kafatasmuı kınldığını anladun. Etraftan yetiştiler. Phandon hastanesine naklettiler ve ameliyat dairesîne gönderdiler. Bir müddet sonra bana da gösterdfler. O vakte kadar Sabiha sağdı, fakat o dakikada ben ken • dimden geçmişim. Bir müddet sonra kandhne geldiğim ıtman her şey bitmiş, zavalh zevcem vefat etmişti. Hâdise es* nastnda ve hâdiseden sonra Almanya'dan aynhncaya kadar Alman'lann hakkımda gösterdikleri dostluğa müteşek • Muhterem efendim, Petrov imzasile aldığınız bir mektup fikerina bugünkü Cumhuriyet gazete sindeki başmakaleyi yazmanızı doğrusu sdzin muttasıf olduğunuz zekâ ve malumatla mütenasip görmedim. Siz ki ca•usluk vekayü ile ne kadar yakından alâkadar bulunuyorsunuz. Bu mektubu malum Ingiliz teşkilâtı adamlanndan birinin veya Türk'lerle Bulgar'Iann aralannı bozmakta alâkadar birinin yaz madığı ne malum! Belki de muhakkak. Farzedelim ki bu imza sahibi bir Bulgar olsun. Böyle şahsî bir fikir ve his besliyen bir adamın düşüncesi üzerine sizin gibi gazetecilerin işi izam ederek başmakalo yazmalan doğru mudur>' Bu hal maziyi unutmak, dostluk tesis etmek istiyen hükumetlerin ve milletlerin fikirlerini bozmağa yardım ma'ıiyetinde telâkki edilemez mi> Bu halin neticesi bir kişinin fena düşüncesinden veya bir zümrenin kötü hareketinden daha müessir değil midir? Bunun. muhakemesini bizzat sizin bitarafane kanaatinize terkeder, hürmetler eylerim efendim. Bir Türk dostu Bulgar kirim. Almanya'mn gösterdiği hOrmet Sabiha Hanımın cenazesi hastaneden Berlin istasyonuna kadar fevkalâde mutantan merasimle getirilmiştir. Cenazeye ayn bir vagon tahsis edilmiş ve îçi çam dallarile döşenmişti. Merasime Alman meb'usları, Harbiye nezareti er kânı v« bir çok büyük zevat istirak et • miştir. Cenaze ile beraber Istanbul'a kadar sureti mahsusada bir zabit gön derilmiş, zabit Zeki Beye ve ailesine beyanı taziyetle cenaze merasimine ait resunlerden mürekkep bir albüm hediye etmiştir. Cenaze ile beraber Abnanya' dan Alman milleti, Alman tayyarecileri, Harbiye Nazırı, Zeki Beyin bulunduğu beden terbiyesi mektebi ve Berlin sefirimiz Kemalettin Sami Paşa namlanna büyük çelenkler gönderilmiştir. Sabiha Hanımın tabutu bir Türk bayrağına sarıbnış, başta Hitler bayrağı ve ayakucunda Alman lmparatorluk bayrağı olduğu halde Almanya'dan gelmiş ve burada da metfenine ayni sekilde götürülmüştür. Zeki Bey ne diyor? Sabiha Hanımm zevci Zeki Bey kaza hakkında şu izahah vermiştir: « tkmali tahsil için bir müddettenberi Berlin'de askerî beden terbiyesi mektebinde bulunuyordum. Zevcem de Berlin'de idi. On bir nisanda hükumet tarafından tertip edilen tayyare hücu mu Ştaaken m«ydanında icra ediliyordu. Bis de orada bulunuyorduk. Uçan tayyarelerden bir tanesi diğerlerinden ay nlarak asağı inmeğe başladı. Şehrin yüksek kuvvetli elektrik cereyanını nakleden gayet kalın teller zeminden yüz elli metre kadar irrifada idL Tayyare nîn motör sesleri kulağıma boz^k ge • liyordu. Bir kasa vuku bulacağını tah Bu Türk dostu Bulgar, benim Razgrat hâdisesi münasebetile yazdığun yazı üzerine aldığım Petrov îmzalı mektubu esas ittihaz ederek başmakale yazmamı moaheze ediyor, benim fntelH • gence Service adamlarmm veya Türk» lerle Bulgar'Iann arasını açmağa çahsan birinin yazıdıfı mektuba alet ol* du^umu söyluyor. Bu Türk dostu Bulgar*a cevap ver mek isterim. Razgrat hadisesi oldufa ve Gospodin Petrov'un mektubunu al« dığım zaman, Bulgaristan'da, Turfc dosMıutun* bjktta r«tmt makamlar işgal eden bir çok zevatın hiç bir kıymet vermediklerini gösteren küçük bir kitap okumuştur. Bu kitap tstanbul Barosu ftVukatlarmdan ve Tuna Türk'Ierinden Halü Yaver Beyin «bugünkü Bulgaristan'da Türk düşmanlığı» isimli Idtabıdır. Bu kitabı yazan ve bulgarca bflen Türk, Bulgar millî marşnun, Bulgar mekteplerinde okunan bütün kıraat, tarih ve edebîyat kitaplannm Türkiye aleyhinde sözler ve yazılarla doln olduğuna iddia «diyor, Bnigaristan'dak] Türk düsmanlığnu isbat eden deliller gösteriyor. Halil Yaver Bey, Edime'nfaı zApH münasebetile Bulgaristan'da dikilen abtdenm resmi küşadmda, Sofya me*> ronolidînin, Sobranya meclisi feisi nin ve Harbiye Nazınmn söylediHerl nutuklardan bazı parçalar naklediyor. Kendisine Fener Bulgar kilisesi metro polidi ismim veren Sofya metrofıolidi tstefan bu merasimde şu sfMeri söyfe miştir ı «Bulgar milleti, yaktn ofr günJe tekrar Edirne ve Trakya'yı i»gcd er derek Marmara denizine itıetektir. Kilise, millî gayenin en yahın bir zamanda elde eâ'lmen için, hiç bir fedakarltktan çekinmiyecektir.» Sonra, Sobranya reisi, yani Bulgar millet meclisi reisi de ayni merasimde diyor ki: «5a Edirne'nin zaptı abiden, 5lü~ leri hatırlatmak icin yapılmamışttr. Belhi, dirileri milli gayeye gStürmek onlara Edirne ve Trakya'daki vazifelerini bildirmek için yapılmıştır.* V« nihayet Bıügar Harbiy* Nazın Jeneral Kisof da şu tehdidî savurmılfhff «Bulgar ordusu, bagün de, EdirM V* Trukya'yi hgal etmeğe, eski mw vaffaktyeti tekrar elde eylemeğe htr zzr bir vaziyetteder,* î<te ben Halil Yaver Bevin kitabmdft bunlan okumuştum ve bir zaman Sn» lfiniğ'e d*, Türk, Alman ve AuvsuturyB Macar ordularile beraber Köstence'y* de, Bükreş'c de girmiş olan Bulgar'lf nn, neden bir SelâniJ'm zapb, Kös • tence'nin zaotı ve Bükres'm zaotı abidesi yaomaytp ta yalntz Edlme'nm zaptt abidesini ya^tıklarmı kendi kendim» somyordum. tşte bu esnada Raıgrat hâ* disesi oldu ve itte bu esnada Petrov imzah mahut mektup geldi. HaHl Yaver Beyin yazdıklannı biri fHen, d!*6fl tahriren teyit eden bu iki hâdise üzerinedir ki ben de o yazıyı yazdun. Türk* Bulşrar dostluğunu Bulgar'lann bozdoğunu gBrdilkt*n sonra, o mektuptan şüphe etmem ve Rodnazastita cemiyet<ne mensup bir Bulgar'dan değil de tngiliz'Ierin tntelligence Service teski • Uhndan geldiğini dlişünmem* fankta yoxtu. Şimdi, bana «bir Türk dostu Bulgar» imzaıile mektup yazan zata soruyonım. Ha'il Yaver Bevin kitabmda bahsettiği şeyler vaki midir, de^il midir? Haydi sormusken biraz daha sora • yım: Ayni kitap Bulgar Maarif Nezaretfnîn 14 mart 1930 tarihli ve 5707 nnmaralı resmî bir tamimmden bahse • diyor. Bu tamimde Bulgar Maarif NeLutfen sahifeyt çeviriniz M. Muşanof hâdiseninj Maarif Encümeninin tevkapandığını söyledi hit için verdiği karar Sofya 25 (A.A.) Bulgar Ajanıı bildîriyor: Basvekü M, Musanof gazetecilcre beyanafanda Razgrat hâdisesini Türkiye Hariciye Vekili Tevfik Rüştü Beyle Filibe istasyonunda yaptıgı mülâkattan sonra kapanmış telâkld ettiğini söylemiştir. Ayni hâdİM dün Meb'uaaa Mec • Usinde de mevzuu bahsolmustur. Basvekü sosyalist meb'udardan Pastakhof'un bir soaline verdiği cefrapta hâdiseyi anlatmu, Türk matboahnm iktibas ettigi mübalâffalı iaühbanrh okumof ve demiştir ki: «Şimdi ba bâdise tasrrjre olun mustur. Türk ve Bulgar milleüeri arasmdaki samimî dostluk bu gibi hâ diselerle kararmaz. Maamafîh böyle hâdiselere ileride mâni olmak lâzınıdtr. <*w rak bu yüksek muhabbet eserinden dolayı zatı âlilerine haraıotle teşekküre musareat ederim. Mümessilimize eft iyi mütehassıslar tarafından ibzal ettiril miş olan mümkün heı türlü ihtimamlardan ve Cumhuriyet makamatınca da yapılan lutufkar kolaylıklardan dolayı derin minnettarhklsuımın kabulünü de zatı alilerinden rica ederim. Kont Usida Ankara 25 (Telefonla) Maarif encümeni reisi matbaalann birleş thilmesi hakkındaki lâyihanın mü zakeresini bitirmiştlr. Encümen Erkân harbiye ve Haritk matbaalarının şimdiki sekilde bırakılmasını za~ rurî görmüş, diğec askerî matbaalann Millî Müdafaa emrind'e, askerî matbaa unvanı altmda birleştiril mesini tensip etmiş tir. Diğer matbaalardan Damga matbaannın kıymetli evrak, Devlet matbaasuun da mektep kitapları bas mast dolayısil* Maliye ve Maarif Vekâletlerine morbut kalması muvafık göriilmüş, Basvekâlet, Hariciye, Sıhhiye, Tütün, SeyrUefain, Jandarma, Devlet Demiryollan ve MühendU mektebi matbaalaratı Devlet matbaası namı altında birleştirmiştir. Şimdiki Devlet matbaan Maarif matbaası namını alarak Ankara'ya naklolunacakhr. Devairin harice is yaptîrması bu lâyiha ile menedilmektedir. Matbaalann birleştiırlmesinden t»nevî 73 bin lira tasarruf edilece gi, buna mukabil nakil ve yapıla " cak iki bina ile yeni tesisat için ceman yekun 55 bin lira sarfına lüzum hâsıl olacağı anlaulmakt&dır. beslediğim fikirleri şimdilik gizlemek vaziyetinde olduğum için yemek odasına kadar istemiyerek gittim. Orada hemen mindere uzandı ve bir arkadaşma söyler gibi çok samimî bir sesle: Ah, dedî, bilsen, ne kadar yorgımum! Ve minderin üsiünd« garip bir tarzda kıvrandı. llk defa olarak harikulâde güzel bir vücudü olduğuna dikkat ettim. Ayakta iken, babamm kıskançhğı yüzünden giymeğe mecbur olduğu bol «Ibiseleı içinde çizgileri kaybolan bu vücut, yatarken daha çok beliriyoc, otuz yaşım henUz geçkin kadmların bütün olgunluğile görünüyordu. Bir an için onu güzel buluşuma kızd'ım. Fakat düşman " larımızm kusurlarile beraber mezi yetlerini de mUbalâga ettiğimiz için belki onun güzelliğine haddinden fazla kıymet biçmiştim. Elile minderin kenatrını işaret ettit Gel, sen de buraya otur! dedi. Gozlerinde oyle bir davet panl Çorum'da mahkum olenlar Çorum 25 (Hususî) ~ Zile'Iilerîn muhakemesine hafi olarak devam e diliyor. Müekkillermi müdafaa ederken heyeti hakimeye kavlen tecavüzde bu lunan avukat Servet Bey tevldf o • lündu. Bursaiılann muhakemesi 30 nisana kaldu Taşköprü'lü Ferit Tıbbı Adlî raporu üzerine ademi mes'uliyet karan aldu İzmir'de arapça eaan okumak tan maznun HaHl oğlu Sıtkı, Zülfükar oğlu Servet, Emin oğlu Bekir birer sene hapse ve bir sene emniyeti umumiyfe nezarefa'nde bulunmağa mahicum oldular. Emre Hatan Fevzi Pş. Hz.nin teşekkürleri Ankara 25 (A.A.) Büyük Erkâni Harbiye Reisi Müşiır Fevzi Paşa Hz. 23 nUan 933 millî bayram ve çocuk haftasl münasebetile memle ketin her köşesinden gönderilen tebriklere ayn cevap vermek imkâm olmad'ığından tesekkürlerinin ve ileride memleketin kendilecine dayana cağı sevimli. vatan yavrularınm saadetlerini ve hayatta muvaffakiyetlerini dilemekte olduklarını bildir meğe Anadolu Ajanainı tavsit bu yurmuşlardır. izmir Beîediye bötçesi îzmir 24 (Hususî) Şehir Mec~ lîsi İzmir'in bir senelik varidat bütçesini 1,047 000 lira o?arak kabul etti. Eski Be'cdiye reifi Hulusi Bey lamanmda 300 liraya sntın alman ve halen nruattal duran canavar düdü' ğü bedeliııin eski heyeîe tazmin et tirilmesi Uteüıîmektedir. tiğimi anlad'ı, doğruldu, oturdu, saçlarını düzeltti: Çok yorulmufum, çok... dedi. Sonra daha ziyade ciddileşerek yüzüme baktı: Muhlis Bey! dedi. Sizinle konuşacağım şeyler var! Resmî bir eda ile: Buyurunuz! d»dim. Ben bedbaht bir kadınımt diye başladı. Fakat birdenbiıre susmuş Ve başlnı onüne iğmi&ti. Ne demek istiyor ? Be* ni kendisine acındırmak niyetinde mi? Ne kadar yanılıyor! Niçin? diye sordum. Başınm vaziyetini hiç değiştir meden, hep yere bakarak anlattı: Benim ilk kocam da ihtiyardı Ve benim kollarınvda öldü. Pederi niz beni istediği vakit reddettim. İki defa reddettim. Fakat çok ısrar etti. Siz pederinizle o konustuklarımızı bilmezsiniz. Neler söyledim ona. Bed baht olmaktan ne kadar korkiuğu * mu anlattım. Mabadi var Vaii Muhittin Beyin Ankara'daki taaliyeti Ankara 25 (Telefonla) lstanbul Valisi Muhittin Bey bugiin lktısat Vekâleti vekili MuhlU Beyi ziyaret ederek Belediyenin tktısat Vekâleti ile olan işleri hakkında görüşmüştür. tısı vardı ki niyetinin bozukluğundan »üphe etmemek kabtl değildi. Ne garip tir ki bu kadm babamm zevcesi olduğu halde, benim düşmanım olduğu halde ve ben Hicran'dan başka hiç bir kadına karşı zâf duy madığım halde bir an için o minde rin kenanna oturmak arzusunu his. settim. Bütün insanlar mı alçaktır lar, erkekler mi alçaktırlar, ben mi alcağim? Bu arzu, hem babama, hem Hioran'a, hem de kendi kinime ihanet arzusu bana nereden geliyordu? Ne anlaşilmaz mahluklant! Terliklerini çıkarmış ve yerde bı* rakmıştı. Ayaklarını, baldnlarım ve dizlorini birbirine sUrtuyordu. Bir aralık yüziikoyun döndti, başını kol lannın üstüne koydu ve bütün vücudünü gererek uzandı. Gelsene, otursana, niçin ayakta duruyorsun? dedi. Bir sandalyeye oturdum ve ona bakmadan konuşmağa karar verdim. Benim kendimi topladığımı ve nef * sim üzerinde hâkimiyetimi temin et Millİ tefrikamız : 44 Yazan: SERVER RED1 Hep Senin İçin! Siz de nerelrrdesiniz ? Bari bugünlerde o şılhğı bırakımz da babanızın yanmdan aynlmayınız! Fena bir »ey soylememek veya fena bir Şey yapmamak içîn kendî mi zor tuttum. Ne cür'et var bu kanda! Şöyle parmağımı çengel gibi dudağmm bir kenanna takıp ağzını bulasık bezi gibi yırtmak istiyordum. Hiç sesimi çıkarmadım. O da benim gönlümü almak içm olacak, elimi tuttu: Gel, dedi, şu yemek odasmda biraz dertleşelim. Konuşahm! mış. Ne konuşaeak mışız? Artık benim bu kaJına sozle ifade edilecek hiç bir duygum yok. Ancak büyük bir hareketle hıncımı aJabUirim. Fakat kendUi hakkında Babamm evine geldiğim vakit bana kapıyı Sabahat açtı. Büyük bir gayret sarfederek yuzüne gülmek toecburiyetini hissedîyorum. Hasta nasıl? diye sordum. Hep oyle, dedi. Biraz evvel idoktor geldi, gitti. «Şimdilik belli olmaz!» diyor. Galiba bn hastahğın yedinci, dokuzuncu ve on birinci geeeleri tehlikelidir. Değil miî Benim de öyle bir şey aklımda balmış. Yanında kim var şimdi? Hasibe mi? Evet, ben çok yoruldtrm, Vugün oğle yemeği de yemedim. Ağzıma bir lokma bir şey atayım diye aşağı întniştim. Fakat boğazımdan geçmi* yor. Deli gibiyim. Gene jrukan çı * fcacağım. O aptal kanyı hastantn yanında. bırakmaga gönlüm yarmıyor,

Bu sayıdan diğer sayfalar: