13 Mayıs 1933 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

13 Mayıs 1933 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Camhttrîyet '• 13Mayıs 1933 Yaz.an: MARTA MAK KENNA lki Yüzlü Kız 29 Şehır ve memleket haberieri Kazalarda binlerce If Ağaç aşılandı Eski bir dert Siyasî icmai Rus Alman dostluğunun ıçyüzu Cîhan tiyasetinde büyük bir faaüyet sahası olan Rusya meselesi Ahnanyada büyük rol oynuyor. Rapello muahedesinin yerme kabn olup 1926 senesmde Berlinde aktolunan Sovyet AJman muahedesmin tecdidine ait protokol ile 1929 kânunusanisinde aktedilen uzlaşma mukavelesinm musaddak nüsbalan birkaç gün evvel Moskovada Sovyet Hariciye Komiseri ve Alman sefiri arasmda teati edfldi. Hitler hükumeti seleflerinin yapamadığı muvaffiketi göstererek Almanya ve Rusya münasebatmı bir anda gayet doS' tane bir şekle sokmuştur. Bu netice Avrupada ve bahusus Ru*> yanm komşulannda hayret uyandır • mifhr. Çünkü Almanyamn Rusya ile son derece gergin olan münasebhnm birdenbire iyfleşeceği beklenmiyordu. Hitler iktidar mevkiine geçip vaziyet hâkim olduktan »onra hücumunu evvelâ komünistlere tevcih etmiştL Son intihapta altı yedi milyon rey alan komünistler parlâmentolardan uzak • laşhnlmış ve sonradan bımîarm fırka, smdika ve askerî teşkilâtı dağıtılmış ve belli başlı azalan tevkif edilerek ıslah edihnek ve millî fikirler asılahlmak üzere eski üsera karargâhlannı andıran kamplara gönderümişti. Almanyada koroünistlerin ne halk, ne gençlik, ne de amele arasmda hiç bir yuvası bırakdmamış, hatta Almanyadaki Sovyet müesseselerindeki komünistler de, bu müesseselerin sefarethaneler gibi diploması masuniyetleri haiz olmasma rağmen arambnış ve içinde bulunan komünistler kamplara sevkedilmişti. Hitlerin komünisllerin aleyhine açtığı şiddetli harp ve Sovyet müesseselerinde yapılan taharriyat ve tevkifat tabiî Rusyada derin infiaüer uyandır • mıştı. Zamanla bu tesirler zafl olmuş ve Almanyadaki yeni rejimin komünistlerden hiç bir korkusu kalmamışbr. Şimdi her iki hükumet, birbirinin dahilî işlerinden ziyade cihan siyasetindeId vaziyetlerini düşünmeği akla daha muvafık bulmuşlardır. Harbi Umumiden sonra Almanyayı cihan siyasetinde yalnız kalmaktan kurtaran şey Rusya ile akteyediği bu muahede olmuştu. Rusya dahi kendisine bütün cihan ik • tısadî cihetten düşman ve muhalifken yalnız Ahnanyada siyasî müzaheret ve serbest bir mahreç bulmuştn. Bu iki memleket bug^ün dc'Ayni vaziyette bulunduklarmdaR sirodihkfcârKîrmîn•Hni bırakmamağa karar vermiş bulunuyorîsr. Vaamafih siyasî zaruretler " den ıltri gelen bu vaziyete rağmen arada eski samimiyrt kahnamıştır. tki taraf ta üerideki menfaatine uygun gelecek bafka Hilâflar elde etmeğe fırsat ara maktadır. Meselâ esasen Rus Ahnant ve mühim bir vazife ile Londraya gönderümiş olan Alman faşist fırkasınm haricî işler dairesi reisi M. Rosenberg Ukrayna ile Kafkasyanm Rusyadan aynlmasmı ve Lehistana şimdiki Baltık koridoru yprme Odesa üzerin den bir Karedeniz koridoru verilmesini Ingilizlere teklif etmiştir. Bu teklif Mister Çurçil gibi maruf siyaset adamlan tarafmdan müsait bir surette karşılanmıştır. Şu kadar var ki bu entrikalara rağmen komünist Rusya ile faşit Al manya şhndilik rihan siyasetinde bir, cephede bulunuyorlar. MVHARREM FEYZl Çmviren: AB1DİN DAVER Casusluk hayatım, müşfik ve saf bir genç kız olan Beykoz ve Şilede binlerce beni, azimkâr ve açıkgöz bir kadm yaptı ağaca aşı yapıldı Dispansere giderek yaralanmı riyyon denilen kazinonun sah'bi, iyice sardırdım.. Bu esnada dışarıda ceplıeden daha uzak bir yere giderki salonda büyük bir telâş ve gürülken kazinoyu işletmeği annemle batii oldu. tki askerî fnzıbat neferi,, na teklif etti. Bu kazino, Roulersuı güçlükle nefes alan ve fecî bir su büyük meydanının bir köşesinde ve rette hırıldıyan sivil bir yaralı ge şehrin en büyük kilisesinin dibinde tirdiler. Neferlerin biri acele izahat idi. Onun için müttefikin gülielerine verdi: karsı bir dereceye kadar mahfuzdu. Kırda, bir hendeğin içînde bul Kazinonun ön tarafmdaki büyük duk. Meçhul bir adam, boğazını kes salondan başka arka tarafmda bir mek isteıriis ... hayli odasi da vardı. Yalnız ikinci Yaralı, kaybettiği kanın çokluğun ve üçüncü katlar, bir tayyare bom dan ölmek üzere idi. Tımarcıiardan bası isabetile harap olmuştu. birini göndererek hemen nöbetçi Bir çok tereddütlerden sonra, kaeenahı çağırttım. O gelinciye. kadar zino sahibinin teklifini kabul ettik. da zavalhya elimden gelen yardırm yapKazino, bize biraz para getireceği tım. Bu esnada birdenbire ceketinin gibi bilhassa benim çok işitne yan iç tarafmda, astarın üstünde parıl yacaktı. tçki insanlann ağzını açar. dıyan bir şey nazan dikkatimi celOrada duyacağım muhaverelerdea b«tti. Parlıyan şey iki çengelli iğne bir hayli istifede ederdim. Sonra, idi. müşteriler, kazino sahibinin genç ve Acaba bizimkilerden mi? diye bir güzel bir kızı olursa, ona karsı daan düşündüm, sonra dikkatli bakınca ima nazik davranır. Bu sayede bir iğnelerin çapraz değil yanyana ve bayli kıymetli haberler toplıyaca düz takılmış olduğunu görünce işi ğıma şüphe yoktu. Yalnız bir teh anladım. like vardı: Kazinoda herkesin naAyakta duran ve dikkatle yara zan dikkatini celbedecektim ki bu lıya bakan inzıbat neferine sordum: hal, bir cısus için tehlikeli bir seydi. Bu adamı tanıyor murunuz? Bu tarihlerde Almanlar arasmda, Evet Froylayin, tamyorum. Ha «kazino kızlan» hakkmda bir çok fi zabıta memurlanndan Şnayder! tnübalâğalı hikâyeler, rivayetler varBir kaç haftadanberi kendisine hudı. Bu kizların askerlerden malumat susî bir vazife verilmişti. topladığı, esran askeriyeyi casus Akşam eve döndüğüm zaman yalara bildirdiği ve kendilerine afcır bancı yalnız başına tnutfakta oturcezalar verildiği ağızdan ağıza do muş, pipo içiyordu. Islak ayaklanm laşıyordu. Bu arada benim de şüphe sobaya dayamış, duman içinde kualtında kalmamdan korkuyordum. rutuyordu. Kendisi de çaımrr için Düşünüp taşındıkian sonra, bu işte deki fotinlerinin bağlarını çözerek kâr tarafınm zarardan fazla olduğutemizlemeğe uğraşıyordu. nu görerek kabul ertim. Hastane haHafif bir sesle dedim ki: ricinde kazinoda tamşacağım Al Bu akşam hastaneye bir Çenmanlara karsı gayet kat'î ve sarih gelli İğne getirdiler. îğneleri çap bir hath hareket hıttum. Şehir halraz değil, düz takılmıştı. Bu adakından işi düşen vatandaşlarimla mın boğazı bıcakla koyun boğazlamerkez kumandanı arasmda hemen nir gibi kesilmişti. hergün tercümanhk ederdim. Bu yüzMeçhul adam, bir an, sessiz ve den Alman makamatı askeriyesi ile hareketsiz durdu, sonra elindeki foaram bir dereceye kadar iyi idi. tinlerden birini bırakarak yavaşça Maamafih bu dostane münasebata ve sakin bir sesle sordu: fazla itimat etmemekle beraber, tnu öldü mü bari? ı ayyen bir haddi tecavüz etmemek şartile onların teveccühünü kazan mağa çahşıyordum. Fazla samimi Her hafta, ekserisi ehemmiyetsîz yet ve muhabbet gösterirsem şüp bir takım haberieri 63 numaraya helerini celp edeceğira muhakkakveriyordum. Bunlar Alman kıtaah tı. Alman zabıtai hafiyesinin me nin nereden gelip nereye gittiklerine murlan hiç te budala değillerdi. öydair bazi malumattı. Bunlan birer le oimakla beraber Alman efrat ve birer yazıp karileri sıkmak istemem. zabıtanı arasmda iyi bir şohret ve Yalnız, casusluk hayatımm en mühim bâdiselerini kaydedeceğim. Müş onların tam itimatlarmı kazanmağa fik ve saf bir genç kızı, azimkâr ve çahsıyordum. Bu surttle dünyada açıkgöz bir kadın haline getirmiş casus olduğundan en son şüphe edeolan bu vak'alan asla unutamam. cek insan ben olmak istiyorum. 1915 senesi martmda, Kafe KaİMabadi var) Dicle nehri Gene tastı Cizre kasabası bir ada halini aldı Kariyyon kahvesinde Karüerimizden Salih Rıfkı Bey bize yoüadığı bir mektupta haklı ol duğu kadar müstacel bir ihtiyaçtan yana yakıla bahsediyor: Umummî halâlar meselesi... « Bu öyle bir zanıret ki, diyor Salih Rıfkı Bey; beklemeğe veya uzun yol yürümeğe tahammülü yoktur. Halbuki bizim bir çok yerlerimizde umumî halâ mevcut değildir. Dikkat ettim: Koca Divanyolu'nda, Sultanahmet civarlannda, Bclediye etrafmda böyle bir yer hakgetire... Bittabi zora gelen halk gidip Belediye matbaasının karşısındaki harap evin duvannı ayakyolu haline koymuştur. Bu vaziyetin orayı pislikten geçilmez bir mezbele yaptığını söylemeğe lü zum bile yok... Lâkin nihayet halkı da mazur görmeğe mecburuz... Eskiden belediyeler yokken hayır sahipleri camilerin, mesçitlerin yanlanna umumî halâlar yaptırmışlardı. Şimdi Belediye halkm bu zanırî ihtiyacını, şehircilik vazifeleri noktasından tatmin edemiyor veya etmek istemiyorsa bari hayır için yapsa da Cumhurlyet köyünde bir armut ağacı sevap kazansa!!...» aşılanırken Karümizin temas ettiği bahis öyle Vilâyet Ziraat Müdiriyeti Şile ka • eski ve katmerli bir derttir ki biz zasmda yabani ağaçlan aşılatmağa vakk vakit ona temas etmiş, fakat baflamıştı. Maksat hem bu ağaçlan hiç bir netice alamaraışızdır. Hatta faydalı hale getirmek, hem aşıcılığm A bir zaman Darülfümm kapuımn bile doğuracağı iyilikleri halka bilfiil gös 1 halâ haline getirildiğinden acı acı $itererek onlan bu işe alifhrmakh. Za kâyet etmiştik. Fakat bu kabü işlerin ten bu husus için bir kantm da çıkanl • hepsinde olduğu gibi bu kat'î ihtimıştı. yaç ricalan da güme gitti... Beykozda Bursadan tedarîk olunan öyle ki tstanbul, umumî halâlar 1,000 kestane, 2,000 ferik elması, A mtiyacı düşünülmiyen yegâne şehir masyadan getirilen 2,000 misket elmadir, ve ihtimal Belediye erkân/mız sı ve Boğaziçi sahilinde muhtelif hane fazla meşguliyetlerinden sokaklarda ve bahçelerden tedarik olunan 1,500 çokluk dolaşmadıklan için böyle bir kalem muhtelif elma, 1,000 kalem muhihb'yaç mevcut olacağı kanaatinde telif cinsten armut ve 1,000 kalem ka* değillerdir, diyeceğimiz geliyor, dar da muhtelif cinsten erik, şeftali, kayısı, kiraz asılanmışbr. Ziraat idaresince doğrudan doğruya Cumhuriyet, Kılıçli ve Yozhane köylerinde 71 dönum arazide 2,000 elma, 500 armut, 100 muhtelif mey va ve 2,700 kestaneye aşı tatbik o • lunmus ve köylülere tevzi olunan aşı kalemlerine de aynca köylüler ta • rafından 3,000 elma ve armut, 1,000 Ankaradan verilen bir habere gökestane ağacı aşılannnştır. re geçenlerde Maarif Vekilinin ri Şile kazasmda Bursadan kestane, Gebyasetinde yapılan iki içtimada Mülzeden zeytin ve kaza dahilinde fm • kiye ve Ticaret mekteplerinin Hukuk dık ası kalemleri tedarik olunarak 13 fakültesine, Eczacı mektebinln Fen köyde cem'an 2037 kestane, 419 zey* tin, 357 fmdık ağacma aşı tatbik e • fakültesine, Dişçi mektebinin Tıp fadihnistir. Bu aşı ameliyesi devam et • kültesine bağlanması görüsülmüş tikçe bir, ild sene zarfmda tstanbul vitür. lâyeti dahilinde çok mühim mikyas • ta meyva ağaçlan meydana gelmi» o • Bundan başka Fen fakültcsi kimlacakhr. ya şubesinin kimyager eczacı ve sı Dicle nehrlndc nakliye vasıtaa: Kelek Cizre «Hususî» Dicle nehri bir kaç gündenberi taşmağa baslamıştır. Senenin muayyen zamanlarmda tasan bu nehir, kasabayı adeta bir ada haline getirir. Tabiatin bu âdeti yüzündendir ki Cizre kasabasına Cezire ismi veril • miş ve zamanla Cezire ismi Cizre ol * mustur. Kasabamız şimdi gene bir ada halindedir ve kara ile alâkası ke • sümiştir. Yalnız Yahudi deresi denilen bir köprü ile kara ile rabıtası vardv. Tarrhin. efsaneleri arasına kanşan Tufanın kahramanı Hazreti Nuhun mezan ve sefinei Nuhun oturduğu Cudi dağı buradır. Cizre tarihî abidelerle dolu ve sayanı tetkik bir kasabajır. Maamafih mühim bir ihracat iskelesidir. 931 senesmde 114,386, 1932 de 82337 liralık mazı, yün ve ağaç ihraç edilmiş. tir. Buradan nakliyat nehir vasıtasile ve keleklerle yapılmaktadır. Doğru de^il mi? Ajansın Balkan muhabîrliği merkezi Ankaradan verilen bir habere göre Anadolu Ajansının Sofya muhabirliğr merkezî Sofyadan Bükreşe nakledil • mistir. Ajansm Balkan muhabiri olan Ali Naci Bey, Razgrat müessif hâdise sini memlekete haber verdiği için retmî Bulgar mehafilinin iğbiranna maruz kalmıştı. Hatta Başvekil M. Muşanof mecliste izahat verirken Ali Naci Beyin bn hareketini möbcJâğalı ifaal şeklinde tavsif ederek «bu hareketini tamir için Ali Naci Bey Bulgaristanda otura . maz» diye Bulgar hükumetinin asabiyetini alenen izhar etmiştL OarOfOnuna bağlanmak islenen yüksek mektepler Taşdelenin tahlili devam ediyor Taşdelen suyu üzerinde yapılrnakta olan tahlil ameliyabna devam edilmektedir. Bu su Usküdara indirildScten sonra kalın camdan bir hazine yapüması da düşünülmektedir. Bu tarzda yapılacak bir hazine hem suyu daha süslü gösterecek ve hem de temizliği temin. ede . cektir. Hayırperver bir köy ağası Bu sene kış mevsiminin uzamasi dolayısile şark vilâyetlerinde hay van sahipleri arpa, yulaf ve bilhassa samanlannı vaktinden evvel bi tirmişlerdir. Bu sebepten hayvan sahipleri büyük sıkıntıya uğramışlardır. Bu fırsatı ganimet bilen bazi madrabazlar samanm okkasını beş kuruşa satmağa ba''an"'Hrdır. Hasankale kazasmm Komasor koyün den Mustafa Efendi, hayvan sahipler;ne insanî bir yardımda bulun mak ve memleketin millî serveti olan hayvanlan açlıktan ölmekten kurtarmak için samanlığmı açarak 7500 okka samanı okkası otuz paradan ve veresiye olarak köylüye da" ğıtmıstır. Mustafa Efendinin bu insanî hareketi bütün o muhittet büyük bir memnunivet uyandırdığı gibi vilâyetçe de Mustafa Efendiye tesekkümame verilmistir. kara topraklara gömdüğü tclîhsiz arkadaşlanmm hatıralarına hürmeten hepini;te bir dakika sükut et tneniz icin yalvarınm.» Bundan sonra, talebeden Rahmi Bey «Can veren sultan» Ismindeki şirini okudu. Rahmi Bey kürsüye çıktığı zamatı şiiri hakkmda izahat vermeği de ihmal etmedi: Bu masaldır. dedi. Can veren sultantn masah. fakat buradaki can vereni «ölen» değil «hayat veren» manasma almız. Rahmi Beyin bu güzel masahn dan sonra, Asım Bey de «doktorla nn ne için ehli hal olduklarmıi' gösteren, aruzla yazilmış bir şirini o kudu. Bu lâtifeden sonra bazir bu * lunan profesorlerin ikiser çigile çayet muvaffak karikatürlerini çiz di. Konser ve balo Beş dakika istirahatten sonra konsere geçildi. Konservatuvar mual limlerinden Nimet Vahit Hanım çok güzel parçalar sövledi. Gerek Nimet Hanım gerek Cemal Reşit, Sezai ve Asaf Beylerle, Şehir bandosu şefi Hulusi Bey pek çok alkışlandılar. Hepsme a y n ayrı büketler verildi. Bu ailevî içtima geçvakte kadaf sürdü. Dün gece Tıbbiyelilerin 12 mayıs bayramı şerefîne Tokatlıyanda bir de balo verildi. vetli olmadığı halde Tıbbiyelilerin bayramını benimsiyerek gelen bir çok halk kesif bir kalabahk teşkil edi yordu. Merasime şehir orkestrası tara fından çabnan istiklâl marşile başIandı. Salonu dolduran Darülfununlular hep bir ağızdan orkestraya refakat ettiler. Fakülte reisi Tevfik Recep Bey kürsiye gelerek misafirleri selâm Iıyan kısa bi r nutuk söyledi. Tıbbiyeliler bayramınm mektepten çıkip hayat mücadelesine atılan eskı Tıbbiyelilerle, hentiz o yola girmek için îrfan hayatmda bulıman talebeleri bir çatı altında birleştirdiğini an lattı. Bütün inkılâplarımizda ön safta yeT almış olan Tıbbiyelilerin bu yolda verdiği kurbanlan saygı ile andı. Tevfik Recep Beyin nutka vatan topraklannda cesedtce ayrı Ian bir çukur buldu, gitti; fakat onun bogmak istediği hür tıbbiyeli, vücudünü Trablusun kızgm çölle rine, yadellerin, yalçın kayalarına, Marmaranm sonsuz amakma bırakti, ruhunun ebedî sükun ve itilâ mes kerrni sizin, benim, hepmizin kalbinde yaydı. Sadası hâlâ çmlıyor: Bugün benim ağzimda, sizin kulakIannızda... naî kimya mühendisi yetiştirecek hale getirilmesi, Mühendis mekte binin UtiktâKni muhafaza etmesi, tlâhiyat fakültesinin bir enstitü halinde Edebiyat fakültesine raptı da görüşülmüştür. Kız Kolejinde baba ana günü Arkadaşlar, meşrutiyet, büyük harp, millî mücahede ve Cumhuri yet devreleri hür Tıbbiyelînin bü tün memleket sözlerile beraber millet ve memleket meselelerinde nasıl yarış edercesine çırpındığını göste ren yüksek hamaset levhalarile dolu dur. Meslek uğrunda, vatan uğrun da gözünü veren, kolunu veren, ciğerlerini veren, vücudünü veren Türk hekimi çoktur; fakat namusunu veren hiç yoktur!» Ziya Nari Ps. ntn konferansı Kâzım Ismail Bey, uzun alkışlarla Profesör doktor Ziya Nuri Paşa sık sık kesilen nutkunu şu cümlelerasrî tababet hakk*nda kıymetli bir le bitîrdi: konferans verdi. Fakü'te tarihinden de bahsetti. öğrenme devrinde bu « Bugün de bir Tıbbiyeli ima lunan »ençlere intisap ettikleri mesnınm bütün heyecanı, sesinin bütün leğin yüksekl;ğini vatandaslara kar kudretile ba»ırıyor: Türkiyede ta1> nekadar sümullü vazifeleri yükassup ve cehaletin mezarı Darül lennu» hs:'"nduklarmı söyledi ve fünun binasının altmdadır. Biz onu gençlerin, faaliyei vc mesaide daîma diri diri değil, öldürdükten sonra gömdük. Kalkmak isterse kanatla yüksek bir varlık göstererek mille rımızı bütün aîprlığile üstünde ve timizin kadrini da'ma yukardr tutşu nihavetsiz irfan ordularımız' bü maca çalısacaklarma emin buluı» tün sllâiilarile karşısında bulacak duğunu ilâve etti. tır!» Kâzım Beyin nutka Bundan sonra Tıp talebesi taraMüderris tnuavini doktor Kâzım fından ve talebe cemiyeti namına fsmai1. Bey, «tarihten akip gelen hür nutuklar söylendi. Bu arada askerî Tıbbiyeli» den bahseden heyecanlı bir nutuk sövledi. Tıbbîyelilerin hür talbeden Hayri Bey de çok samimî bir şekilde söylediği kısa nutku şu riyet yolundaki mücahedelerinden cümlelerle bitirdi: bahsederken: « Hür Tıbbiyelmiin dilediği va•c Ey benim sevgili dinleyici tan masunivetini ve onu temin eden Ierim. Sizden bir şey rica edeceğim. fertlerin hürriveti idi. Cünkü bili Benden evvel buraya çıkan hocala yordu, inanmıstı ki; «tnsan va'snının rım gibi güzel ve istifadeli şeyler söymasuniyeti, milletinin şerefi, hür lediğim için değil, fakat burava kariyeti sahsiye ve fikriyesinin selâ dar çıktığım ve âdet olduğu icin meti şartile insandır.» îste tarihî dir ki benden birkaç alkış esirgemi mizm şeref destani olan bu müca yeceğinizi bilirim; Fakat ben affınedeler birgün tahakküm ve tagalnıza güvenerek sizden alkı*tan daha lübün kar a perdesmi kudretle yırt büyük bfrşey istiyece?im: Bu uzun mısbr. Kızıl sultan, bu tnemleketin ve nankor yolda, şimdiye kadar tabüyük ve ftlieenap hislerine siğmarak biatîn bağnmızdan zorla koparıp Everestî aşan Ta3ryareciler Şehrimize geldiler, bura dan Londraya gittiler Dıinaynm *.. yüksek tepesi olan Himalaya dağmm Everest tepesmi tayyare ile geçmeğe muvaffak olan Mr. Ellison, yürbaşı Mr. Mac lndyre, miralay Mr. Fellov isimli üç tayyareci refakatlermde Mm. Fellov da olduğu halde' evvelki giîn şeh dnnauıyayı aşanlar. runize gelmişler dan Yüsbaşı Mac ve bir gün kal ' İndyre \ Yukarıda inglllzce temsi], aşağıda sağda zafer uangı, solda Ülkü dansı Dün, Istanbul Amerikan kollejimn Burada piyano refakatile bütün talebe kız kısmmda bir (baba ana günü) eğİstiklâl marşuu söylediler. Marş ayakta lencesi tertip edilmisti. Kızların anne . dinlendi. Bunun ardından (Prenses ve leri, babalan ile daha bir hayli ana, baodun yancı) ismindeki bir perdelik inba davetli idi. Davetliler, evvelâ, bahgüizce piyes oynandı. Hanım kızlar bu çenin kumluk tarafmda, yeşil bir açıkpiyeste büyük muvaffakiyet gösterdi Iığa ahndı. Burada çiçeklerle bir.mi . ler.. mik dansı yapıldıktan sonra, srrası ile Piyesi, muhtelif rralletlerin halk dansflk hayata, ateşi, ziraati, efsaneleri, zalan, halk şarkılan takip etti. feri, maneviyatın nyanışını, romansi ve Kız kollejinin tertip ettiği bu san'at makineyi temsil eden mimik danslan ziyafetini, çoğu Türk olan hanım kız oynandı. lar, çok güzel başardılar ve davetlilere Bu danslar, kestanelerin serin gölgegayet nezih bir kaç saat yaşattılar. leri altında cidden feerik bir manzara Anglo Sakson kültürünün Türkiyede gösteriyordu. Sonra, Kolejm büyük bL nesrine hizmet eden Kız kollejini taknasmdald konferans salonuna geçildi. dir ederis. dıktan sonra Sof yaya gftmişlerdir. ^ Hava kahramanlan bu büyüfc seyahatleri hakkmda funlan söylemişlerdir: « Hayatımızm en heyecanlı gününü Everesti aşarken yaşadık. Orada 9000 metreye kadar ynkseldik. Birçok resim ve filimler aldık. Hindistan, tran, Irak, Suriye yolu ile Istanbula geldik. Bazı Avrupa şehirlerine uğnyarak Londraya döneceğiz.» işsiz kalanların iskflnı Ankara 12 Hükumet, nüfus ke safeb' olan vilâyetlerimizde issiz kahp ta nüfusu az yerlerde yerleşmek Utiyen. lerin iskânı için, iskân kanununa bir madd« ilâvejira teklif etmiftir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: