19 Mayıs 1933 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

19 Mayıs 1933 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

r Yazan:MARTA MAK KENNA Çevtren: ABİDİN DAVER Cvmfmriyet '• Şehir ve memleket haberieri Sumer Bankası Papazın Marifeti Fakülte Meclisleri neler istediler? • ^ Siyasî icmal Amerika Reisicumhurunun beyannamesi Silâhlan bırakma konferansmm iflâsa süriiklendiğmi, bunun arkasından iktısadî cihan konferansmm da akamete uğnyacağını, konferanslarda dedikle rini yaptıramıyan büyük devletlerin nihayet silâha sanlacaklannı pek iyi anlıyan Amerika Reisicumhuru Mister Rozvelt 54 devlete hitaben bir beyanname neşretmiştir. Mister Rozvelt bu beyannamesinde devletleri intibaha ve gidilen yolun uçuruma müntehi olacağını anlamağa davet etmiştir. Bu davet daha doğrusu silâhlan btrakma kon feransında en ziyade çekişen, noktai nazarlannda ısrar eden Fransa ile Almanyaya, bunlann gizli ve aşikâr bir surette hareket eden taraftarlanna aittir Beyanname yakmdan tetkik edildiği zaman Mister Rozveltin «kızım sana söj livonjm, gelinim sen dinle!» kabi'inden Almanyaya hitap eder görünüp Fransaya ihtarda bulunduğu anlasılır. Çunkü Amerika Reisicumhurunun noktai nazan ve talepleri Fransanm davasına muhaliftir. Mister Rozvelt tecavüzî silâhlann yani büyük captaki top, tank, bomba tayyaresi ve hatta tahtelbahir gibi silâhlarm derhal külliyen ilga edilmesini, kalan silâh Iann azaltılmasını, hudutlann öte tarafına müsellâh askerî kıtaat sevkedilmemesini istemiştir. Bunlardan hiçbiri Fransanın ve müttefiklerinin istediği seyler değildir. Amerika Reisicumhuru, devletler tecavüzî silâhlann ilgasma ve bunlan kullanmamağa muvafakat ettikleri takdarde milletler arasında emniyet ve selâmetm kendiliğinden husule geleceğini, silâhlan bırakma konferansmm dahi nihaî gayesinin bundan ibaret oldunu söylemiştir. Şimdtye kadar Fransızlar evvelâ milletlerin emniyet ve selâmetlerinin diğer devletler tarafından kefalet altına alınmasını, sonra da silâhlann azalblmaması musırrane müdafaa etmişlerdir. Italyanlar ise bu davanm aksmi ütizam edegelmişlerdir. Amerika Reisicum huru beyannamesile ttalyanlann davasını iltraam etmektedir. Mister Rozvelt her iki konferansı kurtaracak çareleri ileriye siirdükten sonra hrrhangi kuvvetli bir devlet bunlara yanasmadıf ı takdirde bütün dünyanm uğnyacaği alnbetten tevellüt edecek mes'uUyetm kime ait olduğunu anhyacajmı ihtar etmektedir. Anerika Reisicumhurunun bu be yannamesi, Amerika devletinin şimdiki vahbn vaziyet hakkında ne düsündü ğünü anlatmaktadır. Mister Rozvelt diğer bir beyanname ile vaziyeti kurtaracak muayyen bir plân teklif etmektedir. Bu beyannamelerm en ziyade dikkate şayan tarafı Avrupa işlerinde bitaraf bir hakem vaziyetmde bulunan yegâne devlet Amerikamn bu kıt'adaki hâdisele rin bir gün bütün dünyayi harap edeceğini düşünerek hem kendisinin, hem de cihanm hayatî menfaatlerini kurtarmak üzere bilfiil müdahalede bulunmasıdır. 19Mayıs ı933 Islahat raporları Ankaraya gitti Güzel Otto hem kalbimi, hem de canımı almak için beni aldatmağa çalışıyor... Size minnettarım Stefan, de dir»". cimden güzel fakat hilekâr Ot tovu ölümlerin en müthişine lâyık görüyordum. Simdi en sinirime dokunan şey, ona aldanışım idî. Az kalsın sevmek üzere bulunduğum o kibar halli, altm saçlı, maviş deli • kanlı demek kî hem kalbimi, hem de canımı almak üzere beni aldatmasra çalısıyormut. Şu anda ondan korkmuyor, bilâkis ona karşı müt his bir hiddet duyuyordum. Yalnız ona değil kendime kızıyordum. Bu müthiş harp zamanında, bîr düş man zabitine karşı neden bu zâfı duymus, onunla samimî dost olmağa başlamıştım. Neden ona gönlürıü kaptırmak üzere bulunmuştum? Bu, bana, casus teşkilâtına dahil vatanperver bir Belçika kızına yaraşır mı idi? Şimdi gelelim bana vereceği • niz habere... Alfons, kıpkırmızı burnunun ucunu düşünceli bir halle kaşıyarak dedi ki: Küçük hemşire.. Birer bardak şarap icerek meseleyi münakaşa ve halletmeğe çalışsak fena olmaz. Bir sişe şarap almak için aşağıya înJiğim zaman diğer zabitlerle beraber sigara salonuna çıkan o yezit Ottoya rast geldim. Beni görünce zarafetle iğildi ve insanı silâhsız ve âciz bırakan tatlı bir tebessümle selâtnladı. Ben de, büttin kin ve hiddetimi gizliyerek ona, benden beklediği ve ümit ettiii tatlı ve okşayıcı bir bakışla baktım. İnsanın kulakların dan girip ruhuna nüfuz eden sihirli bir tesle: Umit ederim ki biraz sonra benimle beraber bir şey içecek vakit bulursunuz, Froylayn dedi. Ah, kâfir ah, ne güzel bakıyor, ne tatlı konuşuyordu! tcimden, birbirimize düsman oiduğumuza mü • teessif oluyordum. Kadinlık ruhum, onunla boğazlaşmak değil, öpüş • tnek istiyordu. Bu aksam mümkün değil Herr Otto! dedim ve itizar makamında ilâve etthn: Simdi çok yorgunum, belki yarın akşam! GarİDtir, insan, karsısmdaki adamın hakikî şahsiyet ve seciyesinî öğrenince, onun yüzünü de o ana kadar gördüğünden başka türlü görüyor. Bu aksam Ottoya bakarken, her zaman bir çocuk yüzü gibi, saf ve matun bulduğum çehresinde, şirinliğmi ve güzelliğini muhafaza etmekle beraber hilekârlık alâmetleri görüyordum. Maamafih ona kar»ı eskisi gibi ve hatta eskisinden daha dost ve samimî cörünmek mec • buriyetin^e idim. Hakkında besle • meğe başladığrm yeni hitlerden şüphelenmemesi için böyle yapmaktan başka çare yoktu. Ne yalan sövliyim, içimden, Stefamn güzel Otto için söyledik'ermin yanlış cıkmasıni da temenni etmiyor, değil dim. tat harp malzemesi haricinde, bazı vagonlann uzun madenî silindirler yüklü olduğunu görmüştü. Bu üstüvanelerin neye yanyaca ğını bir türlü keşfedememişti. Bir çok Almanlann da bu yeni aletlerle ne iş görüleceğini bilmedikleri an • laşılıyordu. Stefan bu izahatı verdikten sonra dedi ki: Bu üstüvaneler neye mahsus olursa olsun onlara bir bomba ya piftırmak fena olmaz. En iyisi, siz bunların istasyonda bulunduklarını bir an evvel İngilizlere bildirseniz Froylayn. Hemen ben bu akşam bildi rirkn; fakat siz de boş durmayın, liva karargâhmda göz kulak olun da bu esrarengiz üstüvanelerin içinde ne bulunduğunu öğrenmeğe ça lısın. Bu sefer de Alfons söze başladı: Küçük hemşire, benim de size söyliyecek bazı yeni haberlerim daha var. Dün aksam hastanede işim bittikten sonra diğer bir şoförle beraber beni istasyondan bazı eşyayı hastaneye taşımağa memur ettiler. Ambara getirdiğimiz balyalar, şîmdiye kadar görmediğim şekilde pamuk paketleriydi. Bunlar, pansıman pamukları değildi. Çünkü uçlarına lâstîk oarçaları takılı idi. Balyaların iistünde bir şey yazılı değil miydi? Yazılı idi. Hastaneye gelen balyaların etîketi hastane sertabi • bine yazılacağına yüzbası Reich • mann isminde birine yazılı idi. Yüzbaşı Reichmann mı? diye bağırdım. Yüzbaşı burada oturuyor. Biliyorum Froylayn, Stefan liva karargâhındaki zabitan ikamet listelerinden bunu öğrendi. Fakat bu zabit, hiçbir kit'aya, erkânı harbiyeye veya geri hizmetine merbut değildir. Ne iş yaptığını da kimse bilmîyor. Stefan dedi ki: Bu yüzbası üç defa liva karargâhma geldi, jeneralle başbaşa uzun uzadıya görüştü. Küçük hemşire bu zabiti iyice tarassut ediniz. Bu adam, muhak kak, mühim bir şahsiyettir. Fakat henüz bu ehemmiyetinin neden ileri geldiğini anlıyamadım. Bundan sonra iki asker gittiler. Kazinodaki bütün müşteriler de gitmişlerdi. Oturup hemen bir şifre yazdıtn, yüzbası Reichmanndan değil ama esrarengiz Ustüvaneierden bahsettim. Mektubu saçlarımın arastna sokarak hemen sokağa fırla dım. Gecenîn sükutu içinde karanlık sokaklardan sessizce geçip gi • diyordum. Meydanın 8te tarafında haşin sesler ve silâh şakırtıları duydum ama kapkaranlık olduğu için bir sey göremedim. Şimdi artık esrarengiz 63 numaranm gizlendîği mezar gibi sessiz çıkmaza geimiştim. Sol k/>lda besinci pencereye evvelâ bir defa vurdum. Sonra, bir an durdum, arkasından üstüste iki defa vurdum. Pencerenin camı gürültüsüzce kalktı, beyaz el uzandı. Kâğidı sikışttrdım ve sanki seytan benî kovalıyormuş gibi kaçtım. <Mabadi var) Darülfünun Divanında gözden gecirilen fakültelerin ıslahat raporlan Di vanın mütaleasi'e birlikte dün Ankaraya (çonderilmistir. Darülfünun Emin veküi doktor Tevfik Recep Bey dün bir muharririmize demiştir ki: « Fakülteler arasında ıslahat esasları hakkında ihtilâf yoktur. Her fakülte ayn ayn noktai nazanm tejpit etmis, Divan usulen bunlara sadece ıttıla kesbederek Vekâlete yollamıshr. Binaenaleyh ıslahat hususunda ne tetkikatta bulunmus ve ne de bir karar itt'haz etmis değildir. Ankaraya, ancak Vekâletce çağınlırsak gideceğiz.» Tevfik Recep Bey, Darülfünunda kalacak ve çıkacak müderrisler hakkmdaki bazı nesriyatın doğru olmadıgmı, Darülfünunumuz muhtacı ıslah bulun • makla beraber Balkan darülfünunlanndan cok vüksek olduğunu ilâve etmiştir. Bir Edebiyat Fakültesi müderrisi de demiştir ki: « Bütün fakülteler, ıslahabn tekârmile bırak''mıyarak bir an evvel, bir hamlede icrası taraftandırlar ve Darülfünunun ecnebi mütehassın profesör lerl»» takviyesini istiyorlar. Müderrislerin Darülfünun haricindeki mesaileri hususunda Avrupa darüifünun'annda cari usuHerin kabulüne Edebiyat Fakültesi aleyhtar ohnadığı gibi diğer fakülteler de bu mesainin tahdidine muvafakat etmektedîr. Ancak bizim muvafık gördüğümüz sey, Avrupada o3duğu gibi büvük ho ve hukuk meselelermde darülfünun haricin de müdemslerden istifade edilmesidir. Zaten, Darülfünun hocalannm kendilermi tedrisata huretmeleri ancak terf'hlerı'ie mümkun olabilir. Edebiyat FaküHesL raporunda mevcude ilâveten inkılâp tarihi, arkeoloji ve urnumî filoloii derslerinin ihdasım istemistir. Fakültemizin, Yüksek ticaret mektebinin de Fakülteye ilhakını istedi&î ?sılsızdır. Biz sadece bir dilek olarak îktısadî ve içtimaî ilimler fakültesi yarjı'ması tek'ifinde bulunduk.» Fen Fakültesi raponma nazaran, Eczacı mektebinm de bir şube olarak fakülteye ilhakını istemis, sebep olarak ta kunya tedrisafa'le bu mektebin alâkasmı göstermistir. Halbuki Tıp Fakültesi, eczacılığın daha ziyade tababetle alâkadar olduğunu, doktorlar, eczacılann dünyanm her tarafında avni meslek mensubu addedil diklerni ileri sürerek fakülteye mer • but kalmasında ısrar etmiştir. Dişci mektebinin de enstkü olarak «üksek mektep halinde fakülteye raptını ve Eczacı ve Disçi mektep1 eri talebesinm de Fen Fakültesindeki P. S. N. ihzarî smıfında yetiştirilmesini istemi»th\ Fakultede yeniden bir çocuk bakimı dersi ihda« da teldifler meyanında ol dujtı söylenmelctedir. Divan içtimaından sonra Darülfünunda husule gelen kanaat, ıslahat e«asla nnda Vekâlet nezdinde fakültelerin birbirierine karşı aykın vaziyet almamaIarı merkezindedir. Hatta mütemmim maiumata göre, dün fakülte'erin raporlan Ankaraya gönderilmeden evvel, bu kanaate uygun olmıyan bazı cihetler tayyedilmek suretıle esaslı tadilât ta vapılnusbr. dettin Bey dün şehrimize avdet etmiştir. Sadettin Bey bir muharririmize demiştir ki: « Bankamız merkezinin Ankaraya nakli tnukarrerdir. Bunun için Ankarada yeni bir bina yapılacaktır. Fakat bina inşa edilinciye kadar nakHn teahhura uğramaması için ştmdiden muvakkat bir yer bulunması muvafık göriilrnüs tür. Nakil işi haziran n<hayetine kadar bitirilecek ve burada yalnız Istanbul şubesi teskilâb kalacaktır.» Sadettin Bev, Ankarada bundan başka Sanavi Kredi Bankası ve Devlet Sanayi Ofisi birlestirilmek suretile teşkil edilmesi Meclise teklif edilen Sumer Bankası meselesile meşgul olmuştur. Bu husustaki kanun lâyihası tktısan cümenine sevkedilmistir. Yakında Mecli* heyeti ırmumiyesme veribnesi muhteneldir. Gümriik tarifelerinde smaî müesseselerin ihtiyaçlanna göre yapılması lâzınr. ?elen tadilât hakkında tetkikat icra eden tktısat Vekâleti, Sadettin Beyin de bu hususta mütaleasını almıştır. Vekâlet, sanayicilerle diğer alâka • darlann tekfiflerini nazan itibara alarak memleket mamulâtmm himayesi için gürorük tarifesinde tadilât icarsmı muvafık görmektedir. Meclisin bu devresine tadiiâtm yetiştirilmesi muhtemeldir. Tadflâta ait proje, Vekâlet Müsteçan Hüsnü Beyin riyaserinde mütehassıslardan mürekkep bir komisyon tarafından hazırianmaktadır. Sanayi Kredi Bankası Ankaraya gidiyor |Torununu niçin babasız On gün kadar evvel Ankaraya gidiye vaftiz etmiş? den Sanayi Kredi Bankası Müdürü Sa1 Muhiitin Bey Ankaraya gidiyor Vali ve Belediye Reisi Muhittin Bey vilâyet ve belediyeye ait işler ve bilhassa yeni bütçe hakkında alâkadar makamlarla temas etmek üzere yann tekrar Ankaraya gidecektir. Çikolatalara niyet kâjjıdı konulmıyacak Şehrimizdeki bir kısım çikolata ve bUküvi fabrikalarınm çıkardıklan paketler içine niyet namile bir ta kım gayriahlâkî yazılan ihtiva eden şeyler koyduklan nazan dikkati celbetmiştir. Halbuki bu kabil şeyleri alanların da ekseriyetini çocuklar ve talebe teşkil eylediğinden Maarif Vekâleti Vilâyete müracaat ederek bunun men'ini iste mistir. Vilâyetçe fabrikalar nezdinde bu hususta şiddetli tefebbüa yapılmış ve badema paketler içine böyle yazılar konulmaması emredilmişir. Tayyare bomba ateşleri Pazartesi gününden itibaren Yeşilköy burnu ile Ambarlı köyii dalyanı arasında ve sahilden itibaren bir buçuk kilometroluk emniyet sahası hariç olarak mezkur iki nokta arasından geçen hattan garbe doğru beş kilometroluk mesafede tayyare bomba ateşleri yapılacağm dan ve bu ateşler takriben 20 gün devam edeceğinden saat 7 den 12 ye kadar sefain ve merakibi bahriyenin o civardan geçmemeleri lüzumu İstanbul Vilâyetince alâkadarlara ilân olunmuştur. Dün birinci ceza mahkemesinde Kostantin Haçopulo Efendi isminde bir papaz muhakeme edildi. Zaharya Berjanof Efendi ismindeki şahidin anlattıklarına nazaran papaz efendinin Anna ve Marika îsminde iki kızı vardır. Papaz efendi bu kızlarından Annayı henüz pro testan mezhebine mensup bulunan Zaharya Berjanof Efendiye nisanlamıştır. Anna ile Berjanof dokı>z ay bir arada yaşamıslardır. Bu müddet zarfında nisanlı olmalarına rağmen bir çocukları olmustur. Zaharya evlenmek içîn Belediveye müracaat edince Patrikhane ise müda hale ve protestanlpği, Zaharya Berjanof Efendinin Amerikada Türkiye lehîne ve ortodoksluk aleyhime nesriyat yapmasını bahane ederek papaz Kostantin Efendiyi kızının kendisile evlenmesîne m»ni olması için tazyika başlamıştır. Patrikhane bu noktada daha ileri giderek papaz Kostantin Efendi aksi hareketi ihtiyar ettiği takdirde kendisinin de, kızının da afaroz edilmesine karar vermiştîr. Bu sebepten papaz Kostantin Efendi Zaharyanın Annadan doğan çocuğunu vaftiz ederken babasız olarak vaftiz etmiştir. Papaz efendi. kendi torununun babası malum iken meçhul göstermek suretile yaptığı bu vaftizie de kalmamiş kızları için de ayrıca vaftiz kâgıtlan tanzim ederek yeniden başka nüfus kâpıtları elde etmiş ve bunlarla Muhtelit Mübadele komisyonundan etabli vesikaları almıştır. Muhakemede hazır bulunan pa • paz efendi damadı olan şahidin bu sözlerine itiraz ederek demiştir ki: « Kendisile nişanh olan kızımı aç bıraktı; kizım da kaçti, yanıma geldi. Çocuğun babasını vaftizde meçhul göstermeme gelince, bu izdivaç resmen tesçil edilmiş ve çocuğun babası resmen taayyün et • miş olmadığmdan ileri gelmiştir. Biz biliyorduk, fakat, resmen biiin mediği için çocuğun babasmı meçhul olarak kaydetmeğe mecburduk.> Muhakame evrakın iddia makamı tarafından mütaleası için baska güne bırakıldı. Bu davada şahit Za • harya Efendi çocuğunun babasız •aftiz edilmesine itiraz ederek vaftizin bozulması için patrikhaneye müracaat etmiş fakat istediği red • dedilmiştir. Bunun için Zaharya Berjanof Efendi petrikhane erkânından Avido Kermanos, MUan Polikarpos, mitrepolit Maksimos ve patrik Foti Efendiler aleyhine de birer dava açma ğa karar vermiştir. Zaharya Efendi çocuğuna kendî isminin verilmesini istemektedir. Esrarlı OstGvaneler Şarapla beraber odama çıktım. Stefan meseleyi açtı. Roulerse son defa gelen mühimmat treninde, mu Kurtuluş yolunun Başı ve sonu I Basmakaleden Iardırki Türk kurtuiusunu ikmal eylemistir. Yoksa yannı gene tesadüflere bağlı, istediğmiz kadar parlak askerî zaferlerle kalmu olur, yani hakikî manasile kurtulmamış bulunurduk. fsmet Pasanın Lozanda bertaraf ettiği kapttülâsyonlar hakikatte tmparatorluk Türkiye»inin Avrupa ile musademesmi intaç ve idame edip gelen çok kuvvetlf bir tezadin ifadesiydi. Biz Lozanda Inlıcımıza dayanarak sadece ecnebilere ait kapitülâsyonlan kaldırnmş değiliz. Bu kapitülâsyonlann kendi icimizde bulunan ve kendimizi boğan sebeplerini de kaldırarak hakikî halâs ve hurrivetle insanlar arasına kanstık. Onun gibi memleketi alcaltan ve öldüren müesseseleri yıkarak mflleti yasateeak ve yükseltecek yeni bir kunılusa geçmekteki hamlelerimiz bize askerî zaferlerimizi ebedileştiren yeni ve kuvvetli hayat kaynaklan oldu. Bütün clhanın artık ölüp gitti diye mezanm kazmağa kaikıstiği bir milletten ortaya Türkiyeden tasarak Avrupaya, Asyaya, ne diyoruz, bütün dünyaya saye salan gürbiiz, canlı, ulu bir ağaç çıktı. v aziyet bu, hakikat bu. Hepsi bir kül olan bu iptida ve intihanın büvüklügâ önimde nüveden bahsetmek, büyük kurtuluş işimizin zerresmden haberdar olmamak demek olduğunda şuphc mi vardır? YUNUS NADİ Leh Sef irinin Cenazesi Belediye Evkaf ihtilfifları Türk Tarihi heyeti Büyük Türk tarihi ana hatlan için Ankarada çalısmakta olan Edebiyat fakültesi reisi Muzaffer ve müderris Ağaoğlu Ahmet Beyler şehrimize avdet etmişlerdir. Encü men azalan, teşrinisani içtimaına yetiştirilecek kTsımlan haztrlama • ğa başlamıslardır. Belediye ile Evkaf arasında bazı (Birinci sahifeden mabait) meselelerden ve bilhassa mezarlık re bütün sef ir ve konsoloslar da dün ve su gibi işler yüzünden çıkan dasabah saat 10,30 ta Haydarpasada valar devam etmekte olmakla berabulunmuşlardır. Bir polis müfreze ber her iki daire de bu işlerin ida Biiz cenazeye resmi selâmi ifa et • reten ve sulhan halline taraftar olmistir. dukları için yeni bir komisyon teSarayburnunda cenazeyi Harbişekkül etmiş ve ise başlamıştır. Bu ye talebesinden bir bölük ile bir komisyonda, Belediyeyi hukuk iş piyade bölüğü selamlamış ve mızı leri müdürü Muhlis, mezarlıklar şuka matem havasını çalarken cena ze askerlerimiz tarafmdan vapur • besi müdürü Süleyman ve muhake dan çıkanlarak altı beygir koşulu mat kısmı âmiri Feyzi Beyler tembir top arabasile Sirkeci garına gösil etmektedirler. Kirülmüş, hususî vagona yerleşti • Evkaf idaresinin de salâhiyettar rilmiştir. Cenaze, dün akşamki Kon* azalanndan mürekkep bulunajı kovansiyonel trenile Varşovaya götü • misyonun mesaisinden müsbet netirülmüştür. celer alınacaği ve bugün mahkemeReisicumhur Gazi Mustafa Ke • ye intikal etmiş bir takım işlerin anmal Hazretleri, Başvekil İsmet Paşa laşma suretile halledileceği ümit eHazretleri, Hariciye Vekâleti vekili, dilmektedir. bütün sefir ve konsoloslarla Leh Reisicumhuru tarafiarmdan gönderümiş çelenkler de vagona konmuştur. Yeni terkos tesisatı için lâzim olan dövize müsaade verildiğînden Müteveffanın ailesi ve ölümü münasebetile memleketimize gelen diBelediye en mübrem ihtiyaçlan te«ğer akrabaları da ayni trenle Lehisbit ettirmektedir. Bilhassa hâlen »u tana gitmişlerd'r. çıkanlamıyan bazı vüksek semtlere su vermek için nekadar tazyik makinesine ihtiyaç olduğu tetkik edilBir müddettenberi Ankarada bumektedir. Şimdilik en lüzumlu işler lunup çarşamba günü şehrimize gelyapılacak esaslı arieliyat su müte miş olan Bükre» sefirimiz Hamduihassısınm raporu alındıktan sonra lah Suphi Bey dün sabah Daçia vabaşlıyacakhr. ^ purile Romanyaya gitmiştir. Mister Rozvelt böyle bir müdahalede bulunmakla hem Fransanm, hem de Almanyanın ilerisini gerisînî düşünmiyerek tamiri gayrikabil hareket ve teşebbüslere birdenbire atılmalanna meydan bırakmamaktadır. Mister Rozvelt, Her Hitlerin Rayiştag içtimamdaki nutkundan ve Fransanın bu mıtka intizaren almış olduğu tedbtrleri icra mevküne koymasından evvel îlk mekteplerde her sınıfta hergün böyle bir müdahalede bulunmakla d3k derse girildiği zaman çocuklarm hep birden: «Tiirküm, doğruyum, çalışka ' ban siyasetine şüphesiz büyük bir hiznım, yasam küçüklerimi korumak, bü ; met göstermiş oluyor. Her Hitlerin nutkunda Almanyanın hasımlanna yeni siyüklerum saymak, yurdumu özümden çok sevmektir. Ülkün yükselmek, ileri lâh verecek müfrit fikir ve tasavvurlann gitmektir. Varlığım Türk varlığına ar yer hıtmamış obnasında Amerika Reisintağan olsun» ibaresini söylemelerinin cumhurunun uyandırdığı yeni ümitlerin usul ittihazı muvafık görülmüştür. tesiri bulunduğu iddia olunabilir. Maaırlfte Çok mökemmel bir karar Yunan mahkemesinde kararlar Muhtelit Türk Yunan hakem mahkemesinde dün de on altı davanın cnürafaası yapılarak bunlardan bir kısmımn kararlan tefhim edil mistir. Karara bağlanan davalar reddolunmuştur. FEYZt Gazi Hz. ile İran Şahının mülâkatlari Reisicumhur Hz. ile tran Şahı Hs. arasında ve Şark hududumuzda bir mülâkat vukua geleceği yazılmıstı. Tah • randan verilen bir habere göre bu telâki önümüzdeki üç ay içinde Gazi Hz. nin yapmalan muhtemel bir mem • leket seyahati esnasında vaki olacaktır. Tarih muallimlerinin dünkü içtimaı Dün dört eroinci Daha tevkif edildi Zabıta tarafmdan son hafta içinde yeni bir eroinci sebekesinm yakalandığı yazılmıstı. Tavukpazannda Topal Hasan isminde birisi eroin satarken curmü meşhut halinde yakalanmış ve Hasanm eroinleri Bursalı Sakir atlı bîr adam dan aldığı nğrenilmişti. Bursalı Şakir de yakalanmış v^ üzerinde üç paket eroin bulunmustur. Şakir de bu eroinleri Bahçekapıda Cermsnya hanında ecza kumusyoncusa Leon Behar ve kardeşi Muiz Efendflerden aldığını itiraf etmiştir. Bu eczacılar da tevkif edilmiş ve dün tahldkat ikmal olunarak bu yeni sebekeye dahil olanlar Müddeiumumüiğa verilmislerdir. Terkosa ilâve edilecek tesisat Hamduilah Suphi Bey gitti Mualllmler Içt lma halinde L ise ve Muallim mekteplerinin tarih muallimleri dün tstanbul Iisesinde Maarif Vekâleti Yüksek Tedrisat Müdiri Umumisi ve Istanbul Halkevi Müdürü Hâmit Beyin riya«etinde toplanmışlardır. fçtimada Maarif Vekaletince kabul olunan Türk tarihi tedris sistemleri izah edilmistir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: