29 Mayıs 1933 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

29 Mayıs 1933 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Cumhvrîyei' 29 Mayıs ı933 lkı Yuzlu Kız : MARTA MAK KENNA Çevıren: Şehir ve memleket haberleri« Balkan Haf tası İktısadî birleşme Gümrük ittihadı için Yunan proîeleri hazır B=\lkan hsftasını sehirmizde feçir mfkte olan Balkan mem'eW»ri mu rahhasian diii, nrograma dahil olrmyan serbest gün olmak mün«seb*file. hususî gezintiler yapmıslardır. Murahhaslar bu sabah tonlu bir halde müze^ri zivaret edecekler ve saat on ücte Tokatlı yanda sereflerine t«tanbi'' Ticaret Odasi reisî Nemüzade Mitat Bey tarafından 50 kisilîk bir öŞle ziyafeti verilecektir. Bu ziyafete Balkan hükumetlerinin sehrimizdeki konsoloslan. Vali Bey, Ticaret Odası ve thracat Ofisi erkâm davet edilmislerdir. Umumivetle. murahhaslar, iktısadî birlesmepi temin etmek üzere çalısmakta olduklarrm, bu mesamin ivi neticeler vereeejrinden ümitvar olduklannı söy lemfktedir. Evvelki toplanan Balkan ticaret ve sanavi odası konseymde ve ihzari ko • mitede verilen karar veçhile Balkan birli«n cem'vetteki her memleket mümes sOIeri Balkan gümrük ittihadı ve müşterek ticaret mıuahedesi hakkmda pro ieierini eylul rotidasmda Selânikte top ]j>nacak olan komi%îye yetistirecekler • dir. Komîte, proieleri telif icin müzake • ratta bulunecak ve 15 eylulde içtima edccek olan Balkan konferansina bu hu«mtalfi trklifl<>rini bildirecelfHr. Simdiki halde yalnız Yunan projesi hazırdır. Bu proie müsait bir tesîr yapmskla beraber komite ictimaında muhtelif Balkan memleket]eri noktai nazarianna göre tadilSt yaoılacath anlt^ılmaktadır. Reis Nemlizade Mitat Bey, murahhasIarla cerevan eden müzakere ve temas larm rmıcibi memnunivet oiduğunu ve sehrimizdeki müzakerelerin hitam bulduğunn soylemistir. Murahhaslar bu aksam De^terdarda Feshane fabrikasmı, yarm da lpekfilim stüdyosunu ve bazı fabrikalan ziyaret edeceklerdir. Siyasî icmal Amerika ile Japonya çarpişacaklar mı? Amerika Reîsicumhuru Mîster Roı • veltm Vaşingtonda tertip eylediği mfi * lâkatlann »on ve ihtunal en mühim saft hasînda bnlunuyoraz. Mîster Rozvelt srra ile tngiltere Başvekili, sabık Fran «z Basveküi, Ita'va MaKye Naânni ve Alman mümessilile gör&stükten son ra şimdi kendisinm daveti flzerlne g« len Japon mömessili ile de gSrosoyor. E> son mülâkabn büyük ehemmJyeti Amerika ile Japonya arasmda gayet mühim siyasî ve bahrî meaele'erin meveudîye * tînden ileri srelivor. Mister Rorvelt gar* bî Avrupa büyük devletlerinin mümes siUerHe Avruoa sulhunu kortarp^ek v4 Londra iktısadî konreranmmn movaffakivetini temin edecek hwusah jrörüs « musta. Halbold Janon mömessiH !Te gSrü sulen meseleler dogrodan doğruya bu iki büvük devletin hayatt menfaatlerine taaüuk edrvor. Bilhassa Mancurmin Japon lcuvvetlerf tarafmdan işgali üzerine Amerika, 1921 de Vasingtonda doln>7 devlet arasTnda Uzak Sarktaki va ziyetin ve Büyük Okvaırostaki muvazent>nin muhafaza ve idamen için akte • dilen rmıkavelenîn Japoova tarafmdan ihlâl olnnduguna hükroederek Jaoonyaya karşt hasmane bir tavır aldığmdan Vasîngtondald venl mfizakerele^i'i ehem miyeti çok büvüktür. Japonya üe Amerika arasîndalri mühim meseleler bun • dan ibaret deJTldîr. Vasmgton ve Lon • dra deniz konferanslarmda harn gemi • leri hnsmnnda Japonyanm Ingiltere ve Amerika île musavî ohnası esası kaVul edümemistî. Jaoonya bu konferans • larda bese 9c nisbetini kabule îcbar e • dflmNti. Sovle ki Amerikan^n v» tneîlterenin her bes bîrviîk pemistne mukabil Japonys ancak fiç büyük gemi^ulun • durmaktadir. Simdi ise Japonva T u nlsbeti maha* > fazaya taraftar değfldir. Londra muka • velesinin müddeti bcttikten ı o n n J» ponyanm, ancak Amerikan ve tngiliz donanmalarile mösavat esası uzerinde müzakere edflebileceği geçenlerde Japoı Bahriye Nezareti tarafından bildirilmişti. Cenevrede silâhlari bırakma konfe ransında tngiliz plânmm bahrî silâh ve kuvvetlere ah kuntnun müzakeresi es nasmda İngiliz • Amerikan noktai na • zanrta gösterilen muhalefeHn basında Japonyanm bulunmaa dahi arfak J a p o yanm Anglo Sakson devletlerinden hi< bir veçhile geri kalmamağa azmeyle * diffine şüphe bırakrmyor. VaWn«tondalci muzakcratte, d«mu >X~ lâhlan meselesî mevzoa bahsolduğu vakit Jaoonva mümeasili herşeyden evvel Amerika hükumetmin Mançuri mese • lesi hakkındaki noktai nazaruu de&i» tirmesi icap etti&mi soylemistir. Fakal Mister Rozvelt Mançuri meselesinin Cenevre konferansmtn müzakere rnevzulan arasmda bulunmadığmı kaydederelc iki meselevi birbirine kanşbrmaktan çekinmistir. Maahaza Vasmgtonda mozakereler devam ediyor. Bu müzakerelerit neticesi Bahrimuhitikebir nmvazenesi ve Uzak Şark meselesiran flerisi uzerin de mfisbet yahot menfi derin tesirier bırakacaktH. Şorası muhakkaktır ki yaktn zamana kadar her fld meselede hâkimi mutlak olup arkasından tngiitereyi sürükh'yen Amerika, bundan sonra vaziyete istediği gibi hükmedemiyecektir. Japonyanm her tehUkeyi goze aldı • rarak Cemiveti Akvamdan çıkmasi, Amerika ile tngilterenm Büyük Okya nusta ve Uzak Sarktaki siyasî istibda • dına karşı îsyan eylemesi demekti. A merika, seksen rnüyon nüfuslu Japon milletini yansı gayrimümbit ve çorak olan dar adalara hapsetmek siyasetinî takip ediyor, Uzak Şarkta on milyar altm frank sermaye yatıran tngiliz im • paratorluğu dahi Amerika siyaseb'ne müzaheret ediyordn. Japonya Ameri • kadaki emsalstz buhranı ve Avrupanm gayet kansık olan ahvalini fırsat bile rek Amerikan siyasetine meydan oku • mustur. Japonya bu cesurane siyasette pek te yalnız değildir. Çünkü yaktn Mmana kadar Büyük Okyanusta ve Uzak Sarkta Amerikan tngiKz sivasetini teyit ve terviç eden Fransa, yirmi milyondan fazla nüfusu olan Hindiçinî müstem Iekesinin selâmeti için shndi Japonya ile iyi geçinmek istiyor. Bunun içm Fran • sız matbuatı ve bahusus nimresmî ga • zeteler son zamanlarda Japonyanm davasını pek hakh bulmakta ve Cemiyeti Akvamı basiretsizlikle itham etmek • tedirler. Bu cihetten Vasingtondaki son mükâlemelerin vereceği neticeler bütün cihan tarafmdan derin bir alâka fle takip edilmektedir. '' ABlDtN DAVLH 44 Çiftecevizlerin hali! Hüviyeti maruf bir karümizden aldığımız bir mektupta deniliyor ki: «Bir paçavracı grupu, Şişlinin etrafmdan topladıkları kanlı ve irinli yaralardan kaldırılmış pamuklarla sargılara varıncıya kadar mikrop dolu, murdar ve müteaffin paçavralan Çiftecevîz lerde harmanlık mevkiinde yere sererek kurutmakta ve etrafa Ş mikrop saçmaktadırlar. Burası sanki bir pislik mahseri ve murdarlık meşheridir! Bu lâtif manzaraya bir de Belediye köpekçisinin zehirleyip öldürdükten sonra getirip oraya brraktığı köpek leşlerini de ilâve ederseniz, feci manzarayı tamamlamış olursunuz. Dahası var: Bu murdarlık deryasmda ikidebir yakılan eski lâstiklerin kokusu, yüz metro mesafede oturanların burun direklerini kırmakta, herkesi adeta serbest ne fes almaktan mahrutn bırakmaktadır. Bir müddet sonra sıcaklar basacak ve bu vaziyet tahammül edilemiyecek bir şekil alacaktır. Belki de bir kısım halkın buradan başka yerlere nakletmesini mu cip olacaktır.» Çiftecevizler, Beyoğlunun ol dukça mutena bir mevkiidir. Bunun için, bu civarda oturan hal • kın. sıhhatini tehlikeye koyacak sekilde sokaklarda köpek leşle rinden, kanlı, irinli bezlerden mürekkep ufunet yuvaları mey dana getirilmesine Belediyece aıla meydan verilmemelidir, dryo ruz. Arkasını dö'nünce yaradana sığınarak ense köküne indirdiğim bir darbe ile Moruğu bayılttım Sonra konuşulanlan dinlemek üxere kulübenin açık penceresine tırmanmak istiyordum. Hava sıcak olduğu içm ben kulübeden çıkarken pencere açıktt ve gece oluncıya kadar açık kalacağını ümit ediyordutn. agır agır yagmağa başlıyan yağmurun yapraklara vurdukça çıkardığı mınl • tıyı ve ıslak topraklara düşen dam lalann muttarıt gürültüsünü dinliyerek ormanın yeşil gölgesi içinde oturmtif düşünüyordum. Birdenbîre kaputumun cebindeki kloroform siçesi aklıma geldi. Küçiik ve çelimsiz bir erkek olan Moruğun hakkından herhalde gelebilirdim. Ben, mu hakkak ondan daha kuvvetli idim. Bir defa onu uyuttuktan sonra te • lefonun öblir ucundaki casusla ben görüşemez miydim? Bu çok cür'et kârane plânı kafamın içinde tarttım evirdim, çevirdim. Bir türlü kat't bir karar veremedim. En ziyade Han sın çıkagelmesi ihtimalinden endise ediyordum. kaybettiğimi anlatmağa calıstım. Ne demek istediğini anliyamadım. Gir, içerîde vaz bakayım. İceri f irdik. Masanm iistünden kursun k»lem1e bioknotu almak için arkasını bana dömdü. Bastonum, sapı tokmakh, kalın ağır ve sert bir sopa idi. Moruk döner dömnez, iki elrmle bastonun dibinden vakaladım ve basımın üstüne kaldınp bütün kuvvethnle ense köküne bir tane yapıstırdım. Yaradana sıemarak indirdieim bu darbenin altında asker, sallandı, he men üstüne çullandım. Cebimden çektiğim kloroformlu Damuğu ağ zına ve burnuna dayadım. Telefon euvu arka«iindan kucaklamıştım. Bir lâhza. sarhos gibi sallandı, sonra, denizde bopulart Vir adam gibi kollarını ssHadı. Nihayet gevsedi ve kendini kavbederek kollanmın arasına yığı'dı. Almanı vere uzattım, hemen sofranın üstündeki yemek bıcaklarından Virini aldım ve iki yataktan *>'rmin çarsafını uzun serit gibi keserek askeri sımsıkı bağladım. ts?»n bitmeden evvel klorofr»mun tesiri gecmek ihtimali varch. Pencereden iceri giren aksam rüzeârı ınumlarm ısıklarım yahrıp kaldırıvor, kulübenin içinde göleelerin hepsi korkunc birer mahluk gibi dans»diyorlardı. Kulübeyî ve etrafı kaplıyan derin sessizliği, yalnız bavgın vatan Almamn sıkınhlı sıkıntılı nefes alrrken çıkardığı boğuk hırıltı ihlâl ediyordu. Hayli sînirlî idim. Telefonun durduğu masanm başma oturarak beklemeğe basladım. Sükunet ve soğuk kanlıiığımı bulmağa çalısıyordum. Telefonun çıngıraîh hesapça şimdi çalacaktı; maamafih hiç çalmıya bilirdi de... Kordonundan duvardaki çiviye asılı iri cep saatine bakıyor ve sa niyelerin geçişini sayıyordum. Bir, beş, on dakika geçti, ses yok, bir çeyrek oldu, ses yok. Yiımi. "irmi beş dakika gecti. Telefon hâlâ su suvor. Yanm saat oldu. gene avni çıldırtıcı sükut! Artık sinirlerim gevşedi. Oturduğum tahta koltuğunun kollarını asabî asabî sıkıyorum. Arkamda, telefoncunun güclükle nefes aldığını muntazaman isitiyorum. Belki de kurbanım biraz sonra uyanacak ve kurtulmak için bütün gayretini sarfedecek. O zaman ne yapacağıtn. Onu öldürmek mecbu riyetinde mi kalacağım? Ya bu ara şisko Hans geliverirse ne yapanm? Sıkintıdan, asabiyetten terliyen elIerimi ısırıyorum. Bemi bu tehlikeli vaziyetten kurtaracak olan çmgı rağın bir an evvel çalması için du alar ediyor, adaklar adıyorum. tçim> den bir ses: (Mabadi var) Tıp Fakültesinin Yeni binası Komisyon 10 bina seçerek kararı Vekâlete bnrakti Darulfünımda çalisan ulahat komisyonu Tıp Fakültesinin nakledileceği bina meMİesini halletmistir. Komisyon bundan sonra nakii islerile mesgul olacaktir. Komisyon dün toplanmamıshr. Yalnız profesörlerle hastaneler müdürlerinden mürekkep tâli komisyonun a zalan Istanbul tarafmdald bazı hasta • neleri gezmislerdir. Bu hastanelerin nakledilecek lâboratuvarlarla klinikler ve poiklinikîerin hangi yerere yereşthil • mesi lâznn geldiği tetkik olunmustur. Islahat komitesi azasmdan Rüstü B. dön bir muhamrimize demiştir 1ti: « Bu sabah gene orofesör Malsla birlikte bazı binaiar gezüdi. On bina uzerinde noktai nazariar bhleşmiştir. Bujrün bu on binanm isimlerile vaziyetleri Vekâlete bildirilecektir. Bu on bina • dan birmi Vekâlet mtihap edjscektir. Bu hususta uzun bir rapor hazalana • eak, bu aksam, olmazsa yann sabah gönderilecektir. Bu hale göre bina me selesi halledilmis demektir. Komisyon bundan sonra fakültenin nakli ait dürer hususlan görüşecektir.» Esrarengiz kulübenin içinde Uzun intizar saatleri bittnek bil tniyordu. Düşüne düşüne adeta kendimden geçmişim. Birdenbire akhm başıma geldi. Ortalık iyice karar mıştı. Ormanın içindeki hava, gö rünür görimmez bir sis halini almış, ormana ve ağaçlara garip bir süku net ve ses&izlik çökmüştü. Tabiat, rehavet içinde, uyumağa hazırlanıyordu. Bilek saatirm pantolonumun cebinden çıkanp baktım: 8 ! Bilek saatinin pantolonun cebmde ne isi var, derseniz... Saatim miicevherli altm bir kadın bile"k saatiydi; bir neferin bileğine yaraşmazdı da on • dan .. Kloroformla beraber yanıma ai dıkım küçiik bir paket pamuğu aç • tım. Içme kâfi miktar kloroform döktükten sonra, büküp cebime koydum ve bütün cür'et ve cesaretimi toplıyarak kulübeye doğru yürii düm. Islak otlar, ayak seslerimi boğuyordu. Kulübenin kapıstna dosrru gitmek üzere, pencerenin önünden geçerken Moruğu uzanmıs kitap okuyor buldum. Runduralarmı çıkarmis, ayaklannı masanm üftüne koyrnu», ağnndaki kısa bir piooyu çe kiştiriyordu. Kulübenin içerisi iki mumTin titrek ışıklarile aydmlanı yordu. Kapıya sopamla gayet sid detli iki darbe indirdim. Bir iskemle gıcırtısı, sonra, bir ayak se«i duydum: Moruk kapımn eşiğinde gö rürtdü. Bana endiseli bir merak ile bakarak sordu: Ne o, gene mi geldiniz? Sonra kapıyı arkasına kadar açtı: Ne var arkadaş, nereden ge üyorsunuz ? n Agaçlan göstererek anlaşılmaz hir işaret yaptım, omuzlanmı silkeledhn. Basunı salladım ve yolutnu Berberler Cemiyeti reisinin Ankaradaki teşebbösatı Küçük san'atlar kanununun tat • biki maksadile yapılan talimatna mede ecnebi tebaası kuvafür ve manikürlerin memleketimizde çalışmalanna müsaade edildiği hakkmda • ki haberler berberler cemiyetince gayrimüsart telâkki edilmiş ve memleketimizde bu işleri yapabilecek kâfi miktarda Türk kovafür ve manikür mevcut olduğu hakkında hü • kumete izahat vermek üzere An • karaya gitmiş olan berberler ce • miyeti reisi Ismail Hakkı Beyle arkadaşları Ankaradan dönmüşlerdir. tsmail Hakkı Bey bir muharririmize şu izahatı vermiştir: « Ankarada yaphğımız temaslard'an çok memnun ve müteşekkir olarak avdet ediyoruz. Memlekette bu işleri yapabilecek çok müstait Türk çocuklan mevcut olduğunu bizim de son terakkiyatı muntazaman takip etmekte olduğumuz, bir mektep açtığımızı, hersene Avrupaya tetkikat için birkaç kişi göndereceğimizi söyledik. Müracaatlerimiz lâyık olduğu ehemmiyetle karşılandı. Vadaldık. Esasen kuvafür ve manikürlerin kanundaki berberlik san'ati içine dahil olması lâzim geldi • ğinden halen Encümende tetkik ed'ilmekte olan muaddel kanun lâ • yihasının müzakeresi esnasında arzumuzun is'af edileceğinden emin olarak avdet ettik. Doğru değil mi? Ekalliyet mekteplerindeki muallimlerin maaşları Son ramanlarda bazı ekalliyet mekteplerinde türkçe muallicnleri maaşlannın muntazam verilemedi • ğinden şikâyet edilmişti. Bunun üzerine ekalliyet mekteplerinden malî taahhütname almmasına karar verilmiş ve kararın tatbikına başlan • mıştır. Taahhütname vertnekte aciz gösterecek olan mektepler kapatılacaktır. ınnı Limon kralının muhakemesi Kaçakçılık meselesinden mevkuf buIunan limon kralı Diyamandi, ortağı Muçakis; kâtibi Argiri, gümrük mua • yene memuru Ali, kolcu Arif Efendi lerle bu işte alâkadar olduklan zanne dilen muhafaza memurlanndan Şükru tsmail Hakkı ve Aziz Efendilerin mu • hakemelerine dün sabah sekizinci ihtısas mahkemesinde devam olundu. Diyamandi Efendinin muamele yaptığı vapur acentasmdan mahkemenin isti • lâmına gelen ecvappta, maznuna ait olan 932 senesi mallarmdan bir kısmı eksik olmakla beraber miktannın ma • lum ohnadığı Diyamandi Ef.nin iddi • a ettiği gibi tazminat verilmediği bil diriliyordu. Liman srketi de iki yüz doksan sandık limon beyannamesile sekiz yüz sandık boşaltıldığı iddia edilen mav. nada şirket memuru bulunmadığı cevabını veriyordu. Bımlann okunmasım müteakıp hu • kuku umumiye şahitlerinin istiçvabma baslandı. Şahit beş mavnacı, müstantiklikteki ifadelerini teyit ederek mavnadaki bütün maDan iskeleye çıkardtklanm, fakat bımlarm gümrük muamelesinden haberdar olmadıklarını söylediler. Bunardan başka daha on üç şahit vardı. Fakat vaktin müsaadesi olma • ması dolayısile kendilerinin sorguya çekilmesi yanna bırakıldı. ilk mekteplerin tatili Çarşamba gününden itibaren ilk mektepler tatil devresine girecek ve o gün ilk dört sınıf talebesinin karneleri tevzi olunacaktır. Cumartesi gününden itibaren de beşinci sınıf talebesinin imtihanları baslı • yacaktır. üç aylıklar Defterdarhk eytam ve eramil ile mütekaidin maaslarmın itasına ancak haziranın altısında bashyabi lecektir. Malî senebaşi dolayrsile yapılması zarurî birçok devir muameleleri tevziatın altı gün teahhürle icrasına sebep olacaktır. Otomobilli seyyahlar Nisanm on üçünde Bandaludan otomobille hareket eden Amerikah yüzbaşı Storey Cooper Bülücüstan, Tahran, Bağdat, Beyrut, Kudüs ve Ankaradan gecerek evelki gün saat 18 de sehrimize muvasalat etmiştir. Yüzbaşı Storey Cooper otomobille dünya seyahatme çıkmıştır. Bundan başka Tel Duaveirde tarihî hafriyat yapmakta olan «Gold Archeoiogical Expedition> müesse sesi reisi Madam Golt te Ingiltereye gitmek üzere otomobille sehrimize gelmistir. Bu seyyahlar birkaç gün sehrimizde kalarak seyahatlerine devam etmek üzere hareket ede eeklerdir. Arif Oruç faaliyette Trakya komitasından aldığı para ile gazete çıkaracak, Trakyayı Bulgarlara vermemizi istiyecekmi?1 Sofya 26 (Hususî) Sabık Yann gazetesi sahibi Arif Oruç, kan»i ve çocuğu ile birlikte iki haftadenberi Sofyada bulunmaktadır. Buraya Atinadan gelmiş ve muhalif . lerden çerkez Ali Haydarm evine misafir edilmiçtir. Arif Oruç Sof yaya gelir gelmez başmüftü ile te ma« edip burada Türkiye Cumhu riyeti aleyhinde bir gazet» nesret mek için teşebbüste bulunmustur. Başmüftü idarenin fazla parası olmadığı için bu hususta kendisine ancak kırk bin lev a kadar bir para verebileceğini soylemistir. Fakat bu kadar az bir para böyle bir gazete ne^rine kifayet etmiyeceği için Arif Oruç bu sefer eskidenberi temasta buIonduEu Trakva komitası kâtibi umutnisi Patkanofa müracaat etmis, Türkiye Cumhuriyeti ve onun erkâm aleyhinde türkçe ve bulearca haftahk bir gazete nesretmek üzere teklifte bulunmustur. Bu teklif Trakya komitası kâtibi umumisi , Arif Onıç Patkanof tarafından hüsnü telâkki yaya bildirecektir. Zaten komita Aolunmus, komite icra heyetinin tasrif Oruca para vermek için ilk şart vibme arzedilmistir. olarak bunu ileri sürmüstür. Arif OTabiî Trakva komitası icra heyeti ruç bu şartı derhal kabul etmiştir. bu teklifi sevinçle kar^ılamıstır. Arif Oruç, burada, ayni zamanda Verilen kararlara göre Arif O Ermenilerin Taşnak komitası ile de ruç şhndi Sofvada Trakya komitasınin parası ile h*fta!ık rürkce ve temas etmekte, onlardan da maddî bulgarca bir gazet«» cıkaracak, bu yatdım aramaktadır. pazetede Meriç vadisinin y»ni sarkî Arif Oruç Trakya komitasının Trakya #ın Buljrar;tana verilfnesini hızmetine girdi§ini anlatmak üzere müdafaa edecek, Türkîve ile Bul • buradaki yüz elliliklerm «Dostluk» praristan hududunun Midive Enos gazetesinde Razgat hâdisesi münanatti olmasmı talep ed»cekmîs. Tasebetile bir makale yazmıştır. Bu biî Trakva korrvtasT, bunu derhal makalede hâdise münasebetile Türbütün cihana ilin edecek, Türkiye kiye hükumetine ve Türk matbua Cumhuriyeti muhaliflerinin de kentına hücum etmektedir. Jî davasmı kabul ettiklerini dün ingiliz sefiri dejjişiyor Bir kaç zamandanberi Romanyada bulunan tngiliz sefiri Sir Corç Klark Cenaplan dün öğleden sonra sehrimize gelmistir. tngilterenm Belçika büyük elçfligine tayin edilmiş olan Sir Corç Klark Cenaplan bir iki güne kadar Ankaraya giderek veda edecektir. Ertuğrul mağazası yangını Bahçekapvdaki Ertuğrul mağazasında, sigorta bedeline tamaan kasten harik çıkarmaktan suclu olan tnezkur mağaza sahibi Nfhat Beyle Altınçizme mağazası sahibi OnofiH ve terzi Hıristo Efendilerin mu hakemesine, dün Ağırceza mahke mesinde devam edilmistir. Evvelce tevkif edilmiş iken son radan kefaletle serbest biralnlmış olan suçluların üçü de muhakemede hazır bulunmuslardır. Müddeiumumî, mağazada mev cut malm kıymetçe sigorta bedelinden yüksek olması, suçluların iktı sadî ve malî vaziyetlerinin kendi lerini böyle tehlikeli, fena bir yola sevkedecek vaziyette olmadığim, ortada kasten yangın çıkarildığına delâlet edecek kâfi delil de bulun madığını ileri sürerek her üç suçlu icin beraet istemiştir. Suçlu vekille ri de müdafaa y«parak beraet istemislerdir. Mahkeme heyeti müzakereye çekiîdi ve neticede kasde delâlet ede cek ortada bir emare mevcut o'mamasından dolayı her üc suclu hakkında beraet kararı verilmiştir. Güzel bir mektep müsameresi MVHARREM FEYZİ Bir Çek gazetecisi geldi Çekoslovakyanın yevmî gazeteîerinden birinin başmuharriri olan M. A'fret Vovalde dün sabah sehrimize gelmis • tir. odalı çocuk velileri dün, çok gözel ve neş'eli bir gün geçirdifer, se kizinci ilk mektepte okuyan mini minilerin parlak bir müıameresini seyrettiler. Bu mektep, her sene velilere böyle bediî bir ziyafet vermektedir. Son müsamere, öbür yıllannkinden çok güzel olmustur. Marşlar, piyesler, danslar, ront • lar, monologlar, masumiyetle inceliğin ne nefis sekilde birleşebüeceğini ayn ayn gösteriyorlardı. Basmuallim Zahide Samih H. la arkadaşlan ve bu meyanda müsamerede sahne vazii vazifesini muvaffakiyetle idare eden muallim vekili Güzin Hanım, da» vetlilerden topladıkları takdirlere tamamile lâyıkttrlar. Bu güzel müsamereden iki resün dercediyoruz. istanbul muhafaza teşkilâtının takviyesi tstanbul muhafaza teşkilâtı Ka • zirandan itibaren esaslı surette Ukviye edüecek, açık denizlerde takibat için teşkilâta 300 tonluk ge • « miler ilâve edileoek, takip sandallan da motörle techiz olunarak ieri takip imkânı temin edilecektir. Ereğli ve Zonguldah havalisi mu« hafaza îsleri tstanbul teskilâtına raptolıınmustur.

Bu sayıdan diğer sayfalar: