3 Eylül 1933 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

3 Eylül 1933 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

•Cumhuriyet' SON TEL.(SRAFLAQ Avusturyanın otuz bin kişilik ordusu olacak ^» Büyük devletler yardımcı bir kuvvet teşkiline müsaade ettiler Paris 2 (A.A.) Pöti Pariziyen gazetesinin yan resmî bir kaynaktan aldığı malumata göre Sen Certnen tnuahdesini imzalıyan hükumetler1« Avus. turya arasında geçen cuma günü bir anlasma yapılmıstır. Bu anlaşmaya göre Avusturya hükumeti ordusımun bu . günkü mevcuduna alb ay müddetle sekiz bin gönüllü den mürekkep bir yardımcı kuvvet ilâve edebilecektir. Viyana 2 (A.A.) Jurnal Ofisyel yeni askeri yardım krtaatı ile federal ordudan teşekkül eden müsellâh kuv. vetler hakkında hükumetin bir etnir namesini neşrediyor. Bu yeni gönüllü kıtaahna mensup o. İpınlar tamamen askerî kanunlara tâbi olacaklardır, fakat hizmet müddetleri 6 ayı geçmiyecektir. Yalnız, bundan u>«itmniMninilimi Ne görürler, ne anlarlar? on aylarda Istanbula birçok seyyah geliyor. Milletçe buna sevinelim. Fakat ben bu adam. lara sormak isterdim: «Böyle diyar diyar ne dolaşıp durursunuz, ne görürsü. nüz, ne anfaranız?» Ekspresten otomobile, otomobilden otele, otelden gene otomobile, oto mobilden gene eksprese. Gözleri bu landran bir hız içinde görünen bay . gm renkler, titrek çizgiler, belirstz sekiller. Hakikî taraflan aptalca bir sü . rat içinde kaybolan devamlı bir riiya. Kapalı çarsıdan bir geçiş, karanlık birkaç ıttıla. Eski sarayı bir ziyaret, loş bir sofa hattrası. Yerebatanm ıslak taş sütunlar arasmda Fantomavari bir gezinti. Üsttarah bir surü ev, apartıman, ahır, kümes, bağ, bahçe, deniz, ağaç ve însan. Nihayet, bu kadar hızlı bir gidiste görülen bütün manzaralar, dünyanm bütün sulan, ağaçlan ve insanlan, aşağı yukan bhbirinin aynidir. Anadoluda olduğu kadar Avrupa . da da çok dolaşmış ve benim kadar sizin de sevd'ginize emtn olduğum bir sair dostum dün bana gelmîsti. Seya • hatte ne bulduğunu anlath. «Ben, diyor, dünyanm bütününe kanşmak için seyahat etmek isterim; en uzak sevde ve herseyde kendimi bulmak için. Se yahat bence mîstîk bir harekettir.» Gü. zel. Böyle düsünmek için biraz şair olmak lâzımdn*. Sevahatlerden bahseden bh Avru • palı filozof ta, sozlerini keyfime göre değiştirerek hatırlarmyorsam, şöyle söyler: «Geni* afuklarda dmlenen g'âzlerimizm makinesi, bize büyük bir ha. kikat öğretir. Fikir bedenden aynlmalı ve hakikî vatammız olan kâmah ku. şatmah.» Bu da guzel. Fakat böyle düsânmek için de biraz filozof olmak lâ ztmdır. Şüphesiz gökler ve ofuklar arasmda nihayetsiz bh* renk ve ton farkı vardtr; fakat bunu anlamak icrn de biraz res. sam olmak lâzım değil mi? Gene şüphesiz msanlar arasmda millî veya fer. dî ruh farklan vardır; bunu anlamak içm de biraz ruhiyatçı olmak lâzım değil mi? Her seyahat bizi parçadan butüne dosru sötürür ve zerresi ol duğumuz bu dünyayı bir azicık daha kavramak nnkânını bize verir, derunî ufuklarımızı genisletir: bunu anlamak icin de biraz şair ve filozof olmalı değil mîyiz? Hay», bunlan anlamak îcin ressam, rubiyatcı, şair veya filozof olmak ta yetişmez. Bir nfuk veya bir ağaç karsısmda, iki insan ruhu arasında, bir daihn tepesmde kalmak, durmak, bak. mak îster. Eksnres, tayyare ve oto mobil içinde şehîrleri, tabiati, iklimîeri yararak geçen, yüzleri günesten ve rüz. gârdan garip bir surette buruşarak bir sünger biçimi ve rengî almış, gözleri hiçbirsey görmiyerek bakmaktan vorulmuş, baslan tecessüsten ziyade hava cereyanknnm emrine itaat ederek veldeğirmeni gibi dört yana döne döne •eyahat eden bu ecnebiler, ne dolanr dururlar ki, ne görürler ki, ne anlarlar ki? Teferruat arasmda israrla gezmmi . yen bir göz, küllün de manasma ere mez. Seyahatm budalaca tarafı budur ve beynini en hakir gördüğümüz hay . van, en bfîyük seyyahhr: Kuş! Zeki bir adam penceresmin onünde oturarak ta dünyayı görebilir; kırlan gıç, leylek ve güvercinse, dünyayı do Iashjfr halde hiçbirsey göremez. tsterseniz bütün bu lâkndılardan ic. timaî bir netice de çıkaralım: Avrupah ve Amerikah, işte bunun içm, her yere gittiği gibi Türkiyeye de gelivor, fakat bizi hâlâ iyice görmüyor, bilmiyor, anlamıyor. j z m i r 9 e y lul panayırı İHEM Panayırın hazırhkları hummalı bir şekilde devam ediyor, 7 eylulde her iş bitmiş olacak NALINA MIHINA Hâlâ o hikâye D başka bir »ene müddetle etnre amade bul unacak lar dır. Federal ordu ile yardımcı kıtaat yekunu, bu ton kıtaat muvakkat bir teşkilât olmak üzere 30,000 kişilik ola . caktır. Cönüllü ahnmağa yakmda başlanacaktır. 8000 kişi kadar almacakbr. Viyana 2 (A.A.) Haymverenlerin resmî naşiri efkân «österrayhişer Tageblat J m bildirdiğine göre yar • dımcı polis kıtaaı arasından «e çilmiş gönüllü himaye kıtaatından 1,500 kişi yakında Avusturya Al man hududuna gönderilecektir. Bunlar hizmetlerini orada yapacaklar ve jandarma kıtaatmı takviye ede ceklerdir. 9 eylul ptmaymntn methatl tzmir (Husust) Ege mınta kasmda istihsal olunan mahsulle • rin kısmı azamı eylul ayınd'an i t • rn baren ecnebi memleketlerine gön derildiği için bu ay ihracat mev siminin başlangıa addolunuyor. Ticarî hareketlerin fazlalaştıgına de» lâlet eden üzüm ve incir hanlann daki faaliyet, Birincikordondaki çuval, kutu, iskeleton yığınlarmm gittikçe büyümesini tzmir^ rüccannı, kumusyoncusunu, bakkalını, memurunu, amelesini ve hamalını sevin dirmektedir. Bu mevsimdeki canhhğı gözönüne getiren Izmrrin faal Valisi, Halk Fırkasi, Belediye ve Ticaret Odası reislerinin himmet ve gayretlerile bu sene tzmirde, Türkiyede henüz yapılamıyan ticarî bir panayırın kurulmasma karar vermiş ve bu karar fiil sahasırta fnkılâp etmiştir. Panayır sahasi Birincikordonda Gazi heykelinin arkasına isabet e den en güzel meydandadır. Vaktile yangın harabesi olan geniş mey dan az zaman zarfında temizletil • miş. ve üzerine iki yüz elliyi mütecaviz paviyon kurulmuştur. Pana • yırın methali Avrupanm en mükemmel panayırlan tarzında zariftir. Methalin biraz ilerisinde renkli ziyalar ve sular fışkıran modern bir havuz insa olunmuştur. tnhisarlar idaresinin, Sümer Bankm, tpekif mües*e*e»irtin paviyonlan bîtmek üzered'ir. Bu paviyonlar simdiden halkın nazari dikkatini celbetmek tedir. Izmirden, tstanbuldan, Bursadan ve Türkiyenin muhtelif yerlerinden panayıra iştirak eden müesseseler yerlerini almışlar ve hazırlığa baslamişlardır. Bütün tezyinat işleri ve hazırlıklar 7 eylulde hitam bula cak, panayır 9 eylul kurtulus bayramı tezahüratını müteakıp mutantan bir surette açilacaktır. Panaym ziyaret edeceklere Devlet demiryollan Şark demiryollan yüzde kırk, Aydın ve Kasaba de • miryollan yüzde elli, Deniz tşletme idaresi vapurlan yüzde otuz tenzilât yapacaklardır. Gönderilecek esya • lardan yüzde elli nisbetinde az ücret almacaktır. Panayın ziyaret edenler ticarî mahsuller ve mamulâttan maada zîraat mektebinin, adî kümes hayvanan cemiyetinin, Hilâliahmer, Biçki yurtlan, san'atlar mektebi, kız enstitüsü ve buna mümasil müesseselerm eserlerini de göreceklerdir. Panayırın fevkalâde mükemmel olması için çalışanlar bunun gelecek seneden itibaren beynelmflel bir panayır ola cağına kani bulunuyorlar. Zeki Doğano&la O stanbul limanı için bir rapor hazu* lanıyormuş. Kimbilir, kaçıncı defadır hazırlanan bu rapor a nazaran, ltmanın faaliyeti son senelerde azal . mts. tstanbul liroanımn, şifa bulmaz bh* dertle hergün biraz daha eriyen bir ha». ta gibi, canınm çekilmekte oldueunu görmek için rapora filân lüzcm yokhır. Şöyle köprüden geçerken veya vapurla gidip gelirkra Iimanın hali oürrpplâli» n« bakmak kifayet eder. tstanbul limanı kansızhktan muztariptir. Rapor, bu kanstzkgm esbabnu gösteriyor. Deniz Ticaret müdürlüğü, Sabil Sıhhiye ida. resi, PoKs, Gümrükler, Beledive, Li . man şirketi, Rıhbm sirketi, Fenerler idaresi, Tahlisiye idaresi, Kılavuzluk idaresi gibi bir hayli müesseseler Bo ğazlardan geçip limana giren gemilerle alâkadardtrlar. Bu idarelerin hemen hepsi, vapurlardan para cekm^k için knrulmuş bir tulumba gibidir. Tabiî bu parayı almak için de bir takım eşkâl v« merasim, Inrtasiyeciliğe lüzum var. dır. Rapora göre alınan paranm çok . luğu, bu parayı alabilmek için yapılan eşkâl ve measimin fazlalığı, vapurlan limanurızdan kaçmyor. Rarorun yazdısma göre, vaourlar dan fener resmi, tonilâtopatenta, bu • lasık resmi, samandıra, demir, miiru riye, tayfa tezkeresi ve şehadetnaw>e rüsumu, kılavus n«*«H, işgaliye ve köpra müruriyesi, palamflrnhhm ve yclcu resimleri, ardıye, nhhm ve antrepo hamaliyeleri, tahmil ve tahliye ücret . Ieri isimleri akmda birçok resim ve 8çret alınmaktadır. Meselâ, limanunıza gelen 5000 tonluk bir vapur, yalnız şamandıraya bağIadığı takdirde 505 lira, Galata nhbmma yanasırsa 607 lira, Haydarpaşa nhhmına yanasırsa 643 lira veriyormuş. Bu ücretler Pirede 152, Selânikte 152, Varaada 155, Triyestede 103 lira imiş. Tabiî, herkes tstanbul limanmm ma. vi gözlerme aşık olmadığı için, su, k8 . mür, komanya gibi ihtiyaclarmı diğer limanlardan tedarik ederek buradan yamız geçivorlarmış. Rapor, tstanbul limanmm ölümden kurtanlması için bütün liman islermin bir elde toplanması ve ücrederin, tensiK, serbest liman tesisi gibi bazı ilâç lar tavsiye ediyormuş. tstanbol limanmm hastahğma karfi senelerdenberi ayni ilâçlar tavsiye ediKr ama galiba bu ilâçlar, ithali memnu nevinden olacak ki bir türlu hastaya verilmez. Hele o serbest liman hikâyesl yürekler acısıdu. Komkyonlar t«kil edildi, Avrupa limanlarma tetkik heyetleri gönderildi, raporlar yazıldı; nazari olarak herne laznma yapıldı, fakat serbest liman fîKyat sahasmda tecell! ve tahakkuk edemedi. Civar memleketlerde serbest liman sözü yokken biz bu işle meşguldük. Onlar, limanlannı yaphlar, bizim işle • rimizi aldılar, biz ise hâlâ «serbest li . man» m tasrifi ile meşgulüz. Anlasılan herkes «serbest liman» yaparken biz d« yenilik olsun diye bir «esh liman» nü . munesi vücude getirmek istiyoruz. Konr şu limanlara nisbetle bu kadar fazla ücret almanm, bu kadar çok muesKsey! limanla alâkadar etmenm başka ma nan yoktur. tstanbul fimann modern vesaitle mücehhez hakikî bir liman haline so. kamıyoruz, hiç olmazsa komşu liman . lan örnek hrtarak ucuzlatahm ve gelrp geçenlerm işînî kolaylatalım. Meğer, ko> laylık yapmak, nekadar güç sey imiş! Bulgar Kralmm Paris seyahatî Pariste mühim müzakereler oluyor Paris 2 (A.A.) Hava ajansından: M. Daiadiye» dün Bulgaristanm Paris sefiri M. Batalof ile beraber Bulgar Kra. luu kabul etmistir. Görüsme saat 17 den 18,15 • kadar gayet samimî bir seküde devam etmiştir. Kral ile Ba*veki1, Şarkî Avrupanm muhtelif siyasî vazi • yetlerini tetkik eylemislerdir. Paris 2 (A.A.) Havas ajansı bildiriyor: Bulsar Kralı Borism Parisi Tİyareti hakkında g»jseteler mütalea ser. detmemektedirler. Yamız Eko de Pari gazetesi diyor ki: «t Kral Borism Parisi zryaret etmesi Franstz . Bulgar münasebatınm salâh bulmakta olduğunu gösterir mes'ut bir alâmet olarak telâkki edilebîlir. Hiç şüphesiz Dörtler misakmm ekti bu tehavvülde müeasir o1mu»tur. ttalyanm Balkanlardaki başlıea n3 fuz mmtakasi olan Bulgaristan île ttalya arasmda mevcut olan münasebetler mechul değildir. Tuna havzasmdaki devletlerin siyasî istikiâllerini temin etmek için onlarra iktısadî ve malî mevcudi yetlerini ıslah rmkânlanni bulmak maksadile Paris ile Roma arasmda bir ta • kun mjjzakerelerde buJ'inuldıuru bir «rada dünkü Fransız Bulgar mükâlemelerinin Bulgaristan lehme Macaris • tan ve Avusturyaya açılmıs olan bey • nelmilel kredüer tarzında bir kredi açılması hususunım mevzuu bahsedil • miş oiması faraziyesi gayrivarit de • ğildir. Maamafih bu hususta kat'î bir. şey söylenemez. BuİEran'stanm şark şnmlarfle te«rikî tnesaide bulunması da hali hazirda Paris ile Roma arasmda tetkik edilmektedir. Paris 2 (A.A.) Bugünlerde seyahat suretile Pariste bulunmakta olan Bulgar Kralı Boris ile zevcesi bu seyahatleri müddetinee riayet ettikleri rtebdil gezme» usulünden bugiin aynlmışlar, Cumhur reisi M. Löbrön ile zevcesi iarafından Rambuye şatosunda şereflerine veri len öğle ziyafetinde bulunmuslardır. Bu ziyafette BuLgaristanm Paris elçisi M. Batalof ile zevcesi, Başve: kil v e Harbiye Nazın M. Dalad er, Hariciye Nazın M. Pol Bonkur, Jeneral D'amade ve Fransamn Sofya elçisi harrr bulunmuşlardır. Kleber cad'desîndeki büyük otellerden birisinde oturan Bulgar Kralı ve Kraliçesi Rambuyeye gitmeden evvel meçhul askerrn mezanna bir çelenk koymuşlardır. Müthiş bir kasırga Miami 2 (A.A.) La Havanea doğru saatte 60 mil süratli olan bir kasırganm ilerlemekte olduğu haber veriliyor. Bu şehir ahalisi tedbirler almaktadır. Daha şimdiden Kübanın cenup sahillerinde fırtına başlamıştır. Halk dahile kaçmaktadır. Telefon ve telgraf muhabereleri güçlükle yapılabiliyor. La Havane 2 (A.A.) Kübanra shnal sahilini iki yüz mü kadar ta • kip ettikten sonra, gelişinden çok korkulan kasırga La Havane üze rine inmiştir. 60 mil hızla esen ruzgârm sokak kapılannı kınp damlan a1 çurduğunu gören halkm ödü kop muştur. Sahil şehirierinden gelen haberler, bir deniz yükselisinden büyük zararlar olduğunu bildirmekte dirler. Matanzasta birçok evler ve itfaiye binası yıkılmıştır. La Havane 2 (A.A.) Dünkü kasırga, büyük zararlar verdi. Bir nakliye tayyaresi parçalandı. La Havane nbhmmdan büyük kayalar yerlerinden söküldü ve deniz btmlan alıp götnrdu. Santa • Klarada fırtına daha çok şiddetli oldu. 6 kişi öldS, birçok khnseler yaralandı. tsabella de Sazungda 4.000 kisi memurlar tarafmdan dahile «evkedildi. Bütün hava seferleri tatfl edü • mistir. Birçok gemfler tehlikede dir. Miami 2 (A.A.) tmdat b temiş olan tngiliz şilebi «Josephine Gray», La Havanenin 100 mil şar kmdan kasırgaya tutularak batmış ur. Almanyada harp hazırhkları İspirto ve ispirtolu içkiler Bir Fransız gazetesinin İnhisarlar talimatname yeni iddiaları sinde tadilât yapıldı Strazburg 2 (A.A.) Demîeres Nouvelles sazetesinin bir makale sine göre, Hitler Almanyasi mayıs 1933 tenberi, sanayüne tam bir randman verdirmek üzere teşebbüsatta bulunmuştur. Bu gazete derhal «askerlestirilebilecek» olan sivil tayyareciliğin büyük mkişafını kaydettikten sonra diyor ki: «Kimya müstahzaratı yapan bütün fabrikalar, azamî 6 hafta içinde boğucu saz fabrikalan baline seti • rüebilir. Bütün Utial edici madde ler fabrikalan t. C. Farbenindusfrie firmasının elindedir. Müsteil maddeler ve gaz istihsalâtı inkişafı Al manyanın ilk ihtiyaçlannı tatmin edebüir ve hatta, 3 ay içinde, Almanya ordularını motörlaştırabilir.» Ankara 2 (Telefonla) ispirto ve ispirtolu içkiler inhisan kanu nuna art talimatnameye iki ilâve yapılmıstır. Buna nazaran talimatnatnenin ikinci maddesindeki ispirtolu eşyadan ticarî kıymeti baiz olmıyan ve en çok 100 gram agırh ğında bulunan ticaret eşyası inhisar resmme tabi degildir. 8 inci maddeye yapılan ilaveye göre inhisarlar fabrikalannda hnal edilemiyen ispirtolu içkiler, İnhisar idaresinin müsaadesile memlekete ithal edilebilecektir. Bundan başka mecmuu bir kiloyu geçmemek şar tile yolcularm beraberlerinde geti recekleri îçkiler de inhisar resim Ieri alınarak memlekete rthal edilecektir. I Hitlerin yeni bir nutku Muremberg 2 (A.A.) Dün 17,25 te Başvekil Hitler, kültür meselesini tetkik komisyonunda bir nuruk söyledi ve bu arada rfedi kit « 1933 kânunusanisinde ikti dan ele aldık. Martta inkılâp ni hayete erdi. Ancak bu dahilî mü cadelenin öziinü anhyamamış olanlar, Naziliğin kat'î eserini bitirmis olduğunu zannederler. Nazilik her sahaya tatbik edilebilen bir felse fedir. Nazilik kahramanane bir kan kıymeti, ırk, şahsiyet ve seçme te lâkkisi üzerine kurulmuştur. Beynel milellik, sulhçuluk ve demokrat telâkkilerine kat'î surette muhaliftir.: PEYAMl SAFA Fevzi Paşa Hz.nin teşekkörleri Ankara 2 (A.A.) Büvük Erkâm Harbiye Reisi Müşiri Fevzi Paşa Haz. retleri yüksek zaferin yıldönümü münasebetile almış olduklan resmî ve hu. snsî tebriklere ayn ayn cevap vermek mümkün ohnadığından bilmı':abele samimî tebrik ve teşekkürierinin iblâğma Anadolu Ajansım tavsit buyur muşlardır. du. Salihin elinden kurrulup kaç mak için bir hareket yaptı ve oda kapısına doğru koştu. Gidezeğîm ben, bırak beni... diyordu. Salih onu yakaladı ve bağırdı: Nereye be?.. Dur ulan, salyangoz haşlaması! Dur! Seninle pazarlığımız böyle miydi? Fofo somurtmuş, ısrar ediyordu: Gidezeğim. Salih onun taklidini yaptı: Gidezeğim, gidezeğim. . Ne oluyorsun, nereye gidiyormuşsun? Eve. NedenTI Fofo titriyordu. Salih onu gene tutmak isteyince çırpındı. Ağlıyacak gibiydi. Sesi baskalaşmıştı: Ben, dedi, her yerde senmle beraber. . Ama biz burada yapnusız çok büyük ayiD. Durmam ben burada. Ama sen kal. Ananm evi dir. Ben durmam. Kale sen benim bu halime bakma. Ben temiz fantilya kızı tdim eskiden. Ben durmam. T. D. T. Cemiyetinin faaliyeti îstanbul 2 (A.A.) T. D. T. Cemiyeti umumî kâtipliğinden: T. D. T. Cemiyeti umumî merkez heyeti bugün saat 14 te umumî kâtip Ruşen Eşref Beyin reishgi altında Dolmabahçe saraymda toplanarak karşılıklar klavuzu için ankete gelen cevaplar üzerinde tetkikata devam etmistir Umumî merkez heyeti pazartesi günü saat 14 te gene topanacakhr. Salih onu kapıdan dışarı itti: Haydi oradan, cehenneme kadar git, burada iki yaldızlı masa görünce sümüklü çingene kibar familyadan oldu, çıktı. Vay kahbe oğlu kahbe vay... Haydi defol ora dan!.. Fofo arkasına bakmadan çikıp gitti. Fakat onun bu hareketi Sali hin üstünde tes'rsiz kalmamıştı. E» Iini ensesine götürdü, saçlannın al tmı bir sıvazladı, başmı önüne iğdl ve düşündü: «Bu dalga biraz ay nasız oldu galiba... Dur bakalım hele...» Gidip bir koltuğa oturdu. Ada makıllı ayılmıstı ve can sıkrntısı ile etrafına bakıyordu. Epeyce oturdu. Gelen giden yokru. Aklmdan fena şeyler geçti: Kapıları tekmelemek ve anasını gör mek istiyordu. Fakat ne oldu ka rıya? Sahiden bayıldı mı, yoksa numara mı yapıyor? tçeriye yaşh bir hizmeçi ghrdi. Gündüzkü değildi bu. Ağir adım • Cumhuriyet Nüshası 5 Kuruştur j Törkiye Karadeniz ve Akdeniz demiryolları birbirine bağlandı Ankara 2 (A.A.) Kayseri Ulukışla demiryolu bugün tamamlanarak Karadeniz Akdeniz şimendüferleri birbirine baglanmışhr. ÇANAKKALE Şehitlerini taziz 7 EYLÛL VAPURİLE GÜLCEMAL şeraiti i ' v* ı Hariç için Senelik 1400 Kr. 170Ö Kr. Altıaylık 750 1450 Üç ayhk 400 800 Bir ayhk 150 yoktor larla Salih e yaklaşıtı ve haJâvetli bir sesle dedi ki: Evlâdım, hanunefendi çok hasta. Bu rezalet ona çok dokundu. Yapma böyle. Haydi git şimdi. Salih kaşlarını çatarak hizmet • çiye sordu: Sen bu evde ne ts yaparsm? Hizmetçiyim oğlum. Ha... Sen hizmetcisin, ben d* bu evin oğluyum. Sen bewi kova • mazsın, ben seni kovanm. Biliyorum, yaparsın, öyledir, hakkın var, fakat hanımefendiye acı. Kim kime acısm be?.. Fakir zengine, hasta sağlama, katır Arap atına, uskumru balinaya acrr mı hiç?.. lyi ya işte, şimdi hasta o. O ayılıp bayılmalar kibar ha»talığıdır, beş dakikada gecer. Asıl haste benim. (Mabadi var) Tefrika: 36 SERVER BEDt Sabahsız Geceler Fakat Salih meyhanede ça • Iınan rumca havlardan birini ağzile söyliyerek Fofo ile beraber hora tepmeğe başlamıştı. Bir aralık anasile güzgöze geldi ve kadının baygın lıklar geçirdiğini anlamıyarak oyuna devam etti. Nezahet: fEyvah... Bu ne?.. Bu ne?..» diye söylenerek salondan dışan çıkmışti. Biraz sonra kuvvetlice bir erkek eli Salihin omzunu kaptı ve vücudünü sarstı. Kavga daman uyanan külhanbeyi, Fofoyu bırakarak doğruldu ve karşısındakini göğsünden bir itti ve tepeden tıraağa kadar süzdükten sonra, gözlerini karşısındaki adamın bir kulağına saplıyarak delice bir kahkaha, «uuuyyyt» sesine benziyen ince, keskin, uzun bir çığlık kopardı. Sonra bir elini uzattı ve doktor Macit olduğunu pek iyî anladığı bu adamın burnuna dokundurarak, üstüste, ayni sesi çikaıtnağa devam etti: Uuuyyyt, uuuyyyt, uu..uu...yy..yt!.. Herkes, doktor Macit bile sessiz ve hareketsizdi. Salih parmağını onun burnundan kulağına götürdü ve tekrar etti: Uuuyyyt!.. Merhaba, ulan, baba efendi! Yirmi senedir hatınmı sormağa gelmedin ama ben işte böyle damlanm! Uuuyyyt!.. Anam ba bam!.. Bahçivan Bayram yoksa biz varız, canın kötek çekiyorsa bir selâm sarkıt patlatayım... Anam babam!.. Davetlilerin çoğu salondan dışarı çıktılar. Yalnız bu manzarayı sey • retmekten kendini alamıyan birkaç kişi bir köşeye bucağa çekilerek dikkatle bunlara bakıyorlardı. O sırada bir hizmetçi koştu ve Macit Beye yaklaşarak: Beyefendi, dedi, koşunuz, hanımefendi bayıldı. Doktor soğukkanhlıkla uzaklaş • mıştı. Salonda hemen hiç kirnse kalmadı. Salih davetlilerden bir kısmınm, dışarıda, paltolannı giyerek apartrmandan çikmağa hazır Landıklarını görüyordu. Salih, tepeden tırnağa kadar her tarafı, omuzlan, koüarı. etekleri aşağı sarkan Fofoyu iki kolundan da tutarak adamakılh bir tartakladı ve bağırdı: Hey!.. Afallaşma! Bu ev yalnız onların değil, senin ve benim de. Gel şöyle başsedire bir kurulalım. Nasıl? Herifin kulağını gördün mü? Tıpkı benimkisi değil mi? Hişt!.. Kafanı öyle dilenci torbası gibi önüne sarkıtıp durma! Suratıma bak biraz .. Ne dersin?.. Fakat, acayip şey, Fofo titriyor

Bu sayıdan diğer sayfalar: