18 Kasım 1933 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

18 Kasım 1933 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

=18 Teşrînîsani 1933 ANKARA MEKTUPLAR1: Camharîvef Buğday kanunu tatbikatı Bu sene mubayaa fazla ise de bir kat daha arttırılmasma ihtiyaç vardır Ankara «Hususî» Buğday kanununun ehemmiyet ve liizumu gün geçtikçe daha iyi anlaşılmaktadır. Cum huriyet bükutnetinin köylünün bütün bir senelik didinmesinin tnahsulii olan buğdayını yok pahasına satılmaktan kartarmak için şimdüik senede bir milyon Iira kadar bir zaran göze alarak bu işe girişmiş olmasının geçen sene elde edilen ilk neticesi, bellibaşlı buğ • day mıntakalannda müstahsile önün deki ziraat mevsimi icin bir ku\\et ve ümit membaı olmuş olmasıdır. Memleketin tabiî şartlan gözönüne getirilirse kuraklık, dolu, feyezan gibi birçok tabiî âfetlerin tehdidi ahında bulunan ziraatimizin bir de buhranın te sirile daralmasının millî hayat için kolay kolay telâfi edilemiyecek bir felâ • ket olacağı derhal anlaşılır. Buğday kanunu, müstahsile karşı kuvvetli bir temirvat teşkil ederek fiat düşkünlüğünün buğday ziraatini daraltabilmesi tehli kesinin önüne geçmiştir. Bu sayede zer'iyat geçen seneden ve evvelki seneden aşağı seviyeye düşmemiş ve havalar da yardun ederek iyi bir mahsul aJınmıştır. Buğday kanununun buhran karşısında yalnız bu kadarlık bir fayda temin etmiş olduğu farzolunsa bile bunun dahi millî iktısadiyatımız için başlıbaşına bir kazanç teşki] edeceği şüphesizdir. Kaldı ki, bugün, buğday al>m mır.takalan haricindeki buğday fiatlerine bakarak müstahsile piyasa fiatlerine nisbetle iki, üç misli bir kazanç femin edil • mjş olduğunu görmekteyiz. Buğday kanununun tatbikatma geçen sene başlandı. Ancak geçen sene ki mubayaat, mubayaa merkezlerinde fiati derhal yükseltmiş ve istihdaf olu nan maksadm kısmen elde edilebilmesine hizmet etmiş olmakla beraber, miktar itibarile azdu Bu sene, piyasaya ve mubayaa merkezlerine arzolunan buğdayın arkası henüz ahnmamış olmasına rağmen geçen senekinin hemen dört beş misli mubayaat yapılmıştır ve bu gidişle daha da bir hayli buğday alın masına zaruret hissedileceği anlaşü maktadır. „, „ ,il{± Denebilir ki buğday kanunu başlıca buğday mmtakalarmda fiati yükseltmek bakımından kendismden beklenen hizmeti ancak bu sene bir dereceye kadar ifa edebilmiştir. Filhakika bu sene, mahsul, geçen senekinden fazla olmuş ve bu vaziyet karsısında mubayaatı artır mak liizumu kendiliğinden meydana çıkmıstır. Ziraat Bankasının, bittabi hükumetin direktiflerile müteharrik olarak, piyasaya arzolunan fazla buğday lan mubayaada miisareat göstermiş ol • ması, bu sene mahsulün mütezayit bir fazlalıfi arzetmesi dolayısile buğday müstahsilini son derece müşkül mevkie sokabilecek olan fiat sukutlanm önlemiş bulunmaktadır. Hele geçen seneki tecriibelerden istifade olunarak mu bayaa merkezlerinin artınlmıs olması çok isabetli bir hareket olmuştur. Bu suretle müstahsilin kendi ailesinin ihti • yaçlarından ziyade pazar için isbhsalde bulunduğu bellibaşlı bütün mmtakalarda fiatin yükseltilmesine imkân hâ • sıl olmuştur ki kanundan beklenilen fayda da bundan başka birşey değildi. Müstahsi) halkın buğday kanunup dan büyük istifadesi olmuştur. Filhakika «Hacı Şefaatli» deki mubayaa merkezi etrafında derhal geniş bir buğday hinterlândinin kendisini ifsa ederek mubayaa merkezini büyük bir tehacüm altmda bırakması kanunun ne büyük bir ihtiyaca cevap verdiğmi gösterdiği kadar haddi zatında bir piyasa mahallî olmıyan bu küçük istasyona getirilen milyonlarca kilo buğdayın banka tarafmdan derhal satın alınmasınuı im kânsızlığı karsısında bu vazi • yetten az çok bzar olabi'ecek • lerin mahsullerini almak maksadile o raya yerleşen bir ild tüccann verdik • leri fiatin, banka tarafından verilmek • te olan fiate nisbetle yarıdan asağt bulunması da buçdav fiatlerine devletçe müdahale edilmemiş olsaydı bu sene müstahsilin ne büyük bir ıztırap v ü mitsizlik içinde kaJmış olacağını vu zuhla anlatmaktadır. Buğday kanununun iki senelik tat bikatından çıkan netice, bizim buğday buhranımızı tevlit eden ve dünya buhra nile hiç alâkası olmıyan dahilî ve ma« haJlî şartların devamı müddetince bu kanunun vücuduna şiddetle lüzum ve ihtiyaç olduğu neticesidir. Buğday kanununun neşrine saik olan esbap bu gün berdevamdır. Gelecek senelerde zail olacağını ise bize kimse temin edemez. Oha olsa arada, mahsulün ihti • yaca kifayetsiz olacağı bazı senelerde buğday mubayaasına ihtiyaç kalmıya bilir, buna mukabil evvelki senelerin depo edilmiş mubayaatını istihlâke arzeredek buğday arz ve talepleri arasında müvazene temini ile istihsal fazlası buhranlannı, mahsul noksanından mütevellit buhranların takip etmesine meydan vermemek ihtiyacı hâsıl olacaktır. Fakat daha ertesi sene belki de tekrar mubayaata başlamak lâzım gelecektir. Bu itibarla, bu seneki musayaatır. tahminen fevkina yükselmiş olmasuıa rağmen 1933 mahsulünün piyasaya arze • dilebilecek kısmının tamamen arkası alımncaya kadar mubayaata devam edilmesi icap ettiği gibi devlet müdahalesini gelecek senelerde de devam ettir • mek, içtinabı kabil olmıyan bir zarurettir. Hatta daha ileri gidilerek bu seneki mubayaatm hudut ve şümulünün bir kat daha genişletihnesini istemek bile ancak bal ve vaziyete uygun bir temenni olur. Çiinkü başlıca istihlâk merkezlerindeki buğday piyasalanna baka rak Ziraat Bankasmın sahş fiatleri iti • barile piyasaya hâkim olamadığına hük metmek lâzım geliyor. Gerçi banka, 5 ağustos tarihli kararnameye tevfikan mubayaatta bulunduğu alım merkez • ierinde pyasaya hâkimdir ve buralarda köylü lehine kanunun istihdaf etti • ği bir fiat seviyesi tesisine muvaffak olmuştur. Ancak buğday meselesim'n diğer bir cephesi de satın alınan buğ • daylann devlete büyük zararlara malolmadan sahlabilmesidir. Bunun içîn is tüılâk merkezlerîndeki satış piyasalanna bankanuı hâkim olması ve bu hâki • miyeti etsis edebilmek için de piyasaya arzedilen buğdaylann daha büyük bir kısmını satın alarak istihiak merkezle • rindeki sahş fiati erini kendisinm tayin ve tesbit edeceği seviyede müstakar tutması lâzımdır. Aksi takdirde gelecek sene mahsul ihtiyaea nisbetle gene fazla olarak idrak edilirse yeniden mu bayatta bulunabilmek için evvelce satın almmış buğdaylann satılması izti • ran karsısında bankanuı istihlâk mer • kezlerindeki satış fiatlerine tâbi olarak yapacağı satışlar zararlı olabilir bu z*rar ve satılacak buğdaylann miktan i • tibarile büyük yekunlara baliğ olabilir. Bankayı bugün daha büyük mikyasta mubayaatta bulunmaktan içtinap et • tiren saikin alım yerleriie ıstüVak etkezlerinde kâfi depo olmaması oldu • ğu görulmektedir. Bu izahlanmızdan kanunun tat • bikmdan beklenen «eme. eierin tamamen elde edilebilme^i iç'n o • nun tatbikatma bir kat daha inkişaf vermek ve bunun icin de biraz daha zaman geçmesini beklemek icap ettiği anlaşılacakhr. Şimdiye kadar tezahür eden hakikat buğday mubayaası işinin lüzumlu ol • duğu nisbette netayici itibarile muaz • zam bir is olduğudur. Kanunun tatbikah devam ettikçe ve hatta daha uzağa varmadan su içinde bulunduğumuz yıl içinde müstahsilin kalkınması nam ve hesabuıa devletin bir milyondan fazla bir zaran gözönüne alması ve buğday mubavaası isinm matlÛD selâmet ve muvaffakiyetle yüriiyebtlmesi için de hiç olmazsa sekiz îlâ on milyon nisbe tinde mühimce bir meblâsp miitedavil sermaye olarak bu işe tahsis etmesi lâzım gelecektir. ! Felsefe hocası Nezahet Hanım: «Kadın temsil Kadıköy ve Taksimdeki Madam Lilian Day Türk hakkınıKız lisesi felsefe hocasıfakat asker olmaraıalı» diyor haiz olmalı, Neİstanbul maçlar hararetli oldu zahet Sabri Cemil Hanımı mefctebin inkılâbına hayran muallunler odasında buldum. Genç Birincı sahifeden mabat derdi. Top golpostun içine vurdu ve dışarı çıktı. Hakem bunu gol saydı. Fakat Vefalılar bu kararı uzun itirazlar ve protestolardan sonra kabul ettiler. 31 inci dakikada Beykoz kalesi önünde bir kargaşalık esnasında Beykoz aleyhine bir penaltı verildi. Kalecinin oynaması yüzünden iki defa tekrar edilen bu ceza vuruşu nun her ikisini de Vefalı Sahn ve Lufi kaçırdılar. Oyun bundan sonra ekseriyetle Beykozun hâkimiyeti altmda geçti ve 3 1 Vefa Kumkapının mağ • lufcjetile bhii. felsefeciye evvelce mülâkat yapaca ğımı söylediğim için fikirlerinin ana hatlaru]] not ettiği kâğıda baka baka söze başladı: « Kadm ve &skcrlil: mevztra or. taya çıkınca kendl kendime hiçbir fikir serdetmemeğe ve mümkün olduğu kadar bharaf kalmağa çalışmıştım. Fakat, kafamda üç sene evvelki mü nakasanın kıymetli hatıraları eskisi kadar şiddetli ve sağlam bir halde can. landı. Bir an, o zamanki iddiamın üzerine çevrildim. Gördüm ki düsünüsüm eskisînin ayni idi. Kâinattaki değişme kanunu mevzuun teferruatında belki kendisini gösterivordu. Fakat iddiamın esasında bir yenilik ve bir hamle ya • pamamıstım. thtimal üç sene evvelki bu kıymetli hatnayı merak edersiniz. Bakınız, an • latayım: O zaman fzmir Kız Muallim mektebinde bulunuyordum. Büyük Ga. zi tfcmiri tesrif etmisler, mektepleri ziyaret ediyorlar ve millî ülküye dort elle sanlan genç kalp ve dimağlan yakından göriiyorlardı. Kudret membaı Gazimizin mektebimizi tesriflerini ne büyük bir heyecanla karsılamıstık. Açüan münakasa kadınm askerliği mev. zuuna aitti. O gün orada büyük bir samimiyetle iddia ettiğim fikirler sun • lardı: İtiraf etmeliyiz ki kadınm fiz • yolojik bünye ve teşekkülü erkekten farklıdn. Tabiatin esasen koymus ol . duğu bu farkı beşer iradesinin silmek istemesine bilmem ki lüzum var mi? Ben hatta bunu bir gün vakıa olarak ortaya çıkarması muhtemel içtimaî i capların bile önüne geçilmesine taraftarım. O kadar muarızım. Münakasa mızda verilen ve gösterilen misal . leri de «kadm belki asker olabilir, fa kat olmamalıdır» şeklinde cevaplar vermek suretile iddiama sadakat gös • termiştim. Bence meseleyi su şekilde vaz ve göre münakasa etmelidir: 1 Kadm asker olabilir mi? 2 Kadm asker olmalı mıdır? Bunlar yekdiğerinden tamamile farkIı iki cephedir. Arada bir derece de. ğil, belki keyfiyet farkı vardır. Eğer birinci suali soruyorsak arbk kadmın askerlik vazifesini istemesi mevzuu bahsolamaz. Esasen bir vatan ve bir millet ferdi olması îtibarile bu vasıf kendisinden aynlamaz. Vatan müdafaasında bütün benliği ve bütün ener jisî ile çalısmak erkek kadar ona da düşer. Yapılan bu vazife askere ?önv. lek dikmek, yaraldann yarasını sar mak, cepane taşımak şeklinde tecelli ettiği gibi icap ederse en ön safta düşmanın boğazına sanlmak tarzmda da kendisini gösterebilir. Tarihin sahife leri her miiletin kadınlarından nice cengâverler tanrhr. Uzağa gttmeğe hiç te lüzum yoktur. Son tstiklâl Harbi hatıralan Türk kadmının bu kıymet. li askerlik vazifesini ne umulmadık bir şecaatle başardığını çok iyi gösteriyor. O halde millî istiklâl ve vatan müdafaası için her kadın gönüllü asker dir. Hatta birkaç çocuk anası olan kadın bile .. Şerefle yasamanır en birinci şartı olan istiklâlini elde etmek için kadm da çahşmıstır. Fakat biliyoruz ki bunlar müstesna anlardır. Ve böyle zamanlarda kendisine askerlik vazifeti tahmil edilmiş olmasa bile kadm, kadınkk haysiyet v« gururile gene en örde görülecektir. Zira bu vazife o kadar kaçınılamaz millî bir heyecanla besîenmistir ki. . Fakat kadın asker olmahdır, sözü nekadar derin, nekadar ağu* ve nekadar mes'uliyetli bir mana ifade edi yor. Sonra asker olmahdır demek bir mecburiyet ve mükellefiyeti ifade et. mek demekth*. Orduya îltihak için mecburi askerlik hizmetini yap mak lâzımdır. Bu vazifeyi âstüne alan bir millet ferdi kayitsiz ve sartsız, mazereUiz bu vazifeyi başarmalıdır. Hayalden değil de hakikatten bahsolunuyorsa ve eğer kadm da erkek gibi asker olacaksa as. kerî hizmetini bihakkin yapnvdıdffKadın ve erkek arasmda f'zyoIojBc bir fark gören herkes burada daha az kuv. vetle ısrar edecektir. Mecburiyet meselesi ortaya çıktı mı arkasmdan ya pılması lâzım gelen istisnaî haller de birbirini takip ediyor: Herkesi bu va. zifeye istirak ettirmiyelim, çocuk ana'an evde kalsmlar, istiyenler asker olnlar gibi... Görüyoruz ki ikinci s« • ı'n cevabı derhal bhincinin sahasına kaymutu'. Bu ise biraz evvel sovledL ğim, üzerinde konusulmağa, hakkında münakasa edilmeğe lüzum kalmadan millî heyecan, millî sevgi ve istiklâl askı kuvveb' olan her kadın ka'.bmde ve dimağında fizyolojik sartlar ne olursa olsun kuvvetle belirir. Bence yapacağımız sey kadm da dahil ol makla beraber millet fertlerinde bu yüksek millî heyecanm köklesme . sini ve benliçini kavramış olmasını tehıenni etmek, ayni zamanda bunu ta • hakkuk ettirmektir. ona Diyeceksiniz ki, o halde neden kadın zaman zaman asker olmak için ba. şını yükseltiyor. Sebebini açıkça izah edebiliriz. Kadın da, bir millet ferdi olmak itibarile millî hâkimiyeti temsil etmek ister ve bence kadının pek hak Lik maçları dün Bir Avmpaiı kadmfK Jın a( başladı gazeteci şehrimizde . , . asker olabilir mi? ;,r~~ „ , Fenerbahçe stadında Kadıköyündeki Fenerbahçe stadında ilk maçı Süleymaniye ve tstanbulspor B takımlan yapacaklardı. Fakat, Istanbulsporlular anlaşılmıyan bir sebeple so yunmuş olduklan halde maçı oynamadılar ve Süleymaniyenin seremonisin • den sonra ayni rakiple bir eksersis yapblar. Bu ekzersiz 3 1 Istanbulsporun lehine neticelendî. Ikinci kümeden Altınordu ve Hilâl takımlan ikinci karsılaşmayı yaptılar. Hilâl 2 • 1 galip geldi. Sonuncu maçı İstanbulspor Süleymaniye birinci takımlan yaptılar. İstanbulspor şu kadro ile maça çıktı: Lutfi Sabih, Samih • Halit, Ha«an, Aziz Nevzat, Salâhattin, Orhan, Sami, Resat. Süleymaniyeliler de şu kadro da hilinde sıralanmışlar: Nuri • Necdet, Ruhi Tanaş, Büîent, Bürhan Nuri, Muzaffer, Ali, Daniş, Süreyya. Hâkem Fenerbahçeli Cafer Bey idi. tstanbulsporlular dördüncü dakika • dan sonra vaziyete hâkim olmıya başladdar. Süleymaniye nısıf sahasmda oynamıya başladılar. Fakat, bütün bu akınlar tamamen tesirsiz bir şekilde cereyan ediyor ve Süleymaniye kale«i ciddî bir tehlikeye maruz bırakılamı yordu. 34 üncü dakikada süleymaniyenin orta muavrni sol içe güzel bir pas verdi. Danis, topu tutmadan sağ acığa yolla dı. Güzel bir çıkıs yapan Nuri topu çizği astünde yakaladı ve güzel bir şütlfl takımmın ilk gölünü yaptı. Devre, karsıhkh hücumlar arasında, Süleymaniyenin 1 0 lehine bitti. Süleymaniye, ikinci devre basladığı z&man, bir sayılık avantajuıa ilâveten, riizgân da arkasına almıştu Bunun icin serkesmez hemen hücuma geçti. tstantstanbubporun ilk ve sıkı hücumunu kebulspor defansmm güzel akınlar yapan Süleymaniye hücum hattını durdurmak için müşkülât çektiği görülüyordu. 11 ve 13 üncü dakikalarda ele geçen fırsatlar, Süleymaniye muhacim • leri tarafından kacırıldı. 25 inci dakikada, sağdan inen bir topu birdenbire soU geçiren Istanbul • sporlular, güzel bir go| kazanarak beraberliği temin ettiler. 31 inci dakika: İstanbulsponm orta muavini, topla ilerliyen Süleymaniye muhacimine carptı. Hakem firikik ce zası verdi. Firikik vuruşunu Bülent attı. Bu vuruşu Süleymaniye sol içi giİ7el bir plâse ile »üte cevirdi ve takımına ikinci golü kazandırdı. Oyun birdenbire çok sert bir ce reyan aldı. İstanbulsporlu Aziz, kasten tekme attığı için dışarı çıkarıldı. 35 inci dakikad'a: O nkisi ile oynıyan tstanbulspor, vaziyeti kur tarmak için canla başla uğraşıyor, Ortadan aldığı güzel bir pasLa sağ açık Nevzat takımına müsavat golünii temin etti. Bu golü müteakip çirkin bir hâdise oldu. Seyircilerden biri, anlaşılmıyan bir sebeple sahaya girdi. Oyuncular da birbirine karıştı. Yumruklar, tekmeler görüldü. Bir Ingiliz ve Fransız gazetesi mu habirlerfnden Madam Lilian Day evvelki gün matbaamızi ziyaret etti. Büyük Britanya ile Fransa arasında devamlı b<r ittifak lehinde makale ler yazmakla maruf olan bu kadın muharrir, Türkiyeyi ilk defa olarak ziyaret ettiğini bize söyledikten sonra detniştir ki: Avrupada memleketiniz lehinde büyük bir cereyan var. GazLniz, ismi her fırsatta hayranlıkla zikre • dilen dünya ricalmden biridir. Fa • kat şunu söylemek isterhn ki hak . kmızda RÜzel fikirlerle memleketi nize geldiğim halde, gene Türkiyeyi umduğumdan çok mükemmel bul dum: Tabiat olarak İstanbul eşsiz bir sehir; içtimaî noktadan da ge • çirdiğiniz terakki merhaleleri ina nılmıyacak derecede harikulâdedir. Bütün havatımı memleketinizde ge. çirmek imkânı olsaydı, belki, hiç tereddüt etmezdim. Evvelki srece müh<Midis mektebi balosuna giderek Universite pro fesörleri ve talebesile uzun uzun konuşan Madam Lilian Day, orada bulunan bir muharririmize demiştir ki: Türk gencinin zekâsı, cnnlılığı; Türk kızınm yüksek tahsil ha yatında gösterdiği muvaffakiyet, hele Türk kadmının nâkim, avukat, doktor, muhtar ilâ Oluşu beni hayrette bırakh. Buradan birçok notlar ve istatistikîer alarak Avrupada nesredeceğim. Madam Lilian Day birkaç güne kadar tzmire ve oradan da Ankaraya gidecektir. Madam Litian lı olarak bu siyasî hakkmı kazanmak istemesi kendisi için en büyük bir millî dava olacaktır. Denilecek ki, her hal bir vazife mukabilidir. Askerlik vazifesini yapmıyan bir kadın nasd olu . yor da parlamentoya istirak hakkmı istiyor. Ben kendi bakışundan bu istifhamı da kolayca ortadan kaldırabiliyo rum. Bugün eh'mizde vazife ve haklarıı keyfiyet itibarile muadeletini gösteren Bmaenaleyh erkeğin kadmdan her itibarla daha büyük bir muvaffakiyetle yapacağı askerlik vazifesi, eğer ken . disine temsil hakkmı veriyorsa, kadmır da evlât yetiştirmesi ve onu vatanm mukadd»ratmda yer hıtan b * millet ferdi olarak hazırlaması da erkeğin askerlik vazifesine muadildir. Askerlik kadar ağır ve mes'uliyetli olan bu vazife umarun ki ergeç dünya yüzünde kadının temsil hakkmı kendOiğindeı meydana çıkaracakhr. Nitekim bazı cemiyetlerde bu adımlar da atılmamıs değildir. Cumhuriyet rejimimizin ka dma belediye ve hatta muhtar hıtiha. bı hakkmı (seçmek ve seçilmek) verdiği gibi temsil hakkmı vereceğmi de kuvvetle istidlâl edebiliriz. Yeter ki doktor, mühendis, hâkim ve ilâh... olan kadm daha az muvaffakiyetle yapacağı askerlik vazifesmden daha fazla muvaffakiyetle başaracağı millet mümessilliği ülküsünü yakmdan kavra' mıs olsun. . Gene bana kalırsa millet hakimiyetine istirak ettikçe kadm çahşabileceği ve randımanı fazla olan bir sahada çalışmakla vatan müdafaasına asker üniformasOe değil, belki uzviyetinden kuvvetli olan rr4?muriye> tile, zekâsile kosmuş olur. Düşünülürse herşeyden evvel mem» leketin refah ve miiletin huzur içinde yani istiklâl havası içinde yaşaması her millî varlığm yegâne gayesidir. O halde kadm daha az iyi yapacağı bir vazifeden ziyade entelektüel bir sahada çalışamaz mı? Hem de çok mükem . mel. Gazi Türkiyesi son birkaç sene içinde bunun canlı nümunelerini ver miştir. Fakat itiraf edelim ki yetişen entelektüel kadmlar bütüne nisbetle çok mahdut sayılır. Münevver kadınla. nmız bugün kaçta kaçı teşkil ediyor? Filvaki bu, bir zaman meselesidir. O halde önümüzdeki seneler zarfında gene miiletin refahı lehine olarak ka . dmtn zihniyet itibarile göstereceği tekâmül ve bunun suda halkalar gibi mütemadiyen genişlemesi bizim en **cak isteğimizi teşkil etmelidir. Hiç u nutmamalıyız ki Silâhlan Azalhna konferanslannm, Millet Cemiyetlerinin, sulh konferanslannm gayesi dünya yüzünde kan dökmeksizin huzur ve refah teminine çalışhğı bir asır içindeyiz. Kadın bence uzviyetinden ziyade ka. fasile dünyadaki bu tesanüt bağları nın kuvvetlenmesine yardım ettikçc hem cemiyetteki rolünü tamamile ifa etmiş hem de yapabileceği en iyi işS yapmış olacaktır. Biraz da raaüyet lerin temin edeceği randımana dikka . rimtzi celbehneliyiz. Kadın asker olabilir, diyenlere sunu hahrlatmağı muvafık bulayorumî lşi tahminlerle yürütinekten ziyade bu mesele hakkmda son sözü söylemeği teerübeye burakmalıdır. Ben henüz şeniyetle ve hayatla kar. şı karşıya gelmemiş genç kızlanmıza gösterecekleri entelektüel fnkişaf vm tekâmül ile askerlik vazifesine moadil b?> vazife yapnus oabileceklerini hiç çekinmeden söyliyebilirim. Ya kadmla erkeğin mutlak mü savatı meselesi? Kadmla erkeğin mutlak musavatmı kabulde bir zaruret görmüyo . rum. Bence tabiat herseyi yolunda vücude getirmiştir. Büyük bir ihtiyaç karsısında kalmadıkça onu düzeltmek ve değistirmek beyhudedir. Hîçbirseyde yeknasaklıktan hoşlanmıyoruz. Ce . miyetin iki esaslı unsurumı teşkil eden kadm ve erkekte yekdiğerinden bazı noktalarda farklı olmalan itibarile bn yeknasafelık ortadan kalkmışhr. Bence manevî kıymetler sahasındaki müsavatı tabakkuk ettirmek daha tatmm, kâr olacakfar.» Genç felsefe hocasma teşekkür «t> tim. F. SELÇUK Nezahet Sabri Cemil Hantm kısım halk sahaya hücum etti ve oyun inkitaa uğradı. Polisin müdahalesile beş dakika sonra sükunet iade edildi ve oyun yeniden başladı. Fakat iki taraf ta gol yapamadılar ve maç 2 2 ye beraberlikle neticelendi. Galatasaray birinci takımı da dün Şeref stadında Eyüp takımile yantığı hususî ekzersis maçını 2 3 kazanmıştır. Galatasaray, sahaya dün gene de • ğişik bir şekilde ve şu tarzda çıkmışrı: Avni Tevfik, Lutfi • Ibrahim. Rasih, Kadri K. Necdet, Nihat, Faruk, Fazıl, DanyaL Bilhassa muavin hattı iyi işleme • miştir. Gelecek hafta Fenerbahçe ile ilk lik maçını yapacak olan Galatasaray takımı, hâlâ kat'î şeklini alamamış o lup mütemadiyen oyuncu tecrübe et • mektedir. Galatasaray Eyüp maçı 933 senesi Türkiye birinciliklermi vilâyetimizden kazanan sporcu genç ler şerefine 19 ikinci teşrin 933 pazar günü saat tam 16 da CağaloğlundaFırka vilâyet merkezinde bir konser verilecektir. Şampiyonlar şerefine konser veriliyor ALtSÜREYYA Halkevinde güzel bir sergi açıldı izmirde inc.r üzüm vazıyeti Izmir, 17 (A.A.) Şehrimiz borsasının hazırladığı bir rapora nazaran son bir hafta zarfmda borsada sekiz den 23 kuruşa kadar 9177 çuval ç e kirdeksiz üzüm satılmıstır. Bu sene mevsim iptidasmdan bu tarihe kadar 7 kurustan 39 kusus arasında sahlan çekîrdeksiz üzüm miktarı 210 bin 214 çuvaldır. Gecen sene azamî fiat ise kırk kurus idi. Gene bu rapora eö^f son bir hafta îçmHe 4 kurustan 22 kuruşa kidar 5812 çuval satılmıstır. Incir mevsimi geçmek Szeredir. Buna rağmen son günlerde muamelâtta oldukça hararet çörülmüstür. Bu sene mevsim iptidasından bu tarihe kadar borsada 119,386 çuval incir 4 kurustan 28 kuruş arasmda sahlmıshr. Gecen senenin fiati îse beşten 25 kuruşa kadar idi. Siyasî mahkumların affı tekarrür etti Hamburs, 17 (A.A.) Volf ajanstndan: Geçen pazar günü yapılan ve Alman milleti arasmdaki fikir birb'ğini parlak bir snrette ortaya çıkaran intihabatın verdiği neticeleri nazara aIan Hamburg ayan meclisi 150 siyasî mevkufun hemen salıverilmesini karar alt'na almışhr. Bu mevkuflann umumî hareket tarzlannın bn tedbiri tatbika müsait olduğu görülmüştür. Fransanın malî vaziyeti Paris, 17 (A.A.) M. Alber Saro malî vaziyetin düzeltilmesine dair olan ve nazırlar meclisintn son toplanhsında tasvip edilen lâyihayı dün mebusan meclisin« tevdi etmisür. Mimar Ahmet Hayri Beyin yaptığı projelerden biri Almanyada tahsiKni ikmal ederek sehrimize gelen mimar Ahmet Sabri Bey Halkevinde bir sergi açmış ve sergide, yaptığı eserleri teşhir etmistir. Bu sergi görülmeğe değer bir sanat eseridir. Sergi 15 gün devam edecektir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: