11 Aralık 1933 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

11 Aralık 1933 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Cumhtrrîvef Hazin bir ölünı Dinarlı Mehmet üçüncü maçta nasıl yenildi? 39 dakika hâkim güreşen pehlivanımız, tatbik ettiği oyunda muvaffak olamayarak mağlup düşmüştür Kıymetli bir arkadaşımızı kaybettik Gazeteci ar kadaşlarımızdarı Kemal Ahmet Bey, dün sabah, bir aydanberi bakılmakta ol duğu Cerrah paşa hastane sinde ve/at e* miştir. Kemal Ahmet Bey, henüz otuz yaşında idi. Yüksek tica Kemal Ahmet Bey ret tabsilini gör merhum dükten sonra atıldığı gazetecilik hayatı esnasmda, bazı ailevî felâketler arkadaşımızı fazlasile sarsmış, yalruz ve bakımsız bir halde bırakrnışu. Esasında yorucu ve vaktinden evvel yıprandırıcı olan meslek hayatmda uğtadığı bazı talihsizlikler de buna inzimam edin ce, Kemal Ahmet Bey büsbütün intizamsız bir yaşayışın zebunu ol • muştu. Bu suretle ciğerlerindeki bastalık günden güne ağırlaşmıştı. Bu vaziyette kendisitıin bir sanatoryoma veya hastaneye yatınlması lâzım geliyordu. Kemal Ahmet Bey buna, nihayet, güçlükle muvafakat etmdşae de artık iş işten geçmiş bulunuyordu. Cerrahpaşa hastanesinin gerek kıymetli sertabibî Rüştü Beyin, gerek diğer mütehassıs doktorlan nın şefkat ve ihtimamla tedavilerine rağmen, arkadaşımızı hn hazin akıbetten kurtarmak mümkün olamamıştır. Matbuat cemiveti merhumun cenazesini bugün Cerrahpaşa hastanesmden kaldıracaktır. Kemal Ahmet Beyin gazetelerde imzah imzasız muhtelif yazılarile, «Sokakta harp var!' isminde bir de romanı intişar etmîştir. Siir zevki veren bir kitap Yazan: M. Turhan Yeni neslin çok beğendiği ve im rene imrene taklide de üzendiği bir siir tarzı var: Serbest terermum!... Bu tarzm ben taraftan değilim, fakat okuyuculasrmdanım. Birinci mtsraı on «ekiz. ikrncisi dört, üçüncüsü bir kelimeden terekküp eden bu serbest nazım, kuv . vetli sezi» ve kuvvetli görüş üzerine kunılunca cidden lâtif oluyor, kulak , larda tatlı bir terane tesiri yapıyor. Nazım Hikmet Bey, bu tarzm en mu vaffak olan şairidir. Fakat serbest terennüm, ebedî bir sualin kucağmdan kurtulamıyacek. onda mısralar nisbet ve tenasüp kai delerine bağlı değil, kafiyeler ekse riya mühmel. Yalnız ahenk var. Bu sebeple bircoğumuz soruyoruz: Niçin nesir değil de nazım?.. Mademki ne sir ile nazmı ayıran şekillerin hepsi bir tarafa bu*akıİ!yor, yalnız vezne, o da bazan, yer veriliyor. Şu tarza nazım demeyip te nesir desek daha doğru olmaz mı? Ben bu sualm pek yerinde olduğu nu Cevat Fehmi Bey arkadaşımtn «Geceleri bizi kimler beküyor» adile bas brdığı kitabı okuvunca bir kere daha ar:lamış oldum. Çünkü bu kitapta serbest terennüm denilen tarza uygun o kadar bol satırlar, o kadar bol tasvir > ler ve tahîiller var. Yalnız muharrir, bi siir mecmuası bas'ırdığı iddiasmda değil. Ben de eserm manzum olduğunu söylemiyorum, fakat şiir olduğunu sovlemekten çekinmiyorum. Misal mi istiyorsunuz, hangismi seçeyim, bilmem ki?.. Eserm îhtiva et tiği parcalann hepsmde üç beş men • sur siir dizili. Meselâ birinci yaznun sonundaki: «Pencerelerin siyah rengi ağanyor: Günes doğuyor, günes!» ibaresi ser best terennüm tarztnda yazılan mev zun sözlerin hangisinden ahenksiz?.. Ya Hfaiye yazısının başında ve sonunda bulundurulan tablo, şiir değil d« nedir? «Kalın sesli bir zil kıvametler koparıyor, garajlann kepenkleri açılıyor, arabalann motörleri harekete geçiri liyor ve birbirlerinin üstünden atlrya • rak, birbirlerİM ci|rn'yefek, btrbirlermi geçmeğe çalısarak kosuşan neferler, otomobillere hücum ediyor!» Nazım Hikmet te bir şimendifer yolculuğunda böyle bir tablo vücude ge tTrmişÜi liokomotifî yütütürken bu ayarda bjr canlı tasvir vapmıstı. Su kadar ki o şiir vazıyo»*, Cevat Bsy nesir!... Kitabm «Polis karakol'Jnda» bas lıklı nefis parcasırda bir kedi t?sviri var. Arkadaslık duygusile mübalâ^aya saptiffima hükmolunmamasını rica ederek sö"!üyorum: Bu tasvir, Emil Zolanın Terez Raken romanmdaki meşhur kediyi bana unutttrdu, o kadar güzel! Görüyorsunuz ya, eserin yabıız «ür tarafını ele alıyorum. İçfa'maî kıyme tini tahlile kaBn;mıyorum. Çünkü bu tahlil oek uzun sürecek. Aziz okuyucularm bu kıymeti kendi gözlerile gör melerini ve kendi zevklerile ölçmelerini isterim. Bana, baştanbaşa, bir şiir tadı veren bu güzel eseri okuyup bithdikten sonra Cumhuriyet fotoğrafcısı Namık Bey arkadasımıza acıdım. Çünkü bu san' • atkâr dostumuz, Cevat Fehmi Beyle beraber şehri dolaşmıs, bir çok resim ler almıstır. Fakat, san'at itibarile çok nefis olan bu resimler, muharririn kaleminden çıkan tab?olar yanında hiç olmazsa zait görünüyor. Evet , zait. Muharririn tabloların da ses var. Biz onlan okurken kale min fıçalaşhğını ve bircok sahnelerin bütün hatlarile tesbit edildiğini, üste lik o haflara ahenk te verildiğini göriiyoruz. Fotoğraf makinesi, bu kudreti gösteremiyor ve gösteremez de. Onun için san'atkâr Nanuk Beyin Cevat Fehmi Beyle beraber 256 basamaklı merdiveni tırmanıp Bevazıt kulesine yük» selmek zahmetini ihtiyar etmesine adeta acıdım! Lâtife bertaraf. Eser siirdir, haz altna alına okunmalıdır. Basılışı da çok nefisth*. Bu itibarla da kitaphaneleri süslemek kabiliyetindedh. Sair muharriri tebrik ederim. Türkiye ile Yugoslavya arasındaki muahede Dostluk, ademi tecavüz, uzlaşma muahedesi metninin tamamını neşrediyoruz (Evoelki günhü nüaha | mızdan mabait ve »on) , C Vefat veya Utifa veya her hangi diğer bit memnuiyet hasebile inhilâl edecek azalıklara intihap keyfiyeti de balâdaki usul dairesinde ve en kısa. bir müddet içmde ce reyan edecektir. D tki yüksek âkit taraflar, ihtilâfı hakem mahkemesine tevdi hususunda mutabık kaldıklan takdirdf ayni zamanda ihtilâfm mevzuunu ve takip edileceic usulü tesbit eden bir tahkimname kaleme alacaklardır. Bu tahkimnamede balâdaki bentte zikredilen nukat hakkmdaki izahat ve tasrihat gayrikâfi ise bu hususta heyr.elmilel ihtilâfatm mus lihane halline mütedair 18 teşrinievvel 1907 tarihli Lâhey mukavel« namesi ahkâmı, lüzumu mertebesİTv de, tatbik edilecektir. Tahkimnamenin sükutu halinde, mahkeme, bey nelmilel Daimî adalet divanı statüsünün 38 inci maddesinde tadat e dilen esas kaideleri tatbik ecîecektir. Madde 6 Beynelmilel daimî a dalet divanı huzurunda veya hakem mahkemesi nezdinde herhangi bir u sule ve muameleye girişilmeden evvel, ihtilâf, bir uzlaşmayı temin maksadile, âkitlerin muvafakatfle isbu muahe de mucibmce teşkil edilen daimî uz laşma komisyonuna tevdi edilebilecektir. Madde 7 Hükmü adlî veya ha kemi ihtilâf halinde bulunan taraflardan birisine tâbi bir adlî makamın veya herhangi bir makamın ittihaz ettiği bir kararın veya emrettiği bir tedbi rin hukuku düvele kısmen veya tamamen muhah'f bulunduğuna karar ver diği takdirde ve isbu tarafın hukuku esasiyesi bu karar veya ted birin netayicini ancak nakâfi bir su • rette bertaraf etmek imkânlarmı bahşeylediği halde tarrflar zarar gören tarafa hükmü adlî veya hakemi ile muhik bir tazminat itası hususunda rrtüt • tefiktirler. vale göre altıncı veya sekizinci maddelerde derpiş oltman şerait dairesinde reise bir istida tevdii ile olur. Bu istida dava mevzuunun mücme len izahmı ve komisyonun bir uzlaş mağa bâdi olacak bütün tedbirlerin tekIif edilmesi ricasıru ihtiva edecektir. İstida taraflardan yalnız biri cani • binden tevdi ediliyorsa tevdi eden tarafın bunu bilâmühlet diğer tarafa dahi tebliğ etmesi lâzımdır. Madde 12 Yüksek âkit taraflar dan birisi daimî uzlaşma komisyonuna bir ihtilâf tevdi ettiği tarihten itibaren 15 günlük müddet içinde taraflardan he birisi ihtilâfın tetkikine mahsus olmak üzere kendi komisermin yerine mevzu bahis maddede ihtısası olan diğer bir şahsiyet ikame edebilecektir. Bu haktan istifade eden taraf key fiyeti derhal diğer tarafa tebliğ ede cektir. O taraf ta tebliğin kendisine vürut ettiği tarihten itibaren on beş günlük bir müddet içinde ayni suretle harekc* etmeğe salâhiyettar olacaktır. Madde 13 Daimî uzlaşma komiayonunun vazifesi muhtelifünfih mese leleri tedvir etmekte bunun için müfit olacak bütün malumah tahkikat tari kile ve »air surette cemetmekten ibaret olacaktır. Meseleyi tetkik ettikten sonra muvafık göreceği uzlaşma seklini taraflara tebliğ edebilecek ve icap ederse bu teklife cevap itası için kendilerinc bir müddet tayin edilecektir. Mesaisi hitam bulduğu zaman komisyonu bu mesainin neticesini muallen biv rapor tanzim edecek ve bunun birer «ureti taraflann her birisine tevdi olutıacak • tır. Taraflar, komisyonun serdeceği huku kî, filî ve sair mülâhazat ile hiçbir zaman mukayyet olmıyacaklardır. Taraflarca baska türlü bir karar it tihaz edilmedikçe komisyonırrî mesai • si ihtilâfm kendisine tevdi edildiği günden itibaren altı günlük bir müddet içinde bitmiş olacaktır. Madde 14 Aksi sureti mahsu sada kararlaştınlmadıkça daimî uz laşma komisyonu, usulünü bizzat tesbit edecek ve bu usul her halde vicaht olacaktır. Yapacağı tahkikatta kom^yon ittifakı âra ile başka türlü bir karar ittihaz etmediği takdirde beynelmilel ihtilâfatın muslihane halline mütedair 18 teşrinievvel 1907 tarihli Lâhey mukavelenamesinin «beynelmilel tahkikat komisyonlan» serlevhalı üçüncü fas hna tevfikan hareket edecektir. Madde 15 Hflâfma tarafeyn karar vermediği takdirde daimî uzlaşma komisyonu, reis tarafmdan tayin edi • len yerde içtima edecektir. Esnayi tetkikatta işb mahiyetine göre bu suretle tayin edilen makamlaruı değişmesi icap ediyorsa bu hususta komisyon it tihazı karar edecektir. Madde 16 Daimî uzlaşma komisyonu mesaisinin alenî olması taraflann muvafakatile bu hususta bir karar H • tihazile meşruttur. Yüksek âkit taraflar komisyonun mah sulü mesaisini birbirine danışmadan evvel neşretmemeyi taahhüt ederler. Madde 17 Taraflar daimî uzlaş • ma komisyonu nezdinde, kendüerile ko misyon arasmda tavassut vazifesini görecek ajanlar marifetile temsil edile cektir. Bundan maada bu hususta ta • yin ettikleri müşavrrlerden ve eksperlerin muavenetinden istifade edecek • ler ve şehadetinden fayda memul ettikleri bütün zevatm istima edilmesi ni talep edebileceklerdir. Diğer taraftan komisyon da, her iki tarafa mensup aîanlardan, müşavirlerden, eksperlerden ve hükumetlerin muvafakatile davet eylemeği muva fık addettigi bütün zevattan şifahî i zahat talep etmeğe salâhiyettar ola • cakbr. Madde 18 İşbu muahedenin ahkâmı ile hilâfına bir hüküm olrruyan bütün ahvalde daimî uzlaşma komisyo nunun kararlan ekseriyeti âra ile it tihaz edilecektir. Komisyonun, bir itüâfın esası hak kında karar ittihaz edebilmesi için bütün azasmm usulen davet edilmiş olması ve hic olmazsa müştereker. irtti hap edifaniş bütün azamn hazır bulun rrraş olması lâzımdır. Madde 19 Yüksek âkit taraflar daimî uzlaşma komisyonunun mesaisini teshil etmeğe ve bilhassa makamatı a • idesinin buna muavenetini temin etme» ği, faydalı vesaâk ve malumatı müm kün olduğu mertebe kendisine tedarik etmeği ve arazilerinde şahit veya eksper celp ve istima etmesini ve mahal lerine seyahatlerini teshil etmek için tedabiri lâzime rttihaz etmeği taahhüt ederler. Madde 20 Daimî uzlaşma komâyonunun mesaisi imtidadınca komiserlerden her birisi yüksek âkit taraflann müştereken tesbit edeceği miktarda tatminat alacak ve bu tazminat âkh ta Lutfen sahifeyi çevirini* Ûinarlı Mehmet Dan Kolof maçından heyecanlı bir an: Mehmet, Dan Kolof a havaya fırlattyor Parîs 5 (Hususî) Mehmet pehlivanra karşısına üçüncü hasım olarak «Dan Koloff» isminde bir" Bulgar çı kanlmışür. Dan Koloff kimdir ve kıymeti nedir?.. Meşhur bir Amerikan filminden kinaye olarak kendisine Parisliler tara • fmdan «King Kong» ismi takılan bu her tarafı kıllar ve tüylerle kaph çirkin ve iğrenç adam, Amerikanın ve bilhassa Avrupanın en korkunç ve müthiş pehlivanlarından birisidir. Bundan yirmi beş sene evvel Amerikaya gitmiş ve orada yirmi seneyi mütecaviz bir güreş ve tecrübe devresi geçirmiştir. Bu müddet zarfında Ame rikada yaptığı yüzlerce müsabakadan ancak bir ikisinde mağlup olan bu gorfl şeklindeki hîlkat garibesinin kuvve • ti, oyunu ve bilhassa edepsizliği fev kalâdedir. Hasmına yumruk atmak, ağznu burnunu tıkamak, sıkıştığı vakit parmaklannı hasmm gözlerine burnuna sokmak, çifte atmak ve tekme savurmak gibi mavmun ve daha doğrusu hayvan adetleri bu adamda cemolmu» Kendisi Bulsrar şampiyonu olarak H lân edilm;stir, halbuki yirmi beş sene denberi Bulgeristamn civanndatn bile geçmediği gibi bulgarcayı da unutmağa başlamıs ve Amerikalılaşmi^tır. Buna rağmen hîcbir Bulgar veya Bulgar gazetesi çıkıp bu adam Bulgaristan şampiyonu değildir, demeği ak'ından bile geçirmemiş ve bilnkis bu çirkin v e s a ratsız adama adeta millî bir kahraman mname'esi yanıîmıstır. Bulçr 9 «King Kong», üç ay zarfında yaptığı (Paristealtı ve Briikselde bir yani ceman yedi) mactan hepsini buyük bir faikiyetle kazanmtştır. Bundan on beş gün evvel sabık dünya samDİyonu Fransız «Hanri Doglan» ı berbat ve perişan ederek ve omuzu nu kırarak yennvrti, di^er hasım'an birer civciv gibi bu gorüin altmda ezilmişlerdi. Bu acibenin boyu 1,73 metre: sıkleti 106 kilodur. Kolları ve ba caklan gayet kısa ve gövdesi kütük gibidir, bazı Fransız gazeteleri kendisi , ni mese kütüğü diye tavsif ediyorlar. Paris ahalisi bu maymım azmanı güresciden hic memnun değüdir, sahaya geldiği vakit onu alkışiamaz ve hatta ka zandtth vakH yuh<0ar ve ıslık'arla kar şılar. Burada pehlivanlann güzeli , bilhassa boylu bos'usu, mütenasibi meşhurdur. Işte bundan dolayıdır ki Amerikada da hütön kuvvet ve meharetine rağmen iyi bir mevki temin edememiştir. Çok sevîmli, yakısıklı ve Parisliler üzerinde fevkalâde büyük bir tesir bı rakan Dinarlı Mehmedin karşısına bu 'i, yusyuvarlak kafası gövdesile birleşmiş maymunu çıkardılar. Acaba bunu Mehmede ne îçm çı kardılar, başkası yok mu idi?.. Evet filvaki burada simdi süriilerle pehli van var. Lâkin bımların hepsi birer ikişer defa mağlup olduklan için kal bur üzerinde ancak bu maymun ile bizim Dinarlı Mehmet kalmışh. Ikî güreşçi ringe çıktığı vakit, se yircüer Mehmedi uzun uzun şiddetle alkışladılar. Halbuki maymunu bermutat ıshk ve yuha ile karşıladılar. Bu Paris ahalisi çok tuhaf insanlar. Bir defa birsini sevdiler ve tuttular tnı artık ölse de onunla beraberdirler, bir defa da sevmezlerse berbattır. O adam ağzile kuş tutsa gene ıslık çalarlar ve alav edecek bahane bulurlar. Maç başladı, Mehmet bir elense den sonra faaliyete geçti ve mütema • diyen hasmına atılmağa başladı. Meh • met Bulgan adamakıHı sarstı ve bir iki defa yere kaoakîattı bir arahk ta alfcna aldı ve uzun zaman alhndan kaldırmadı. King Kong uzun senelerin vetrdiji tecrübe ve çok oyun bilmesi sayesinde hvt teMike'eri'î bir kummı oyun, azamî t)îr kısmını da nile ve favullerle atlat mağa çalışıyor ve daha fazla suusfa m minderfn kenarms kaçıyor. Bızin» Dinarlı ilk on dakika içinde ona öyle fena dakikalar yasaltı ve hırpaladı ki tarif edemem. Ben bu gorilin bundan evvel altı maçım daha seyrettim. Fa • kat ne yalan söyliyeyina hiç bu kadar sıkıştığını ve inlediğini görmedim. Bi lâkis o, hep hasımlanmn üzerinde ayni vaziyette idi; hatta on beş gün evvel Hanri Doglan bile bu maymunun altında kanh terler dökmüştü. Koloff, Mehmede bir iki oyun yapayım dedi. Lâkin Mehmet bunlan bi rer kaplan gibi bozarak Bulgarı gene altına aldı. Bütün Fransız seyircileri sanki Mehmetle beraber güreşiyorlar ve şu çirkin kıllı maymunu yendirmek is tiyorlardı. «Haydi Mehmet, kafasını sıkıştır, kolunu kıvır, yere vur» diye a kıl oğretenlerin haddi hesabı yok. Kolof nekadar oyumı, mehareti varsa döktü, lâkin Mehmedin altından bir türlü kurtulamıyor kuvvet ve meharetin bu azimkâr ve fevkalâde cesur pehlivan oğlu. D.ehlivanm karşiMnd» para etmediğini gören goril hilelere, ve favullere müracaat mecburiyetinde kaldı ve tam mânasile edepsizliğe başladı. Bir defa Mehmet Bulgarın üzerin de onu çevirmeğe uğraşırken bir üa çifte atarak çocuğun az daha ağzuıı, burnunu darmadağnık edecekti, lâkin fevkalâde çevik olan Mehmet, bu tehlikeden kendisini sıyırdı. Halk Meh medin hâkimane böyle hep üstte ça lışmasını göriince çılgınca alkışlıyor. Dinarlı Mehmet pehlivan nekadar kuvvet ve mehareti varsa hepsini dökü • yor, lâkin yerde bu kirpi gibi yatan yusyuvarlak mahluku bir türlü çevirip omuzlanru. yere vuramıyor. Maymun fevkalâde müdafaacı bir pehlivan ol • makla meşhur, böyle yusyuvarlak da kikalarca duruyor ve fırsat bulunca hasmına çuHanıyor. Onun güreş tarzı hiç makbul değil ve çok zevksiz. Bahusus çehresinin ve bilhassa vücudünün çir • kmliği ile tatsız güreşi seyirciler üze rinde pek fena tesh bırakıyor. Hele tükürüklerni saçarak homurdana homurdana bir hücum edişi var ki insan bu canım spordan soğuyacak gibi olu yor. Bir iki defa Mehmedin ağzını, burnunu tıkamak istedi, hakem ihtar etti ve mâni oldu, bir iki defa da parmaklan • nı Mehmedin gözlerine sokmak istedi gene hakem şiddetle ihtar ederek elini zorla çektirdi. Bu herifin yaotığı güreş değil, kepazelik. Halk hareketini ıslıkla protesto ediyor, o pişkin, aldırdığı yok. Yenilmemek için ne lâzımsa yapıyor. Halbuki Mehmedin en küçük bir hareketi bile alkıslanıyor, çocuk o kadar dürüst ve erkekee güreşiyor ki, Fran sızlar hayretlerini sakhyamıyorlar, «sen de yap be, hakem görmüyor, sen de ağztnı burnunu tıka» diye bağınyorlar. Mehmet heo hücumda ve faik, lâkin bu kâfi değil ki muhakkak hasmımn sırtmı yere getirmeli, yoksa sabaha kadar güreş devam eder, zira her müsabaka gecesinin en büyük maçı tara feynden birismin sırtı yere gelinceye kadar devam eder. tşte onun için Mehmet biran evvel gavesine vâsıl olmak istiyor ama bir türlü muvaffak olamı • yor, Bulgar kendisinden on iki kflo kadar ağır ve çok kaltn vucudü var, bir türlü dönmüyor. Bir iki defa hastmnın basını yere dayadı ve ayaklartm hava • ya kaldınp oylece uzun müddet tuttu ve sersemletmeğe uğraştı nafile. Maymun hep yerde ve altta arasıra üste çıkı yorsa da Mehmet ne yapıp yapıyor ve gene üstüne çdnyor, fakat King Kon • gun sırtını yere getirmek için bunlann hiçbirlti kâfi gelmiyor. Mehmet son bir ümitle iki defa a • yak makası ile Bulgann boynuna sıç radı ve onu yere devirdi. Lâkin Kolofta boyun namına birşey yok, vücut kafa ile birlefmîf onun için ufak bir ça • Matbuat Cemiyetinin tebliği tstanbul Matbuat cemiyetinden: Matbuat cemiyeti, arkadaşlara bir kara haber vermekle kederleniyor. Cemivetimiz azasından Kemal Antnet Bey, bir zamandanberi tedavi edilmekte olduğu Cerrahpaşa hastanesinde dün sabah ölmüştür. Cenaze*i bugün (razartesi) saat on bir bucukta Cerrahpaşa hastanesinden kaldırılarak, Kocarr.ustafapaşa ca misine götürülecek, namazı orada kılındıktan ve merhum hakkmda son rasime IFa ve eda edildikten sonra Topkapı mezarlığına gömülecektir. Cemiyet azasının ve arkadaşları nın bugün saat on bir buçukta Cerrahpaşa hastanesine gelmesi rıca olunur. balama ile bu makaslardan kurtuldu, yanm saat oldu güreş hep ayni vaziyet te devam ediyor, Mehmet ekseriyetle üstte ve hücumda diğeri hep müdafa» ve kirpi gibi yerde yatıyor. King Kong bir aralık hatalan ve favülleri adama kıllı artırdı. Mehmedin ensesine ve boynuna bir iki dirsek darbesi vurdu. Lâ km hayret, Mehmet bunlann hiç biri sine mukabele etmiyor. Bulgar favul üstüne favul yapıyor, halk hep ıslık ile bunlan ihtar ediyor. Otuz dokuzuncu dakikada Mehmet bir defa gene ayak makası ile maymunu yere devirmek istedi. Lâkin bunda muvaffak olamadı ve alta düstü. Bu fırsattan derhal istifade eden Kolof bir aç ayı gibi Mehmedin üzerine saldırdı ve müsabakayı kazanmıs oldu, lâkin bu namuskârane bir kazanış değildi. Bu sükutta Mehmedin omuzu ve yan tarafı fena halde acıdı, lâkin be reket versin birşey o'madı. Zavallı Mehmetçik oyununa kurban grtti. Karşısmdak<ni mars edevim derken mars oldu. Lâkm bu goril karsı sında gösterdisri hâkimiyet ve muvaf fakiyet her türiü sitavisin fevkmdedir. Sevirciler Kolofu belki bes dakika ı* Iıkla, yuha ile üzerine kâğıt parca'an atarak tahkir ettiler ve bu senîn hak km dep^ldi diye baeirdılar. Halbuki Mehmedi rineten inerken ve soyunma oriasına giderken herkes gelip tebrik ediyor ve arkasını okşıyarak (bravo kocfl Türk) divorlardı. Eğer bu müsabaka eecenin diğer maclan srfbi yanm saarlik bir devre olsaydı Mehmet vüzdeyüz muhakkak savı hesabile kahir bir sekîlde şralipti. Lâkin Recenir vegâne iddialı muhasnn macı r'ması dolavısiîe tus yapmak îâzım dı. Ut« buntm î«*:n de oyun vaparken talîI»«ÎTİîk yüziind<*n ovununa kendisi yenildi ve tamam''» h»kim bir güreşten sonra mağlnn oldu. Bu da sporun sürpp"''»rinden bir niimune. Mehmet bu neticeden kat'iyyen muteessîr olm^malı ve isHâkis daha ivi caIısmalıdır, Avrurjada bu yantığı henüz üriîncü mac o'du^u halde dünyanın en korkunç bir PTİreşcisîne karsı göster dîği mtrvaffakîvet îstikbal için büvük bir miî'dedir. Hanri Dostlan Mehmedin gösteHifi muvaffakivetin belki van smı bile çösteremedi ve o da hâkim iken gen« kendi oyununa yenilmişti. Her sahada oldu§u gibi sporda da talih ve sans lârrnhr, o oimazsa kuvvet ve cesaret neylesm. Abdutlah Refih Fasıl: 2 Madde 8 Yüksek âkit taraflarm aralarında bir ihtilâfı bâdi OIUD bun • larca alelâde diplomasi yollarile ve dostane bir surette halledilmemiş o lan ve isbu muahedenm ikinci maddesinde derpiş edilen şekilde bir karar ile halli mümkün olrruyan ve âkitler arasında mer'î bir muahede ile usulü tesviyeye tâbi tutubnalan derpiş edflmemiş olan bütün meseleler daimî uzlaşma komisyonuna havale edilecek ve komisyonun vazifesi taraflara şayani kabul bir şekli tesviye tekliflerinden ve her halde bir rapor tevdiinden ibaret olacaktır. Komisyona tevdi edilecek i&tida hakktnda taraflar arasmda itilâf husul bulmadığı takdirde bunlardan biri veya diğeri mukabil tarafa bir ay evvel ih ban keyfiyet etmek şartile meseleyi doğrudan dcsruya mezkur komisyonr tevdi etmek hakkınt haiz olacakbr. Daimî azlasma komisyonu Madde 9 tşbu muahedede zik redilen daimî uzlaşma komisyonu beş azadan mürekkep olacak ve bunlar berveçhizir intihap edilecektir: Yüksek âkit taraflardan her birisi kendi tebaalan arasmdan birer komi ser intihap ve tayin edecekler ve di ğer üç komiseri de ahar devletler te baası arasmdan iki tarafın muvafakatile intihap eyliyeceklerdir. Bu üç komiser muhtelif milliyetlere mensup olacak tır. Yüksek âkit taraflar, komisyon reisini, bunlar arasından intihap edeceklerdir. Komiserlerin memuriyeti üç sene sürer. Tekrar intihaplan caizdir. Müştereken intihap edilen komiserler memuriyetlerinin inkizasından evvel âkit taraflann muvafakatile tebdil e dilebileceklerdir. Keza taraflardan her birisi kendi tarafmdan tayin edilmiş olan komiseri her zaman tebdil etmek hakkını haiz olacaktır. Maahaza tebdil edilmiş olan komiserler derdesti rü • yet olan işlerin tesviyesine kadar vazi • felerine devam edeceklerdir. Vefat, istifa, tebdil veya herhangi muvakkat memuriyet hasebile açıla • cak münhallere sürati mümküne ile ve her halde üç ayı geçmiyen bir müddet içinde yeni tayinler icra oluna cak ve bu hususta tayinler için takip edilen usul tatbik edilecektir. Madde 10 Daimî uzlaşma komisyonu, işbu muahedenin musaddak nüshalanmn teatisini takip eden alh ay içinde teşkil edilecektir. îşbu mühlet içinde müştereken in tihabı lâzım gelen azalann tavini iptal edilmemiş veya mesele tebdilden ibaret ise münhal vukuundan itibaren üç ay içinde tayin vuku buunamış ise diğer brrisinin iraesinde rttifak hâsıl olmadığı takdirde icap eden tayinleri icra eylemesi Isviçre konfederasyomı reisin . den ikimas olımacakbr. Madde 11 Daimî uzlaşm* komisyonunun meseleye vaziyet etraesi ah • Bir Yunan gazetecisi Trabzon • dan geri çevrildi Trabzon 1 O Atinada çıkan Akropolis gazetesinm bir muharrir» tetki • kattı bulunmak i?ze"c şehrimize ge'.miş!i. M. Yani ismindeki Lu muharririn pa saportunda ve evrak.nda bazı silintiler ve tahrifat görülmüştür. M. Yani Sakarya vapurile İstanbula iade edilmiş ve evrakı Emniyet Müdürlüğüne gönderümiştir. Muharririn verdiği ifade kaçamaklı görülmektedir. CUMHURİYET Emniyet Mü dürlüğünden yaptığımız tahkikata na zaran bu zatın pasaportu İstanbula kadar ve kendisi de gazeteci değildir. f Yurttaş! Dogan çocuğuna nüfus tezke resi çıkartır gibi Bankada bir tasarruf hesabı açtır. Ç< cuğuna yapdbilecejin en büyük iyılik budur. M. L ve T. C. >

Bu sayıdan diğer sayfalar: