14 Nisan 1934 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

14 Nisan 1934 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İ4 Nısan Çocuk [Geçen defa çıkan kısmm hulâsası: Gök Türklerin hâkanı Kaan Bumin kendisine tâbi biitün hükümdarlann büyük oğullarını kendi sarayına hizmet ıç«n göndermelerini emrediyor. Tür keşlerin hâkanı oğiu olmadığı için bu hizmetten mahrum kaldığına üziilüyor. Uç kızından ikisi bu maksatla yola çıkıyorlar. Fakat babalannın aslan ve kurt kıyafetine girip kendilerini tecrübe için korkutması yüzünden geri dönü yorlar. Bu sefer en kiiçük kız» Yuma gitmcğe hazırlanıyor. ] Babasının elini öpiip veda etti. Hâkc.n içini çekip: Allah selâmet versin! Kızım! Dedikten sonra arkasından endişeli endişeli bakakaldı. Biraz sonra öteki kızlanna yaptığı hareketi tekrar etmek için köprünün al Masalları 2 Fakat Kaan Bum'nm hizmetinde bulun: n diğer hükümdarlann oğullan Kaanın Yumaya gösterdigi bu teveccü hü kıskanıyorlar, b;r vesüe bulup onu gözden düşürmeğe çalışıyorlardı. Nihayet bir gün içlerinden bir heyet Kaanın huzuruna çıkıp: Devletlu, dediler. S'zin seneler denberi araştıra araştıra bu'durama dığuıız sevgiliniz, Bizans impaı^Orunun kızı Prenses Helenin saklandığı yeri Türkes hâkanının oğlu biliyor muş. Oün gece lâkırdı arasında bu sırn ağzından k?çırdı. Kaan hemen Yumayı çağırttı: Mademki, dedi. Prenses Helenin gizlendiği yeri biliyorsun, bunu n!çin bana vaktile söylernedin. Sana göster diğim muhabbet ve sefkate böyle mi mukabele etmen lâzımdı. Bu kabahatini encak şu şartla affedeceğim. Şu dakikadan itibaren yola çıkacaksm, prensesi bulup bana getireceksin. Yoksa mahvolduğun gündür. Yuma birkaç sözle kendisini müdafaa etmek, bu işten kat'iyyen haberi olmadığını söylemek istedi. Fakat Kaanın hiddet ve şiddeti karşısında buna cesaret edemedi. Meyus ve endişeli bir halde atınm yanına geldi. Emektar hayvan hanımmm anlattığı hikâyeyi dinledikten sonra: Hiç merak etme, dedi. Prenses Helenin nerede olduğunu biliyorum. Karadeniz sahilinde eski bir Bizans satosunda oturuyor. Şimdi sen doğru Kaanın huzuruna çık, Azak denizinde bir donanma yapmana müsaade etme sini iste! Yuma Kaandan bu müsaadeyi al • dıktan sonra üç ay içinde mükemmel bir donanma vücude getirdi. Abnı da beraber a^p kumandan gemisine bin • di. Filo hasmetle Kreç boğazmı geçip Karadenize açıldı. Kuvvetlî bir rüzgâr filoyu Prenses Helenin bulunduğu şatoya doğru götürdü. Yuma maiyetila birlikte karaya çıktı. Birkaç gün hiçbnşeye muvaffak olamadan sahilde dönüp dolashlar. Dördüncü günü ellermde birer deste çamasır bulunan üç cariyeye rasgel • düer. Bunlar Prenses Helenin hizmetkârlan idi. Yumanın gerek güzelliği, gerekse elbisesinm ş&lığı bunlann naz&n dik • katini celbetmişti. Şatoya gidince tesadüfü hanımlanna anlattılar. Prenses Helen ertesi gün balkondan Yumayı ve sahilde duran gemileri gördü. Bu yakışıklı delikanh ile tanışmak, gemileri gezip görmek istedi. Teşrifatçısı prensesin bu arzusunu Yumaya bildirince o da tabü: Buyursunlar! Cevabını verdi. öğleden sonra prenses ve maiyeti gemiye gelmişlerdi. Onlar kamaralan, ambarlan gezedursun lar Yuma hareket emrini vermişti. Ne den sonra prensesle maiyeti isin farkı na vardılar. Fakat filo da Karadenizin ortasuıa kadar açılmıştı. Düştüğü bu tuzaktan kurtulamıya cağmı anlıyan Bizans Imparatorunun kızı evvelâ ağlayıp sızladı be de ken disinin Gök Türklerin Kaam Bumine zevce olarak götürüldüğünü duyunca müteselli oldu, sevindi. Gök Türkler ülkesine vanlınca Yu ma prensesi Kaana takdim etti. Kırk merakh ^eylerj Japon balıkçıiarı ve telsiz telefon Insanlar malum ya, çok garip mahluklardır. Bazı fennî ve ilmî keşifbr yeni çıktıklan zaman onlara pek aldırmazlar da bu ke şifler tekemmül edip te işe yara maya başladığı andan itibaren mevcutları kâfi görmezler, daha mükemmelleri niçin yapılmıyor, gibilerde şikâyetlerde bulunur • lar. Buna bir misal isterseniz işte! Hemen senelerinin yarı kismını denizlerde fok ve sair balıklar avlamakla geçiren Japon balık çıları vaktile telsiz telefon ve telgrafı mânasız bir icat telâkki ederlerken bugün patronlardan hemen her kayığın bir telsiz te lefon makinesile teçhizini iste mişlerdir. Çiinkü karanlık gece ÇMektepli yazıları) ÇOCUKLAR. Timsahlar Timsahlarm hemen hemen hepsi sıcak memleketlerdedir. Bu hayvan suda yüzmeyi çok sev • diklerinden bilhassa onlara ır mak veya göl kenarında rasla nır. Uzun ve büyük ağızlannda pek çok dişleri vardır. Bu dişler bir testereye benzer. Derileri çok sert ve kalmdır, o kadar ki uzaktan atılan ok veya batırılan bı çak etine işlemez. Onun için avcılar daima onu gözünden vur mağa çalışırlar. Vasatî olarak boylan 3 veya 3 1/2 meftredir. Onları diri diri yakalamak epey bir cesaret işidir. Timsahlar hasımlarmın üzerine ağızlan son derece açık ola rak atılırlar. Bundan maksat onun bir yerini dişleri arasında kıstırıp koparmaktır. İşte tutmak istiyenler kollarına bir demir geçirip, ellerine de kalın bir sopa alırlar. Ve timsah üzerlerine a tıldiğı zaman sopavı timsahm (yalnız kendini rrüdafaaya ya rıyan) ağzına sokarlar. Timsah ağzını son dereceye kadar açtı ğı icin daha fazla açamaz ki sopa düssün, kapasa sopa bırak maz. Böylece timsah silâhı alın mış bir adama benzer. Onu is • tenildiei yere götürmek işten bile depildir. Kadtköy Sen Jozef liseri € nntf A şaben Reha Naztm tinda kurt lnyafetine girip beklemeğe basladı. Yuma nzaktan dolu dizğin gehyor • ua. thtiyar at genç lazı vaktmde tehli • keden haberdar etti: Fakat korkma, d«di. O haldki bir kurt değil, babandır. Tam köprüden geçerken kurt agzından köpükler saçıl&rak kınn üzerine atddu Yuma hançerini ççkti. Babau olduğn için onu öldürmek istemiyor, lâkin korkmadığını göstermek arzu edi yordu. Atı dörtnala sürerek geçti git ti. Hayvan bu sadme ile yolun bir kenanna fırladı. Eğer vaktinde davramp kaçmasaydı çiğnenecekti. Hakan Yumanın gösterdigi bu c« • saretten memnun olmakla ber&ber o nu bir ikmci imtihandan daha geçtrmeği muvahk buldu. Bir aslan kıyafetine girip ikmci bir köprünün arkasma gizlendi. Yuma köprüye yaklaşır yaklasmaz yelelerini di • kip gözlerinden ateşler fıskırtarak meydana çıkh. Genç kız gene ihtiyar atı • nın •ayesinde bunun da babası ol • duğunu anladb Hançerini tekrar çekti, hiç korkuya kapılmadan canavann üstüne yürüdü. Kendisme bir fenalığı dokunmasına imkân bırakmadan yoluna devam etti. O vakit babası derhal hakdkî şekli • ni alıp Yumamn yanuıa yaklastı. Genç kız hâkanı görünce abndan indi. Ha kan kum boynuna sanlıp: Aferin, dedi, her Hri imtilıanda da muvaffak oldun. Bu cesaretini kal • binm kuvveti, ruhunun metaneti kadar zannediyorum ki şu emektar atuna medyunsun.. Onu kendine yol arka dası olarak intihap etmekle muhakkak ki çok iyi bir is yaptın! Artık hiç tereddüt etmeden seni yoluna devamda serbest bırakıyorum. Biliyorum ki gi riştiğin için uhdesinden geleceksin. Sana «on nasihatim ihtiyar beygirin sözlerinden simdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da çıkmamandır. Prenses Yuma tekrar babasuıa ve da ederek ellerini öptü ve yoluna de • vam eyledi. : tki haftalık bir seyahatten sonra Yuma Kaanın karargâhma vardu Hiç kimse kendisinin genç bir kız olduğunun farkma varmamıstı. Kaan Bumin Tür* kes hâkannun da diğerleri gibi oğlunu maiyetine hizmet için gönderdigine 'memnun olmuş, genç süvariye büyük iltifatlar etmtstu Hele bazı yanşlarda ve harp oyunlannda Yumanın göster • diği ces&vet Kaanın onu gozbebeği gi • bi sevmesme sebebiyet vermisti. lerde, uzun günlerde, açık de • nizlerde balık beklerken canları sıkılıyormuf. Amerikadaki San Fransisko, yahut Japonyadaki Nikko merkezini dinliyerek eğ lenmek istiyorlarmış. Patronların balıkçılara müs • pet veya menfî hanği cevabı verdikleri malum olmamakla beraber bazı mütehassıslar radyo gürültüsünün balıkları kaçıracağı muhakkak olduğu cihetle buna müsaade edilmemesini tavsiye ediyorlarmış. tftnerifıalt kiiçük nnema artîsti Ceki Kuper ve tayyarelert Bilmeceyi Halledenler Mürekkepli kalem k&zandı Geçen bilme cemizi doğru hal ledenlerden An kvada tnkılâp lunnektebi dör düncü sınıf A subesi talebesinden 26 numaralı Su zan Sabri Ha nun bir mürek kepli kalem ka z^nmıştı. SÛ7 • Hanımm bize gön dermif olduğu resn Çocuk portreleri aermış oıams« ıco«» besıyoruz. Kentallhli olmasını r disinin hayatta daima temenni ederiz. Nîsan hulmacasy ) 1 meceyl dogru halledenlerden bl» locoğraf gönderenlerin resimlerini ba sıyoruz. Bunlar mutlaka hediye kazan mifl değillerdlr. Hediye kazananların isimleri vaktile çıkan büyük llstededlr. SoMan itibaren: 1 Üsküdar lcadiye mahallesi 50 numarada Saiiha. 2 İstanbul Eyup 46 ncı ilkmektep 283 Macit. 3 Vefa ortamektep Bahrl. 4 Üsküdar muhtelit ortamektep 80 numaralı Kemal. 5 Ankara erkek llsesi 797 Zahirettln. 6 Kısıklı Kavakboyu 40 numarada Münevver. v Malatya Ağırceza Reisi tbrahim Bey oğlu Faik Bey /•• N Çocuklar yannın büyükleridir. 23 nkan size de büyüklere de bunu an latmak için yapılıyor. 7 Birinci Tatbikat mektebi talebe sinden Orhan Ketnal. 8 21 nci ilkmektep 208 Kemal Salih. 9 Şehremini Şehitoner mahallssi Vanidergâh sokağı No. 25 Sabahattin. 10 Ortaköy Dereboyu 6 numarada Mufahhar. 11 Ortaköy Dereboyu 6 numarada Kâmran. 12 Beyoğlu Zografyon Rum lisesi 3 Numaralı Pavli H. Antonidis. 13 uşak ortamektep 173 Kâmil. 14 Kemal Paşa Ortamahallede 23 No. iu hanede Puat. • 15 Erenköy Kız lisesl 143 Süreyya Abdürrahman. Z1^T2 n saga okunduğu zaman: 1 ind sıra: Bir aileye mensup olanîrr. 2 » » : Çinde meşhur bir sehir. 3 üncü » : Su membaı. 4 » » : Vapur şirketlerinin şubesl 5 inci » : Hızlı giden hava. 6 ncı » : Asrî olmıyan eşya. Manasma gebnek üzere bos hanelere harfler doldurunuz. O z&man göreceksiniz ki soldan ve sağdan birinci haneler her ikisi de yukardan aşağı okun • duğu zaman memleketimizin meşhur bir şehrinin bmini meydana çıkara • cakhr. Doğru halledenlerden bimciye 5 H < ra, ikinciye bir mürekkepli kalem, ü çüncüye Foto Etemde resim çıkarmak bakkı takdim olunacakhr. Dördüncüden yüzüncüyıe kadar muhtelif hediyeler. Bilmeceyi doğru halledip te bize fotoğraf gönderen lerin resimleri de gazeteye basılır. Cevaplar gazetedeki cetvel üzerine yazıhp nisanm sonuncu gününe kadar «Cumhuriyet Çocuk Sahifesi» adresine gönderilmelidir. Bu şarta riayet et • miyenler ve geç kalanlar mükâfat a • lamazlar. I I I Sakaryanın suları «Akçeören» köyünde kıvrılıp sola, sağa, Temiz, berrak «Sakarya» çağlıyarak akıyor! Nice dullar, yetimler yaklaşıp bu ırmağa, ölen koç yiğitleri anmak için bakıyor!.. Sazlıklar arasında, kayalarda çağlarken «Sakarya» nın suları diyor ki bakanlara: «En, şanlı bir savaşı gördüm bir zamanlar ben, «Günlerce, haftalarca boyandım cd kanlara!..» Bu sesi duyarstnız kulâk verseniz eğer, Diyor: «Sa/arun bile Türk ateşile yandt; «Günes yüzlü «Gozi» nin emrindeki askerler «Burada en şerefli bir zaferi kazandı!..» gün kırk gece düğün yapıldı. Yumanuı da bu işgüzarhğma mukabil babasmın yanma dönmesine müsaade olundu. Genç kız, ancak o zaman hakikî hüvi yetini meydana çıkardu Kaan bir genç kızm bu kahramanlıkları yapabtlmesine şasfa. Kıymetli milyonlar değer çeyiz takımlan verip onu memleketine yol kdı. Bitti Muattim Oğltım elmaları toplamak içın en münasip zaman hansisidlr? Talebe Bahçivanın arkası db'nük, köpeğiğn • de orada bulunmadtğı zaman, Muallim Bey! Çocuklarma ehemmiyet vermiyen millet istikbalini kendi «liU ytkanş ••

Bu sayıdan diğer sayfalar: