18 Ekim 1934 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

18 Ekim 1934 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

sl5Te§ıinievvell934 Hikâyeler ±m Arifle Meliha • nm evde otur • maktan canlan sıkılnus, sahilde ki korta inip bi rax tenis oyna • mağa karar ver mislerdi. İki kardetten biri 15, öteki de 17 yaşında idi. Analan, babaları olmüstü. Ağabeylerile ihtiyar da ydaraım yamnda otaruyorlardı. A • ğabeyleri Mahir Bey mübendis ve müteahhit, dayüan Lâmi Bey ise ta • büyat ve fizik âiimlerindendi. Mahir Bey senede birkaç i» yaparak kazancmı temin eder. Lâmi Bey iradiIe geçinir, hayatını flmî tetkikata hasrederdi Onun her Drisi de ekseri vakitierini Suadiyedeki kösklerinde geçirirler. Arifle Melihanm talim ve terbiyekrüe mesgul olmiardı. Yalnız onlan mesgul eden yegâne dert Bostanadald meshur HUrten köşkünü satın almakti. Adam ölelidenberi birçok talip çıkma<ına rağmen varisleri çok para istedikleri için bir türlii sahlann • yan ba köşkü Mahir Beyle Lâmi Bey rnuhakkak ele geçirmeğe karar vermiflerdi. Çünkü orası hakOcaten bir diinya cenneti olduktan maada çocnklar tarafmdan da çok arzu ediliyordu. Arifle Meliha bir saatlik oyundan •onra biraz yorulmuş gibi idiler. Dinlenmek için denizi seyretmege koyul • muslardı. Birden sahile doğrn büyük ve güzel bir yatm yanasmakta oldu • ğunu gördüler. Yat üri dakika »onra demirlemîf, inidirilen sandala iki kifi binerek iskele • ye geldiler. Arifle Meliha bu güzel yatm sahiplerini merak etmislerdi. On • |ar da iskeleye bostular. Gelenlerden biri kendi yaslahnd*' genç bir çöcuktu. Yalnız garip bir ki yafette idi. Basmda süindir bir şapka vardu îskekye çıkar çıkmaz, yajlı a damm yanından aynlmıs, Arifle Me • Pîhaya doğru gelmijti. Onlara ingüizce selâm verdikten konra tenis partisine kendisini de ka • bul edip etmiyeceklerini sormustu. 'Arifle Meliha Kolleje devam etmekte blduklan için mukemmel ingüizce bi liyorlardu Tabiî derhal: Memnuniyetle! Cevabım verdikten sonra basoıdaki şapkaya bayretle bakmağa basladuar. Genç adam zeki idi. İki kardeşin bu aafkmhğmm farkma varmıstı. Ha, dedi, kıyafetimi acayip buldunuz değil mi? Efendim, bu benim tnektebunin üniformasıdır. Çok sevdi • ğim için daima onu giyerim. Sahi kendimi henüz tanıtmadım. Miisaadenizle takdira edeyim. Ceym» Pre»ford. Amcamla birlikte yatla dünyayı dolaşmağa karar verdik. Dün tstanbula geldik. Şehrinizin güzel yerlerini görmek için bugün buralara doğru açıldık. Ceym* soyle bir aralık gözlerini u fukta gezdirdikten sonra nazarlannt bir noktada durdurmustu. Hürtenin köşkünü göstererek: Burası benim de, amcamııt da hosuna gitti, ahnak niyetindeyiz I Dedi. O vakit Arifle Melihanm san|d basından aşağı birer tencere kaynar su döküldü. Oldukça heyecana düş • tülerse de renk vermek istemediler. Ya, dedücr, çok iyi. Komsu olu • ruzl Ceym» flâve etti: > Fakat biz daima burada otura • eak değiliz. Yalnız tatillerde gelece • ğiz.. Arif eüerinden kaçmak üzrre olan köşke hazin nazarlarla bakarken bir • den bağırdı: A.. A.. Tıpkı gazetelerde resmi çtkan deniz canavan.. tste surada!.. Şurada!.. Ceymsll Meliha da başlarını çevir düer. Hakikaten bası yılana benziyen ı Kuflar bana dedi ki: «Senin yardun çok güzel; «Biz geçtik her yerinden: «Yemyeşil bağları var!...T> Dedim: «Evet, bilirim: Hatta dünyaya «Bahar günti derinden «Bülbül sedalart var!..» Herşey bana dedi ki». « bedel!.. Anadolu köyîüsü Savaşta Anadolu toprağt bir zamanlar kan oldu, O, kuzu tabiatli, köylüıer aslan oldu, Vatanında gb'rünce diişman bayrakiarım!., Gençler, gönüllü olup, atıldı ileriye, Kadınlar çekinmedi hizmetten bir saniye, Yaşlılar hiçe saydı saçının aklarını!.. Kan çağladı ırmaklar, duman kesüdi heryer, tste Anadcluda bu kohraman knyliiler Nihayet düşmanlann kırdı ayaklarını!.. Sulhta Köylüler, sulh olunca, artık rahat kaldılar, Cenk yerinden döndüler,.. Evde seyre dalddar Vatan korularının zümrüt yapraklarını!. * lyileşip doğruldu dünkü yaralı nefer... Silâhlanm atıp, ele aldı bu sefer Ktzlar yayıklarını, gençler oraklartnı!'.. Kadınlar is eorSyor, erkekler çift süruyor, Simdi Anadoluda bîr güzellik bürüyor Cennetten kb'şe gibi yurdun topraklarını!.. FAYDAH BTLGÎIER | Şemsiye Birçok memleketlerde jrağ • murluklar semsiyenin yerini tultu. Şemsiye taşımak modaya ve şıkhğa uygun sayılmıyor. Fakat ıngilterede iş aksinemiş. O sporcu ve tabiatin hertürlü değisik • Hklerine kolayca mukavemet edeceklerini zannettiğimiz tn gilizler, günden güne yağmur • Rüzgâr bana dedi ki: «Senin yurdun çok şirin; «Seyrettim baftan bafa: «Giiller, çiçekler açmışi..* Dedim ben: «Sahibidir Türkler bu güzel yerin; «Bütün toprağa, taşa StM Hİ& (Gazi) tfiklar »açmtş/..» * Kalbim bana dedi ki: «Çok seoeeektin yttrdu, «Süslüyeceksin onu «Her dakika, her zaman!..* Dedim: «Kuvvetlenecek yartn benimle ordu; «Yardum için, en »onu «Cenkte vereceğim can!..» uzunca bir mahluk dalgalarm arasın • da süzülüyor gibiydi. Ceymsin amcası da yanlarma gel • mişti. Meliha: Galiba, onu siz tngütereden birlikte getirdiniz! Diye lâtife ederken bayvan kayboldu. Deniz canavannı gören galiba yalnız bu üç ki*i idi ki ne sahillerde, ne de tstanbulda büyük bir beyecan ve fa • aliyet bas gostermedi. Yalnız ertesi gün gazetelerde deniz canavarmm ts> tanbul sulannda göriindüğü iddia o • lunduğuna, fakat bunun bir hayalden baska birsey olmadığına dair birkaç havadis çıktı. Bu vaziyet üzerine artık tenise devam edemediler. Ceymsle amcası Hürtenin köskiinü gezmeğe gittOer. Arif le Meliha da eve döndüler. 2 Tabiî kaptdan girer girmez Arifle Melihanm ilk rçleri olanı bitenî anlatmak oldu. Lâkin Mahir Agabeyle Lâmi dayıyı canavar hikâyesinden zi • yade koskün tngiliz tarafmdan satın almması meselesi beyecanlandırdı. Her nedense ailenin bu dört kişisi de o koske mütbif ehemmiyet veriyorlardı. İU biyük, iki küçük basba*a vererek İnguizlerin bu köskü satın almalanna mâni olmak için binbir çare düsünmeğe bafladılar. Fakat kat'î bir yol bir tiirlü akülanna gelmiyordu. Çünkü kendüerinden zengin olduklan için pek çok para verip sahibini kandıracakları muhakkakh. tçinde ecmni var, peri var!. Deseler tngüizler böyle şeye aldır • mazlardı. Nihayet Lâmi dayı Arifle, Melihaya: Yata binip gitmeden sunlan ça • gmn da gorüselim.. Belki anlasınz! Dedi. Sonra hizmetçiye çay haznrlaman için emirier verdi. Arifle Meliha bisikletlerine bi • nip Hürten kösküne gittiler. Ingi • lizleri tam binayı ve bahçeyi gez meyi bitkrip kapıdan çıkarlarken yakaladılar. Gerek Ceyms, gerek se amcası, Arifle Melihanm dayı larının davetini memnuniyetle ka • bul ettiler. Yirmi dakika sonra evde idiler. Lâmi Bey bahçede misa • f nIerini son derece güler yüzle karşıladı ve İngüizce bilmediği için onlarla fransızca konuştnağa bas • ladı. Tabiî derhal Hürten köskünden bahsetmek doğru olmıyacaktı. Ev • velâ bazı mukaddemeler yapmak, sonra lâkırdıyı oraya getirmek lâ zımdı. Onun için mükâlemeye de • niz canavan bahsinden giristi. Bu hususta hiç şüphesiz çok derin malumatı vardı. Asırlardanberi meseleye dair yapıhnış tetkikafa ortaya döktü: Deniz canavan, dedi, uzun zamandanmeri insanlann zihnini isgal eden bir hâdisedir. Eğer dünya yüzünde böyle bir hayvan mevcut olmasaydı, hiç süphesiz rivayet bu kadar ısrarla devam etmezdi. Yal • nız ne var ki bir çoklan hayallecine kuvvet vererek onun sekli, ka fası hakkmda mübalâğaya kapılı yorlar. Dunm size resimlerini ge tireyim. Bunlara nazaran deniz canavaıları koca bir vapuru vücutle • rile sarıp batırabilkler. Koskoca bir adamı küçük bir hap gibi zahmetsizce yutabilirler. Lort Pres Fort ta bu işe dair bildiklerini anlattı: Kütüpha • nemdeki vesi kalara nazaran, dedi, 1848 de Dö. dalüs gemisinin zabitleri denizde yılan baslı bir Ç 1 inci Teşrin bulmacası Lider Kanun Kitap • Millet Şeref Meydan Anahtar Emin Hediye Yabancı Yukanki on kelimenin öz türkçe karsılıklarraı bularak hizasma yazına. DoŞru jrzanlardan birinciye 5 'i ra, üdnciye bir mürekkepli kalem, ü • çüncüye Foto Etemde resim çıkarmak hakkı takdim olunacaktır. Dörduncüden yfizuncüye kadar muhtelif hediyeler. Bikneyeci doğru halledip te bize fotoğraf gonderenlerîn re • simleri de gazeteye basdır. canavar gördüklerini teyit etmek tedirler. Bu sefer ben de tskoçya sahillerinde bu hayvanı uzaktan gördüm. Eğer yanılmıyorsam, Fok cinsinden olduğunu zannetmekteyim. Fakat buraya nasıl geldi bilmiyo rum.. tskoçya sahillerinden burası epey sürüyor. Sonra açık denizlerden hoflanan canavar, bu küçük Mannaraya neden tıkılsm! Buraya gezmek için geldiğimiz halde bazılan canavan takip ettiğimîze kail olacak. Nihayet, Lâmi Bey mhafrrini galiba istediği noktaya kadar sevketmişti. Çünkü Lort Presford sondalyadan kalkarak uzaklara doğru bakmıs: ' Sevinıli davetinizi kabul ederken, demişti. Deniz canavanna ait malumatın>zdan istifade etmeği aklıma bi)e getirmemiştim. Fakat su Hürten köskü hakkında bana yardım edebileceğinizi düsünmüs trüm. Vakıâ sahiplerinin vekili pek nazlı görünüyor ama, ne istese ve • receğiz. Çünkü Ceymsin pek hösuna gitti. Babasının ölümünden sonra vasisi olduğum bu çocuğun ne olursa olsun hiçbir istediğini yerine getirmemezlik edemem Lâmi Bey: Ne gar p bir tesadüf, diye cevap verdi. İkimiz de ayni fikirde yiz. Ben de Arifle Melihanm arzularını yerine getirmek için bu köskü satın almağa karar vermistim. O halde bu rekabetten istifade edecek sahibi olacak.. Çünkü ben de her nekadar yiiksek bir fiat olursa olsun vermek niyetindeyim.. Lort, tabiî parasızlıktan değil, Lâmi Beyin bu hareketi mahsus yapbğını bilmedigi için makul düşünmek dolayısile: Paradan kaçındığım için de ğil, dedi. Fakat böyle bir budalaca inat yüzünden başkasını milyoner yaptnamız doğru olmıyacak. Peki kur'a çekelim!. Talih ve tesadüfe değil, me haret ve isgüzarlığa boyun eğerim. O vakit Lâmi Beyin gözlerinde bir kıvılcım çaktı: Peki, dedi. Baska birsey ya palım. Şu deniz canavannı takip edelim. Hangimiz onu daha evvel öldüVürse köşkü o satın almak hakki'vı kazansın* tngilizin sevinçten az d&ha ağzı TAHAT1CR Çinde Konfüçyüs bayramı Çin son zamanlarda çok müskül devîrler geçirdi. Mançuri Japonlar tarafmdan istilâ olundu. Dahilî kariB.ıklıklar bu kalabalık m«mleketin yakasını hiçbir zaman bırakmadı. Buna rağmen Çinller an'anelerinden, itiyatlarından hiç birsey yapmaktan geri durmadılar. Her altı ayda bir Konfüçyüs için yapılan bayram • Iaraida gene devam etmektedir!er. Konfüçyüs biliyorsunuz ki Çinde çok eski zamanda yetişmis bir âlim, bir peygamberdir. Onun namına her altı ayda bir yapılan şenlikler Çinin en me«hur şehri ve eski payitahtı Pekinin en büyük mabedinde icra edilmektedir. • Merasim baflamazdan evvel birçok Çin or kestralan orada dehsetli sürültülü havalar çalarlar. Merasim öeleden sonra saat 15 üe 17 arasında yapıhr. Pekinin resmî, ssyriresmî en büyük adamlan ve halk ge lip Konfüçyüsün heykeli onün de secdeye kaparurlar. O sırada bir takım vazolar içerisinde et luğu bırakıp şemsiyeye düşkün Iük gösteriyorlarmıs. Bu iddia yı Londra gazetelerinde göriilen malumat pek güzel ispat edecek şekildedir. Bundan on sene evvel yani 1924 te bütün Ingilterede 3,712,000 şemsiye satıldığı halde 1933 senesinde 5,540,000 semsiye satılmıç. O halde tngi • lizlesr sporcu olmakla beraber yağmurlu zamanlarda şemsiye kullanmayı daha ziyade işlerine uygun buluyorlar demektir. Çünkü şemsiye ıslanmamak için en pratik olan vasıtadır. Ingilizler pratik olan şeylere bayılırlar. Bundan maada şemsiyeyi 120130 sene evvel icat edenler de bizzat Ingilizlerdir. Hokkabazlık ve sebze yakılarak külleri ma bedin her tarafına serpilir. Bi rinci merasim bu suretle biter. lkinci merasim sabahleyin sa at beste icra edilir. Bu defa m~ bede ahaliden kimsenin girmeğe hakkı yoktur. Yalnız hü kurnet ademları bulunur. Baspapas uzun bir dua okur; Konfüçyüsün ruhunu davet eder. Ba zıları bu büyük filozofun ruhu • sanki karşılarında imiş gibi o nunla konuşurlar ve bu suretle merasime nihayet verilir. Ce halet, ne diyeceksiniz?.. Bardağın içindeki yirmi beşlik Marifet kollar sıvanmıştir. Elde siyah bir kumaş parçası ve bir yirmi beşlik var.. Yirmi beş liği kumaş parçasımn içine ko yunuz. Ustünden iki parmağımzla tutunuz. Sonra alelâde bir su bardağı alıp siyah kumaşı onun üzerine örtünüz. Bardağı salla dığınız zaman yirmi beşlik onun içindedir. Çünkü sesi duyulmak Bilmeceyi halledenier 9 Bursa Nalbantoğlu mektebl Asuman Pahri. 10 İzmitte mütekalt Hüaeyln Efendl oğlu Sekln. 11 İnegöl Adllyecller sokagı Mubeccel Recat 12 Konya avukat tzzet Cemal Bey Bilmeceyi doğru halledenler arasın da bize fotoğraf gönderenlerin resimle . rini basmaya devam ediyoruz. Fakat bu. rada resmi çıkmak mutlaka hediye ka zanmaya delâlet etmez. Hediye kazanan. ların isimleri her ayın ilk haftasında neşrolunan büyük listeye basılır. Soldan sağa sıra lle: 1 Gazd Antep Gazi mektebl 616 Mem. duh tbrahim. 2 Kandilll Göksu caddesl 18 Güzel. 3 21 İnci ilkmektep dördüncü smıf İbrahlm. 4 Patih Ortaçeşme caddesl 13 îrfan. 5 Üsküdar Altunizade Ukmektebl 42 Necdet Faik. 6 Yataklı Vagcnlar şirketi müdür lerinden Sadık Bey oğlu Haluk. 7 Ceyhan Behçet Bey oğlu Mustafa Cengiî. 8 Davutpaşa ortamektebl 207 All. kulaklarına varacaktı: Olrayt! Diyerek Lâmi Beyin elini sıktı. Fakat Lâmi Bey su suretle sözüne devam etti: Yalnız benim sizin gibi, yatım tadır. Fakat kumaşı çektiğiniz zaman nc siz, ne de seyirciler yirmi besliği bardağın içinde gö • remezler. Tekrar kumaşı örter • seniz ayni hal gene tekerrür eder, çektiğiniz zaman gene ortada yirmi beşlik yoktur. lzahı Bu iş, nasıl oluyor? Gal yet basitt. Siyah kumaş veya bej zin ortasına siyah iplikle, siyahâ ] boyanmış bir demir halka takılıdır. Yirmi beşliği bezin içine koyup ta elinizle tuluyor gibi gö ] ründüğünüz zaman onu koymazj sol elinizde saklarsınız. Barda^m üstüne kumaşı kapadığınız vakit parmaklannızı gevşetip sanki yirmi beşliği atıyor gibi yapar sınız. Bardağı sallarsanız şın • gırdar. Halbuki hakikatte şınçırdıyan demir halkadır. Kumaşt| çekince o da beraber kalkar. Kuj maşın her iki tarafım seyircilere] gösterebilirsiniz. lplik ve halkaj siyah olduğu için goranmez. ls A terseniz hokkabazlar gibi eliniza bir de değnek alıp bununla se yirciler üzerinde daha çok tesir icra edebilirsiniz. oğln Beznl 13 Nizlp kaymakamı Şemsettln Bey oğlu Mes'ut. 14 Ankara Mimar Kemal mektebl talebesinden Vedat. 15 İnebolu Bahçe sokağı 17 Osman Bey ve Hanımlar. yok. Kiak Onun için aynı yatta bu isi yapfikrindeyim. Kabul... Siz ne silâh kullanacaksınız?. Mitralyöz.. Arkası gelecek defa •

Bu sayıdan diğer sayfalar: