27 Ekim 1934 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

27 Ekim 1934 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

OTeşrinievvel 1934 insan once Maymun mu idi Yaaan: Hfiseyin Rahtni 33 Şeyh Hamza Radıyallahüanh hazretlerine gidelim, işi anlatalım. O bize ne olduğunu yerli yerince, harfi harfince söyler.. Müddeiumumilerle, müstantiklerle. mahkemelerle beyhude ne uğraşıp duruyorsun. Geçenlerde viranede bulunan öliiyü kimin vurduğunu bulabildiler mi? Hırsızlann da ancak onda ikisi tutuluyor. Tutulanlardan pöhpöhlerle bahsediyorlar, tutulamıyanlara dair lâkırdı yok. Bu işte şimdiye kadar Şeyh Hamzayı neye ihmal ettik, bilmiyorum. Şeyh hazretleri derindir. Okyanuslardan daha kulaç kulaç derindir. Postuna oturup ta esma çekti mi, ev temelinden zangır zangır titrer. Cinlerin en azılısmı huzuruna getirir. Istediğini emreder. Mademki bu kadar metediyorsun bir gidelim. Gidelim zâhir Bu kız kaçırmalann sonu neye . aracak?. Vallahi ben kendim ' de korkmağa başladım.. Neden korkuyorsun? Kadın değil miyim? Bir sabah bakarlar ki Emeti döşekinde yok. Bu tatlı hulya korkusunu daha ezgili bir dil ile anlatmak için ka* dım iki omuzlanndan tutar. Opecek gibi yüzünü yüzüne yaklaştırır. Süzgün bakışlarla gözlerini gözlerine diker. Damarlanndan gelen bir titrme ile onu sarsa sarsa: Cinler döşeklerinden kaptıklan kadınlan nereye götürüyorlar> Ne yapıyorlar acaba? (Yakaaına tükürerek) Tu tu sen sakla rabbim. Şeyhe gidelim. Ne olur ne olmaz, biz de tütsülenelim. Şerlerinden korkulur. Bir gülme tutturur: Kah kah kah... Zahide H. Seni de gotürse ler memnun olacaksın gibi bir hararetle anlaüyorsun.. A memnun olur muyum hiç.. Korkudan içim titriyor. Emeti korkma, korkma. Seni beni döşeğimizden kapmazlar.. Büyük soyleme kadınım elli yaşında bir kadını cin tuttuğunu bilirim.. Şeytanlar yaşa bakarlar mı hiç) Kadın değil miyiz.. 25 Şeyh Hamzaya gitmeğe karar verilir. İki kadın Sofulardan Fatihe doğru ağır ağır tırmanırlar. Şehirken tekrar yabanileşen sokak sız yokuşlardan çıkarlar. Çukur bostan taraflarında şeyhin evini bulurlar. Kapısı koyu yeşile boyalı, cumbalı, kafesli, saçak altında maşallah, yafettah, levhaları dizüi yıllardanberi güneşlerin yaktığı, yağmurların çürüttüğü kağşamış biraz yana yatmış küçük bir mesken.. Kapıda hâlâ tokmak. Tak, tak, tak.. Cumbadan yeni akıl baliğ ol muş bir horoz sesi: Kimdir o? Biziz hanımcığım aç... • Siz kimsiniz? îçeriye girelim de kim oldu ğumuzu söyleriz.. Dışarıdan söyleyiniz hanım, başımıza çok haller geldi. Tanımadıklanmıza kapı açmıyoruz.. Hanımcığım biz korkulacak insanlar değiliz. Ne olduğunuzu ne bileyim ben? Buraya ikide birde polis hafiyeleri gelirler. Bakıcılık yapıyor mıyız yapmıyor mıyız anlamak için. Hanım görüyoraunuz ki biz kadınız. Polis hafiyesi değiliz. Onun şimdi kadını da çıkb. ö y l e bir ağız arıyorlar ki erkekten daha yaman... Hanımcığım uzaktan geldik. Derdimiz büyük.. Derdiniz sizin olsun biz yüklenemeyiz... Emeti Hanım biraz düşünerek: Durunuz hanım kim olduğumu size biraz anlatayım. Viran caminin imamı hafız Ethem yokmu... İşte o benim kaynımdır. Şeyh hazretlerine söyleyiniz. Biz fena lık için gelen takımdan değiliz.. • Bekleyiniz sorayım... Birkaç dakika sonra yeşil kapı açılır. Başı kundakh, kolları dir seklerine kadar sıvalı, zayıf, renk siz, derisinin altından yüz kemikleri seçilen elli beşlik bir kadın gene o pürüzlü sesile: Buyurunuz ben sizinle ko nuşurken şeyh murakabeye var mış. Kim olduğunuzu anlamış... Emeti H. Hafız Erhemin yengesi Emeti demedi mi? Ev sahibi Ben birşey deme den işte o böyle söyledi. Emeti Ah iki gözüm onlara herşey malumdur. Biz bakar körleriz. Onlann kalp gözleri açıktır. Zemini yer yer tesviyesini kaybetmiş, maltalan çatlamış, çoktandır su, süpürge görmemiş bir taşlıktan yürüdüler. Yarı mezbele halindeki bahçenin açık duran kapısından san bir keçi boynunu u zatmış kadmla konuşur gibi 11111 diye birşeyler anlatmak istiyordu. Onunla söyleşmeğe alışık görünen kadın: Dur Şerife dur.. Biliyorum açsın. Şimdi muhtarın bahçesine gidip te sana asma dalları koparacağım. Bolbol yersin, dedi. Aman basmayınız şikâyetile gıcırdıyan loş bir merdivenden çık tılar. Kadın, aşağı katta arahk duran halânın kapısını gümbedek kapa dı. Evin içini sarımsaklı bozuk turşu kokusu gibi ağır bir hava sarmlştı. Misafirleri en temiz odalarına aldılar. Duvarlarda levhalar, köşede bir ceylân derisi, iki üç seççade soluk cicim perdeler, sık kafesler buraya bir türbe manzarası ver mişti. Makath uzun kerevetin üzerine oturdular. Çok geçmeden Şeyh hazretleri huzurlarile odayı nur landırdılar. Biraz beli bükiilmüş, sırtı kamburlaşmış iriyan bir ihti yar. Misafirlere hal hatır sorar ken ait kattan ince ince bir çocuk ağlaması işitildi. Ev sahibi kadın Bizim gelin yeni doğurdu. Üç tane varken bu dördüncüye lüzum yoktu ama ne denir. Allah vergisi bu... Şeyh Sus kadın sus evlâdı veren rızkını da verir. Adanada mahsul iyi para ediyor IKT1SAT VEKtLlNtN TETKİK SEYAHATlt S danberi mahsulün azlığı ve fiat düşüklüğü yüzünden cok sikmtı çeken Adana, bu yıl buğday ve pamuk mansuilerinin cok bereketli ve fiatlerîn de normal sayılacak bh* derecede olu«u sebebile goze carpan bir sevinç icindedır. Geçen yıllarda pek ıssız ve durgun bir manzara goste ren çarşt ve pazarda bu yıl büyük bir alısveris kaynasması var. Köylülerin en çok uğradıklan yerler, hazır elbise ve kundura dükkânlan, kasket raağazalan, raani • fatura ticarethaneleridh*. Cukurovanı n bütün bağn yanık müstehsillerinin bugün yüzleri gülüyor. Büyük yoksulluklar çekerek ağır bir imtihaa geciren bu yağiz çehreli Türk müstahsili artık ak akçenin kara gün içîn lâzım olduğunu herkesten daha ivi anlannştır. Adana iktısadiyetı çiftçiye da • yandı$ı için onun biraz bolca pa raya kavu<ması bütün piyasaya canIıhk vermiştir. Bu arada Adanada imar ve yapı işleri de çoğalmıştu*. Yıllardanberi geri kalan bu imar faaliyeti, Adanamn manzarasma her gün yeni bir değUiklrk vermektedh*. Birkaç senedir sıkınb çeken zürra bu sene «Havzada eskisine nisbetle büyük bir terakki vardır. Müstakbel inkişafın prensiplerinden biri de cok memnun olmakdır: Yanabilecek herşey yakılmalıdırfc Adana (Hususî) Birkaç yıl • Kömür havzamız hakkmda Prof. Graniggle bir mülâkat RADYO aksamki program^/ ÎSTANBULı ' 18,30 plâk neşrlyatı 19 fransı»» den19,30 Türk muslkl neşrlyatı: OTahlre, Sa« fiye Hanımlar ve Refik, Fikret Beyler) 21 Eşref Şefik Bey tarafından konferan* 21,30 studyo caa ve tango orkestraa. VtYANA: 17,15 gramofonla flöndl korueri . 18,15 agızdan ufleme aletler orkestrasınm kon. serl 20v35 plyano konserl 21,25 tagannl konserl . 22,55 ağızdan ufleme aletler orkestrasınm konserl . 23^5 akşam ha . berlerl, hava raporu . 23,55 dans hava « lan 1,35 gramofonla gece konserl. BUDAPESTE: 18,05 piyano konserl . 18,50 fennl ba hisler . 19,15 amele korosımun şarkılan . 20,15 kcnferans 20,50 operet . 23,40 Kakotos Çingene orkestrası . 24,05 oper» orkestrasının konserL BÜKREŞ: 13,05 gramofon . 14,45 gramofonla ba. fif muslkl . 18,05 Iklndi konserl . 19.20 uzak meraleketlerin acip musiklsl . 20,03 konferans . 20,25 gramofon . 20,50 kon. ferans . 21,05 tlyatro 22,05 radyo pos tası . 22,25 orkestra konserl . 23,05 ha • berler. PRAG: 17,45 gençlerln zamanı . 18,10 şarkı lar 18,45 Jdral neşriyat . 18,55 ameley» ait neşriyat . 19,10 almanca neşriyat 20,35 kcnferans ' 20,50 gramofon 21 üç asırlık tlyatrodan muhtellf nümune . ler . 22.30 orkestra konserl . 23,05 haber. ler . 23,20 gramofon . 23,35 Oetraudan nakil. TULUZ: 20,20 operet şarkılan . 20,35 s&lon mu. slkisi . 20,50 şarkılar . 21,05 küçük or kestra 21,20 düetolar . 21,55 konferans . 22,20 senfonik konser . 22,35 operet mu. siUsi . 23.05 «Matmazel Nitu?» operetin/ den sahneler . 23,35 Viyana rokestrası . 24,05 fillm musiklsi . 1.35 tangolar . 1,55 org konseri . 2,10 kısa piyes . 2,20 operst musikisi VARŞOVA: 17,35 piyes . 18,05 plyano kcnserl . 18 31 tagannl konseri . 18,55 aile ve ev . 19,20 koro konseri 19 55 konferans . 20,05 hafif musiki . 20,25 Polonyanm küçük şe hirleri . 20,25 hafif musikinln devamı . 22,05 senfonik konser . 22,50 edebl neş . riyat . 23,05 reklâm konseri . 23,20 dana musikisi . 24,40 gramofonla salon ma • sikisl . 1.05 dans musikisi kabul edilebilir. Bu, çok aztfır. riyetl* günde bir toodan fazladır. Randımanın azlığı bir cihetten iş • letme tarzından ileri gelmektedir. tşletme tarzınm teknik terakki lere göre ıslahile elde edilebilecek faydalan şöyle hulâsa edebilirim: 1 tşlermeden daha yüksek bu randıman ahnabilecektir. 2 Fena işletme yüzünden damarlarda kalan v e istifade edile • miyen kömür kısmı asgari hadde m> dirilmif olacaktır. 3 Direk istiblâki azalnuş v e dolayısile kömürün maliyet fiati bu sebeple d e indirümiş olacaktır. Ipek fabrika'anna lâzım o'an süpürge Bursa (Hususî) tpekli fabrikalarımıza çok lâzım olan bir nevi süpürke vardi ki şimd'ye kadar daima harîçten alınır ve bunlar için devamlı surette paramız harice <<• derdi. Geçenlerde bu süpürgelerin memlekete ithal edilmemeğe başlannıası üzerine bazı fabrikalann faali • yeti sekteye uğnyacağı söyleniyordu. tpekçilik enstitüsü müdürü Tahir Beyden aldığım malumata göre, bu süpürgelerin yapıldığı nebat şehrimizde ziraat mektebi hav»H sile Nilüfer havzasında mebzulen yetişmektedir. Bu nebatın lâtince ismi (tschaemun) dur. Şimdi fabrikalarımıza bu nebattan yapıla • cak süpürgeler verilecektk*. Yukarıda Kömürif Lavvarı ve Varageli. Afağtda Gelikte Ereğli firketi tesisatt ve Kozlada tahmil olakları tktuat Vekilimizin son tetkik seyahatinde kendilerme refakat eden profesör Granigg evvelce de yazdığımız veçhile kömür havzamıza bir kaç defa gelmiştir. Bu defa da, fazla vakti olmamakla beraber, bir iki madeni ziyaret etmek fırsatım kaçırmamıştır. Kendisinin ayni zamanda önümüzdeki ilkbaharda tktısat Vekileti hesabtna havzanın inkişafı için alın • ması lâzım gelen tedbirler hakkın • da tetkikatta bul lacağını bildi • ğimizden bugünkü vaziyeti nasıl gördüğünü ve müstakbel inkisaf hakkındaki fikirlerioin neden iba ret olduğunu öğrenmek istedik. Profesör, bize, asağıdaki kıy • «etli izahatı verdis )İ}X, v,**»,*,*^ Maamafih bununla herşey halledilmiş değildir. Mikst kömürleri vardtr. Bunlar piyasada satılamaz. Çünkü küçük kıt'ada bir parca içerisinde iki taş tabakasmın arasında bu • lunan bu kömürleri kırarak çıkar • mak mümkün değildir. Derhal toz olurlar. Havzada halledilecek meseleler • den birisi işte bu kömürlere mahalli sarf bulmaktır. Bunlarm maden sahasından başka bir yere sevkinde menfaat yoktur, nakliye masarifini bile korumaz. O halde, bugün pek büyük bir ekseriyeti kullanılmıyan bu kömürlerden istifade yolunu a»mak lâzımdır. Bunlar ancak elektrik'enerjl»! Yanabilen herşey yakdmalıdır Ingiltere krom madeninden gümrük resmini kaldırıyor Bundan bir müddet evvel Ingiltere hükumeti Türkiyeden gönde • rilecek koruoılardan yedi şilin gümrük resmi almağa karar vermisti. Londra ticaret mümessilliğtmize yapılan son bir tebliğde bu kararın kaldırılmış olduğu bildirilmistir. Bu haber piyasada memnuniyetle karşılanmıştır. Kalkevinden: Cumhuriyetin 11 lnd yıldönümü onuruna 29 blrinciteşrin pazartesl günü. Merkez salonunda saat 22 de balo. Beyoğlu kısmında saat 15 te temsil. Alayköşkünde saat 20,30 da temsil verilecektir. Beyoğlu kısmında yerlmiz müsait ol . duğu için arzu edenler davetiyesiz gide . bilirler. Merksz ve Alayköşkü İçin davetiyeler her gün idare memurluklanndan aîınabilir. îjfjnbul Kömürün ticari eveafı düzelmiftir Halkevinde verilecek temsiller Tepehaşı Şehir tiyatI0sonda b u akşam (Mabadi var) CÜRJM ve CEZA 20 tablo Yazan F. M. Dostcyevsky Tercümc eden: Reşat Nuri f ocaiar 300, 250 K'o'tuk 50, Sandalya 40, (lalerı i0 kuruş. Salıddn iubaren =on haftasidır. » •* saat 20 de Pek yakında T U R K Sinemasında < bir muauam kahromanhk menkrbesi Diişmcın€linde Eski Fransız JehİpTujaîrosu Tiyatrosunda lllllll I Itlll ' Operet 3 perde YARASA r'u akşarn S'at 20 de GiZLi SEVDA İRENE DUNE ( Fransızca sözlii ) Resteleyen : Yohann Ştraus TeTcüme eden hkrero Reşit Operetin fiütlerınde hüvuk tenzılAt varrlir. Cumhuriyet Bayramı şerefine GORUNMEYEN ADAM Önurnüzdeki Pazariesi gunü'den 'ıtıbaren Şımdiye kadar vücude ge'itiltniyen tn biniik b'r şaheser Siberya Mahkumları L U P E V E L E Z J O H N B O L E S Millt sınemada Baflıyor < Şimdi, kömür havzasında mühim bir terakki görülüyor. Bu te rakki herşeyden evvel kömürün piyasaya arzında piyasanın taleple • rine intibak bususunda görülmek • tedir. Evvelce havzada harkes dilediği gibi hareket ediyordu. Bu hal bit tabi istihsal edilen kömürün kalitesi üzerînde de müessir oluyordu. O zamanlar kömürün ticarî kalitesi itibarile havzada büyük bir anarşi hüküm sürüyordu. Bir maden müşterisine iyi kömür veriyor, diğeri Tuvnan satıyordu. Kömürde stan dart henüz tesis edilememişti. Fe • na kömürler, iyi kömürlerin söhre tini bozuyor, dolayısile bundan bütün havzanın söhreti müteessir oluyordu. Mütarekeyi müteakip Akdeniz de seyahat ediyordum. Bindiğim vapurun kaptanile konustuğum sırada Zonguldak kömürü alıp almadık larmı sordum. Kaptanın cevabı şu olmuştu: İnsan, Zonguldak kömürü aldıgı zaman, ne aldığım bilmiyor. Talihiniz varsa iyi kömür alabilir • siniz, yoksa alacağınız kömür ber battırl Zonguldak kömürleriain eski devre ait bir sui söhreti, hiç şüphesiz işletme ve satıs tarzlarının fenalı ğından ve geriliğinden Ueri geliyordu. Kömür galeriden maden dısm • daki sathı maile, oradan baska bir yere naklediliyor ve vapura tahmil edilinciye kadar bütün bu nakille rin her defasmda büyükçe parçalar toz haline geliyordu. Şimdi kömürüa ticarî kalitesi itibarile havzada umumî bir terakki vardır. Kömürler yıkaamaktadır. Standart tipler mevcuttur. Mürteri bu tiplerden birini satın aldığı za • man ne aldığını artık bilmektedir. Bu, çok mühim bir iakişaf ve tsrakki adımıdır. Bu terakkinin kendiliğinden olmadığım söylemeğe lüzum yok. Madencileri işletme tar zında teknik ıslahat yapmağa mecbur eden sebepler olmuştur. Bu sebepler, kolaylıkla tahmin edileceği veçhile, piyasa sartlarıdır. Dahil piyasa istihsal miktarına nisbetle kömüre fazla miktarda talip olduğu müddetçe kömürün kalitesine dikkat edilmiyordu. Bittabi piyasa kömürle hali işbaa gelince kalite ve fiat husu&unda müşkülpesentlik gösteriyordu. İşte, Zonguldak kömürlerinin dahilî piyasada tutabilmeleri ve nihayet daha sooraları haricte de revaç bulabilmeleri için kömürün ticarî kalitesi itibarile bahsettiğim tek • nik terakkileri tahakkuk ettirmek lâzım gelmistir, bilir. Ve ^lamlarla birlikte pekâlâ yaoabilir. Bu hususU şirodidea a tılmış bir terakki adımı olarak Kömürişin ziyaret ettiğim elektrik santıralını gösterebilirim. Şlamlardan da ayni surette istifade yolu bulunmalıdır. Şimdi şlamlar derelere dökülüyor. Dediğim gibi havzada iyi ve standart kömür istihsali bakımından mühim bir terakki vardır. Bu terakki sağlam esaslara dayanıyor. Fakat bu hareket şu prensip istikametinde ilerlemelidir: Bütün yanabilecek mevat, behemehal yakılmalıdır. Bugün iyi evsafta olan, daha doğrusu ticarî evsafı haiz olan kömürler satıhyor. Temiz olmıyanlar kalıyor. Bir madeni ele alarak bu hususta bir fikir verebilirim. Bu ma denden istihsal edilen kömürün % 70 i yanıyor, mütebakisi yanmıyordu. Bu nubet hepsine şamil olma • makla beraber bir fikir verebilirim. l*tîlaMİÛMİ<o fculfcfcın** • » • Havzanın mühim dertlerinden birisi de tahmil vasıtalarınm umu • mîyet itibarile geriliğidir. Ereğli limanında 18 vapur gördük. Bunlar havanm iyi olmasma rağmen Kozlu ve Zonguldaktan kömür alabilmek için Ereğlide sıra bekliyorlardı. Bu şerait altında 3000 ton kömür al • mak istiyen bir geminin bazan bir kaç hafta beklemesi icap ediyor. Büyük bir elektrik snntralı Havanın müsait olduğu iyi şeraii yapdmalıdtr altında Kandillide günde 3000, KOJ Bu vaziyet takip edîlecek yolu luda 3,500, Zonguldakta 4000 ton gösterir. O da biraz evvel söylediğim kömür yüklenebiliyor. Bu miktar prensibi tahakkuk ettirmektir. Böy çok azdır. Halbuki bazan hava mülece, ikinci bir merhale havzada esait gitmediğmden devamlı olarak lektrik enerjisi istihsalinin arttırılbu miktarlarda tahmilât yapmak biması olacaktır. Fakat bu zaruret te, le mümkün olmuyor. Hava vaziyeti bize, derakap diğer bir inkiyafı gös itibarile senede: terir. O da, her madenin pisliğini Kandillide ancak 120150 gün, yiyecek bh* santıral yapmanm iktıKozluda ancak 150180 gün, sadî imkânsızlığı karşısında büyük Zonguldakta ancak 280 gün. bir santıral yapmaktır. kömür yükleoebilmektedir. Şimdiye kadar görülen inkişaf her Diğer bir misal olarak Zongul • madenin ayn ayrı çalışması yolundaktan kömür alan bir tstanbul şidadır. Fakat havzada maden işletlebinin senede ancak 18 sefer yapamesi bu inkişaf devresini bulduk • büdiğini, bana verilen malumata tan sonra, bu noktada, yani maden istinaden söyliyebilirim. Liman ve pisliklerinden iktısadî bir fayda isyeni tahmil tesisatı yapıhnca sefer tihsal noktasında bir teşrtki me adedi bittabi çok artacaktır. sai devresi zaruridir. Havzada tahmil vasıtalarınm kaHalen havzadaki büyük şirket biliyeti de çok noksandır. Kardifte Ierin istihsal miktarına nazaran se20 tonluk bir vagon kömür 5 dakinede 100 milyon kilovat saatlik ekada vapura yüklenmektedir. Duisnerji verecek bir elektrik santıra burgda 30 tonluk bir vagon 3 dakilına kifayet edecek miktarda mikst kada yüklenijgr. ve şlam elde edilmektedir. Halbuki havzada kayıkla tahmiBunun % 3 0 nun madenlerin ken lât yapılan yerlerde 20 tonluk bir dl ihtiyaçlanna tekabül edeceği hekayık oluklarda beş dakikada dol • sap edilirse mütebakisi başka sanayi makta, on beş yirmi dakikada vave nafıa işlerinde pek ucuz olarak pura gitmekte ve nihayet bo;alhlkullamlabilir. masi yarım saate mütevakkıf bu • tsletme tekniğinin ıslahı lâzım lunmaktadır. Bir kayığm tekrar oluk altına gelebilmesi bir saat süİşletme tekniğine gelince; halen, rüyor. şimdiye kadar tahakkuk ettirilecı Bu noktadan Ereğli limanının bir teknik terakkilere nisbetle şu farkla tetnayüz eden yeni usuller tatbik e an evvel inşasındaki zarureti gör müş olan hükumetin bu tasavvurunu dilmek isteniliyor: İnsan i<çiliğinin kuvveden füe çıkartması havza için randımamnı ameleyi yormaksızın artırmağa müsait usuller. Bütün ma çok büyük bir nimet olacaktır. O za den leri göremedim. Fakat bildiği • man modern tahmil vesaiti sayesinme göre madenlerdeki amele ran de kömür fiatlerini, madenleri zarara sokmadan indirmek imkânı eldımanı için umumî olarak satılabide edilecektir.» A. S. lecek kömür için günde 500 kilo Modern tahmil vesaiti lâzım

Bu sayıdan diğer sayfalar: