10 Şubat 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

10 Şubat 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

1 Şubat 1 35 TELGPAF MABERLERİ ılâb dersleri Mes'ud insanlar efiklerimizden biri, bir tnüddettenberidir güzel bir ankete başladı. tstanbulun muhtelif meslekteki halkına müracaatle mes'ud olup olmadıklarmı soruyor ve saadetini gizlemiyenlerden topladığı cevabIan da muntazaman sütunlarmda neşrediyor. Mutlak saadete, doğduğum gündenberidir bir anka kuşu nazarüe bakmağa alışık olduğum için, bu cevablan, ben, dikkat ve alâka ile okuyorum. Ve mea'ud olmanm ekseriya ne basit çartlara bağlı bulunduğunu bu cevablarda görerek, kendi kendime: Acaba ben neden mes'ud olmamışım? diyorum. Anlıyorum ki, mes'ud olmanın birinci şartı, hayatta engel, kayıd tanımamaktır. Meselâ, en basit bir misal olarak, entari ile komşu kadınlarının karşısına çıkmaktan çekinmiyen ve kendini yalnız bun dan dolayı bahtiyar saydığını söyliyen bir fikir adamını ve serbest meslek erbabını gösterebüirim. Ben kendi payıma, neticede son derece bedbaht olacağımı dahi bilsem, değil entarile fakat pijama ile dahi bir kadının karşısına çıkamam. Ve galiba onun için de mes'ud olamadım. Benim saadet telâkkilerim bu mertebe basit olsaydı, ne iyi olurdu! Fakat bence, saadet denilen şey bu derece ucuz, bu kadar kolay değildir. Yorulmadan çok para ka zanmayı, hadiselere lâkayd kal mayı, maziyi de, hali de, istikbali de hiçe saymayı, benden başkalarını düşünmemeyi de saadetten sayamam. Sevmedigi bir kadınla, zengin olduğu için evlenmis bir adam, ne türlü yemin etse, beni saadetine inandıramıyacağı gibi, çocuksuz bir kan kocanın: «Oh! Çok şükürl Evlâd derdinden azadeyiz!.» demelerine de güler geçerim. İnsanlar, benim kanaatimce, ıstırab çekmek için yaratılmışlardır. Onlann saadeti, bu ıstırabın fasıla verdiği anlara münhasırdır. Marifet, iste bu fasılalan çoğaltmakta, çoğaltabilmektedir. Bunun için de elem sahasını mümkün olduğu kadar daraltmağa, hayatın tatlı ta • raflannı artırmağa bakmahdır. Ferdler, mukadderata meydan okur gibi, manen ve maddeten yükseldikçe, ıstıraba ve gelip geçici fe» lâketlere daha çok Kedef olacaklarmı bilmeli ve ona göre, bu talih darbelerinin elemini hafifletecek olan esbabı hazırlamalıdırlar. Evet saadet basit değildir. En • tari bir insam mes'ud edemez. Hakikî saadet, maddi çartlarla beraber manevi şartlara da bağhdır. Saa det, sevgi ister diğergâmlık ister, vicdan huzuru ister. Ayni zamanda bunları da kendi kendine temin edemiyenler, yalnız paraya, mevkie, dünyanın adi zevklerine güvenerek, bu şeyleri elde edince bahtiyarlığa irişeceklerini zanne denler kendilerini aldatmıs olurlar. Gerçekten mes'ud bir adamm gömleğini arattınp ta, ele geçirdiği yegâne mes'ud insamn sırtında gömlek bulunmadığını gören padışahın devrinde değiliz. Bir hırka, bir lokma yirminci asnn insanmı tatmin etmiyor. Bahtiyarhk birçok seyier istiyor. Bunları bir araya getirebiliyor musu nuz?. îşte o zaman saadetinize ina Almanya Avusturyada reyiâm mı isteyecek? Viyanada «Avustnrya yabancı bir devletin kendisine reyiâm teklif ve hatta tavsiye etmesini hiçbir zaman kabul etmiyecektir» deniliyor Viyana 9 ( A A ) Berlinden tereşşuh etmiş gibi görünen ve Almanyamn, Avusturya için kendi mukadderatmı kendi tayin etmek ve hatta bu hususta reyiâama müracaat eyle • mek hakkını istemeğe mutemayO bulunduğunu büdiren bazı haberlere göre «Alman devleti, orta Avrupa ademi müdahale andlaşmasına iltihaka da vet edfldiği takdirde şarta bağlı bir cevab verecektir.» Salâhiyettar Avusturya mehafüi ba sayi?lara asla hibar etmemektedirler. Bunlar, AJman diplomasisinin, Almanyayı bir ademi müdahale andlaşmasma istirrk ettirmeği, Avusturya işlerine sarib bir mBdahaleye tâbi tutarak, tezada düseceğini hiç zannetmiyorlar. ... Bu münasebetle, Avroturyanm, korporatif bir teşekküle müstenid bir Alman hıristiyen devlet şeklinde teessüs etmekle kendi mukadderatını tayin eylemiş oldugunu, marksist ve Hitleriyen thtflâl tesekküllerinin Avusturya kuvvetleri tarafmdan tamamfle bastınl • dığmı bahrl?tmaktadn\ Avustorya hiçbir vakit, herhangi bir yabancı devletin kendUine reyiâm teklif ve hatta tavsiye etmesini kabul etmiyecektir. Bafvekfl Şuşnig esasen demiştir ki: « Avusturya, ne zaman kendi aterse, ve ne zaman hükumet vakti geldiğine kani olursa o zaman reyiâma müracaat edecektir. Yoksa, yabancı bir devletin bu husustaki arzusuna tâbi olamaz.» Diğer taraftan, Almanya tarafmdan verilecek bu yoldaki bir cevabın Londra, Paris ve Romada çok fena tesirler hasd edeceği muhakk'ktır. i MIHINAİ İHEM1 NALIMA9 Dünya diktatörlüğü i Eski Maarif Bakanı Manisa saylavı Hikmet, bu ders yılında ilk konferansını dün verdi Eski Maarif B'kanı, Manisa saylavı Hikmet, dün, Üniversite tnkılâb tarihi kürsüsânde, bu ders yümın ilk konferanstnı verdL Türk devriminin (Türk inkılâbının) siyasasını, yani dışan ile münasebetlerini tetkik edecek olan Hikmet, dersine başlarken Osmanlı impsratorluğu * nun son yıllarmı ele aldı. împaratorluğun hududlannı harita üzerinden gös • terdi: tmparatorluk, dünya yüzündeki mühim münakale yollannın bazüan • na filen veya hukukî surette hâkimdi. tmparatorluk nüfusunun yansı Türk tü. Padışahı da müslümanlann halifesiydi. Aslina bakılirsa müslümanlann sahihten başı olmak lâzim gelirdi, halbuki bu unutulmuştu, ismen başı idi. tmparatoriuğun şeraite bağlı kalma • sı, kanun ve nizamlarmı 1300 sene evvel kurulmuş esaslara uydurmuş ve yahud uyduruyor. Görünüş olması, başlıea zâflarmdan biriydi. Devletin haysiyetini berbad eden kapitülâsyonlar ahlamıyordu. Ekser vergiler ecnebilerden dmamazdı. tmparatorluk güm • rüklerine hâkim değildi. Bu halile yalnız sanayiini değil ziraatini de öldürmüştü. tstanbulda yenen ekmek ecnebi buğdayından, ecnebi unundandı, Haltfeliğin de bir kuvvet olduğu «annedilirdL Halbuki imparatorluk hari • cindeki müslümanlann hepsi esirdi • ler. Onlarda dayanılacak bir cevher olsa, kendilerini esaretten kurtanrlar • du Nitekhn Büyük Harbde Osmanlı imparatorluğile döğüsen rskerlerin büyük bir kısmını Hindliler gibi müslümanlar teskil etmiştir. Halifelikten fayda değil, sarih surette zarar görülüyordu. Avrupada geri kalmış metnleketierin en çabuk terakki ettikleri bir devirde, fena tesadüf, Osmanlı tahtı* na çok kötü bir adamt, tkinci Abdül • hamidi getirmişti. . . . Abdülhamid aaltanahnın baslangı • emdaki vak'alan gözden geçirdikten sonra, Avrupahlann Osmanlı hnparatorluğuna ve umumiyetle şark mflletlerine ne gözle baktıklanm tetkik eden profesör, bu milletlerin, birer birer ecnebi hakimiyeti altına girdiklerini, içleriade yahuz Osmanlı hnparatorluğile Habeşistan topraklannda ecnebi askeri bulunmadığmı kaydetti. Bü yük Harbin arifesinde vaziyet büyüdü; fnkat Habeşistan hem hıristiyan olduğundan, hem de diğer birçok sebeb lerle ittihayı fazla eelbetmiyordu. dn*. Mühim sebeblerden başlıcalan da Meşrutiyet inkılâbindan sonra ordunun mütemadiyen siyasaya kanşarak bir liğini kaybetmesidir. Osmanh imparatorluğunun Balkan yenilmesinden son* ra tuttuğu siyasayı gözden f*eiren Hikmet, bunlan şöyle hulâsa etti: Pürüzlü meseleleri halletmek, kendisine müttefik aramak, kapitülâsyon belâsından kurtulmak ve kuvvetlen • mek... J Püruzlü meseleler.. Bunun için Osmanlı imparatorluğa hemen her devletle müzakereler* gi ; rismişti. Bımlardan biri Almanya di. Almanya ile ittifakm tercih edilmesi sebeblerinden baslıcası ise, Almanya» nm Türk memleketinde bir gözö ol • madığı kanaati idi. tkinci mühim sebeb, ordumuzda d?ima Alman zabitleri nin bulunması idi. Ordu o zaman memIeket siyasetinde çok müessir olduğu için, nihayet Alman ittifakı tabii bir hal addediliyordu. Balkan H"rbînden sonra Alman • yadan knvvetl! bir Alman askeri heye. ti gelmiştir. Bu askeri heyettn, o za • mana kadar gelmis olan heyetlerden bir farkı içlerindeki zabitlere kumanda hakkı verihnesi idi. tnkâr edümemelidir ki, bunun faydan görülmüs • tür. Hikmet, Osmanlı imparatorlugunon Büyük Harbe nasıl girdiğini izah ettiği sırada, Alman askeri heyetmia orduyu düzeltmekle faydası gorülmekle beraber, imparatorluğun körii ko • rüne harbe girmesme de müessir ol • duğunu kaydetti, Liman von Sanderstn tstanbula getirümesinin haricde uyandirdıği şüpheleri soyledi. Berlini yakacak Sovyet Amerika münasebatı ttalyan ta5ryareleri! Bir İtalyan gazetesinin yazısı ve akisleri Roma 9 ( A A . ) Havas muhabirinden: Essende çıkan ve nazi fırkasmra resmî gazetesi olup hava nelareti 3e yakından alâkası bulunsn «Nasyonal Çaytung», «Gazeta <iel Popolo» nun, Alp dağlanm asarak Berlini bombardıman edecek kudrette olan ttalyan hava kuvvetlermin tecavüzi kıymeti hakkmdaki makalesinden bahisle, diyor ki: «ttalyan gazetelerinin bütün ne» • rtyah, sarahaten Alman aleybtan bir haleti ruhiyeye tercâmaa olmaktadır. Avrupayt teskine mattrf büyük bir anlaymay» h«mrl»nıldıit bir ıırada boyle sozler çok ağır mahiyettedir. Almanya, Franm ve tngfliz elçilerinin tevdi ertntleri tebliğe henüz cevab verme miştir ve alâkadar devletlerin, tehlikenin munhasnran Almanya tarafmdan geldiğini söylemek Utiyen ttalyanın iddialan bakkındaki noktai nazarlannı bîldirmeleri temenniye sayandır.» Amerikanın kararlan Almanlan sevindirdi Berlia 9 (A.A.) Havas muha • birinden: Sovyet Rusyasraa karşı pek tecavüzkâr bir lisan kuüanan Alman matbuah, Amerîkanm, Rusyadaki diplomatik mümessilleri arasmda yaptıği değişiklikleri,, iç ve dış siyasa noktai nazanndan mühim bir hâdise sayarak, hoş karşıhmaktadtr. «Berliner Tagbelat» diyor ki: «Sovyetlerle Amerika arasmdaki ekonomik müzakereler Sovyetlerin müfrit iddialan ve Amerikan psikolojisinin inkılâbmı takdir edememeleri yüzünden inkıtaa uğramıştır.» Makalenin sahibi olan M. Paul Şefer, Moskovadaki atasemiliterinî geriye çekmekle, Amerika bükumetinin, Ja • ponyaya, Amerika ile Sovyetler ara • sında müşterek hiçbir asl:erî menfaat olmadı&mı göstermek istemis olduğu • nu tahmin etmektedir. Şayani dikkat bir borc litteti! Lozan moahedesi yapılırken büyük bir cedvel göriilmüştür; ba cedvel şunu gösteriyordu: Abdülmecid, Abdü • lÂziz ve Abdülhamid devrinde yapılmış olan istikrazlann faîzi ve ttfa akçeleri bir tarafa toplanır, mesrutiyerm altı yılı zarfmda yapılan istncrazlann faiz ve itfa akçesi de hesab edilirse ikincUinin eirmcisinden fazla olduğu göriilür. Gerçi o zaman bn tstScrazlarla as • kerî levazun v* saire ahnmışsa da mfltemadiyen bordanma vaziyeti tutu • lan yolun sakatlığmı gösterir. Bu izahattan sonra, hâlâ borc para peşinde olan imparatorluğun Alman • yaya da ba hususta başvurduğunu sSyledi; Almanlar borc vermiyeceklerini bildirmişler, Fransaya müracaati Uvsiye etmişlerdi. Hikmet, Fransızlarla bu yolda yapılan müzakereleri, alınacak 4 0 milyon altm liraya mokabi] yapılan taahhüdleri saydı. Fransız anlaşmasmın esası, bu borc para ile alına • cak asj;erî malzemenin Fransadan a • lınması, kapitülâsyonlar kalkmamakla beraber gümrüklere ancak yfizde on derecesinde bir zara yapüması idi. tngilizlerle «nlaşmaya Hakkı Pasa memur edihnişti. lngüizlere verilen bir çok yeni imtiyazlara mukabÜ, onlardan alman kuru ve müphent bir vaidden ibaretti. Eğer Osmanlı imparatorluğu adlî ıslahat yaparsa, tngilizler adli kapitülâsyonlann bir kısmmdan sarfmazar edebileceklerdi. Netîcede, ordu Abnanlann, donanma tngilizlerin, jandarma Fransizlann elinde oluyordu. Ruslarla Boğaziar meselesi vardı; fakat aşağı yukan her devlet Rnsla • nn bu husustaki arzulanmn aleyhinde olduğu için, Ruslar bunu söktüreme diler. Ruslar, şark vilâyetlerini bmen Osmanlı imparatorluğunda bırakmakla beraber bir kül halinde aytrmak ve Avrupah bîr müfettisin idaresine vermek istiyorlardı. Ruslar, bu arzulannda kismen de muvaffak oldular; an • cak bu meselede Alman imparatorluğu Osmanh imparatorloğuna yardıro et • miş, Ruslartn düeklerini kumen hafiflermiştir. Osmanlı imparatorluğu Balkan Harbin den sonra yapbğı anlaşm*larla pürüzlü meseleleri kaldırmıshr: Kaldn* mıstır ama, karsı taraftakiierin her istediğini vererek... tmparatorluk ba verdiklertni, Al • manya ile birleserek, ktrrvetlenerek kaldıracağına kanidi, fakat hâdîseler bunun bir hayal oldugunu ispat etti.» Eski Mearif Bakam, konferansına bugün de devam edecektir. tmparatorluk topraklart üzerinde gözü olan devletler tngilterenm Mısm, Fransarun Fası, ttalyanm Trablusgarbi, Avusturyanın Bosna Herseği almalan bir sürii anlaşma neticejidir. Bu anlaşmalan mis«l olarak ele alan Hikmet, büyük dev • letlerin umumf düşüncelerinden ba» • ka hususî düsüncelerbi de tetkik etti. tlk olarak Çarhk Rusyasım ele aldı. Çarlar mütemadiyen Osmanlı imparatorluğunun kuvvetlenmemesini isterlerdi. Rus siyasasmm esaslanndan biri buydu. Meselâ, Abdülhamid devrinde meşhur Ermeni patirtılarmdan sonra şark vilâyetlerine şimendifer uzahlması meselesinde imparatorluğu kayıdlara, şartlara bağlsrmılardı. tngiltefenin vaziyetini tetkik eden Hikmet, tngilizlerin korktuğu şu noktalan izah etti: Rusların Boğaziar ve tskenderun üzerbdeki arzulan tngilizler için bir tehl&e idi. Hikmet, Almanya ve Fransanın Osmanh imparatorluğuna karşı vaziyet lerini de tetkik etti. Almanya, fazla kuvvetlendiği cOıetle tngilizler ve Franazlar, Ruslan Almanlarla birleş tirmemek için, Ruslarin isteklerine bo yun iğmeğe başlamışlardı. Almanya ise Osmanlı imparatorluğunu kendi ser roayesi içb de geniş bir saha telâkki e t RHsti. Avusturaya gelince onun da mühim bir gıyesi Selâniğe bmekti. ttalya o vakit diğer devletlere nis betle daha zayiftı. ttalya hususî düek leri olarak Trablusgarbe ve Antalya havalisine göz dtkerdi. Bu büyük devletler bundan başka birçok hususî :mtiyazlar peşinde kosarlardı. Memleketi nüfuz nuntakalanna ayırmışlardı. Meselâ Suryede, Fransızlardan baskasma bir imtivaz verilse Fransizlar, Irakta tngîlizlerden baskasna bir imtiyz verilse trçilizler bunu siyasal mesele yaparlardu Balkan andlasması M. Maksimos, Konsey başkanlığını M. Titüleskoya devrediyor Atina 9 (Hususî) Balkan and • lasmasi bir yasmı doldurmuştur. Bn itibarla fimdiye kadar Balkan andlasması konseylerine başkanldc yapan Yanan Dış Bakanı M. Maksimos bakanItgı Romanya Dts Bakrnı Tituleskoya devredecektir. Balkan dif bakanlannm Ankaradaki toplanhsmda her devlet Dış Bekanmm konseye alfabe sırasile birer sene baskankk yapmalan karar» laştmlmıştı. «Kültür tayyaresi» almak için Ankara 9 (Telefoola) Ankara mualliraleri bUtün Türkiy* kültür meaaublan namına bir tayyare a Imman icin tesebbiisatta buluamaktadırlar. Muallimler bu hususta hsunr • lıklrra baflamışlardır. Umum müiettişlik adti mlişavirligı Ankara 9 (Telefonla) Açık olan birinci umum mtifettişlik adlî müşavirliğine eski Adliye müfet tişlerinden Tahsin tayin edilmiştir. Küllür müfettişlikleri Ankara 9 (Telefonla) Almanyadaki Türk talebe müfettişi Ce vad yakuıda buraya gelecektîr. Kendisinin yerine teftis beyeti reisî Arninin talebe müfettisliğine tayini muhtemeldir. Saylav olan beden terbiyesi umumi müfettişi Selim Sunnm yerine de miitehassıa Nizamettinin taykı edileceği söylenmektedir. ingilterede işsizlerin tahsisatı arttırıtdı Londra 9 (A.A.) önümüzdeki hafta hükumet Parlâmentoya vereceği bir kanun projesİBde «îşsizler tahsisatına beş nsilyon lira daha ilâve edilmiştir.» demektedir. Ankarada Tıb Fakültesi hazırîığı Ankaja 9 (Telefonla) Sağlık Bakanhğı Ankarada bir tıb fakültesi tesisi bakkındaki pjojesini bazrlaım*tır. Yakında bu projeyi ikmal ederek V.ekiller Heyetine gönderecektir. Yalan haberler veren bir gazeie Ankara 9 (A.A.) Dahiliye Vekâleti Matbuat Umum Müdür lüğünden tebliğ oluarauştur: «Ankara ve tstanbul menşeile Türkiye hakkıoda bir takma yalan haberler neşreden tnternatioaal News Servisin Türkiyede resmî bir muhabiri yoktur.» mnm. Ereümend Ekrem TALU Lehistan Almanya [Bat taraft birinct sahifede] ne efkâri umumiyedeki dönüsü hızlandırmıştır. Bialoviçada da Reisicumhurla Goringîn beraber çıkarmıç oldHıkları fotograflar da, hiç Al • manları sevmiyen halk üzermde büyük bir tesir yapmışUr. Şuphesiz Polpnyada Almanyaya diişman me» hafil vardır. Fakat ehemmiy*»leri çok büyük PürÜTİÜ meaeleler natıl halledilJi aponya hakkinda tetkikatta bulunan bir Fransız muharrirî şunlan yaziyor: «Hitlercflik Japonyada da yayümağa başlamiştır. Daha şimdiden Japonyada Hitlerin akîdelerine inan getir miş 70,000 Japon vardır. Hitlerin nazariyeleri Japonyada mukaddes âyet • ler gibi telâkki edümektedir. Japon Hitlercileri Almanlarin «yabancı» ve «Yahudi» husumeti yerine «beyaz a dam» ve «siyah adam» düşmanhğini ikame etmişlerdir. Japonyada teşek kül eden «Japonya yeni müliyetper verlik cemiyeti» ismüe teşekkül eden cemiyetin reisi Japon Hitlerizmine tercüman olarak diyor ki: « Birim programimizın üç kisml vardur: Askeri, haricî, dahüî. Evvelâ, Japonya azamî süratle ve mümkün olduğu kadar fazla silâhlanmahdir. Da hüde ise pariimantarizm, matbuat ve fikir hürriyetleri kaldirilmalı, başinda Japon tmparatoru bulunan bir dikta tSrlük flân edilmelidir. Bütün servetler sosyalize edilerek halkin malı olma • lıdir. Bunlarin idaresi Mikadoya verilmelidir. Bu mühim îslâhat yapddık • tan sonra, Japon aile hayatı kökünden değiştirilmelidir. Eski an'aneler ihya olunmalı, meşrutî müsavat kalktıktan sonra, içtimaî veya ailevî müsavat ta kalkmahdir. Ebeveyn, evlâdlardan ve büyük kardesler küçüklerden daha faz. ta hakka sahib olmalıdirlar. Erkeklerle kadmlar arasmda hukuk müsavatı nı temin eden saçma prensiplerin da kökünü kazimalıdir. Bunlar liberaliz • min ve ferdiyetcfliğin modası geemif omdeleridir ki yarinki Japonyada yeri olmamalıdtf. Haricî siyasetimize gelince, Japon müstemlekelerile Japon mandasi altindaki araziye istiklâl verilmeli, fakat bunlar Asya memleketleri federasyo • nuna girraelidirler. Bu federasyon, bilâistisna bütün Asya kavimlerini ihti • va etmeli ve Avrupa memleketleri, federasyonlarile beraber, mevcodiyeti kirumsuz olan Milletler Cemiyetinm yerine kaim olmalıdir. Bu suretle biz, mustemlekelerimize istiklâl verince tngüterenin de, Fransanin da böyle yapmalan ve Asya müstemlikelerine istiklâl vermeleri lâzimdir. Bütün müstemleke sahibi devletler, hiç şuphesiz, bu fikre nuhalefet edeceklerdir. Ve işte bunun içindir, ki biz çok ge niş bir süâhlanma siyaseti ve eski as . kerî âdetlerin ihyasinı istiyoruz. Biz, umumi vc ebedi sulh isteriz ama bu hedefe nasU varmalı? «Kuvvetler ara* sinda müvazene» siyaseüle bu hedefe varmaya imkân yoktur. Nasıl memleketlerin hayatinda iktidar mevküne hâkim olan kuvvetli bir adama, bir diktatöre lüzum varsa, beynelmüel hayatta da diğer irklara hâkim bir soy bulunması lâzimdir. Bu soy, kendini diğerlerinden ayiran yüksek seciyeleri sayesinde dünya sulhunu temin etmelidir. Turan irklarina bakiniz, onlar beyaz îrklardan daha yüksektirler. Bu beyanatı dinliyen Fransız gaze tecisi Japon Hitlercilerinin reisine di • yor ki: Avrupada yaşiyan Turan irkı • na mensub milletler biliyorum. Finlandiyalılar ve Macarlar hakkinda büyük bir takdir hissi beklemekle beraber bunlarin tngflizlerden, Almanlardan ve Fransizlardan yüksek olduklarım zannetmiyorum. Turan trkina mensub milletlerin de, dünyanın bütün diğer ırk • larindan olan milletler gibi, kusur lan ve meziyetleri vardır. Japon, bu itiraza şu cevabı veriyor: Ben Finlandiyalılardan ve Ma carlardan bahsetmiyorum. Onlarin Turani soylardan olduklarım kabul ederiro ama bu milletler, çok uzun zamandanberi Avrupada yaşadıklari için, bozuknuşlardir. Ben Asyada yaşamakla beraber soylarimn meziyetlerini kay betmemis ve modern hayata uymak imkânini bulmuş milletlerden bahse diyorum. Seciyeleri ve feragatleri, oyniyacaklan dünya diktatörü rolü için kat'î teminat teskil eden milletleri kasdediyorum. Fransız muharrir soruyor: Sizin fikrinize göre dünya hâki • miyetine lâyik bir mfllet taniyor mu sunuz? Evet taniyorum; Japon irkı...» Bu megalomani illetine uğramiş Japo* nun sözlerini okuduktan sonra düşundüm ki Hitler de böyle söylüyor; tn gilizler de böyle yapiyor; Mussolini de böyle yapmayı kunıyor: Dünyayi, diğer îrklardan yüksek gördükleri kendi Reisicumhuru Vilsonun 14 maddesin soyları idare etmeli imis. Umumî Harbin sonunda Amerika de ise «her tniUetin kendi mukaddera . tina hâkim olması» prensibi vardı. Bu prensibe dayanarak mağlub devletle rin idaresînde yaşiyan milletlerin bir kismina sahiden, bir kismina da yalandktan beylik verildi. Şimdi ise, aradan 20 sene bile geçmeden fikirler büsbü • tün değiştL Dünya diktatörlüğü kur • mak gibi düıünceler meydana çiktı... Bu kafada bulunan milletler ve soylar oldukca dünja sulhunun nereye doğru gittiğini varin kiyas edin. İ Bütçe hazırtığı başlıyor Ankara 9 (Telefonla) Heyeti Vekile 22 şubattan itibaren toplantılar yaparak 935 bütçesini hazır • lıyacaktr. Beriinde BuEgar zabitlerine verilen bir z yaîet Adliye teftiş reisligi Ankara 9 (Telefonla) Açık bulunan Adliye Vekâleti teftis he yeti reisliğine Adliye Başmüfettiş • lerindea Raşid Konuk tayin edil • miştir. Posta ve Telgraf müdürleri Vekâlet emrine alındt Berlin 9 (A.A.) Bulgar fahri konsolosu Baron Brandenştayn at yanslarına i?tirak etmiş olan Bul • gar zabitleri şerefine bir oğle ye meği vermsitir. Ziyafette Alman Bulgar dost • lu&onu tes'id eden nutuklar soylen • miştir. Balkan Harbi! Trablusgarb hâdisesile Balkan H*rbbi anlatan Hikmet, Balkan Harbinin yalnız yenflmekle değil, utamlac^k bir vaziyetle neticelendiğbi kaydetti. Balkan d a yenilmemizin sebebleri çoktu. Başlıcası, Abdulhamidin herseyi kunıtucu olan devridir. Hanud düştükten sonra iktidar mevküne geçen • lerin acemilik, bügisizlflc, beceriksiz • Hk goatermeleri de sebebler arasmda Esrarengiz bir hava faciası Londra 9 (A.A.) Deyli Heraldın Surabayadaki muhabiri, düsüp ezilen Holanda tayyaresi hakkındı verdiği malumatta demektedir ki: « P3ota bir yolcn r3volverl« •vrmnstur. Facia b;undan olmvstur. Fransada bir barut deposu infilâk etti Şer «Fransa» 9 (A.A.) Bir barut deposu infilâk ederek, bir kisinin ölümüne ve üç kişinin ağır yaralanmasina sebeb olmustur. 10 kilometroluk bir saha dahilindeki evler hacab olmustur. tnfilâkm sebebl«rİ malura degikrn. Filibede bir TUrkü öldürdüler Filibede kunduracılık yapan Cemal ustanın ayın dördünde aksam saat yedi buçukta dükkânından çıkıp evînin kapısını çalarken öldürüldüğü ve Bulgar zabıtasınm ka • tilleri yakalamadığı Filibeden bü • dirilmekUdir. Ankara 9 (Telefonla) Görülen lüzum üzerine Posta isleri müdiirü Yusitf ve Telgcaf taleri raüdürü Bekir Vefa Vekâlet emrine alınmıslar*

Bu sayıdan diğer sayfalar: