12 Haziran 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

12 Haziran 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURIYE* 12 Hazîran Türklerie Süngü Süngüye No. 212 Çanakkalede ^ A. DAVER rDikkatler Düşündüren ucuzluk Artık meyvalı aylara doğru gidiyoruz. Kiraz şimdiden bollanmış sayılabilir. Beş on gün sonra iyi kirazın kilosu on kuruşa düşecektir, »antnm. tlk görüşte, aman ne iyi, yurddaşlar bol bol meyva yiyecekler diye *evinmekten geri duramayız. Deriz ama için içyüzü böyle değildir. Satan köylii, yiyen de şehirlidir. Ve işin act tuhaflığı, fehirlinin Ve orta yerde gölğe edenlerin sevinmesine karşı köy lünün derin derin düşünmesîdir ; belli ki bu alışverişlerden köylünün eline bir iki kuruş düşmüştür. Üttyanı, hüfesine, tren ve yol harctna, arayerdeki açtk gözlerin cebine girmiştir ve şehirli de, köylünün harcadığı ve beklediği paradan başka, arayer dekilerin heptinin harcettiklerini 5demis, yalnız ve yalnız «köylünün emeğini» ödeyememiştir. Piyango dün çekildi 13631 numaraya 10,000 lira çıktı. Büyük ikramiye ile amortiler bugüne kaldı Tayyare piyangosunun on doku zuncu tertıb ikinci keşidesi dün Bey oğlunda Asrî sinemada çekilmeğe başlamıştır. Keşideye bugün de devam olunacaktır. En büyük ikramiye olan otuz bin lira dün çıkmamıştır. Bugün çekilecek olan ikramiyeler arasında ayrıca on beş ve on iki bin liralık birer ikramiye daha vardır. Dün yalnız on bin liralık ikramiye çıkmış ve 13631 numaraya isabet etmiştir. Bu numaranın yetmiş beş aşağı ve yetmiş beş yukarısmdaki numaralar da ikişer lira amorti alacaklardır. Dünkü keşidede ikramiye kazanan numaralar sıra tertibile aşağıdadır. 11543 12151 13547 14323 14830 15451 16129 16709 17712 18610 19882 20789 21810 23111 24353 25084 25761 26583 26998 27796 28742 29220 11559 12316 13828 14373 14905 15660 16392 16919 17746 18776 20100 20807 20837 23293 24362 25254 25818 26677 27118 28181 28922 29224 265 876 1849 2874 3894 4832 5409 6592 7795 8621 9339 10115 10433 11343 12078 13192 13761 14110 15310 16206 17190 17859 18865 19630 20689 21363 21873 22720 23608 25043 25798 26559 11626 12379 13841 14621 14981 15872 16410 17307 18263 18781 20504 21101 22153 23466 24374 25334 25997 26790 27185 28307 28955 29260 480 931 2189 3131 3963 5110 5434 6609 8111 8762 9444 10164 10485 11615 12325 13256 13874 14418 15566 16234 17284 17995 19011 19738 20723 21434 21928 22835 23956 25374 25812 26640 11910 12380 14031 14705 15051 15889 16563 17476 18273 19197 20588 21428 22863 23486 24812 25466 26166 26948 27616 28330 28964 29278 481 1060 2379 3401 4204 5162 6003 6873 8126 8790 9769 10182 11057 11715 12422 13376 13905 14521 15573 16308 17479 18011 19027 20251 20817 21504 22084 22837 24143 25397 25814 26791 12023 13084 14264 14754 15117 16000 16596 17498 18374 19402 20594 21627 22940 23617 24947 25521 26409 26955 27696 28499 29139 29396 619 1457 2527 3527 4511 5167 6168 6944 8219 8842 9957 10203 11144 11894 12566 13400 13929 14667 15611 16569 17521 18020 19097 20468 20937 21509 22235 22843 24325 25429 26119 26954 12057 13213 14280 14797 15226 160U6 16646 17641 18406 19484 20761 21751 23010 24065 25044 25639 26537 26984 27718 28717 29171 RAD aksarnki orc ÎSTANBUL: 18,30 jimnastik, Bayan i can 18,50 fransızca ders • musikisi (plâk) 19,30 hab< Bayan Halide (monolog) rans 20,30 stüdyo orkest" 21 radyo caz ve tango orke: Emine îhsan 21,30 son hs salar 21,40 Bayan Ateş, Ş. neşriyatı. BUDAPEŞTE: 21,15 senfonik konser: Bı serleri 23,25 haberler % orkestrası 24,05 edebî ya ce 1,10 haberler. BELGRAD: 21,05 hafif musiki 21,3 21.55 gramofon 22,05 rad 22,35 halk musikisi ve şarl haberler 23,25 radyo ork< BÜKREŞ: 18,05 orkestra konseri j ler 19,20 orkes+ra konseriı 20,05 konuşma 20.25 gran senfonik konser 21,45 piy 22.05 radyo orkestrası 22 22,55 konser 23,20 alman sızca haberler 23,35 konse VARŞOVA: 20.35 şarkılar: Şumanı 20,55 röportaj 21,15 salon 21,50 haberler 22,05 kons eserleri 22.35 edebî yajnr şarkılan 23,05 SDor yayın kestra konseri VÎYANA: 18,20 konuşma 18,40 koı ulusal yayın 19,30 Viyar dan naklen Vagnerin Sieg ] 21,05 haberler 22,45 hal spor yayını 1,05 konuşma celi konser. TULUZ: 20,05 şarkılar 20,25 Vi trası 20,50 filim musikisi telif sololar 21,35 reklâı 22,05 radyo temsili 22,50 sin?> operetinden parç halk musikisi 23.50 Arjar sı 24,20 senfonik konser ' takımı 24.50 askerî bandc fantezisi 1,25 Viyana ork Ingiliz neferleri, gömleklerinin dikiş yerlerine sıralanmış olan bitleri birer birer eziyorlardı! Fransız onboşmın hattralanndanf Bitlerle savaş îngiliz deniz zabitile beraber Fransız mmtakasma dönerken yolu şaşırdığım için tekrar geri geldik. Yeni îngiliz hath, dümdüz uzanıyor. Siperler tommilerle (Ingiliz neferleri) dolu. Bunlar bacaklannda kısa pantalon, bellerinden yukansı çınl çıplak, rasgele yığılmış bir sürü eşya ve teçhizat içinde oturuyorlar. Sıcaktan bunalmış gözcüler yüksek sıralann üstüne oturmuş, dışanyı, Türklerin tarafmı gözetliyorlar. Bazı yerlerde, Türklerden zaptedilen siper parçalarının kum torbalan, hâlâ olduğu vaziyette duruyor, henüz düşman tarafına çevrilmemiş. Efradm bir çoğu gömleklerini dizlerinin üstüne almışlar, arkalannı düşman tarafına çevirmişler, başka bir düşmanı öldürmekle meşguller. Bu düşman «bit» tir. Her nefer gömleğinin dikiş yerlerine sıralanmış olan bitleri birer birer baş parmağile işaret parmağı arasına sıkıştınp eziyor. Hava öyle sıcak ki bütün Boğaz, bütün yarımada bunalmış, uyuyor. Tekrar Boğaza doğru yollandık. Yolda tesadüf ettiğimiz bir Fransız binbaşısma tngiliz deniz zabitini takdim ettim. Binbaşı, berbad bir şive ile bir iki kelime ingilizce mınldandı. Benim tavassut ve tercümanlığıma muhtac olmadığını gösterdiği için pek memnun ve mağrurdu. Yanlış ingilizcesile sordu: bi kaçışıyorlardı. Ah, bir görseydiniz. Bastım küfürü heriflere... Hepsini toplayıp geri getirdim. Yüzbaşılannı Türkler zrnıblamışlardı. Ben gene ucuz kurtuldum. Türk esirleri Farjoyu ordugâha götürdük. Gizîi yol, o gün alınan Türk esirlerile tıkanmışh. Burada geriye sevklerini bekliycn Türk askerlerinin hemen hepsi, pek sefilâne giyinmişlerdi. Çizgi dolu yüzlcri, hiçbir mana ifade etmiyordu. Ayaklarında çanklar vardı. Bu çanklar, kayışlarla baldırlanna bağlanmıştı. Birçoğunun başı açıktı. Bazılan, hâkı kumaştan yapılmış, fermjüplü garib başlıklar giymişlerdi. Bunlar, yeni silâh altına alınmış Anadolu askerleriydi. Içlerinden biri yaralı kolunu bir bağla boynuna asmıştı. Sağlam kalan kolunu kaldırarak elini bana uzatb. Yanından geçerken kara ve karanlık gözleri öyle yalvararak bakıyordu ki bcn de ona elimi uzattım. Türk, bana fransızca olarak şu sözlcri söyledi: Fransız iyi, iyi... Jcrman... harb... Türk hayır... Türk hayır... (Fransızlar iyi, harbi Almanlar istiyor, Türkler istemiyor.) Bu birkaç kelimenin içinde, Türkleri çetin fedakârlıklara sürükliyen bir itrifakın bütün faciası vardı. Türkler, müphem bir »urette anlıyorlardı ki biz, onlara, kuvvetli hamileri Almanyayı vurmak için, hücum ediyoruz. Kendileri vasıtadır. Yoksa hedef değildir ve bizim onlarla yaptığımız harbde, kendileri gibi yüksek cengâverlere karşı, hiçbir kin ve adavet duygusu yoktur. Sizde var fotograf tayyarenin? Sizde tayyareden alınmış fotograflar var mı? Demek istiyordu. tngiliz, bizim binbaşının ne demek istediğini ancak, o cebinden bir sürü fotograf çıkanp kendisine uzattığı zaman anlıyabildi. Bu resimler, Alçıtepedeki Türk hattınm havadan tayyare ile alınmış resimleri idi. FoDeliren bir Ingiliz yüzbaşıtı tograflar, siperler, hendekler, çukurlar, Farjonun takati kesilmişti. Biran pıgizli yollarla tıpkı bir sünger resmine nann kenanna oturdu. Ben ona kaynakbenziyorlardı. îngiliz, resimlerin bir iki tan soğuk ve temiz su getirdim. Sıra sıra tanesini cebine attı. Tekrar yollandık. teskerelere yahnlmış yaralılar, nakil sıraIngiliz deniz zabitinin emirberi de peşi larını bekliyorlardı. Bağlanacak kadar mizden geliyordu. Bu nefer, şişman bir zırdeli olmuş bir îngiliz yüzbaşısını üç gencdi. Yokuşlarda nefes nefese peşimiz arkadaşı bağlamış, geri götürüyorlardı. den geliyordu. Zavallı fena halde acık Zavallı sıçnyor, tepiniyor, haykınyor, mışü. Nıhayet bizim tabyaya geldik ve kaçıkça kahkahalar atıyor ve ikide birde saat 4 te bir lokma birşey yiyebildık. bağınyordu: Yaralanan yaraiana Arkadaşlanmızdan Rabate bir akşam, Port Arthur rasatanesi dediğimiz yerden bir Türk hücumunu seyrederken bir gülle parçasile şakağından yaralandı. Onu, ordugâha götürmek istedik. Ehemmiyetsiz ve tehlikesiz bir yara aldığını, yalnız derisinin yanldığını zannettiği için alay ederek yalnız başına önümüzden gidiyordu. Seddilbahirde, hastanede muayene edılince mermi parçasmın kafatasını deldiği ve beynine girmek için bir milimetrenin onda biri kaldığı görüldü. Hemen miskapla kafatası delinerek gülle parçası çıkarıldı. Çok sinirli ve heyecanlı bir halde bulunan tercüman, başçavuş Farjo da kumandansız kalmış ve dannadağın olmuş bir îskoçya kıt'asını bağıra çağıra, küfür ede ede ateş hattına sürerken koluna bir şarapnel saplanmıştı. Hem hiddetten köpürüyor, hem de kahkaha ile gülüyordu. Domuzlar, domuzlar! Tavşan gi" Cumhuriyat „ in tvfrikan ı 1 Hücum, hücum, höcumî 7001 * roıo rim mâni ol<iu£uiMİ«n »loıcn b«yvnî Z(O1 I i* IOOO IV 11 7833 7890 Yanmdaki arkadaşlanndan biri onun teşekkürü bir vazife telâkki ederim. 8113 8228 8649 8655 8872 9172 28068 28296 28352 28691 28698 28827 omzunu okşıyarak teskine çalışhkça, deli Merhumun zevcesi A. Muhtar 9201 9273 9491 9614 10048 10317 28856 28970 29041 29162 29461 29554 her defasında zavallının yüzüne tükürüEkendiz 10463 10562 10576 10656 11162 11482 29620 29739 29966 yordu. Binbaşının yüzü tükürük içinde TEŞEKKUR idi. Bir hücum esnasında çıldırmış olan yüzbaşı, çırpınıyor, boğuk boğuk inliyor, Aziz kardeş ve anamız Nazlı Ar bağh kollarını etrafa savuruyordu. Ar dahanın zıyaı felâketinde büyük acıkadaşı, yavaşça yüzündeki tükrükleri si mıza iştirak ve bizleri telgraf ve mekliyor ve tath sözlerle deliyi teskine çalı tublarla teselli eden dostlanmıza ayşıyordu. Dehşetin çıldırttığı bu karanlık n ayrı teşekküre kederimiz imkin bıdimağda bir akıl kıvılcımı uyandırmağa rakmadığından kendilerine şükranlaçalışıyordu. nmızın iblâğina sayın gazetenizin taAşağıya Seddilbahre indiğimiz zaman, vassutunu dileriz. Merhumenin kar<Ieşi Nebihe Vefâî, çadırda bizim binbaşıyı buldum. Binbaşı oğlu avukat Vedad Ardahan, kızi yüzüme bağırdı: bil*tl«rind*n altnız. Dostum, sizi artık hiç göremiyoruz. Sara Yüreğiroğlu, damadı Dr. Celâl Yüreğiroğlu. 23 HAZİRAN PAZAR OUNU KAT'İ KEŞİDE; BU İKİ TAKIMIN Ingilizler pek mi hoşunuza gittı? Evet binbaşım. MUHTELİT MAÇINDA YAPILACAKTIR. Binbaşı Malacoste kıpkırmızi, kısa (Binlerce kıymetli hediyeleri kazanamıyanlar, ayni hafta içeriboylu, iyi yürekli bir adamdır. Başında sinde yapılacak bir seri maçlan parasız göreceklerdir. ) hâlâ, Afrika avcılarının hâki fesi vardı. Bu maçlarda duhuliye bileti olmıyacaktır. (Arhan var) tlâveten: Dünya haberleri ödenecek te buydu. Demek ki, bizi tevindiren ucuzluk köylüyü üzüyor ve düşündürüyor. Devletimiz bunun önüne geçmelidir. Arayerde yalnız kendi kazancını düşünen bi3371 8659 rer gölgeden ayırd edilmiyecek bir 62 kaç açıkgöz kaldtrılmalı ve köyle 695 şehirli arasında yanlız bir yol, ve 8783 10564 1679 yapılabilirte bir kooperatif bulun 2849 malıdır. Bu kooperatifler köylüyü 3780 ezmeden değerini verir. Şehirliyi de 2502 5182 6606 8216 8295 10593 4742 üzmeden, değerini alır. Meyva ar 12141 12279 14596 15948 24869 25961 5377 tarsa güzel ambalajlarla dışarı ül 28004 6563 kelere de gönderebilir. Artık köylü 7784 ile karşı karşıya gelmeh ve alışve • rişlerimizi sadeleştirmek çağı gel 50 957 1177 2708 3501 4085 8459 miştir. V. ö. 4662 5195 8477 11650 17517 17699 8948 18250 18497 19267 20867 21909 22141 10106 10342 23110 23902 26839 îrtihal 11196 Dahiliye Nazırı esbakı Bay Han • 12011 mın cfamadı sabık Divani Temyizi As825 2170 3219 4086 4248 4647 12839 kerî Müddeiumumisi, tstanbul Barosu 5430 5623 5644 5855 6000 6341 13709 azasından avukat Salih Şehabettin 7178 7284 7718 9229 9585 9809 14105 ki«a bir hastahğı müteakıb genc ya 9940 11720 12331 12425 13144 14465 15285 finda vefat etmîştir. 16116 16165 16448 18457 19161 20120 16170 Cenaze namazı bugün öğle nama21498 21636 22872 23169 23721 24265 17149 nm müteakıb Beyazıd camisinde eda 24541 24772 26051 27500 29129 29456 17674 olunarak Eyübdeki aile kabrine 18386 defnolunacaktır. Mevlâ rahmet eyliye. 19556 TEŞEKKUR 186 612 667 682 705 1127 20559 Sevgilî zevcim, Türkofis Bajmüşa 1180 1291 1334 1488 1494 1525 21099 viri Ali Muhtar Ekendizin öliimü do 2055 2086 2115 2203 2270 2583 21817 layısile gerek bizzat cenaze merasi 2702 2845 4042 4144 4167 4333 22476 minde bulunmak suretile ve gerek ya 4389 4615 4618 4809 4865 5224 23287 x\ \lf kederime iftirak etmek lutfun 5294 5724 5738 5947 6047 6059 24535 da bulunan bütün arkadaş re dostla 6074 6078 6241 6307 6559 6709 25649 nna ayn ayn tefekkür etmeğe kede 6747 7082 7128 7164 7331 7626 26263 10 bin lira 13631 2,500 lira 1,000 lira 500 lira 30 lira 150 lira 100 lira 50 lira 652 1666 2532 3694 4669 5266 6283 7505 8365 8849 10098 10211 11178 11965 12719 13463 13978 14986 15877 17106 17628 18046 19142 20490 21043 21714 22276 22942 24429 25562 Bu gece nöbetçi olan e< 26209 lardır: 26963 Nöbetçi eczaı TÜRK MACAR GÜREŞLERİNE PARASIZ GİRMEK İÇİN BÜYÜK TÜRKİYE İDMAN CEMİYETLERİ İTTİFAKI EŞYA PİYANGOSU li), Ali Rıza (Sirkeci), Sı litaş), Asadur Vahram Ahmed Necati (Cibali), 1 (Saraçhanebaşı), Şeref ( Erofilos (Samatya), Nazır Kemal (Karagümrük), M( kırköy), Arif (Fener), Y< (Hasköy), Yeni Turan Rıza (Beşiktaş), Karaköy Nargileciyan (Şişli, Şaf Dellasuda (Taksim), Ertu sim), S. Barunakyan (Ye adet (Kadıköy, Muvakkith Hulusi (Kadıköy, Söğüdlü< kez (İskelebaşı, Üsküdar). Bir Fransız matn Pratih bir metoda ve belere malik bir Fran*ıx fran$tzcasım türatle ileı yenlere mütaid şartlarla Gazetede (F.) rümuzuna Üsküdar Hâle Sinemasında Batakhane Gölgeleri Tercüme eden: ömer Fehmi Başkin, Yazan: Edgar Vallas • Başlangıc ihtîyar general kendi kendine Konuşur jibi mınldandı: Tabiye, askerlerin yegâne istinadgâhlandır. Onun dizlerinin dibinde, alçak bir isitemlede oturan genc kız atıldı: Zekâ ve tecrübeyi de unutmıya |irn. Ihtiyar, birer çalı demetine benziyen tembeyaz kaşlarını çatarak bağırdı: Sen ne anlarsm, böyle şeylerden. Genc kız bir kahkaha kopardı. Soara parlak, iri gözlerini büyük babasına dikerek sevgi ile gülümsedi. Katerin Vestanjerin, dünya yüzünde yegâne sevdiği mahluk bu kartal prohlli, aksakallı korkunc ihtiyar, bu senelerdenberi dizlerinin dibinden ayrılmadığı mü tekaid generaldi. Oldukça sıcak bir haziran günü idi. Büyük bir çınar ağacmın altına oturmuşlardı. Bulunduklan yerden Galvay kontluğunun güzel manzarası bütün vuzu hile görünüyordu. Sol taraflarında ihtiyarın, meşhur tabiyeci General Sir Con Masserfildin eski evi vardı. Bu evin yanında, taş duvarlarla çevrili bir çimenlikte generalin eski sürüsünden bakiye kalan dört inek otluyordu. Ev eski, yıkık bir bina idi. Bir kısım pencerelerinin camlan kırıktı. Seneler denberi tamir görmediği belli oluyordu. Mütekaid generalin üstündeki elbise gibi yenilenmeye şiddetle muhtacdı. General genc kıza dik dik bakh. Kansız dudaklannda hafif bir tebessüm belırdi. Minimini torunum da fenni tabiyeye aşina öyle mi? Kat, başını salladı. İhtiyar tekrar güldü. Tabiye çocuklann harcı değildir. Ben altı tane tabiye kitabı yazdım. Hepsi de kapışıldı. Bu sırada eski ve harab evden sırtı kamburlasmış, ihtiyar bir hizmetci çıktı. Onlara doğru yürüdü. Sir Con Masserfildin önüne gelince hürmetle iğildi: Efendimiz, yemek hazırdır. General bastonuna dayanarak kalkti. Büyük baba ile torun elele vererek eve retmedi.. Küstah herif... Ne cesaretle tabiyeden bahsediyor. girdiler ve sofra başına oturdular. Müsaade edin, general! Onun taGeneral Sir Con Masserfild meşhur biyeden bahsetmediği meydanda.. O ve büyük bir askerdi. Kitablar, bilhassa «fenni tabiye ve modern topçuluk» is harbin insan kanı, para ve herşeyin israfı mindeki eseri bütün lisanlara tercüme e demek olduğunu söylüyor. lnsan, zekâdilmişti. Harbiye nezaretinde çok mühim sını harb için değil, başka şeyler için harmevkiler işgal etmişti. Eserlerinden iki ta camalı diyor. Meselâ para kazanmak nesi ttalyan ordusunda hâlâ tedris ve için... tatbik olunmakta idi. Fenni tabiye ile para kazanmak... Büyük baba ile torun bir domuz kı Ahmak... Ben ölünce onların »eni ne hazartmasını iştahla yerlerken ihtiyar açı le koyacaklannı düşündükçe lüylerim lan bahsi hararetle derinleştirmekte idi. ürperiyor. Onlar benim şeref ve itiban Napolyonun tabiye kudretini gösteren mı lekelemek için yaratılmış mahluklarmuharebelerini, hezimetini, bunlann se dır. beblerini anlattı. General domuz etinden yeni bir parGenc kız: ça keserek tabağına aldı. Sonra zihnini Bütün bunlar bir nevi israH dedi. tırmalamaya başlıyan suali ortaya attı: General öfkeyle bağırdı: însan fenni tabiyedeki bilgisile na İsraf mı? Neyin israfı? sıl para kazanabilirmiş? lnsan kanınm, paranın ve herşeGenc kız havlusunu katladı ve serbestyin! çe cevab verdi: Bak şuna... Yumruk kadar kafasile Birçok îekillerde... Fakat ben bane hükümler veriyor. Dur kızım, senb bamla amcam miralay Vestanjerin bunyaşın henüz on dört! lan becerebileceklerini zannetmem. Çün Miralay Vestanjer diyor ki... Miralay Vestanjer budalanın birî kü onlann ikisi de bizim gibi iyi tabiyeci dir. Bir serseridir. Amcan olacak bu a değildirler. General gayriihtiyarî güldü: dam senin babandan daha ahlâksız, daha Bizim gibi ha!... O halde sen söyalçaktır. Vestanjerlerin hepsi birer sefille bakalım, tabiye kaidelerini para ka dirler. Allah topunun belâsını versin. Genc kız annesinin babası tarafından zanmak yolunda nasıl kullanacaksın? Bunlar derhal sayılıp dökülemez. babasının ailesine savrulan bu hakaretleri derin bir sükunet ve lâkaydile dinledi. O kadar çok usuller vardır ki... Sonra sözüne devam etti: General iskemlesini geri çekerek: Bunlardan bir tanesini söyle! dedi. Miralay Vestanjer, iddia ediyor ki eğer insanlar bütün akıl ve zekâlarını Pekâlâ! Farzediniz ki biz şimdi harbe tahsis ederlerse... hizmetçimiz Teransı arabamıza bindire • O akıl ye zekâsını askerliğe has lim. Tekerleklerden birinin vidalaruu gevşetrikten sonra onu istasyona yollıyalım. y«lda Ogormenslerin evini biraz geçtikten sonra tekerlek arabadan ayrılır, yere düşer. Bunu görünce Terans ne yapar? Genc kız sustu. Bir müddet düşün dükten sonra ağır ağır devam etti: Teransm ilk yapacağı şey Ogormenslerin köşküne gitmektir. Zengin binbaşının daire müdürü bittabi ona kendi lerinin büyük ve yeni arabalannı vere cektir. şanenin sahibi binbaşile zev ları şimdi Londrada bulunr Biliyorum, binbaşı g künü benim emrime bıraktı. kıymetli bir kütübhanesi Vc Taaıam, siz misafiri c götürürsünüz, ona kitablan Tablolan orada bulacaksır gidiş o şekilde olacak ki bin lan sizin köşke misafirini; maksadile geldiğinizi zannı safir de köşkün size çid şüphelenmiyecek... General itîraz etti: General sordu: Canım biz bu arabayı böyle bir«ey Peki bu söylediğim « yapmadan da ister ve alınz. Buna ne lüneresinde? zum var? Düşmanı intihab oh Bu takdirde sizin tablolarınızı satm sıkıştırarak muharebeye m almak için Dublinden gelecek adam ü ve bu suretle iyi bir hücum 3 zerinde tesir yapmak için büyük arabayı eylemek. kasden aldığımızı herkes anlar. General gözlerini hayret General yüzünü buruşturarak sordu: ğırdı: Benim tablolarımı satacağımı ııere Bunlar benim eserleı den biliyorsun? ler... Peki ama bunu bu ş < Eski evin salonunu süsliyen bu Van ya ne lüzum var? Binbaşı Dyck tarafından yapılmış tablolan satdürüne meseleyi anlatınz, < mak ihtiyarın pek canını sıkıyordu. On Bu takdirde ziyaret lar elinde kalan son kıymetli şeylerdi. mukarrer bir hareket olur. ' Fakat yapacak başka iş te yoktu. Birkaç bunu haber alır. sene evvel parasını yatırdığı Mek^ika General şaşırmıştı. Gen< tahvilâtının sukuru onu mahvetmişti. Madiği şeytanlığa sevinmek m aşı bile hacizdeydi. mak mı lâzım geldiğini ta] Genc kız: du. Nihayet: Benim bunlari bjlip bilmememin Kat, sende büyük b ehemmiyeti yok, dedi. Fikrimi anlatmarüşü var, dedi. Allah vert ma müsaade ediniz! Terans o muhterem yabancıyı yeni ve büyük araba ile geti yet fena yollarda harcann recek, biz de onu Ogarmenslerin kâşanesi dirde müüıij bir afet olurs yakınında karfiltytcağız. Malum ya kâ O

Bu sayıdan diğer sayfalar: