6 Eylül 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

6 Eylül 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURÎYET 6 Eylul 1935 Yüzükteki yazı Yugoslavyanın ulusal bayramı Dost memleketin küçük Kralı bugün on üç yaşına girdi (Bastarafı 1 inci tahifede) Pol da, kardeşi gibi, Türk Yugoslav dostluğuna kuvvetle taraftarlık etmekte ve genc Kral S. M. îkinci Piyerede sa dece mütekabil menfaatler ve banş sevgisine dayanan Türk Yugoslav dost luğunu asılamaktadır. Genc Kralın doğum günleri münasebetile kendisine uzun ömürler ve saadetler, dost Yugoslav milletine de barış için1 d* refah ve terakki dileriz. îjî îfî »I» Arsıulusal üçüncü Arkeoloji kongresi Dün Leningrada bir heyetimiz gitti Tarihî roman : 38 Yazan : M. Turhan Tan Marya, bir kartal kucağmda yem arıyan güvercin şaşkmlığile kollarını Mustafaya uzatıyordu! Bundan ötürü bir akıncı kafilesi, yakından bakılmca, atlanmış ve silâhlanmış bir düşünce alayını andırdı. Lâ kin arasıra bu alayın yürüyen bir destan olduğu da görülürdü. Çünkü akıncılar, pek sık ta olmasa, hep birden şarkı ırlamayı da severlerdi. Onların öyle tek bir ağız gibi ayni besteyi ayni ahenkle haykırmaları çok heyecanlı birşey olurdu. Yer ve gök bu haykırışı saygılı bir sessizlikle dinjerdi, en hızlı esen rüzgârlar bu ırlayış önünde susardı, belirsiz olurdu. O 'gün de bir akıncı, adsız bir kahraman ansızın bağırmıştı, Gönülden Yüğrük ata mı bindin? sözile başlıyan bir şarkıyı ırlamağa koyulmuştu. Bu ses, bir saldmş işareti gibi dalgalana dalgalana bütün saflara yayıldı ve üç bin ağız birden o sözü haykırdı. Şimdi yüksek dağlar ve onların etekjerinde dınlenen ova, şurada burada sonsuz bir sorgu işareti gibi kıvrılan sular ayni sözü ırlıyorlar gibiydi: Gönülden yiiğrük ata mı bindin? Bunu, bu soruyu akıncılar tabıate ve tabiat onlara yapıyordu, canlı ve cansız her varlık ayni merakı taşıyarak gürül gürül gürlüyordu. İskender Bey bile herkese parmak ı sırtan o pek ünlü ağırlığından bir an için sıyrılmıştı, atının dizginlerini bırakarak elini kulağına koymuştu, aşkla, şe\kle haykırıyordu: Gönülden yürük ata mı bindin?.. Fakat en büyük heyecan Maryada idi. Yavaş yüründüğü için eğere bağlanmaktan kurtulmuş olan güzel kız, yanı başında bulunan Mustafajıın yüzüne baka baka, gözlerini ateşlere bulaya bula ya bir duyuşta bellıyıverdıği bu sözü ırliyor ve onun kıvrak, berrak sesi, aslan gürleyişleri arasına karışmış bülbül feryadı gibi yanık bir aynlık hissettiriyor du. Bu ahenge ruhunu vermiş olan Mustafa ilkın güzel yoldaşmın sesini pek sezmedi, fakat biraz sonra onun da ırlayışa kanştığını anlayınca hazzını anlatmak ıster gibi başını çevirdi, Maryaya gözünün tebessümünü uçurdu. Bu göz gii lümseyisini karsılıyan gene bir çift yangındı ve bu sefer ona, güzel kızın dudaklanndaki konusan bir alev de katılmıştı. Bu alevin kelimelerinden «gönülden yükrük ata mı bindin?» sorusu çıkıyordu ve her kelime o dudaklardan süzülüp Mustafanın gülümsiyen gözüne dökü lüyordu. ateşi asıl şimdi anlıyordu. Maryanın bu şarkı parçasını ırlarken gözlerinde yüz gösteren yangın, dudaklarında kızılla şan alev, üç bin ağzın ayni parçaya işlediği incelıkten daha anlamlıydı. Mustafa bu kudreti sezdi ve birden gözlerindeki tebessümü, ateşe çevirerek kızın yü züne serpti, üç bin ağız türkünün başka bir parçasını haykırırken o, Maryanın kulağına doğru iğilerek inledi: Gönülden yürük ata mı bindin?.. Bu, bir ruhun dile gelıp te «seviyo rum» demesinden daha kuvvetli bir aşk itirafıydı. Öyle bir ruhun gene öyle bir itirafı, en kayidsiz bir kadın kalbinı bile heyecana getirir. Halbuki Marya, çok tan iradesini kaybetmiş, kendini Mustafaya bağlamış bulunuyordu. Ondan do layı delıkanlının kulağına ığılıp te da yanılmaz bir biçimde sevgi haykırma* üzerine kadınlıktan da ayrıldı, tepeden tırnağa kadar aşk, ihtiras ve istek kesildi, bir kartal kucağında yem arayan güvercin şaşkmlığile kollarını Mustafaya uzattı: Kral Îkinci Piyerin hayatt Bugün 13 yaşına gıren Kral îkinci Türk heyetinden bazıîan Pıyer 6 eylul 1923 te belgradda doğ Bu aym onunda Leningradda topla muştur. Müteveffa Kral Aleksandrın nacak olan «İran Harsi ve Arkeoloji bırınci oğludur. Arsıulusal Üçüncü kongresi» ne iştirak En küçük yaşındanberi gayet munta edecek heyetimiz dün Çiçerin vapurile zam bir çalışma hayatına alıştırılmış ve Rusyaya hareket etmiştir. Heyetimiz bu suretle, babasmın ve atalannın par kongrede Türk Tarih cemiyetini temsil lak bir surette ifa etmiş oldukları ağır ve edecektir ve Sıvas saylavı profesör Şemşerefli ödeve hazırlanmak istenmiştir. sededinin başkanlığında Türk Tarihi Kral Piyer enönce Yugoslavyad/: Tetkık cemiyeti azasından Balıkesir saykendi yaşındaki çocuklar için tayin edil avı İsmail Hakkı, Güzel San'atler A miş bulunan ders programını takib etmiş kademisi profesörlerinden Celâl Esad, tir. Zaten babası da böyle istemiş ve: Müzeler müdür muavini arkeolog Arif «Piyer mekteb arkadaşlan nasıl çalışı Müfidden ibarettir. yorsa, öyle çalışmahdır. Günün birinde Kongreye diğer bütün uluslar da da tahta çıkacaktır diye, hakkında hiçbir is vetlidir. tisnaî muamele yapılmamalıdır» demişti. Kongre ayın onunda Leningradda Kral Aleksandrın bu talimatına harfi başlıyacak, ve işler bitirildikten sonra aharfine riayet olunmuştur. Böylece, bü ym on beşinde Moskovada fevkalâde tün Yugoslav çocuklan gibi, Piyer de bir toplantı yapılacaktır. dört yılhk ilk tahsilini bitirmiştir. Hak Heyetin başkanı profesör Şemseddin kında yapılan tek istisna, kendisinin daha kongre hakkında şunlan söylemiştir: fazla ve daha mütenevvi bilgi elde ede « Rusyaya Iran Harsı ve Arkeoloji bilmesini temin için, ona fazla mesai tah Arsıulusal kongresinde bulunmağa gidimil edılmiş olmasıdır. Küçük Kral dört yoruz. yabancı dıl öğrenmiştir: Fransızca, ingi Kongrede, Rusyada bulunan Iran e lizce, rusça ve almanca. Halihazırda da serleri de teşhir edılecektir. Yugoslavyanın tarihini ve askerlik bil Bu mevzuda bizim de bir tezimiz vargisinin başlangıcını öğrenmektedir. d.r. Fevkalâde çalışkan ve öğrenme ko Keramik mevzulu tezimiz ön Asya ve laylığıle dikkat hassasına malik bulunan orta Asyada Türk tarihini temin genc Kralın en çok hazzettiği dersler fi ve arkeolojik vesaite ve esaslara istinad zikle tarihtir. etmesi dolayısile önemlidir. Dikkat hassası o kadar fazladır ki, Rusyada mevcud İran eserleri şayanı bir gün daha da küçükken bir derenin dikkat derecede mühim ve güzeldir.» üzermden uçan bir kuşu göstren bir tabHeyetle giden Türk Tarihi Tetkik ceoya bakarak," hocasına sormuştu: miyeti azasından Balıkesir saylavı îsma Bu, ne kuşudur? 1 Hakkı Rusyada bulunduğu müddetçe İyi bakınız.. Bir kartal kadar bü tetkikatta bulunacak, îran eserleri üze yük olduğunu göreceksiniz.. cevabım al rinde arastırmalar yapacaktır. dı. Fakat: Kartal olduğunu zannetmiyorum, dedi. Zira kartal yüksek dağlarda uçar. Bu resimse dümdüz bir ovayı gösteriyor. (Bastarafı 1 inci tohifede) Gene bir gün, hocalarından birile geyarenin parçalan hava meydanile çiftzerken, ağacların niçin yaprakları oldulik arasındaki geniş sahaya dağılmış ve ğunu sordu. Hoca, ağacların da insanlar bılâhare muhtelıf yerlerde bulunmuştur. gibi nefes almağa muhtac olduklarını ve Pilotun cesedi tanınmıyacak bir nalde buna yaprakların vasıta olduğunu söyle? idi. Hâdisenin sebebi bilinmemektedir. yince, Kral: Bu kaza Ankarada derin bir teessür O halde, nasıl oluyor da, dedi, kıuyandırdı. Foker tayyare fabrikasının şın yapraklan döküldüğü halde, ağaclar sahibi olan Baron Gerhard Samdberg, ertesi yaza tekrardan canlanıyor?. buradan ayni uçuşları yapmak üzere CaS. M. Pıyer çok iyi yüreklidir. Ebe vaya gidecekti. Kendisinin Holandada veynini ve kardeşlerini çok sever. Bir keçok tanınmış ve sevilmiş bir adam oldu re, babasının bir kedi yavrusile oynadığu söylenmektedir. ğını haber almış ve: Cenazesi yarın (bugün) buradan İyi ki kedi babamı tırmalamamış! Holandaya gönderilecek ve Ankarada demisti. Kedıler korkak olurlar ve tanı bu hava kurbanı icin tören vaDilasaktır. madıkları kimseleri kolayca tırmalarlar. Bir Yunan tayyaresi düştii Zavallı çocuk, bazı insanların hayvanAtina 5 (Özel) Marahonla Vi lardan da zalim olduklarını ve bir gün tamis arasında askerî bir tayyare yere gelip te babasını öldüreceklerini hatırına düşmüş ve pılotu ölmüştür. bile getirmemişti. Babasının katli faciasmı Ingilterede ^ADL/YEDE Sandroyd Kolejinde talebe iken haber alan küçük Kral ulusuna kavuştuğu gün Beyoğlu mahkemeleri taşınıyor hararetle alkışlanmış ve bütün Yuogs Beyoğlunda büyük caddede bir binalavlar, babasına karşı besledikleri sevgıyi da bulunmakta olan Beyoğlu mahkemekendisine vakfetmişlerdir. leri bugünden itibaren Tepebaşındaki Bugün, dost ve müttefik Yugoslavya Şems kulübü binasına taşınacak ve oranın bütün nazarları bu genc hükümdara da faalıyete geçecektir. çevrilmiş, bütün ümidleri onun üzerinde Bir kıza çarpan avukat toplanmıs bulunuyor. Dün saat 12,30 da Karaköyden geŞehrimizde bugünkü tören çen Avukat Robertin idaresindeki 1300 Yugoslavya Kralı İkinci Pıyerın doğ sayıh otomobil Ankara gümrükler kaduğunun yıldönümü ilgisile, bugün mutanlığı üyelerin den Nazımın kızı Galatada, Sen Jorj kilisesinde saat 9 da Nevzada çarpmış ve ağır surette yaralagene Galatada Mumhane caddesinde mıştır. Yaralı Ortaköy şifa yurduna kal109 numarada Sent Andre ortodoks ki dırılmıştır. lisesinde saat 10 da birer ruhanî ayin ya300 liralık eşya çaldılar pılacaktır. İlstanbul Kültür Direktörlüğü yar diBu ayinlerden sonra, Yugoslavya el rektörü Adılin Kızıltopraktaki evine hırçisi, 12 den 13 e kadar Yenıköydeki Yugoslavya elçilik binasında, Yugoslav ko sızlar girmiş ve 300 lira kıymetinde bi çok eşya ile elmas çalarak kaçmışlardır. lonisini kabul edecektir. Polis hırsızalın aramaktadır' Peter Sievert yerinden sıçradı. Dükkân kapandıktan bu kadar sonra acaba kim gelmişti? Yerinden kalktı. Ve kapıya yaklaşarak baktı. Gelen arkadaşı Hans Daneggerdi. Bu kadar geç mi Hans? Dedi, hayrola birşey mi var? Ev sahibim beni odamda zanne diyor, dedi. Saat dokuzda kapıyı ki lidleyip yattım. Sonra pencereyi aç tım. Pencereden indim. Aşağıda herşeyi hazırladım. Gene ayni yoldan, yani pencereden tırmanıp odama gidece gim. zaman ben de kendimi müdafaadan âciz bir vazıyette ıdim. Yerinden kalktı. Boyun atkısını rö volverin üstüne sardı: Bu, patlayışın sesini bogacaktır dedi. Ona yaklaştı. Ve hakıkaten ta banca boğuk bir sesle patladı. Şakağından değil, fakat alnından vurulmuş olan Peter yere yıkıldı. Hans Dannegger boyun atk'.sını ihlimamla paltosunun cebine yerleştirdi. Sonra bir çekmece açtı. İçinden 15 ka dar altın saat ve yarım düzüne kadar da pırlanta yüzük aldı. Ve yerde cansız Tuhaf şey kapıdan girip çıkmak yatana bir kere bile bakmadan kapıdan dururken.. dışarı çıktı. Ev sahibimin benim uyuduğumu Ertesi gün sabah gazetelerinin hepsi zannetmesi lâzım. Peter Sievertin katli havadisini veriyor Neden?... lar ve cinayetin hırsızlık için yapılmış îcabında bu geceyi evde geçirmiş olduğunu söylüyorlardı. Hans Danegger olduğuma şahidlik etmesi için. o gün b'ğle vaktine kadar yatağında kalHans bunu gayet alçak bir sesle mış, başmın çok ağrıdığını söylüyerek yasöylemişti. Peter biraz şaşkınlık ve ha tağından çıkmamıştı. fif bir korku ile ona baktı. Sesinin gaOğleyi biraz geçerken ev sahibi kadın yet garib bir ahengi vardı. Peter: odasına girdi. Bir takım insanların ken îcabında şahidlik etmek için mi? disini görmek istedıklerini ona haber diye sordu. verdi. O daha cevab vermeğe vakit kal Evet Peter. Sen benım malik ol madan odanın kapısı açıldı. Ve içeriye duğum en kıymetli şeyi çaldın. Evet se üç kisi girdi. îçlerinden biri: nin iyi işliyen bir dükkânın, paran, her Siz Mösyö Hans Danegger mi şeyin var. Benim yalnız bir tek şeyim siniz?. Diye sordu. lk vardı. Sevgili Gritim. Sen geldin ve onu Evet.. '•u1'"' •)Jı: H / " elimden aldın. O halde sizi saatçi Peter Sievertin Madenî bir ses duyuldu, Peter başı katlinden maznun olarak te\kif ediyo nı kaldırdı. Hans ileride loşlukta bir ka rum. napeye oturmuştu. Cebinden çıkardığı Ne.. Ben Peter Sieverti mi öl rövolveri kendisine doğru çevirmişti. dürmüşüm? Peter elindeki işi bırakmıyordu. Ça Hans Danegger sapsarı kesildi. lışmağa devam ediyordu: Kendi ifadesi böyledir. Sakın bir cinayet filân işlemeğe Öldüğünü söylediğiniz bu adam kalkışma! dedi. nasıl ifade verebilır?.. Ben bir cinayet işliyeceğim, dedi. Komiser cebinden bir nikâh halkası Çünkü senden nefret ediyorum. Çünkü aşkımın katilini katledilmiş olarak ö çıkardı. Biz bunu maktulün iş tezgâhı üzenümde görmeden gönlüm rahat etmi yecek. Öyle büyük bir sevinc içindeyim rinde bulduk. Yüzüğün bütün halkası ki. Kimse senin şakağma kurşunu sıka küçük stenografi işaretlerile doldurul nm kim olduğunu anlıyamıyacak, elim muştu. Ve işte bunlar yazılı idi. «Kahr de eldivenler var. Parmak izimi bul sokağı 9 numarada oturan Hans Danegmanın imkânı yok. Mekân şahidim de ger sevgilisini elinden aldığım için saat hazır. Ev sahibim bütün geceyi yata gecenin on birinde beni ölümle tehdid ğımda geçirdiğime şehadet edecek. Ba ediyor. Peter Sievert.» şım ağrıdığı için gayet erken yattığımı Hans hiçbir inkârın kendisine yar söyliyecek. Buradan giderken de bir iki dım edemiyeceğini ve kendini kurtara altın saat alacağım ki bu cinayet hır mıyacağını anladı. Ele geçmemek için sızlık için işlenilmiş bir cinayet telâkki herşeyi hazırlamış'ı. Yalnız birşey na edilsin. Aylardanberi bu işi en ince te zarı dikkatini celbetmemişti. O da kendi ferrüatına kadar hazırladım. Sen bu ge yaptığı ölüm tehdidine rağmen Peter ce öleceksin. Sievertin işini bırakmaması idi. Peter: Peter ölüm tehlikesi karşısında bile Kendimi müdafaa edemiyecek bir so.ğukkanlılığını muhafaza etmiş ve kenvaziyetteyim, dedi. di elile katilini adalete teslim etmişti. Hans acı, acı güldü. Peterin katili cezasını çekti, ölü inti f Benim sevgilimi elimden aldığm kamını almıştı. Dün Ankarada feci bir hava faciası oldu Bindim yiğitim, dedi, bindim. Sevgi bulutuna bindim, işte beynim döne döne gidiyorum. Düşüp parçalanmazsam ne mutlu? Genc akıncı, yanda ve arkada bulunan yoldasların bu durumu sezmelerin den ürkerek yalvardı: Yapma Meryem, öyle yapma. Görülürsek gülünc oluruz. Sevene gülünmez, acınılır. At üstünde sevgi ancak gülünç olur. Hele ağır ol, sonra konuşuruz. Söz verıyorsun değil mi, başbaşa kalınca konuşacağız, bu biçim konuşacağız! Evet, evet. Istediğin gibi! Kadın kendine bahtiyarlık getiren o şarkı parçasını artık mukaddes bir dua ayeti sayıyordu, durmadan dınlenmeden o dört kelımeyi haykırmak istıyordu. Fakat, en önde yürüyen İskender Bey, yoldaşlarınm ağzına baska bir nağme ge tirmisti, ilkin kendisi terennüme basla mak suretıle bütün akıncıları yepyeni bir şevka, deminkınden daha coşkun bir heyecana düsürmüştü. Şimdi üç bin ağız, su sözleri ırhyordu, toprağın göğsüne ve havanın böğrüne zelzeleli bir ahenk ış liyordu: Tunayı geçtik, Savayı aştık Uçsuz bucaksız yerler dolaştık Kızılelmaya vardık ulaştık Biz akıncıyız, akar gideriz Yeri gökü he^ yıkar gideriz Delikanlı, bütün akıncıları şevka ge(Arkan var) tiren bu günül sorusundaki sırrı, zevki ve Mahud ((Musadaği)) (Bastarafı birinci sahifede) filmi Tayyareyle gelen Mısırlı zengîn Berberlerin isteği reddedildi Berberler pazar tatıli için Şarbaya bir istida vermişlerdir. Bunlar Ankara ve İzmir Uraylarının ellerindeki salâhiyete ıstinaden berberlerin Pazar tatili yapmasına müsaade ettiklerini söyliyerek Istanbul Uraymın da bu müsaadeyi vermesini kullanmaktadır. Mısırlı misafirler Pera istemişlerdir. palas oteline inmislerdir. Uray hukuk müşaviri bu istidayı inceResmimiz tayyareyi ve sahiblerini lemiş, ve Şarbay salâhiyetinin buna kâfi göstermektedir. olmadığmı söyliyerek talebi reddetmıştır. Mısır zenginlerinden Ali Yesa kan «ile birlikte dün tayyare ile Mısırdan şehrimize gelmiştir. Mısır tayyaresini Teodora Buet adında bir ttalyaa pılot eser bütün dünya yüzüne yayılacaktır. Alâkadarlar bunu böylece bılmelidırler diyorlardı. Buna mukabıl filmin çevril Şehrimizdeki Amerikalılar miye başlandığını bildıren gazete haberne diyorlar? erini ileri sürenler, «filim sosyetesi bu adar para vererek aldığı eseri çevır para «Musa dağında 40 gun» filmi hak esen Amerika hükumeti kında dün de muhtelıf mehafılde tahki mekten vazgeçemez. de onu bundan vazgeçirtecek hak ve sa katta bulunduk. Bu filmi çevirecek olan âhiyetlere sahib değildir.» diyenler var Metro Goldvvin Mayer sosyetesile Amedi. Bütün bunlardan başka sosyetenin rikayı iyi tanıyan bir zat bize aynen şunenaryoda bazı tadılât yaptığı ve filmi 'arı söyledı: « Amerika kanunlarına göre Va bu şekilde çevirmeğe hazırlandığı, hatta ington hükumeti bu filmi yasak edemez. bu hususta fikrimizi sorduğu yayıntıları Hükumet ancak sosyeteye tavsiyelerde da dolaşıyordu. bulunabilir. Fakat hiçbir kanunî tedbir Bu müphem vaziyet karşısında en lcestirme çareyi Metro Goldvvin Mayer alamaz. Şu halde işin bütün ağırlığı Vaşing şirketinin Amerikadaki merkezine bir ondaki Türk elçisinin omuzlarına yük elgraf çekmekte bulduk. Evvelki gece saat ikide telsizle çek enmektedir. Elçi sosyeteyi bu filmi çe iğımız telgrafa dün sabah 11 de cevab virmekten vazgeçmeğe razı edebilırse ıldık. Her iki telgrafın suretlerini aşa mesele halledılir. Bununla beraber, bu iş öyle zannedildiği kadar kolay bir iş değıya koyuyoruz: ildir. Metro Goldwin Mayer sosyetesi Bobvogel (*) M. G. M. bir Musevi sosyetesidir. Bu itibarla para * Culvercıty Calıfornia kazanmak endişesini diğer endişelere terMusa dağı filmi çevrılecek mi? cih edebilir. CUMHURİYET İSTANBUL Eğer yanılmıyorsam, bu mesele ilk Cumhuriyet İstanbul Şimdiye kadar bu hususta verilmiş defa geçen yılın ilkteşrininde mevzuu bahsolmuştu. Sosyete hüsnüniyet gösterbir karar yoktur. miş olsaydı, bu işi bir yıl sürüncemede BOBVOGEL Aldığımız cevab maalesef ortada bırakmaz, simdiye kadar çoktan hal ' mevcud müphem vaziyeti izale edecek letmiş olurdu. Bununla beraber, belki Vaşingtonda • * mahiyette değildir. Bunun bize öğrettıği yegâne hakıkat fılmın çevrılmesine he ki Türk elcisi son dakikada sosyeteyi nüz başlanmadığıdır. Bunu memnunıyet kandırabilecektir. Muhakkak olan birşey le karşılamakla beraber cevabın sosyete varsa, sosyetenin simdive kadar bu filmi nin eseri filme çekmekten vazgeçtiği ma çevirmekten vazgecmemis olmasıdır.» nasını tazammün etmedığini de gözö (*) Bobvogel kelimesi filim sosyetesi nünde tutmak lâzımdır. ilân ve neşriyat subesinin remzidir. lhtısas Mahkemeleriv.de Anlaşılan sosyete hükumetimizin yaptığı teşebbüsler üzerine hayli pahalıya Ecnebi profesörler Gene yakalandılar satın aldığı eseri filme çekip çekmemek döndüler Bundan daha bir yıl evvel eroin sat te tereddüd etmektedir. Bu vaziyet karMezunen Avrupaya gitmiş olan Tıb maktan ötürü altışar ay hapse mahkum şısında Vaşington elçimizin teşebbüsle edilmiş olan Eleni ve kocası Hüsamettir rine devam etmesi bugün her zamankin fakültesi cerrahî profesörü Nissen, matekrar sekizinci ihtısas mahkemesine ve den daha fazla lâzımdır. Çünkü sosyet razî teşrih profesörü Şuvartz, göz hastarilmişlerdir. Bu iki sabıkalı kaçakçmı bir kere filmi çekmiye başlarsa buna mâ hkları profesörü İgersaymer ve genel ikinci gelislerıne sebeb yeni yakalana ni olmak pek güç, hatta belki de imkân hastahklar profesörü Obendorfen dün bir eroin kaçakçısının elindeki eroınleı sız olacak, memleketimiz ve milletimiz a Avrupadan dönerek Üniversite Reklöbu kan kocadan aldığım söylemesidir. leyhinde iğrenç iftiralarla dolu olan b rünü ziyaret etmişlerdir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: