14 Eylül 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

14 Eylül 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

14 Eylul 1933 CUMHURÎYET Dünyayı dolaştım Cehennemden bir parça olan Kantondan sonra... Pek az Çinli olan Şanghaya geldik Burası şehir değil, Uluslar panayırı! Bu Babil Kulesinin lisam Amerika dilidir. Tanıtmak için hullantlan ifaret ise dolardır! 5 Şüphe Bir yerde bir tayyare kazası olmuş. Oranın gazeteleri hâdiseyi, ilk günü şöyle anlattılar: Bir pilot, şehir civarında talim yapı yormuş. Bir aralık motore sakatlık gel miş, işliyememiş. Pilot tayyareyi hemen yere indirmeğe mecbur olmuş. Uçmak ta olduğu yerde düz bir meydanlık varmış. Etraf baştanaşağı ormanlık. Fakat o düz meydanda on beş yirmi çocuk oyun oynamakta imiş. Pilot, çocuklara bir zarar vermemek için bir dakika bilc dü şünmeden dümeni ormana doğru kıvır mış ve ağaclara çarparak feci şekilde ölmüş. Uçaklarımızın yarışı bugün öğleyin bitiyor Tayyare böliiklerimizin aldıkları neticeler, Ankaradaki Başhakeme bildirilerek müsabakayı kazanan bölük ilân edilecektir Divanıharb mi bu? Vergileri realiteye daha uygun bîr şekilde tesbit için doktorlan sınıflara ayırdılar... Bu ayırma işini Etıbfca Muhadenet Cemiyeti üzerine aldı... Yapı » lan tasnif doğru mu yanlış mı bilmiyorum... Fakat birçok doktorlar, bu tas • nifi yerinde bulmamışlar, tashihi için Etıbba ve Muhadenet Cemiyetine ba$ vurmuşlar... Bu başvurmaya karşı a! dıkları cevab şu: Odanın verdiği kararlar kat'idir..« Kabili temyiz dahi değildir. * •* Bu kararı okuduktan sonra şaşala dım... Yanlış anladığımı sandım, bir daha okudum... Kur'an ayetleri münakaşa, ve itiraz kabul etmez... Divanıharb kararlan, istinaf ve temyiz edil mez... Bunlara amenna... Fakat meslekaşlarının menfaatini korumak için yapıan bir teşekkülün verdiği kararlar Kur'an ' ayeti, divanıharb kararı mıdır? *** Benim bildiğim, meslekî teşekküller, ancak, mesleğe aid meselelerde kat'i hiikümler verebilirler... Vergi tarhı gibi, içtimaî hıfzıssıhha gibi, cemiyetle alâ kadar meselelerde kat'î hüküm vermek kararı cemiyetin, cemiyet kanunlannın • dır. Kanunun eJüıe düsen her mesele dahi kabili irfrar ve kabili temyizdir. Meslekî bir teşekkülün, böyle bir karar ve rebilmesi kanunun fevkinde kanun yapabilmesi demektir ki, bu da ancak bir oligarşide mümkündür. (Fransız edibi Francis de Croissetnin konferansım vakle devam ediyoruz.) Kanton! Hiçbir yerde buradaki ka Haberi okuduğum zaman adeta göz dar eziyet çekmedimdi: Yemeğimi üç Icrim yaşardı. Bu, hergün duyduğumuz defa yarıda bırakıp duş yapmağa mec bur oldum. bayağı tayyare kazalarına benzemiyor Bundan birkaç sene evvel hücuma du. Küçük, masum yavruların hayatını uğrıyan arsıulusal bir müessesede bakurtarmak için, kendininkini tereddüd rınıyordum. Burası bir hapisane avlu süz feda etmek! 1yi ve güzel şeylere tasundan farksızdır. Esasen Kanton ce pan tarafımız bende, bu yüksek ruhlu hennemden bir parçadır, fakat çok headama karşı bir sevgi uyandırdı. Onu yecan uyandırır. yirmi dört saat unutamadım. Belki de Orada, Çınlılerin kaynaşması denilen hiç unutamıyacaktım. şeyi gördüm. Sankl bir pasta üzerine üFakat bir gün sonra, gene o gazete şüşmüş, ısırmaktan başka bir şey dü şünmiyen bir sinek bulutu. Bir tek gülerde şunu okuduk: zel bina yok. Tayyarecilerimiz 15 namaralt uçaktan iniyorlar «Dünkü kaza hakkında tahkikat yaEski Çindeh kalan son mabedler de (Bastaraft 1 incı tahitede) pılmıştır. Tayyare niçin ağaclara çarp keme bıldırecekler ve bu surelle Türkiye yıkılmış, birkaç tanesini, garaj haline at 16 da şehrımiz üzerine gelerek ayni turu müsabakasını kazanan bölük anlatı? Hakikaten pilot çocuklan korumak getirmişler. Her tarafta, pis, girift ve i 15 dakika bombardıman etmiş ve şılarak kupalar kendilerine verilecektir. mı istiyordu, yoksa direksiyonun idare kalabalık sokaklar, iki sıra Amerikan Yeşilköye inerek geceyi Yeşilköyde geMüsabakayı, hangi bölük kazanmış sini kayıb mı etmişti? Burasını anlamak vari modern, fakat içinde bir tek Ameirmiştir. Bu bölük bu sabah saat altıda olursa olsun, herhalde ilk defa yapılan kabıl olamamışhr.» rikalı bulunmıyan muazzam mağazlar Mefhur Çin aktSrü Mai Lan Pang ekrar havalanarak müsabakaya devam Türkiye turu müsabakası, çok muvaf Bu habere müthiş sinirlendim. Faydala çevrili geniş caddeler... Şanghayda bir temıilde (yanmdaki sı olmıyacak birşeyi ne diye araştırmağa kadın da erkektir) Pek çok sinema var. Perdede, Holi vudda çevrilen en son filimler seyre vardır: Amerika dili. Anlaşmak için ge kalkarlar? Bir netice elde edemedilerse diliyor, fakat salon örümcek ve ekseri nizden bir iki kelime ingilizce söylemek bunu ne diye yazarlar? Kimseye zarar ya akreb dolu! kâfidir. Tanışmak için kullanılan işaret vermeden ölmüş bir adamdan şüphelenYolculuğumu bir Fransız ganbotile ise dolardır! mekte, ona karşı duyulan güzel hisleri Şanghayda her şey yasaktır. Fakat, silmekte mana var mıydı? yapmıştım. Genc deniz sübayları, bana lokantaları gezdirdiler. Oraya mahsus hakikatte, her şeye göz yumululur. bir yemek olan yılan yemek isterseniz, Afyon, orada, çoktanberi bir suç ol Fakat artık olan olmuştu. Şüphe, sinYılanlar sokağını tavsiye ederim. Kan maktan çıkmış, harcı âlem olmuştur ve si bir yılan gibi içime girdi, yerleşti. Ya çocuklan düşünmedise, ya kendi ton, en mendebur şeylerin, en san'at bugün bir mondenlik alâmetidir. canını kurtarmak için herşeyi gözc ala kârca pişirildiği Çin şehridir. Şanghay acayib bir şehir. Seyre deKanton, gece ışıklara bürününce baş ğer hiçbir şevi yok. Fakat hep görü bilecek bir adam idise! ka bir şehir olur. O zaman, burası, lecek şeylerle dolu... Yirmi dört saat sevdiğim, kendisi için Şanghava pek çok şeyler borclujTum. gözyaşı bile döktüğüm adama karşı içim«sampanglar> ın, yani rıhtıma bağlanÇin tiyatrosunu orada tanıdım. mış gemilerin şehridir. de artık hiçbir güzel duygu kalmamıştı. Mai Lan Fang oynuyordu. Tiyatroda Bu gemilerde alüfteler yaşar, misafir O, belki çok iyi bir adamdı. Fakat bikabul ederler, gencler burada kumar hiç boş yer kalmamıştı. zim içimiz, arasıra o kadar çirkin oluyor Çinlıler tiyatroya bayılırlar. Mai Lan oynar, sevişir ve vakit geçirirler. Bu gemilerden bazısı lokantadır. Fa Fang en gözde aktörleri, daha doğrusu ki... N. .kat, bu yüzen evlerden çoğu, tahminle aktrisleridir. Pürşiir Çin tiyatrosunun Dün gelen uçak bölüklerimizden birinin rasıd ve pilotları anlasılan bir yatak odasından ve ca klâsik kahramanlarını canlandıran o mekânh, gözle görülen, pırıl pırıl bir dur. Otuz sekiz yaşında olan bu adam, edecektir. Bugün, öğleden evvel buradan fakiyetli olmuş, birçok bölüklerin beraküçük salondan mürekkebdır. îçi, küsahnede, on sekiz yaşında bir kız gibiIzmire kalkmış olan bölük Yeşilköye ge ber uçuşu gibi büyük hava gösterileri yaçüoülc orlrOEtralarla dfjlll bütüll bU â dir. Japonyada olduğu gibi, klâsik ti Marmara Hasan kumaı lecek ve bu suretle müsabaka saat tam pılmamış olmasına rağmen, hergün bir lem, titrek ışıklarla aydınlanır ve su vatrova kadın artist kabul edılmez. Mai 12 de bitmiş olacaktır. Bu müsabaka kaç bölüğün Türkiyenın yedi büyük şehoynarken yakalandı yun içinde kımıldar. Lan Fang her Çinli aktör gibi mükemlarda hakemlik etmiş olan sübaylarımız rine inip havalanması, herhalde havacıAyni zamanda, hem Neuilly panayırı, mel bir dansördür. Birlikte dans ettiği Tanınmış sabıkalılardan Marmara aldıkları sonuclan Ankaradaki başha lık için, iyi bir propaganda teşkil etmiştir. hem binbir gece masallarından biri artistler erkektir. Fakat kadından ayırd Hasanın evvelki gün Yemış taraflarında hissini verir. Bu sudan yollar üzerinde, edemezsiniz. Abdüllâtif, Şefik, Hayri, Kamber, AIı Bir Çin tiyatrosu, hele yazın, çok gü ve Fevzi ile birlikte kumar oynamakta içinde daha mütevazı ve düşkün alüftelerin yaşadığı müteharrik sampang zel şeydir. Salon, baştan başa beyaz olduğu zabıtaca haber alınmış ve hepsi dır ve yer yer, pembe, mavi, yeşil, mor larla dolaşılır. kadın esvablarile çiçeklenir. Kımıldı bir arada yakalanarak adlıyeye verılmiş*** lerdir. Sultanahmed sulh birinci ceza îlk bakışta bir Çin şehri olan Şang van binlerce yelpaze, vantilâtör yerıni mahkemesinde sorgüları yapıldıktan sonhay, bir İngiliz şehri olan Hong Kong tutar. Başaktörler konuşmazlar. Biraz ku ra birer lira para cezasına mahkum edildan daha az Çinlidir. Şanghav hemen hemen Amerikalıdır. Adına, Uzakdo lak tırmalayıcı bir nevi şarkı söylerler. mişlerdir. Mai Lan Fang şarkı söylerken, seyir ğunun Nevyorku diyorlar. Volkanik bir borsası var ki, bir saat ciler, bana İspanyolların «Olle> nida içinde servet kaynakları kurutur, ya sını hatırlatan boğuk takdir avazeleri İngiliz elçiliği işgüderi hut. etrafa altın lavları saçar. Binaları fırlatıyorlardı. Cırlak bir mızıka, gü Karısile beraber mezunen Londraya makine gürültüleri ve telsiz cazırtıla rültücü bir gong, kulakları delen bir %akım çalgı aletleri, sahnedeki harekete giden İngiliz elçisi Sir Persi Loren memrile doludur. Limanı gece gündüz usjulleketimize dönünciye kadar elçilik işlerine dar. Mağazaları, lokantaları saymakla ahenk uyduruyor. Son derece uzak olan ve bundan bir işgüder Morgan bakacaktır. bitmez, sinemaları ve dansingleri hıncahınc doludur. Her dakika. her dilde ga kaç yıl evveline gelinciye kadar, de zeteler çıkar. Orada herkes hararetle korla kat'iyyen alâkası olmıyan bu ti aya sığınıvor. Çinlilerin ayı temsil edişçalışmakta ve herkes hararetle eğlen yatro, son derece çıplak bir san'attir. leri çok parlak: Üzeri karlı bir dekor Bu noktadan, bazı bazı, Şekspir tiyat mektedir. kanadı, bir disk. mavi bir ışık, işte ay! Yeşilköye inen bir tayyareye "bomba yerleştirüiyor rosunu hatırlatır. Fakat bu sadelik, kaŞehir değil, panayır; bir uluslar paOlur ya, neye olmasın? nayırı! Bu şehri dolduran ulusların res rısık olmasaydı, Çinli olmazdı. Kulisleri gezdim. Aksesuvar ve kos Yumurta tacirlerinin uğradıkBununla beraber sahne hareketlerini Her çeşid kibrit bulunacak mî sayısı kırk altıdır; üsttarafını siz tüm odasını gördüm. Aktörlerin ve takib edebildim. On birinci veya dokuKibrit İnhisarı sosyetesinin kırk paraları müşkülât hesab edin! zuncu asra aid bir efsane temsil edili aktristlerin makyajını seyrettim. Re ya satılan küçük kutuları yavas yavaş Her diyardan gelen finansçıların. Türkofis yumurta ihrac tacirlerinin yordu. Hangi asra aid olduğunu şimdi jisörün «sahneye!» diye bağırışını dinpıyasadan kaidırdığını yazmıştık. haydudların, tüccarlann, göçmenlorin pek iyi hatırlamıyorum. Orada, asurla ledim. Çince bağırıjordu ama her hal yumurta çıkardıkları yerlerde gördükleri beldesi olan bu şehirde her cins avanBu itibarla hükumet sosyeteye piya de söylediği bu idi. Çok iyi bildiğim ha müşkülâtı tesbit etmiş ve bu hususta bir sadaki kibrit çeşidlerini muhafaza etmesi türye, her iklimden gelen talebe, her rın, o kadar az önemi var ki! Hafif meşreb, fakat gayet temiz bir raretli bir faaliyet ve kargaşalık hü rapor hazırlamıştır. Yumurta tacirlerinin deniizde sefer eden gemici, her çeşid ve yurdun her tarafında ihtiyaca uygun asker; her akşam, dünyanm her köşe genc kadın artık bunu nasıl isterseniz küm sürüyordu. bu husustaki dilekleri gözönünde tutula miktarda çakmak taşını satışa çıkarmasını öyle tefsir edin müstebid bir adama sinden gelen kızlarla buluşurlar (Arkası car) rak izalesi çareleri araştırılacaktır. tebliğ etmiştir. Bu Babil Kulesinin bir arsıulusal dili armak istemediği için, son perdede, SABİHA ZEKERİYYA Kültür Bakanının yaptığı tetkikler (Baştarafı birinci snhifede) müfettişlerin iştirakile bir toplantı yapılmıstır. Bu toplantıda Kültür Bakanı, Istanbulun mekteb ihtiyacı hakkında etrafh ızahat almıştır. Haber aldığımıza göre Istanbulda yeniden üç orta okul açılacaktır. Bunlardan birisi Ortaköyde Eskişehir yatı mektebi binasında açılacaktır. Saffet Arıkan bu işler hakkında kendisile görüşen bir muharririmize: « Bu hususta bir şey söyliyebilmek çin tetkikicrimı bıtırmem lâzımdır. Bu da birkaç gün meselesidir. Maamafih okulsuz talebe bırakılmıyacaktır» demiştir. Kültür Bakanının îstanbulda bulun masından istifade edilerek birçok ilgililerin de iştirakile lise ve orta okullara aid imtihan talimatnamesi gözden geçirilecektir. Bu husustaki hazırlıklar bitmiştir. Yeni talımatnamenın bu ders yılında tatbık edılmesı için çalışılmaktadır. Bundan baska köy okulları için de görüsmeler oIacaktır. Bu yıl köy okullarına büyük önem verilmektedir. Bundan sonra köy okullarında yalnız köy çocuklan değil, bütün köylülcr de okutulacaktır. Dün Kültür Direktörlüğüne gelerek incelemelerde bulunan Kültür Bakanı Saffet Arıkanla görüşmek için kendisine müracaat eden sazetecilere Bakanhk Hususî Kalem Direktörü Nihad Adil pek fena muamele etmiştir. Sayın Bakanımızın, gazetecilere karşı gösterdi^i büyük nezakete teşekkür ederken Hususî Kalem Direktörünün bu beklenilmiyen hareketinden dolayı tees «ürlerimizi bildirmeden geçemiyeceğiz. ADLtYEDE ECNEBİ MEHAFİLDE Sarayındaki zengin mobilyalann büyük ve mühim satışı hakkındaki ilânı 10 uncu sahifemizde mutlaka okuyunuz. Sabık Nazime Sultan Yazan: Klod Ane Bir akşam onu Baron Kortiufun evine götüren karşı konulmaz istek hatırından çıkmamıştı. Bu fevkalâde güzel kadının yanmda niçin kalmamıştı? Niçin Aryana dönmüş ve beraberce Kırıma gitmışlerdi? TaNevyorkta bile, işlerinin onu Moskovaya göndereceği fikrile sevincden titrern^ti? Sonra gaddar çarpışmalarla dolu bir kıs, merhametsiz bir karjılaşma... Şimdi ise işler haddini aşmış ve Konstantin nihayet kararını vermişti. Aryanı yanında daha birkaç gün alıkoyabilmişti, fakat şehir kenarındaki küçük ev meselesini öğrendiği zamandanberi biliyordu ki bir an için birbirine meczolan hayatlan aynlacaktı. Daha şimdiden kafasında bir Petersburg seyahati kuruyordu. Yalnız gidecek ve geri dönmiyecekti.... Biraz labır... İslerini tanzim edecek kadar bir zaman... Belki de birkaç hafta... Her ne " Cumhuriyet „ in edebf romanı: 44 Çevirenlen F. Varal ve F. Osman olursa olsun, beklemesini bilecekti. Esasen bundan sonra neden korkabilirdi? Aryan artık ona ıstırab veremezdi. Bir gece yemeği Senebaşı arifesinde gece yemeğini Moskova haricindeki Jahrda başbaşa yediler. Aryan bol bol şampanya içti ve neşelendi.Sahnede bir çigan orkes trası tuhaf tuhaf havalar çalıyordu. Geceyarısı, Aryan kadehini Konstantine vererek onunkini kendisi aldı. Gelecek sene bugün gece yemeğini kimbilir kiminle yiyeceksin? Ya ben kiminle?.., Neyse, gelecekten bize ne, şimdi içmemize bakalım! Ve kadehini boşalttı. gürültüsünün Davetlilerle orkestra ızun zaman çalkandığı geniş solanda kaldılar. Aryan etrafında olup bitene, öpüşmelere, belleri saran kollara aldırış etmiyerek harikulâde çocukluğunun hikâyelerini ve dünyayı nasıl anladığını tatlı tath anlatıyordu. Konstantin ona iğılmiş, dinliyordu. Aryan bitirince: Sana o zaman, çocukluğunda rasgelmek isterdim, dedi. Seni mutlaka kaçırırdım. Çok makul ihtiyar kadmlarla tehlikesiz fakat bilgi dolu erkekler seni benim için bir köşede büyütürlerdi. Onlar sana dans, şarkı, belâgatle ince şiirler öğretirlerdi. Onlar vücudünü Esther (tarihte güzelliğile meşhur Yahudi kızı) gibi, üç sene güzel kokulu mayiler içinde banyo ede ede billurlaştırırlar, sonra, kemale geldiğin zaman törenle bana getirirlerdi. Aryan taklid edilemiyecek bir zarafetle sol omzunu silkerek: Eğer şımdıki gibi olmasaydım beni sever miydin zannedıyorsun? Benı ilkönce elde eden sen olurdun, bu, o kadar büyük bir istifade mi sanki? Sonra da beni hemen bırakıverirdin ve olup biterdi! Çıktılar. Gece soğuk ve karanlıktı. Bir kızak arabasına binip arabacının arkasına saklandılar. Kızak büyük bir süratle Moskova yolunda koşuyordu. Aryan Konstantine sokuldu. dedikleri gibi değildir. Bir deli söyledik zel doktor Vladimir İvanoviç girdi. Bize Biraz sarhoşum, dedı*. Geçen sene lerinde ve yaptıklarında doğru bir man doğru geldi, benim yanıma oturdu, gözbugün cenub eyaletlerinde idim. Bir ge tık olduğuna kanıdır. Onu zorlıyan gizli lerimin içine baktı ve dediğine göre «kence yemeği tertıb edılmış ve ben de bugün sebebleri bilmiyoruz. Sade yaptıklarını disine yeni bir saadet getirecek olan» yekü gibi fazla şampanya içmiştim. Fakat görüyor ve kaçırmış olduğuna hükmedi ni senenin şerefine içti. Ne düşündüğünü bana nezaret etmek için sen orada de yoruz. Bununla beraber o da, belki de bi anladım ve gizli bir kuvvet tarafından itiğildın... zimkinden daha mükemmel ve bizim lerek: Konstantin yumruklarını sıktı. Arya hakkında hüküm vermediğimiz samimî « Yeni senenin şerefine» diye karnın ona itiraf edeceğı şeyı öğrenmek ıçın bir mantığa tâbidir... şılık verdim. Konstantin lâtife ederek: kendisinde bir defa daha marazî bir isO konuştuğu anda, o zamana kadar tek duydu. Metresine doğru iğilerek Ah! Seni gidi küçük filozof seni, kendimden uzaklastırdığım ve bana birona tatlı tatlı fısıldadı: dedi. denbire karsı konulmaz gibi gözüken bir Şampanya birçok şeyi mazur göKendisimn rahibin bıçağını bek hevese kapılıp gideceğimi hemen anlarür. Eğer hıkâyen hoşsa, bana anlatsana. lıyen bir kurban vaziyetinde olduğunu dım. Varvara teyze, benimle olan uzun I Iavır, sana hiçbir şey söyliyemi hissediyordu. mübahaselerinde, iki senedenberidir dokyeceğim. Beni anlamıyorsun. Sonra da Aryan ciddiyetle söze tekrar başlatorun meziyetlerini metede ede bitire bana karşı korkunc bir şekilde sert dav dı: miyordu. Bu, erkeklerin fevkinde bir raı..yorsun? Şurası muhakkaktır ki bizim maninsandı! Varvara teyzenin on sekiz dosArtık bir kelime daha söylemeksizin tığımız çok incedır. Ekseriya bu veya şu otele vardılar. Konstantinin gene sinir şekilde hareket ederiz. Bunu yapabildi tunu ihtiva eden listesinde onun gibisi yoktu. Öbürleri, bu yeni Mesihin havaleri ayakta idi. 5imizi, şunu yapamadığımızı zannedeÇay icerlerken Aryanı yanına aldı. riz. Bir kadeh fazla şampanya içtik mi... rileri idi. Varvara teyze onu o kadar Alay ede ede ve gülerek okşadı. Sonra hemen birdenbire değişiriz... Noel gece metetmişti ki sonunda merakıma dokunkafasında yer eden sabit fikre gelerek: si Londra otelinde gencler kendi aramız du. Vladimir İvanoviçin fevkalâde me» zivetleri nelerdi? Bir kadınm merakmî Itirafa başla bakalım, küçük ca da dansediyorduk. Bu akşamki gibi çinavar. Hayatını ne de güzel anlatmasını ganlar, şarab, sonra senin görmediğin bi uyandırmak hiç te akıl kân değildir, zim oranın muhıtı ve insanı şarabdan da çünkü bu şeytanın tesiri altında hareket bilirsin. Bazı öyle zamanlar oluyor ki ken ha çok sarhoş eden mükâlemeler... He eden bir kadın neler yapamaz ki? dimi çıldırmış zannediyorum... Delilik men geceyarısı oluvermişti... Salona gü(Arkan var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: