7 Ekim 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

7 Ekim 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CDMHURtTET / Birlnciteşrin 1935 Küçükj hikâyej Ufürükcu •• Yazan: Ercümend Ekrem Talu meharetlerini artırmakla vakit geçiriyorlardı. Bu, böyle süremezdi. Elbirliği edip, resmen hükumete başvurdular. Memle kette üfürükçülerin hekimlik etmelerini kanun yasak ediyor, medeniyetin yüz karası olan bu herifleri enselediği gibi kara dama tıkıyordu. Nurullah Şâfi Efendinin de yasalara meydan okumasına elbette ki göz yummıyacaktı. Aradan birkaç gün geçmiş, geçmemişti kı, bahçesındeki ceviz ağacının altm da, keyifli keyifli sabah kahvesini içmekte olan Nurullah Şâfi Efendiye, melon şapkalı, bıyıksız, tombalak yüzlü bir ziyaretçi geldi. Sizi bana çok sena ettiler de, kendimi baktınnağa geldim! dedi. Çok iyi ettiniz.. Buyurun.. Hoş geldiniz! Içeriye girdiler. Nurullah Şâfi Efen di sordu: Derdiniz nedir, bakayım? Nasıl diyeyim, bilmem ki? Her tarafım sızlryor. Peki! Soyununuz da bir muayene edeyim. Hasta soyundu. Nurullah Şâfi Efendi kendisini uzun uzun muayene etti. Sonra, oturttu; okudu, üfledi; ve oradaki camlı dolabdan bir paket toz çıkarıp, uzatarak: Sabah, akşam, bu tozdan birer kahve kaşığı yutarsanız, bir şeyiniz kalmaz! dedi. Eksik olmayın. Borcum nedir? Ne ki gönlünüzden koparsa! Lâkin, hasta birdenbire bir kahkaha attı ve cfddiye şaka katarak: öyle mi? Gönlümden ne koparsa mı?. diye sordu. Benim gönlümden, maalesef sizi tevkif kopuyor. Ben İlçebayhğın poli? komiseriyim! Nurullah Şâfi Efendi, asla istifini bozmadı. Teşerrüf ettim!. dedi. Lâkin beni ne diye tevkif ediyorsunuz? Onu anlamıyorum. Anlamıyacak ne var? Üfürükçülüğün kanunen yasak olduğunu bılmi yor musunuz? Ben ufürükçü değilim ki! Ya? Ben hekimim. Diplomasız hekimlik te aynî kapıya çıkar. Kim diyor size benim diplomasız olduğumu? Bu son cümleyi tekellüm etmekle beraber. Nurullah Şâfi Efendi deminki camlı dolaba koşmuş, oradan çekip getirdiği çarşaf kadar bir hekimlik diplomasını komiserin göz önüne koymuştu. Zavalh komiser, şaşkın şaşkın, bir bu vesikaya, bir de Nurullah Şâfi Efendinin yüzüne bakarken, o da şu izahatı verdi: Evet, komiser bey! Diplomalıyım. Fakat çok rica ederim, duyulmasın. Zira, halk benim diplomalı hekim olduğumu öğrenecek olursa bir daha semtime uğramaz. Ben ise, ne yapayım? Geçinmeğe muhtac, fıkara bir adamım. Büyük şehirlerde is bulamayınca, işte buralara düştüm. Allah aşkına rızkıma mâni olmayınız. Yalvarırım size!. Musadağmda 40 gün f ilmine dair Neşriyatımız Almanyada büyük alâka uyandırdı Bir Amerikan filim şirketinin, aleyhimizde iftiralarla jiolu «Musa Dağında kırk gün» isimli, Yahudi eseri olan bir kitabı filme çekmek istemesi üzerine yaptığımız neşriyat hatırlardadır. Bu neşnyatı nazan itibara alan dost Amerika hükumeti tavassutta bulunmuş, filim ;irketi de bu romanı filme çekmekten vaz geçmişti. Almanyada bulunan arkadaşımız M. Nermiden aldığımız bir mektub, ya zılanmızın Almanya matbuatında ve Almanya efkân umumiyesinde büyük bir alâka ile karşılandığını bildiriyor. M. Nerminm mektubile beraber gönderdiöi Alman gazete kupürleri de Almanlann bize hak verdiğini göstermektedir. Arkadaşımızm mektubunun bazı kı sımlarını asağıya dercediyoruz: 15.9.1935 günlemecli Cumhuriyette «Musevî yurddaşlarla hasbihal» başlığı altmda bir yazı çıktı. Bu yazının özü politika haberi olarak Alman radyosu Deutschland Sender Königs Wuster hausen) ile bütün Alman radyolanna verildi. Ayni yazının özü, bütün iriliufaklı Alman gazetelerinde de basıldı. Ben yıllardanberi Türkiye üzerine çıkan yazılan toplar ve tasnif ederim. Sizi ilgilendirir diye vesikalar kolleksiyonumun bu parçalarını size sunuyorum. Gerek bu yazıdan, "gerekse radyonun neşriyatından anlaşılacağı gibi, resmı Almanya, Musa Dağı filmi işinde bizim tezimizi benimsemiştir. Alman neşriyatının, biliyorsunuz k, tesir sahası çok geniştir. Onun için yazınızın da tesiri çok geniş olmuştur. Musa Dağı filmi, yaptığım araştırma lara göre iğnesinden ipliğine kadar tam bir Yahudi teşebbüsüdür. Türklerin Yahudilere karşı gösterdiği yüksek erkekliği yeryüzünde hiçbir ulus göstermemiştir. Hatta Yalvaç Süleyman bile. Süslü sa raylarını yaptırmak için Süleyman Ya hudilerin canım burnuna getirmişti. Halbuki, biz, onların bir kısmını ölümden ve işkenceden kurtardık. Ölümden ve işkenceden kurtardık, diyorum. Çünkü, îspanya Yahudilık için böyle bir cehennemdi. Yahudilerin mukaddes kitablarda bekledikleri kurtarıcı rolünü biz gördük. Kurtuluş Savaşımızda Cermen gaze teleri kurtuluşumuzu yürekten isterlerken, bizim sesimizi dünyaya işittirmeğe çalışırlarken Alman dilinde çıkan Yahudi gazeteleri, kötülük yapmak için ellerinden geleni yaptılar. O vakit Almanyanın en büyük gazeteleri Yahudilerin elinde idi. Hitler bu isi temizledi ve iyi de etti. Çünkü hiçbir ulus politika ve propaganda vasıtalarını küçük bir ekalliyetin eline veremez. Almanyada eski Yahudi gazeteleri bugün de çıkmış olsaydı, Almanyada Musa Dağı filmi lehine yazılacak yazı lann sonu olmıyacaktı. Fakat, Hitler rejimi bugün bizim tezimizi hemen benim siyor. Ama, bu, onlann da işine geliyormus. Bundan ne çıkar? Bizim işimize gelen şey, neden bir kerecik olsun Yahu di'isin isine gelmemiştir? İbrahim Nom (Avram Naum), Te kin Alp (Moiz Kohen) gibi damarîannda Turan ruhu dolaşan, Altay sesi ürperen, Kubilây çağı coşan Yahudile rin çoğalmasını kim istemez? Fakat bunlar geniş çölün tektük çiçekleridir. M. NERMl Iş kanunu lâyihası Fakının Molla Hüseyin bir vakittir çok kötülemişti. Zavallıcığın, lokma ağzında büyüyor, midesi bir şeycikler alinıyor, dermansızlıktan dizleri kesili kesiliveriyordu. Onun bu hali içler acısı idi. Adamın en tasalı zamanında, içinde keder namına, derd namına ne var ne yoksa, neş'esile silip süpüren bu gamsız, kaygusuz insan temel çivisine dönmüştü. Suratı bir limon ayvası kadar sarı, elleri, kolları, bir aylık çocuğun ellerile kollanndan daha gücsüzdü. Karısı, kızanlan onu böyle günden güne düşkün görmekten kahırlanıy&^lardı. Bir sabah, ona, kapısının önünde miskin miskin güneşlenirken rastlıyan Nu rullah Sâfi Efendi: Baksana, Molla Hüseyin! dedi. Ne vakit istersen, bana gel de seni iyi edivereyim, olmaz mı? Bu Nurullah Şâfi Efendi, üç ay evvel, îstanbuldan buraya, Koçkatan na hiyesine gelmiş, bir ev satın alıp yerleşmişti. Bahçesinde öteberi yetiştirmekle meşgul oluyor, bir tarafa çıkmıyor, kimselerle de çokluk görüşmüyordu. Nahiye halkı, onun mütekaid bir subay, filân olduğunu ve aldığı azacık tekaiid aylığile büyük şehirlerde geçim zor olacağından ötürü buraya göçtüğünü kestiriyorlardı. Zaten, öteki, berikile pek sık görüşme mekle beraber, herkese karşı da iyi davrandığı için, hüviyetini pek te o kadar ince eleyip, sık dokumağa lüzum gör miiyorlardı. Bu itibarla, Nurullah Şâfi Efendinin karanlıkta kalmağa mahkum gibi görünen varlığı, birdenbire, beklenmedik bir önem alıverdi. Canından bezdiği için, çağrısına ko şan Molla Hüseyin üç günün içerisinde iyi olmuştu! Evet: Nurullah Şâfi Efendi ona zorlu bir nefes etmiş, eline de bir şişe ilâc kıstırmış ve üçüncü günün so nunda eskisinden daha dinc, daha sağ lam bir Molla Hüseyin meydana koy muştu. Öyle ki, on sekizinde, güveylik bir delikanlı sanırdınız. Bu hâdisenin, Koçkatanda nasıl gü rültü yaptığını tasavvur edebilirsiniz. Memlekette artık başka lâf yoktu. İlle Nurullah Şâfi Efendi! Varsa o, yoksa o! Meğer nelere gücü yetiyormuş ta, belli etmiyormuş, mübarek adam! Bittabi, sizin de tahmin edeceğiniz gibi, aradan bir hafta geçmeden, Nurullah Şâfi Efendinin ufacık evi gelen hastalarla dolup dolup, boşalıyordu. En uzak köylerden, sınırları bitişik nahiye lerden, derdlerine derman arıyanlar buraya koşuyorlardı. Gün oluyordu ki, evin içerisine sığamıyan hastalar, ta camiye kadar, sokağı dolduruyorlardı. Ve, Tann vergisi olan zorlu nefesile ufaktefek sunduğu ilâclar sayesmde, Nurullah Şâfi Efendi, hemen herkesi iyi ediyordu. Daha bunun kadar keskin bir Ufürükçü dünya yüzüne gelmemişti! Ancak, onun bu muvaffakiyetlerile, yedi iklim dört köşeye yayılan şöhreti, kaza merkezindeki hekimle eczacınm hiç te işlerine gelmiyordu. Artık onlarm semtlerine kimsecikler uğramaz olmuş tu. Doktor da, eczacı da sinek avındaki Tehlikeli işlerde çalışan amele sigorta ettirilecek Sigorta prim ve masrafları iş sahibi tarafından verilir ve bu paralar ücretten kesilmez RADYO Bu aksamki program J> İSTANBUL: 18 bayanlara jimnastik dersf, AzaHe Tarcan 18,20 sahne musıkisi 18,40 hafif musiki 19,20 spor konuşmaları, Said Çelebi 19.50 Rumen halk musikisi, Estegaço ve arkadaşları 20,30 Bedrive Tüzün iştirakile radyo caz ve tango orkestraları (türkçe sözlü eserler) 21.35 son haberler, borsalar 22,50 plâk neş» riyatı. VİYANA: 17,10 konser 18 konuşma 18,20 gramofon 18,55 konuşmalar, haberler, hava raporu, ulusal yayın 21,05 Linzden nakil 22.05 Fausta aid musiki parçaları 23,15 eğlenceli konser 23,40 kitablara dair 23,55 konuşma 24,10 konserin devamı 24,50 cazband takımı. BERLİN: 17,35 at sporu 18.05 Ştutgarttan • * 19.35 musiki aletleri 19,55 orkestra konseri 20,45 günün akisleri 21,05 haberler 21,15 Münihten 23,05 haber ler 23,30 konuşma 23,45 gece konseri. BÜKREŞ: 18,05 konferans, radyo orkestrası, şan konseri 19,05 konferans 19,25 radvo orkestrası 20,20 gramofon 21,20 konser: Şumanm eserleri 21,55 şan konseri 22,20 Amerikan filimlerinden parçalar 22,35 haberler 22,50 bir lokantadan naklen musiki 23,50 ya bancı dillerde haberler. Ercümend Ekrem TALU Güzel bir kız ve sevgilisi, Merak ve Heyecan Aşk ve Zevk BEN BRiGiTTE HELM'in fevkalâde filmi : T Ü R K ' te Yakında S E N i N i M GAAL'in FRANZISKA Parasız lisan dersleri ' K U Ç Ü K "Cumhurlyet,, in böleml: 54 En gUzel filmi A N N E Eminönü Halkevinden: Parasız lisan kurslarımız yakında uaşnj acaKtır. j>evam euıie*. lan^enıe rin her gün büroya baş vurarak kayidlerini yaptırmaları ilân olunur. başka bir teklif yapacağım Alis. Isterseniz bu akşam bir daha bu meseleden bahsetmiyelim ve yarın sabah sizinle beraber rüyanızı tefsir edebilecek birisıni anyalım. Siz kendi vazifenizi yapsanız daha iyi edersiniz. Zavalh bir genc kıza verdiğiniz sözü unutarak onu hâlâ ha pisane köşelerinde çürütüyorsunuz. Ben asıl katili bulmak için elim den geldiği kadar çalıştım ve icab eden araştırmalan da yaptım. Ne gibi araştırmalar yaptınız bakayım? Biliyorsunuz ki hademeler her gece kapıyı açmak için sıra ile nöbet bek lemektedirler. O gece nöbet Maksimin oda hizmetçisi Adolfta idi. Bu hademe 3 mayıs gecesi kapıyı yalnız bir defa o da geceyarısından iki saat sonra dönen Margrit için açtığını söylüyor. Margrit: tvet, dedi. O gece kapıyı bana Adolf açmıştı. Bunu ben de çok iyi hatırlıyorum. Şu halde Alis, siz de evden çıkmış ve dönmüş olsaydmız, Adolf muhakkak sizi de görmüş olacaktı... Ay siz Adolf a mı güveniyorsunuz? Madde 41 Ağır ayrılanların mem Bugünlerde Kamutayda leket haricinde geve tehlikeli işler de çalışacak iş mllzakere edilecek olan iş çirdikleri zaman içilerin, vücudca bu kanunu lâyihasının metni çin irad verilmez. hizmetlere elve ni neşre devam ediyoruz. Ancak bir seneden rişli ve dayanık evvel memlekete lı olduklan hak ^ dönmeleri halinde kmda hükumet veya belediye dok avdetlerini takib eden ayın başlangı torları ve bunlar bulunmadıklan tak cından itibaren yeniden irad bağlanır. dirde müessese doktoru tarafından veGaybubetleri bir seneyi geçmiyen ecrilmiş bir rapor olmadan bu hizmet nebi işçi veya bu kanunda gösterilen lere almmaları yasaktır. derecedeki varisler memleketi daimî oBu raporlar her tiirlii resim ve ver larak terketmiş addedilerek o şekilde gilerden muaftır. irad alırlar. Madde 42 Kadınların (her türlü işC Kaza neticesi ölmüş olan işçinin lerde) ve 18 yaşından küçük çocuklarm esasen Türkiyede oturmıyan bu kanunnizamname ile tesbit edilecek müesse da gösterilen derecedeki varislerine isseler müstesna olmak üzere diğer iş tihkaklan olan senelik iradın 3 misli bir lerde gece çalıştırılmalan yasaktır. defada verilerek alâkaları kesilir. Madde 43 Ağır ve tehlikeli işlerin Madde 48 İş akdinde iş kazası si nelerden ibaret bulunduğu ve kadm gortası hakkındaki hükümleri yok salann ve 18 yaşına (18 dahil) kadar olan yacak ve bağlanacak irad miktarlarını erkek çocukların çalıştırılması caiz ol indirecek surette hiçbir şart konulamaz. mıyan ağır ve tehlikeli işlerin hangileri Bu maksadla konan kayidler hüküm olduğu ve hangi işlerde çalışan işçile süzdür. rin ne gibi hastalıklan işten mütevel Madde 49 İş sahibleri kendi taraflid addolunacağı bu kanunun mer'iyet larmdan sigorta primi ve masrafı ola tarihinden itibaren 6 ay zarfmda tktı rak verecekleri para için ücretten bir sad ve Sıhhat ve îçtimaî Muavenet Ve şey kesemezler. kâletleri tarafından tanzim olunacak İşçi, aldığı ücretten bu kaza sigortası bir nizamname ile tesbit edilecektir. ROMA: için yalnız nisbeti bu kanunla gösteri Madde 44 Askerî müesseselere aid len sigorta primini vermekle mükel 18,10 gramofonla hafif musiki 19,30 sıhhî tedbirler bu kanun hükümlerine leftir. Bariden naklen: Yabancı dillerde ha tevfikan Millî Müdafaa Vekâletince te2 tf kazası, kazanın ihbarı berler 20,05 Roma istasyonundan ya« min ve ifa olunur. bancı dillerde haberler 21,05 italyanca ve tübutr İkinci fasıl ders 21,10 Bariden Yunanistan için yaMadde 50 İş kazalaı îf kazaları sigortan A İş sahibinin veya vekilinin em yın 21,25 haberler 21,45 operet: «YeMadde 45 Üçüncü maddede sayılan rile yapılan iş esnasında, şil ada» 24.05 haberler. sanayi müesseseleri meyanma dahil olB İş sahibi veya vekilinin nza ve makla beraber tehlikeli müesseselerden zımnî muvafakatine taalluk eden iş olduğu İktısad Vekâletinc<> yapılacak lerde, veya müessesenin doğrudan doğnizamname ile tesbit olunacak müesse ruya veya dolayısile menfaatini temi Bu gece nöbetçi olan eczaneler şun « selerde çalışan bütün işçiler işe başla nen yapılan işler esnasında, lardır: . t madan evvel iş kazalarına karşı sigorİstanbul cihetindekiler: * ^ C îşçinin işten evvel veya sonra talı sayıhrlar. Ankara caddesinde (Eşref)', Bakır • ve her hangi bir iş inkitamda iş yerinde, Tehlikeli işlerin îktısad Vekâletince köyünde (Merkez), Beyazıdda (Cemıl), tesbiti sırasında sigortaya dahil olmı iş dolayısile kendi taksiri olmaksızın uğradığı her türlü arızalar neticesinde Eminönünde (Hüsnü Haydar), Fenerde yan işçi ve müstahedminin emniyetle (Hüsamettin), Karagümrükte (Fuad), rine aid tedabir de tesbit olunacaktır. hâsıl olan: Küçükpazarda (Yorgi), Samatyada (Te1 Muvakkat müddet için hiç çalı Bu mecburiyet müesseselerin teknik ofilos), Şehremininde (Hamdı), Veznekısımlarında büro işlerinde ve sair hız şamamayı; cilerde (Üniversite), Yenikapıda (Sa< metlerinde çalışan bedenî ve zihni is£İ2 Muvakkat müddet için daha az rim). * ~ lerden atölye mesaisine bilfiil iştirak e ücretli bir işte çalışabilmeyi; A Beyoğlu cihetindekilpr: derek tehlikeye maruz kalması ihtimali 3 Daimî surette hiç çalışamamayı Bttiktaşta (Ri2a), Galata Doğruyol « bulunanlara münhasırdır. 4 Daimî surette kazadan evvelki işe da (Merkez), Hasköyde (Halk), İstik Devlet, vilâyet ve belediyelerin idarî göre daha az ücretli bir işte çalışabil lâl caddesinde (Kemal Rivel), Kasım teşkilâtında açlışan memur ve müstah meği; paşada (Merkez), Şişlide (Şark Mer • demler bu mecburiyet hükmünden ha 5 Gerek anî olsun, gerek sonra ol kez), Tünelde (Matkoviç). ! ricdirler. sun neticede ölümü mucib ols^ı kaza Üsküdar, Kadıköy ve Adalardakiler:' Bu mecburiyet ancak iş kazalannın lar iş kazasıdır. Büyükadada (Şinasi), Heybelide (Tasigortasma müteaallik olup hastalık, Madde 51 Kazayi işçinin kasidle naş), Kadıköy eski İskele caddesinde meslekî hastalıklar, maluliyet, ihtiyar yaptığı sigorta sandığı idaresi tarafınKadıköy Yeldeğirmeninde lık, işsizlik, ölüm hallerindeki sigorta dan iddia olunur ve bu iddia hükmen (Büyük), (Üçler), Üsküdarda (Ahmediye). hükümleri için hususî kanunlar yapıla sabit olursa o işçi ve bu kanunda gösteri caktır. len derecedeki varisleri tedavi ve irad mali veya sebeb olmalarile vukua ge Madde 46 10 dan az kişi çalışan haklarından mahrum olurlar. len kazalarda bu kanuna istinaden irad ve fakat mahiyeti jjibarile muhataralı Madde 52 İşçinin taksiri ve hatasile alan işçi hak sahibi halefleri umumî ve kazalı olduğuna İktısad Vekâletince vukua gelen kazalarda işçi ve bu ka hukuk hükümleri veçhile iş sahibine karar verüen teşebbüslerde iş kazala nunda gösterilen derecedeki varisleri karşı haiz oldukları hukuku muhafaza * rına karşı işçilerin sigortaa mecburi sigorta haklarından mahrum olmazlar eder. dir. ve iradlarmdan hiçbir şey indirilemez. Madde 54 Her türlü iş kazalarının, Madde 47 İş kazalan sigortasını Dahilî talimata muğayir yapılan ih iş sahibi tarafından, vukuunu mütea Türk vatandaşma tatbik ve teşmil eden mallerden doğan kazalarda hâkimin ka kib hemen mahallî zabıtasma yazı ile ve bu hususta istisnai hükümler koy rarile iradından tenzüât icra edilebilir. bildirilmesi mecburidir. Bildirme müd< mamış olan ecnebi devlet tebaasından Madde 53 İş sahibinin ve vekille deti 48 saati geçemez. olan işçiler aşağıdaki hükümler daire rinin işletme tesisatındaki eksiklikle Kazayi bildirme mektubunda iş sahisinde sigorta haklarından istifade e rinden ve meslek icabı olan tedbirlere binin işi ve adresi, kazanm nerede, na derler. ve bu hususta yapılması 36 ncı maddede zaman, nasıl vukua geldiği, mahiyeti, A Kaza zamanında ve müteaki yazıh olan nizamnamelerle muayyen kazaya uğrıyanların isim ve adresleri ben Türkiyede ikamet eden işçi ve bu hükümlere riayet etmemelerinden ve ve kaza dereceleri yazılıdır. Bildirme kanunda gösterilen derecedeki varis işlerinde lâzım olan dikkat ve ihtimamı mektubuna bir zabıt varakasile bir taleri Türk işçileri ve bu kanunda gös göstermemelerinden dolayı mazur gö bib raporu da bağlanır. Bildirme mek terilen derecedeki vasirler gibi sigor rülmiyecek hata ve ihmallerinden ileri tubu ve zabıt varakası ve tabib raporu gelen veya sebeb olmalarile vukua ge üçer nüsha olarak verilir. Bilumum am , tadan istifade ederler. len kazalarda verilecek olan irad işçi me müesseselerinde vuku bulan iş kaB Kazayi müteakib memleketi terkeden ecnebi işçi veya bu kanunda gös nin veya bu kanunda gösterilen dere zalarırta müteallik bildirme mektubu, terilen derecedeki varisleri daimî ola cedeki varislerinin talebi ve hükmen zabıt varakasınm ve tabib raporunun rak Türkiyeden ayrılırlarsa kendileri işçinin tam gündeliği miktarına kadar birer nüshaları da müessesenin bağlı olduğu makama gönderilir. ne yıllık iradm üç misli bir defada ve çoğaltılabilir. rilir ve iradı kesilir. Muvakkat olarak (Arkast var) İş sahibinin veya vekilinin hata ve ih Nöbetçi eczaneler *. * Tercume eden: ömer Fehmi Başkut Hikâyenizi karakolda anlatır aniatmaz onu serbest bırakacaklarını mı zannediyorsunuz! Hapisane kapılarınm bu kadar kolay açılmadığını bilmiyorsunuz galiba. Ortada birçok garib tesadüfler mevcud olduğunu kabul ediyorum, fakat bunlar herşey demek değildir. | Fakat siz, galiba Maksim gibi bir şahid mevcud olduğunu unutuyorsunuz! ı Maksimin şehadetinin hiçbir ehemmiyeti yoktur. Ben böyle zannetmiyorum. Yanlış düşünüyorsunuz. Daha bir kaç gün evvel Maksim Margritin suçlu olduğunu iddia ediyordu. Hatta o kadaı emin görünüyordu ki bu hususta müna kaşaya bile girmek istemiyordu. Margriti Madam Sanjakın evinden çıkarken gördüğünü söylüyordu. Halbuki, bugün bütün bunlan unutuyor, tamamile aksini «öylüyor... Bu kadar çabuk fikir de ğiştiren bir adamm şehadetine ehemmiyet verilebileceğini zannediyor musunuz? Fakat Maksim hakikati söylediğine kanidir. Ona şüphe yok, fakat gördüğü kadın ne Margrittir, ne de sizsiniz. O yalnız biraz evvel giydiğiniz elbiseleri gör müstür. Şimdi Maksime soralım bakalım bu yeni kıyafetinle gene seni Madam Sanjakın evinde gördüğü kadına benzetiyor mu? Maksim yemin ederek bunu iddia edebilir misin? Maksim bağırdı: Kat'iyyen, ben yalnız elbiseleri tanıdım, daha doğrusu tanıdığımı zannet tim. Görüyor musunuz? Ne de olsa elbiseleri tanıması da kâfi bir delildir. Onu kabul etmekle beraber size Hiç farkında bile olmadan ben on d^fa eve girip çıkabilirim... O mütemadiyen uyur.... Farzedelim ki evden çıkabiîdiniz. fakat eve girmek için muhakkak kapıyı vurmak mecburiyetindesiniz... Yoksa aynca bir anahtannızı mı var? Hayır, fakat uykuda iken gezenlerin anahtara ihtiyacları olmadığım bilmelisiniz? Ben ayni zamanda Margritin oda hizmetçisi Emilieyi de isticvab ettim. Emilie saat yanmda yatağınızda bulun duğunuzu ve derin bir uykuya dalmış olduğunuzu söylüyor. Görüyorsunuz ki ayni saatte hem yatağınızda hem de Madam dö Sanjakın evinde bulunmuş otaıanıza imkân yoktur. İyi ama Emilie bunlan nasıl Viî »l yor O benim oda hizmetçim değil ki istediği zaman odama girebilsin... Orası benim de nazan dikkatimi celbetti. O halde... yorum. Sizi uyandırmış olsaydı, saat yanmda yatağınızda bulunduğunuzu siz de görecektiniz. , Bütün bunlar iyi olmakla beraber, peçeli kadının nasıl olup ta uzun zaman* danberi bana aid olan elbiseleri kullan mış olmasını izah edemezler. Acaba bu da mı alelâde bir tesadüf eseridir? Orası hakikaten garibdir... Fakat emin olunuz ki bu muammayı halletmek için var kuvvetimle çalışacağım. Evet, benim masum olduğumu îspat etmek için herşeyi yapmıya hazır olduğunuzu ve zavalh Kler Buvali düşünmediğinizi bile biliyorum. Avukatı bu « lunduğunuz masum bir genc kıza karşi tuttuğunuz yol size yakışmaz. Halbuki onun masum olduğunu ispat etmek için Büyük bir dikkatle Andrenin sözleri benı ona bıraz evvel gördüğünüz kıya i ni dinliyen Alis geniş bir nefes aldı. Ni fetle göstermek kâfidir!.. şanlısının hikâyesi bütün şüphelerini izale Hayır, onun şehadetinin de hiçedebilecek mahiyette idi. Yalnız acaba bir ehemmiyeti yoktur. bu sözleri ne dereceye kadar doğru idi. O halde ne gibi deliller îstiyorsu Bu noktayı da tenvir etmek için Andrenuz? Şahidlerin bütün söyledikler^ne O halde madem ki ısrar ediyorsu ye sordu: birer itiraz buluyorsunuz, fakat Konte İyi ama Emilienin sırf hoşunuza sin Webley markah bir tabanca ile öinuz Emilienin itirafını size de anlataca ğım, fakat bunun için kendisini tekdir et gitmek için bu hikâyeyi anlatmış olma dürülmüş olduğunu unutuyorsuam» sı ne malum? miyeceğinize söz vermelisiniz. Siz buna emin misiniz> Peki anlatın bakayım. Odanıza girmediğine teessüf edi , (Arkan var). Emilie Margriti bekliyordu, uykusu gelmesin diye kütübhanenizde gördüğü bir kitabı okunjak istemiş. Hangi kitabmış o? Çok enteresan bir romanmış,. m Olur şey değil! Emilieye kızmayınız, çünkü bana verdiği malumattan dolayı onu öpece ğim geldi. Saat yanmda sizin uyumuş olduğunuza hükmederek kütübhane odanıza girmiş, fakat yatak odanızın kapısını açık görerek, istediği kitabı rahatça arayabilmek için evvelâ yatak odanızm kapısmı kapatmak istemiştir. O esnada yatağınızda uyumakta olduğunuzu gördüğünden azamî dikkatle hareket etmeğe başlamıştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: