7 Ekim 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

7 Ekim 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

7 Birinciteşrin 1935 CUMHTJKfYET C Ulusal Tarih Notları Biz bize Uçup gitmek! f HADiSELER KARŞISINDA Amerikanın tanınmış âlimlerinden Goddard Clark yeni bir alet keşfetmiş. Bununla stratosferi aşmak, diğer yıldız Ahmed Ağaoğlu emleketimizde, kimisi hancı • lara gitmek kabil olacakmış. 1907 senetavuğu gibi, yolcu paralarile sindenberi işe başlıyan profesör, ancak Bütün dünya sulh diye bağınp durdu yerine bilgi ile mücehhez ilmin mutalangeçinen, kimi yer altında iki birkaç aydanberi kendisinden bahsetti ğu halde gene silâh patladı ve fennin dur na dayanarak idare etmek usulünü bilen şer buçuk dakikahk bir köstebek haya « rebiliyor. Birçok zenginler, âlimin projelerine alâkadar olmuşlar. Bunların ara madan doğurduğu ve hergün daha kor bilgiciler geçerlerse dünya rahat yüzü go tmın zevklerini insanlara tattırarak ka sında meşhur tayyareci Lindberg de var. kunc bir mahiyet verdiği ölüm ve felâket riir ve sulh nihayet yerleşir!» Aristokra zanc yolunu sağlıyan, gene kimi de e konomik ve tecimsel perdeler kurup, tie Intellectuelle nazariyesi kuruldu. Tecrübelere gelecek sene başlanacak aletleri harekete geçtiler! Yalnız ben hayatımda kaçına şahid olBu nazariyenin en büyük mümessili «zıl ve hayal» göstermekte karagöze taş mış. Bilhassa Lindberg gibi popüler bir a dum: 1870 yılında Fransız Alman mu üstad E. Renandı. Bu üstad kütleicre çıkartmak suretile işini yoluna koyan yadamın işe kanşmasmdan sonra, Ameri harebesi, 1877 de Osmanlı Rus harbi, karşı ve kütleler üzerine kurulmuş idare bancı sosyeteler bir iki yıl var ki büyük kah âlimin keşfi efkân umumiyede bü 1898 senesinde Çin harbi, 1899 da Boer sistemlerine karşı derin bir nefret besler bir kayguya düştüler. Türk parasını ko yiik bir alâka uyandırmış. Gazeteler, iri muharebesi, 1904 te Rus Japon harbi, di. O, beşeriyetin kurtuluşunu mümtaz â ruma yasası, bunların her yıl Avrupaya harflerle Goddard Clarktan bahsediyor 1908 de Bosna Hersek işgali, 1910 da limlerden, san'atkârlardan beklerdi ve akıp gitmekte olan kârlanna: «Dur!» lar, «yakında kâinatı fethedeceğiz» di Balkan Harbi, 1911 de Trablus harbi, bu fikirlerini kendine mahsus muhteşem dedi. Birer, ikişer, bizim delik cebleri 19H te Büyük Harb 1920 1922 Türk üslup ve espri ile «Causeries Philoso mizden çıkıp bu sosyetelerin kasalarına yorlar. Yunan harbi, 1930 senesinde Mançuko phique» «Felsefî Musahabeler» adlı ese intıkal eder etmez, sayısı yüz bınleri geDünyadan uzaklaşıp uzak yıldızlara harbi! rinde serdeylemiştir. Burada üstad dâhi çen liralar, kefalete bağlanarak, bankagitmek bahsi, Yirrninci asır insanlarını Işte yalnız benim haürıma gelenler. bir mühendis tasavvur ediyor. Bu mühen larda nezaret altına alındı. sık sık meşgul ediyor. Son elli altmış seBunun üzerine alâkadarların uykula ne içinde meydana çıkarılan teknik ha Hele bunlar arasına Cenubî Amerıkada dis dünyayı bir atışla altüst edecek bir olup bıtenleri kaydetmedım! bomba icad ediyor. Bu bomba ile bütün rı kaçtı. Bu önemli sermayenin böyle burikaları düşünerek herşey yapabileceği Yalnız Büyük Harb beşeriyete otuz beseriyeti tehdid ederek mutlak bir itaat rada, romatizmalı hasta gibi yerinden kıınize inanıyoruz. milyonluk bir kütlenin hayat haricine a altına alıyor. Öteki taraftan da bildiği en mıldamaksızın yatışı canlarını sıkıyordu. Halbuki tekniğin babası olan bilgi sayesinde öğreniyoruz ki bütün bunlar bi tılması, 300 milyar frank gibi muazzam mümtaz cihan âlimlerinden bir heyet in Her taraftaki bu para darlığında, bizim ve bütün beşeriyetin paralarını sarabile tihab ediyor ve dünyanın idaresini bu he liracıklar, gidecekleri yerlerde acaba ne rer hayalden ibarettir. cek miktarda bir servetin havaya uçma yete veriyor. Mühendis bomba elinde işler görmezlerdi?! Yerimizde mıhlı gibiyiz. Dünyanın sile bitmiştir. beşeriyete bu heyetin verdiği kararları ki Pazarhğa girişmek, tatlıya bağlamak, banliyösü sayılan kamerde yaşamak kaÖyle zannediliyordu ki bu kadar felâ sırf ilım ve akla dayanılarak verilir icra yüzümüze gülmek, sızlanmak.. Hiçbiri bil değildir. Hususî tertibatla orada bir müddet yasanabilse bile, bu bize pek ye kete uğramış bulunan beşeriyet harb be ettiriyor ve beşeriyet büyük bir refah ve kâr etmiyordu. Türkiye cumhuriyetinin ni birşey öğretemiyecek. Her tarafını ka lâsına bir daha uğramaz, bir daha böyle saadet içinde nihayet istediği sulha kavu yasaları, rahmetli Devleti Aliyei Os bir cinnete yanaşmak deliliğinden kendi şuyor. maniyenin ne tarafa çeksen giden kanunrış karış biliyoruz. sini koruyacak kadar tecrübe sahibi olunFikir Renanda bu şekli alırken Ingiliz larile bir değildir. Istisna bizim öz türkDiğer yıldızlara gelince, en yakınına muştur. muharrir ve mütefekkiri Carlayle da ayni çe hukukî sözlükte yer bulamıyan bir varabilmek için dehşetli bir süratle git Fakat ne gezer? Ondan sonra dahi kü fikirden «Kahramanlar» ve Alman mü kelimedir. Osmanlı kanunlannın yerli ile mek şartile aylarca, senelerce boşlukta renin muhtelif parçalan kan ve ateşle bo tefekkiri Nitscheda de «Luper Mev.sh» yabancı arasında bazan fark gözettiği oseyahat etmek lâzım. «Fevkalbeşer» nazariyesini doğurdular. lurdu. Şimdi ise bu fark yoktur. Yasa Kutub yıldızının ışığı bize kırk sene yanmış ve yanmıştır ve bugün dahi bo Işte Almanyada Hitler ve îtalyada da mn önünde, bilmem ne sosyetesile, Ak • de geliyormuş. Işığın sürati saniyede üç yanmakta ve yanmaktadır. saraylı Torik Necmi birdir. Halbuki sulh ülküsü beşeriyetin ta ilk Musolini zuhur etmiş olan bu fevkalbeyüz bin kilometrodur. Ve aydınlığı bize Sosyeteler bunu anlayınca: ancak yüzlerce sene sonra gelebilen yıl gündenberi taşıdığı aziz ve kıymetli ül şerlerdir. E h ! dediler. O halde, başka bir külerden birisidir. En vahşi zamanlar Hakikatte ne Renan, ne Carlayle ve dızlar da pek çok. çare arayahm. Bütün bunlar bilindiği halde kâinatı danberi bu ülkü onu bir tek dakika bı ne de Nitsche yeni bir fikir o.^ya atmış Ve, gazetelerin haber verdiklerine göfethedeceğiz dememiz herhalde biraz is rakmamış ve bu ülküye kavuşmak için değildiler. Bütün bu nazariyeler o könne şarkta başka sütreler, başka renkler al re, o aranılan çare bulunmuş: Türkiye tilâcılık aşkımızdan, biraz da burada ca daima can atmışnr. Bütün dinler sulhu bir hedef olmak ü tında tecrübe edilmişti. Messianizme, Me de para kazanan yabancı kurumlar, bunnımızm sıkılmış olmasındandır. Heryo ııe Leandr dan sonra, paralarını aynen değil, fakat Milyonlarca yıldızın parıltısile yanan zere göstermişlerdir. Bazı Avrupa müte sihin beklenmesi, «Deccal!», «ricatı ali üzüm ve hayvan olarak çıkarmayı teklif [C. von Bodenhansenin tablosu: Afü?ıi?ıte] gökyüzüne başımızı kaldırdığımız za fekkirlerinin idcHalarına rağmen islâmi Muhammed» ve «Mehdi» hakkındaki ediyorlarmış. Mitolojide Hero île Leandrın aşk le nizin düzelmesini bekledi. Karşı yakayet te tecavüz savaşını asla kabul etnıe efsaneler hep bu ülkü için susamış zavallı da her gece sevgilisinin titriyen ışığını man, içimizde bir ümid doğuyor, haya miştir. Onun kabul ettiği esas tedafüî sa beşeriyetin ortaya attığı bekleyişlerdi. jandı şöyle anlatıhr: Yurdumuz için ekonomik bakımdan limizde oralara doğru uçup gitmeyi ku pek faydalı olacağını tahmin ettiğim bu Çanakkale Boğazının Avrupa yaka görüyordu. Nihayet dayanamadı; bir ruyoruz. vaştır ki sağlam düşünceye pek uygun Bütün bu nazariyelerin nereye vardığmı, sında Sestos sitesinde aşk ve garara gece; deniz korkunc gürlemelerle sa ne gibi sergüzeştçulara meydan hazırla teklifin, beni işkillendiren, yalnız bir tek dur. Oralara gidemiyeceğimizi bilgi bize tanrısı Afroditinin bir mabedi vardı; hilleri döverken, karşıya geçmek için Fakat ne çare, insan ayni zamanda da dıklannı beşeriyet acı tecrübelerle çoktan ciheti var: Nihayet bizim cebimizden kapkara dalgaların arasına atıldı. öğretiyor. ve bu mabedin işlerine Hero adında güçıkmış olan bu paralar hayvana tahvil kendi içinde bütün tezadları taşıyan Dİr öğrenmişti. Bir müddet Heronun çırakmasma zel bir kız bakardı. Vaktile bir kitab okumuştum. Muharvarlıktır. Sulh ülküsünün yanıbaşında Nazariye sahibleri unutuyorlardı ki edilirken, dikkat edilsin de, deve yapıl „ Sestos sitesinin tam karşısmda, A doğru yüzdü; fakat korkunc rüzgâr çı rir bütün bunlan tahlil ettikten sonra «kahramanlar», Luper masına meydan verdirilmesin! nadolu yakasınHa Abidoa adında bir si rakmayı söndürdü; Leandr karanlıkta, pessimist bir dille ebediyyen yere mıhlı onda tahakküm ve gasb saikleri de var temsil ettikleri Ercümend Ekrem TALU dır ve o, ekseriyetle bu saiklere bakar! Menşeler, Mehdiler de insanlardır, ve te ve bu sitede Leandr isminde genc ve istikametini kaybetti; ve dalgalarla u olmamızdan şikâyet ediyordu. ışte bunun içindir ki Ingiliz mütefekkiri binaenaleyh içlerinde her insan gibi ayni güzel bir delikanh vardı. zun zaman boş yere boğuştu. Kuvveti Halbuki bu köhne dünyadan uzak Hobbs insan hakkında: «Homo homini tezadlan taşıyorlar, ayni ihtiraslann ze Keynes tarafından «Versay sulhu etra kesildi; kara ve korkunc dalgalar £ü Leandr, bir gün, Afroditi namina yalaşmak, yıldızlardan daha parlak, daha lujsus ert» insan insanm kurdudur demişbunudurlar. Bunların ellerinde bütün be fında» adlı yazılmış ve Londra sefirimiz zel delikanlının başını ve vücudünü pılan dinî bir bayramda bulunmak için iç açıcı ufuklara kavuşmak pekâlâ müm tir. şeriyet üzerinde bir tahakküm ve galebe Ali Fethi tarafından dilimize tercüme eSestosa gitti ve orada Heroyu gördü, örttü. Umudsuz çırpınan Hero, ertesi kündür. Bunu insanlar gökyüzile mesgul sabah, Sestos civarmdaki kayaların aVe garibdir ki Ingiliz mütefekkiri bu kuvvetini toplamak, beseriyeti daha ko dilmiş olan kitabı okumahdır. Göreceksigönlü güzel kıza tutuldu, kız da güzel rasmda Leandrın cansız cesedini bul olmadan çok daha önce, ta.. en eski za esastan şu fikri çıkarmıştır: İnsanlar ara layca çıkarılabilecek felâketlere marız niz ki zahirî hürmetler ve tazimler arasındelikanlıya vuruldu. du. Onsuz yaşıyamazdı. Fırtına hâlâ manlardanberi biliyorlardı sında sulhu temin için kuvvetli ve bütün bırakmak değil miydi? da bu hulyaperver profesör iki ihtiras Leandr Abidosa döndüğü zaman hep dinmemişti; Hero; sevgilisini öldüren Güzel bir şiir okumak! diğerlerine iradesini kabul ettirecek biriIste meselenin şu tarafını düşünen A dolu ve hinoğlu hin Clemanceau ile Heroyu düşünüyordu; ve hemen o ge dalgaların arasına atıldı. N. sinin başa geçmesi lâzımdır! merikan profesörü ve Cumhurreisi Vilson Loyd Georgeun ellerinde biçare bir o ce Boğazı yüze yüze geçti, kızla buluşAyni fikir on dokuzuncu asrın ikin nazariyeye başka bir şekil vermeğe ko yuncak olmuştur. Bunlar onun her isteditu; bundan sonra da artık her gece buNotlar: Gönende Bayındırlık faaliyeii ci yarısında da aldı yürüdü! Fakat neti yuldu. Bu hayalci mütefekkir de Uluslar ğini derhal kabul ediyorlarmış. Çünkü luşmağa başladılar: 1 Bu aşk macerası çok güzel bir Gönen (Özel) Gönen Balye cede ne göriiyorsunuz? Iş bajına gelmiş Kurumunu düşündü. Vilson da zannetti arkasında hem iki milyonluk taze Ame Hero, yüksek bir yerden çırakma Frik lejandıdır. şosesinin tesviyesine başlanmışhr. Yüz diktatörlüklerdir ki beseriyeti kanlı mu ki büyük küçük birbirine müsavi olan bü rika kuvvetile Amerikanın tükenmez va(meşale) tutuyor, Leandr karşı sahil 2 Çanakkale Boğazı, büyük göç lerce amele bu yolda çalışmaktadır. Bal sademelere sürüklüyorlar. tün uluslardan ve ulusların mümtaz bil sıtaları, hem de bütün beşeriyetin tevecden denize atlıyarak ışığın istikametin yollarının üstünde en işlek bir geçid ol ye halkının Bandırmaya gitmesi için BalHobbs kendi zamanında ve ondan son gili mümessillerinden yapılı bir kurum, cühü bulunuyordu. Fakat onu bu suretle de sevgilisine kavuşmak için yüzmeğe muştu. Leandrın her gece Asya yaka yeden Balıkesire kadar (50) ve Balı ra gelen on sekizinci asırda hemen hemen varlık bulursa uluslar arasında çıkacak, tatmin ettikten sonra derhal onun fark.na başlıyordu. Böyle birçok tatlı geceler sından Avrupa yakasına yüze yüze geç kesirden de Bandırmaya kadar 100 ki yalnız kaldı. Bütün Avrupa mütefekkir herhangi bir mesele bu kurumun karanna varmadığı öyle maddeler ve fıkralar sıgeçti. mesi, Çanakkale Boğazının oynadığı ceman 150 kilometro gibi çok bir me leri ve bilhassa Fransız ansiklopedistleri bağlanırsa, artık silâh vasıtasına gitmek kıştırıyorlarmış ki fikri ta esasından bo Kış gelmişti. Fırtmalar başlamıştı. büyük rolü aydın olarak göstermekte safe gitmek mecburiyetinde idi. Gönen sulh ülküsünü beslediler, ve Fransız bü lüzumu kalmaz ve meseleler sulhla halle zuyormuş ve Uluslar Kurumunu büyük devletlerin ihtiraslarını tatmin için yeni dir. Göçmenler bu Boğazdan aşarken Balye şosesi yapılıp bittiği takdirde bu yük inkılâbı bu ülküyü kuvvetlendirdi. dilir! Deniz köpükler saçarak kabarıyordu. Bu fikir esasta çok yüksek ve cömercl bir alet şekline sokuvormuş. Leandr yedi gün sabırsızlıkla ve ü büyük zorluklarla karşılaşmamışlardı. 150 kilometroluk mesafe 100 kilometro Fakat buna rağmen diktatörlük makamına gelmiş olan Birinci Napoleon Avru di ve eğer Vilsonda o fikri tahakkuk ettirya inecek ve Balya halkı Bandırmaya Profesör Keynes bunu anlar anlamaz züntü ile rüzgârların dinmesini ve deREŞAD EKREM gitmek için 50 kilometro kazanarak Gö payı tam yirmi sene kan ve ateşe boğdu. mek kabiliyeti olup ta arkasındaki Ame istifa etmiş, Versay sulhu henüz yapılmaMaamafih sulh ülküsü sökmüyordu. rika da onu tutmuş olsaydı belki büyük mısken yukanda ismini söylediğimiz ki » nenden geçerek doğruca Bandırmaya Bulgar polisi yeni hâdiseler Bursadaki kamgarn fabrikası gidecektir. Müspet bilgilerin açılması ve galebe çal ülkü tamamen değilse de hiç olmazsa kıs tabı yazarak bu sulhun beserivet için bir meydana çıkardı Bursa (Özel) Elektrik fabrikası felâket olacasını, birçok vcni kanşıklıkYapılmaya başlanan bu yeni yoldan masile bu ülkünün bu bilgiler sayesinde men tahakkuka doğru yürüdü. Sofya 6 (A.A.) Bulgar ajansmın | yanında yaptırılacak olan kamgarn fab Edremid ve civar mahaller halkı da isti tahakkuk edebileceği ümidi beslendi. Fakat ne çare ki fikir odasındaki Vil lara ve hercümerclere mebde teskil edebildirdiğine göre, suikasd teşebbüsü hak rikasının bütün muamelesi ve hazırlıkları Bu kere de Hobbsun fikri başka şekil sonla işbaşındaki Vilson arasında uçu ceğini haber vermışti. Profesöriin dedikfade edecektir. kındaki tahkikat birçok yeni hâdiseleri bitmiştir. 16 teşrinievvelde ihale edilecek ler aldı. Dendi ki: «Beseriyeti idare e rumlar varmış. Bu uçurumlann derinliai leri hep tahakkuk etti ve bu^ün de bütün Gönen Balye şosesinin Gönen iktı denler ihtıraslarına bağlı, bilgiden mah ni hissedebilmek için Versay sulhu esnameydana çıkarmışsa da tahkikatı işkâl olan fabrikanın ihale bedeli 1,300,000 be«erivetin müthis bir felâketle tehdid eetmemek için bunlar şimdilik neşredilme küsur liradır. Temelâtma töreninin 29 sad hayatına da pek büyük faydaları rum adamlardır. Bunlardır ki kütleleri smda Ingiliz heyeti nezdinde müşavir olan dildipini görüyoruz. teşrinievvelde yapılması kararlaşmıştır. mektedir. vardır. felâketlere sevkediyorlar. Eğer bunların Londra Darülfünunu iktısad profesörii AHMED AĞAOGLU Ege Mitolojisinde Asyalı göçmenler Hero ile Leandr lejandı Sulh ülküsü [BÜGUNDEBU] Sosyetelerin paraları HİÇ Edebî Roman: 9 • Sevkedilmeden bir gece evvel gene onlann bahçesine tırmanmıştı ve ertesi sabah güneşle beraber bahçeye inen genc kız hamağın üstünde bir küçük kâğıd ve bir demet kırmızı gül bulmuştu. Kâğıdda şöyle yazılı kli: «Ölürsem beni hatırlayınız, ben ölürken bile, sizi düşüneceğim.» Bu küçük mektub pek romantikti. Ve Seza bunu almış ve kıpnızı gülleri de ilk hediye aldığı san güller ve şiirlerle beraber bir kutunun içine atmış ve kutuyu kilidlemişti. O gece sabaha kadar yatakta bu simsiyah gözlü genc ve güzel askeri düşünmüştü. Ve ölmemesi için Allaha dua etmisti. İçi mahzundu ve kendi kendisine so ruyordu: Sevgi acaba bu mudur? Ve sonıa uykusu kaçtığı için: Evet, evet hiç jüphe yok onu sevîyorum. tuyordu. Tüylü kocaman kalpağının üs öyle gelmişti ki o, bu yüzü sanki ezel tünde iki kanad güneşte pırıl pırıl yanı denberi tanımaktadır ve sanki o bu sarışm yordu. erkeği ezeldenberi bekliyor. Ona rasgeli28 veya 30 yaşlarında olmalıydı. Yü şine hayret etmemişti. Yolunun üzerine zü güneşten bakır gibi yanmıştı. Açık ye çıkan bu yabancıya hayatında birinci deYazan: Suad Derviş şil gözleri tatlı ve içe işliyen yaramaz bir fa tesadüf ettiği bir insana bakar gibi Diyordu. bakışla doluydu.. San kaşları şakaklarına bakmamıştı. Sanki o uzun seneler hasreti Ertesi sabah bahçede dolaşırken onu yaklaştığı zaman yükseliyor, bir kartal çekilmiş, çok yakın bir insan ve çok searadı. Fakat daha ertesi gün piyano ho gagasını hatırlatan ince burunlu bu çeh vilen bir aşina gibi ona iştiyakla ve se vincle bakmıştı. casına giderken rasgeldjği bir insan ona reye şeytanî bir mana veriyordu. Neden ona böyle bakmıştı? şair ve asker komşusunu tamamile unut Dudaklan daima gülümsemek ister turdu. Neden ona rasgeldiği anda bu kudretgibi yarı aralıktı ve bembeyaz dişleri kal*** pağındaki kanadlarile rekabet etmek is li zevki duymuştu? Küçük teyzezadesi Pakize, dadı kalfa tiyormuş gibi ışıldıyordu. ve kendi rünelden çıkıyorlardı. Onun kadın muvaffakiyetleri çok olan İki genc kızın ellerinde ufak nota ru talihli bir erkek olduğu her hareketinden lolan vardı. Şık çarşaflan içinde minimi belliydi. O bir kadına o kadının hoşuna ni vücudlerile küçük bebekleri hatırlatı gidecek gibi azıcık cür'etkâr ve çok hayyorlardı. ran gözlerle bakmasını ne iyi biliyordu. Dadı kalfanın emri altında talimli iki genc kızı görür görmez evvelâ ikisine iki asker gibiydiler. Konuşmak, söz söy birden bakmıştı. Sonra gözlerinin neşeli lemek, gülmek yasaktı. Peçeler bir emirle ve dost bakışlan Sezanm gözlerinde kalkapanır ve gene bir emirle açılırdı. îşte mıştı. bu suretle tünelden çıktıkları anda onu Seza da onu gördüğü anda kuvvetli karşılarında görmüşlerdi. bir büyü ile büyülenmiş veya bir ipnotiO uzun boylu, geniş omuzlu, ince bir zer tarafından ipnotize edilmiş gibi olkamçı gibi sert vücudlü bir zabitti. duğu yerde bir saniye belki de bir saniyeGeniş omuzları üzerinde başını dik tu den çok kısa bir zaman duralamıştı. Ona Genc zabit te tünelde bilet almakta iken Karaköye geçmekten vazgeçmişti. O da geri dönmüş ve onlan takib etmeğe başlamıştı. Yürürken kaldırunlan dolduranlann başlannın üstünden kendisini görebilmek için başını kaldınyor ve gozlerile o kalabalığın içinde Sezayı arıyordu. Piyano mualliminin oturduğu sokağın başına gelinciye kadar Seza en az üç dört defa başını arkaya çevirmiş ve onun arkalanndan gelip gelmediğini kontrol etmişti. Piyano mualliminin oturduğu aparhmanın dik merdivenlerinden çıkarlarken Sezanın kalbi bu kadar hızlı vuruyorsa bile ona neşeli, sıhhatli yüzler gibi gö hiç şüphesiz ki bu yalnız yorgunluktan rünüyordu. değildi. Damarlarına tatlı ve uyuşturucu Dersten çıktıkları zaman caddelerin bir zehir akmış gibi idi. Kanını tatlı tat iki tarafını donanmış görmüşlerdi. Her lı yakan bu zehirin vücudünde sıcak, halde müttefik orduları o gün bir yerde sıcak devrettiğini hissediyordu. büyük bir muzafferiyet kazanmış ola Benliğinde müthiş bir duygu kabili caktı. yeti peyda olmuştu. Seza bu donanmış sokakta yürürken O gün dersini çok mükemmel yapmıştı. bütün bu donanışın sanki kendi içindeki Notalar sanki ona bugün birinci defa o bu anlaşılmaz bayram duygusunun ifadelarak sırlarını açmışlardı. sini vermek için yapılmış olduğunu dü Relerin, milerin içinde saklı olan ma şünüyordu. Ve içindeki bayram havasına nayı o gün anlamıştı. Ve o gün küçük Se uygun bu yollarda yürümesini seviyordu za harikulâde piyano çalmışü. Ihtiyar ve gözlerile de gayriihtiyarî ona bu bü Italyan hoca dersten sonra: yük coskunluŞu vereni kaldınmların ka Eğer bu böyle devam ederse siz labalığı arasında arastırmakta idi. Bu den çok memnun olacağım. Bugün bir araştırma hiç te uzun sürmemişti. Onu bulmuştu. harika idiniz! Demişti. Onlar derslerini yapıp bitirinciye kaEsasen o gün ona herşey harikulâde dar nerelerde kalmıstı?.. Nasıl hâlâ bugeliyordu ve Seza kendini bir rüyada ralarda bulunuyordu?. iki saat bu kal zannediyordu. Ona herşey güzel görü dırımların üzerinde mi beklemişti?. nüyordu. Bütün renkler sanki bir fotoğraf Bütün bu suallere bir cevab bulamıcamının arkasından bakılırken görülen yordu. Fakat ona rasgeldiğine harikulârenkler gibi parlak, güzel ve canlı olu de seviniyordu. Herkesin içinde ve hervermişti. Yüzüne çarpan havada bile ipek kesten güzel bu adamın sarısın başı bütün bir kanad yumusaklığı var gibiydi. Kal baslardan vüksekti ve geniş omuzlarile dırımı dolduran Umumî Harb Istanbul ne heybetli bir duruşu vardı. lulannın mağmum, hasta ve aç suratlan (Arkan oar)

Bu sayıdan diğer sayfalar: