21 Kasım 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

21 Kasım 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

21 tkinciteşrin 1935 CUMHURtYET Dün, memleketimizin yol meselesine ehemmiyet vermemizin lüzumundan bahsetmiştim. Bana hak verdiğinizi ümid ediyorum. Bu mevzu üzerinde bugün de u frenkler yok mu?. Yaman ısrar edeceğim. şeyler, doğrusu! Durup durup, (Allah) sözünde, «büyüklük v. s.» «Ulus gazetesinln dil tetkik Çünkü Türkiyede henüz bir metroluk hergün bir yeni icad çıkarıyormefhumlarını işaret eden kökten sonra leri cümlesinden Allah, ilâh ve yol yoktur. lar.. Şimdi de, sinir hastalarını tedavi i mefhumlan kendinde tecelli ettiren ve çin yeni bir usul bulmuşlar: Onlara şiir Seyyahları filân bir tarafa bırakıyoruz, ilâhe kelimeleri üzerinde yaptığı bir süjeyi işaret eden (2) nci (ağ) var tahlil yazısım naklediyoruz.ft okumak! şehirlerimizi biribirine bağlıyan munta(Bas taraft blrînci sahlfede) lara: dır. Halbuki (ilâh) ve (;Jâhe) sözlerinÂsabınız bozuk mu? Bromür yerine zam yollara nekadar ihtiyacımız olduğu ALLAH ?el bir kahvesinde 3 ecnebi buluşmuşlar Talihmiz açık olsun kardeşlerim! de bu süje yoktur. Demek ki bu sözlerde meydanda. Devamlı bir yol siyasetinin «Allah» kelimesinin türkçede belli esas kökün işaret ettiği mefhum, doğru bir kaside!. Kararsız, endişeli, tutuk mudı. Bunlardan birisi şef olan Kuaternikti. Diyor. sunuz?. Gelsin Faruk Nafizin şiirlerü. biz Türklere temin edeceği faydaları başlı mânalarını tesbit edelim: Ötekiler de Krajl ve Velitchko idıler. İki katil bu valizi dolduran iki el bomdan doğruya (. + 1) ekini almakla «şüSizi bihuzur eden sabit bir düşünceniz mi benden öğrenecek değilsiniz. (1) Kuvvet, kudret, büyük, sahib, mul ve enginlik» anlamında bir sıfat oluBu güzel kahvenin rabat koltuklann bası, iki otomatik tüfek ve bir rövoıveri Bugün şehirlerimiz arasındaki vaziyet, yaratıcı, coşkun, cesur, diribaş, iyilik yor. Bu iki kelimeye gelen (4) üncü ekvar?. Imdadınıza Yahya Kemalin bir da oturmuslar, kaygusuz seyyahlar gibı beraberlerine alarak Marsilyaya giden ogazelini, Mehmed Akifin Safahatını çaçürük, şurasından burasından kopmuş ip yapmayı seven; kahvelerini içerlerken tarihin kaydettiği tobüse biniyorlar. (ah), o sıfatı haiz objeleri gösterir de ğırabilirsiniz! (2) Sürat, faaliyet. en müthiş suikasdlerden birini büyük bir Işte Kral Aleksandr ve Lüi Bartunun lerle biribirine tutunmak istiyen adamlamek oluyor. (İlâh) sözü ancak (Allah) Esasen, Kanunî Süleyman zamanm (3) Su. soğukkanlılıkla müzakere ediyorlardı. Ölümlerile neticelenen Marsilya suikasu' rın halini andırıyor. Biribirimize pamuk ın sıfatını taşıdığı farz ve kabul olunan da, buna yakın bir usulün tecrübe ve tatipliğile bağlanmış gibiyiz. Istanbulun bi Ihtar: Kelimenin türlü anlamlara geli nesnelerdir. (Mabudlar, putlar, ibadet Bunlar buraya Budapeşteden geliyor böyle tertib edilmişti. bik edilmis olduğunu tarih kitablan ya Iardı. Budapeşteden Viyanaya uğramışBu suikasdcilerden Veblcl'ko hemen le bir ucundan diğer ucuna doğrudürüst şi bittabi orijinal kökünden ileri gelmek olunan şeyler gibi). zar. Ancak o zaman, şiir okumak değil gitmek kabil değildir. İki üç asfalt yol tedir. lar, oradan İsviçre hududunu geçerek orada halk tarafından linç edümiştir v* (İlâhe) kelimenin sonuna gelen (eğ), de, delilere musiki faslı dinletmek âdet hemen her zaman bozuk bir halde. BunAllah sözünün etimolojik şekli şudur: Zürihe gelmişlerdi. Krajl da kaçmağa muvaffak olduğu çok şayanı dikkat bir noktayı işaret et mis. Hatta, günün muayven saatinde, salann tamirlerile başa çıkılamıyor. Daha (1) (2) (3) (4) Zürihte onları bekliyen bir başka a halde sonradan tevkif edümiştir. mektedir. Bu nokta, (İlâh) sözünde düş rayın Mehter takımı Sülej'maniyedeki (ağ + ağ + al + ah) dam vardı. Bu adamın elinde şöyle bir Diğer mevkuflarla berabeı suikasdci yansına varmadan başlanan taraflar bomüş olan ve fakat (Allah) sözünün ori Tımarhanenin avlusuna gider, nöbet vu(1) A ğ : Köktür. Kökün yukarıda emirname bulunuyordu: «Varaka hâmi lerin muhakemesi Marsilyada bajlamij zuluyor. jininde bulunan ikinci unsurdur ki süje rurmuş. söylediğimiz birinci anlamını alarak kelilinin size vereceği bütün emırlere müna bulunuyor. Neden? dir. Demek ki (îlâhe) sözü, «Allahta Frenkler bunu da denemişler. Lâkin kasa etmeden itaat ediniz.» Aix En Provence'da Çünkü yol meselesine ehemmiyet ver meyi mütalea edelim. ki büyüklük» mefhumunu kazandiktan musikinin şiir kadar müessir olmadığı ne(2) A ğ : Kökün mânasını kendinde Bu mektubun altında şu imza vardı: tedbirler alımyor miyoruz, sistematik bir şekilde çalışmıyosonra o büyüklük mefhumunu temsil e ticesine varmışlar. Sesteki ahenk, şiirdeki tecelli ettiren süjeyi gösterir. «Poglovnik». Hırvat lisanında bunun Peşte 20 (A.A.) Fransanın Aix ruz. den süje ile birleşmiş oluyor. Yani onun mana ile birleşince daha tesirli oluyor Ağ ağ + ağağ: (Kullanışta son f manası «büyük reis» ti. EnProvence sehrinden buradaki bir ga Türkiyenin hiç olmazsa ön plânda eşi oluyor. Bu sözün ifade ettiği mâna Yugoslavyanın Kralı ve büyük şefı zeteye bildirildiğine göre, Yugoslavya gelen yerlerinde muntazam yollar bulu daki (ğ) düşer.) ( A ) seyyid, (D) yaş dandır ki «kadınlık» mefhumu çıkmak muş. Şimdiye kadar bu usulle birçok akıl Fransayı ziyaret edeceği için Fransu nasyonalistlerinin, müdafaa avııkatı Des nursa turizm işi de kendiliğinden halle ça büyük ve eski, öz baba, saygı olmak tadır. hastasının iyi edüdiğini Fransiz gazetelepolisi çok dikkatli ve ihtiyatlı olduğunu bonsu öldürmeğe karar verdiklerine da dilecektir. Evet.. Oteller yaptırılsın, eğ üzere büyüklere verilen unvan, büyük Not: (Allah) kelimesi; Ahterii Ke ri yazmaktadır. Bunların verdikleri iza zannediyordu. Buna rağmen en fena ir, Pitsburgdaki Hırvat Güçmenler Lu lence yerleri açılsın, şu olsun, bu olsun olan, baş, soy başı, uluğ baba. bir, Kamus tercemesi gibi Arab lugatle hata nazaran muhtelif şairlerin, gene maksadlarla Fransa toprağına giren a Not: Bu (ağa) sözünden türeyen bir rulu tarafından mahkeme baskanına gön diyerek gözümüzde büyüttüğümüz turizm rinde doğrudan doğruya yazılmış değil nnuhtelif hastalık şeküleri üzerinde ayn damların ellerındeki pasaport'ar nazar; derilen bir telgraf üzerine, Fransız oto meselesini yol siyasetine ehemmiyet ver kelimeyi de burada gösterelim: dir. ayn tesirleri denenmiş, faydalan görül dikkati celbetmemişti ve bu adamiar ey riteleri, Marsilya suikasdi davası müna mekle başarabüiriz. Bugün gezen, eğleAğabıt (cem'i: Ağabıttar) = babamüşmüş. Meselâ, Lamartinle Vıktör HüALLAH lulün sonunda Parise rçelmis buhmuvor sebetile fevkalâde tedbirler alm:şlardır. nen, girdiği memlekette para bırakan mız, keşiş, papaz, ruhanî âyini icra eden: go daha ziyade, kırk yaşını aşkın kadın lardı. 7 teşrinievvel günü «AixEnPro[ 11 «bastın ağabıt = baş papaz»: «haSözün başka anlamlart Muntazam Yugoslavya Dasaportlariie seyyahlar, Cook acentasının yüzlercesini hastaların tedavisine yarıyormuş. vence» şehrine inmişlerdi. îki«i Otel Mo Aix şehrine gelmiş olan iki şahıs tevkif bir araya toplıyarak son süratle dünyaya ra ağabıt = kara rahib»; «hara tanas Allah kelimesinin izahına başlamadan Boileau uykusuzluktan mustarib o derne, biri de Otel NegreEoste'a inmiş edümiştir. dolaştırdığı zavallılar değil, otomobiline tah ağabıt = dinî rahib ve yahud dul evvel delâlet ettiği mânalan göstermiş lanlara birebir geliyormuş. 6 + 6 vezninolan kara maksadlı bu insanlar, sekiz Mahkementn üçüncü celsesi binerek istediği yere giden, ve orada iste kalmış keşiş»; «ağabıt buolar = ruhanî tik. Bunlardan ikincisi «sürat, faaliyet» deki nazımlar hepsinden üstünmüş. Mateşrinievvel günü son kararlarını vermeK ler gruhu». idi. Kelimenin bu anlamını Pekarskinin AixenProvence 20 (A.A.) Cel diği gibi gezen adamlardır. üzere bir kahve masasmın başında top Dikkat: Arabca zannolunan (âbid) Yakut Dili lugatinden aldığımız şu mi ihulya çekenler serbest nazımdan hoş senin başlangıcında, mahkeme reisi mazKüçük bir misal: anıyorlarmış.. lanmışlar, müzakere ediyorlardı. sözünün bu misallerde orijini pek açık sallerle gösterelim: nun olan Oustachilerın müJafaası ıçin, Avusturyalılar beş senelik bir çalışmaKral avın dokuzunda Marsilyaya ge Baro reisi Saudinotnun tayin edildıginı Bizim hastalara bizim şairlerden hanolarak (ağabıt) olduğu görülmektedir. I. «Atahtah beyan allah soğustuk adan sonra Alp dağlarını şimal ve cenubda liyordu. Onlar ayın 6 sında Avignon'a, söylemi§tir. gilerinin ne türlü tesir edebüeceğini kenGelelim kelimenin esas unsurlarından yarfna = ayaklarınla çok acele et»; doğru aşan teknik kıymeti fevkalâde yükyedisinde bir plânını satın aldıklan Marüçüncüsüne: II. «Allah kisiLin = ben çevik (acul) di kendime şöylece bir düşündüm, ve bir Maznunlar kendi avukatlarım sek bir yol yaptılar. Adına Grossglocksilyaya gelmişlerdi Fakat DoÜsin burade tasnif yaptım: Hepsi azçok işe yarı(3) AI: (. f I ) , ektir. Bilindiği gibi adamım»; ner denen bu yol geçen yazın sonlarına istiyorlar da çok dikkatli olduğunu görünce Aix«geniş, belli olmıyan, gayrişahsî, her sa III. «Allah at = iyi, süratli, koşucu yacak. Meselâ Nazım Hikmet azgın deParis 20 (Özel) Maznunlar Ba doğru açıldı. Mevsim gecmek üzere ol hada bulunur, her şey, engin, şümul» giEnProvence'a çekilmişlerdi. tşte orada, Iileri sindirmeğe, Füorinalı Nazım he at»; namuslu insanların apertiflerini içtikleri ronun tayin ettiği avukatlan kabul et duğu halde bir ay içinde Avusturyaya gi bi umumî anlamlarla süje veya objeyi vazeyanı mürteiş çekenleri kımıldamıyacak IV. «Allah oğus = yürüyüşlü, süratli bir hale getirmeğe herhalde yardım e bu kahvede on beş gündür onlara şcfiık mediklerini büdirerek eski avukatlannın ren otomobillerin adedi, evvelki senenin sıflandınr. O halde: (ağağ al = ağaf adımla yürüyen öküz»; yeniden mahkemeye girmelerini istemiş ayni ayına nisbetle beş bin kadar fazla deceklerdir kanaatine vardım. eden Kuaternik konuşuyordu: ğal: (1) ekinin gösterdiği şümul sahasmV. «Allah sıarğa = Koşan, kayan .erdir. idi. Gelecek sene bu miktar şüphesiz çok da kuvvet, kudret, büyüklük, yapıcılık, Ben artık gidiyorum. Siz vazifenıAncak, hekimlerimizin bu usulü de kızaklar». zin ne olduğunu biliyorsunuz. Marsilya Aix en Provence 20 (A.A.) daha artacaktır. sahibük v. s. anlamlannın sıfatıdır. Pekarskinin lugatinde kelimenin «ka nerlerken gayet ihtiyatlı davranmalan Yol meselesile ciddî olarak uğraşmaya gideceksiniz, Kralın üzerine ateş ede Ustaşilerin muhakemesinin bugünkü cel(4) A h : (. h) ektir: k.g.ğ.vRİbi ba, küstah. terbiyesiz», gibi anlamlara da lâzım gelecektir. Çünkü bilfarz alkolizm f *; • + * . rf* ***ccksınîc Potor ciza lâıım gclcn eilâhlan scsi ancok 25 dakika kodar süuHÜ$tür.j I ı y t z . obje ve panseyi tamamlar, tayin eder, geldiği gözükmektedir: tedavisinde, Nedimin gazeller, Nef'inin Uç suçlu da avukatlan kendilerintf iade verecektir. ifade eder. Yani, onun admı koyar. De kasideleri, Hayyamın rübaileri menfi teI. «Bu tugu tugu sanarar allağıy?= 9 teşrinievvel sabahı esrarengiz Pelar edilmediği müddetçe bir kelime bile »öymek ki: sirler yapabüir. O küstah herif orada ne söylüyor?» Otel NegreCostedeki odasımn pancur lemiyeceklerini bildirmişlerdir. Mahke Ağağal 4 ah = ağağalah: KelimeLâkin, şaka bertaraf! Bu şiirle tedavi II. «Iti allah tututa habiat tolosun larını kapayıp anahtar deliklerini bezler me, suçlulara avukat olarak Lyon Ba nin ortasındaki (ğ), esas kaide mucibince usulü hakikaten ciddî ve müspet netice tuoratın = bakınız, bu mahluk nasıl terle tıkadıktan sonra onlara bir valiz dolu rosu başkanı Saudinotyi tayin etmiştir. kendinden sonraki konsonla tebadül edinler veriyorsa, devletler acaba ne diye sine yapıyor». Saudınot, suçluların arzuları hılâfına dasu silâh veriyor. ce kelime: Milletler Cemiyetine, şair azalar 'göndeIII. «OI allağı körön baran öllöh Saat on üçte Marsilyaya bir o hi onları müdafaa edeceğini bildirmiş ve Ağallah olur. Baştaki (ğ) de ortala rip te, dünyayı kasıp kavuran harb cinmuhakemenin talikini istemiştir. Fakat tübüs hareket eder onu alınız. rında bulunduğu vuayellerle kaynaşınca püne = ben o, ahmağı (rakip kadın netini kökünden kaldırmıyorlar. için söylüyor) görüp ölmüş olsaydım.» Ve hâlâ yataktan kalkmamış olan gen' mahkeme ayni avukata ancak yarın öğleson fonetik şekli: Allah olur. Bu, bir fikirdir. Bunu beğenip te tatGene ayni kitabda «müessir» mana bir kız, Petarın sevgilisi Vondrosch on den sonraya kadar mühlet vermiştir. Mânayi «kuvvet ve kudrete, yapıcılıSon günlerde îstanbul piyasasında sına kullanıldığı da bir şarkıda şu suretle bik etmek istivecek kimse olmaz mı der siniz?. Ercumend Ekrem TALU şeker kıtlığı görülmektedir. Hu,bir zaman ğa, büyüklüğe, sahibliğe şamil olan bir gösterilmiştir: pansenin» ifadesidir. Askerî mükellefiyet kanununda îhtiyarı nasıl soymuşlar? bir buhran sekli almamakla beraber bil«Anğıççan Allah = müessir içki (raNot: Türk dilinde ayni anlamda şu Bursa (Özel) kı, votka) ». değiştirilen maddeler kabul Ahmed adında Derekızık köyünden hassa büyükçe bir miktar seker almak kelimeler de vardır: Bir şey söylememiş bir ihtiyar, Susığırlık (Allah) kelimesinin «su» anlamına istiyenler kâfi miktarda seker bulama A Çalap köjKinde kurulan pazardan zahire almıedildi Lâik Türk Hiristiyanlar Birliği adlı geldiği, şu isimlerde görülüyor: ya gittiği sırada sabıkalılardan Makara maktadırlar. Bu yüzden jehrLnizin çok B Çelep cemiyetten aldığımız bir mektubda, ge Ankara 20 (A.A.) Kamutayın 1 Aldan nehrinin kolu olan (Al Mehmed isminde birile henüz yakala ça olan jekerci esnafı Şekerciler cemi C İdi çen gün yaotıkları toplantıda Papa EftiRefet Canıtezin başkanlığında bugün lah) nehri. namıyan diğer arkadaşı Kürd Bekir, yetine şikâyet etmişler ve cemiyet te bu D îzi min Patrikhanelere dair birşey söylemeyaptığı toplantısında deniz mensublanna yolda Ahmedin önüne çıkmışlar ve ken2 (Allahün) nehri, (Aldan ın E lye diği bildirümektedir. mahsus yemek bedeli ve denızaltı gemile disine nereli olduğunu sorduktan sonra, hususta alâkadar makamlar nezd'.nde sağ kolu. F Oğan, OSun rinde müstahdem gediklilerle erbaşlara ve guya köyünde bildikleri varmış gibi o teşebbüsatta bulunmuştur. G Okan, Okkan (A) Kamusu Türkt çesi>. erlere seferde ve manevrada ve tatbikat na bir mektub vererek götürmesini ve Dün bu hususta yaptığımız tetkikata H Tann (B) Türk Dili lugatl. larda verilecek hazır gıda, askerî fabri bu mektubu cüzdanına koymasını rica P Radlof. I. «Çağatay ve Uygur leh . göre bu yıl şeker fabrikalanrazm çalış (C) İbnü Müdenna lugatl J Tenri ( «gök» mânasına, kazan kalar dahilinde kara, deniz, hava mü etmişlerdir. Zavalh babacık tam bir ç€İeri>. (D) Pekaoskl: Yafcut DU1 lugatl. tehassıs sübaylara verilecek ihtisas yev saflıkla cüzdanını çıkararak mektubu ması normal olarak geçmiştir. Memle lehçesinde «put» mânasına) [*] G Büyük Türk lugati «Uygur lehçesi>. [1] Pekarskl: Yakut Dili lugati. yerleştirmek istediği sırada Makara ketin ihtiyacından çok fazla miktarda İLÂH, ÎLÂHE miyesi hakkındaki kanun lâyihalannın biH Kamusu Türki; Radlof. III. «Os A Kamusu Turkî: Dede Korkut kita. Mehmedle arkadaşı, ihtiyar Ahmedin rinci müzakereleri yapılmıştır. Askerlik şeker stoku mevcud bulunduğu tcmin o Bu sözlerin etimolojik şekillerini, (Almanlı lehçesi>. 17 lirası bulunan cüzdanını alıp savuşbı; Radlof. m . <Osmanlı lehçesl». mükellefiyeti kanununun bazı maddele mışlardır. lunmaktadır. Yalnız zaman zaman şe lah) sözününkünün altına yazalım: B Pavet de Courteille; Çağatay lu J Dadlof: m . «Orhon, Uygur, Çağa Allah: ağ + ağ + al + ah rinin değiştirilmesine aid kanun lâyihasıtay, Kınm, Baraba lehçeleri». Zabıtaca yapılan araştırma sonunda ker bulunamaması bazı tevzi noksanlığıngati. İlâh : iğ + . + il + ah nın da ikinci müzakeresi yapılmış ve ka Ahmed, Makara Mehmedi fotojjrafın dan ve şeker toptancılannın vakü'nde haC Büyük Türk lugatl «Uygur lehçesi> T*] Bunlardan «Çalap» ve «Tanrı» söz • İlâhe : iğ + • + il + ah eg f bul edümiştir. dan tanımış ve Makara Mehmed yaka reket etmemesinden ileri geldiğ' söyî^n D üygurca Kur'an tercemesi; Çağa . lerile arabca denilen «Rab» ve farsca sa . Bu üç kelimenin etimolojik şekillerini Kamutay, Kamutay binası dahilinde landıktan sonra suçunu saklıyamamış nılan «Hudağ» sözlerinin analizleri, bundan mektedir. Bu hususta tetkikat yapıhnak gösteren tablonun mütaleasından şu an tay lugati. bazı tadilât icrası dolayısile gelecek çar tır. Bunun üzerine tevkif edilmiş ve asE Büyük Türk lugati «Çağatay leh sonraki yazılanmızda çıkaca'fctır. tadır. laşılır: liye ceza mahkemesine verilmiştir. şamba günü toplanacaktır. Yugoslavya Kralını öldürenler mahkemede ciddî tedbirler almdı Biz bize Yol^ Dil üzerinde çalışmalar Allah, ilâh, ilâhe IBUGUN DEBU.1 Şiirle tedavi Aix en Provenceda polis tarafından Etimoloji, morfoloji, fonetik tahlil ^ Şeker kıtlığı Bu sebebsiz vaziyetten şikâyet ediliyor Yaşlı kadınm gitmesine hayret e Seza düşünüyor: «Bizdeki kahve medoturmadınız? Daima koridora çıkmak si maktan korkacağı da yoktur. Seza kaşlarını çatarak ona bakıyor: diyorsunuz değil mi?. Hiç farketmediniz. dahlannm alafrangası». zi rahatsız edecek. Bilmem, diyor. Fakat ben sigara Hayır, hayret etmiyorum. O, devam ediyor. Beni mi?... Yok!. ya alışmışım da. Ben dolu salonlan güldüren ada Neden mütemadiyen beni azarlar Arkasını dönerek kompartimanma gi Sıhhat için fenadır. mım. Halbuki ben konuşurken siz bir tegibi bir tavır takınıyorsunuz. riyor, birkaç dakika sonra kompartimanın Yazan: Suad Derviş kapısı açılarak o çocuk ta içeri giriyor. Pek mümkündür. Edebî Roman ı 54 bessüm bile etmiyorsunuz. Ben mi?... Yook... Ne münasebet. Seza onu nasıl susturabileceğini bileFilenin içinden bir kutu alıyor. Açıyor. Siz bana tuhaf birşey anlatmadı Yoksa iyi bir seyahat arkadaşı deSezanın tam karşısına tesadüf eden kendi içindeki âleme, kendi içinin âlemiEvvelâ yanındaki ihtiyar kadına uzatı miyor. Yanına bir kitab da almamış ki. ğil miyim? nız ki. ne dalmış, bu âlem küçük minimini yere oturuyor. Kitab okusun... Etrafına bakınırken, yor: Size tuhaf birşey anlatayım mı?.. Biraz daha az konuşsanız mükemİhtiyar kadın demindenberi bu uyuk bir nokta, çiçekli bir toprak tümseğinden gene adam onun birşey aradığını anlıyor Ben size âşık oldum. Bir şekerleme almaz mısınız?... mel bir seyahat arkadaşısınız. Iar gibi duran gene kadından sıkılmış başka birşey değil. ve ona soruyor: Oh... Oh... Alayım mı?... Ci Öteki hiç almmıyor, arsız, arsız gü Seza kaşlarını, çatıyor: olmalı ki, yanına gene erkek gelir gel Pencereyi kapıyayım mı?. Birşey mi anyordunuz? Bu tuhaf değil, soğuk birşey di cim... Alayım mı? Oh nekadar naziksimez ona birşeyler sormağa ve kulağın Teşekkür ederim. Evet. Gazete almağı unutmuşum lüyor. yor... daki boruyu uzatarak cevablan dinle Hava serin, hem paltonuzun gög niz... Teşekkür ederim. Peki susanm... Maamafih benim da. Ve yerinden kalkarak koridora çıkı meğe uğraşıyor... Kompartıman içinde sü de açık. Birşey değil... Buyurunuz benim gazetelerimi?... için sıkıcı insan diyen yalnız sizsiniz... yor. Koridora çıkarken cam kapıda kenöyle bir gürültü yapıyor ki Seza arhatsız Seza kendisine hitab eden insana baŞimdi elindeki paketi Sezaya uzatı Ben size sıkıcı demedim. Teşekkür ederim. di hayaline bakıyor. oluyor ve yerinden ktlkarak bir müddet kıyor. Bu sanşın ve sevimli yüzlü bir yor: Bu kelimelerle söylemediniz amma Seza gazeteyi eline alıp açıyor ve bükoridora gidiyor, koridorda açık bir pen gene adam. Ne şayani hayret birşey... Bir erkek Bir şekerleme yemez misiniz?... • yük bir dikkatle okuyormuş gibi onu yü aşağı yukan onu söylemek istediniz. cere önünde sigara içerken, kompartı ona hâlâ kur ediyor. Onda. demek hâlâ Halbuki benim mesleğim insanlan eğ Seza başını kaldırıyor.. Dışarıda ken züne kaldırıyor.. erkeklere hoş görünebilecek bir kadın mandaki gene adam da dışan çıkmış Şimdi camı kapamış olan gene ya idisile konuşan sanşın çocuk.. Bütün Uzun bir zaman gazeteyi perde gibi lendirmektir. Beni çok severler. tarafı var.... bulunuyor. bancı onun yüzüne dikkatle bakıyor: Pekalâ... dişlerini gösteren cömerd gülümseme ile yüzüne tutarak hareketsiz duruyor. Seza, eğer bu kadar dalgın, ve dü Seyahatiniz uzun mu sürecek? Seza senelerdenberi kadın olup olmaona bakıyor: Mesleğimin ne olduğunu merak Almanca iyi okuyamıyorsunuz gaşüncelerinin seyrine kendini bu kadar Evet... dığmı biran düşünmedi. Bir kere aynaya etmediniz mi?... Teşekkür ederim.. Ben sevmem. Iiba? kaptırmış olmasa bu delikanlınm ken dikkatle bakmadı. Bir kere güzel olmaea, Benim de öyle..» însanlan eğlendirmek mesleğiniz Bunu da neden anladınız. Kâşki sevseydiniz... Şekerleme disini görmek için koridora çıkmış oldubeğenümeğe, kendini beğendirmeğe ça Seza sesini çıkarmıyor. O cevab ala Demindenberi hep ayni sahifeyi o olmasına göre, ya filozof, yahud da sos balamadı. ğunu ve kendisile konuşabilmek icin fır mamaktan biraz sıkılmış, maamafih Se ler sigaralardan daha sıhhidirler... kuyorsunuz... Size güç geliyor galiba... yoloji âlimisiniz... Belki. sat aramakta olduğunu farkederdi. za ile konuşmağa muhakkak karar verBu deli cocuk kendisine neler söylü Asağı, yukan ayni şey... İyi bul Seza gazeteyi yüzünden indiriyor. İh Belki değil, muhakkak... Hele inFakat o hiç birşey görmüyor. Şehrin miş: yor. Neler hatırlatıyor. varoşlanna yaklaşan trenin penceresin Mademki sîgara îçiyorsunuz, di san sizin gibi böyle prestiş edilecek ka tiyar kadın yerinde yok... Şimdi ikisi dunuz. Ben kabarelerde konferansiye (Arkast var) den dışan sigarasının dumanını üfliyerek yor, neden sigara içilir bir kompartımana dar ince bir bele malik olursa şişmanla kompartimanda yalnızlar. HİÇ

Bu sayıdan diğer sayfalar: