30 Kasım 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7

30 Kasım 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

30 fkindteşrin 1935 CUMHURlYET FAVDAÜ BTLGÎLER | HiKAY KIRMIZI DERİÜLER ARASINDA îstanbul Tıb Fakühesinde tahsilini bib'rdikten sonra Brezilyada kahve ticaretile uğraşan babasmın yanına giden doktor Şev ket Rio dö Jane iroda yerleşip kal mışb. Babası ölünce onun müessesesi nfn başına geçb. Bir taraftan daktorlu ğunu yapmakla beraber diğer taraftan kahve alış verişile zengin oldu. Hay&tta herke sin bazan mesle kile hiç alâkası olmayan bir takım meraklan vardır. Pul kolleksiyoncusu avukat, marangozluğa beves etmiş banka direktörü, mutfağa girip mükemmel yemek pişiren kimya gerler her gün gördüğümüz insanlardandır. Doktor Şevket te tatil günlerinde şısmda susamadı. Kadma Jivarosça: Ne istiyorsunuz ? boş zamanlannda Amerika yerlilerinin Diye «ordu. Kadm yabancınm agzmdillerini incelemekle uğraşırdı. Hususile Amazon nehri havzasında oturan Jiva dan kendi lisanını işitince hem sevindi, roslann lisanlannı en ince şive değişik hem de çaşırdı: Çocuğum hasta, dedi, çantanc1 liğine kadar bilip öğrenmek, âdet ve an'anelerine îyice vâkıf olmak için fırsat bul ilâçlar, âletler gördüm, senin doktor oldukça o havalide seyahate çıkardı. Işte duğunu anladım. Yavruma bir bak. Dur, gene böyle bir gezi esnasmda o zamana ellerini çözeyim... Şevket çocuğu muayene etti. Müthiş kadar sık sık münasebette bulunduğu bir sıtma biçareyi kasıp kavuruyordu. cihetle ahbab ve dost olmuş olduğu kabilelerin banndıklan topraklardan uzak Kadma çantasmı getirtti. Bir kutu kinin laşmış, avlamak istediği güzel bir geyi çekip uzattı. Nasıl kullanılacağmı da an"ğin peşine düşerek ormanlara dalmıştı. latb. Kaelın minnettarlıkla aynlirkentAnsızın bir düzüne kadar yerlinin etk Şüpheyi celbetaıemek için, dedi, rafını çevirdiklerini gördü. Tabiî silâhîa müdafaa meselesi aklından bile geçmedi. tekrar kollarını bağlıyacağım.. Fakat baPekâlâ bildıği dillenle söz söylemesinc na güven gösterebilirsin. Seni er geç muhakkak buradan kurtaracağım. de imkân kalmadı. Çünkü yanına yak *** laşır yaklaşmaz, dudaklannı kıpırdatmaAradan bir hafta geçti. Göze çarpa tına meydan bırakmadan ellerini ayak lannı bağladıklan gibi ağzmı da tıka cak hiç bir fevkalâde vak'a cereyan et mışlardı. BIT yük gibi atlardan birinin medi. Doktor Şevket muntazaman salaüstüne atılrveren doktor Şevket sallana tasını, bulamacını yiyor, yalnız âkıber^lkana b ; "aUn vanrak ve dal kulübeler tini düşündüğü için iyi uyuyamıyordu. îden mürekkeb kabile merkezine kadar Bir sabah daha ortalık yeni ağanrken götürüldü. Kafile oraya varır varmaz, kapı hafifçe çıbrdıyarak açıldı. Kabile kadın, çoluk, çocuk kulübelerden fırla şefinin karısı ayaklannın ucuna basarak içeri girdi. Üzerinde yol kıyafeti vardı. yıp gelen esiri şaşkınlıkla seyrettiler. Parmağını ağzına götürerek: Nihayet kabile şefi meydana çıkb ve Sus! îdoktor Şevketi ağaç gövdelerinden ya Işareta yapü ve iplerini çözmeğe baş pılmış, bütün eşyası yerde serili bambu hasırdan ıbaret odayı kapattı. Genc dok ladı. Sonra kulağına iğilerek yavaşça: Çok teşekkür ederim, dedi, yavrum tor, üç dört gün bu küçük höcerede kaliyi oldu. Onu biraz evvel yol a çıkardım. dı. Günde iki defa muhafızı içeriye gi riyor, ekmek yerfne kaim olan ne unun Şimdi biz de kaçacağız. Işin ötesini sondan yapıldığı belli olmıyan bulanıaç gibi ra anlatırım! Kapıdaki muhafız horul horul uyuyorbir şey geririyor, yanında da katık olarak orman otlanndan vücude getirilmiş bir du. Kabile merkezinin meydanını sessiz salata sunuyordu. Yemeğini serbestçe ce geçtiler. Her tarafta müthiş bir sükuî yemesi için kollarını çözüyor, sonra tek hâkimdi. Biraz ileride ağaca bağlanmış iki at onlan bekliyordu. Kendilerini gö rar bağlayıp gidiyordu. rünce atlann kişnemesi işi bozdu. Bazı Doktor Şevket, muhafıza kendi lisa kulübelerden: nile hitab etse belki daha iyi muamele Ne oluyor! görecek, belki de sorguya çekildikten Diye uzanan başlar olmuş, fakat o sonra serbest bırakılacaktı. Fakat işin bir vakte kadar da iki süvari dört nala yola de aksini düsünmek lâzımdı. Kendi dillerini bildiğinden şüphe çıkmışlardı. Doktor Şevket abnm terekeetmezlerse belki hakkında tatbik edilecek sinde ilâç çantasile tüfeğini bulunca büsmuameleyi yanında göriişmeleri ihtimali bütün sevinmişti. Öyle ya ne olur ne olvardı. Ona göre kurtulma teşebbüsle maz, dünyanm bin türlü hali var.. Nitekim işte kendilerini yakalamak rine girismek kolay olacaktı. Onun için için yola çıkmıs olan birkaç yerli peşlerinhiç sesini çıkarmıyor, susuyor, hatta kendisine sorulan suallere de kafasını sallı den geliyor.. Eğer takibciler ok armamış olsalardı, ne doktor tüfeğini, ne de kadın yarak Ispanyolca: yayını kullanacakb. Fakat madem ki Anlamıyorum! nefsi müdafaa mukaddes bir hakb. OnDiyordu. lar da silâhlannı istimal ettiler. Hele dok*** torun tüfeği gelenlerin arasmda müthiş Bir gün ortalıkta çıt yoktu. Muhak • bir panik yapmışh. Kimi yaralandığı, kikak kabilenin erkekleri toptan ava çık mi da korktuğu için dönmeğe mecbur olmışlardı. Kadmlar da ev işlerile meşgul dular lerdi. Doktor Şevket kafası binbir dü *** şünce, kalbi binbir türlü korku ile dolu Ormanın kenannda kadmm sadık hizbamıbu hasırın üstünde kıvranıp duruyormetçisile beraber çocuğunu da buldular. du. Höcerenin kapısı yavaşça açıldı. içeIşte o zaman Mahsa meraklı macerasını riye beş altı yaşlarında kadar görünen baştan aşağı doktora anlattı. Kendisi çocuğunu elinden tufcmuş bir yerli kadm Brezilyalı bir çiftçinin kızıydı. Bu kabile girdi. Genc doktor, başındaki tüyden o süvarileri onu kaçırmışlar ve şefle ev nun kabile şefinin karısı olduğunu anla lenmeğe mecbur etmişlerdi. Kocasmdan mıştı. Kadm gayet tatlı nazarlarla ba ve maiyetinden memnun olmakla beraber karak yanma yaklaşıyor, sapsan yüzlü oradaki hayat tabiatile onu tatmm ede çocuk, havanın çok sıcak olmasına rağ miyor, hergün kaçmak için fırsat anyormen tiril tiril titriyordu. du. • Şevket anladı ki çocuk hastadır. Sü• Fena mı ettim, diyordu, hem sîzi kutu muhafaza ederek, kurtulmaya karar ve çocuaumu, hem de kendimi kurtar yermiş olmasına fffğmen bu durum kar dım! Dünya kaç yaşmda? Dünya kaç yaşmda... Bunun üzerüv de incelemeler yapan âlimlerden hiı biri meydana diğerinin tasdik ve ka bul edeceği bir rakam atamıyor. Danimarkalı âlimlerden profe sör Olaf Gründt bu mesele hak krnda senelerdenberi yaptığı incele meler neticesi şöyle bir nazariye ortaya atrruştır. Bugün dünyanın kabuğunu teşkil eden üzerinde yaşadığımız şu toprak tabakası bu hale gelmek için yavaş yavaş 300 derecelik bir hararet kaybetmiştir. Bu ameliyenin husulü için 2000 defa milyon sene geçmesi lâammış. Binaenaleyh dünyamız bu yaşta imiş. Halbuki bazı Amerikalı âlimler, dür* ya üzerindeki madenlerin havi olduk lan helium dedikleri maddeye bakarak ve bunların teşekkülü için lâzım olan müddeti hesab ederek dünyanın yaşını 16 bin defa milyon seneye çıkarıyorlar. MCMLCKETLERN ÇOCUKLAR. |tnerakh şeyler] Amerikada idamlar Amerikalılar çok soğukkanlı insan lardır. Birçok işlerinde bunu gösterdik leri gibi maznunlan soruya çekmek onlara işkence yapmak ve mahkumlar îdam etmek işlerinde de pek hassa davranmazlar. Söz gelimi maznunlara kabahatlerin itiraf ettirmek için onları uykusuz bı rakmak orada en büyük usuldür. Gün lerce uyumaktan menedilen adam tabi kabahatsiz de olsa o işi yaptığmı tasdil etmek ve buna dair yalan yanlış baz tafsilât uydurmak mecburiyetinde ka • hr. Dünyanın birçok yerlerinde idam e Görülüyor ki iş, baştaki saç meselesine dönüyor. Adamın: înanmıyorsan say! Dediği gibi içinizde bu nazariyelere inanmıyanlar varsa çıkıp iddiasını ispat tsin! Altı yaşındaki Amerikalı Rope Spinner kendi yaşındaki çocuklar arannda kemend atma fampiyonudur. Son günlerde Nevyorka bazı dilecek mahkumlara kararlar ancak bir götteriler yapmağa gelmiftir. Rerimde onu Nevyorkun en yüksek bi kaç saat evvel tebliğ edilir. Halbuki Amerikada bu usul hiç te gözönünde tutul nalartndan birinin üzerinde kemend çevirirken görüyormnuz. Dumanla mücadele Kanadada Vankuver şehri blrçok konserve fabrikalarının bulunduğu bir yerdir. Bir şehir civannda çok fabrika olması demek oranın dumana boğul ması demektir. Vankuver ahalisi bun dan dolayı şehrin belediye reisine mü Bilmeceyi çözenler maz. Mahkumlara günlerce, hatta haftalarca evvel ne gün ölecekleri bildirilir ve onlar çılgıncasına bir endişe içeri sinde bırakılır. Geçenlerde bu garibeler diyan olan yerde gene acayib bir vak'a cereyan etmiş. Davis isminde bir adam bir arkadaşını öldürmüş. tdama mahkum edilmiş. Fakat delilik alâmetleri gösterdi&i için tımarhaneye konmuş. Aradscseneler geçlikten sonra doktorlar Da visin aklının basına geldiğıne dair rapor vermişler. Mahkeme idam kararı nın icrası lâzım geldiğine dair yeniden karar ittihaz etmiş. Her halde şu dünyada akıllandığına pişman olan yegâne deli varsa, bu adamdır. Acayib kulübler Dünyanın her tarafında tuhaf tuhaf kulübler vardır. Şişmanlar, zayıflar, evliler, bekârlar kulübü ve saire... Fakat Amerikadaki kulübler bunlardan daha acayibdir. Söz gelimi, ayni ismi taşıyanlar kulübü gibi. Bizde Ahmed, Mehmed ismi nekadar bolsa orada da Smith, John da o derece fazladır. Bu şekilde isimlere sahib olanlar hep bir araya gelerek kulüb teşkil etmektedirler. l Şikago gazetelerinde okunduğuna gö 7 Isparta Büyükarasta berber TJ mail oğlu Mehmed Dereli. 8 Üsküdarda Mustafa. 9 İstanbul 11 inci ilk okul 393 Akçura Salim. 10 Bursada Köseleci Cumalı Mehmed oğlu İsmail. 11 Şehzadebaşı Vidinli Tevfikpaşa caddesi No. 30 Orhan Güzey. 12 Afyon Cumhuriyet ilkmektebi 123 Sabri. 13 Nişantaşı Meşrutiyet mahallesi Kodaman caddesi No. 81 O. Saffet. 14 Ödemiş avukat îbrahim oğlu Günhan Yayla. 15 Niğde Belediye doktoru Hasan re geçenlerde bu çeşid kulüblerin birin» oğlu Orhan Arkan. de çok garib bir vak'a olmuştur. Bir racaat etmişler, belediye reisi de fab rika direktörlerine mektub yazarak: «Bu memlekette fabrikalann duman çıkarmalan yasaktır. Her kim çıkanra mahkemeye verip şu kadar ceza kesireceğim» demiş. llk nazarda bu mektubun meali biaz garıb görünüyor ama, belediye reisi nin çok iyi yapmış olduğu, bir hafta zarında herkes tarafmdan tasdik olunmuş. ünkü hiçbir fabrika işini durdurtma dığı halde duman da salıvermemiş. Yani fabrikalanna duman emen tertibatlı makineler koymuşlar. Eğer belediye reisi işi böyle kestirip atmasaydı da mesele fabrika direktör erine «birer duman emen makine tedarikinizi dilerim> filân tarzında mektub yazmak yolile girişseydi, emin olun hâdise uzar giderdl Bizim belediyelerimizin de böyle kes Çocuk portreleri Bflmeceyi doğru çözenlerden bize fotoğraf gönderenlerin resimlerini basmıya devam ediyoruz. Fakat burada resmi çıkmak mutlaka hediye kazanmış olmıya delâlet etmez. Mükâfat kazanan lann isimleri her aybaşmda çıkan büyük listede neşrolunur. Soldan itibaren sıra ile: 1 Eyüb ortamektebi Muzaffer Ergun. 2 İzmit Ulu Gazi okulu Yılmaz. 3 İstanbul 28 inci ilk okul Nevin Çetin. 4 Adapazarı Emniyet Bankası kontrollanndan Turğud oğlu Ziya özcan. 5 Maltepe Meliha Ünal. 6 Büyükada Üreke sokağı No. 24 Fethi Akalın. gece, ismi John olanlann kulübünde herkes oyun oynamak, gazete okumak ve saire ile meşgulken salonun kapısının önünde biri peydalanıp: John evin yanıyor! Diye bağırmış, bu feryad üzerine tabiî bütün kulüb azası telâşla dışarıya fırlıvarak evlerine komşulardır. Johnlardan valnız birinin evinde yangın cıkması bütün kulüb mensublarının key fini altüst etmiştir. Fıkra Annesine kavuşacak.Şık bir bayan Beyoğlu caddesinda ellerinde paketlerle feurula kurula yürüyordu. Yanına orta halli giyinmiş boynu bükük küçük bir mekteb çocuğu yaklaştı: Bayan ne olur, dedi, yirmi beş kuruş ver de ben de annemin yanına gidip ona kavuşayım.. Kadın çocuğa aadı, çantasından yirml beş kuruş çıkanp verdikten sonra sordu: Yavrum annen nerede? Çok uzakta mı? Hayır efendim, gurada, köşedeki sinemada!. Manisada Eral Divitcioğlu Baba ve oğul

Bu sayıdan diğer sayfalar: