28 Nisan 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

28 Nisan 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 28 Nisan 1936 VIYANA DONUŞU Tarihî tefrika: 16 M. TURHAN TAN ( Şehir ve Memleket Haberleri ) Memleketimize gelen seyyahlar Yapılan kolaylıklar yüzünden artıyor Son senelerde hükumetin seyyahlara ve seyyah vapurlanna karşı gösterdiği kolaylıklar ve Turing Kulübün mütemadiyen yapmakta olduğu propagandalar üzerine memleketimize fazla seyyah gelmeğe başlamıştır. 1922 de 5,000 seyyah geldiği halde bu miktar 1934 te 80,000 e çıkmıştır. Son on sene zarfında gelen seyyahların miktan 430,000 dir. Bunlar memlekete en asgarî bir hesabla 50,000,000 Türk lirası bırakmışlardır. 1935 yılında yolcu vapurlarile gelen seyyahların miktan 20,914 tür. Ayni yılda yolcu vapurlarile gelen ve transit oarak îstanbula çıkan turistlerin miktan 36,6000 kişidir. Gene ayni senede croisiere şeklinde gelen seyyahlar 14,200 kişidir. Ayrıca Semplon ekspresile 4,334, Toros ekspresile 1,588, Konvansiyonelle 1,534 ve Konvansiyonelle yataksız olarak 4,961 kişi gelmiştir ki mecmuu 84,131 kişiyi bulmuştur. Memleketimize gelen seyyahların artmasında Turing Kulübün mesaisi çok müessir olmuştur. Kulübün 1935 yılı bilânçosu 13,536 liradır. Kulüb son sene içinde neşriyat ve reklâm sahasında faydalı mesaide bulunmuş, Boğaziçi rehberi, seyyahlara mahsus otomobil haritası, fransızca, ingilizce ve almanca Istanbul prospektüsü ve fransızca Istanbul rehberi neşretmiştir. Siyasî icmal Uzak Şarktaki vaziyet ransadaki umumî seçimin netî* cesine intizaren Avrupada politika faaliyeti durmuş olduğundan şimdi bütün gözler Uzakşarktaki siyasî vaziyete çevrilmiş bulunuyor. Bu vaziyet şöylece hulâsa edilebilir: Japonyada ordunun dileğine uygun bir kabine teşekkül ettikten sonra, kabinenin reisile müdafaa işlerile alâkadar nazırlar arasında devletin haricî politikasının esasları kararlaştınlmıştır. Bu esasların başında Japonyanın Sovyetlerle olan münasebatma aid şu karar bulunuyor: Sovyetler Birliği Uzakşarkta toplamış olduğu kuvvetleri geri almadıkça Moskova ile hiç» bir anlaşma yapılmıyacaktır. Sovyetler ise Japonya ile kat'î bir anaşma yapılmadıkça, Siberyanın şarkında :opladığı beş yüz bin kişilik orduyu, binlerce tayyare ve tankı geri alacak değildir. Binaenaleyh iki büyük devletin münasebatı bir çıkmaza girmiş bulunuyor. Japon büyük erkânıharbiyesi de Uzakşarktaki Kızılordunun geri alınmıyacağını bildiğinden Mançuride Siberyadaki Kızılorduya muadil bir ordu toplamakla mesgul bulunuyor. Bu sırada Japon efkârı umumiyesi Sovyetlere karşı tahrik ve igzab edilmektedir. Mançurinin Moğollarla meskun şimalî Hsingan eyaleti Moğol Valisi ile maiyetinin Sovyetler aleyhinde casusluk cürmü ile mahkum ve idam edilmiş olması zaten Japon ve Mançuri efkârı umumiyesini Sovyetlere karşı kâfi derecede kızdırmışb. Fransız kadın diplomatı şerefine Dün Perapalasta bir çay ziyafeti verildi Föniks şirketinin vaziyeti Türkiyedeki sigortalıların hakları kurtuluyor Föniks Sigorta Şirketinin Türkiye merkezinde Iktısad Vekâleti tarafından yapnlan tetkikat, şirketin hayat kısmında sigortalı olanlann haklarınm ziyaa ugramıyacağını göstermiştir. Bu sigorta şirketinin kanunen memleketimizde 75,000 liralık teminat akçesi bulundurması lâ zımdır. Yapılan tetkikatta şirketin memleketimizde 250,000 liralık mevcudü olduğu tesbit edilmiştir. Şu vaziyete göre bu şirkette sigortalı olanlara yüzde 6570 nisbetinde tevziat yapılabileceği anlaşılmıştır. Föniks Şirketinin Viyanadaki merkezinin tasfiyesine başlanmıştır. Merkez, hükumetimize, Türkiyedeki sigorta poliçelerinin 1500 kadar olduğunu bildirmiştir. Halbuki Vekâletin yaptırdığı tetkikat şirketin îstanbul şubesi hayat sigortası poliçelerinin muhtelif sirketlerden devrolunanlarla birlikte 4000 kadar olduğunu göstermiştir. Binaenaleyh şirketin mevcud akçesi bu poliçe sahiblerine tevzi edilecektir. Bununla beraber şirketin Istanbuldaki şube muamelâtını devir almak için diğer talib şirketler vardır. Bugünlerde îsviçreden de bir mümessil gelecektir. Bu takdirde Fönikse sigorta olanlann bütün hakları diğer bir şirket nezdinde baki kalacaktır. Rebia Gülnuş, Turhan Sultanla Gülbeyaz dolayısile yaman bir pazarhğa tutuşmuştu Onun rakibîerine, düşmanlarına ve sevmediği kimselere karşı aldığı sinsi, mürai ve şeytanî vaziyeti takınmak, ergeç muzaffer olmak neticesini verecekti. Bu, böyle olunca kızmak veya kızgınlığını belli etmek alıklık demekti. Turhan Sultan işte bu mülâhaza ile kendini topladı, çatık kaşlılıktan sıyrıl dı, güler yüz takındı: Gün doğunca, dedi, gece silinir. Sen gelince benim de canımın sıkıntısı geçti, içim açıldı. Şöyle yakın gel, yanr ma otur, doya doya yüzünü göreyim, güzel sesini duyayım. Yavrumun yavrula nnı sen doğurdun. Sende aslanımın ko kusu var. Burnum o kokuyu alsın! Rebia Gülnuş, bu sözlerin nasıl bir duyguya tercüman olduğunu anhyordu. Çünkü Turhanın küçük şehzadeleri severken: «Yavrumun yavrusu, yarısı da yılan yavrusu» demekten geri kalmadı ğını biliyordu, fakat Avcı Sultan Mehmed ona da: «Anam bir yana, cîhân bir yana» diye kaynana gelin zırıltılarına karşı alacağı vaziyeti hissettirdiği için idareli davranıyordu, «fitne kumkuma sı» adını verdiği bu düzenci kadınla açık bir mücadeleye girişmekten çekiniyordu. Şimdi de onun tath sözlerine kanmış ve inanmış gibi göründü, el öpüp sedirin bir yanına ilişti. Turhan Sultan o sırada elli, Gülnuş ise otuz yaşında idi. Bu yaş farkı, onlann birbirlerine bakışlannda ayn ayn sezilip duruyor ve birinde hınç, bifinde gurur oluyordu, Turhan, bütün zekâsına ve bütün soğukkanhlığına rağmen o gururun ağırlığına dayanamadı, hıncını talmin için geçmiş günlerin hatıralarından istifade etmek istedi: Güzel yavrum, dedi, seni gördükçe saraya ilk geldiğin günü hatırlarım. Rahmetli Deli Hüseyin Paşa, seni Giridde yakalayıp aslanıma armağan eylemişti. Tozlu bir elmasa benziyordun. Herkesten önce ben senin ne cevher olduğunu sezdim, oğluma da sezdirdim. Kapalı bir güzelliği açığa çıkardığım için hâlâ sevinirim. Gülnuş, kaynanasmın ne demelc ve neleri hatırlatmak istediğini kavradı, ikı köle önünde kendinin Giridden gelme bir tutsak olduğunun ileri süriilmesinden sinirlendi, hırçın bir sesle sert bir cevab verdi: Rahmetli Kösem Sultanm da ayni iyiliği size yaptığını söylüyorlar. Fakat siz, münafık sözüne uyup onu incitmişsiniz. Bu can tende oldukça ben nankörlük etmiyeceğim, iyiliğinizi unutmıyaca ğım. Mukabil taarruz daha yaman olmuştu. Çünkü Gülnuş, kaynanasının hala yıklığını söylemekle beraber nankör ve katil bir kadın olduğunu da ortaya koyuyordu. Hatta bu kadarla da iktifa etmiyordu. Kendisinin nankör çıkmıyacağını söyler gibi davranıp icabında hamle yapmaktan geri kalmıyacağını, yani kaynanasını Kösem Sultana benzetmek elinden gelirse de böyle bir cinayeti hissî necabet göstererek yapmıyacağını anlatı yordu. Turhanın yüzü kıpkırmızı kesildi ve sonra sarardı. Gülnuşun böyle bir karşıhk vereceğini hiç ummuyordu. Ayni zamanda yirmi iki yıl önce işlediği büyük cinayetin kanh safhaları gözünün önüne gelmişti, boğdurttuğu kadının çığlıklan kulağmda titremeğe başlamıştı. Bu du rumda kendini tutamıyacağmı seziyordu, dişlerini sıkıyordu. Fakat Giridli dönme, attığı tokadın acısını iniltisiz bırakmak ve tehlikeli bir münakaşanın önüne geçmek için sözü değiştiriverdi: Sultanım, dedi, bu ağalar niçin ağlaşıyorlardı? Valide Turhan, gelininin yapmak istediği manevrayı anlamakla beraber bu sorudan kendi hıncını hoşnud etmek hrsahnı çıkarmakta gecikmedi, her kelimeyi bir iğne gibi kullanarak hâdiseyi anlattı: • Aslanıma lâyık bir kızı sağlık vermişlerdi. Beşirle Dilâveri yollayıp baktı rayım dedim, esir hanında iki kendini bilmezle karşılaşmışlar, dayak yemişler. Oh olsun. Benim üstüme ortak getirmeğe gidenleri ulu Tanrı böyle rezil îder. Ve zihnine ansızm doğan bir fikrin zorile hırçınlıktan sıyrılıvererek Turhan Sultanm kulağına iğıldi: Sarayda kızılca kıyamet kopmasını istemiyorsanız, dedi, benimle anlaşmalısmız, istediğinizin yapılmasına ben göz yumacağım. Fakat bir şartla! Öbürü, hayran hayran, mınldandı: Ne şartı bu? Şu herifleri dışarı çıkarınız, söyliyeyim. Turhan Sultanm verdiği emir üzerine iki köle salondan aynlınca Rebia Gülnuş, merak içinde kalan, kaynanasının yanına biraz daha sokuldu: Siz, dedi, şevketlu efendimizden beni uzaklaştırmak için yorulmadan çalışıyorsunuz. On yılda karşıma yüz ortak çıkardınız, merammıza eremediniz. Lâkin fikrinizden de caymadınız, hâlâ esir hanlanna adamlar yollayıp beni yenecek, benim yerimi alacak kızlar arıyorsunuz, Buna karşı ben de birşeyler yapabilirdim, oğlunuzu sizinle bozuşturmıya savaşırdım. Halbuki hiç tınmadım, Allahıma sığınıp, yavrularımı bağrıma basıp herşeye göğüs gerdım. Fakat bugün dayanamıyacak bir haldeyim, kabıma sığamıyorum. Içimde can yakmak, gönül kırmak, hatta kan dökmek için bir dilek, bir istek var. Biraz durdu, susamış bir dişi kaplan gibi dilile ağır ağır düdaklarım ıslattı: Bir saat önce, dedi, Gülbeyazı şevketlu efendimizin yanına girerken gördüm. Bana kötü kötü baktı. İşte bu bakış yüreğimi yaktı. Gerçi benim ayna gibi dostum var. Bin Gülbeyaz bir yere gelse dudağımın yanındaki çukuru dolduramazlar, hele o aşifte, nur dolu bir kazaada yüz yıl yıkansagene benim beyazlığımı bulamaz. Topuğumun derisinden öylelerine yüz çıkar!.. Gelgelelim onun yüreğime basa basa şevketlu efendimin odasına girişine dayanamıyorum. Saraydaki kızların hepsi hünkânmın koynuna girsin, tek bu şıllık aradan çıksm! Turhan Sultan, omuzlarını sjlkti: Bu sözleri bana niçin söylediğini anlmadım yavrum, benim aslanımın keyfine kimse karışamaz. Dilediği kızı alır, dilediğini bırakır. Sen onun yüreğine gem mi vuracaksın? Hayır, hâşâ. Ben öyle birşey demedim, demem de. Yalnız Gülbeyazdan kurtulmak istiyorum. Bunun için de size sığınıyorum. Siz, yeni bir halayık getirtmek fikrinde değil misiniz?.. Ben ağlanm sızlarım, şehzadelerimi ağlatırım, her çareye başvururum, bu dileğinize karşı korum, sizi mahcub ederim, küçük düşürü rüm. Fakat siz benim şartımı kabul edersenız ben de yeni gelmiş bir halayık gibi davranırım, getireceğiniz kızın şevketlu efendimize sunulmasına ses çıkarmam. Neymiş şartın bakalım hırçın kız? Gülbeyazı gidermek!.. O ortadan kalksın, ben herşeye razı olurum. Turhan Sultan düşünür gibi bir tavır aldı. Nüfuzunu yıkmak istediği Gülnuşun nasıl bir plân çevirdiğini anhyordu. O yeni bir halayığın nekadar güzel olursa olsun kendisine kuvvetli bir rakib olamı yacağını hesablıyarak esirhanedeki kızın getirilmesine muvafakat ediyor ve bunu bir pazarlık mevzuu yaparak Gülbeyaz dan kurtulmak istiyordu. [Arkast vari Mm. Malater Selliye gazetecilerle goruşuyor Hükumetimizin misafiri bulunan Cemiyeti Akvam nezdindeki Franaz mu rahhas heyeti azasından Madam Mala:er Selliyenin şerefine dün saat 1 7 de Pe•apalas otelinde Eminönü Halkevi tarafından bir çay ziyafeti verilmiştir. Ziyafette Vali Muhiddin, Şehir Meclisi aza!arı, Müzeler Müdürü Aziz, Halkevi Reisi Agâh Sırrı, mefsuh Kadınlar Birliği Reisi Lâtife Bekir, Fransız sefareti erkânı, Üniversite profesörleri ve matbuat mümessilleri hazır bulunmuşlardır. Madam Malater Selliye ziyafette gazetecilere şunlan söylemiştir: « Bu sabah İstanbul Üniversitesini ziyaret ettim. Rektör Cemille 12 sene :vvel Lionda beynelmilel bir konferans:a tanışmıştık. Üniversitenizi gezdikten ionra, bilâtereddüd İstanbul Üniversiteîinin modern üniversiteler arasında en mükemmel olduğunu söyliyebilirim, Is:anbul Üniversitesinin başlıca hususiyetlerınden birini de ılmın ve fennin bütün şubelerine malik olmakla beraber, ilmî araştırmalarda bulunması teşkil etmektedir. Üniversiteden sonra Kız Muallim mekebini gezdim ve yeni Türkiyenin başardığı birçok işleri arasında en mühimlerinden birinin de mekteb işi olduğuna kanaat getirdim. Bu münasebetle Türk kızlarınin Fransız kızlanndan çok daha iyi calıştıklannı gözlerimle gördüm. Bugün ziyaret ettiğim mektebler arasında İsmet Inönü îlkmektebini çok beğendim. Henüz açılmamış olmakla beraber, bu binayı yapmak için hükumetini zin hiçbir fedakârlıktan çekinmediği anlasılmaktadır.' Çocuklafın Bütün ihtîyaclannı temin eden ve en modern sıhhî şeraiti haiz bulunan bu Türk mektebinin insasmda bir Fransız mühendisinin teşriki mesai etmiş olması beni daha ziyade sevindirdi. Bir milletin kıymeti kültürü ile ölçüldüğüne göre, Türk hükumeti memleketin kültür seviyesini yükseltmek için hiçbir fedakârlıktan kaçmamıştır. Yeni Türkiye her şeyden ziyade mekteblere ehemmiyet vermektedir. ADLÎYEDE Bir afyon kaçakçılığı davası Uyuşturucu maddeler inhisanndan Habeşistana satmak üzere satın aldığı afyonları buradaki depodan kaçırmak ve bunları yolda bir vapurda eroin haline sokmak ve sonra da Habeşistandan gayri memleketlere satmaktan suçlu Nesim Çiprutun muhakemesi neticelendiğinden bu husustaki karar dün sekfzinci ihtısas mahkemesinde verilecekti. Fakat tahkikat ikmal edilmediğinden karar dün tebliğ edilmemiş ve perşembe gününe kalmıştır. ÜNiVERStTEDE Şelırimize davet edilen profesörler Budapeşte Tıb fakültesi dekanı pro fesör de Daronji ve Zürih Üniversitesi eski rektörü profesör Fleiner, memleke timizde konferanslar vermek üzere davet edilmişlerdir. Macar profesör 14 mayıs perşembe günü saat 1 7 de âmme sağh ğının inkişafı etrafında bir konferans verecektir. îsviçreli profesör de 4 mayıs paMekteblerden sonra Cerrahpaşa haszartesi ve 6 mayıs çarşamba günleri iki tanesini de gezdim. Bu hastanenin mü konferans verecektir. Profesör Fleiner hukuk ilmini yayma kemmeliyeti esasen malum olduğu için kurumunun misafiri olarak Ankaraya da söylenecek yeni bir şey bulamıyorum. Bu gidecek ve 9 mayıs cumartesi günü An hastane herhangi modern bir Avrupa kara Halkevinde (âmme hukukunun Bü hastanesile rekabet edebilecek derecede yük harbdenberi geçirdiği değişiklikler) mükemmeldir. mevzuu cektir. Yeni Türkiyenin fikir müesseselerini gezdikten sonra, bir de kollann idare ettiği müesseseleri, yani fabrikalan ziyaPOLÎSTE ret ettim. Beykoz deri fabrikasile PaşaHELVACI TEVFİĞİN MARİFETİ bahçedeki cam fabrikası Avrupadaki Ortaköyde Taşmerdiven sokağmda otu benzerlerinden tamamile farksızdırlar. ran Nurinin kızı Naciye, dün sabah OrYann da Beylerbeyi sarayını ve Botaköyden geçerken önüne halvacı Tevğaziçini gezeceğim. Beylerbeyi sarayını fik isminde birisi çıkmış ve lâf atmağa başlamıştır. Naciye Tevfiğin sözlerine biliyorum. Esasen saraylar eski Türkialdırış etmiyerek yoluna devam edince Ve hakkmda bir fikir verebilir. Yeni TürTevfik fena halde kızmış ve cebinden kiye hakkmda fikir edinmek istiyenler ise büyük bir sustalı çakı çıkararak kadm Türk mekteblerini görmelidirler. işte, cağızı tehlikeli surette yaralamış ve Türkiyeden aldığım ders budur!» kaçmıştır. Madam Malater Selliye bu akşamki Naciye tedavi altına alınmış, bir müdekspresle Ankaraya gidecek ve oradan det sonra da Tevfik yakalanmıştır. Bursa mıntakasını ziyaret ederek, istanBEŞ SÜTÇÜ ARASINDA Büyükbul yolile Sovyet Rusyaya gidecektir. derede oturan sütçü Hasan süt alım satımı meselesinden dolayı Ahmed, Hakla, Mustafa, Şükrü adında dört sütçü ile kavga etmiş ve sütçüler tarafından yaralanmıştır. etrafında bir konferans vere Şimdi, Japon gazetelerî Tokyodaki Sovyet sefaretine mensub olup ahiren GÜMRÜKLERDE tevkif olunan birçok tercümanlann ve mütehassıslann casusluk yaptıklannı ve Gümrük hamalları tarifesi Gümrük kanununun sekizinci maddesi ilga edilen Komünist partisinin ihyasına mucibince tanzimi lâzım gelen gümrük calıştıklannı iddia ediyorlar. hamallan tarifesini, Gümrük, Belediye, Uzakşarktaki vaziyetin dikkate şayan Ticaret Odası ve Iktısad Vekâleti mümessilinden mürekkeb hususî bir komis diğer bir noktası da Çinin garb eyaletleyon bu hafta içinde toplanarak tanzim rinde senelerdenberi yerleserek bir Sovedecektir. Hazırlanacak olan tarife Iktı yet hükumeti kuran ve dokuz senedenbesad Vekâletince tasdikten sonra tatbikat ri Millî Çin Cumhuriyet devleri ordusu ile mütemadiven harbeden komünist orsahasına geçecektir. MÜTEFERRÎK dulannm şimdi şimalî Çine girmiş olmalarıdır. Şimalî Çinin eyaletlerinden Şanside Döviz müsaadesi nasıl verilecek komünistler artık iyice yerlesmislerdir. Harice çıkacak döviz müsaadeleri baBunlara karşı Japonya şimalî Çindedema Ticaret Odası idare heyeti tarafın ki işgal kuvvetlerini artırmış ve yetmiş dan verilebilecektir. parçadan mürekkeb bir donanmayı Şan • Galatasaraypolis karakolu tung sahillerine göndermiştir. Japon askerî makamatı da şimalî Çinin eyalet binası satılamıyor hükumetlerini komünistlere karşı JaponGalatasaray Polis karakolu binası satılığa çıkarılmıştı. Bu binaya Millî Em larla birlikte harbetmek üzere ittifaka lâk müdürlüğünce konulan kıymet üze davet etmiştir. Bu eyaletlerden Hopenin rine şimdiye kadar hiçbir alıcı zuhur et hükumeti şimdiden Mançurinin merkezimemiştir. Millî emlâk müdürlüğü pazar ne bir heyet göndermiş ve ittifak müzalık suretile vâki olacak müracaatleri tet keresine başlamış bulunuyor. Komünistlere karşı harb ve savaş vekik edecektir. Maamafih şimdiye kadar silesile şimalî Çinin büsbütün Japonlann esaslı hiçbir müracaat yapılmamışür. nüfuz Sahibi meçhul olan emanet çuri ileve idaresi altına gireceği ve Manbirleşeceği ecnebi mehafilinde tahparalar min edilmekte ve endişe gösterilmektedir. Mevduatı koruma kanunu mucibince Japonya, dış Mongolistanın Sovyetler bankalara yatırılmış olan ve sahibi meç Birliğile karşılıklı yardım muahedesi akhul bulunan emanet torbalar Cumhuri detmesinden dolayı Millî Çin Cumhuriyet Merkez Bankasma teslim edilmek yet hükumetini Moskovayı protesto etmetedir. Bu torbalar Maliyeden gönderilen ğe icbar eylemek suretile siyasî sahada bir memurun huzurunda açılarak sayıl kendisile cephe birliği vücude getirmeğe makta ve teslim edilmektedir. Bu çıkm muvaffak olduktan sonra, simdi de kolardan ehemmiyetli miktarda gümüş ve münist ordularına karsı birlikte muharealtın meskukât çıkmaktadır. be etmek vesilesile askerî bir ittifak akdetmek için Nankin hükumetini zorlaVÎLÂYETTE maktadır. 1 mayıs bahar bayramı 1 mayıs bahar bayramı dolayısile hükumet daireleri cuma günü sabahtan akşama kadar tatili faaliyet edeceklerdir Bayram münasebetile memurların mayı.1 aylıkları cumartesi günü tevzi edilecektir Bir derece terfi edenler istanbul vilâyeti dahilindeki ziraat memurlan birer derece terfi etmişlerdir. Hava tehlikesine karşı Hava tehlikesine karşı korunma ted • birlerkıi hazırhyan komisyon yann Val muavininin riyasetinde bir toplantı yapacak ve bazı kararlar verecektir. Ankarada genc bir talebenin ölümü Bulunan çanta Iskele ve rıhtımlar müruriye resmi Yanan Adliye binasının emanet da • iresinde bulunan çantanın mahiyet İhrac edilecek yumurtalar nası! hakkında dün malumat vermiştik. Dün de yazdığımız gibi çantanın içindek hazırlanacak? İhrac edilecek yumurtaların işlendik • kâğıdlar tamamile tasfiye edildikten leri atelyelerin sıhhî ve teknik şeraiti ha sonra vaziyet lâyıkile tenevvür edecek iz olmalan bilhassa gözönünde bulun • tir. Bunun hakkında bugün için söy • durulmaktadır. lenecek kat'î bir söz yoktur. Bu çantc İhrac edilecek yumurların sıhhî bina için dün de İstanbul Müddeiumumis lar içinde işlenerek bozulmamalannı te • Hikmet şunları söylemiştir. « Yanan Adliye binasının erhane min için tedbirler alınmaktadır. Ayni zadairesinde bulunan çantanın içinde Yu manda bu işte çalışanların sıhhatini vi Ankara (Hususî) Ankara Maarif Cemiyeti Ortamektebi talebesinden suf İzzeddinin ölümüne aid tahkikat ev ve mektebin Eti oymağından Selçuk vefat etmiş ve arkadaşlarının gözyaşlan kaye için de sıhhat işleri müdürlüğü ve rakı vardır. Bunları tetkik etmekte arasında defnedılmijtir. Gönderdiğim lesim genc talebeye yapılan cenaze töre Belediye daha yakından alâkadar ola yim.» caklardır. nini göstermektedir. Polis suçlulan yakalamıştır. TRAMVAY ÇARPTI Şoför Ta hirin idaresindeki otomobil İstiklâl caddesinden geçmekte olan 191 sayılı Kurtuluş Beyazıd tramvayına çarpmıştır. Otomobil hasara uğramıştır. Müddeiumumî Yusuf Izzeddine aid evrakı ' tetkik ediyor Dahiliye Vekâletinin iskele ve nhtımlar müruriye rüsumu için bir kanun lâ yihası hazırlamakta olduğu yazılmıştı. Vekâlet, her vilâyette nek»dar ve nereIerde iskele ve nhtım bulunduğunun tetkikine başlamış ve alâkadarlardan iza hat istemiştir. Bu tetkikat neticesinde bir kanun lâyihası tanzim edilecek ve bu lâyiha müruriye resmi olarak almacak miktarın ancak Iktısad Vekâleti tarafından tesbiti esasını istihdaf edecektir. Şimdiye kadar ayakbastı parası namı verilen ve çok iptidaî bir tarzda tahsil edilmekt olan bu resim de ıslah edilmiş olacaktır. Fakat Çin cumhuriyeti Japonya ile resmen askerî bir ittifak akdettiği takdirde, Japon aleyhtarlarının, komünistler ve Sovyetler tarafına geçerek devletin büsbütün zâfa uğramasından korktuğundan ittifak teklifini henüz kabul etmemiştir. Bununla beraber Çin hükumeti, Çin dahilinde de komünistlere karşı imha politikasını tutmuştur. Diğer taraftan Japonya ile Almanya arasındaki yakınlaşma artıyor. M. HîtIerin, şimdi Japon mandası altında bulunan Büyük Okyanustaki eski Alman müstemlekesi adaların Almanyaya iadesini hiçbir zaman taleb etmiyeceğini söylemiş olması bu yakmlaşmanın ne kadar ilerlediğine bir delil sayılıyor. Şanghaydan bildirildiğine göre Japonlann işgal ettikleri dahilî Monğolistanda Japon ve Alman sermayedarları tarafından demiryollar inşa edilmesi için Almanya ile Japonya mutabık kalmışlardır. Inşaata aid projeler üzerinde yakında müzakere başlıyacaktır. Uzakşarktaki son vaziyetin esas hatlan bunlardır. Muharrem Feyzi Togay Cumhuriyet Abone ı T ü r k i y e ( İÇİD tNHÎSARLARDA Inhisarlar Umum Müdürü Inhisarlar Umum Müdürü Mitha Yenel Ankaraya gitmiştir. Umum Mü dür Ankarada idarenin yeni sene bütçe sinin müzakerelerinde hazır bulunacak vı idareye aid işler üzerinde Vekâletle te maslarda bulunduktan sonra sehrimizı dönecektir. Nuthası 5 Kuniftnr için Senelik Altı aylık Ûç aylık Bir aylık 1400 Kr. 1700 Kr. 1450 750 800 400 yoktur 150

Bu sayıdan diğer sayfalar: