16 Haziran 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

16 Haziran 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

16 Haziran 1936 CUMHURİYET Halli lâzım derdlerden Taksim stadyomu ve intizam meselesi Mesele her şeyden evvel bir hesab işidir. Bir tek turnikeden bir dakikada kaç kişi geçebileceğini hesablasalar intizam kendiliğinden temin edilir «Türk polisi eski polis değildir!» Bir İngiliz muharririnin İstanbulda şahid olduğu hâdise... Londrada çıkan Sphere mecmuasında intişar eden İstanbula aid bir yazı, yeni rejim altında Boğaziçi ve Istanbulun tekrar canlandığını yazmaktadır. Makalenin muharriri, Adalar ve Boğaziçi hayatı hakkında hoş tafsilât verdikten sonra Türk bahriyesine aid ihsaî malumat ver mektedir. Fakat İstanbula yanaşan seyyah gemisinin Türk bayrağı zannile çektiği yıldızı yedi köşeli bayrağın Türk bayrağı olmadığına dikkat ederek bunu gemi süvarısine ıhtar edea polis memurunun şayanı hayret uyanıklığını makalenin muharriri Michael Langley şu suretle anlatmakta dır: : «Sarayburnuna demirlediğimiz zaman gemiye mutad gümriik ve polis memurlan da girmişlerdi. Merdivenin daha ilk basamaklarında kendisini selâmlıyan gemi birinci zabitine polis memuru şu hitabda bulundu: Avrupada harb patiıyacak mı? MeşhurWels «Hayır,daha zamanı gelmedi!» diyor Şehir güzelliği satıbr mı? M ••.•••.....,. ,„ «Gerçi dünya silâhlamyor. Barut depolarının ortasmda oturuyoruz. Lâkin devlet adamları henüz bir harb çıkaracak kadar delirmediler. Hiçbir devlet bir harbe hazır değildir.» Taksim sahasımn havadan alınmıs bir resmi Cumhuriyet gazetesinin «Hem nalına, hem mıhına» sütunu muharririne: Mayısın 19 unda yapılan cimnastik şenlikleri münasebetile sütununuzda «Cimnastik şenliklerinde intizam ve intizamsızhk» ve «Meydansız şehir» başlıkh satırlarınızı tekrar. tekrar okudum. Aradan günler geçtiği halde kalbimde duyduğum acı dinmedi. Bazı sızılar, acılar vardır ki bunlara çare bulmak, bunları teskin etmek insanm elinde olmadığı için derdle$mek suretile olsun biraz sükun bulmağa çalışır. Siz, pek haklı olarak duyduğunuz teessürle, mütemadiyen kanıyan ve bir türlü kapanamıyan iki yaramızı deştiniz. Bunlardan birincisi için, doktorundan ümid kesmiş ve başka memleketler hekimlerinden çare arıyan bir hasta gibi, diyorsunuz ki: «Kalabahk halkı, bir sıraya koymak ve intizama sokmak, bizım zabıtamızın daima beceremediği bir iştir. Bu işi öğren mek için Avrupaya bir iki komiser göndermek hiç te fena plmıyacak.» İkincisini göstererek, hâlâ şifa vadeden şu cümleleri ilâve ediyorsunuz: «Allah için olsun, İstanbula bir merasim meydanı ve bir de stadyom; fakat tozsuz, yeşil çimenli, fabrika bacalarının dumanile boğulmamış bir stadyom... Azkaldı, unutuyordum; nakil vasıtalan ve yollan sıfıra yakm olan Yenibahçe gibi ücra bir köşede değil!» Sizin başladığınız sırayı bozmamak için ben de bu mevzu üzerinde söyliyeceklerimi iki kısma ayıracağım: 1 Kalabalık zamanlarda intizamsızBu binlerce insan saatlerce evvel gelip boş stadyomda boş yere beklemek istemediği için halk son yanm saat zarfında gelmeğe ve birikmeğe başlar. Herkes bir bilet almak veya elindeki bileti kontrola göstererek «rurnike» denilen demir parmaklığı dar döner dolaptan geçmek mecburiyetindedir. Türk bayrağmı çekmemişsiniz! Nasıl çekmemişiz? Bu nezaketi her limanda göstermekten geri durmadık. Direğe baksanıza... İyi amma çektiğiniz bayrağı değil ki! bayrak Türk Bunun üzerine birinci zabit harita odaiina birini yollıyarak milletlerin bayraklannı gösteren bir kitab getirtti, ve polis meHer biri kontrol edilmek şartile bu muruna göstererek: demir dolaptan bir dakikada kaç kişi ge Işte buyurun, bakın; dedi. çebilir? Rahatça on kişi. Az görülürse Polis memuru da şu cevabı verdi: yirmi kişi olsun. Bu da az ise rahatsız Evet amma sizin gösterdiğiniz yılolarak ve sıkışarak elli kişiye çıkaralım. dızm yedi kö?esi var. Halbuki Türk bayBu hesabla yarım saatte bir «turnike» den ancak 1,500 kişi girebilir. Demek ki rağmın yıldızı beş köşelidir.» Muharrir yazısına şu suretle devam etbu şekilde yanm saatte 12,000 kişinin girmesi için en aşağı sekiz geçid ve do mektedir: ab lâzımdır. Hesab işi bu sekiz geçid yeri ile de bitmıyor. Bu geçidler, dolablar, turnikeler birbirinden uzakça ve çok geniş bir methal içine yerleştirilmiş olmak gerek. Buna imkân yoksa geçidleri muhtelif kapılara, methallere taksim etmek mecburiyeti var. Dar kapılı bir tek methale sekiz değıl, on sekiz geçid yeri yapılsa gene «aman Allah bayılıyorum» sesleri duyulacaktır. Hiçbir polis nezareti olmadığı halde tiyatro ve sinemalarımızda hergün böyle «Aman Allah, bayılıyorum» seslerini işitmemekliğimizin sebebi gelen halk kütlesine göre genişçe «girme yerlerinin> ve muhtelif «çıkış kapılarının» bulunması değil midir? Sinemalardan polis nezareti altında ki sokaklara dökülünce biribirimizi it memiz, kakmamız, münakaşa etmemiz gene yanlış hesab neticesidir: Birbirine çok yakın bir çok tiyatro ve sinemadan çıkan halkın dar sokaklara sığmaması yetişmiyormuş gibi otomobilleri de bu sokaklarda bekletiriz. Otomobile binen halk, binicilere nisbetle yüzde bir derecesinde olduğu halde otomobillerine bin mek için bunları bir kaç dakika bekleteceğımıze otomobilleri halk üzerine saldırırız. Bütün bunlar, bence hesab, kitab kaidelerine riayet etmemekten ileri geliyor. Stadyomlarımızda kaç methal, kaç kapı, kaç geçid yeri var? Bunlar kâfi midir? Değil midir? Artırılması imkânı var mıdır, yok mudur? Bütün bunlarm hallini alâkadarlara bırakarak ben sizin aradığınız yeşil çimenli, şehrin ücra bir köşesinde olmıyan stadyom, ve merasim meydanlan meselesine geçmek istiyorum, Bu da, bir hesab işidir. Bunların biran evvel yapılması için katlanacağımız fe dakârhkla hiç olmamalarından dolayı uğradığımız manevî ve maddî ziyanları mukayese hesabı, daha muğlâkça, daha uzun bir hesab işi olduğu için ayrıca bir derdleşmeye değmez mi? «Eski Osmanlı İmparatorluğu memurlan hiçbir vakit teyakkuz ve uyanıklıkla meluf addedilemezlerdi. Onlar daha ziyade görmemezliğe gelerek hiç birşeye aldırmazlardı. Fakat işte size bir polis memuru ki yeni rejimin doğurduğu uyanık lık ve teyakkuz itibarile tıpkı arkadaşlan gibi vazifesini bihakkin ifa hususunda son derece hassastır. Polis memurunun keskin gözleri de artık eski İstanbulun eski rejime beraber tarihe karışmış olduğunn bir daha ispat etmiş oluyordu.» Michael Langleyin bu ince nokta üzerinde duruşu her Türkü müftehir edecek kadar sevindiricidir. ADLlYEDE İki hâkimin terfii Kadıköy sulh hukuk hâkimi İbrahim ile Beyoğlu sulh hukuk hâkimi Saidin ikişer derece terfi eyledikleri Adliye Vekâletinden İstanbul Müddeiumumüiğine bildirilmiştir. hk. 2 Merasim meydanı, stadyom meselesi. Kalabalık zamanlarda intizamsızlık Herşeyden evvel söyliyeyim ki Avrupaya memur ve komiser göndermeden, bunlann avdetini beklemeden de intizamsızhklann büyük bir kısmını bertaraf et mek mümkündür, fikrindeyim.. Çünkü «kalabalık» sayı ve hesab meselesidir. Hesab, zamanında doğru yapılırsa «intizam» kendiliğinden ortaya çıkar. Bizdeki «kalabalık» ve halk kütlesi hareketi memleketimizde öğrenebildiğimiz hesab derecesinin halledemiyeceği kadar büyük değildir. Yanıldığımız nokta bunun bir «hesab işi» olduğunu görmemekliğimizdir, kanaatin deyim. Cimnastik şenlikleri günü stadyom kapısınm halini, görmiyenlerin gözü önünde de görmüş gibi tecessüm ettiriyorsunuz: «Kapının demirparmaklıklan kapanmış, par makhklara iki polis tırmanmış, bir gürültü, bir patırdı, bir kaynaşmadır gidiyor... Bir kadın sesi: Aman Allah bayılıyorum, diye bağırıyordu.» diyorsunuz. İşte «şenlik gününü» bile biz «ana baba günü» haline getfrıyoruz. Demirparmaklıklara tırmanmış olan iki polis Avrupa ve hatta Amerika polis teşkilâtmı görmüş, Öğrenmiş, buraya dön müş olan memurlar bile olsaydı o anda başka ne çare bulabilirlerdi? Binlerce kişi bir tek yoldan, bir tek dar kapıya hü cum edince iki yerine yirmi polis te parmaklıklara tırmansa «gürültü, patırdı ve kaynaşma» dan başka türlü bir manzara görülmez. «Aman Allah bayılıyorum» sesleri adeta bir netice olarak telâkki edilebilir. Bizde en büyük halk kütlesi hareketi stadyomlarda ve şehir merkezinde olduğu için bilhassa Taksim stadyomunda göze çarpmaktadır. Herhangi mühimce bir maç zamanında buraya binlerce kişi gelmektedir. Geçen sene, Balkan festivalleri sırasmda Taksim stadyomuna koşanlann sayısı 15,000 20,000 kişi tahmin edilmişti. Son jimnastik şenliklerinde 3,500 kız ve erkek çocuk ve 10,000 »eyirci gene burada toplanmıştır. Yeni sarayın yeri hazırlanıyor Eski Tomruk binasının ve şimdiki Emniyet ikinci şube müdürlüğünün bulun duğu yere yapılacak olan yeni Adliye sarayı için istimlâk muamelesine baştanmasına karar verildiğini yazmıştık. îstimlâk isile meşgul olmak üzere alâkadar lardan mürekkeb bir komisyon teşekkül etmiştir. Bu komisyon, istimlâk edilecek sahadaki bina sahiblerile temasa giriş miştir. İstimlâk işi bitince binalann yıkılmasına başlanacaktır. Veznedarı öldürenlerin muhakemesi Galata postanesi veznesini soymak maksadile veznedar Hüseyin Hüsnüyü Ayazağada öldürmekle suçlu Abdullah ile arkadaşı Yunusun muhakemelerine dün de Ağırceza mahkemesinde devam edilmiş; suçlular müdafaalarını yapmışlardır. Geçen celsede iddia makamı suçluların idamlarmı istemişti. Bundan ev velki celselerde gerek Abdullah, gerek Yunus suçlarını itiraf eyledikleri hal de dünkü celsede şimdiye kadar söy lediklerinin doğru olmadığını, vezne darm kazaen pathyan tabanca il< öldüğünü ilâve etmişlerdir. Karar verilmek için dava temmuzun yirmisine bırakılmıştır. V. B1RSON POLtSTE SOKAK ORTASINDA BİR AİLE KAVGASI Beyoğlunda Hacıahmed mahallesinde oturan İran tebaasından Ali, baldızı Mürüvvet ve karısı Saadet ile sokak ortasmda ailevî bir meseleden dolayı kavga etmiştir. Alinin kansı ve baldızı, Aliyi adamakıllı döverek yaralamışlardır. Ali hastaneye kaldırılmış, iki kızkardeş hakkında da takibata başlanmıştır. ESKt METRESİNİ YARALADI Beyoğlunda Kalyoncukulluğunda otu ran Halil, evvelki gece Beyoğlunda eski metresi Safiyeye rastlamış ve eskisi gibi beraber yaşamalarım teklif etmiştir. Safiye bu teklifi kabul etmeyince Halil kızmış ve belinden çıkardığı bir kama ile kadıncağızı tehlikeli su rette yaralamıştır. Yaralı Beyoğlu hastanesine kaldınlmış, Halilin yakalan ması için araştırmalara başlanmıştır. Mornmg Ppst gazetesi etmiş değildir. Modern son günlerde İngilterenin harb hazırlıklan ve veen yüksek şahsiyetlerinden saiti yeni keşiflerle yeAvrupanın istıkbalı hakni icadlann doğurduğu kında yazılar almaktadır. çocuklara benziyor. Bun lann ne olacağı henüz Muhayyel romanlarından hiç te belli olamıyor. ziyade «Cıhan Tanhi» adlı eserile meşhur olan Muhakkak ki bir çok H. G. Wells dün gelen tehlikelerle muhahz. Morning Posta «Harb Bundan dolayı da hiç Avrupaya sirayet edecek kimse silâhsızlanmağa cür'et edemiyor. Hami?» başhğile enteresan ricden bir hücuma mabir yazı yazmıştır. Dünruz kalmamak için ba yaca tanmmış bu muharrirut depolannın orta rin yazısını kısaltarak iktıMeshur romancı V. G. Wels sına geçmiş oturuyo bas ediyoruz: «Uzak bir isü'kbale aid keşifler ve ke ruz. Hepimiz, silâhlı olarak komşumuz hanetlerin hayal kuvvetimiz için çok tatlı kadar tehlikeli olduğumuzu hissettirmek bir idman olmasına mukabil, yarın veya istiyoruz. Fakat öyle şartlar altında bu Şehirciliğin yüksek bir bilgi ve bediî öbürgün ne olacağına dair mütalealar yü lunuyoruz ki en delilerimizin bile bir terütmek te çok güç bir iştir. Bu ayni za cavüze cür'et edemıyeceğimiz muhakkak bir san'at halini aldığı bir devirde, yani zamanımızda o kanşıklığın yavaş yava| manda tehlikeli bir meseledir. Doğruyu tır. söylerseniz yaşıyanlan rencide etmiş olurİşte bu sebeblerden dolayıdır ki daha düzeleceğini umuyorduk. Halbuki Bosunuz. Kehanetiniz doğru çıkmadığı tak birkaç sene, Avrupada harb çıkmıyacakür, ğaziçi acıklı bir ihmale mahkum oldu, dirde herkes sizinle alay eder. îzzeti nef diyorum. Bu bir kaç sene zarfında harb bir demet çeşidli dantel olmaktan çıkrp siniz de kınlmış olur. İşte şımdi Morning patiıyacak gibi olacak ve fakat her sefe kömüre bulaştınlmış hallac pamuğuna döndü. Şimdi nereye baksak kara bir kaPost gazetesinin daveti; biz muharrirleri rinde önüne geçilecektir. gene böyle bir akıbete sürüklemektedir. Insanlan uzun uzun düşündüren baş nşıklık, siyah bir çöküntü görüyoruz. Maamafih bu hususta Büyük Harbin ka bir mesele de Milletler Cemiyetidir. Yalnız Kadıköy, Taksime ve Şişliye, 1917 yılı ipridalarında biteceğine dair o Oyle temenni ediyorum ki Cumhurreisi Marmaranın bir ucundan tebessümlü bir lan kehanerimin ve 1900 senesinde de Wilson tarafından alelâcele doğurulan bu ierpilişe nisbet verir gibi boyuna büyüyor, tayyarelerin elli sene sonra inkişaf edece yavru daha uzun zaman yaşıyabilsin. »enişliyor ve güzelleşiyordu. Onun en ğı hakkındaki sözlenmin tam bir isabet Cumhurreisi Rooseveltten başlıyarak cazıb yeri iskele önündeki açıklıktı. Vaarzedememesine mukabil tanklar, harbler Churchill, Eden, Baldwin gibi sağ cenah purdan çıkanlar, başka iskelelerde oldudo(sivil ahalinin maruz kalacaklan tehlıke liderlerinden, Litvinof, Blum ve Cumhur ğu gibi, ilk adımda dar bir ufkun sıkıcı ler ve Rus Çarlığının sukutuna dair keşif reisi Azanaya kadar sol cenah liderleri de kucağında gözlerinin boğulduğunu görlerimin de tamamile birer hakikat olarak artık bu işe başka bir zaviyeden bakmağa müyorlardı, bakışları engin bir genişliğe meydana çıkmış olduğunu zikredebilirim. ve bu ömürsüz sulh yavrusunu daha rea çeken o açıkhğın cazibesine kapılıp içten Bugünlerde hemen herkes kendi kendi Iist bir şekilde beslemeğe gayret edecek neşeleniyorlardı. Denizin bir yandan Sarayburnuna, bir yandan Adalar istikane ve yahud birbirine şu suali sormakta lerdir. 1918 de ehemmiyetli bir müessese ola metine doğru uzayan mavi kollarile Kadır: Acaba Avrupa bir ikinci büyük harb rak göze çarpan Milletler Cemiyeti bugün dıköy iskelesi önünde yapılan bu sakin arifesinde bulunuyor mu? Bana sorarsanız bu suale derhal menfi bilfiil ölüdür. Bu müessese hiç birşey ya kucak bediî tenazurun gerçekten zarif bir cevab veririm. Çünkü hiçbir memleket pamaz. Bilâkis yapılacak işlere mütemadi nümunesiydi. Belediye, denizden karaya zaman zauzun bir harb için ciddî surette hazırlan bir engeldir. Bu engel ortadan kaldmldıkmış değildir. Dünyanm her tarafı deniz, tan sonra maddî terakki ve inkişaflann man dökülen billur köpüklere karadan kara ve hava kuvvetlerine aid malzeme yı tabiî bir cereyan şekli olarak beşeriyet se da küme küme rengin pırıltılarile karşılık ğınlarile doludur. Fakat bu malzeme hiç ri halinde bütün dünyaya şamil anlaşma verilmesini şehir estetiği namına gerekli bir memleket tarafından uzun bir harbe lar ve yahud da büyük mikyasta «mınta gördü, iskele önündeki açıkhğın bir kısmıyetecek kadar bir araya henüz toplanmış kavî anlaşmalar» üzerinde itrifak edecek nı bahçe haline koydu. Kadıköyünün methali, artık muattar bir çiçek meşheri değildir. Bir düğmeye basar basmaz iştial tir. 1918 de Lâhey sulh divanım hemen olmuştu, yerli ve yabancı herkesin gözüedecek mahiyette hazırlık yoktur. Dev letlerden hiçbiri meselâ Almanyanın unutuvermiştik. Bugün de Milletler Ce nü okşuyordu, zevkini yelpazeliyordu. 1914 te olduğu gibi mükemmel ve tam bir mıyetini tarihe karıştırmamak neden mümŞimdi işitiyoruz ki parktan artakalan kün olmasm? Bu takdirde sulhu yeniden şekilde hazırlanmış addolunamaz. toprak, gelişigüzel bir arsa gibi mezada ve temelden kurmak mes'uliyeti karşı konuyormuş, parça parça saülmak istenismda bulunacağız. liyormuş!.. Haberin doğru mu, igri mi Umumî Harbi çıkaran Saray Bosna Belki çok daha az sorulan fakat her hâdiseleri gibi vak'alar harb şeklinde pat halde ehemmiyet itibarile diğerlerinden olduğunu bilmemekle beraber yüreğimin lak vennek için harbin çıkması matlub ol farksız olan bir mesele de adedleri gün bu rivayetten acı acı burkulduğunu söylemak lâzımdır. Birçok siyaset adamlannm günden artan işsizler ve yahud da istik mekten geri kalamıyacağım. Çünkü Kabudala olduklanna şahsan kani olmakla balleri muayyen olmıyan milyonlarca dıköy iskelesi önündeki boşluk, o mıntakanın denize açılan gözüdür ve onu satberaber, bunlardan hiçbirinin şimdiki şart gencin içtimaî vaziyetleridir. mak bu gözü köretmek demektir. lar altında silâha sarılacak kadar deli olBunlann yalnız cinayete değil, nizam duklarını zannetmiyorum. Şehircilik bakımından orasınm ya teşve intizamı umumiyi ihlâl için her türlü çir olunması, veya parka katılması icab Gerek motörlü ve makineli kara kuv çarelere baş vuracaklan kat'idir. Bu tatvetlerinin, gerekse gaz harbinin, muazzam mın olunamıyan kütle bütün dünyayı mü sder. Bu bediî zarureti herhangi bir para hava kuvvetlerinin, on binlerce tonluk temadî yüksek hararet seviyesinde bulun ihtiyacuıa feda etmek ve şehir güzelliğinden bir parçayı harac mezad satmak redritnotlann gelecek harbdeki esas hedefle duracaktır. Bunlara iş vermek için bir hal va mıdır?.. ri, bu hedeflere vanş şekilleri ve buna çaresi bulununcrya kadar her tarafta arbedeler, ayaklanmalar vukua gelecektir. M. TURHAN TAN benzer bir sürii suallere henüz muayyen şekillerde cevab vermek imkânsızdır. Avrupanın tamamile bir sulh devresi Mes'ul mevkiler işgal edenlere bunlar geçireceğine de inananlardan değihm. hakkında sualler sorarsanız size kat'î ce Belki ufak tefek harbler olacak, yağmavablar veremiyecekler; esrarengiz bir ha kerlikler, katliâmlar ve saire gibi hâdiseva yaratarak bu gibi işlerin esran hüku ler göreceğiz; fakat hiçbir zaman 1914 1918 felâketi yakin bir istikbalde tekermetten madud olduğunu söyliyeceklerdir. rür etmiyecektir. Fakat ben kat'î olarak şuna eminim ki Acaba beşeriyet içtimaî, ahlâkî ve fstanbul limanınm yeni aîacağı şekil bugün gelişigüzel bir araya getirilmiş bu aklî bir rönesans arifesinde mi bulunuyor? üzerinde bütün projeler yapıldıktan sonlunan bu muazzam harb vesaitile muayyen Bu suale üniversitelerin, ilim adamlannm ra yeni nhtnnlann inşasma nereden baş » hedeflere varmanın yollan henüz taayyün cevab vermeleri daha muvafık olur. lamak lâzım geldiği ve ilk safta yapda • cak işler için dün filen işe başlanmıştır. Şehrimizde bulunan İktısad Vekâleîi Deniz Müsteşan Sadullah Güney, Liman Umum Müdürü Raufî Manyasîı ve Vekâlet başmüşaviri Van der Parten dün limanın her kısmını gezmişlerdir. Bu tetkikata bugün de devam edilecek ve bunu müteakıb bu seneki bütçede verflen tahsisatla limandaki ıslahat ve inşaata derhal başlanacaktır. itablarda Finikelilerden kalmadır diye gösterilen Kadıköy, kıyısmdan tepesine kadar Turktür, Türk eseridir. Bütün Boğaziçi de öyledir. Bugünü değil, yannı bile senedsiz rivayetlerle zincirliyerek unutulmuş günlerin ölüsüne bağlamak istiyen yabana gayretkeşlerin birbirine uymıyan sözlerini yabana atarsak Paşalimanından Beykoza, Beşiktaştan Emirgâna kadar uzayan Boğaz mamurelerinin hep Türk eserı olduğunu ispat etmek gayet kolaydır. Türkler, çıplak Boğaziçine umran hil'ati giydirdiler, tepelerin kelliğini giderdiler, kıyılann yosununu temizlediler ve tabiatin boş güzelliğini selim bir zevkin yarattığı süsle doldurdular. Fakat bu işi yaparken çizili ve nesilden nesle miras kalan bir plânla hareket etmiyorlardı. Kandillide işliyen zevk o hududu aşmıyor ve Kanlıcayı başka bir zevkin kasnağına bırakıyordu. Bundan dolayıdır ki Boğaziçinin insan elile yaratılan güzellıklerinde çeşid çeşid dantellerden yapılma bir demet kanşıklığı vardır. Yeni rıhtımlar Heyet tetkikatını bitirmek üzere... Orta mekteb muallim muavinliği imtihanları MAÜYEDE Yeni harc pulları Yeni harflerle bastırılmış olan harc pullarının 1 ağustos 936 dan itibaren kullanılmıya çıkanlacağı Maliye Vekâletin den Vilâyete bildirilmiştir. Bu pullardan her mahallin senelik sarfiyat miktarına göre defterdarlıklara altı aylık ihtiyac gözönüne alınarak gönderilmektedir. 1 ağustos 936 tarihinden sonra eski harc pulları kat'iyyen kullanılmıya caktır. Öğrendiğimize göre limanda masTaf sız yapılacak olan ıslahat derhal bu ay içinde yapılacak, paralı işler iıe üç sene zarfmda ikmal edilecektir. na girmek üzere 28 kişi müracaat etmiştir. Yann da riyaziyeden gireceklerin imh hanlan yapılacaktır. Bu koldan imtihana Imtihanlardan bir intıba girmek üzere müracaat edenler 13 kişîOrtamekteb muallim muavinliği için girmek üzere 56 kişi müracaat etmişse de müracaat edenlerin imtihanlarına îstanbul bunlardan yalnız 40 ı imtihana girmişlir dir. Çarşamba günü de tabiiyeden hnti kız lisesinde başlanmış, dün türkçe mu Bunlardan 17 si erkek, 23 ü kadındır. han yapılacaktır. Bu koldan imtihana gi* Bugün de tarih ve coğrafya kolunun receklerm adedi 15 kişidir. Şifahî imtihan allimi olmak istiyenlerin tahrirî imtihanları yapılmiftır. Bu kısrmdan imtihana imtihanı yapılacaktır. Bu koldan imtiha lar, ağustosta Ankarada yapılacaktrr.

Bu sayıdan diğer sayfalar: