17 Haziran 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

17 Haziran 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 17 Haziran 1936 VIYANA DONUŞU Tarihî tefrika: 65 M. TURHAN TAN [ Şehlr ve Memleket Haberleri Ücretli memurların Halka gösterilen Garsonlar Cemiyeti büyük kolaylık tekaüdlüğü kongresi toplandı Denizyolları idaresinde Mahalle mümessilleri de Dün mekteb ve yüzde 10 kilerin hakları mahfuz mahallelerde soy adı meseleleri görüşüldü Mülhak bütçelerle idare edilen devDün Beyoğlunda Bursa sokağındaki yazacaklar Nüfus şubelerinde soy adlarmın tesçiline hararetle devam edilmektedir. 41 ilkmekteb muallimi bu işe memur edilmiş, tahrirat başkâtiblerinin de yardı mile nüfus memurları mesai saatinden üç, dört saat fazla çalışarak tesçil muamelesine germi vermişlerdir. Birçok kimselerin soy adı almak için el'an müracaat etmedikleri ve şayani hayret ihmal ve lâkaydî gösterdikleri görülmüştür. Bunlar temmuzun ikisine kadar müracaat etmedikleri takdirde haklarında lâzım gelen muamele tatbik edilecektir. Diğer taraftan son günlerde mahalle mümessillerine soy adlarının tesçili için birer defter verilmiştir. Mümessiller, mahalleleri gezmekte, evlerin kapılarını çalarak soy adını tesçil ettirmemiş olanlar varsa bunların soy adlarını ya zarak nüfus cüzdanlarına işaret etmek tedirler. Bu defterlere kaydedilen soy adları nüfus şubelerine gönderilerek esas defterlere kaydedilecektir. Mahalle mümessillerinin bu kayid muameleleri halkın müracaati mahi yetini alacak ve bunlar cezadan kurtulacaklardır. Halkın ayağına kadar memur gönderildiği halde soy adlarını kaydettirme miş olanlara tesadüf edilirse kanunun gösterdiği cezamn almmasında tered düd edilmiyecektir. Siyasî îcmal Almanya ve Balkanlar on zamanlarda Almanya, orta, Avrupada ve Balkanlarda si « yasî ve iktısadî faaliyetini fevkalâde artırdı. M. Hitlerin sağ eli olan General Göringin defaatle orta Avrupa ve Balkan devletleri merkezlerine, bil « hassa Belgrada yaptığı ve siyasî gaye • lere matuf olduğu şüphesiz bulunan zi yaretlerini Almanya îktısad Nazın ve Devlet Bankası umumî müdürü doktor Şahtm seyahatleri takib etti. îtalyanırt orta Avrupada nüfuz ve hululünü artır ması ve nihayet geçen senenin iptidasın * da Fransa ile anlaşarak yan bir ittifak akdetmesi İtalyanın komşularını ba husus Yugoslavyayı siyasî ve iktısadî ye" ni istinadgâhlar aramağa sevketmişti. Sovyet Rusyasının son ittifak misak Iarile orta Avrupada siyasî tesirini göstermesi Yugoslavyayı daha ihtiyatkâr hareket etmeğe sevketmişti. Bu suretle Almanya, Yugoslavyada müsaid siyasî bir saha bulmuştur. İktısadî cihetten ise Almanya, bütün orta Avrupada ve Balkanlarda diğer devletlerin cümlesine fa ik bir mevki temin etmiştir. Daha ziyade hububat ve mevaşi ve diğer ham madde yetiştiren orta Avrupa ve Balkan memleketleri iktısadî buhran ve kambiyo bağları ve Italyaya tatbik edilen zecrî tedbirler yüzünden haricdeki geniş ve bü yük piyasaları kaybettikten sonra fena halde muzayakaya uğramışlardı. Bunların yanıbaşında 70 milyona yak'n nüfuslu büyük sanayi memleketi o lan Almanya, muhtelif iktısadî ve malî sebeblerden denizaşırı memleketlerin hububat ve ham maddelerine karşı yarı kapadığı kapılannı orta Avrupa ve Bal kan memleketlerinin mahsulâtına karşı ardına kadar açar. Meselâ geçen sene Romanyanın bütün buğday mahsulünü satın almıştı. Bu sene de Yugoslavya nın bütün buğdaylarını almağa hazırla nıyor. Almanya çok defa, bugün Yugoslavyadan aldığı hububat ve hayvanat için yaptığı gibi, mahallî piyasadakinden yüzde elli fazla fiat vermektedir. Bu suretle Almanya Yugoslavyanın, Yunanistanın, Macaristanın, Romanya nın ve Bulgaristanın ve bir derece Türkiyenin hububat, tütün, yün ve maden cevherleri gibi istihsalâtının başlıca müşterisi olmuştur. Almanya, aldığı külli yetli miktardaki eşyanın bedellerini kambiya ile ödeyecek vaziyette olmadığından orta Avrupa ve Balkan memleketlerinin Almanyadan milyonlarca alacağı kalmıştır. Bu alacaklara mukabil Almanya harb levazımı ve sanayi eşyası vermektedir. M. Şahtm şimdi yaptığı seyahatten başlıca maksadı, Almanya namına mümkün mertebe fazla mal almak ve bunlann bedellerine mukabil mümkün mertebe çok fsbrika mamulâtı vermektir. M. Şaht, Belgrad seyahatinde gayet mühim semereler elde etmiştir. Burada aktedilen mukavelelerle Yugoslavya Almanya firmalarına dört yüz milyon dinarhk ray, va* gon, lokomotif, köprü levazımı ve harb malzemesi verecektir. Bulgaristan da Krupp fabrikasına 140 kamyon ve Yugoslavya parlâmentosun da haber verildiği üzere, silâh ve mühimmat sipariş etmiştir. Şu kadar var ki Bulgaristan Almanyaya yalnız sanayi eşyası vermekle kalmayıp Bulgaristanın kendi sanayii için başka memleketlerden aldığı ham maddelerden bir kısmınm Almanya tarafından temin edilmesinde ıs rar etmiştir. Almanya, Yunanistana da tayyare, harb gemisi ve harb malzemesi verecektir. Almanya, yeni bir mukavele ile Yu goslavyadan üç yüz bin domuz ve yüz bin sığır alacaktır. Almanyanın Balkan memleketlerine ihracatı yüzde 200 yahud 300 arttığmdan ve Alman mallan çok ucuz oldu ğundan diğer ecnebi mallannın bunlarla rekabet etmesine imkân kalmamıştır. Doktor Şahtın seyahati, Almanyanın orta Avrupada ve Balkanlardaki iktısadî mevkiini bir kat daha sağlamlaşhracak tır. İktısadî münasebatm kuvvetli olmasî ise politika işlerinde de mühim bir âmıl olduğundan Almanyanın bu faaliyetleri, Avrupa politika âleminde ehemmiyetle takib olunuyor. Osmanlı Türkleri henüz minimini bir Beylik halinde bulundukları zamanlarda bile Çerin muhasarasındaki beceriksizliğe düşmemişlerdi Ünlü Sipahi bu mülâhaza ile Kara Mustafa Paşaya ısınıvermişti. Onun yanında ve onun emri altmda harbetmenin çok zevkli olacağmı sezinsiyerek sevini yordu. Kara Mehmed Paşanın Çerin karargâhında bulunmasından ise ayrıca memnun oluyordu. Viyana yolculuğunda zekâsına hayran olduğu adaşmın şimdi bileğindeki gücü de görmek fırsatmı elde etmiş olmak içine neş'e veriyordu. Işte bu sırada ve Çerin üzerine yağdırılan güllelerin gürültüsü arasında küçük Kara Mehmed çadıra getirildi. Elinde iri bir gülle vardı, demir bir somun gibi onu yüzüne gözüne sürerek kalabalığın ortasında belinleyip durmuştu. «Pa§a baba» dediği Haleb Valisini göremiyecek kadar şaşkınlık geçiriyordu. Gözü Sadırazamın sorgucunda ve hançerindeydi, bönbön o elmaslı şeylere bakıyordu. Kara Mustafa Paşa, henüz beş altı yaşında bulunmasına rağmen on iki yaşında gibi görünen çocuğu dikkatle süzdükten sonra başını salladı: Ih demiş, dedi, burnundan düş müş. Babasının tıpkısı. Çocuğunu ken dine bu kadar benzetmek her yiğitin harcı değil. Ve küçük Kara Mehmede babasını gösterdi: Sanl bakalım babana. Demindenberi ter döküp seni bekliyor. Sipahi yavrusu kendisinin babası olarak gösterilen adama şöyle bir baktı, sonra Haleb Valisine döndü: Sahih mi Paşa baba, dedi, bu koca herif İkinci Kara Mehmed mi? Vali bu soruya: «Evet, oğlum, odur, öz babandır» diye cevab verirken Sadırazama da numaralı adlanmanın sebebini anlattı : siyasî vaziyetleri hiç tahlil olunmamıştı. Bu sebeble muhasara, birdenbire bü yük bir muharebe ve kanlı bir mukatele halini aldı. Kaleye kapanan otuz bin asker, ellerindeki bol cepane ile kendilerini şiddetle müdafaaya giriştikleri gibi Ge neral Remdaneski kumandasında Özi suyu kenanna gelen iki yüz bin kişilik mükemmel bir Rus ordusu vaziyeti son derece kötüleştirdi ve Kara Mustafa Paşa takımmı çevirmeğe hazırlandı. Bu durumda bütün ağırhk Türk ru huna ve o ruhun taşıyageldiği sarsılmaz celâdete yükleniyordu. Yardımcı ordu yu Dinyeperden beriye geçirmemek, ayni zamanda kaleyi devirmek hep o ilâhî celâdetten beklenmekteydi. Düşüncesizlikle becerıksizliğin kumandası altına düşen Türk bahadırhğı bu ağır hizmeti başarabilecek miydi?.. İş ferdî yiğitjiğe kalsa, yahud bir köstek rolü oynıyan o kumanda şuurlaştırılsa mesele kalmazdı, fakat kahramanlığı meskenet idare ediyordu, bundan dolayı da Ruslar vaziyete hâkim olmak istidadını hissettiriyorlardı. Bu hengâmede Kara Mustafa isabetli bir harekette bulundu, Kara Mehmed Paşayı Remdaneskinin karşısına gön derdi ve yardımcı Rus ordusunu püs kürtmek vazifesini onun omzuna yükletti. Yirmi bin kisi ile yapılması istenen bu is ne hesaba sığardı, ne kitaba. Fakat Kara Mehmed Pasanın yanına halis Türk kanı taşıyan dilâverler katılmıştı. Bu, müskül görünen o işin başarılabileceğini umduran biricik sebebdi. Fakat o kanı gelişigüzel akıtmamak, boş yere heder etmemek te gerekti. Kara Mehmed Paşanın zeki şahsiyeti de bu lüzumu tekeffül ediyordu. Herhalde Sadırazam iyi düşünmüştü, o muhataralı vaziyetle vapılabilecek en isabetli hare Ben Birinci Kara Mehmedim, adaşım ikinci, çocuk ta üçüncü Kara keti ihtiyar etmişti. Neticenin müspet veMehmeddir. Aramızda böyle konuşu ya menfi çıkması artık baht işi idi. Biz «baht işi» dedik. Lâkin Kara ruz. Simdi baba oğul sarmaşdolaş olmuş Mehmed Paşa her zeki Türk gibi lardı ve dısarıda atılan toplar, uzun sür işlerin gidişini bahta bırakmıyordu, he müş bir hasretin şu sevincli sahne ile so sabh davranıyordu. Çoicluğu azlıkla yenmek, kale muhasarasma gelen koca na ermesini harıl harıl selâmlıyorlardı. •* » bir orduyu muhasara altına düşürmemek, Çerin muhasarasının Osmanlı tari Türk bayrağının şerefini korumak için hinde işaret ettiği acıklı bir hakikat var de böyle davranmak lâzımdı. Bahtın dır: Beceriksizlik!.. Otuz üç gün süren yardımı böyle mühim ve hayatî aniarda bu muhasara büyük ordulan sevk ve i ancak en son düsünülebilirdi. dare kabiliyetinin împaratorluk ricalinde artık kalmadığını açık surette göstermiştir. Osmanlı Türkleri henüz miniitıi ni bir Beylik halinde bulundukları ve kale düşürmek fennine tamamile >abancı oldukları sıralarda bile Çerin muhasarasında görülen beceriksizliğe düşmemiş lerdi. İlk Osmanlılar bir kaleyi sarma dan önce ileriden gelebilecek yaıdımları geri atmak çarelerini ararlar ve bulurlardı, bundan dolayı hemen hemen hiçbir kaleyi, yardıma koşan düşman kuvvetlerinin zorile muhasaradan feragat etmemişlerdi. Gene o ilk Osmanlı Türkleri bütün kuvvetlerini tek bir kaleyi devirmek için kullanmazlardı ve en önemli kaleleri muhasara ederken başka yerlerde de askerî faaliyetlerde bulunarak düşmanı oyalarlardı. Osman Bey, Bu'sayı muhasara ederken böyle yaptı, tam on yıl o büyük şehri kıskaç içinde bu lundurmakla beraber öteyanlarda şehirler zaptetmekten geri kalmadı. Çerin muhasarasma gelinciye kadar hep o yolda hareket olundu. Fakat bu kaleyi saran Kara Mustafa Paşa, askerî disiplin altmda ve yalnız harb için yetiştirilmiş bir orduya değil, Anadoludan, Rumeliden, Suriyeden, Iraktan, Arnavudluktan, Mısırdan ge ljşigüzel toplanıp getirilmiş ne idükleri belirsiz bir kalabalığa kumanda ediyordu. Askerlik fenni bakımından sevk ve i dare berbaddı. Nerede bulunuldugunu ve nereye gidileceğini bilen yok gibiydi. Istanbuldan çıkılirken Çerin kalesinin Ruslardan geri alınması hedef tutulmuştu. Halbuki Rusların o sıradaki askerî ve let idarelerindeki ücretli memurlar arasında eskiden devlet memuriyetinde bulunmuş olanların tekaüdlük vaziyetleri hakkında Büyük Millet Meclisinden bir kanun çıktığını yazmıştık. Denizyolları idaresi de mülhak bütçe ile idare edilen bir müessese olduğu halde bu kanunda Inhisarlar idaresinin ve Devlet Demiryallarının zikredilmiş bulunmasma rağmen Denizyollan idare sinden bahsedilmemesi birçok kimse leri tereddüde düşürmüştür. Çünkü bu idarede de eskiden devlet hizmetinde bulunmuş olan birçok memurlar var dır. Tekaüdlük kanununda bu hususta bir kayid görülememesi bu memurların mükteseb haklarından istifade edemi yecekleri endişesini doğurmuştur. Halbuki yaptığımız tahkikat, işin böyle olmadığını göstermiştir. Denizyolları idaresi memurları, ka nun mucibince, mülga Seyrisefain idaresinden bu zamana kadar tekaüdlük aidatını da vermektedirler. Denizyol ları idaresi teşekkül edeceği sırada çıkan 2248 sayılı kanunla Seyrisefainden yeni idareye geçen memurların mükteseb hakları mahfuz tutulmuştur. Bu memurların ayrıca hazırlanan tekaüd lük kanunu Meclisten çıkıncıya kadar tekaüd aidatının kesilmesine devam olunacaktır. Binaenaleyh Deniz idareleri memurları tekaüdlük hakkmdan nor mal surette istifade etmektedirler. Devlet Demiryollarile Inhisarlar idaresindeki memurlara gelince, bu idarelerde tasarruf sandığı teşkil edilmiş, bilâhare bu sandıklar kaldırılmış ve memurlardan muntazam aidat kesilme miştir. Bu idarelerdeki memurlardan eskiden devlet hizmetinde bulunanlar dan hizmet müddetleri on beş seneyi doldurmuş olanlar eski hizmetlerinden de istifade edebileceklerdir. Yalnız bu memurlar tekaüdlükleri geldiği zaman son aldıkları maaşla değil, eskiden devlet hizmetinde bulundukları sırada al dıkları maaş üzerinden tekaüd edile ceklerdir. Musiki cemiyeti binasında îstanbul Garsonlar cemiyeti fevkalâde bir kon gre akdetmiştir. Kongrede hüku metin resmî mümessili de bulunmak ta idi. Ruznameyi, Garson mektebi tesisile müşteriden alınıp ta garsonlarm cebine girmiyen yüzde on meseleleri teşkil etmekte idi. Kongre reisile cemiyet reisi, hali hazırda cemiyete kayidli garsonların hakkını korumak ve garson olmıyanların bu meslekte çalışmalarım menetmek için meslekten yetişmiş, ehliyeti haiz dip lomalı garsonlara memleketin ihtiyacı olmasından dolayı bir garson mektebine ihtiyac olduğunu anlatmışlar ve faydalarını saymışlardır. Lehte ve aleyhte yürütülen hararetli münakaşalardan sonra heyeti umumi ye bir garson mektebinin lüzumuna kani olarak bu sahadaki tetkiklerin biran evvel bitirilmesine karar vermiştir. Yüzde on meselesi de birçok münakaşalara sebeb olmuştur. Azadan bazıları garsonun cebine girmiyen bu paranm Belediyenin emrile kaldırılmasmı iste mişlerdir. Neticede bu fikrin garsonlarm aley hine olacağı gözönünde tutularak, aralarmdan bir heyet seçip yüzde on me selesini garsonlar lehine halletmek üzere patronlar nezdinde teşebbüsatta bulunulmasına karar verilmiştir. ŞEHİR İŞLERİ Pazar ruhsatiyeleri taksitle mi alınacak? Telefon ücretleri 1 temmuzdan itibaren bir hayli ucuzluyor MÜTEFERRlK Erenköy sanatoryomundaki inşaat Verem Mücadele Cemiyeti tarafından Erenköy sanatoryomunda yaptınlmakta olan 40 yatakh paviyonun inşaatı bir iki aya kadar bitecektir. Cemiyet müsaid bir gelir membaı temin ettiği takdirde Üskü Kara Mehmed Paşa da öyle yaptı, darda da bir dispanser açmağı düşün yiğit adaşile ve harb işlerinden iyi anlı mektedir. van ihtiyarlarla müşavereden sonra KarŞehrimize gelen Polonyalı lo geçidinden Tasmin suyunu astı, Ce seyyahlar neral Remdaneskiyi karşıladı. Sekiz saDün Polonyadan 40 ı zabjt, 131 i $iat geride ve solda kalan Sadırazam orvil olmak üzere şehrimize 171 seyyah dusunun akıbeti bu karşılaşmanın doğugelmiştir. Bunlar, Belediyece gönderilen racağı neticeye bağlıydı. memurlar tarafından karşılanarak muh Tefrikamızın mihveri İkinci Viyana telif otellere yerleştirilmişlerdir. Polon seferidir. Fakat o sefere tekaddüm eden yalı seyyahlar şehrimizde dört gün kalayıllarda sarayla Babıalinin ve Osmanlı caklardır. ordusunun vaziyetini tebellür ettirmek, kahramanlarımızı okuyuculanmıza iyi ta Türk tabiiyetine geçen beyaz Ruslar nıtmak ve acıklı neticenin hangi sebeblerden doğduğunu göstermek için bu u Memleketimizde kalmış olan beyaz zun sahifeleri yazdık. Çerin harbi de Vi Ruslardan birkaç yüzünün Türk tabiiyeyana dönüşünü hazırlıyan sebeblerden tine kabulleri Vekiller Heyetince kararbiridir. gir olmuş ve bunlara aid liste alâkadarlaBununla beraber o harb üzerinde faz ra gönderilmistir. la tevakkuf etmek istemiyoruz. Yalnız Hava tehlikesine karşı şunu söyliyelim ki Tasmin suyu kena koruma komisyonu rında vukua gelen karşılaşma hem sü Hava tehlikesine karşı koruma komisrekli, hem kanlı olmuştur. Türkler, çar yonu dün Vali muavini Hüdainin yanmkıfelek adını verdikleri uğursuz harb a da toplanmıştır. Dünkü içtimada Ve letini ilkin bu savaşta gördüler. Çarkıfekâletlerden gelen bazı emir ve talimatlar lek, uçlan sivri kazıklann tekerlekimsi ookunulmuş, hava tehlikesinde muhabere larak sıralanmasile yapılan bir çeşid büvesaitinin kullanılması şekli etrafında müyük kalkandı. Düşman askeri bu garib aleti boyunlarına takarak harekete ge zakere cereyan etmıstır. çiyordu ve Türk süvarisile karşılaşmca Şevki Behmen Bursaya gitti Muhterem misafirimiz dost Yugos çarkıfelekleri önlerine sıralıyarak arka da sipere yatıyordu. Atlar, sivri kazık lavya Nazırlarından Şevki Behmen dün lara çarpınca sendeliyor, yaralanıyor ve refikasile beraber Yalova yolile Bursadüşüyordu. Ayni çarkıfelekler, Türk pi ya gitmiştir. Muhterem misafirimiz yarın yadelerini de serbest hareketten alıkoy şehrimize dönecek ve birkaç gün daha duğu için Rus ordusuna büyük faydalar aramızda kaldıktan sonra Belgrada haretemin etmiş oluyordu. ket edecektir. İArkası var~\ Pazar ruhsatiyesi harcı için başka bir formül tatbik edilmesi hakkında esnaf tarafından vâki olan müracaatlere, Bele diye henüz bir cevab vermemiştir. Bazı îstanbul telefo zevat, Belediyenin taksitle tahsil ettiği nunun devlet eline tanzifat, yol, tenviriye ve bina vergileri geçmesi hakkında gibi ruhsatiye harcının da taksitle tahsil ki kanun Meclisten edilmesinin esnaf için bir kolaylık teşkil geçtikten sonra Teedebileceğini ileri sürmektedirler. Belelefon idaresinde ya diye de, vâlci olan bu teklif üzerinde tetpılacak ıslahat ve ücretlerin indiril kikat yapmaktadır. mesi hakkındaki Kanun, ruhsatiyeler için muayyen jnikprojenin hazırlan tarı tayin eltiği için bu iıususta bir. şey masına başlanmış yapılamıyacaktır. Fakat alınacak harcı tır. böyle taksite bağlamak kanunî mevzu Telefon idaresinata da aykın gelmemektedir. Maamafıh de telefon idare hemesele, Şehir Meclisinin ilk celsesinde yeti azaları dün toplanarak telefon üc halledilecektir. retlerinin ucuzlatılması, idarenin yeni Şikâyet edilen lokantalar kadrosunun son şekli, ve yapılacak ıs lahata aid hazırlıklarla meşgul olmuşŞehrin ekseri yerlerindeki lokantaların lardır. pisliğinden, fiatların çokluğundan ve veYeni ıslahatta başlıca gözönünde tu rilen yemeklerin azlığından dolayı Beletulan cihet, telefonun bir lüks olmak diyeye birçok şikâyetler vâki olmaktadır. tan çıkarılarak bütün dünyada anlaşıl Belediye, bu şikâyetler üzerine tetkikat dığı şekilde medenî bir ihtiyaç aleti ha yapmağa başlamıştır. Bu tetkikat neticeline getirilmesidir. sinde pis olan lokantalar tecziye edile Bunun için evvelâ telefonun tesis cek, az miktarda yemek veren lokan^ala masrafı ucuzlatılmaktadır. 59 liralık tesisat ücretleri 40 liraya ve 39 liralık nn da tarifeleri indirilecektir. tesisat ücretleri de 30 liraya indiril miştir. Telefon mükâleme ücretlerinden umumiyetle 7,5 kuruş alınacak, fakat fazla mükâlemelerin ücreti beş kuruş olacaktır. Telefon nakil ücretlerinde, munzam telefonlarda yüzde elli tenzilât yapıl mıştır. Umumî yerlerdeki telefon mükâleme ücretlerinden esasen beş kuruş almakta olan idare, umumî konuşma yerleri kurulunca buralara da beş kuruşu atmak suretile işliyecek olan oto matik makineler koyacaktır. İstanbulda meccgnen verilen telefonların ekserisi kaldırılmış ve mevcud lar yüzde 60 nisbetinde azaltılmıştır. Yeni tarife ve şekil 1 temmuzdan itibaret tatbik edilecektir. Eyübde elektrik tesisatı Elektrik şirketinin Eyüb mmtakasın daki voltajı değiştirerek 1 10 volt yerine 220 volt üzerinden cereyan vereceğini yazmıştık. Şirketten verilen malumata göre voltaj tebdili münasebetile bütün 110 voltluk ampullar hatta pek kulla nılmış olanlar bile, 220 voltluk yeni ampullerle meccanen değiştirilecek, abonelerce hiçbir masrafı mucib olmadan ci hazlann rezistaslan ve motörlerin bobi najlan da tecdid edilecektir. Esnaf Bankasmı tasfiye edecek heyet istifa etti ADLtYEDE Bir hırsız dört seneye mahkum oldu cüme tek kelimeden ibaret değil; üsBu «dinamik* kelimesi, ayni kökten telik bir de yanlış; yanlış değilse müp gelen dinamit ve dinamo gibi, Avru hem; müphem değilse eksik! Çünkü pa matbuatımn böyle halka hitab efelsefede kullamlan tdynamisme» ta den tütunlartnda bile pek sık geçer. birinin aıfatı olarak dinamik kelime Dinamit ve dinamo kelimelerinin türkBİ, ta Aristodan zamammıza kadar çemize girmesine razt olanlar, bu öz gelen tiirlü felsefe sistemlerinde, cev kardeşlerini de kabul etmelidirler. her yerine kuvvet ve hareketin ika Fakat ne var ki bu kelime, ötekiler mesi temayülüne benzer birbirinden gibi maddî muayyen ve müşahhas bir farklı birçok görüşlerin müşterek ve mana ifade etmiyor ve medlulünü takribî manasını verdiği için tek keli gözle görmek kabil değildir. öğrenilme ile değil, bir sahife ile bile kolay melerinde, anlaşılmalarında ve sevilca izah edilemez. Bunun gibi tabirler, melerindeki zorlukla hususî bir mü • ancak ilmî ve felsefî metinlerde ve cadele istiyor: Kültüre aid her şey her müellifin dünya görüşüne göre al gibi. dıkları nüanslar içinde onları etz çok tanımış olanlara bir şey söyler. PEYAM1 SAFA Sultanahmedde Akbıyıkta Medrese sokağında oturan Baktriyolog Ihsan Saminin evinden sekiz yüz lira kıymetinde muhtelif eşya çalmakla suçlu Yekvardla bu eşyaların hırsızlık rnalı olduğunu bilerek almakla suçlu bakkal Nurinin ikinci ceza mahkemesinde devam etmekte olan KÜLTÜR ÎŞLERÎ muhakemeleri dün bitmiştir. Suç meydaTürkiyedeki ilkmektebler na çıktığı için Yekvardın dört sene; bakkal Nurinin de üç ay hapse konmalanna Maarif idaresinin hazırladığı bir ista karar verilmiştir. tistiğe göre memlekette 5962 ilkmekteb Bir kadının çantasını vardır. Bunun 4343 ü, üç sınıflı, 196 sı, dört sınıflı, 1423 ü beş sınıflıdır. Bu mekaşırdılar teblerde ders okutan muallim adedi ise Zeyneb isminde bir kadın dün çanta13,637 kişidir. Bunlardan 6851 i şe sını kaybederek polise müracaat etmiştir. hirlerde, 6786 sı köylerde bulunmaktaPolis memurlan derhal faaliyete geçerek dır. Bu muallimlerin ders verdikleri talesabıkalı yankesicilerden Meded ile arkabe adedi 567,000 kişidir. Bu miktara azdaşı Yahyayı çantadaki paralan taksim lık ve yabancı mekteb muallim ve tale ederlerken yakalamış; Adliyeye ver beleri dahil değildir. mişlerdir. Sultanahmed sulh ceza mah Damdösyon satın alındı kemesine verilen suçluların sorgulan yaKadıköyünde Fererlere aid Damdös pılmış; bunlar çantayı çalmadıklarını; yon Fransız mektebi Maarif Vekâletince sokak'n bulduklarını söylemişlerdir. Tahsatın alınmıştır. kikata devam edilmektedir. Esnaf Bankasınm evvelki ay seçüen tasfiye heyeti hep birden çekilmiştir. Bu çekilişin sebebi kat'î olarak malum değilse de mevcud parasızhk içinde tasfiye işlerinin yürümesine imkân olmamasm dan ileri geldiği söylenmektedir. "\ eni heyeti seçmek için Banka heyeti umu miyesi fevkalâde bir toplantı yapacaktır. Trabzon yaglarının asid meselesi halledildi Belediye ile bakkallar arasında ötedenberi bir ihtilâf mevzuu olan Trabzon yağlannın asid meselesi nihayet bakkalların istediği şekilde halledilmiştir. Trabzon yağlarınm Belediyeye göre 28 asid de recesini haiz olması lâzımdır. Halbuki Trabzon yağları hiçbir zaman bu asid derecesini bulmamaktadır. Belediye de, bakkallardan mütemadiyen nümune al makta ve alınan nümune bu asid derecesini bulmadığı için ceza yazılmakta idi. Bakkalların umumî şikâyeti üzerine bu işin tetkikine Ticaret Odası önayak olmuş ve bir taraftan ordu kimyahane sinin diğer taraftan îktısad Vekâleti tahlilâtı ticariye lâboratuarının mütaleaları sorulmuştur. Gerek kimyahane gerek lâ boratuar Trabzon yaglarının en çok 26 asid derecesini haiz bulunduğu cevabmı vermişlerdir. Bu raporlar üzerine Bele diye de bunu böylece kabul etmek m?cburiyetinde kalmıştır. Muharrem Feyzi Togay Cumhuriyet Nushası S Kuniftur Abone ı şeraiti I Tür [ a v kjye 1700 Kr. 1430 800 yoktur Senelik 1400 Kr. Altı aylık 7S0 Üç ayl.k 400 Bir aylık 150

Bu sayıdan diğer sayfalar: