July 4, 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

July 4, 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURÎYET 4 Temmoz 1938 Leke Toprak rengi bir yağmurluğa büriin bir daha geri dönmiyeceğimi zannettin müş, zayıf, kör bir adamdı. Yanındaki öyle mi? Beş sene bu, dile kolay değil mi? O zaman yirmi üç yaşındaydın, şimçocuğa: Bak bakalım, dedi, yoldan geçen di yirmi sekizindesin. Herhalde daha güzelleşmişsindir. Senin için bu hale geldivar mı? ğim gündenberi kaç âşık değiştirdin? BeÇocuk, arkasında saklı bulunduklan ni öldü zannedince kimbilir ne derin neçitten uzanarak etrafa göz gezdirdi: Evet, diye, cevab verdi, uzaktan fes almışsındır! Amma işte ölmedim... Sadece kör oldum. bir araba geliyor. Kör, dişleri arasından bir küfür sa Sadece kör oldum. Kendimden evvel sana sıktığım kurşun boşa gitmeseydi... vurdu, sonra homurdanarak: Bekliyelim, dedi, beş senedir bek Kör olduğum gündenberi anyorum se liyorum, beş dakika daha bekliyebili ni... Bugüne kadar hep aradım, aradım, aradım... rim... Kadın, bileklerini sıkan mengenelerin Biraz sustu, sonra tekrar sordu: Demek ki köşk sağ tarafta, çitten aası ve karşısında gıcırdıyan dişlerin korsonraki duvan takib edeceğim öyle mi? kusile bayılacak gibi oldu, sendeledi. Kör, onun kollannı sarstı: Evet. Ne oluyorsun? diye bağırdı. Bana Evde mi? Iyi biliyor musunuz? âşıklarından bahsederken, beni sevmedi Kim evde mi? ğini söylerken sinirlerin daha sağlamdı. îşte o genc kadm canım! Evet dedim ya! Demincek pen Habrlıyorsun değil mi? Bak ben şjmdi ne haldeyim! Kör bir insan enkazı! cerede gördüm. Körlüğün ne demek olduğunu bilir Ya hizmetçi? Çocuk, can sıkıntısını gösteren bir ta misin sen? Buna sebeb de sensin! Amma, artık ele geçirdim... Bugün kurtulmıyavırla omuzlanm silkti: caksın! Artık kimsenin olamıyacaksın! Sokağa çıktı dedik ya. Bahçıvan Kör, dişlerini gıcırdatarak ellerini kada sokağa çıktı. Mösyö de saat onda Parise eider, akşam altıdan evvel dönmez. dının boynuna doğru götürdü. Kadın, Kör sapsarı idi. Derin bir nefes aldı, son bir gayretle kendini toparladı ve korkudan hıçkırık haline gelen sesle: sonra çocuğa döndü: Aradığmız kadın ben değilim, di Haydi bakalım öyleyse, dedi, a raba gitti. Dediğimi yap. Kapının öniin ye haykırdı. Aldanıyorsunuz. Yemin e derim ki aldanıyorsunuz. Ben sizi hiç de dur ben de geliyorum. görmedim. Benim ismim Lusidir. Yirmi Peki amma, acaba aradığmız kadört yaşındayım. îki sene evvel evlen dm sahiden bu mu bakalım? Odur... Odur; ben tahkik ettim... dim. Hayır sensin... Kokunu tanıyo Sen de gördün, tanıyorsun. Uzun boylu, esmer, zayıf değil mi? Odur işte. Haydi rum... Sesini de tanıyorum... Biraz değişmiş amma, korkudandır.... yürü bakalım. Kör, müthiş bir öfke homurtusile, el Çocuk ayağa kalktı ve çitten çıktı. lerini kadının yüzünde gezdirdi, saçlannı Pejmürde kılıklı, solgun benizli, sinsi bakışlı bir mahluktu. On dört yaşlannda yokladı ve, sanki yüzünü görmek istiyorkadar görünüyordu. Kör adam da, onun muş gibi âciz bir gayretle ona doğru iğilpesinden kalktı, şapkasını bastırdı ve el di. lerile çiti yoklıya yoklıya yürümeğe başladı. Çocuk, ikindi güneşi altında parıl parıl yanan beyaz köşkün merdivenlerini çıkıp kapının zilini çaldı. Kapı açıldı, genc, güzel, beyazlar giymis, esmer bir kadm göriindü. Gülümsiyerek: Gene sen misin? dive sordu. Hergüne bindirdin öyle mi? Daha dün sana para verdim... Çocuk, acmdıracak bir tavır takındı, ağlar eibi yüzünü buruşturdu: Biliyorum, dedi, amma ne yapayım madamcığım! Hergün yemek ister. Bu taraflarda sizden baska merhametli kimse yok... Siz güze] olduğunuz kadar da merhametlisiniz. Ben de size geliyo rum ne yapavım! Kadm güldü ve çocuğa para vermek icin içeri doğru gitmege hazırlandığı sırada birdenbire bir feryad kopardı. Kör, evin boyunca sessiz sessiz ilerliyerek açık durah kapıdan birdenbire içeri anlmış, çocuğu bir tarafa iterek genc kadını bileklerinden yakalamış, methalin nihayetine kadar sürüklemişti. Sus! Yoksa gebertirim! diye ba ğırdı. Körün elleri bir mengene kadar kuvvetliydi; suratı, hiddetten öyle takallus etmişti ki, kadın korkudan gözlerini yu valanndan fırlıyacak gibi açmış ve susmuşru. Çocuk kapıyı kapadı ve bu sahneyi, elleri cebinde, lâkayd seyretmeğe koyuldu. Kör, bir lâhza sustuktan sonra, yüzünü genc kadına doğru vaklaştırdı: Benim, dedi, beni tanıdın mi? Genc kadın gücü yettiği kadar geri çekilerek: Sizi tanımıyorum, diye kekeledi, kimsiniz? Ne istiyorsunuz? Para mı? Sesi korkudan kısılmışh. Kör, kindar bir gülüşle güldü. Ben kocamm ve sen beni tanıyor mn. Suratım o kadar bozulmadı. Benim Bibliyoğrafya Kitab ve Kitabcılık . Sayı 13, Vakit matbaası 1936 Fiatı 7,5 kuruş • Bu sütuna, imkân nisbetinde, yurdun bütün neşriyatını aksettirmek emelin de olduğumuzdan, şiir kitabları ve zehirli gazlerden korunma kitabları için yaptığımız gibi bazı eserleri seri ha linde tanımak zaruretini duymaktayız. Senefıin her giinü için. küçük olsun, büyük olsun karilere faydalı bir kitabdan bahsetmek kabil olduğundan bu rada mecmualara yer veremiyeceğiz. Kitab ve Kitabcılığın ise, bir mec mua olmakla beraber, bir hususiyeti var. O da bu sütunun gayesini güdü yor. Kitab tanıtmak, kitab propagan dası yapmak için çıkıyor. Bu sebebden de onun lehine bir istisna yapmak borc Dost Rusyada yetişen genclerimiz RADYO Ç Bu akşamki program J İSTANBUL: 18 dans musikisl (plâk) . 19 haberler « 19,15 muhtelif plâklar 19,30 çocuk saatij Hikâyeler 20 muhtelif sololar (plâk) * 20,30 stüdyo orkestralan 21,30 son haberler. Saat 22 den sonra Anadolu Ajansının gazetelere mahsus havadis servisi verile • cektir. VİYANA: 17,35 koro konseri 18,05 gramofon, i«vnusma, bir aylık haberler 19,40 mandolin konseri . 20,05 haberler, hava raporu, spor 20,20 Viyana havaları . 22,40 fülm* lere dair, haberler, hava raporu 24,20 eğ« lenceli konser . 1,10 Çingene musikisL BERL1N: 17,06 Frankfurttan naklen karışık ya • 3Tin . 19,05 spor, gramofon 20,05 Lâyp • zigden nakil 21,05 haberler . 21,15 karışık yaym 23,05 haberter, hava raporu, apor • 23.35 eğlenceli yayın 1,05 dans havalan, BUDAPEŞTE: 18,35 Çingene musikisl . 19,20 konuşms* 19.50 konser . 21,05 hayvanat bahçeslnden naklen eğlenceli yaym, istirahat esnasında haberler 23,50 gramofon 24,55 fransızca haberler 1,05 son haberler. BÜKREŞ: 18,20 askerî musiki, havadis . 19,20 or • kestra konseri, konferans 20,25 gramo • fon, konferaas 21,25 dans havaları22,35 haberler, spor 22.50 konser . 23,50 fransızca ve almanca haberler 24 haberler • 24.05 gece konseri. LONDRA: 21,05 musiki: Bethoven 21,20 muna • kasa 21,50 opera yayım 22,35 konser • 23,15 spor, havadis 23,35 dans musikiai, istirahat esnasında haberler. PARIS [P. T. T.] 17,05 halk şarkılan 17,35 gramofon 18.20 eski ve yeni şarkılar 19,35 havadis, karısık yayın, konusma 21.35 piyes: Ko» calar mektebi 24,05 Long champsdeki eflence haberleri. ROMA: 19,05 eğlenceli musiki, memleket yayını, yabancı dillerde konuşma 20,10 seyahat haberleri, Esperanto 20,25 eğlenceli musiki . 20,50 Yunanistan için yayın 21,10 havadis, seyahat haberleri 21,45 Kara « dağ . 23,15 keman konseri 23,50 djıns mu.slkisi, istirahat esnasında haberler. Kitab ve Kitabcılık mecmuası bu tarzm bizde ikincisidir. Bu mevzuda çıkarılan ilk mecmuanm adı «Matbaacılık ve Kitabcılık» tır. 1911 de Türk Yurdu kütübhanesi tarafından çıkarılmıştır. Başlangıcında kendisini: <Kitabcılık fikirle ve memleketin hayatı ilmiyesile doğrudan doğruya alâkadar bir iştir, bir ticarettir. Bunun için kendisine mahsus fikrî ve ilmî birçok meseleleri vardır. Bu meseleler ise matbuat âle minde halledilmek lâzım geliyor. Lâ kin bizde gündelik gazetelerimiz, üc ret mukabilinde yaptırılan reklâmlar haric olduğu halde bu işe pek yabancı ve lâkayd bakmaktadırlar. Biz Türk kitabcılığı âleminde, kendi mesleğimiz dahilinde düşündüklerimizi yazabilmek için bu mecmuayı çıkarmıya karar verdik.» diyerek ortaya at maktadır. Bu ilk sayısında tBizde ki tabcılık Kitabcılık ve muharebe Kıymetleri düşen kitablar> başhklı üç kısa yazı ile muhtelif kitab ilânları var. Mecmua bu tarzm ilki olması itiba rile kıymetli olduğu gibi yazılan da Dost Rusyada doktor, ressam, mühen dis, tayyareci ve saire olarak birçok bugün bile kâmilen halledilmemiş megenclerimiz yetişmektedir. Resimlerden yukarıdaki bir lâboratuarda çalışan bir selelere temas ettiğinden ehemmiyetlidoktorumuz, ortada Nazilli fabrikasında çalışan genclerimizin kumaş desenleri dir. Kaç sayı çıktığını tesbit edemedim. On üçüncü sayısını elimize aldığımız üzerindeki mesaileri, aşağıda da mualli mlerinin izahatını dinliyen tayyarecileri Sensin, dedi, sensin. Aldanmama miz görülmektedir. imkân yok! Eminim! Küçük, gel bura Kitab ve Kitabcılığın birinci sayısı 1 kânunusani 1936 da çıktı ve her on beş ya! Şunun gözlerine bak! Mavi mi? Soy adı günde bir olmak üzere muntazaman TAKSİM BAHÇESİNDE Çocuk, lâkayd bir tavırla: çıkmaktadır. Soy adı olarak kullandığım ve tesçili Evet! diye cevab verdi. H A LK İlk sayıları kâmilen kitaba, kütüb için mukaddema müracaat etmiş bulunFakat, kadının gözlerine bakarken, bu hane sahiblerine, kitabcılara dairdi ve O P E R E T İ duğum <Gerçek> isminin daha evvel gözlerde öyle bir istirham ifadesi, öyle son birkaç sayıya nisbetle daha itina başkası tarafmdan alındığı anlaşılmış Bu akşam bir ıstırab sezdi ki, gayriihtiyarî ilâve et ile çıkarılıyordu. Şimdi yeni alâkalar bulunduğundan bizzarur bunu <Ger 21.45 te uyandırmak maksadile pulculuk ve açeker» e tebdil ettiğimi ve bundan böyti: i A L t M E le müseccel soy adımın <Gerçeker» olmatör fotoğrafçılık için sahifeler ayrıl Hem mavi hem yeşil, ikisi ortası. Pek yakında mış. duğunu alâkadarlara saygılarımla bil Kör, birdenbire aklına birşey gelmiş diririm. Bu sayınm başmda geçen ayın yirmi RAHMET gibi tekrar çocuğa döndü: İstanbul Belediyesi Karaağac Soğukbeşinde sitayişle bahsettiğimiz tAnkaE F E ND İ Yaklaş! diye emretri. Şunun sol ra» adlı eserden alınmış parçalar var. hava mahzenleri piyasa mümessili bileğini aç! Çabuk ol! Orada, tam şu Sonra «Tarihi Medeniyette Kütübhane Masalannızı ayırmız Tel. 43703 Şakir Gerçeker parmağımm olduğu yerde bir leke görü ler» adlı bir eserin müellifi olan «Tahir yor musun? Soluk, menekşe biçimi bir Harimiyi kütübhanesinde ziyaret> ya zısı geliyor. Garb kitabları listesinde leke! Baksanj sersem! sekiz, on almanca kitab hakkında kısa Çocuk tarif edilen yere baktı ve leke kısa malumat verilmiş. Mecmuanm kaBu akşam yeni VARYETE TRUPU'nun temsili münasebetile yi gördü. Kurnaz gözlerini kadının yü bmda da cDün ve Yarın» külliyatının BÜYÜK GALA SÜVARESİ züne doğru çevirdi, onun bakışlarındaki ilk elli kitabının isimleri sıralanmış. yalvarıcı ifadeyi tekrar gördü ve, baş Bu güzel teşebbüsü bütün samimiyeparmağile şehadet parmağını birbirine timizle alkışlarken hatırımıza gelen bir DELYA ve DRAGOR Leo Marjane THE HANSENS sürterek para işareti yaptıktan sonra, kö iki suali buraya kadedelim: COSTELLOS POLDY JULÎA REYES CHİQUİTA re: Acaba 15 hazirandan 1 temmuza ka ve ROMANNE, MİMt MUMM. dar, yani son iki sayı arasında bizde Leke, meke yok, dedi. zikre değer hiçbir risale, hiçbir kitab Yalan söylüyorsun! 3 MEXÎCAN0S 4 İVAN0W'S çıkmadı mı? Hiçbir eser zikredilmiyor. Niye yalan söyliyeyim! Leke yok, Bir Alman ve iki Fransız kitabcısının Hergün saat 17 buçukta Maestro URZICEANU'nun idaresinde olsa var derim. Yokken var diyip te na ilânı, yalnız ilânı, kitabcılığa kâfi bir ve soprano MİNA NİCOLAU'nun iştirakile sekiz kisilik file yere başına iş mi açayım? yer ayırmak mıdır? ÇİGAN ORKESTRASI tarafından Bir sükut oldu. Genc kadın sapsan Gelecek sayılarında Kitab ve Kitab kesilmişti. Kör, kadının bileklerini hâlâ cılığı daha ziyade gayesine yakm görsımsıkı tutuyor, müthiş bir tereddüd ge mek isteriz. Onu çıkaranların da bu lüFİATLAR ELVERİŞLİDİR DUHULİYE SERBESTTİR zumu hissettiklerinden eminiz. Mecmuçiriyordu. Çocuk, birdenbire: Lokantanın taraçasında DİNE KONSER tabldot 150 kuruş. Her anın daha ziyade muvaffakiyeti de bu Dikkat! Birisi geliyor, diye ba cumartesi ve pazar günleri 17 de bütün VARYETE programile na bağlıdır. ğırdı. M ATIN E Kör, kadının bileklerini bıraktı. Hâlâ Mevlid süphe içinde bulunduğunu gösteren nev Üsküdarda Doğancılar parkı civarınmid bir hareket yaptı, hızla döndü, kapıBu akşam Avrupadan yeni gelen 20 büyük artistin iştirakile yı açtı, elyordamile merdivenleri inerek da Nasuhiefendi camii şerifinde tem yeni PROGRAM Viyana caz Orkestrasile her akşam muzun beşinci pazar günü merhum Bay yola çıktı. Çocuk, düşmemek için duvara daya Selim haremi Bayan Hatice Lânitap ve ailesile şühedayı milliye ve askeriyenin nıp kalan genc kadına yaklaştı: itibaren: **• •** ^ •** 1V1 D J\ ervahına mevlidhan Hafız Bay Rıza ta Yann papeîleri hazırla, dedi, yokrafından Mevlid ve ayrıca hatmi şerif Pazar saat 1113 MATiNE E A N S A N saat 17,30 bütün sa herifi tekrar alır getiririm. okunacağından arzu buyuran zevatm programla matine. Fiatlar 85 ve 50 kuruştur Çeviren: gelmeleri rica olunur. HAMDİ VAROĞLU Nöbetçi Eczaneler Bu gece nöbetçi olan eczaneler şunlar • dır: İstanbul cihetindekiler: Aksarayda (Şeref), Alemdarda (Abdülkadir), Bakırkoyde (İstepan), BeyazıdSa (Asador Vahram), Enıinönünde (Beşir Kemal. Cevad), Fenerde (Hüsameddin), Karagumrukte (Kemal), Kuçukpazarda (Necati), Samatyada (Erofılos), Şehremininde (Nâzım), Şehzadebasmda (Halil). Beyoğlu clhetindekiler: Galatada (Kapıiçi), Hasköyde (Yeni Tür. kiye), Kasımpaşada (Turan), Sari3Wrd« (Nurl), Şislide (Maçka), Taksimde (İti mad), (Kinyoli), (Tarlabası). Üsküdar, Kadıköy ve Adalardakiler: Büyükadada (Merkez), Heybellde (Yu « suf>, Kadıkoy, Muvakkithanede (Saadet), Kadıkoy, Söğüdlüçeşmede (Osman Hulu. sl), Üsküdar, İmrahorda (İmrahor). TEPEBAŞI BAHÇESİfe LUCKY GiRLS FERRY THE DARRAS DANCERS ( ASKERLİK İŞLERİ Ihtiyat zabitleri staja çağırıhyor APERİTİF KONSER Üsküdar Askerlik Şubesinden: 1 Şubede kayidli bulunmuş olanlarla tasrada kayidli olup ta şube mıntakası dahilinde oturmakta olan piyade sınıfına men sub lhtiyat yarsubaylardan 313 dahil 328 dahil doğumlular 1 ağustos 936 da Pi • yade kıt'asına iltihak etmek üzere sevke» dileceklerinden muameleleri yapılmak üzere bu doğumlu piyade yarsubayların 20 temmuz 936 gününe kadar Üsküdar As • kerlik Şubesine müracaat etmeleri. 2 Bu sınıfa mensub birinci maddede doğumlan yazılı olanlardan gümrük mu hafaza teşkilleri kıt'alarında üniformalı olarak çalısanlarla hariciye memurlanndan olup ta memleket hududu dışmdakilerle tahsil ve tlcaret maksadile yabancı ellerde bulunanlar gelmiyecekleri gibi stajını bl . tirip terhis edilmiş olanlarm iki seneyl geçmemis olanlar da sevkedilmiyecekle • rinden bu gibllerin de müracaatlerine lü zum olmadığı llân olunur TAKSİM BAHÇESi ( YENİ ESERLEB Çiçeron ) D i N E K O N S E R Eskl Roma tarihinde hitabet Itibarile en ileri gitmiş bir sahsiyettir. Zamanına en yakın ve en yiiksek bir tarihçi olan Plütark tarafından yazılan tercümeihall Haydar Rifat tarafından tercüme edilmlştir. Tarih ve hitabetle alâkadar olanlara hararetle tavsiye ederiz. 40 kurus. Yeni çıktı ÇİÇERON Hitabetile bütün eski Roma tarihini parlatan Çiçeronun bu tercümei hali o zamanların en yük sek tarihçisi Plütark tarafından yazılmıştı. Haydar Rifatın kalemile dilimize çevrilmiştir. 40 kuruş. Beşi kırk iki geçe «Camhjriyet» in zabıta romant:97 Yazan: Gharles de Richter Böyle bir tedbir ve hareketin faydasıoı anlamıyan kaptan: Hepsi bundan ibaret mi? Evet, hepsi bundan ibaret! O halde size teşekkür ederim. Gemi hareket edecek; hemen karaya dönerseniz iyi edersiniz. Cedric Lacy, içindeki müthiş heyecanı saklamağa çalışarak merdivenleri indi ve liman binasınm duvarına dayanarak ge miyi seyre başıadı. Vapur tekrar düdük çaldı. Ve yavaş yavaş nhtımdan ayrıldı. Cedric bütün dikkatile gemiyi tanyordu. Boğazında bir ismin düğümlendiğini hissetti. Geminin en arkasında peçeli bir genc kadın ohıruyordu. Yanmda Cedricin t» nımamasına imkân olmıyan kocaman bir dan ve kalbinden silinmiyeceğini zanne diyordu. köpek durmaktaydı. Cedric Lacy kendini tutamadı: 21 Taysa! Taysa! diye bağırdı. Mayfer lokantasına, gece elbisesi giSes vapura kadar yetişmemişti. Fakat yinmiş bir genc girdi. Meşhur hovarda şüphesiz peçeli kadın genc zabitin ne müşterilerin kurduklan birliğe mensub yaptığım anlamışh. Cedric onun bir elini olduğu ve sefahet eğlence hayahna ka kaldırarak kendisine doğru salladığmı nıksamış bulunduğu serbest, biraz da şuh gördü; küçücük bir beyaz mendil rüz yürüyüşünden anlaşılıyordu. Onu kapı gârda uçuşuyordu. Peçeli kadm elini a dan metrdotel karşılamıştı. Metrdotelin çmca küçük mendil rüzgâra kapıldı ve mütebessim ve hürmetkâr hareketlerin birkaç metro dalgalandıktan sonra düş den genc adamm, gedikli ve hatırlı müştü, sulara karıştı. terilerden olduğu belli oluyordu. Bir garCedric mendilin bir müddet denizde son ona doğru koştu. Fakat genc; ken yüzdüğünü, sonra koca bir dalganın al disine gösterilen masalan reddederek, pardösüsü kolunda, içeriye doğru iler tında kaybolduğunu gördü. ledi. Genc zabit bu sefer çok yavaş bir sesle: Ne yapacağına henüz karar vermemiş Taysa! Taysa! diye mınldandı. gibiydi. Vapur ufukta bir nokta kadar kalmBirer birer masaları gözden geçiriyor; cıya kadar Taysa geminin arkasında, yemek yemekte olan bazı adamlara ve Cedric nhtımda bekleştiler, işaretleştiler. yanlarındaki genc kadınlara gülerek Vapur büsbütün gözden kaybolunca dostça selâm veriyordu. Lâkin hiçbir maCedric tekrar otomobiline bindi. saya oturmadan ve selâmlaştıklanndan Bu manzaranın hiçbir vakit kafasın hiçbirisine fazla ehemmiyet vermeden sa lonun nihayetine doğru yürümekteydi. Yemek yiyen adam, elli beş yaşlannBirdenbire sağ tarafta, kenar bir yer da kadar görünüyordu. Enerjik yüzü bede yemek yiyen birisi gözüne çarpınca yaz saçlarla tetevvüç ediyordu. dikkatle ona baktı. A d a m ; tabağındaki Dahiliye Vekâletinin bir kısım büroistiridyelerin birinci düzinesini bitirmiş, larında çalışanlar onun iki şahsiyetli bir ikinciye hücum etmek için hazırlanıyor adam olduğunu bilirlerdi. Bazan sivil du. Genc, ona doğru giderek masasının servisijı muvaffak ve mükemmel bir meönünde durdu. Orada bulunduğunun muru, bazan da devlet sırlarını sıkı sıkı kendiliğinden farkma varması için birşey elinde tutan birisi halinde tecelli ederdi. BÖylemiyordu. Pembe abajurların ışığı altında bu akAdam hiç oralı değildi, nihayet başını şam, Londrada geçirmeğe geldiği birkaç kaldırdı ve yeni geleni gördü. günü; zevk ve şehvet filozofu Epikürün Mayferde daima iki bulunur a hakikî bir telmizi gibi yaşamağa azmet zizim Alber: Fransada raslıyamıyaca mise benziyordu. ğınız istiridyeler ve siz! dedi. Yeni gelen genc; yemek listesini eniSuare elbiseli genc cevab verdi: ne, boyuna tetkik ettikten sonra o da is Lâkin ikincinin bir sureti var! tiridye ısmarladı. İkisi de hiçbir şey koIkinci zat bir istiridyeyi açıp içindeki nusmuyorlardı. Uzaktan, yakından va ni ağzına atarak: ziyetlerini ve bu derin sükutu görenler Allaha şükür öyle. Oturunuz da onların birbirlerine yabancı olduklanna beraber yemek yiyelım. hükmederdi. Genc; bir garson çağırarak pardösü Yaşh adam dördüncü düzine istirid sünü ve şapkasını verdi. Parmaklarile yesini de bitirdikten sonra ellerini itina saçlannı düzelterek sessizce, adamın ile peçeteye sildi ve söze başladı: karşısına oturdu. lArkan var] •Bahçe Mimarı" Mevlud Baysal Parklann, anıt, meydan, çorok ve köşk bahçelerinin en modern usullerle tarh ve taksimatını, plânlarınm ihzannı ve araziye tatbikatını deruhde ve taahhüd eder. Müessesat ve hususî bahçelerin daimî nezaretini kabul eder. Çiçek, sebze tohumlan, fide ve fidanları; süs, meyva ağac ve ağaccıkları; salon çiçekleri bahçe alât ve edevatı ve ehliyetli bahçıvanlar gönderir. Katalogoı elli kuruştur. tstanbul dördüncü Vakıf han. dördüncü kat No. 18. Telefon 22537 |

Bu sayıdan diğer sayfalar: