18 Temmuz 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7

18 Temmuz 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

18 Temmuc 1936 CUMHURİYET HiKAYE. KALİMBONUN ÖLÜMÜ I Tek mi, çift mi? Ne taman kardeşimle Tek mi, çift mi?.. oynatuP Ben iaima tek derim, Kazanırım muhakkak!.. Bu sırrı anîatayım Ben bütün çocuklaraf Bana uğur getirir Daima tek numara?» Zihninizi yormayın, Hüner bunu bümektir; Söytiyeyim: Eyi şeyler Mutlak dünyada tektir!., * Kalbimiz nasıl tekse, öyle tektir annemiz!.. Tektir bu Türk milleti, Bunu iyi biliriz!.. MCMLCkCTL»»C * ÇOCUKLAR. FAVDAU BtLGILER \ Odundan birçok şeyler yapıhr. Mo bilya, ev kâğıd, şeker ve saire... Son zamanlarda odundan ispirto da çıkarıl mıya başlanmıştı amma, son defa Al man âlimlerinden bazıları odundan ispirto istihsalini büsbütün müterâkki bir tarza dökmüşler, geri kalan posâsıru da linyit kömürü haline getirerek, bun Odundan ispirto Bizim meşhur avcı Bay Sadi geçen , gün gene bizde ıdı. Maceralarından bı < rıni anlatmak içın şdyle küçük bir baş langıc yaptı: Biliyor musun, dedi, nişancı olmak, attığını vurmak bazan öyle işe yanyor ki.. Anladım, diye cevab verdim, gene bir sergüzeştinden bahsedeceksin.. Pek âlâ tecrübe etmişsindir, bunlan ben çok zevkle dinler ve sonra da küçük okuyucularıma ayni Iezzetle sunmak isterım. Onun için mukaddemeye fılân hiç liuum yok.. Rica ederim soyle!.. Hatırlarsın ya, bir zamanlar şark Afrikasında Madagaskar adası karşısında Zambezi havalisinde dolasıyordum. Amerikanın Nıyagaraları dünyanın en me$,hur şelâleleri olmak üzere şöhret buU muslardır amma, gidenler pekâlâ gör müslerdir ki, sularını Viktorya gölünden alan Zambezi nehrınin şelâlelerı Nıya garadan daha müthiştir. İşte maksadım hem onları gbrmek, hem de biraz a\lanmaktı. Fakat bu isleri yaparken geçinecek paralanma pek sahib olamadım. Hepsini caldılar. Meteliksiz kaldım. Olecek değilim ya.. Oranın basjıca işi o lan altın tozu ticareti yapmayı düşün düm. Vaktile bir ecnebiden satın aldığım gayet güzel, Avrupa yapısı bir sandalım vardı. Ta içerılerdetı boncuk ve saire tnukabıli aldığim altın tozlannı bununla çelâlenin bir ıki kilotnetro yakınina ka dar getirıyor, oradatı kara yolile şehre sevkediyor, satıyordum. Yanımda Ka limbo adında gayet sadık yerli bir uşa ğım vardı. Ayrıca dört hamal da birlikte idi. Bunlar, kelepir fıldişi bulursam ort ları tasıyorlardı. İkinci seferimizde idi. Ah.. Bu av ve avcıllk merakı.. Hoş sa de o da değil ya.. Gerek benim, gerekse adamlarımın yiyeceği kalmamıştı. Nehir yolunun bitip kara yolunun basladığı yerde bir kamp kurmustuk. Ormanda belki bir karaca bulur da akşam yemeğini o nunla geçiririz, diye tiifeği omzuma vü rup yola çıktım. Bir buçuk jaat kadar dolaştığım halde hiçbir ava tesadüf et tneden ve tek kurşuîi atmadan dönmeğe mecbur oldum. Yart yolda hamallarıtı ikisi beni telâşla karşıladılar. Ben yerli lisanını anlamadığım, onlar da başka dil bilmedikleri için ne olup ne bittiğini pek iyi anlatamıyorlardı. Fakat hallerinden, Çocuk portreleri Ankarada Savaf tnce tavırlarından müthiş bir felâketin vukua geldiğıne hükmeUim. Her ıkisi de dur madan: Kalimbo! Kalimbo! Diye bağırıyorlardı. Kampa yaklaşinca gördiiğüm manzara karşısında titre dim. Sadık uşağım Kalimbo her târafı kanlar içinde yere uzanmış hareketsiz bir halde yatıyordu. O vakit iki hamal ellerile bldürme, kesme işareti yaparak; Vasuli, Zelbel! Sözlerini tekrara başladılar, sonra da: Barka, Barka! Diye nehri gösterdi^er. Nehre doğru baktım, bizim altın tozları ve fildişi yüklü sandal ortada yoktu. O vakit facia gb'zümün önünde biıtün teferruatile c*n landı. Otedenberi itaatsiz ve açgözlü görünen Vajuli ve Zelbel ismindeki ıki hamal zavallı Kalimboyu vahşicesine öl dürdükten sonra sandalı yükile beraber alıp kaçmışlardı. Hıddetten kuduracak, çıldaracak bir hale geldim. Alçaklar zavallı bir masumun kanına girdikten sonra bütün geçi neceğımi ve memleketime dönmek için vol paramı teşkil edecek serveti çalmıs,lardı. Cınayet aşağı yukarı yarım saat evvel icra edilmişti. Sandaldaki diğer iki çift küreği alıp karaya çıkarmakla nekadar ısabet etmiştim meğerse.. Şimdi, onlar bir çıft kürekle muhakkak ki cereyana karşı pek az mesafe kat edebılmişlerdi. Onun içın sahilde bir müddet koşarak yiirümekle onlara yetişebilecektim. Nitekım biraz soh ra tahminim doğru çıktı. Hainler var kuvvetlerile kürek çekerek yukanya doğru ılerlemek istıyorlardı. Benı görünce istıkameti değiştırdıler. Karşıki sahile yanasarak kaçmak istediler. Vasıtasızlık ve yoksuzluk içinde cok müthiş bir vaziyette idim. Servetimin mahvolup gitmesine, hele Kahmbonun haksız yere öldürülmesine böyle eli kolu bağlı seyirci gibi mi kalacaktım. Fakat ne yapabilirdım. Al tımda kiiçücük bir çâmaşır teknesi olsa onları kolamayı göze alacaktım. Tuhaf şey! Hiddet bazan insanın bütün mantığını, düşüncesini altüst ediyor. Omzumda hiçbir kurşunu sarfedilmemiş mükemmel bir silâh, bende de her attı ğını vurmak mehareti mevcud iken daha ne düşünüyordum. Katillerin her ikisini de birer kurşunda yere serebilirdim. Fakat hayır.. On ları heyecan ve halecan çektirerek öldiirmek lâzım.. Çünkü nasıl olsa altınlar Ve sandal elden gitti. Bari, Kalimbonun intikamı adamakılh alınsın!. Tak, tak! İki küreği ikiye böldüm. Şımdi onlar nehrin müthiş cereyanı karşıslnda rüzgârın önüne düşmüş bir kuru yaprak haline gelmişti. Döne döne şelâlelere doğru gidiyorlardı. Hain yerli ler için tek bir çare vardı. Kendilerini nehre atıp kurtulmak.. Ona da imkân yoktu. Çünkü yüzlerce aç timsah ağızlarını acmışlar gıda bekliyorlardı. Nıhayet batmak üzere olan güneşih ki2il aydınlıklarile pembeleşmiş hafif bir sis tülü içinde sandal şelâlenin kuvvetli girdabına kapıldı. Katiller bu su gayyasinin dibini boylamışlar, yanımdaki iki hamal kabahatlilerin lâyık olduklan ce zayı bulduklarından dolayj se\incle haykırıyorlardı. Geriye dönüp Kalimbonun cesedini gö'mdükten sonra ağlıya ağlıya yola çık « tık. Giden altınlarımdan, fildişilerimden zivade o sade bir uşak değil, benim için hayatını feda eden sadık arkadaşa acı yordum. Çünkü servet nasıl olsa ele ge * çer, lâkin onun gıbi adam pek bulutı mazdı. Bugün hâlâ Kalimbonun ölümünü hatırladıkça yüreğimde kanıyan bir yaranın acısını duyarım. Biz nasıl saklıyorsak gÖğsümüzdeki kalbi, öyle korututi Tektir Ataliirk, Tanrt gibi!.. [meraklı şeyler Züyiderze körfezi Hoîandamn şimalindeki Züyiderze körferi vaktile bataklık bir göldü. Adı da Flevo idi. 1282 de büyuk bir med hâdısesi yuzünden denizle birleşti ve suları deniz sularıle karıştı. Lâkin Holandalılar son zamanlarda büyük bir sed yaparak onu Şimal denizınden tek dan da ayrıca istifade imkânını orta ya koymuşlardır. Sonra odundan çıkarılan ispirtonun kilosu pek ucu2a mal olmakta, bizim paramızla hemen he Fransamn en güzel çocukları ilân edilen biri erkek, biri kız $a iki men 6 kuruşa gelmektedir. Işin tuhafı yavru ortalarına Parisin en güzel kızt teçilen bayam almışlar öpüp ' bu ispirto, ayni zamanda benzin yeri • ne de kullanılabılecek ve otomobiller, duruyorlar. otobüsler onunla yürütülebilecekmiş.. Bizim gibi benzini bulunmıyan mem « leketler için bu iş her halde çok ka tanch olacak! Bilmeceyi çözenler Avrupada. yüksek binalar Bir asra yakın bir zamandanberi Amerikanm muhtelif şehirlerinde rağ bet bulan yüksek bina ınşası modası vavaş yavaş Avrupayı da sarmaktadır. İngilterenln birçok yerlerinde, husu süe Londrada yüksek, geniş ve yüzlerce dairelı apartımanlar yapmak hevesi rar ayırdılar ve göl haline getirdiler. Sade bunula da iktıfa etmiyerek bu gölü kurutup memleketin arazisini faz * lalaştırmak istediler. Senelerdenberi uğraşma ve bizım paramızla 150 milyon lira sarfı mukabili sular tamamile boşaltıhp orası tarla haline gelebilecek tir. Şu anda yüzlerce tulumba faaliye te geçmiştir. Dünya bu, kimi yerde arazi vardır, ekeCek insan bulunmaz, kimi yerde insan vardır. arazi yoktur. l l d l l l l ••!••** * ' " BirincÜer 5 Bu seıte einıf "^ larmı birincilikle geçmeğe muvaffak olanlarm te simlerîni basmıya devam ediyoruz. Bunlardan biri Galatasarayın ilk kısmını her dersten tam numara alafak birirtci Vedad Atay likle bitiren 1012 Vedad Atay dır. Öteki iıe EB* kişehir ÜlkU ilk okulunu birinci likle bİtiren Ve bize gönderdiği mektubda ismini yazmayı uriutan yavrudur. Her ikisini de tebrik ederİE. Burada resmi çıkanlar her hangi bilmecemizden birini doğru çözenlerdir. fakat mutlaka hediye kazanmış değil lerdir. Hediye kazananlar ancak her ayın ilk haftasında neşrolunan büyük listede isimlerini görebilirler. Soldan sağa: 1 Elâziz tüccar Ovagim oğlu Şendil 2 Uşak Inhısarlar Başmüdürü mahtumu Sedad Vural. 3 Ankara Hacıseyid mahallesi No. 27 de Celâleddin. 4 Dmar Ilıca ilk okul 171 Müyesser 5 îstanbul 14 üncü ilk okul 181 Hidayet. 6 İînik Merkez ilk okulu 74 T. Yaman. 7 Büyükçekmece Mimarsinan kö yünde Yunus Dinçer. 8 Eskişehır Fakirler Bakımevin de 290 Ali Reşad Güler. 9 Fatıh Macar kardeşler caddesi No. 28 de berber Ismail Hakkı oğlu Kemal Önkol. 10 îstanbul 14 üncü ilk okul 257 Emine. 11 Üsküdar Yastıkçı sokağı No. 3 te Kemal Ezgü. Dünyanın hareketi 12 Bozüyük Osman Zeki lokanta Bay muallım, dünya güneşin etrasında çırak Hüseyin Çabuk. 13 Kurtuluş mahallesi No. 39 da fında döner değil mi? Evet çocuğum!.. İsmet. E.. Peki, ya geceleyin güneş olma14 Galatasaray lisesi 54 numarali dığı zaman kimin etrafmda döner? Özdemir. 15 Bakırköy Kartaltepe No. 68 de Enis Zeybek. bütün emlâk sahiblerinin erişmeğe he ves ettikleri bir gayedir. Çünkü bu gibi apartımanlar ne derece büyük olurlarsa hirmetleri de o kadar kolayca ifa edilebilmektedir. Şimdiden Londra mimarları, göke erişecek derecede birçok yüksek bina projeleri hazırlamışlardır. Pek yakmda Avrupanm diğer memle ketlerinin bu hastahğa tutulacakları muhakkaktır. Zaten bizde bile sekiz, dokuz katlı binalar pekâlâ yapılıp duruyor! YAZISIZ HiKÂYE c Temmuz bulmacası Anneciğim, beni biraz lasana, canıtn e... «... yapmak istivor. Şu gordüğünüz yedi zincir halkasimni her birinin içine öyle harfler k o y u n ^ ki bırinciden başlanıp yedinciye doğm okunduğu aaman Avrupadaki büyük memleketlerden biri meydana çıksın, 3'fedinCiden birinciye doğru ters okunduğu zaman da «kendimi içinde gördüğüm şeyle birlikte» ftîânası çıkan büf kelime vücude gelsin. Cevablar, yukarıki 2incir şekli kesilip üzerine doldurulmalı ve adregle birlikte bize gönderilmelidir. Doğru halledenlerden birinciye beş lira, ikinciye iki lira, üçüncüye münasib bir hediye, diğer yüz kişiye muhtelif mükâfatlar verilecektir. Cevablar temmuîun sonuncu gününe kadar tCumhuriyet Çocük Sahİfesi> adresİne gönderilmelidir. Geç kalanlar ve yukarıda yazdığırnız şartlara riayet etmiyenler hediye kazanamazlar.

Bu sayıdan diğer sayfalar: