26 Temmuz 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

26 Temmuz 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURIYET 26 Teramuz 1936 Millî futbol takımımız nasıl çıkmalıdır? Hazırlık devresindeki hatalardan sonraj Millî takımm teşkilindede yanlış bir yol tutmıyalımt Eski futbolcularımızdan Fenerbahçeli Nüzhet Abbasın millî iakım hakkında yazdığı bir yazıyı, bütün fikirlerine tamamüe iştirak etmemekle beraber aynen neşred'ıyoruz: Türk Spor Kurumunun, Yugoslav millî takımile yapılan ve beraberlikle neticelenen maçtan sonra futbolculan Olimpiyadlara göndermemek hususunda alelâcele vermiş olduğu karar nekadar yanhşsa ahiren vermiş olduğu iştirak karan da çok isabetli olmakla beraber noksandır. İzah edelım: 1 Yugoslavyayı yenmek Olimpiyadlara iştirak için bir hiiccet olarak kabul edilemiyeceği gibi Türk futbolculannı yıllarca millî temaslardan mahrum ettikten ve 11 aylık bıkkınlık verici lik maçlanndan sonra kampa sokmak ve bundan sonra mükemmel bir netice beklemek büyük bir haksızhktı. 2 B ve A Türk millî takımlan Yugoslavya ile bizim sahamızda her iki maçta da beraberlik teminine muvaffak olduktan ve ferdî kabiliyet bakımmdan onlara üstünlük gösterdikten sonra Türk millî takımını Berlin Ohmpiyadlanna i|tirak ettirmemek futbolu her vesile ile gerileten teşkilât için özrü kabahatinden büyük bir hata olurdu. Ademi iştirak karannda ısrar edilseydi Türk futbolu bir on sene daha geriliyecekti. Allaha bin şükür hiç olmazsa bu hataya düşülmedi. 3 Yugoslav maçları bize gösterdi ki ferdî kabiliyet itibarile onlara üstünüz. Yalmz Türk millî takımı mütecanis bir takım olmaktan çok uzaktır. Bunun sebeblerini de birer birer anlatalım: a Bu sütunlarda, altı yedi ay evvel, lık maçlarını tatıl ederek Türk millî takım hazırhklarına başlanmasım tavsiye etmiştik. Bu, yapılmış olsaydı, Türk futbolcularını «surentraınement» tan ve bıkkınhktan kurtarmış olur, elimizde çok daha diri bir takım bulunurdu. Bugün ise böyle bir takım elde etmek maddî bir imkânsızlıktır. b Türk futbolunun kalitesini ve oyunculannı çok yakından tanımamız lâ zırrt gelirken, şayed Olimpiyadlara iştirak eder ve fena netice alırsak bize söz gelmesin diye tuttuk, İzmir ve Ankara mmtakasını işe kanştırdık. Bu bize iki türlü pahalıya maloldu. Evvelâ buralardan millî takım kadrosuna alınan oyuncula nn hakikî kıymetlerini anlamak için birçok vakit kaybettik. Sonra Hakkı gibi acemi bir oyuncuyu Yugoslavlara karşı santrhaf gibi tecrübe gafletini göstererek yüzde yüz bir zaferi beraberliğe çevirmiş olduk. rada geçen bir sene zarfında bu kadro neden zecrî surette tebdıl edıldi? Millî bir meselede mıntakalan memnun etmek siyaseti saçmadır. e Ankara ve îzmirden millî takım kadrosuna alınan oyuncular ayarında, hatta bunlardan daha iyileri İstanbul kulüblerinde mevcuddur. Bunlan bırakmak ve çok garib bir iddia ile Esadı küçük boylu olduğu için ihmal etmek kadar yanlış birşey olamaz. Esaddan maada millî takımda yer alması lâzım gelen Beşiktaştan Hakkı ve Pariste okuyan merkez muhacim Rasihi millî takım kadrosuna almak için en ufak bir gayret bile gösterilmedi. Bunlardan kimi mes'ul tutmah? 4 Bu hatalan çoğaltmak kabildir. Fakat olan oldu dıyerek bu kadannı kâfi gördükten sonra: Yugoslavlara karşı yaptığımız tabiye hatasından da biraz bahsedelim. Türk millî takımını yetiştirmeğe memur edılen Güneş antrenörü (bu adamın ıktıdarsızlığına en ufak bir şekılde ima etmek için değil) bizim müdafaa sisteminin alışık olmadığı bir usul takib ettirdi ki bu da beklerin açıkları, hafbeklerin iç muhacimleri tutmalarıdır. Bizim çocuklar buna alışık değillerdir. İki hafta evvel işe başlandığı için alışmalanna da imkân yoktu. Yugoslavlara galebe edemeyişimizin hakikî bir amili de bu, oldu. Londradan Yıldıza getirilen köpekler! Bir Ingiliz miralayının yazdığı hikâye Şarkı yüzünden çıkan ihtilâf İki kadın artist düello yaptı! Budapeştede heyecanlı bir hâdise olmuş, meşhur bir şarkıdan çıkan ihtilâf sonunda iki kadın artist çarpışmıştır. .Vak'a şudur: Valli Tatz ve Aniko Vörös iki genc şantöz arkadaştır ve Peştenin iki uzak köşesinde ayrı ayrı kabarelerde çalış maktadırlar. Her gün öğleden sonraları birbirle rile buluşmakta, muvaffakiyetlerinden, aşklarmdan konuşmaktadırlar. Günün bırinde Valli, Kafe Negresko kazinosjle Aniko da Bristol Grille mukavele yapıyorlar. Bu iki eğlence yeri ayni sokakta ve birbirine bitişiktir. İki arkadaş şantöz de ayni meşhur şarkıyı söylemektedirler. Lâkin arala rına artık rekabet hırsı girmiştir. Ge veze arkadaşları da bu rekabeti körükliyerek düşmanlık derecesine götür müşlerdir. Eğer Peşte radyosu artistin ıkısini de o meşhur şarkıyı söylemek üzere angaje etmeseydi belki hâdise bu kadarla kalacaktı. Maruf şarkı radyoda soylene söylene, halka bıkkınlık getırdi ve günün birinde aboneler ar tık yeter, dedıler. Bunun üzerine di rektör iki şantöze vaziyeti anlattı, programmı değıştireceğini söyledi ve Ani Dünkü fırtına intibaları tngiliz gazetesinde çıkan resim Londrada pazar günleri intişar eden Neus of The \Vorld adlı gazetede üç haftadanberi devam etmekte olan «ellı bin köpeğin hatırası» diye miralay Richardson tarafından seri halinde çıkan köpek hıkâyeleri arasında «Sultanın sarayı için bir bekçi köpeği» adlısını enteresan bulduğumuz için alıyoruz. «1907 senesinde bir gün, Londradaki Türk sefirinden hemen kendisini ziyaret etmeklığim için bir davetname almıştım. Gittim. Musurus Paşa beni kabul etti. Abdülhamidin Yıldız köşkü bahçeleri için bir bekçi köpeği istiyordu. Sefir; her nekadar bir yabancının bu bahçeye girmesi ölümle tecziye edilen bir hareketse de geceleri bazı kimseler, muhafızları gafil avlıyarak, Yıldız köşkü etrafında dolaşmağa muvaffak olduklarını söyledi. Bırkaç köpek alarak İstanbula gitmekliğim için Musurus Paşadan talimat aldım. Teklif, ne yalan söyliyeyim, çok ta hoşuma gitmişti. Mevsim yaz iptidaları olduğu için Avrupayı baştanbaşa dolaşarak İstanbula gitmek herhalde beğenilmiyecek bir teklif değildi. Bütün masraflanm bol bol tediye edildikten ve îstanbulda sultanın misafiri olarak ikametim de temin edildikten sonra yola çıktım. Sağda, Kasımpaşada suların bir eve hücumu, solda Eminönii caddesinin bir nehir halini aldığı sıralarda... Kasımpaşada seylâbdan sonra panik 5 İstanbulda uzun seneler tecrübe görmüş, beş on millî maç yapmış tecrübeli kaleciler varken Cihadı birinci defa millî maça sokmak başlıbaşına bir hata idi. Çünkü ne de olsa bu çocuk heyecana kapılacak ve beklenen oyunu çıkaramıya Beraberime insan izi üzerinde yürü caktı. Bu hatayı da bıle bile yaptık. Kimi meğe alışık üç köpek almıstım. Laddie, mes'ul tutacağız? Warrior ve Besoie... Bunlann arasında 6 Mademki bizim için mühim bir bilhassa Warrior'i Amerika polis teşkilâhâdise idi, neden beynelmilel sahada şöh tından aldığım için insan izi üzerinde fevreti yükselmiş bir hakem çağırmadık ta o kalâde işe yanyacağına hiç şüphem yokbeceriksiz ve acemi Macar hakemini seç tu. Bu köpek bir kere hapisaneden kaçan bir caniyi on gün dağlarda takıb etmiş tik? ve nihayet yakalatmağa muvaffak olmuşHulâsa; bugünkü vaziyet şudur: tu.. Futbol takımımız, Olimpiyadlara ha İstanbula vâsıl olduğum zaman bir azırlıksız, maç yapmaktan bıkkm ve yor miralle bir piyade miralayı tarafından gun bir halde gidiyor. Çok büyük bir talih eseri olarak karşımıza Norveç takımı karşılanarak doğruca Yıldız sarayına çıktığından istifade ederek iyi bir takım götürüldüm. Yıldız köşküne kadar araba ile seyateşkil eder ve, her ne pahasına olursa olhat ediyorduk. Yolda mükemmel ingilizsun, Hakkıyı santrhafta oynatmak ace miliğini yapmazsak galebe hakkımızdır. cesile amiral bana saray hakkında izaKendi hesabıma şunu da ilâve etmek iste hat veriyordu. İstanbula muvasalatım rim ki millî takım kad/osunun santrhafı bayram tatiline tesadüf etmişti. Daha o zamanlar îstanbul sokaklan Lutfi değildir. Lutfi olsa olsa başka biri başıboş köpeklerle dolu idi. Arabamızın bulunmadığı ve çaresaz kalındığı takdiretrafını alan bu hayvanlara hiç kimse alde santrhaf oynıyabilir. c Millî takım seçmeleri böyle yuMillî takım benim fikrimce Norveçe dınş etmiyordu. Köpekler tıpkı kurdlar murta kapıya gelmeden iki üç hafta ev karşı şöyle çıkmalıdır: gibi sürü halinde sokaklan dolaşıyorîar, vel değil; en aşağı beş altı ay evvel yapılçöplerden gıda çıkarmağa çalışıyorlardı. Avni Yaşar, Lutfi Mehmed Reşad, mış olsaydı, bugün elimizde beraber oy Esad, İbrahim Niyazi, Hakkı, Gündüz, Saraya gidisimizi hatırladıkça hâlâ namış, birbirini anlamıs ve daha az yor yahud Fuad, Şeref, Fikret. gülmekten kendimi alamıyorum. Köpekçun bir takım bulunurdu. Bir an için bile Lutfinin santrhaf, Fik lerin her birine Sultan tarafından birer d Geçen sene Sovyet maçlarına ha retin sol haf ve Rebiinin sol açık oynatıl araba tahsis olunmustu. Her köpek kezırlamrken millî veya temsilî takımda yer ması şeklindeki takımı kabul edemem. Se malı saltanatla arabasında yer almıştı, almalan düşünülmiyen bir takım oyuncu bebine gelince; bu mağlubiyeti karşımız ve muazzam bir kafile halinde ilerliyorları neden tecrübe ettik? Ve ne netice al daki hasmı tanımadan evvel kabul etmek duk. Londradan getirdiğim köpekler böydık? Futbolu anlıyanlar bunu, kendi demektir de ondan. le debdebeye ve bilhassa arabalann et kendilerine beyhude sormaktadırlar. ANÜZHET ARBAS rafını saran yarıvahşî köpeklere alışık olmadıklanndan kopardıkları gürültü epey tatsız bir sahne oluyordu. Saraya vâsıl olduğumuz zaman bütün manzara değişmiş, şarka hâs bir sükun etrafımızı istilâ etmişti. Uzun koridorlar dan, adedi belirsiz odalann önünden; gözleri faltaşı gibi açılmış Haremağalarının, bir şeye müthiş hiddet etmiş tesirini bırakan Arnavud muhafız askerlerinin önünden geçerek Padişahın hususî bahçesine geldik. Burada bizi üç beş zabitle sultanın oğulları bekliyor; hepsi de kö peklerimin marifetlerini görmek istij'or lardı. Harem bahçelerinin ihtişamı hâlâ gözümün önünde... Dünyanin hiçbir ye rinde bu kadar güzel bahçe görmemiştim. Arnavud askerlerinden bir manga çağınlarak köpeklerimi salıvermeden evvel şuraya buraya dağılmaları ve mümkün olOlimpiyad müsabakalarına hazırlanmak üzere Peştede idmanlarına duğu kadar bulunamıyacak tarzda saklanmaları tenbih edildi. Bu tecrübe güç devam eden eskrimcilerimiz muallimlerile birlikte Budapeşte (Hususî) Burada ka dost ve müttefik devletin sporcularile ay olmakla beraber köpeklerimi askerler saklan meç takımı ile flörist bayanımız, mu ni pula düştüğümüzü öğrendık. Bu iti Iandıktan ancak bir saat sonra salıver allimlerinin nezareri altında muntazaman barla bütün çocuklarda rakıblerimizin idmanlarına devam etmetedirler. kıymetlerini gb'rüp anlamak için sonsuz İsviçre, Yugoslavya ile Türk takımı bu Takımımızı teşkil eden sporcular her bir merak vardır. Yugoslavya ekipi bu serinin takımlarını teşkil edeceklerdir. Üç gün sabah dokuzdan on ikiye kadar id rada ilk müsabakasmı cumartesi gecesi takımla pula düşmüş olsaydık, elimine manla meşgul olmakta akşamlan da ku Uypeşt kulübü takımile yapacaktır. olmamak için, rakiblerimizin ikisini de lüblere gidilerek birinci sınıf Macar esBerlin Olimpiyadlannda flöre ekip yenmemiz icab edecekti. Dört ekipli krimcılerile mübarezeler yapılmaktadıı. müsabakalarına 18, epe ekip müsabaka pulda ise takımların ikisi kazanıp ikisi Geçen gün on üç erkek ve üç kadından larına 21, kılıc ekip müsabakalarına da kaybetmektedir. mürekkeb Yugoslav eskrim takımı Olim 22 millet iştirak etmektedir. Bizim pulda en korkulu rakib Ameripiyadlara hazırlanmak üzere buraya geYalnız kılıc ekip müsabakalarına iş ka ekipidir. Amerikalılar 1932 Olimpi lerek idmanlara başladı. tırak edecek olan takımımızın talihi var yadlarında dördüncülüğü almağa muvafBerlinde çekilecek kur'a neü'c4sinde mış. Yedinci ve son pula kalan Amerika, fak olmuşlardı. Rakiblerden Astiko kodan yeni bir şarkı bulmasını rica ettı. Bunun üzerine genc kadın kdpürüdü: Halkm bıkkınlığı bu şarkıdan değil, Vallinin sesinden! diye bağırdı. Artık düşmanlık son haddini bulmuştu. Valli kavga etmektense hasmmı düelloya çağırmağı tercih etti, şahidlerini yolîadı. Aniko da düelloyu kabul ettiğin den tenha bir çayırlıkta buluştular. Düello eskrim meçlerile yapılâcaktı. İkisi» de eskrimde mahirdi; üstadane çarpışıyorlardı. Nihayet Aniko, arkadaşını alnından yaralamağa muvaffak oldu. Genc kadm başından kanlar akarak yere yuvarla nmca Aniko şaşırdı ve hıçkıra hıçkıra ağlıyarak eski arkadaşına koştu. Onu kucağma alarak öpücuklere boğdu. Valli kendıne gelerek Anıkoyu göz ^ yaşları içinde gördüğü zaman kahkaha de gülmekten kendini alamadı. Çünkü alnında hafıf bir çiziktn başka bir şey yoktu. Artistler barıştılar ve eski dostluk gene başladı. Dün Kasımpaşada büyük küçük herkes can kaygusuna düşmü.şlü Kırk sene evvel Kırk sene evvel de Pariste iki aktris çarpışmıştı. Matmazel Röne Martino tiyatroya kendi yerine alınan Matma zel Jermen Latülü düelloya davet etti. Kavga kansız bitti, lâkın artistler bir daha barışmadılar. Kasımpaşada feyezandan güç kurtarılan bir kadın sular içinde Eskrimcilerimiz, Peştede çalışıyorlar îzmirin tütün rekoltesi İzmir (Hususî) İlk zamanlarda 28 mılyon kilo tahmin edilen mmtaka iütün rekoltesinin, havalarm fenalığı yüzünden 25 milyona düştüğü haber almmıştır. Rusyada da istihsal azdır. Bu sebeble Amerikalılar, bizden, daha fazla mübayaat yapacaklardır. Bu fazlalık belki de 4 milyon kilo kadar olacaktır. Tütünler sergiden kaldırılmış gibidir. Bütün memleket rekoltesi 50 milyon kilo tahmin ediliyor. Çekoslovakya rejisinin de memleketimizden mübayaat yapacağı haber ahnmıştır. Keza, Almanyaya ihracatı mız da bu sene fazla olacaktır. Yani, bu yıl, tütün satışımız hararetli ve piyasa canh olacaktır. mem hakkında talimat verilince büsbütün şaşırmıştyn. İster istemez bir saat bekliyecektik. Maamafih bu müddetin yarısından faz lası geçmişti ki tek başına bir arabaya binerek Abdülhamid çıkageldi. Köpek lerin arayışlarını bizzat takib etti ve Allaha bin şükür ki yorgunluk ve İstanbulun sıcağına rağmen saklı askerlerin hepsini de bir iki saat zarfında buldular. Ertesi gün Abdülhamid bana İstanbulda kalmamı ve harem bahçelerinin mu hafızlığını kabul etmemi teklif etti. İtizarda bulundum. Buna rağmen beni haftalarca misafir etti ve köpek terbiye usulleri hakkında zabitlerden birkaçını yetiştirmeğe memur etti. Üç hafta misafirlikten sonra Ingiltereye döndüm.» Fırhnadan sonra Kasımpaşa deresi 'ophanede tramvaylar böyle işlemeğe çahşıyordu

Bu sayıdan diğer sayfalar: