10 Ağustos 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

10 Ağustos 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHtJRÎYET 10 Ağıısfos 1936 Sigorta Tekniğinin modern esasları üzerine kurulmuş yeni bir A N O N i SİGORTA Yenipostahane karşısında Büyük Kınacıyan hanında Bu da bir mücadele.. Marc Bernard'dan Genc ağır ağır plâja doğru ilerledi. j Artık ayaklarının ucuna basarak yüve su kenarında durdu. Deniz üstünde rüyordu ve şimdi de ayakları kumdan beyaz bir sis dalgalanıyordu. Uyuyan aynlmıştı. Yüzüstü yüzerken bir duvadeniz nefes almıyormuş glbi, uzaklarda ra tırmanmanın zevkini duyuyordu: ne bir gürültü, ne bir ses. Siyah dal Elleri ve ayaklarile, altında parçala galar, sert bir madde gibi, kıyılara ka nan, tekrar kapanmak üzere tazyik al dar kırışıksız bir şekilde uzanıyordu. tında derinleşen kaypak bir duvara tırKörfezin Ötesinde berisinde yükselen raanıyordu. üç fener goz kırpar gibi yanıp sönüyor Uzun müddet böylçce ilerledi. Dur ve bu birden parlayıp sönen ışıklar si duğu zaman biraz yorgunluk hissetti, se birer parça sarıhk olarak takılı ka sulara biran yüzü gökleri seyredecek hyordu ve karanlıklar derin, amma çok şekilde arka üstü uzandı. Kolları ve baderin bir sükut ibadetine varmışlardı. cakları ayrılmış, hareketsiz bir şekilde Hulyaya dalan gencin arkasında. ba vücudünü denize terketmişti. Bu vazi rın uzak ışıklarma doğru kayan gölğe yette, gündüz bulutların ilerleyişini, ler ilerlemekte idi ve geceye dalarken gece de semanın yıldızdan başaklarını. çÖl kadar sonsuz mesafelerini seyret garib tarzda bir silinişleri vardı. Bu gölğelerden bir tanesi plâja doğru mekten zevk duyuyordu. Sularda bir ses, bir balık sıçrayışile ilerledi ve yavaşça: «JeanU diye ses kaydı: lendi. Jean, geri dön! Genc derhal döndü ve karşısındaki Suyun serinliği kendini hissettiriyorgölğeye: du. Jean da dönmeğe karar vermişti. Bu kadar çabuk geleceğini tahmin Kuvvetli kulaçlarla plâja doğru ilerle etmiyordum, dedi. Arkasını kayığa dayamış, «hoş gel meğe başladı. Karanlıklarda hiçbir şey din!» demek istiyen bir jest, bir hare farketmeden ilerliyordu: Hatta önünde parlıyan, kendi üstünde kivrılan denizi ket bile yaprmyordu. bile görmüyordu. «Bu, ya soğuk, diye Genc kız tatlı bir sesle: Her zaman sözüne sadık bir kız ol düşündü, yahut ta biraz yorgunluk..> Bunda bir zevkin mevcud olmadığını duğumu bilirsin. Ayakta idi. sırtmda yerlere kadar u anlamağa başladı. Belki bu giriştiği bir zanan bir mantosu ve bekliyen bir hah" mücadele idi. Jean! yardı. Hareketsiz durmasına rağmen, yorgun omuzları, vücudünün öne uza Geliyorum, geliyorum. nan yukarı kısmı, açık ve terkedilmiş Jean! Jean! elleri bir şeyler beklediğinin kuvvetli Derhal Rhâne'u düşündü. Onda yü şahidleri idi. zerken insan nehirde değilmiş hissini Yarın gidiyor musunuz? diye sordu. duyar. An, şimdi onun kucağında olsa, cereyana ve soğuğa karşı mücadele Evet. Jean, su kenarında, yavaş yavaş yü etse.. Geldiği yolu biliyordu. Sahile şöyle rümeğe başladı. beş yüz metro kadar bir mesafe olma Öyle icab ediyor. O şehre dönmekliğim lâzım. Burada yaşamak bana faz lıydı. Kulağma sevdiği bir musiki parla bir şeyler temin etmiyor. Oraya git çasının sesleri geliyordu. îhtimal kummek, mücadele etmek. durmadan. din salda yürüyenler de vardı. Belki bir, iki lenmeden mücadele etmek mecburiye çift ayaklannı sulara daldırmış, baş tmdeyim. Butun istediklerimi meydana larını yıldızlara çevirmiş ve.. O ise suçıkarabümiş değilim. Her geçen an ye larla mücadelede idi. ni felâketler hazırhyor. Buradaki haya Jean neredesin? tım sonu gelmiyen bir uykuya benziyor. Lucienne! Basitlik ve iktifanın verdiği mem Geliyor musun? nuniyet bizi mütemadiyen tahrib edi Tekrar yüzmeğe başladı. Fakat, yayor. Bu insanı çeken, uyku gibi bir şey. vaş yavaş bir sıkmtı hissediyor, kanm Meselâ, şu deniz gibi.. parmaklarından çekildiğinin farkına Lucienne dizlerini elleri arasma aldı varıyordu ve şimdi elleri ölü bir halde ve kumları eşmeğe başladı. Gülmek is sulara dalmakta idi. Lucienne'in sesi. tedi ve Jean bu tecrübenin farkına rüzgârın kucağında hafif sular üstünde varmadı. Bilâkis, onda kendisini sar ilerliyordu. makta olan bir ağırlık hissi. uyumak Biraz daha gayret sesini işitiyo ihtiyacı gibi bir şey belirmişti. Denizin rum, yaklaştin artık. hareketsizliği, sanki bu sükun onu derHalbuki, Jean: «B^irbirimizden nekahal hırpalıyacakmış kadar Jeanı sıkı dar uzaktayız. Biraz gayret, birbirimiyordu. İçinde ısyan halinde bir hareket ze belki kavuşacağızîı diye düşünü ihtiyacı vardı Birbirinin yanma uzan yordu. Şimdi, içinde mukavemetsiz mış, fakat birbirinden çok uzak, birbir bir korku duydu. Yorgunluk ve dehşet lerinin acıklı inzivasım hissetmekte intibaı bu korku ile karışıyordu. İler idiler. lemiyordu; şakulî bir vaziyette duru Jean! yor, hafif kol hareketlerile başım su Elinde oynadığı kumların, su gibi a yun yüzünde tutabiliyordu. Bütün ümikan inceliğini seyrediyordu. Başım çe di kırıldığı zaman, yüzü kırışık bir halvirdi, fakat Lucienne hiçbir şey ilâve de, bir ikinci defa: etmeden başım öniine iğdi. Lucienne! diye bağırdı ve çok ya* * * kında olan ses ona cevab verdi: Jean, acele acele elbiselerini kumla Jean! rın üstüne fırlattı, suya girdi, bacak Hayata yeniden doğuyordu. Son kalarında duyduğu ilk buzlu tesirden son lan enerjisini toparladı. Ümidsiz bir ra, denizin ılık mmtakasına yaklaşmış kudret ve şiddetle işarete doğnı ilerle tı. Yavaş yavaş ilerliyor ve su o suret meğe başladı Biraz sonra, el parmak le derinleşiyordu ki, Jean suyun vücu ları lcuma temas ediyordu. Orada iki el, dünü değil, içini sardığını hissediyordu. onu plâja çıkanyor, arkasma mantosu T U R K ŞİRKETİ geçmiştir / faaliyete Sigortaya aid her müşkülünüz hakkında gişeleı inden meccanen malumat alabilirsiniz KÜçUk Hlkâye Yunanistandaki Muvakkat diktatörlük [Başmakale&en devam'] cephcsinin dahi memleket idaresinde bilhassa harice karşı büyük bir zayıflıkla maluliyctc müntehi olmuş olduğunu kimse inkâr edemez. Bizzat Karl Marksın koyduğu diisturlar gözönünde tutularak acaba bugün Avrupanın hangi memleketi komünist rejimle idare olunmağa ehil sayılabilir? Bizce hiçbiri... Binaenaleyh fikir hürriyeti namına olmıyacak bir idareye mcydan vermek suretile memleketi göz göre göre anarşiye sevketmekte elbette hiçbir isabet bulunamaz. Sınıf mücadelesinin cemiyeti hercümerc edecek dercceleri bulmasına müsaade etmek, bizce hürriyeti yanlış anlamak demek olur. Milletlerin sola doğru terakkileri niçin behemehal bir amele diktatorlüğünde karar kılacakmış? Herhangi memleket yalnız ameleden mi terekküb eder? Demokrasi makul olabilmek için ennihayet cemiyette içtimaî tesanüdü kat'î bir muvazene esası olarak kabul etmek ıstıranndadır. Komünistliğin leh veya aleyhinde bulunmağa asla lüzum görmeksizin onun devlet idaresinde hâkim bir usul olabileceği zamanlardan henüz asırlarla uzak bulunduğumuzu söylemekle iktifa etmek doğru olur. General Metaksasın Yunanistanda ilân etmek mecburiyetinde kaldığı muvakkat diktatörlük, kendi mazeretini, memleketi kan ve ateşe verecek kargaşahkların önüne geçmek zaruretinde buluyor. Eğer bu hakikatse komşu Hükumeti bu akıll kararından dolayı hatta tebrik etmek yerinde olur. Dünya vaziyeü öyle kanşık ve daha ziyade karışmağa öyle müstaid ki hayalî hürriyet fikri nam ve hesabına bu karışıklıklara yenilerinin katılmasını tecviz etmek sadece gaflet veya cinayet olurdu. Bu tehlikeli geçid fevkalâde tedbirlerle sükun içinde geçildikten sonra herkesin aklı suya erdiği zaman normal rejime kolaylıkla avdet olunur, ve zaten Yunanistanda bunun başka türlüsünü tasavvur etmeğe dahi ihtimal yoktur. Yunanistanda demokrasi her zaman vaziyete hâkim olur. Eğer bu bir faziletse komşu hükumetin anarşinin önüne geçmek zaruretile ihtiyar ettiği hareketi ondan hiç te aşağı olmıyan bir akılhlık ve bir muzafferiyet saymakta tereddüd edilemez. Yunanistanda yeni vaziyet [Baştaraft 1 inci sahtfede] nan Matbuat Müdiriyeti tarafından münasib görülmemiştir. Ecnebi muhabirlerin, yeni intihabatın yapılıp yapılmıyacağı, ve yapılırsa ne zaman basjıyacağı hakkındaki sualine cevaben General Metaksas $u cevabı vermiştir: Bugünkü rejim tarsin ve takviye edildikten, memleketin içinde derin kökler salan komünizm tehlikesi tamamen kal • dmldiktan, yani bu hastalık iyice tedavi edildikten sonra hükumet vaziyeti tet kik edecek, yeni intihabat için düşünecek ve bir karar verecektir. kumet aleyhinde tenkidler memnudur. 5 Donanma ve orduyu alâkadar eden haberlerin neşri, kıt'alann hareket veya nakli hakkındaki haberlerle , askerî mübayaata müteallik havadislerin neşri yasaktır. 6 Gazetelerde bugünkü rejime, içtimaî nizama, aile heyetine, nezahete aykın romanlar ve hikâyeler neşretmek yasaktır. RADVO Bu aksamki program j ISTANBUL: 18 oda musikisl (plâk) 19 haberler « 19.15 muhtelif plâklar 20 solo (plâk) . 20,30 stüdyo orkestraları 21,30 son haber. er. Saat 22 den sonra Anadolu Ajansının gazetelere malısiis havadis servisi verileccktir. VİYANA: 18,35 şarkılar ve opera havalan 19,05 felsefe haberleri, konuşmalar, haberler, hava raporu 20,15 köy düğünü . 21,05 kanşık yayın . 22,05 Berlinden naklen Olim piyad haberleri 22,25 senfonik konser 23.05 haberler 23.20 eğlenceli konser24.05 konuşma 24,20 konserin devamı . 24,40 dans musikisi. BERLİN: 17,05 küçük konser 17.35 eğlenceli mu5iki 19,05 polislerin bandosu 20,05 gramofon 20.55 haberler 21,05 Olimpiyad haberleri 21.25 muhtelif milletlerin ha . valarmdan mürekkeb konser 23,05 ha berler 23,20 Olimpiyad haberleri 23,50 Şan ve musiki 24.35 dans ve e|lenceli musiki 1,55 gramofon 20,05 gramofonla gece konseri. BUDAPEŞTE: 18,05 Macar halk şarkılan . 18,45 konferans . 19,15 piyano konseri, konferanslar, gramofon 21,15 Olimpiyad haberleri21,40 orkestra konseri 22,50 haberler 23,10 cazband takımı . 23.55 konferans 24,20 Çingene musikisi 1,10 son haberler. BÜKREŞ: 19,05 konser, konferans, konser . 21,15 konferans 21,30 oda musikisi 22,05 havadis 22,10 Şan ve musiki 22,35 haber . ler, spor 22,50 gece konseri 23,50 fransızca ve rumence haberler. LONDRA: 17,05 orkestra konseri . 17,50 şarkılar 18.20 cocukların zamanı, havadis 19.35 National istasyonu 21.05 musikill temsil22.05 seyahat 22,35 musiki, spor, hava dis . 23,35 dans musikisi . 24,35 havadLs, inşad. PARİS [P. T. T.] : 17,05 Org konseri, şarkılar, orkestra konseri 18,35 konuşma, gramofon 19.05 orkestra konseri, havadis 20,34 orkestı^ konseri, konuşma, siyasî haberler 21,25 şarkılar 21,35 komedi: Yeşil .sapkalı dınlar 23.35 havadis. Bu neticenin müsebbibi Sofulis imiş Venizelistler arasında mutedil ve mülâyim düşünenlerin kanaatine göre bu günkü neticenin başlıca mes'ul ve müsebbibi vaziyeti kavnyamıyan liberal fırkası lideri Sofulistir. Sofulisin birkaç yüz matrud zabitin hatın için tarihî liberal fırkasını karanlık bir çıkmaza soktuğu iddia olunmaktadır. Sofulisin diğer hataları da, komünistlerle birleşmesi, bu suretle Krahn irimadını kaybetmesi, son Teodokis anlaşmasma teşebbüs etmesi ve bu suretle Metaksas tahrik eylemesidir. YUNUS NADI nu atıyor, göğsünde sıkıyor, şakakları na yapışmış saçlarmı arkaya atıy^rdu ve bir ağız kendisininkine soluk veri • yordu. Lucienne, diz çökmüş, bir çocuk sadeliğile Jean'ın vücudünü oğuyordu Kan yavaş yavaş yüzüne doğru gel • meğe, morarmış yerlere hayat ver • meğe başlıyordu. Sanki bu genc kız dan geçen mucizevî bir şeydi. Jean tamamen kendine gelince, ga • rib bir dinlenme hissi duydu. Biraz ev vel yalnızlığının verdiği açlıktan eser kalmamıştı. Yanağında tazeliğini hisse tiği kola başını dayadı, genc kızm elle rini avuçları içine aldı ve ağzım ağzına Şimdi, denize doğru dönmüş olan ba kış, o zamana kadar tatmamış olduğu bir huzuru yaşıyordu. Dudakları üs tündeki parmaklarmda bir tuz çeşnis vardı. Kısaltarak çeviren: ŞERIF HÜLUS1 maz, otomobilini çabuk sürerse, bol bir bahşiş te alacaktı. Araba son süratle hareket etti. Bin beş yüz metro ileriledikten sonra sıhhî imdad otomobiline yetişti. İmdad otomobili bir eczanenin önünde durmuştu. Achille Bastien: Vay da vay! dedi, zavallı hasta kendisini fena hissetmiş olmalı! Yazık ki onun yanında değilim, kendisini birkaç tatlı sözle iyileştirirdim! Tony ona bakıyor, adeta gözlerile soruşturuyordu. Başmüfettiş bunu görmedi. Neşesi tekrar yerine gelerek hafif hafif ıslık çalmağa başladı. Schlesischer garı nihayet gözüktü. Şoför, Achille Bastienin emri üzerine, gi dip, sıraya dizilmiş otomobillerin arka sında durdu. Birkaç dak&a geçti, aşağı yukan on dakika, sıhh! imdad otomobili gözüktü. Achille Bastien, Tonyye: Haydi, <vdi, sıra ikimizde. Fakat Allahaşkına bir pot kırayım deme, hapı yutanz o zaman. Şimdi sen otomobilden iner, gara girmek için bir bilet alırsın. Bu an için yapacağın biricik şey, hastayı hangi kompartimana yerleştireceklerini gözleyip işaret etmektir. Friedayı da be Muhabirler ikinci bir sualle yeni idarenin ismini ve rejimin esaslarını sordu lar. General Metaksas şu cevablan verdi. « Nasıl isterseniz söyliyebilirsiniz. Ben, isim ve şekle değil esas mahiyetine ehemmiyet veririm. Prensipimiz ve memleketin bugünkü rejimi kraliyetçi meşrutiyettir. Muhabirlere, sansürün uzun müddet devam edip etmiyeceği sorgusuna da : Mülâyim ve mutedil Venizelistlerin fi« Bugün sansür yoktur. Biz, yal kirlerine göre Sofulis, körükörüne girdiği nız gazetelere tavsiyelerde bulunuyoruz. çukurun derinliğini hissedecek adam ol Gazeteler de bütün Yunanistan gibi hü saydı ve bilhassa Krahn bu derece irimakumetin tavsiyelerine itaat etmelidir.» ce dını kaldırmasına sebeb olan enerjiden vabını vermiştir. çekinseydi Metaksasın bir hareket yap Bundan sonra muhabirler nazik bir sual masına imkân kalmıyacaktı. Çünkü Kral, daha savurdular. Yapılan inkılâbdan Yunanistana samimî bir meşrutiyet kur sonra fırka liderleri tarafından Krala bir mak kararile gelmişti. Krahn bu kanaat müracaat yapılıp yapılmadığını sördular. ve arzuda olması, hürriyetseverler için Bu suale Başvekilin verdiği ciddî cevab büyük bir nimetti. Bu hakikati ne libe şudur: raller, ne ahali partisi mensublan, ve ne « Bu hususta birşey bilmiyorum. Fa de son zamanlarda gemi azıya alan Tekat... Bugünkü fırkaların neyi ve kimi odokis, düşünmek istememişlerdir. Venitemsil ettikleri tetkike muhtaç bir keyfizelosun oğlu Sofoklisle yerinde bir türlü yettir. Çünkü bugünkü fırkalann halkı rahat duramıyan General Plastirasın temsil etmechkleri kanaatindeyiz. Halk, menfi rıareketleri de Sofulisia yaptığı haidaremizi müşahede ve tecrübe ediyor. talara tüy dikmiştir. • • , . Bizim mevcudiyetimizi tanıyor. Halkın Borsada miisbet neticeler sükunu, memlekette gördüğünüz sükun ve fuhur bunun açık bir delilidir.» Orfî idarenin ilânı, komünistlerin şid detli surette takib ve tenkU olunması burTevkif edilen meb'uslar juva muhitlerinde ve sermaye âleminde Komünist meb'usların lideri Sklavenostan başka bütün komünist meb'uslar bir iyi bir şekilde karşılanmıştır. Yeni inkı köylü fırkası yapmak istiyen ve momü lâbdan sonra Atina borsasmda bariz bir nist meb'uslarla müşterek bir program vü memnuniyet havası hissedilmiş, bazı es cude getiren meb'us Sofyanopolus, darül ham ve tahvilât hakkındaki endişeler za il oîduktan başka birçok tahvillerin fiat: fünun müderrislerinden Zvolos, Venizeyükselmiştir. Iist Atma meb'usu Çaçus umum Yunan işçi ve Yunan müttehid işçi federasyonları reisleri Klomiro ve Vangelo tevkif edılmışlerdır. Anadolu Ajansı Başmuharriri Sabr: Baysuğun babası Ankara avukatlarm Komünist teşkilâtma dahil bulunup polisçe malum olan nafiz azalardan, ida dan ve eski hâkimlerden İsmaü Hakkı re heyeti mensublarından da 700 kişi tev Baysuğ bir müddettir çektiği hastalık sonunda evvelki gece irtihal etmiştir. kif olunmuşlardır. Cenazesi dün kaldırüarak Bakırkö; Yunan gazetelerinin yazamıkabristanına defnedilmiştir. Ailesin yacakları noktalar başsağısı ve kendisine Hakkm rahme 1 Gazeteler, Venizelist ve Antive tini dileriz. nizelist tabirlerini kullanmıyacaklardır. Bay Sarkis Kasabyanın 2 Bu günkü idare ve hükumet hakolumu kında diktatölük tabiri yazılmıyacaktır. Sirkeci, Sanasan hanında, nalburiy 3 Siyasî fırkalar hakkında olduğu tüccarı Bay Sarkis Kasabyan, dünkü gibi fırka liderleri ve siyaset âlemine men Pazar günü hanesinde sektei kalbden sub meb'uslar ve şahsiyetlerden bahsedil vefat etmiş olmakla cenaze merasimi miyecek, bunların temasları, gidip gelme yarmki salı günü sabah saat 10 da, Bey oğlu, Balıkpazarı Ermeni kilisesinde icleri hususunda birşey yazılmıyacaktır. 4 Her türlü siyasî münakaşalar, hü ra kıhnacaktır. Nöbetçi Eczaneler Bu gece nöbetçi olan eczaneler şunlardır: Istanbul cihetindekiler: Aksarayda (Sarım), Alemdarda (Eşref Neş'et), Bakırköyde (Hilâl), Beyazıdda ıCemil), Enünönunde (Mehrrted Kâzım), Fenerde (Vitali), Karagümrükte (M. Fuad), Küçükpazarda (Yorgi), Samatyada (Teofilosi, Şehremininde (Nâzım), Şehzadebaşmda. (Asaf). Beyoğlu cihetindekiler: Galatada (Biçopulo), Hasköyde (Bar but), Kasımpaşada fVasıf), Merkez nahiyede fMatkoviç), (Vinkopulo), Şişlide (Per. tev), Taksimde (Kemal Rebül). Usküdar, Kadıköy ve Adalardakiler: Büyükadada (Şinasi), Heybelide (Tanas), Kadıköy, eski İskele caddesinde fBüy\ilc">. Kadıköy, Yeldeğirmeninde (Üçler), Üsküdar. Selimiyede (Selimiye). HALK SUTUNü ölün. Kadıköy Sürevya Bahçesinde H A L K OPERETÎ Bu akşam 21.45 te F L O R Y A Büyük operet 3 perde arın akşam Taksim Bahçesinde FLORYA bekliyebilirlerdi.. Kaybolan zamanı telâfi etmeğe çalı şan bir adam halile koşarak,, Paris ekspresine kadar geldi. İlk gördüğü adamlar, sedyeyi boşaltıp ta geri dönen hastabakıcılar oldu. Bunların geçmeleri için biraz çekildi, sonra tam ileri atılacağı sirada artist Tonyyi gördü. Tony başmüfettişi görmüş ve ona doğru gelmişti. Bu vaziyet karşısında Achille Bastien geriledi ve bir marşandiz treniniti arkasma saklanarak artist Tonyden lâ • « zım gelen istihbaratı aldı. Artist: 3 üncü vagon, 6 ncı kompartiman. diye fısıldadı. Fakat acele edin, tren yedî dakika sonra kalkıyor. Achille Bastien izahatla vakit kaybetmedi. Kafası cayır cayır işliyordu. Plânı şimdi kendisine gayet açık ve basit geliyordu. Cebinden karnesini çıkararak içinden bir yaprak yırttı. Bu, dünkü haberin yazılı olduğu kâğıd parçasıydı. Arkasma bir takım şeyler yazdıktan sonra Tonyye uzatarajt: [ArJcası varj Beşi kırk iki geçe «Cumhuriyet» in zabıta romanı: 131 Yazan: Charles de Richler Friedal onlar içeri girince: Daha birşey yok! dedi. Geıjs kadının arkadaşlan masaya o turdular ve şuradan buradan ehemmiyetsiz birkaç lâf açtıktan sonra hep beraber sustular. Sanki her biri, son yaklaşıyor diye, düsünceye dalarak bir köşeye çekiliyordu. Cama yakm oturmuş olan Achille Bastien birdenbire dizile Tonyyi itti. Köşeden, bir sıhhî imdad otomobili çıkmıştı, yavaş yavaş süzülerek evin o nüne kadar geldi ve orada durdu. ş Achille Bastien ayağa kalkmış ve iki r perde arasında bırakılan aralıktan dört gözle bakıyordu. : İki hastabakıcı otomobilden bir sedye ] indirdikten sonra binaya girmişlerdi. Onlar tekrar dışarı çıkmcıya kadar bir çeyrek saat geçti. Fakat bu sefer sedyeye beyaz saçlı bir kadın uzanmıştı, yanında da, nabzını tutan bir adam varch. Aralık kalan kapı arasından Achille Bastien birkaç cümle serpintisi duydu. Adam sedyeyi taşıyanlara, son derecede dikkat etmelerini tenbih ediyor, onlar da Her Doktora, müsterih olabileceğini temin ediyorlardı. Nihayet ihtiyar kadını otomobile yerleştirdiler. Kadın hiç ağzını açmamıştı, yalnız aradasırada ah çekiyordu. Sedyeye yerleştirildikten sonra doktor da otomobile bindi, hastabakıcılardan biri şoförün yanma geçti. Bunun üzerine otomobil de hareket etti. Achille Bastien yerinden kımıldama mıştı. Yalnız dudaklarında hafif bir gülümseme belirmiş ve bundan sonra ıslık çalmağa başlamıştı. Artist Tony ona taaccüble baktı. Fakat gidiyorlar! dedi. Peşlerine takılmıyacak mıyız? Achille Bastien başını salladı. Hacet yok. Nereye gittiklerini biliyoruz. Sadece koşup bir taksi getir. Kaybedilecek çok zaman yok. Artist Tony hemen emri yerine getirdi, zabıta memurile yardımcılan da iki dakika sonra otomobile biniyorlardı. Achille Bastien şoföre dün ihtiyarı takib ettiği garı tarif etti. Şoför gaze acı raber al, sana yardımı dokunabilir. Genc kadınla Tony arabadan inerek gara girdiler. Achille Bastien onlan gözle takib ediyor ve sıranın kendisine geleceği anı bekliyordu. Garlardalki sıkının hâlâ devam ettiğini biliyordu, bilçj almağa gitse hemen tanınacaktı. Bunun için tehlikeyi bertaraf etmeği düşündü. Bir türlü aklına gelmiyen plân şimdi gözünün önünde canlanmıştı, başmüfettiş bunu, sanki derinden derine tetkik etmiş gibi, bütün tafsilâtile görü yordu. Bu plânın muvaffakiyetle sona erebilmesi büyük bir soğukkanhlıkla bi raz da talihe bağlı idi. Achille Bastien soğukkanlı idi, demek ki iş talihe kalıyordu ki bunun da biraz olsun kendisine yaver olacağını umuyordu. Sedyeyi taşıyanların gara girerek gözden kaybolmalarını bekledi. Sonra kapıyı açarak dışan atladı ve pardesüsünü şoföre uzattı: Ben arkadaşlanmı aramağa gidiyorıım, dedi, kuzum bunu bana saklayıve rin. Rehin şoföre itimad telkin etti, herif, Achille Bastienin de gitmesine aldırmadı. Esasen müşterisinin haü de insana emniyet veriyordu: Zira Achille Bastien ü zerine tekrar vagonli kontrolörü ceketioi giymişti. Çabucak uzaklaşarak, nhtıma giden kapıya geldi ve orada telâşh telâşlı etrafına bakınmağa başladı. Sanki birisini arıyor ve onu bulamadığı için aklı başından gidiyordu. Sonunda başka çare bulamıyarak, biletleri zımbalıyan memura başvurdu. Sedyede götürülen bir hasta ile bir doktor görmediniz mi? diye sordu. Benim vagonuma gireceklerdi. Kendilerine kolaylık göstermem için kumpanya bana talimat vermişti de. Memur ellerini havaya kaldırarak ona, pek geç kaldığını, müşterilerinin hanidir geçtiğini söyledi. Bu haber, vagonli kontrolörünü sanki beyninden vurdu. E, diye söyîendi, belâmızı bulduk desene. Bunun üzerine kapıya koştu, memura çarparak içeri girdi. Memur da kendisini nöbette sanarak geçmesine müsaade et mişti. Achille Bastien çok geçmeden gözden kayboldu. Başmüfettiş içeri girmeğe muvaffak olmuştu. Gişelerin başmda duran sivil zabıta memurlan artık onu istedikleri kadar

Bu sayıdan diğer sayfalar: