15 Ekim 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

15 Ekim 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

on sekiz Antakyanm cenneti Daf İki tokatmaloldu Gelecek sene Festival liraya ne dağı ve şelâleleri Mercanda heyecanlı bir yapabilecek miyiz ? Bu güzellik yatağı bakımsızlık yüzünden gündengüne harab olmaktadır vv sabah kavgası 15 Birincitesrin 1936 CUMHLTtlTErt Dün Mercan yokuşunda garib bir vak'a olmuş ve Adliyeye kadar intikal üyük îskenderin hayatını okur ederek neticede bir kadm para cezasına ken onu, kazandığı zaferlerin, mahkum edilmiştir. devirdiği tahtların değil, belki Mercan yokuşunda maruf bir göm • iki çift elin kademe kademe yükselttiğini lekçi vardır. Gömlekçinin yanında da sezmiyen, görmiyen var mıdır?... Z a f e r makinede çalışan Aleksandırya admda ler, o genc adamı cihangir yaptı, fakat güzel bir kız çalışmaktadır. Gömlekçi, o ellerdir ki tarihe bilgisi kuvvetli, duy • güzel işçisini arasıra Bakırköyündeki egusu nazik, muhayyilesi zarif bir îskenvine misafir olarak davet etmektedir. der kazandırdı: Lisimahusla Aristoyu, Gömlekçinin karısı Aliso bu hali öte denberi beğenmemekte ve bu yüzden îskenderin hocalarmı hatırlatmak istiyoevde gürültü çıkmaktadır. rum. Bence lskenderi ebediyetin çocukSon günlerde gömlekçiye yeni bir huy lanndan biri yapan bu iki hocasıdır. Onarız olmuş ve gece rüyasında «Aleksanlarm elinden aldığı irfan meşalesile id dırya, Aleksandırya!» diyerek sayıkla rakini aydınlatmamış olsaydı, büyük cimağa başlamıştır. Bunu gören karısı hangirin şöhreti babasınınkini bir adım Aliso «artık bu kızı yamndan kovmalı geçmezdi, geçemezdi. sın!» diyerek kocasile kavga etmeğe Örnekleri dilediğimiz kadar çoğalta başlamıştır. Nihayet kocasının gece sabiliriz: lşte Kadızada Musa, hepimiz bi" yıklamaları devam ettiği için vaziyetin Bu sene yapılan festivale iştirak eden Balkan heyetleri vehametini anlıvan kadın, dün sabah liyoruz ki Uluğ Beyi hakikatte yaratan bir ziyafet esnasında Bakırköyden kalkarak erkenden mağa hoca sıfatile odur. Kadızade olma Bu seneki festival şenliklerine başlan zancı, istikbalde festivallerden bekliye zaya gelmiş ve Aleksandıryanın gelmesaydı Türklüğün yüzünü ağartan Uluğ sini beklemeğe başlamıştır. Vaziyetten madan evvel Vali ve Belediye Reısı bileceğimiz faydalan bu istatistik ve cet Bey de olamazdı. Ya Molla Gurani?.. Muhiddin Ustündağ şehir namına şehir velden anlıyabileceğiz. Antakya gencleri Cumhuriyet muhabiri Naci Ahverdi ile bir arada haberi olmıyan biçare kız sabahleyin Maalesef bu hulâsa ve cetvel bugüne Onun Fatih Sultan Mehmedi cahil kalmağaazya gelmiş, fakat daha kapıdan münevverlerini davet etti. Verdiği nutukmanalı tarafını yaşatabilecek kudret ve Antakya (Ht*usî surette gönderdiği kadar neşredilmedi. Ve bu teahhur hiç maktan koruduğunu bilmiyen var mıdır?. girmeden gömlekçinin karısı Aliso ile ta hulâsatan şöyle dedi: lşte bütün meşhur insanlar, şöhretlerinin miz muhabirimizden) Burada ılk i evsaftadır. karşılaşmıştır. « Geçen seneki festivallere iyi ha te iyi olmadı. Festival teşebbüsünü kö Her adımda yeni bir şelâle halinde fışhakikî temelini hocalanndan aldıkları şim, tanıdığım bir arkadaşın delâlctile Aliso, kocasının rüyalarına giren işçi zırlanmamıştık. Biraz aceleye gelmişük. künden baltahyabilecek şekilde havadisfeyze müstenid tanıdıklarından onlara «Yeni Gün» matbaasını ziyaret eünek kıran yüzlerce metroluk kuvvetli bir su kızın sağ ve sol yanaklarma şiddetli iki Buna rağmen festivaller çok iyi oldu. Şe ler dolaşıyor: 6,000 liralık varidata mudüsüşü yapan bu şelâle hakkında dınleoldu. Filhakika «Yeni Gün» Sancak kabil 28,000 lira masraf olmuş, denür babalarından daha çok saygı gösterir tokat atmış ve «haydi defol seni kovu hiı de maddî menfaat temin etti. Bu seTürklerinin hukukunu çiğnetmemek, on diğim efsaneler ne olursa olsun, bunlarm yor. Hakikat böyle de olsa «esbabı mu lerdi. îskenderin Aristoya köle gibi hizyorum, bir daha ayak basarsan..> diye ne yapacağımız festivallere daha iyi haları Türkiyenin bütün yenilik ve ilerle hiçbirisi Dafnenin son 15 yılhk acıklı met ettiği, Uluğ Beyin Kadızadeye baba zırlanmak istiyoruz. Bunu yalnız Beledi. cıbe» malum olmadıkça festival gibi şeh* melerinden günü gününe haberdar et macerası yanında tamamen sönük ve si rek kızı geriye döndürmüştür. Bu muarin iyi bir teşebbüsü hakkında menfı fi muamelesi yaptığı, Fatihin her karşılaşmeleyi kendlsine pek ağır bulan Alek yenin değil, bütün şehirlilerin işi telâkki kirler yürütmek doğru değildir. Bina mada ığılıp hocasının elini öptüğü ma* mek, hertürlü beklenmiyen hâdiseler kar lik kahrlar. ediyoruz. Onun için sizin de fikrinizi din~ Ayak bastıklan topraklara servet ve sandırya eve gideceğine doğru karakola şısmda Sancak Türklerinin yekpare bir enaleyh Belediye bu hususta «efkârı u lumdur. Selçuk hükümdarlarının, oğul lemek ve anlamak isteriz...» granit parçası halinde dimdik ve kuvvet medeniyet getirdiklerini iddia edenler bu yollanmış ve şikâyet etmiştir. Bunun ümumiye» yi tenvir etse çok yerinde bu lanna ders okutan adamlara ülkeler baÜzerinde görüşülecek yapılmış bir proli bulunmasını temin etmek için cidden rada yıllar ve asırlardanberi bosubosuna zerine iş Adliyeye aksetmiş ve dün bu harekette bulunmuş olur. Bu sene festi ğışladıklarını, Ata Beylerin bu hocalargram olmadığı için bunu yapmak ve yatakdir edilecek bir feragatle yıllardan akıp giden bu on binlerce beygirlik kuv iki kadının muhakemesine cürmü meşvaller bir zarar vermiş olabilir. Fakat dan türediğini de biliyoruz. pıldıktan sonra bir daha toplanılıp müveti kücük bir himmetle istismar imkânı hud üçüncü sulh cezada bakılmış ve tozararın sebebleri tahlil edilince «kâr» beri didinen bir gazetedir. Medeniyetin ilk kurucusu olan Türk * nakaşa edilmek üzere bir komite seçildi. varken ona bu bakımdan el uzatmak kat atan gömlekçinin karısı Aliso 27 lişeklinde de görülebilmesi ihtimalleri v a r Adanada hemen her sayısım bütün ler, ilimsiz medeniyet olamıyacağını her Komite toplantılar yaptı. Kırk gün dır. Veya başka bir şekilde tertib edilinbir dikkatle takib ettiğim bu gazeteyi şöyle dursun, maatteessüf onun bakir gü ra para cezasına mahkum olmuştur. milletten iyi takdir ettikleri için hoca hak* kırk gece şenlikleri programını hazırladı. Selim Çelenk ve Şükrü Balcı adında iki zelliğıni bozacak, ehemmiyetini azalta Ancak kocasının baştan çıkmağa müte Fakat bu programı «heyeti umumiye» ye ce zarar yerine kâr verebileceği anlaşı • kını bütün haklardan üstün tutarlardı. Türk genci çıkanyor. Beni, Antakyada cak ne varsa onu merhametsizce yap mayil olması tokatları atmak hususun göstermeğe vakjt kalmadan şenliklere l.r. Pek yakın vakte kadar çocuklarını maGelecek sene yani 1937 için festival ve büitün Sancakta olup biten ve sürüp maktan çekinmemişlerdir. da Alisoyu tahrik ettiği nazara ahnarak başlandı. helle mektebine götüren anaların, baba Bugün yanıbaşında tek bir otel yük bu ceza 18 liraya indirilmiştir. şenlikleri tertib edilecekse, gene geç kagelen her mevzu hakkında en salâhiyetle ların: «Eti senin, kemiği bizim» deme Bir yazımda dediğim gibi kırk gün ve lıp aceleye gelmiyelim. Hatta şimdiden tenvir edecek mevkide bulunan bu ar selen bu nefis manzaralı tabiat serveti, leri de o telâkki yüzündendi. «Bana bir kırk gecelik şenliklerinin otuzunu îstanbiraz geç kalmış sayılırız.Dünyanın muhkadaşlardan, beklediğim ve hatta bekle bakımsızlığın değer bilmeyişin nankör Bir yada kesilen hayvanlar buldan uzak hiçbir şenliği istiyenlere telif şehirlerinde 1937 senesi zarfında harf öğretenin ölünciye kadar kölesiyim» mediğim her yardımı bol bol gördüm. kucağına terkedilmis denebilir. Istanbul şehrinin et ihtiyacmı karşı akşamüstü rakı içmek müstesna olmıyan yapılacak eğlence ve şenlikleri tesbıt e sözü de eski devirlerin vecizelerindendi. Sonra, Antakyaad kaldığım yedi gün i Bana anlattıklarına göre, şehre su alCehle kıymet veren istibdad hocalığın lamak üzere son ay içinde Karaağac yerlerde geçirdiğim için ancak Balkan den birçok beynelmilel kongreler yapılçinde her sınıf ve yaşta halkın ve bilhas mak için Dafnenin en büyük kaynağında festival heyetine yetiştim ve biraz göre dı. Biz hangisine iştirak ettik? haysiyetini de hayli zedelemişti. Daha sa bilgi, hamiyet ve tecrübelerile soy yapılan ameliyattan sonra Dafnenin haş mezbahasında 38539 u karaman, 2879 u bildim. Bütün dünya şehirlerinin eğlencelerini, doğrusu hocalar mektebi ülke, talebeyi daşlanna rehberlik vazifesini ve onlan meti, mehabeti ve taşkın güz^lliği yan j;a dağlıç, 2788 i kıvırcık, 1174 ü keçi, 6267 si •Festivaüerirrfaydası başlrklı yazımda tarihlerini, programîarım yazan, Londra gerçekten köle, kendilerini de müstebid temsil mes'uliyetini omuzlanna almış o rıya azalmış. Halbuki mutlaka Dafne kuzu, 1181 i^okuz, 290 frnek, 261 î m a n şu teklifte bulunmuştum: «Gelecek sen» ve Amerikada her sene neşredilen broşür bir hükümdar saymıya başlamışlardı. Bu lan muhterem zevatın çok lutufkâr mü den şehre su almak lâzım geliyordıysa, da, 110 u dana. 390 ı malak ki ceman yani 1937 senesindefestival şenlikleri t e r ve kitablar vardır. Alâkadar şehirler sene fasid zihniyetten bir dayak an'anes doğzaheret ve delâletlerine mazhar oldum. mâsraf yapıp bu güzelliğe dokunmadan 53,879 hayvan kesilmiştir. tib edeceksek ve Belediye bu husıısta başından evvel eğlence ve şenlik pro •du, cahil hocalar elinde falakaya yata Bu itibarla, Antakyaya aid müşahede ve maksadı temin etmek daima kabilmiş. şehir münevverlerinin fikrini sormakta gramlarını bu kitablan neşreden idare rak malul kalan, hatta ölen çocuklar gö' Yazık olmuş.. büyük bir soydaş kütlesinin mukaddera biı fayda buluyorsa festival tesiri daha hanelere gönderirler. Bu kitabda bizde ihtisaslanmı kayde başlamadan önce bu rüldü. Fakat hoca hakkının büyüklüğü * * * tı mevzuu bahsolurken, hiç değişmiyen taze iken bunu yapmak uygun düşer, millî eğlence ve şenlik diye ramazan ve arkadaşlara ve bütün soydaşlanma şükakidesine asla halel gelmedi. Antakyanın Camlı kahvesinde oturu bir hakikati şuracıkta Sancak Türklerine fikrindeyim.» ran ve minnetlerimi sunmayı kendime bir bayramlar yazılıdır. Başka şenliklerimiz Şimdi mektebler birer şefkat ocağıdır, yorum. Etrafımda tanıdıklarımdan ve hatırlatmayı faydasız bulmuyorum: borc bildim. Bu teklifime Belediyece ne müsbet, yok mudur? Şu festivallere aid progranv hocalar gerçekten terbiye üstadıdır. On tanımadıklarımdan mürekkeb bir halka * * * Böyle haşrüneşir anlarında, şu veya ne menfi bir cevab verilmedi. Fakat bu larımız hazır olsaydı gönderebilirdik ve iki, on üç yıl içinde mekteblerimiz temehasıl oluverdi. Konuştukça bu halkanın bu şekilde şahsî endişeler, şu veya bu Sancakta, tabiatin en güzel yerlerine yazıdan birkaç gün sonra gazetelerde bütün dünya bundan haberdar olurdu. linden değişmiştir, bu hakikati kör olanrashyabiliriz. Fakat öyle sanıyorum ki, biraz daha genişlediğini görüyorum. Bel tarzda görüş farklan, şu veya bu bicim gördüğüm havadislere göre Belediye fes Acaba bunu bu sene yapamıyacak mr lar da görüp sezmektedir, çünkü elle tuli ki, bütün bu sevimli çehreli Türk genc de yol gütmeler; gayenin erken tahakhiçbir tabiî servet ve güzellik; Harbiye tivaller hakkında bir «kâr ve zarar» cet yız? leri benim şahsımda Türkiyenin kokusu kukunda amil olan birlik manzarasını tulan bir hakikat halindedir. Bununla adı verilen Dafnedeki kadar zengin. veli hazırhyormuş. Sehrin ve halkın ka V. BIRSON beraber şu mübarek değişikliğin, yükse nu koklamak, iştiyakını tatmin etmek, o bozar. Büyük bir feragatle herkesin bir mütenevvi, kesif ve cazibeli olamaz. nun bahtsız Sancak için düşündüklerini tek bayrak altında toplanması ve dava Imrahda mahkumlar 200 e lişin tadını kaçıran bir zihniyetin mektebli Antakyaya 7 kilometro uzaklıkta buÇimento fiatları neden öğrenmek istiyorlardı. için haykırılırken de bütün dünyaya tek genclerden belki binde, belki on binde lunan ve şehrin cenubu garbisine düşen çıkarıldı yükseliyor? On sekiz yıldır bayrağa, hürriyete, is bir ses işittirmeleri şarttır. birini arasıra dalâlete düşürdüğünü esefle bu fevkalâde yeri burada tasvir ve ifade Son günlerde şehrimizde ve memle İmralı adasındaki hapisanede tatbik kudretinden mahrum oluşuma nekadar e tiklâle hasret çeken bu insanlann göz Şurasmı hemen kaydeyim ki, benim edilmekte olan mahkumları ıslah me ketin muhtelif yorlerinde çimento fiat görmekten geri kalmıyoruz. Zayıf, çok lerinde zaman zaman ana vatan hudud tekrarladığım bu mütearife, Sancak todlarından. azamî istifade etmin etmek larında bir yükdtklik görülmektedir. zayıf bir talebe ekalliyetine musallat olsef etsem azdır. Şa kadar söyliyeyim ki, Dafne; bü larını delip geçen bir şimşek çakıyor ve Türkleri arasında sezdiğim herhangi bir maksadile hapisane kadrosunun artırı Makul sebeblere istinad etmiyen bu duğunu gördüğümüz bu zihniyet hoca yükselme hakkında Ticaret Odası tet hakkmı tanımamak, hocaya saygı göster yük bir dağın böğründen adeta fıskıran bu şimşek, sanki yasadıkları elim hayatın zâf ve tesettüt haletinden dolayı söyleni lacağını yazmıştık. bir süt şelâlesidir. Kâh, ak köpük'erile karanlıklarını bir an için aydınlatarak yor değildir. Bu kardeşlerimi böyle bir Haber aldığımıza göre şimdiye kadar kikata başlamıştır. Odanın tetkikleri memek suretinde tarif olunabilir. Dün kısa uçurumların göğsüne «ömülüp o onlara yakın istikbalin mes'ud hayatını şeyden tamamen ve alenen tenzih ederim. 80 mahkumdan ibaret olan kadro civar çimento fabrikalarının normal bir şe bir ortamekteb hocasına kendi talebesin* Ben Antakyada ve bütün Sancakta, hapisanelerinden gönderilen yeni mah kilde çalıştığmı ve piyasada bir sene rada mavi gölcükler halinde dinlenen; müı'deliyordu. den fazla ihtiyaca kifa\ret edebilecek den birinin sınıf geçememekten duyduBen bütün bu gördüğüm, tanıdığım ve bende teredüd ve endişe intıbaı hasıl e kumlarla 200 e çıkarılmıştır. kâh yatak ve çerçeve dinlemeden kavaBundan başka Karadeniz sahilindeki stoklar bulunduğunu göstermiştir. Bu ğu hmç ile sokak ortasında kol vurdudan kayava atlıyarak ta U7aklardaki o tanımadığim Antakyalılarda tek bir di debilecek hiç ve hiçbir tezahür görme na rağmen, perakendeciler hiç yoktan ğunu, uluorta hakaret savurduğunu duyvaya sessiz kıvrımlarile hayat ve seriniik lek sezdim: Hürriyetlerine kavuşmak. dim. Yukarıdaki mütarifeyi kayidden maden ocaklarında amele gibi çalıştı ortaya bir buhran çıkarmışlardır. ŞehdaŞıtan Asıva kavuşmak icin koşan; kâh Bunun bir an önce tahakkukunu ıse za maksadım ise, bugünkü manzaranın da rılacak olan mahkumlarm sevk, yerleş rimizde bir torba çimento 180, İz dum, iliğime kadar titredim. sık agaclann teskil ettiği koyu veşil ve mana, hakkından ve kuvvetinden emin va sonuna kadar devamı sırasında muh tirme ve çalıştırma işleri hakkında ih mirde 220 kuruşa yükselmiştir. Hoca hakkı, hele bu devirde mutlaka yan karanhk gölgeler arasmda, hırsını olan insanlara mahsus vakarlı bir sükun temel herhangi bir gevşeklik unsurunun zarî mahiyette tetkikat yapmak üzere Çimento için azamî fiat İktısad Ve tanılmahdır, tanımak istemiyenlere de yenememiş bir aslanın dimdik olmus ve la neticeyi bekliyorlar. Onların bu tem doğmaması için şimdiden küçük bir ikaz hapisaneler mütehassısı ve umum mü kâleti tarafmdan vazedildiği için Vekâ tanıtılmahdır. dür muavini Mutahhar Başoğlu dün letin bunun önüne geçecek tedbirler allesine pek benziven bir şahlanısla ürpe kinli intizarları, şüphe yok ki, uzun sür dır, iste o kadar. M. TURHAN TAN AKVERDt Zonguldağa gitmiştır. ması beklenmektedir. ren bu eürüUülü su, insana havatın en mivecektir. Ancak, bu yurd parçasının, 1937 senesinde de festival yapılacaksa geç kalıp aceleye gelmiyelim ve şimdiden hazırlanalım Hoca hakkı I * Mehmed Demir, Nurun niçin bunlar çük boşluğu farkına varmadan genişlete körfezi kat kat meydana çıkıyordu. Bü 1Bursa ovası ve kıvrılarak uyuyan Nilüdan hararetle bahsettiğini anhyamamakla rek, ikisi de parmakhğa abanıp denize tün bu kurşuni tepelerin, irili ufaklı dağ fer çayile karşılaştı. beraber onu hayret ve takdir içinde din bakıyorlardı. Mehmed Demir, onun niçin ların üzerinde aksakalh Keşiş, «UluDurgun sularda kurbağalar ötüyor, liyordu. Söyledikçe ateşlenen ve canla bu kadar çabuk açıldığını kendi kendisi dağ», bir Tann heybetile yükseliyordu. yer yer ufak bataklıklar gözüküyordu. nan genc kızın güzellıği onu gitgide sarı ne soruyor, bir taraftan hemen gelişiveren Sisler içinde ufukla ilişiği kesilmiş duran Tren şehre yaklaşmca, sık ağaclı bahCumhuriyetin Içtimaî romanı: 2 Yazan: Hilmi Ziya yor, kendine çekiyordu. Nur, gözlerinı bu yakınlık duygusundan ürktüğünü, çe dağ, gökten inen azametli bir bulut küt çelerin içerisine daldı. Burada sanki inMehmed Demire gelince, o bu du=un burgdan îstanbula getiriyordu, diye denize çevirerek birkaç saniye düşündük kindiğini sessızhğile gösterirken, bir ta lesı, veya göke yükselen devasâ bir buz san, elile meyvalan koparacakmış gibi celere sapmıya vakit kalmamıştı ki, Is Mütarekede Türk talebesinin Almanya ten sonra birden başının bir hareketile raftan da eski bir hıncın öcünü almak kıt'ası gibi güneşin yaldızile parhyarak ağac dallan trenin yanma sokularak, tanbula geldiği zaınandanberi ilk defa dan dönüşünü anlatmıya ba^ladı. Tarr. karşı tarafta, davlumbazm üzerinde otu için bilerek böyle davrandığını düşünü gittikçe gözlerde canlandı. Yirmi dakika sürtünerek geçiyordu. Yolcular bu muyüzüne ürkmeden bakan, ve kadınlığın yirmı iki gün açık denizde çalkandık. rup mütecessis gözlerle kendilerıne kulak yor, ve birkaç dakikadır yanıbaşında sonra Mudanyaya varılmış bulunuyor nis, fakat munisten ziyade sırnaşık ve kendisinden habersiz gibi duran genc kı du. Iskelede kısa bir nüfus yoklamadan önce insanlığile konuşan bir yüzle Karayı gözden büsbütün kaybederek de vermekte olan birkaç kişiyi gösterdi: yılışık kadmlar gibi yaklaşan dalları ba Bizi dinliyorlar, dedi. Daha doğ zın bu telâşını bir bakımdan haklı gö sından sonra bütün yolcular şimendifere karşılaştığı için sevincinden hemen ona nizle gökün mavi boşluğu içinde kaid:zan ellerile iterek korunmağa mecbur ogirdiler. birçok şeyler söylemek ve sormak hevesı ğımız zaman, kendimi ucsuzbucaksız bir rusu duyduklan birkaç dağınık cümle rüyordu. luyorlardı. den mana çıkanp şehirde sarfedilecek bir ne kapıldı: Bursada yerlesmiş eski bir yolculuğa çıkmış samyordum.» Rüzgâr, sürüleri önüne katan görülMehmed Demir, telâşsiz ve rahat Mehmed Demir, vapurdan kalan bir gazetecinin kızı olduğunu, lise tahsiüni Fakat yüzüne bakarken birdenbire s'ı yığın dedıkoduya sermaye bulmak isti mez bir çoban gibi alçak ve yüksek, iri kompartimanına yerleşti. Bavulunu yan sakmma hissile pek az konuşuyor, çok bitiıdikten sonra şimdilik evde oturduğ^ı zünü kesip «isminiz?» diye sordu. Genc yorlar. Birisini pek iyi tanırım. Babamı ve ufak bir yığın bulutu batıya doğru sü tarafa, Nurun küçük çantasını eşya rafınu,, yüksek mektebe giremediği için üziil kız gülümsedi, ve «Fatma Nurünnisa, hiç sevmiyen bir adamdır. Her yerde o rükleyip, havayı bomboş, temiz, dalga na koydu. Vapurdanberi pek az konuş defa dışarıya eşyaya bakıyor ve zaman inü, çalışmak ve okumağa pek az dedi. Garibsemeyin! Bana evde yalnızca nu kırmağa, küçük düşürmeğe çalıştığı sız bir tarla haline getirmişti. Geride, muşlardı. Yoklamadan geçmek, bilet al zaman göze çarpan şeyler icin birkaç kefırsat bulabildiğini ve bu arada onun mu Nur derler. Eski zaman adı değil mi.* halde, gene kaç kere yüzüne güldüğüniı imralı adası sisler arasmda kayboîuyor; mak gıbı işlerde otomatik bir tarzda ona lime söylüyordu. Fakat sonunda, ikisi hitine dair daha birçok şeyler öğrendi. Babam hür düşünceli bir adamdır. Ga gözümle gördüm. Bakın şimdi de nasıl, vapurun büyük bir kavis yaparak döndü yardım etmiş ve her seferinde yapılan de bu çekingen ve ihtiyatlı halden usanBuna karşı kendisi de, memlekcte zete koleksiyonlarındaki eski makalele onu vurmak için yeni bir mevzu araştırı ğü Bozburun canlanıyordu. Kıvılarda işlere dair kısa cümlelerden başka bir mışlardı. Kompartiman hemen boş deneköylü kulübleri, koyun sürüleri yesil etek şey söylememişti. Trende, çok eski iki cek derecedeydi. Öteki ucda ihtiyar bir dönüşünün ve bu yolculuğun sebebini kı rini karıştırırken vaktile onun da siyasi yor?» saca anlattı. Mehmed Demir, tahsil gcr kavgalara gırdiğini öğrenmiştim. Belki adam, etrafına bakınmadan yan gazele Mehmed Demir, tanışalı henüz yarım lerin üzerine papatye tarlalan gibi serpil ahbab gibi karşıkarsıya oturdular. müş, düşünür bir genc kızla bu kadar a de cür'etkârhğımın sebebı, onun telkınle saatı geçmemiş olan bu genc kızın bütün mişti. Uzakta Armudlu köyünün armud Süreksiz yılanlı devirler yapmak üze okuyor ve yarı uyukluyordu. Trenin moçık konuşabilmenin verdiği huzur içinde ri olacak. Vakıâ, yaptıklarından pışman ciddî ve erkekçe tavırlarma rağmen bu ve elma bahçeleri, sahil boyunca uzanan re zeytinlikler arasından ağır ağır yük noton sarsıntısına kendilerini bırakınış ona memleket hakkındaki intıbalarından olmus görünüyor. Fakat bunca senedır kadar çabuk açılmasından ve içıni dök zengin, sarı kavak ağacları İstanbul ya selen tren, etrafı seyretmek ve dinlen lar, ikisi de ayni zamanda başlannı arka bahsetti. Seyahatte düşündüklerile bunla verdiği emeği birkaç sözle değiştirebilir mesinden bir parça hayrete düsmüş görü kmlarında alışılmış manzaralardan büs mek için bol bol fırsat veriyordu: Or yastığına dayayıp tath bir dalginlığa n karşılaştırdı: mi^ Bununla beraber, onun şımdi neka nüyordu. Bunun için, ona bir müddei bütün başka bir çerçeve yapıyordu. Iler mandan sonra büyük kavislerle tepeleri bırakmışlardı. v hiçbir cevab veremedi. Aralarındaki kü ledıkçe, sıra dağlarm arkasında Gemlık geçti. Ve hemen biraz sonra da geniş «Büyük bir atlantik vapuru bizi H<Mn dar üzüldüğünü pek iyi biliyorum!> [Arkası var] adcum

Bu sayıdan diğer sayfalar: