29 Kasım 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

29 Kasım 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 29 İkinciteşrin 1936 Tarihten yapraklar En mühim karşılaşma Nezir Ağa Daltabamn yakasına sarıldı: «Baldıri çipBeykoz Güneş aralak frenkler efendimiz gibi yedi çifte kayığa binisında olacak yorlar, böyle kepazeliğe nasıl göz yumulur» dedi Bugünkü maçlar Taksîm Stadı: Saat 11,30 da Doğanspor Galata Gencler Birlıği. Saat 13,10 da Galatasaray Anadohı. Saat 15 te Güneş Beykoz. Daltaban Pş. nın marifeti Bugün yapılacak lik maçları Maltada askerlere izin verilmiyor Bir İngiliz filotillası da Ispanyaya hareket etti Daily Mail gazetesinin yazdığına göre, dün gece Malfada bahriye efradma izin verilmiyeceği tefhim olunmuştur. Ayni zamanda tam bir muhrib filotillası da dahil olmak üzere İngiliz harb gemilerinin Maltadan İspanyol sularına hareket edeceği de bildirilmiştir. Bu karar resmen «İspanyol sularında bulunan gemileri geri çekmek» şeklinde izah e dilmiştir. Bahriyenin bu hareketi, îngiltere hükumetinin İspanyanın her iki taraf hükumeti tarafmdan yüksek deniz lerde îngiliz sefaini ticariyesinin serbes tisine müdahale ettirilmiyeceğine dair olan beyanatını takib etmektedir. Ispanyadaki îngiliz sefiri Sir Henry Chilton, dün General Frankoyu İngilte renin silâh kaçakçılığmın men'ine dair olan kararından resmen haberdar etmiş tir. Diğer taraftan haber alındığına göre Rusyanm İspanyol komünistlerine muazzam miktarlarda esliha, mühimmat ve askerî müfrezeler sevkine ve bunların da Karadenizdeki harb gemilerinin tahtı himayesinde olarak gönderilmesine karaı verdiği bildirilmektedir. Maltadaki donanma harekâtına dair Daily Express de şunlan yazmaktadır. General Frankonun müteaddid vesilelerle Barselonu bombardıman edeceğini söylemesi ve İspanyol asilerinin de bir Yunan ve bir de Norveç ticaret gemisine karşı müdahalekâr muamelelerde bulunduklanna dair çıkan şayialar üzerine Maltada bahriye efradına şimdilik izin verilmemesi tebliğ olunmuştur. Ayni zamanda Akdeniz birinci de nizaltı gemileri filotillası amiral gemisi olan «Cyclops» sefinesi de Maltadan îspanyol sularına hareket etmiş bulunuyor. Cyclopse Malta limanından sekiz denizaltı gemisi refakat etmiştir. Bunların nereye gitmekte olduklarına dair resmî malumat verilmemekle beraber, Royter muhabirinin Malta muhabirine göre denizaltı gemilerinin de İspanyol sularına gidecekleri haber verilmektedir. Diğer taraftan îngiliz Bahriye Nezareti her nekadar Cyclopsun İspanyol sularına hareketini teyid etmekte ise de denizaltı gemilerinin îspanyaya hareket ettikferini /annetmediğini bildirmiştîr. Cyclopsun resmen Woölurck sefinesini nöbetten kurtarmak için hareket ettiğı bildirilmektedir. Diğer taraftan Paristen haber alındığına göre Fransız Bahriye Nezaretine de hükumet «ispanyol sularında Fransız bayrağının himayesi için her türlü tedabiri alması» için emir vermiş bulunmak tadır. Fransız hariciyesinin yüksek memur * lan hâdiselere meydan vermemek üzere diğer tedabirin de ahnmak ihtimalinden bahsetmişlerdir. IRANDA Yazan: MURAD SERTOGLU 16 Persepolis harabeleri Makedonyalı İskenderin yaktığı saray Dâranın heykeli 17 metro irtifaında sütunlar Makedonyalı İskender, Hindistanda zannettığı abıhayat denilen suyu bulup içmek ve ebedî hayat sırrına mazhar olmak hırsile yeşil ormanh Balkanlar dan inıp, beyaz bir at sırtında bütün Anadoluyu geçerek İran ordularıle çarpışa çarpışa Perse polisin önüne geldiği vakit îsanın doğmasına daha 331 sene vardı. Yani bundan aşağı yukarı 24 asır evvel... Burada müthiş ve öldürücü bir harb oldu. O zaman ne top, ne makineli tüfek, ne de tayyare vardı. Makedonya lı delikanlılarla İranBüyük İskender zamanında Persepolis sarayı yanıyor Iı delikanlılar gö ğüs göğse harbediyorlardı. Ve medeniyet henüz bugünkü gibi ileri olmadığı için günde on beş, yirmi bin kişi değil, nihayet, nihayet dört beş yüz kişi ölüyordu. Maamafıh esasen Erbildeki son bozgundan, Üçüncü Dâranın ölümünden sonra Iranlılarda pek te mukavemet kudreti kalmamıştı. Şehir ve saray nihayet teslim oldu. Ve Makedonyalı sporcu, yanmış vücudlü ve çıplak baldırlı genc erkekler, Persepolis sarayında Üçüncü Dâranın güneşten bile gizlediğj bembeyaz, sülün vücudlü kızlarını kapışırlar, hazinelerini yağma ederlerken göke kızıl bir alev sütunu yükseldi. Persepolis yanıyordu! Persepolis bağlarının eşsiz üzümlerinden yapılmış ve kat kat ipek torbalanndan h$üzdürürrmh loehribar gibi şeffaf ve kokulu şarablarını içen, zevk ve neş'eden çıldirmîf Makedonyahlar, bu semalara dağ dağ çıkan alevler karşısında sonsuz bir haz duyuyorlardı. Koca saray yandı, yandı. On yedi metro irtifaında yekpare mermer sütunlar bin hıçkırık gibi sesler çıkararak devrildiler. Kimi yakaladığı bir ceylânı parçalıyan bir aslan heykelini parçaladı. Kimi kâğıd gibi ince porselen şarab testilerini tuzlabuz etti. Ve bu muazzam saray bir müddet sonra bir harabeye döndü. Aradan asırlar, ve asırlar geçti. Şimdi bu koca saray Şirazın 38 kilometro şimalinde muazzam bir harabe halinde duruyor. İnsan bugünkü muazzam harabelerini gördüğü zaman bile sarayın 24 asır evvelki muhteşem halini kolaylıkla tahavyül edebiliyor. İki taraflı geniş ve yüksekliği az merdivenlerden rahatça çıkıyoruz. Ve yer den on metro kadar vükseklikte bir sed üzerinde kurulmuş olan sarayın methaline vâsıl oluyoruz. Gözümüze ilk çarpan şey üzerlerine fevkalâde san'atkârane bir şekilde kabartma heykeller işlenmiş büyük yekpare kayalar oluyor. Bizi gezdiren Mustafavî adındaki genc tarihçi izahat verdi: İşte burası sarayın antresiydi. İran hükümdarlan sarayın içerisine bu kapıdan girerlerdi. Bu resim de hükümdarı temsil ediyor. Dâra elinde bir asa olduğu halde tahtın üzerine oturmuş. Bir esir arkasmda başının üzerine şemsiye tutuyor. Başmda ortodoks papazlarının serpuşlarına çok benziyen bir şapka var. Şapkanın arkasmdan mükemmel suretle ondüle edilmiş kıvırcık bir saç yığmı sarkmış. Beline kadar uzıyan sakalı da ayni şekilde kı vır kıvır. Bu kabartma heykeli görür görmez aklıma ilk gelen şey ondülâsyon denilen saç kıvırmak san'atını mı diyelim, ameliyesini mi diyelim İranhların keşfetmiş olmalan ihtimali oldu. Çünkü İran ırkının saçlan kıvırcık değil, dümdüzdür. Sonradan da dikkat ettim. Bütün îranda saçları tabiî şekilde kıvırcık olan bir tek halis îranlıya rasgelmedim. Eski İran heykellerinde de hükümdar müstesna hiçbirinin saçı ve sakalı kıvırcık değildir. Bu îtibarla o va kitler hükümdarlann saç ve sakalları da herhalde sun'î olarak kıvırcık bir hale getiriliyordu. Antreden geçtik. Yekpare büyük taşIarla dösenmiş yerlerden biraz yürüdükten sonra gözümüze gayet uzun sütunlar çarptı. Mustafavî anlattı: Bunlar büyük yangmda devrilmek Şeref Stadı: Saat 11 de Fener Yılmaz Kasımpaşa. Saat 12,45 te Topkapı Eyub. Saat 14,30 da Beşiktaş Istanbulspor. Fenerbahçe Stadı: Saat 11 de Anadoluhisarı Altmordu. Saat 12,45 te Vefa Hılâl. Saat 14,30 da Fenerbahçe Suleymaniye. *. > Bugün yapılacak lık maçlannın ehemmiyeti nisbeten ikinci derecede bulunuyor. Fener stadında yapılacak Hilâl Vefa maçını Vefanın, Fenerbahçe Süj leymaniye maçını da Fenerbahçenin kaSudanlı köle Sadırazamın yakasından yapışarak bağırdı zanacağını kolaylıkla tahmin edebiliriz. 1698 yılı on altı sene suren yorucu ve bütün atları ve hazinesinde bulunan el Şeref stadında yapılacak maçlann üyıpratıcı bir harbin bitim tarıhidir. O yıl masları, kıymetli eşyayı saraya yolladı. çü de enteresandır. Feneryılmazla Kabirçok müşküllere galebe edılerek ve bir Nezir Ağa, sultanlardan birinin adına sımpaşa müsabakasının ikinci küme şanr çok fedakârlıklar yapılarak Nemseliler, kir getirmek ve iki masuma kıymak mu piyonluğu üzerinde büyük ehemmiyeti Lehliler, Ruslar ve Venedıklilerle meş kabilinde de olsa maksadına ermişti. vardır. Bu iki komşu ve rakib kulübün hur Karlofça muahedesi imzalanmıştı. Hünkâr da namuslu ve haysiyetli bir çarpışması bu noktai nazardan çok he Artık iç işlerile uğraşılabilirdi, uzun harb vezirden kurtulduğu için geniş bir nefes yecanlı olacaktır. yıllannın açtığı yaralann timar edılmesi almıştı. Şimdi ağzına vurulacak gemi aTopkapı ile Eyüb arasmdaki maçın ne çalışılırdı. zıya almıyacak bir sadrazam arıyorlardı. da hususî bir değeri vardır. Eyüb geçen Fakat saray memleketin nasıl yıkıldı Onlara uysal ve her işe gelir bir vezir hafta güneşle berabere kaldıktan sdnra ğını bilmiyordu, milletin ne ıstırablar için gerekti. Nezir Ağanın dostu, hünkânn üzerine büyük alâka toplamış bir takımda kıvrandığını görmüyordu. Bu sebeble, hocası ve împaratorluğun o devirde baş dır. Topkapı da enerjik, seri oyunile tasulh muahedesi imzalanır imzalanmaz, tufeylisi olan Şeyhülislâm Feyzullah Enınmış, iyi top oynıyan bir futbol takımıçılgınlığa germi verdi, karakuşvari hii fendi istenilen adamı bulmakta güçlük na maliktir. Ve her iki takım galib gel kümlerle mılleti ve memleketi kasıp ka çekmedi: Daltaban Mustafa Paşa!... mek için bütün kuvvetile çalışacaktır. vurmağa başladı. Buluş mükemmeldi. Daltabanla AmcaBeşiktaşla îstanbulspor arasmdaki O tarihte Sadrazamlık makamını oğlu yoklukla varlık gibi zıd mefhumları maç için «Beşiktaş galib gelecektir!» Köprülülerden Amcazade Hüseyin Pa temsil eden şahsiyetlerdi. O sebeble saray diyebiliriz. Maamafıh senebaşındanberi şa işgal ediyordu. Bu zat değerli vezir tereddüd etmedi, Bağdadda vali bulunan çok talihsiz maçlar yapan İstanbulsporun lerdendi. Sulh için candan uğraşmıştı, Daltaban Paşa İstanbula getirildi, sad rivayete göre Hakkı, Hüsnü, Nuri gibi zararm neresinden dönülürse kârdır diye razamlık postuna oturtuldu. en kıymetli oyunculanndan mahrum olarek boş yere kan dökülmesinin önüne Nezir Ağa, intihabın yerinde olduğu rak sahaya çıkacak olan Beşiktaş karşıgeçmişti. Şimdi de her tarafa dalbudak na kanaat beslemekle beraber tam bir jjnda bu fena talihini yenmeğe gayret esalan eşkiyalıkla, umumjleşen rüşvetçilik emniyet fiâs'ff etmek için Daltâtjanı imtideceği de düşünülebilir. Eğer Beşiktaş le mücadele etmek istiyordu. Bir taraftan han etmek istiyordu. Bu fikirle kendisini hakıkaten böyle noksan kadro ile oyo«. da mektebler, yollar, pazarlar açıyordu, bir gün Yalı köşküne çağırdı, delileri BÎ" ve Istanbulspor da eski güzel oyunlarınsmır boyundaki kaleleri kuvvetlendiriyor le güldürecek teklifler yapmıya girişti. dan birini tutturursa bu maç ta zevkli ve du. Meselâ Kırım Hanmın azlini istedi. Se heyecanh olabilir. Saray, bu vatanperverliği adeta suç beb olarak ta: «Onu biz Han yapma Taksim sahasında Galatasaraym A sayıyordu. Hele Amcaoğlunun halkça dık. Amcaoğluna yalvarmıştı. O da bize nadoluyu yenebileceği beklenir. Güneşle sevilmesini hiç çekemiyordu. O derecede danışmadan Hanlık beratını yazdı» deBeykoz müsabakasına gelince burada biki hünkârla vezir enikonu rakib vaziyeti di. Daltaban hemen: «Makul!» cevabmı raz tevakkuf etmek lâzim gelir. Eğer gene geçmişlerdi. Gerçi Amcaoğlu vazife basbrdı. Sonra Zimmîlerin sarı ayakkabı çen haftaki oyunu görmeseydik fazla düden ve hizmetten başka birşey düşünmü giymelerinden, kırmızı kalpak taşımalaşünmeden tahminimizi Güneş lehine ileri yordu, saraya karşı nazik te davranıyor rından sinirlendiğini söyledi. Daltaban: sürebilirdik. Şunu kabul etmek lâzımdır du. Lâkin kötü muamele gördüğü için «Şimdi emir veririm, herifleri yalınayak, ki Beykoz takımı bugünkü vaziyetine sinirlenmekten de geri kalmıyordu. Hün başıkabak gezdiririm» demekten çekin göre lâakal Güneşin geçen hafta berabekâr ise ona, açıktan açığa kafa tutuyor medi. re kaldığı Eyüb takımı kadar kuvvetlidir. Belediye varidatının faizleri du. Nezir Ağa bunlardan da ağır birşey Bilhassa tecrübe hususunda Beykozu Ehakkında Bununla beraber Amcaoğlunun sada teklif etmeği düşünürken Sarayburnu a yübden daha yüksek görmek te tabiidir. çıklarında dolaşan bir kayık gözüne îstanbul Belediyesi hesab işleri mü retten atılması kolay değildi. Birçok meÜstelik geçen hafta îstanbulsporu sekiz çarptı. Bu, köşklü ve yaldızlı birşeydi, dürlüğünden dün şu tezkereyi aldık: ziyetlerinden ve hayırlı işlerinden başka gol farkla yenmek Beykoza büyük bir Şimdiye kadar biriken Gazi Köprüsü on altı yıl süren bir harb devresini sulhla uzaktan saltanat kayıklarına benzitordu manevî kuvvet vermiştir. Buna mukabil kapaması kendisine büyük bir şöhret ve Köşkün içinde bir adam vardı ve kırmızı Eyüble berabere kaldığından dolayı Gü inşa masrafı karşılığının kırk bin lirayı bulan faizinin nerelere sarfedıleceği nüfuz kazandırmıştı. Bu sebeble onu dü şemsiye tutuyordu. neşin kuvvei maneviyesi düşüktür. Nezir Ağa kayığı görür görmez ye nin, ne suretle kullanılacağının tesbit eşürmek için bir takım tedbirler alınmağa Bütün bu noktalar gözönüne alınacak lüzurrt görüldü. Hünkârın akıl hocası Su rinden fırladı, Daltaban Paşanın yakası olursa bu maçın nekadar heyecanh ola dilmekte olduğuna dair bazı gazetelerdandan getirilip Kızlarağahğına yüksel na sanldı: cağı kendiliğinden meydana çıkar. Eğer de havadislere tesadüf edilmiştir. Bele Bre bak, dedi, şu küstahlığa bak. tilen Nezir, bu entrikalarda önayak oluiddia edildiği gibi Paristen gelen Rasih diyenin bütün gelirleri bankadaki pa Baldırıçıplak frenkler, şevketlu efendi yordu. Bu adam Amcaoğlunu kızdırıp, te Güneş hücum hattındaki yerini doldu ralarmm faizleri de dahil olmak üzere küstürüp çekilmeğe zorlamak yolunu tut miz gibi yedi çifte kayığa biniyorlar, ka racak olursa bu Güneş lehine büyük bir bütçenin varidat kısmma irad kaydeditu. Fikrini hünkâra'da kabul ettirdiğin yığa yaldızlı köşk koyuyorlar, üstelik ge avantaj olacaktır. lir ve bu bütçenin varidat kısmile müden dolabını çarçabuk kurdu ve ilkin ne hünkâr gibi kırmızı şemsiye kullanıtevazin masraf kısmı vardır. Bu vazi ta. 5. Sadrazamın pek sevdiği Çavuş Mustafa yorlar. Hamiyetli bir vezir böyle bir keyete göre, menşei ne olursa olsun banB takımları maçları Ağaya çengel taktı ve sudan bir bahane pazeliğe nasıl göz yumar? kada mahalli sarfı bütçede gösterilmeKayıkta oturan zat Fransız elçisi Fenerbahçe stadında yapılan B takınr miş serbest hiçbir paramız yoktur. Biile onu öldürttü. Marki dö Ferriyol idi, Babıali ricali ve lan maçlarında Vefa, Hilâlı 6 1 yennaenaleyh neşredilen havadislerin haSadrazam kendi nüfuzunu kırmak için meslektaşlan arasmda «divanemeşreb» miştir. Fenerbahçe Süleymaniye ara yapılan bu cinayetten son derece mütekikate asla uygun olmadığınm neşri likle şöhret almıştı. Birinci zevki, Os sında yapılan maçı da Fenerliler 1 5 0 essir olmakla beraber sesini çıkarmadı, ilânı rica olunur. taarruzu sezmemiş gibi göründü. Bunun mânlı padişahlan gibi süslü kayıklara gibi büyük bir farkla kazanmışlar ve bu üzerine Nezir Ağa, ikinci bir hamle yap binmek ve gene onlar gibi kırmızı şemsiye sene bir gol rökoru yapmışlardır. Yeni bir müessese b, Paşanın yeğeni ve kapıcılar kâhyası kullanmaktı. Daltaban Mustafa Paşa, Taksim stadyomunda Galatasaray, Şimdiye kadar kazanmış olduğu şöhKıblelioğlu Ali Beye el attı. Sudanlı kö Nezir Ağanın zorile denize bakıp man Anadoluyu 1 1 0 yenmiştir. Güneş te retle İstanbul halkmın çok iyi tanıdığı le bu hamlesinde sarayın da namusuna zarayı gördükten sonra yakasını Sudan Beykoza 1 0 galib gelmiştir. D. D. Gazayan; Taksimde Cumhuriyet leke sürmekten çekinmedi. Çünkü ne pa lmın elinden kurtardı ve ellerini çırparak Galatasaraylı atletlerin kış abidesi karşısında «Taksim Cumhuri bir çavuş çağırdı, şu emri verdi: hasına olursa olsun Sadrazamı devirmek yet> ismile bir pastahane açmıştır. A Hemen denize açıhn, şu elçi kayıprogramı istiyordu. Bunun için Kıblelizadeyi ölüçılma merasimi dün şehrimizin tanm me mahkum ederken ortaya şöyle bir ba ğma yanaşın, herifcn başından şemsiyeGalatasaray atletleri dün kulüb mer mış simalarınm huzurile yapılmıştır. yi, altmdan da kayığı alıverin! hane atmaktan perva etmedi: Sadrazakezinde fevkalâde bir toplantı yaparak Davetliler, Avrupada bile bu dereceÇavuş, sormak sür'etinde bulundu: mın yeğeni hünkânn kızlanndan birine atletizm işleri üzerinde esash karar al Ya boğulursa? de konforlü bir pastahane bulunmadı abayı yakmış!.. mışlardır. Atletler cumartesi ve salı gün Onu kendisine yüzmek öğretmiyen ğını söylemişler ve müesseseyi çok beO devirde sevmek, hatta sevgiliye sezleri beşte kulüb salonunda hususî jimnasanayla baba düşünsün! ğenmişlerdir. Gazayana muvaffakiyet dirmeden dahi sevmek günahtı!.. Bir patik ve her pazar sabahı da Şişli haricinde ler temenni ederiz. M. TURHAN TAN dişah kızına gönül vermek ise en ağır bir kır koşulan için antrenman yapacaklar cinayet sayılırdı. Nezir, işte bu kör telâİktısad Vekâleti kontrol Türkiye nüfusunun ya§ had dır. Kış faaliyeti için kır koşularına bü kiden istifade etti, zavallı Ali Beyi pek yük bir ehemmiyet verilecektir. memurları dine göre taksimi genc yaşmda sorguya bile çektirmedenAskerî liseler voîeybol Cemiyeti Akvamın neşrettiği bir is Şehrimizde kurs gören İktısad Ve idam ettirdi. kâleti yeni kontrol memurları gelecek şampiyonası Darbe ağırdı, ve hemen birşeyler ya tatistiğe göre, Türkiyenin bütün nüfuhafta Trabzona gidecekler ve fındık üpılmazsa bizzat bir hakarete uğranılmak sunun yüzde on altısmı on beşle on doAskerî liseler arasmdaki voîeybol t u r kuz yaş arasmdaki gencler teşkil et zerinde tetkıklerini yapacaklardır. muhakkaktı. Bunu sezen Amcaoğlu Sadmektedir. Halbuki dığer milletlerde bu nuvasma dün Beyoğlu Halkevinde de Kontrol memurlarına şehrimizde İkrazamlık alâmeti sayılan hünkâr mührü nisbet yüzde onu geçmemektedir. Tür vam edilmiştir. Deniz lisesi Maltepe tısad Vekâleti meyvacılık mütehassısı nü saraya gönderdi, yerine başkasının ge kiyede yirmi ile yirmi dört yaş arasın takımlan arasmdaki maçı 15 5, 15 • 10 doktor Baade tarafından nazarî ders tirilmesini bildirdi. Ayni zamanda hün daki genclerin sayısı yüzde otuz üçtür. Deniz lisesi kazanmış, Kuleli Deniz ge* gösterilmiş, profesör Salih Zeki tara kârın evini bastırıp malını taşıtmasına Diğer milletlerde ise bu nisbet yüzde diklisi arasmdaki maçı 1 5 5 , 15 1 Ku fından yumurta ve tavuk üzerinde amahal bırakmamak için ahırlarındakii dokuzdur. leli kazanmıştır. melî dersler verilmiştir. Persepolis sarayının methali ve Dârayt temsil eden heykel felâketine uğramamış olan bahtiyar sü tunlardır. Bunlar da mevcud olmasaydı Persepolisin dillere destan meşhur sütunlannın 17 metro irtifaında olduklannı kat'iyyen keşfedemezdik. Aradan 24 asır gibi çok uzun bir zaman geçtiği, bir çok fırtınalar, zelzeleler geçirdiği halde tamamile istinadsız olan bu yüksek sü tunların devrilmemesi nekadar san'atkârane bir şekilde dikilmiş ve yerleştirilmiş olduklarını isbat eden en büyük delildir. Bu şayanı hayret sütunlann yanına yaklaşarak elimizle üzerlerindeki oymalan muayene ediyoruz. Ve başımızı kaldırarak en üstünü görmeğe çalışıyoruz. Fler nedense 24 asırdanberi dimdik a yakta duran bu 1 7 metro yüksekliğindeki sütunlar, bize birdenbire üzerimize devrilecek hissini veriyor. Ben yerde üzerlerine sütun dikilen esas mesnedleri saymağa çalışırken rehberimiz söylüyor: Burada tam 72 sütun mesnedi var. Yani evvelce 72 tane büyük sütun varmış. Maamafıh ilerideki büyük salonda sü tun ayaklannm adedi yüzdür. Orada yüz sütun üzerine istinad etmiş muazzam bir salon varmış. Mustafavînin elile işarei ettiği yerde şimdi bir yığın taş duruyor. MURAD SERTOGLU Bir artistin evini soydular Cağaloğlunda Halk Partisi binası arkasmda oturan Naşid tiyatrosu artist lerinden Saadetin evine evvelki gece meçhul hırsızlar gırmış ve 200 liralık eşya ile bir miktar para çaldıktan sonra kaçmışlardır. Saadet, geceleri tiyatroda çalıştığın dan, annesi yemeklerini alıp tiyatroya götürmekte, bu yüzden ev geceleri i>oş kalmaktadır. Evvelki gece, kadmcağız yemekleri taslara koymuş ve tiyatroya gitmiştir. Saat bir raddelerinde evlerine gelen ana kız kapıdaki kilidin sökülmüş ol duğunu görünce çığhklarla odaya gir mişler ve elektrıkleri yaktıkları vakit yeni aldıkları gramofonla plâkların, 80 lira kıymetindeki dikiş makinesinin, konsolun gözünde duran kâğıd paralarla battaniyelerin yerinde yeller estiğini görmüşlerdir. Keyfiyet polise haber verilmiş, fakat yapılan araştırmalara rağmen hırsızlar henüz yakalanamamıştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: