21 Aralık 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7

21 Aralık 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

21 Birincikânun 1936 CUMHURİYET Tarihten yapraklar Katıl hunkann olumu Padişahla beraber halk elli beş günü saymıştı, nihayet meçhul dervişin söylediği gün Uçüncü Mehmed ölmüştü Üçüncü Sultan Mehmed, Osmanlı Imparatorluğunda alçalmanın, karışıklığın, düzen bozukluğunun hızlandığını gösteren bir simadır. Bu adam, zaten pek kısa süren saltanatının son günlennde ne yaptığını bilmez bir hale gelmişti. O derecede ki Anadoluda bir inkılâb yapacak kadar kuvvetli hamleler gösteren Karayazıcmm kardeşi Deli Hasanı Bosna Valiliğine tayin etmişti. O günleri gözile gören müverrih Peçevî, eşkiyalıktan paşalığa geçen Deli Hasanm kumanda ettiği orduyu şöyle tarif ediyir: «Dünya kurulalıberi bu kıyafettc asker bir dahi görülmüş değil, kiminin üzengisine bir deve kafası asılmış; kimi çırılçıplak olup arkasına ikişer dizi hamail gibi ziller dizilmiş, kimi kababaş, kiminin başında çıngıraklı külâh, kiminin baldırı çıplak. Ellerinde birer kargı, mızrak, uclarında iki karış bez parçasından birer bayrak!...» Gene o devrin Venedik elçisi de bu dağ kesen vezirin gelişi hakkında mensub olduğu hükumet merkezine bir rapor göndermiş ve şu satırlan yazmıştır: «Asi Hasan Asyadan Geliboluya geçti, Süleyman Paşa türbesinde otuz kurban kesti. Ordusunu görenler hem ürktü, hem iğrendi.» Uçüncü Sultan Mehmed, Avusturya hududlannda yüz gösteren bozgunlukiann önünü almak için böyle eşkiyadan ordular hazırlamağa çalıştığı gibi taassuba rüşvet vermek yolunda da her türlü fırsattan istifade etmeği unutmuyordu. Bu cümleden olarak San Abdurrahman adlı bir hocayı da öldürtmüştü. Herifin suçü: «Öldükten sonra bu kalıbla, bu kıyafetle yenibaştan dirilmeğe imkân yoktur» demesiydi. Fakat Deli Hasan gibilerin Serdar yapılmasından askerlikçe bir fayda elde edilemiyordu. San Abdurrahman gibilerin öldürülmesinden de halkın gözü korkmuyordu. Halden anhyanlar saray aleyhinde ağızlanna geleni söylüyorlardı. Bizzat Padişahın oğlu Şchzade Mahmud da babasının idaresizliğinden müştekiydi. Henüz on sekiz yaşlarında bulunmasına rağmen devletin uçuruma sürüklendiğini seziyor ve acı acı söyleniyordu. Bir gün o, yüreğinde kanıyan teessürlc babasının yanına gitti, şark ve garb hududlarmdaki bozgunluklan birer birer saydı, Anadoludaki ayaklanmalan uzun uzun anlattı: Padişahım, dedi. Beni gönder, askere serdar olayım, hepsinin hakkmdan geleyim. Uçüncü Sultan Mehmed, ateşli oğluna bir şey demedi. Kızlarağasile müşavere etti. Kara yüzlü ağa, hain hain gülerek Padişaha şu ağız jurnalını fısıldadı: Şehzadenin gözü tahtta. Ordunun başına geçip sizi hezfetmek ister. Anası da kendini teşvik eder. Bunun üzerine Üçüncü Sultan Mehmed, bir saniye bile tereddüd etmedi, oğlunu ve anasını kendilerile sıkıca temasta bulunan on dokuz masumla birlikte boğdurttu. Zaten o, tahta çıktığı gün de on dokuz erkek kardeşini bir çırpıda öldürtmüştü. Kardeş katili olduktan sonra evlâd katili olmakta da vicdanı bir mahzur göremezdi. . Fakat devletin haysiyeti gittikçe sarsılıyordu, çamura bulanıyordu. Avusturyalılar zaferden zafere geçtikleri gibi Iran ordulan da Tebrizi almışlardı, Nahcuvan kalesini düşürmüşlerdi, Revan üzerine revan oluyorlardı. Oyle oğul öldürmek, kadm boğdurmak, sağa sola hazine dağıtmak gibi katil ve fasid tedbirlerle bu acı mağlubiyetlerin önüne geçilmek kabil değildi. Uçüncü Sultan Mehmed, neden sonra vaziyetin pek fenalaştığını anlıyabildi, kardeş ve evlâd kanile kirlenmiş elini göklere kadırmak yolunu tuttu, artık dua ederek ve ettirerek, namazlar kılarak ve kıldırarak, sadakalar vererek Allahtan yardim dıleniyordu. Sık sık camilere gidiyordu, saatlerce mahfilde kalıp ibadet ediyordu. Gene bir gün (28 birinciteşrîn: 1603) böyle bir gidişten dönüyordu. Alay seyretmek için sokaklara toplanan kalabalık arasında bir adam gözüne çarptı: Yarı çıplak, uzun saçlı, eli keşküllü bir adam. Bu, belki bir dervişti, belki bir dilenci idi. Fakat gözlerinde öyle bir kudret yanıyordu ki padişahın mağrur bakışlan bu alevli kudretin önünde birdenbire değişti, adeta miskinleşti ve yüreğine de müphem bir korku yayıldı, çıplak bir insan, bu elmaslar ve altınlar içinde yürüyen Osmanlı Padişahım titretiyordu. Üçüncü Sultan Mehmed gözlerine buIaşan fersizlikten, yüreğine yapışan korkudan kurtulmak için o adama bir avuc altm verdırmek ıstedi. Fakat bu arzusunu yanıbaşmdakilere sfcylemeden, soyliye meden meçhul adam ağzını açtı, bütün o kalabalığa işittire işittire bağırdı: Günlerini say, iyi say. Elli beş gün sonra sen mutlaka değişmiş olacaksın! O, mütehayyir kalabahğın arasında kaybolurken Padişah ta aunı sürdü, ilerledi. Fakat duyduğu gür sesi, saray duvarları dışında bırakamadı, beraber taşıdı ve her dakika onu duya duya günlerini saymağa başladı. Vak'anın elK beşincî günü (22 birincikânun: 1603) Üçüncü Sultan Mehmed ölmüştü ve bu haber payitahtta kimseyi hayrete düşürmemişti. Çünkü bütün îs tanbullular da onunla beraber günleri sayıyorlardı, elli beşinci gün için bir haber bekliyorlardı!.. Ihtilâlci kuvvetler Almanya, Çekoslotekrar ilerlemeğe vakyayı nasıl ilhak edecekmiş? başladılar (Baştarafı 1 inci sahifede) detle Baodilla'ya şiddetli taarruzlarda bulunarak bir şaşırtma hareketine teşeb büs etmiştir. Fakat burada çok çetin bir mukavemete uğramıştır. 17 kânunuevvel muharebesi bilhassa çok kanh olmuş ve her iki taraf mühim techizat ve tanklar kullanmışlardır. Baodilla köyü tamamen harab olmuştur. Düşman Case del Campo ve Üniver site mahallesi önünde de taarruz etmiş ise de burada da püskürtülmüştür. Düşmanm sene başından evvel beklenen kat'î taarruzu ancak Franco takviye kıtaatı alabildiği takdirde mümkün ola bilecektir. Madrid civannda mühim kı taatın tehaşşüd ettiği haberleri bu faraziyeyi teyid eylemektedir. Baodilla mıntakasındaki taarruzlar asilerin Madrid'i Chamartin istikametin de çevirmek için bu mevkii intihab ettik ler fikrini vermektedir. Her halde bu şaşırtma ve çevirme tabiyesi cumhuriyetçi lerin erkânıharbiyesini gafil avlamamış tır. Tahkimat ve müdafaa tertibatı faali yetle ilerlemekte ve askerî teşkilât da her gün biraz daha terakki etmektedir. Cenubdan gelen cephe Madride Lav moncloe'de temas etmekte hükumet mer kezinden Üniversite mahallesi civannda nzaklaşarak Puerta del Sol'dan kuş uçuşu 5 kilometre mesafede bulunan Po zuelo'e müntehi olmaktadır. Bu mevkide musademeler çok şiddetle devam etmek tedir. Son günlerin hava bombardıman lan neticesinde hiçbir bina sağlam kal mamıştır. Bombardıman devam etmektedir. Bundan sonra on gün evveline vanncıya kadar Pozuelo iyi ve fena anlar geçiriyordu. Fakat şimdi cephe istikrar bulmuştur. {Baştarafı 1 inci sahifede] generallerinin getirilmiş olmasıdır. Fransızlar Türk tezini yavaş yavaş anlamağa başladılar Bir Fransız diplomatı, «Fransa, kendisini yakından alâkadar etmiyen böyle bir mesele için Türklerle dostluğunu tehlikeye sokamaz» diyor lerini sağlam bir kafa ile tetkik etmek ve ölçmek lâzımdır.» Dört senelik plân için yapılan bir toplantı Berlin 20 (A.A.) Havas Ajansı IBaştarafı 1 inci sahifede] muhabirinin öğrendiğine göre M. Gö vaziyet her şeyden evvel muahedelerin ring'in geçen perşembe günü toplanmağa j sabit çerçevesine ve Suriye üzrindeki davet etmiş olduğu mahrem konferansta Fransız mandasının, Milletler Cemiyeti 300 kişi hazır bulunmuştur. tarafından tayin edilmiş bulunan şartlaDün neşredilmiş olan resmî bir tebliğ rına intıbak etmektedir. Meselenin ileri de deniliyor ki: sürüldüğü bir anda kayid ve işaret et «Ekonomi âlemine mensub 300 şah mek istediğimiz nokta da budur. siyet, M. Hitler'le M. Göring'in etra Zaten Fransanın, ileri sürülmüş bu fında toplanmışlardır. Bunlar, 4 saat lunan münakaşalarda, Türkiye ile bir mütemadiyen 4 senelik program hakkın anlaşmaya erişilmesi için, Türkiyeyi bu da konuşmuşlardır.» harekete sevkeden bütün âmilleri nazan Deveran eden bir şayiaya göre içtima dikkate almamazlık etmiyeceği tabiidir. esnasında M. Göring, Almanyada âciBugünlerde Akdenizde büyük facia len bir sınaî seferberlik yapılması lüzu vukua gelmektedir ve yahud gelmek üzemundan bahsetmiştir. Bu sözler hazirun redir. Fransa Türkiyenin, ahiren Boğazda hayret uyandırmıştır. lar hakkında akdettiği anlaşma ve tabiî Söylendiğine göre M. Göring, sana vaziyeti itibarile Akdenizin şark kapısına yicileri 4 senelik tatbik hususunda gös hâkim bulunduğunu, hiç bir zaman, u termekte olduklan rahavetten dolayı mu nutmıyacaktır. aheze etmiştir. Türkiyenin iddiasını anlamağa mey M. Göring'in şu sözleri söylemiş oldu yal olanların, haklı olarak, ileri sürdükleri diğer sebebler şunlardır: ğu rivayet edilmektedir: « Bu plân, vatanperverlik vazifesi Yeni Türkiyenin Sefi, halüni arnamma herkesin şahsî teşebbüsüne hitab zu ettiği meselelerde, Avrupadaki etmektedir. Herşeye hâkim olan, gayedir. devlet şeflerinden bazıları gibi hareket Maksud olan, Almanyayı büyük bir tec etmemektedir; nitekim Boğazlar mese rübeye karşı koyabilecek bir hale getir lesinde mevcud beynelmilel anlaşmaları mektir. Emirnamelerle nizamnamelerin tekbaşma feshedecek yerde Milletler ehemmiyetleri tâlidir. Meselâ aranızdan Cemiyeti kadrosunda derpiş olunan bir biri bana, ne vasıta ile olursa olsun, ka tesviye çaresi imkânlarına dayanmıştır. uçuk tedarik etti mi onu her türlü nizam Ve, Atatürk, şekillere daha az hürmetnamelerin, emirnamelerin ahkâmından kâr memleketler yüzünden fevkalâde ihmuaf tutarım. Fazla olarak bir de kea tilâclar içinde çırpman Avrupada her hangi bir yeni kargaşalığı mucib olma disine prim veririm.» M. Göring, silâhlar için lâzım olan dan muvaffakiyet elde etmiştir. iptidaî maddelerin herşeyden ehem ol duğunu da işaret etmiştir. M. Göring, sözüne son verirken, îs panya vakayiine de telmihte bulunmuş ve Nazi zimamdarlannın General Franko'nun muzaffer olmasını istemekte ol duklannı söylemiş olduğu rivayet olun maktadır. M. Şaht'ın bu toplantıda hazır bulunmamış olduğu anlaşılmıştır.Fakat yüksek idare âmirlerile 4 senelik plân erkânıharbiyesi ve Harbiye Nezaretinin ekonomi şubesi mümessilleri içtimada bulunmuş lardır. Tevfik Rüştü Aras Paris yolunda Paris 20 (A.A.) Türkiye Hariciye Vekili Tevfik Rüştü Aras Cenevre'den Monte Karlo'ya gelmiştir. Rüştü Aras Sancak meselesi hakkında Fransız devlet adamlarile müzakerelerde bulun mak üzere Paris'e gelecektir. Yeni işkence ve zulüm usulleri Antakya 20 (Hususî) Sancakta bulunan Fransız inzibat kuvvetîeri her gün yeni işkenceler ve zulümler icad et mektedirler. Bunlardan birisi de devriyeye selâm vermek mecburiyetidir. Devriye geçerken durup selâm vermiyenler karakola götörülerek fena halde dövülmekte ve para cezası alıyoruz diye üstelik so " yulmaktadırlar. Dığer taraftan âşar vergisi namı al * tmda köylüye yapılan büyük tazyik ve zulüm de bütün şiddetile devam etmek tedir. Fransız müstemleke memurlannın âşar borclanna mukabil köylülerin kız " larını almağa kadar cür'et ve küstahhklarını ilerlettikleri haber verilmektedir. Hatay Erginlik Birliği hazırlıyor broşürler General Molamn kuvvetîeri ilerliyor Avila 20 (A.A.) General Mola'nın kıtaatı dün sabahtan biraz sonra Brunete Escorial yolu üzerinde ve me§hur manastıra 22 kilometro mesafede kâin Villanueva de la Canada kasabasım zaptetmişlerdir. Asiler şimal istikametinde yedi kilo metro ilerlemişlerdir. Havanın güzel olması, harekâtı kolaylaştırmıştır. Bazı kuvvetler, ele geçirmiş olduklan mevzüeri tahkim için hareketlerini tatil etmişlerdir. j Bir erzak ve mühimmat kolu da yolunu şaşırarak hükumetçilerin kontrolu altın da bulunan bir yola sapmış olduğundan ileri hareketi icra etmekte olan kıtaatın bu yüzden hareketi haleldar olmuştur. Asiler, erzak ve mühimmat kolunu ancak akşam üzeri kurtarabilmişlerdir. Asilerin tayyareleri, payitahün şimali garbisindeki müstahkem m&vkileri bom bardıman etmiştir. Hükumetçilerin tay yareleri de Varela ordusunun dümdar kıtaatı üzerinden uçuşlar yapmışlardır. Asilerin hava bombardımanlarına karşı kullanmakta olduklan toplar, iki avcı tayyaresini düşürmüştür. M. Hitler Danzig Nazi heyetini kabul etti Ihtilâlci kuvvetlerin Kordu vilâyetinde ilerlemeleri Türkler veArablar [Başmakaleden devam] değişir, Biz günün birinde böyle bir haksizlık vuku bulmamasını emniyet altına almak içindir ki bundan on beş sene evvel Antakya ve havalisini Fransızlara emanet ederken sarih kayıd ve şartlanmızı söylemiştik. Sesimizde ve sözümüzde Arab düşmanlığı tasavvur edenler, galiba, bu tarihî hakikati unutuyorlar. Suriye halkmın haline acımıyor değiliz, ancak bu teessürümüz ne derece olursa olsun bize kendi halimizi ve kendi vazifemizi unutturamaz. Bizim sözlerimizde düşmanca bir acılık varsa bu, ancak ve ancak Türk varlığına kasdedenlere müteveccih bir düşmanlıktır. Bu da pek tabiidir. Ortalığı velveleye veren politikacılara gelince: Bir kısmı derebeylik döküntüsü, bir kısmı satılık siyaset tellâlı olan bu adamlar ne Beyrut ve Trablusşamın gitmi§ olmasından müteessir, ne de Antakya ve Iskenderunun alınıp alınmamasile alâkadar değildirler. Fransız müstemleke memurlannın elinde şuursuz birer kukladan başka birşey olmıyan bu bedbahtlar sebebile, ne yazık ki, Türklerle Arabların arası açılmaktadır. Umumî Harbde de böyle olmuş değil miydi? O vakit te vicdanlan satılmış bir takım insanlar binbir tezvirle Arabları aldatarak Türk ordularınm arkasma saldırmadılar mı? Bu hiyanete o zaman guya Türk idaresinden kurtulup istiklâle kavuşmak gayesile bir meşruiyet verilmek istenilmişti. Netice ne oldu? Bunu muhakeme edip hüküm vermek bize aid değildir. Bugün ayni tipte insanlar hemen hemen ayni oyunu oynamaktadırlar. Yabancı bir politikanın esaretinden kurtulan Suriye halkı şimdi de yerli politikacılann Sevii 20 (A.A.) Radyo ile veriM. TURHAN TAN len bir habere göre General Franko'nun askerleri, Kordu vilâyetinde taarruza geçmişler ve Malenzuellayı işgal etmiş lerdir. Hükumetçiler, 30 kilometro kadar pençesine düşmek üzere bulunuyor. Ger geri çekilmişlerdir. çi bu, onların bileceği bir iştir; ancak onMadrid hükumetinin tebliği lar bu işlerini görürken bir ucu da bize Madrid 20 (A.A.) Harbiye Nedokunduğu için söze karışmak lüzumunu zareti tebliğ ediyor: hissetmekteyiz. Cumhuriyetçi kuvvetler, asilerin So Samimî söylüyoruz: Bizim kalbleri mosierra ve Madrid cephelerinde ve bilmizde Suriye halkına karşı sempatiden, hassa Villanneva, Paradillo, Val de Modostluktan ve hayırhahhktan başka hiçbir rillo ye Pozuelo mıntakalanndaki şidhis yoktur. Onların huzur ve emniyet detli taarruzlannı durdurmuşlar ve hatta içinde, ve şu kadar ki Türk camiasının bazan püskürtmüşlerdir. Asilerin Monorefah ve inkişafına engel olmamak şarti loa mıntakasında de los Franceses köple, yaşamalarmı candan dileriz. En salâ rüsüne karşı yapmış oMuklan bir taarhiyetli Türk, bunu açıktan ifade etmiştir. ruz da püskürtülmüştür. Türkleri, Arabların düşmanı diye trlandadan İspanyaya göstermek Türkün civanmerdliğini bilgiden gönüllüler miyen sefillerden başka kimsenin ağza Londra 20 (A.A.) Sunday Dis alamıyacağı bir iftiradır. Böyle iftiralarla patchın Dublinden öğrendiğine göre seriki milletin arasını bozmağa uğraşanlar best îrlanda devleti hükumeti, bir ta bizzat kendi memleketlerinin zararına kım İrlandah gencleri Alman vapurlarile çalıştıklannı bir gün anlıyacaklardır. ve pasaportsuz olarak İspanyaya ihrac eÇok temenni ederiz ki o güne kadar bir dilmelerini Alman hükumeti nezdinde çok şeyler kınlmış dökülmüş olmasın... protesto etmek tasavvurundadır. Bu (Hatay) davası günün birinde M. Valera tarafından emredilmiş o ve hakkm icabı dairesinde behemehal lan idarî tahkikat bir Alman vapurmıun, hallolunacaktır. Ne yapılırsa yapılsın er geçen pazar günü, gizlice Glavvay Hargeç ortadaki dumanlar sıyrılacak ve boura uğrıyarak oraya 700 irlandah çıTürklerle Arablar bir gün mutlaka karmış olduğunu ve bunlardan yalnız 50 başbaşa kalacaklardır. Gönül ister ki o sinin pasaportlan bulunduğunu meydana gün iki millet, birbirini incitmemiş iki çıkarmıştır. Bu İrlandahlann General dostun uzun bir ayrılıktan sonra tekrar Franko'nun kıtaatını takviye için teşkil ekavuşurken duyduğu meserret hislerile dilmiş olan îrlanda müfrezesinde gönüllü olarak hizmet edecekleri söylenmek yekdiğerinin elini sıksın. Bütün hukuk ve hududa karşılıklı ri tedir. Varşova 20 (A.A.) M. Hitler'le M. Göring'in cuma günü Berlinde M. Forster'in riyaset etmekte olduğu Dan zig Nazi heyetini kabul etmiş oldukla n öğrenilmiştir. Danziğde çıkan Nazi gazeteleri, bir aralık inkıtaa uğramış olan Lehistan IBaştaraft 1 inci sahifede} Danzig müzakerelerinin âyan meclisi remallerinin ortadan kalktığım söylemekisi M. Greiser'in hastalığı yüzünden kete ve burada şiddetli bir harbin patlak silmiş olduğunu temin etmektedirler. vermesinin nihayet bir gün meselesi olduğunu ileri sürmektedir. Maamafih Kocatepe Spor kulübü henüz en ufak bir çarpışma vuku bulAntalyada mamıştır. Afyonkarahisar (Hususî) MıntaSovyet • Mançuko hududunda ka ikincisi Kocatepe spor kulübü bay tahfidat ramda bir maç yapmak üzere Antalyaya Berlin 20 (Hususî) Uzakşarktan gitmişti. Oranm en kuvvetli takımlann gelen haberler ciddî endişeler uyandırdan Akdeniz spor kulübile karşılaşarak maktadır. Sovyetler şark hududlarına bire karşı iki sayı ile galib gelmiştir. An kuvvet ve mühimmat sevketmekte detalyahlar Afyonlu sporculara çok büyük vam etmektedir. Sovyetlerin Uzakşark bir misafirperverlik göstermişlerdir. Bu kumandanı General Bluher de tayyare maçın revanşı Afyonda yapılacaktır. ile Uzakşarka hareket etmiştir. Diğer taraftan Japonların da Mançuko Sovyet hududuna 17 fırkalık bir kuvvet tırmıştır. Tayfanm akıbeti belli de sevketmiş olduklan söylenmektedir. ğildir. Japonların hazırlıklart Komsomol vapuru Sovyet Poti Iima Londra 20 (Hususî) Şanghaydan nmdan 5 kânunuevvelde hareket etmişti. ahnan haberlere göre, Japon deniz ve 6909 ton manganez hamulesile Gand'a hava kuvvetlerine süratle hazır olmak gidiyordu. Bu hamule Belçikah Privi * emri verilmiştir. Yakmda Japon donandence firmasına satılmıştı. Mezkur fir ması ile hava filolarının Çin sularına ma zamanında vapurların hareketinden gelmesi beklenmektedir. haberdar edilmiş ve Paris'teki Avrupa Harb başladı bankasmdan Anvers'de Lloyds and NaNankin 20 (A.A.) Röyter: tional Provincial Foreign bank vasıtasile Şensi'de asilere karşı te'dib hareketi bu hamuleye aid bütün vesaiki almıştı. Bu malın bedeli de mukavele ahkâmına tekrar başlamış ve hükumet kıtaatının bildirdiğine göre, Sianfu'nun elli mil şar tevfikan yüzde 80 tesviye edilmişti. kında bulunan Havasien mevkii şiddetli Tayyareler faaliyete geçti bir musademeden sonra işgal olunmuş, Toledo 20 (A.A.) Hava iyileş tur. miş ve Madrid cephesinde Franco'nun Diğer taraftan Sung tayyare ile Si tayyareleri şimal ganndaki hükumet anfu'ya varmıştır. mevzilerini tekrar bombardımana başla • Japon elçisi Çin hükumetini mışlardır. Şuna, hüsnüniyet sahibi müşahidler kabulü zarurî olan bir vakıayı ilâve e delim: Şu anda Roma Berlinle bağlanmış bulunuyor; Ankara ise işgal etmekte bulunduğu mevziin müdafaası için müca delede bulunmaktadır ve Italyanın faa liyetine karşı durmağa hazırdır. Bunun için diplomasimiz büyük bir su~ al karşısmda bulunmaktadır: Muvacehemizde tatbik ettikleri metod* lar ve izhar eyledikleri hisler dolayısile hiç te hakkı olmıyan milletlere karşı Fransa ekseriya, esash noktalarda tavi zatta bulunmuştur. Bugün, bilâkis, tâli Yeni tskenderun jandarma bir imtiyaz mahiyetini haiz olan bir m r kumandanı selede cezrî bir uzlaşma sevmezliği mi göstereceğiz? Iskenderun 20 (Hususî) Kınkhan Bu hususta bir karar vermezden ev jandarma kumandanı mülâzim Cemil Isvel, herhalde, meselenin muhtelif şekil • kenderuna nakledilmiştir. Ankara 20 (Telefonla) Hatay Erginlik Birliği Hatayda yapılan meza limi dünya efkân umumiyesine arzetmek için bir broşür hazırlamaktadır. Bundan başka meselenin diplomatik cephesini, Türkiye ile Fransa arasında Sancak meselesi etrafında cereyan eden muhabera « tı, son notalar da dahil olmak üzere me • selenin bidayetinden itibaren her safha " sını ihtiva eden ayrı bir kitab da hazır lanmış bulunmaktadır. Bir üçüncü kitab da Suriye muahedesinin akdinden itibaren Hatayın Suriyenin bir parçası sayılması gayesi uğrunda Sancakta tatbik edilen usulleri, sistema * tik işkenceleri ve bunlara dair gazeteler de intişar eden haberleri resimlerile bir • likte muhtevidir. Bu kitablar türkçe, fransızca, ingilizce ve arabca olarak ha zırlanmıştır. Çin asilerile hükumet kuvvetîeri çarpıştılar Avrupaya gidecek telgraf memurları IBaştarafı 1 inci sahifede'i Staj görmek ve tetkiklerde bulunmak üzere gönderilecek olanlar şunlardır: Istanbul Telefon Müdürlüğünden Mekki, İstanbul telgraf merkezinden Alâeddin, Ankara telgraf merkezinden Cemal ve Suad, Adana telgraf merke " zinden Şeref makinistlik stajı için Almanyada Simenz fabrikasma, İstanbul Telefon Müdürlüğünden Zekâi makinistlik stajı için Pariste Standard fabrikasma, müfettişlerden İsmail Hakkı ve müfettiş muavinlerinden Said idarî ve fennî staj i* çin Almanyaya, İstanbul Telefon Mü * dürlüğünden Muzaffer ve Semih Fransaya, İhsan Macaristana altışar ay çalışmak üzere gönderileceklerdir. Umum müdürlük şube müdür muavin» lerinden Nuri ve Eyüb Sabri de Fransa, Belçika ve Isviçrede altı ay tetkiklerde bulunacaklardır. Avrupaya tahsil için gönderilecek 5 talebeden ikisi Müdiriyeti Umumiyece tayin edilmiştir. Bunlar, fen müfettişlerinden Ekrem ve İlhamidir. Kendilcri memuriyetten istifa suretile Pariste posta, telefon ve telgraf mektebine tahsile gönderilmişlerdir. Diğer üçü için Maarif Vekâletinde imtihan açılacaktır. ; 1 ı Macar Kral Naibi Yugoslavyayı ziyaret edecek Londrada çıkan Morning Post gazetesine Belgraddan bildirildiğine göre Macar Kral Naibi Amiral Horty yakında av için Yugoslavyaya gidecektir. Bu ziyaret Budapeştenin siyasî mehafilinde tekzib edilmemekte ve Macaristanla İTugoslavya arasında yeni bir münase batm başlangıcı addedilmektedir. Esasen geçenlerde Amiral Horty, Romaya giderken Yugoslavya yolunu tercih etmişti. ttalyan gazeteleri M. Edeni muahaze ediyorlar Roma 20 (A.A.) Eden'in îspanya işlerine aid Avam Kamarasındaki beyanatı Italyan siyasî mehafilinde oldukça hayret uyandırmıştır. İngilterenin îs panyadaki dahilî harbe karşı nasıl bigâne kalabileceği anlaşılamıyor. Tribuna diyor ki: «İspanyada komünist müdahalesi feci bir hakikattir. Komünist bir Katalonya cumhuriyeti sulh içîn daimî tehlikedir. Avrupanm barut fıçısıdır. Binaenaleyh mutlak surette anlatılmalıdır ki Avrupanm hiç bir kısmı komünizm tarafından işgal olunamaz.» tehdid ediyor İhtilâiciler bir Sovyet gemisini ayet şartıle en geniş, en şüpnullü manasınyakarak batırdılar da dostluk ve yakınlık: İşte müstakbel Suriye hükumetine karşı siyasetimiz. Bu Moskova 20 (A.A.) Tas Ajansı sözlerimiz, ortalığı kaplıyan bulutlan a bildiriyor: şarak hakikî Suriye vatandaşlarınm kulaGazeteler aşağıdaki haberi neşretmekğına erisebilirse cok memnun oluruz. tedir: Bir Ispanyol asi kruvazörü Sov İsmail Müstak MAYAKON yet Komsomol vapurunu yakmış. ye ba Şanghay 20 (A.A.) Japonyanın Çin Büyük Elçisi Kavagoe Çin Harici ye Bakanı Çançung ile görüşmek üzere Nankin'e gitmiştir. Japon Domei Ajansınm bildirdiğine göre, Japon elçisi beyanatta bulunarak eğer Çin hükumeti komünistlerle Japonya aleyhinde teşriki mesaiyi kabul ederse Japonya buna bigâne kalamaz demiş tir. Resmî Japon menabiinde söylendiği ne nazaran böyle bir teşriki mesai Uzakşark sulhunu ihlâl edecek ve Japonyayı icab eden tedbirleri almağa mecbur kı lacaktır. Bursada bir futbol maçi Bursa (Hususî) Karacabey futbol takımile Bursa Doraspor takımı arasında Atatürk stadyomunda yapılan futbol maçı güzel olmuş, her iki taraf büyük gayret sarfettiği halde maç beraberlıkle neticelenmiştir. Maçı binlerce seyirci takib etmiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: