19 Mart 1937 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

19 Mart 1937 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

19 Mart 1937 CUMHURİYET SON TELEFON MABERLER TELGRAF vcTELSiZLE Ihtilâlci ordusunda Japon zabitleri de varmış Bir Balkan Ticaret OdaBalkan İktısad Konseyi açıldı General Franco kuvvetleri Madrid cephesinde dün 12 kilometro ilerlediler. Bitaraflık kontrol memurları Portekize hareket ettiler Salamanca 18 (A. A.) Franco karargâhının resmî bir tebliğine göre, nasyonalist kuvvetler cenub cephesinde yeni bir ileri harekette bulunarak düşmanm birçok mevzilerini ele geçirmişler ve 12 kilometro kadar ilerlemişlerdir. Hükumetçilere göre Madrid 18 (A.A.) Müdafaa meclisinin bir tebliğinde bılhassa şöyle denilmektedir: «Guadalajara cephesinde hükumetin topçu ve tayyare kuvvetleri, asilerin mevzilerini, bilhassa Brihuega mmtakasın daki mevzilerini müessir surette bombardıman etmişlerdir. Düşmanın 4 tayyaresile hükumetçilerin bir avcı tayyaresi düşmüştür. 15 Italyan askeri, kendi isteklerile hükumet saflanna iltihak etmişlerdir. Jarama mıntakasında neticesiz tüfek ateşi teatileri olmuştur. Madrid, Avila ve Bilbao cephelerinde topçu düellolan olmuştur. birçok Japon zabitleri, îspanyol asilerile birlikte harbetmektedirler. İHEM Harb, hayat ve edebiyat Peyami Safa Akmlarile, fetihlerile, kahramanlık ve zafer tecrübelerıle zengın ve meşhur bir milletin harb edebiyatı yoktur. Kendi mizden bahsediyorum. Köroğlu gibi halk şaırlerınin birkaç eseri, yahud «Arşa as şimdengeru tigi süreyya cevheri» tarzında bir milletin harb gıbi en cıddî ve ulvî sergüzeştlerini bile nükte söylemeğe ve mazmun düşürmeğe vesile telâkki eden Divan şairlerinin üç beş kasidesi, Namık Kemalin, Abdülhak Hâmidin, Nacinin, Fıkretin, Safanın, Akifin külliyatı içinde birkaç parçası, üstüne edebî bir çeşidın damgası vurulamıyacak kadar fakır bir harb dağarcığı vücude getirirler. Hele Türk romanı harbe hıç gırmemiştir. Hemen bütün romancılarımızın eserlerinde harbe aid parçalar bulunabilirse de, bunlar, yerınde ve doğrudan doğruya bir müşahedenin mahsulü değil, tasarlama ve yakıştırma sahneler oldukları için hayatm reel akislerile dolu, yaşanmış ve samimî bir harb edebiyatını temsil etmekten çok uzaktırlar. Arana tarana, müşahede mahsulü tek bir harb romanı bulunsa bile onun da muharririnin bir kadm olduğu hayretle görülür: «Ateşten Gömlek» muharriri Halide Edib. Gene hayetle görülür ki bütün gelip geçmiş Türk muharrirleri içinde, bir kadm fantezisi teâkki edilse bile, askerî üniforma giyerek hiç olmazsa müşahid sıfatile İstiklâl Harbine iştirak etmiş bir tek insan varsa bu kadındır. ondan bundan toplanmış, bir kahraman subayın hatıra defterlerinden aparılmış, yaşanmamış ve doğrudan doğruya müşahede edilmemiş olsun. Dubamel, Dor geles, Barbusse, Remarque ve daha böyle, harb taraftan veya aleyhtarı yüzlerce muharrir arasında cepheye gitmiyen bir tanesi yoktur ki ancak tüfek tutan bir elin kahramanlık edebiyatı yapmak için kalem tutmak hakkına sahib olabileceğini idrak etmesın. Bizde bugüne kadar yalnız harb ve edebiyat değil, bütün hayat ve edebiyat birbirinden ayn şeylerdi. Muharrir ya şamadığını yazmak hakkını kendisinde gören, bakışının zaviyesi yazı masasile duvar takvimi arasmda dönüp dolaşırken tasarhyabildiği vak'aları habire yazıp çizen, muvaffakiyet sandığı şey istiare ve teşbih bulmaktan ibaret kalan, tecrübesiz ve hahrasız bir hayal adamıydı. îşi gücü, hayatı ve realiteyi müşahede etmek de ğil, tembel ve boş zamanlarmı dolduran bir edebî istimna içinde hayal meyal tahmin etmekten başka birşey olmadı. Ancak inkılâbdan sonra edebiyatımızın miskin bir rornatizmadan çıkarak hayatla mes'ud bir buluşmıya doğru gittiğini görüyoruz. O zamana kadar bir harb edebiyatı mız olmadığı gibi Türk muhayyilesinin hayal ve mazmun yolundaki büyük muvaffakiyetleri inkâr edilmemek şartile nikunu bir sulh edebiyatımız da yoktu. Türk edebiyatı harbden de, sulhten de ayrı yaşadı; çünkü hayattan uzakta, bilmem, kahramanların kılıcını takmıya çaıştığı arşı âlânm hangi tabakasında idi. Toprağa ineli birkaç sene var. Onun için, yeni bir âlem içinde imiş gibi şaşkın görünüyor. EDEBIYAT NALINA MIH1NA Pabuçların hatırı için eçen gün, şehrin en fazla itina gören, kalabahk caddelerinden birinde tramvay bekliyodrum. Vayakaldırımınm üstünde bir zeytinyağı iişesi kırılmış; yağlar yerlere yayılmış; işe kınkları etrafa saçılmıştı. Tam orada, bir sokak süpürücüsü, eski mutantan ismile bir «tanzifatı fenniye amelesi» orada durmuş, karnını doyuruordu. Biraz sonra yemeği bitti; elindeki uzun saplı, küreğe benzer faraş ve sü pürge ile yerleri süpürmeğe başladı. Tramvay biletlerini süpürdü; portakal kabuklarmı süpürdü; gübreleri süpürdü; akat ne küçük zeytinyağı gölüne, ne de keskin şişe kırıklarına süpürgesini dokundurmadı bile.. Dikkat ettim, onların aranndaki küçük kâğıd parçalannı da itina ile süpürgesile faraşınm içine çekiyor, fakat şişe parçalanna dokunmamağa bil hassa dikkat ediyordu. Süpürme işi bittikten sonra, oradan uzaklaşırken: Arkadaş, dedim; bu şişe kırıklarını ben mi süpüreceğim? Sokak süpürücü bay, bana cevab vermeği lüzumsuz buldu. Hemşeri; bunlan neye süpürmüorsun? Yoksa arkadaşın mı gelip süpürecek? Bu sevimli Anadolu uşağının saf yüzü çülümsedi; sonra, tatlı bir Orta Anadolu ivesile bana cevab verdi: Onlar, kunduralarımı keser. Yalnız senin değil, hepimizin kunduralarını, hatta ayağını keser. Onun için süpürsene! Bir iki süpürge darbesile yağlan daha yi yaydı, şişe parçalannı da süpürdü, akat faraşma almadı; yayakaldmmmın senarına, yolun üstüne toplayıp bıraktı. Benimle alay ediyor, sandım. Yüzüne bakhm. Sakin ve ciddî idi. Arkadaş, bunlan niçin, kaldırmıyorsun? Ayağımı keser, dedim ya... Sonra, ayağınm niçin ve nasıl kesileceğini ben, kavrayışsız adama anlatmak ster gibi, faraşm içine süpürdüğü bileterin üstüne ayağile bastı, onlan yerleşirdi. Faraşm içine cam kırıklarını niçin süpürmek istemediğinin sebebini ancak o zaman anlıyabildim. Sen onlan küreğe al, sonra da böye ayağınla basmadan götür süprüntü sandığına dök. Kâğıdlar uçar. Sen yalnız kâğıd süpürücüsü mü sün? Bu cam kırıklan kâğıdlardan fenadır. Gelip geçenlerin kundurasını, ayağını keser. Sokak süpürücüsü, «ne söz anlamaz adamsın!» gibi yüzüme şöyle bir baktı; cevab vermeden, omuzlannı silkip çekildi gitti. Altı demir çivili süprüntücü pabuclarının hatırı için şişe kınklan, yolun kenarında kaldı. ları Ofisi kurulması da kararlaştı Atina 18 (Hususî) Bu sabah a çılacağı evvelce bildirilen Balkan An antı İktısad Konseyi öğleden sonra saat beşte açıldı. Dört Balkan Antantı dev letleri murahhas heyetleri içtimada ha zır bulunuyorlardı. Yunan Başvekili General Metaksas söylediği bir nutukla Balkan îktısad Konseyinin beşinci top antı devresinin açıldığını bildirdi ve ri yasete Yugoslavya başmurahhası geçe rek müzakere başladı. Bu celsede muhtelif meseleleri tetkik edecek encümenler seçildi. Konseyin müzakereleri bir hafta kadar sürecektir. * * * Portekize hareket eden kontrol memurları Londra 18 (A.A.) Ademi mü dahale müşahidliğini ifa edecek olan 74 îngiliz, Lisbonne'a gitmek üzere dün Southampton'dan vapura binmişlerdir. Müşahidler, İspanya Portekiz hu dudu boyunca seyahat edebilmek için beraberlerinde otomobil götürmektedirler. Avam Kamarasında bir sual Balkan Ticaret Odaları Ofisi Balkan Antantına dahil memleketler arasmda iktısadî münasebatın takviyesı için çok mühim bir hareket başlamıştır. Balkan îktısad Konseyinin Atinada topanması sırasında ortaya atılan bu mesele, Balkan Ticaret Odalarının müşterek hareketleri için bir Balkan Ticaret Odaan Ofisi kurulmasıdır. Balkan Antantı Ekonomi Konseyinin geçen defaki içtimaında bu mesele tetkik edılmiş ve teşebbüs işi Bükreş Ticaret Odasına bırakılmıştı. Bükreş Ticaret Odası, o zamandanberi meşgul olduğu bu işi Rumen hükumeti vasıtasile alâkadar Balkan hükumetlerine bildirmiştir. İktı sad Vekâletimizin de tasvib ettiği Bal kan Ticaret Odaları Ofisi kurulması fikri bugün kuvveden fiile çıkmaktadır. Balkan Ticaret Odaları Ofisinin, Balkan Antantına dahil memleketlerde şubeeri bulunacaktır. Türkiye şubesi îstan >ulda kurulacağı için keyfiyetten îstan bul Ticaret Odası haberdar edilmiştir. Oda, bu işin tatbik şekillerini tetkik et mektedir. Londra 18 (A.A.) Avam ka marasında îspanyol sularına gidecek îngiliz vapurlarını bir takım kayidlere tâbi tutan kanunun ikinci kıraati münasebetile Cranbornc bir suale verdiği cevabda demiştir ki: « Franco'nun kiralıyacağı vapurlar muvakkaten îspanyol olacaklanndan kontrol plânı bunlar hakkında tatbik e dilmiyecektir. Maamafih bu mühim nokIspanyada Japon zabitleri ta hakkında bir anlaşma elde edilip e Londra 18 (A.A.) Manchester dilmiyeceği meselesi büyük bir itina ile Guardian'ın diplomasi muhabirinc göre, tetkik olunmaktadjr.» <•NlllllllllllllllllllllllinHlllllllllllllllllllllinillUIUIIIiiilimiii.il, Polonya Hariciye Filistin Yahudileri Nazırı değişîyormuş korku içinde... Sovyetler Beck'in teb Kudüste patlıyan bir dilini memnuniyetle bomba 16 kişiyi yaraladı karşıhyorlar Örfî idare ilân edildi Varşova 18 (A. A.) îngiltere Kralı Altmcı George'un tac giyme merasiminde Lehistan Cumhuriyetini Beck temsil edecek ve kendisine Contre Amiral Uhrug ile Reisicumhurım oğlu orta elçi payelilerinden Michel Mosicki refakat eyliyecektir. Moikova 18 (A.A.) îzvestiya gazetesi, yazıyor: «Polonya Hariciye Nazın Beck'in istifa edeceği ve yerine de Polonyanın Berlin büyük elçisi Lipski'nin tayin olunacağı hakkında gazetelerde bir takım şayialar dolaşmağa başla mıştır. Eğer bu haberler hakikate tevafuk ediyorsa, bundan şu netice çıkar ki, ismi sulh davasile ve Fransız Polonya ittifakmdan doğan taahhüdlerle tezadın bir remzi haline gelen Beck'i artık haricî siyasetin başında tutmağa imkân kal mamıştır. Bec'kin yerine Lipski'nin geleceği haberleri de teeyyüd ederse bu da şu dcmektir ki, mevzuu bahsolan şey Polon yanın dış siyasetini düzeltmek değil, fa kat münhasıran yaftayı değiştirmekten ibarettir. Çün^ü Lipski bugün Polonya ile Almanya arasmda mevcud hususî münasebatın tesis ve takviyesinde, Bec kin başlıca mesai arkadaşlanndan olmuş tur. Beck ne ise Lipski de odur, denebilir.» Kudüs 18 (A.A.) Filistinde vaziyet, daimî surette vahamet peyda et mektedir. Dün akşam tethişçiler, şehrin merkezinde bir dörtyol ağzmda bir bomba atmışlar ve birisi zabıta memuru olmak üzere 16 kişi yaralamışlardır. Kudüs halkınm bütün mehafiline mensub Yahudilerin fevkalâde meclisi, rk ve cemiyet farkı gözetmeksizin, dün akşam bir toplantı için davette bulun muştur. Sebebi, vaziyetin vahametidir. Meclis, Yahudilerin duymakta oldukIarı infiali ifade etmiş ve iğtişaşlara karşı mücadele için bütün Yahudi kuvvetlerini bir araya getirmeğe karar vermiştir. Hebron'da Arab müfritleri, telefon hatlarını keserek bu mıntaka ile payitaht arasındaki münakalâtı inkıtaa uğratmış Iardır. Mülhak bütçeler Hükumet, mülhak bütçeleri Meclise verdi Ankara 18 (Telefonla) Hüku met, mülhak bütçeleri de Meclise ver miş bulunuyor. Bütçeleri bildiriyorum: Hudud ve Sahiller Sıhhat müdürlüğü varidah geçen seneye nazaran 304 bin lira fazlasile 986,300 lira, masrafı 485,919 lira, Tahlisiye Umum Müdürlüğü geçen yıldan 26 bin lira fazlasile varidah 365,000 lira, masrafı 386,913 lira, Vakıflar Umum Müdürlüğü 346 bin 300 lira fazlasile varidatı 2,733,600 lira, masrafı 2,733,131 lira, înhisarlar bütçesi 1,372,000 lira fazlasile varidatı 45,1 12,500, masrafı 7,649,960 lira. Ankara Şehri îmar müdürlüğü varidatla masrafı mütevazin olarak 155,437 lira, Posta ve Telgraf bütçesi varidatı ge çen seneye nazaran 1,415,000 lira fazlasile 7,789,240 liradır. Masrafı ayni miktardadır. Devlet Demiryollan geçen seneye nazaran varidatı 3,5 milyon lira fazlasile 26,920,000 liradır. Masrafı ve varidah mütevazindir. Yeni orman kanununa göre mülhak bütçe ile idare olunacak Orman Umum müdürlüğü bütçesi de bugünlerde Meclise verilecektir. Orman Umum Müdürlüğü bütçesine yeni teşkil olunacak or man muhafaza kumandanlığı için tahsisat konulmaktadır. Devlet Hava Yollan işletme idaresi bütçesi de bugünlerde Meclise verilecektir. Mısırda da talebe ile zabıta çarptştı Kahire 18 (A.A.) Nilin ilerisin de Universite mahallesi olan Cize'de talebe ile zabıta arasmda bu sabah bir çarpışma olmuştur. Zabıta memurlan, silâh istimal et mişlerdir. Birçok talebe yaralanmıştır. Cize zabrtası, Kahireden elde bulunan polis memurlannın kâffesinin gönderilmesini istemiştir. Kahire 18 (A.A.) Cizede nümayişler yapıldığı sırada Kahirede diğer bir takım talebe grupları sokaklarda dolaşmışlar ve Ravzatülyusuf gazetesi idarehanesine hücum etmişlerdir. Bugünkü hâdiseler esnasında üç zabıta memuru hafifçe yaralanmış, 9 talebe de, ikisinin yarası ağır olmai üzere mecruh düşmüştür. Izmirde bir balıkhane yapılacak tzmir 18 (Hususî muhabirimizden) Deniz mahsulleri müdürü Mazlum buraya geldi. Alsancakta Yenilimanda 150 bin lira sarfile balıkhane inşa edilecek, dalyanlar temizlenecektir. Suriyede kalp Türk parası Londra 18 (Hususî) Filistinde yapılıyor yeniden karışıklıklar çıktığından bu ge tzmir 18 (Hususî muhabirimizden) ceden itibaren Kudüste idarei örfiye ilân Ankara 18 (Telefonla) Yeni güTurgudlu belediye reisi Cevdet, akşam edilmiştir. Dün üç defa bomba atılmış müş paralarımızm Suriyede kalplarınm evine giderken biri önüne çıkarak kendi 25 kişi yaralanmış, 4 kişi ölmüştür. yapılarak piyasamıza sürülmek istendiği sine bir kâğıd vermiş, cevdet bunu okurBursa Osmanlı Bankasını haber alındığından bu hususta daimî ken taarruza uğramış, demirle başından kontrol yapılması alâkadarlara bildiril soyanların muhakemesi ağır surette yaralanmıştır. MütecavizlerBursa 18 (Telefonla) Bursa Os di. de. .kisi yakalanmış, biri kaçmıştır. Hâ manlı Bankasını soyanlann muhakedisenin sebebi eski bir düşmanlıktır. mesine bugün de devam edildi. Soygun Muğlada kuraklık tehlikesi esnasında Bankamn muhasebecisi olup elyevm Beyoğlu şubesi memurlanndan Muğla 18 (A.A.) Bu yıl yağan bulunan Afif şahid olarak dinlendi. A yağmurlar geçen yıla göre dörtte bir az fif, suçluları yüzde 80 nisbetinde teşh.ıs dır. llin bir yıllık yağmur ihtiyacı orta ettiğini söyledi. Suçlular, şahidin hatır için bunlan lama olarak bin iki yüz milimetredir. söylediğini bildirerek itirazda bulundu Mevshn yağmurları yağmazsa kuraklık lar. Muhakeme 30 marta talik edildi. olması muhtemeldir. .Turgudlu belediye reisi bir taarruza uğradı Kudüste örfî idare Çanakkale taarruzu gibi lstanbulu doğrudan doğruya tehdid etmiş bir yaman tehlikenin ve Büyük Harb mağlubları arasmda Türklere galib bir millet payesi verdirmesi lâzım gelen şerefli mukavemetin akisleri edebiyatta aranırsa, Akifin meşhur menzumesile cepheye misafir olarak misafir! davet edilen muharrirerin dürbünle aldıklan birkaç sathî intıbadan başka hiçbir yazıya tesadüf edilmez. Türk edebiyatında, yaşanmış ve [Ba$tarafı 1 inci sahlfedei duyulmuş bir tecrübenin samimî akislerile man yapmak yolunu tutmakta bulundukne bir Plevne, ne bir Çanakkale, ne de ları buraya gelen haberlerden anlaşılı bir Sakarya vardır. yor. Karhamanlığını masa başında yaz Halkın şapkalarım ytrtamaymca maktan ziyade cephede yaşıyan bir milHaleb 18 (Hususî) Suriye jandarlete aid olmak şerefi, edebiyatımızı bu malan Cerablus civannda Hacıveli kö büyük ayıbdan kurtaramaz. Çünkü cep yüne giderek şapka giymiş olan Türkmen hede kursunu yiyen Türk muharriri de aşiretinin şapkalarım yırtmak istemişler ğil, Türk köylüsüdür. Türk muharriri dir. Jandarmaların tehdid ve tecavüzleri «cephede öldüğüm için kalemi elime a halkın içten gelen bu arzusunu yenemelamadım.» tarzında bir ispirtizme masası miştir. Jandarmalar halkın koyunlannı aağzile hiçbir şerefli mazeretten bahsede ıp götürmüşlerdir. mez. Humus 18 (Hususî) Türkmen a«Niçin bir harb edebiyatımız yoktur?» şiretinin baştan aşağı şapka giymiş olması sualinin cevabı, ensede çıkan bir şirpen mahallî hükumet memurlarını fena halde çe yarası kadar açıktır, gözönündedir: kızdırmıştır. Aşiretin oturduğu mıntakamn Çünkü Türk edebiyatçısı cepheye gitme nahiye müdürü ve jandarma kumandanı miştir; gittiği zaman da Çanakkaleyi Türkmen aşiret reisinin ve ileri gelenlerTürk muharrirlerinin ziyareti vak'ası gi den 1 7 kişinin ellerine kelepçeler vurmuş bi mühürlü balmumile davet edilerek, ve bu kelepçeli kafileyi her türlü tazyikpehpehlerle, maşallahlarla, çikolatalar ler yaparak Halebe sevketmiştir. Aşiret reisine dayak ta atılmıştır. Bütün bu tazve kadayıflarla, ağzına maması ve cebine yiklere rağmen Türkmen aşiret reisi, nabahşişi konarak bin nazla gitmiş, vatanhiye müdürü ve jandarma kumandanına dasının parçalanışmı bir tiyatro sahnesine demiştir ki: bakar gibi uzaklardaki çadırınm loca « Erkeklerimiz kalmasa da kadınsından dürbünle seyretmiştir. Gözleri, lanmız şapka giyecektir. Mensub oldu içine hiç beklemediği bir anda bir mermi ğumuz milletin serpuşunu giymekten kimsaplanması heyecanile açılmıyan, tepesise bizi menedemez; çünkü biz Türküz!» nin üstünde patlıyan şerapnelin altmda « insan şuurunun geçirdiği korkunc anın, insan iradesinin yaptığı ulvî hamlenin milyonda birile kalbi çarpmıyan, bir bombardımanın veya bir süngü hücumunun [Baştarafı 1 inci sahifese] dehşetini şimdi benim yaptığım gibiyalnız beyaz kâğıd üzerinde tasarlamak nun ayında ihracatımız; 1935 te 9 milve gevelemekle kalan Türk muharriri, yon 210,000, ithalâtımız 6,358,219 limilletinin kahramanlık tarihi önünde ağzı ra, 1936 nm sonkânun ayında ihracatı tapyoka ve süt kokan bir mahallebi ço mız 9,125,000, ithalâtımız 6,421,794 licuğudur; Akifin sevdiğimiz Çanakkalesi ra iken 1937 senesinin sonkânun ayında 15,284,000, ithalâtımız de içinde olduğu halde bütün harb yazı ihracatımız 5,902,000 liradır. Bu vaziyet 1935 in ları da mahallebi edebiyatmdan başka ilk ayında 2,851,000 küsur lira, 1936 birsey değildir. nm ilk ayında 2,703,306 lira olan fazla Sayısını unuttum: Fransanın Büyük Iığın bu sene 9,982,000 liraya çıktığmı Harbde ölen edebiyatçılan ve muharrir göstermektedir. leri yüzlercedir; yaralanan, sakatlanan, fakat sağ kalanlar da büyük bir cemiyet Yabancı elçiliklere verilecek arsa teskil edecek kadar çokturlar. Bu cemiyet hâlâ vardır. Azası harbe girmiş muAnkara 18 (Telefonla) Yabancı harrirlerdir. Avrupada bir tek harb ro elçilik ve konsolosluklara bina yapmak manı göremezsiniz ki bizde olduğu gi üzere parasız arsa verilmesine mezımiyet bi tahmin ve tahayyül mahsulü, ezbere, veren bir kanun lâyihası hazırlanmakta devşirme, içindeki sahneler ve menkıbeler dir. Hataydaki müstemlekeciler kızıl softa kesildiler 1 Ihracatımız bu sene çok arttı Feci bir kaza Bir tren makasçısının iki ayağı birden kesildi Evvelki akşam Harbiyede v u k u bulan feci tramvay kazasınm efkân u mumiyede husule getirdiği teessür daha geçmeden dün sa bah ta Sirkecide bir kaza olmuş, bir makasçının ayaklan tren altmda kalarak kesilmiştir. «^ ^ ^ ^ * Makasçı Mustafa Yy An istasyonlart PARİS BORSASI Muğla 18 (A.A.) Bu yıl içinde biri Muğla, biri Marmariste olmak üzere birer an istasyonu açılacaktır. Bu suretle İl bal mıntakalannda fazla bal istihsaline Te fennî kovanların tamimine çalışılacak tır. Paris 18 (Hususî) Paris borsasınm bugünkü kapanış fiatları şunlardır: Londra 106,44. Nevyork 21.78 1/2, Ber lin 878, Brüksel 366,87 1/2, Madrid Amsterdam 1191.25, Roma 114,65, Lizbon 96,75, Cenevre 496,12 1/2, bakır 77 1/2 79 1/2, kalay 315, altın 142,04, gümü§ 20 7/8. Hâdise şöyle cereyan etmiştir: Sirkeci gannın rıhtım tarafındaki marşandiz katarlannın durduğu yerde yatıp kalkan Bursalı 30 yaşlarında makasçı îsmail oğlu Mustafa, dün sabah erkenden kalkmış ve makaslan temizlemeğe başlamıştır. Mustafa, bir makasm başında temiz likle meşgul bulunurken hatta manevra yapan lokomotifin çektiği vagonlann geldiğini hissetmemiştir. Bu yüzden ani o larak çarpan vagon Mustafayı yere yuvarlamış, bu arada zavallınm iki ayağı tekerlekler altına gitmiştir. Makasçının sağ ayağını tekerlekler tamamen kesmiş, sol ayağı da ezilmiştir. Vak'a derhal polise haber verilmiş, yarah cankurtaran otomobilile Cerrahpaşa hastanesine kaldırılmış ve ameliyat yapılmıştır. Müddelumumilik kaza hakkında tahkikat yapmaktadır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: