7 Eylül 1937 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

7 Eylül 1937 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURlYET 7 Eylul 1937 Osmanlı Rasputini a a f Şehir ve Memleket Haberleri J Yunan arazisinden geçen demiryolu Müzakefeler neticelendi ve itilâfname imzalanarak Ankarava gönderildi Uzun bir müddettenberi Türk ve Yunan murahhaslan arasmda şehrimizde müzakereleri devam etmekte olan Türk ve Yunan arazilerinden geçen Avrupa demiryolu kısımlan hakkındaki anlaşma nihayet imzalanmış ve anlaşma metni tasdik edilmek üzere Nafıa Vekâletinc gönderilmiştir. Yunan murahhası îstanapulos da anlaşmanın diğer suretini alarak Atinaya hareket etmiştir. Yeni anlaşma, Lozan ahidnamesine merbut olarak Yunanistanın Pityan (Kuleliburgaz) istasyonundan başlayıp 33 kilometro devam eden ve sonra 7 kilometro Türk toprağından geçerek, tekrar Yunan arazisinde 30 kilometro giden ve Bulgaristamn Sivilingrad (Cesri Mustafa Paşa) istasyonunda biten hat parçasına aid nizamname hükümlerini değiştirmektedir. Anlaşmanın yeni hükümlerine göre Yunan ve Türk topraklarında vukua gelecek hâdiselerde oranm polisi ve adliyesi mahallî kanunlann hükümlerine göre vazıyed edecek, fakat iki taraf mümessilleri müsterek tahkikat yaparak rapor vereceklerdir. Hükumetimiz Turk mümessilliğine Fe^mivi tavin etmiştir. Siyasî icmal Almanya İtalya vrupa ve dünya sulhunu tehdid eden meseleler üzerinde büyük ve mühim devletlerin dış poli tikalarından mes'ul olan adamlann bir arada görüşmelerine fırsat verecek olan Mületler Cemiyeti meclislerinin alelâde içtimalan için hazırlanıldığı ve General Franco hükumetinin muhariblik sıfah tanınmamış olması yüzünden bütün Akdenizde seyrüseferin emniyeti tehlikede kalması dolayısile buna karşı münhasıran bu denizde sahili bulunan devletler arasmda bir konferans tertib edilmesine çalışıldığı bu sırada Mussolini'nin Almanyaya gideceği resmen ilân edilmesi bütün dünyanm dikkatini celbetti. Çünkü Avrupa sulhunun Almanyanın iş birliği temin edümedikçe muhafaza edilemiyeceği gibi Akdenizde dahi sulh ve emniyetin muhafazası ancak Italyanın işrirak ve rızasile kabil olacağından Hitler'le Mussolini'nin bizzat görüşerek ve recekleri kararlara Cenevre'deki görüş melerin ve Akdeniz konferansındaki mü« zakerelerin muvaffakiyetle neticelenme leri bağlı bulunuyor. Her şeyden evvel surası kayda şa • yandır ki bugün İtalya ile Almanya arasında tam bir fikir, iş ve duygu birliği vardır. Versay sulh muahedesi Umumî Harbde biri galibler ve diğeri mağlub » lar safında bulunmus olmalarına rağ men Almanya ile İtalya arasmda müş terek Ktırab ve ihtiyaclan doğurmus olduğundan ilk günden birbirine karsı tcveccüh ve muhabbet göstermişlerdi. Versay muahedesi dinamik ve mümküncü bir ırka mensub 67 milyon Almanı bütün müstemlekelerinden ve burada ya • tırdığı 60 milyon alhn mark sermayeden, Avrtıpadaki topraklannın zengin parça lanndan, silâhmdan, tamirat namı altında alman paralar ve eşya ile bütün sermayesinden ve ticaret filosuna kadar »ervetinin büyük bir kısmından mahrum etmişti. İtalya dahi lngiltere ile Fransa tara rında harbederek canca ve malca azim zayiata uğradığı halde Versay sulh masasında eli böğründe bırakılmıs ve um « duğu yerlerden ve paralardan mahrum edılmiş ve büyük devlet mevki ve sıfatı dahi denizlerde Ingilterenin ve karada Fransanm, kurduğu hegemonyalann karşısında pek sönük kabnıştı. Işte Alman , milletinin nevmidisi ve Italyan milletinin inkisan aksülharekesi olarak bugünkü faşist ve millî sosyalist rejimleri îtalyada ve Almanyada hâkim olup her iki büyük millet bilâkayd ve şart M. Mussolini ile M. Hitler'in bayraklan altında müttefikan toplanıp yekvücud olmuşlardır. Îtalyada faşistlik pek çabuk yerleçmijtir. Amanyada millî sosyalistlik ise uzun mücadeleden sonra vaziyete hâkim olmuştur. Ve hâkim olur olmaz zaten birbirinin yakm kardeşi bulunan iki rejim Avrupa ve dünya politikasmda iş birliği yapmak lüzumunu hissetmişlerdi. Bunun bir tezahürii olarak 1934 mayısında M. Hitler Venediğ'e gelip M. Mussolini ile görüjmüştü. Lâkin bu görüşmeden sonra Al • manya ile İtalya arasmda ciddî bir ayrılık peyda oldu. Çünkü bu iki büyük devletten her biri orta Avrupada yalnız başma ve rakibsiz at oynatmak istemişti. Lâkin Habes harbi ve bunun doğurduğu büyük gerginlik Italyayı orta Avrupayı Almanyaya pejkeş çekerek kendisinin siyasî ve askeri siklet merkezini Akdenize nakletmeğe icbar eylediğinden aruk iki büyük devleti birbirinden ayuacak ortada bir sebeb kalmamıştır. Almanya gittikçe orta Avrupada ve İtalya da Akdenizde büyük teşebbüslere gıriştiklerinden birbirine muzaheret et • mek ihtiyacı duymuşlar ve bugünkü Alman Italyan cephe birliği meydana gelmiştir. Her iki büyük devlet bütün Av • rupa politikasını etrafında dönmesi için Berlin Roma mihverini kunnusjardır. Mussolini Italyanın politikasını Paler • mo'da söylediği son nutkunda izah ederken herhangi devletb Berlini ihmal ederek Roma ile anlaşmasma imkân olmadıgmı ehemmiyetle kaydetmişti. Bunu teyid için Mussolini yakında Almanyaya gi • decektir. Teessüf ederiz Şu inanılmaz hâdiseye lutfen inanınız: Izmire giden Başvekili mizin Beynelmilel Fuarı gezeceği sarada orada bulunmak istiyen gazeteciler gene bu ziyaret esnasmda orada bulunan Polis müdürü tarafmdan serginin kapısından koğulmuşlar.. Sebeb? Şimdilik yok. Yahud sebeb olarak sadece şu her zamanki basit ve malum bahane ileri sürülüyor: Başvekilin ziyareti sırasında fuarda izdiham olmamasmı temin. Bu «izdihama mâni olmak> meselesi memleketimizde ötedenberi yanlıs. anlasılan ve binaenaievh yanlış tatbik olunan bir keyfiyettir Î7dihama mâni olmak icin evvelâ izdihama kimlerin sebeb olduŞunu bilmek lâzımdır. Kabataslak bir tarif yanmamız icab ederse î^rnir Polis müdürüne su kücük «izdiham» dersini verebiliriz: îzdiham bir hâdisede issiz gücsüz kimselerden mürekkeb bir kala balıshn toplanmasından doSar: ve polisin vazifpsi hu kalabalığı da Şıtmaktan ibarettir. Gazetecilere eelinee tzmîr Po lis müdürüne sunu da haber ve relim ki pazeteei bütün Türkive nin alâkadar olduğu bir meselevi kaleminden takîb edecpSi kimse dir ve bu itibarla meselâ tzmir fuarındfVi vazifesi hiç dppilse biz zat Polis müdürf'nünkü kadar ehemmivetlidir. tzmir fuarına Basvekilimizi takib icin giden gazetecilerin mevzuu bahsolan kendi sahıslan dpSiifi'r. temsil ettikleri gazetelerdir. Ve bu gazeteler bütün Türkive halkı demektir. Bu intidaî hakikatVr gözönünde ru tulursa o gün îzmirde, maivetine aldıJh momurlara gazetecileri işaret ed^rek: Susturunuz bunlan. Atınız bunları dısarıva. Gibi sözlerle Uizunrmr ve haksız vere böbürlenen tzmir Polis müdürü Bav gazetecilerin şahsında Ba«;vekilini sergide görmekten bütün Tnrkiveyi menetmek iste mî<îtir. Bütün mağrur tavırlanna ra&men kendisînin buna ne hakkı ne de zaten salâhiveti olmadığı ararık bir hak'Vattir. Gazeteciler başta Büyük Şefi . miz Atatürk olduğu halde bütün | devlet adamlanmızdan daitoa müjrtefit bir nezaket görüvorlar. Onlann malumatlan olduğu zaman hicbir verde en ufak müslrülâta bile u&ramıs değildirler. Vaziyet böyleyken olur olmaz memurla rın acemi telâslan cidden hayre timizi ve nihayet biraz da lsyanımızı mucib oluyor. tzmir Polis müdürüne teessüf Trakya bahçeleri zarar ediyor Istanbulda sebze bahçelerinin sayısı beş yüzden uç yuze duştu Bundan bir müddet evvel, Trakya Başmüfettişliği Dahiliye Vekâletine Istanbulda sebze ve meyva hali ücretleri nin çok yüksek olmasmdan dolayı Trakya bahçivanlannın ve meyvalık sahiblermin çok zarar gördüğünü bildirmişti. Dahiliye Vekâletinin, îktısad Vekâle tine bildirdiği bu mühim mesele üzerindc Türkofis tetkikat yapmış, bu arada İ5tanbul bahçivanlığmm da gördüğü zararlar gözönüne alınmıştır. Vaktile Istanbul ve civann<U bej yüzden fazla sebze bahçesi varken şimdi bunlann miktan üç yüze düjmüştür. Bundan, hal ücretlerinin yüksekliği kadar, şimendiferin şark ve cenub vilâyetlerine varmasından sonra oralarda îstanbuldan çok evvel yetişen meyvalann turfanda olarak Istanbula gelmesinin başhca âmil olduğu anlaşılmaktadır. Tarihî tefrika : 17 Yazan : M. Turhan Tan Padişahta vahşî bir titizlik! Herif, kadınları öpemediği için ısırıyor, okşıyamadığı için hırpaliyordu Cincinin Nurülkamer dediği konuk galiba naz sever bir mahluk kniş kı üç be§ dakika konuşmadı, Molla Hüseyni bütün mehabetine rağmen ayakta tuttu. Bu tessizliğin de oyunu süsliycn unsurlar cümlesinden olduğunu bilmiyen H a a Mehmedle kılavuzu, kü^ük dillerini yutmak derecelerrade korkulu bir lelâş geçirirlerken Cincinin ağzı birden açıldı: Evet, sultarum, dedi, sizden büyük bir myazun var. Demek Nurulkamer lutfcn konuşmujtu. Fakat yüzü nası] görünmüyorsa sesi <le duyulmuyordu. Yalnız Cincinin söz leıiaden onun ne dediği biraz anlaşıldı • gından H a a Mehmed bütün idrakini şafca kaldırar&k muhaycreyi dinkmeğe koyulmujtu. Molla Hüseyin, dinüyor gîbi davıa »lyor vc biı temeona ç&kıp cevab veri • yordu: Hacı Mehmed, gafilin biridir, ca • r, kuauruna kalmayın. lâgar bir durumdaydı. Şen şen kişniyemiyordu, sık sık şahlanamryordu. Iştihasız bir midenin ıstırab veren boşluğunu seze seze gamh günler yaşıyordu. Ona vahşi bir titizlik de gelmişti. Çabuk kmyor ve her kızışta önüne gelen leri kasıp kavuruyordu. Kadınlar, evvelki okşanmalar yerine hakaret görüyor Iardı, dayak yiyorlardı. Herif öpemediği için ısınyordu, ekşıyamadığı için hır pahyordu. Odasma gene eskisi gibi ha layıklann biri girip biri çıkıyordu. Bu ziyaretler evvelce neş'eli bir iştiyakla yapılır ve bahtiyar hatıralarla nihayet bulurdu. Şimdi hasta delinin yamna titreye titreye giriyorlar ve oradan bere içinde ağlıya ağlıya aynlıyorlardı. Onun kadmlardan kâm alamaması yüzünden saray ve Kubbealtı matem içindeydi. Yemekten kaçmması, uyuya maması, iç sıkıntısından kurtulamaması, boyuna ohlayıp puhlaması, hırçınlaşma sı ise bu matemi katmerleştiriyordu. Kösem Sultan hocalardan ümidini kesdikçe Hay hay sultanım, ne emrederse hekimbaşımn hazakatine bel bağhyor ve bu hazakatin aczini anlayınca gene 5u iiz yapar. dedeye, bu divaneye baş vuruyordu. Lâ Basüstüne tultaoım. Kumkapıda kin vaziyet değişmiyordu, hastayı iyiles\â çoplüge yedi çeşmeden birer maşrapa tirmek mümkün ohnuyordu. sa ahp yedi güa *laca karanhkt» döksün. Ibrahim hafakanlardan aman buldukça bizzat şifa aramağa girişirdi, ata binip Eşleri öbnüs, îki siyah güverdn bu tekke tekke, hoca hoca dolasırdı. He Iup bir kafese koysun, dişisini yumurt • kimbasryi ise her zaman sıkıştırmaktan latsm. geri kalmazdı. Bir gün onu gene karşısma dikmişti, azarlıyordu. Mesleğinde Ayasofy» hamamındaki gobek la devrine göre îhteas sahibi olan Hammal şında yedi çarşamba giin doğmadan üçer oğlu Mehmed Efendi bu delice tekdir lerden sinirlendi: dakika göbek atsın. Ve yere diz çökup kollannı boş, posta Padişahnn, dedi, çok yiyen çat uzatıp yalvardı: lar. Siz Tannya şükredin ki sadece mi Fakat siz de keTem buyunın, derdi de bozukluğuna uğradmız. Bu durumda mendin parasmı geri verin. acele ebnek manasızdır. Biraz perhiz eHacı Mehmedin yorgun gözlerinde din, oburluk hevesinden vazgeçin, kan îki yüz yıldız doğup sondü, altınlanıun lanıp eanlanmak yollannı arayın, üç bes ışığı yüreğine yayıldı, kulaklan dikildi. ay sonra gene zevke dalarsımz, istediğiOlanca idrakile Nurulkamer hazretleri niz gibi eğlenirsiniz. nin cevabım dinlemeğe hazırlanmışn. Kendini milyonla albn içine gömülüp Bu cevab gene Cmci Hocanm sözle açlıktan ölmeğe mahkum edilmiş bir ariuden anlaşıldı. Düzenci molla, eğilip dam vaziyetinde gören Hünkânn mütkalkarak ve boyuna temenna çakarak hiş bir sinir buhranına tutulması gecik mdhterem cinnin emirlerini dinliyordu, medi, pençesi Hekimbaşımn boynuna bir takım yalvanslarla da o emirlerin dolanarak ağzmda bir sürü küfür belirmüsbet bir netice vadetmesini temine ça di ve sonra işi bir derece daha azdırarak hsryordu. Nihayet oyundan kendisi de zavalh Hammalzadeyi tekmelemege başyoruldu, boş posru bir daha selâmlıya ladı. Deli hasta bir yandan çifte savururak yüzünii H a a Mehmede çevirdi: yor, bir yandan da bangır bangır bağın Senin paralann, dedi, kmnızı at yordu: lastan bir kese içindeymis. Nurülkamer Ben Padişah değil miyim? Benim hazretleri iki yüz albn için benim hatın karsunda ağız açmak, bana öğüd ver m lurmak istemediler, keseni ve bahr mek ne haddin?.. Altımda tahtım, bamuhürünü geri venneği vadettiler. Saraysımda tacım olsun da hasta yaşıyayım, lanna döner dönmez cüce Basiretle ke kızlara uzaktan bakayım, yatakta yalnız seyi bana yollryacaklar. Sen cinJer sul tanı hazretlerinin emirlerini duydım, on yatayım, öyle mi?.. Bak teresin yediği lan yerine getirmeğe hazırian, yann da halta, bak mel'unun bulduğu ilâca!.. Oğluna yeniden nöbet geldiğini haber buraya gelip keseni al. alarak başörtüsüz odaya koşan Kösem H a a Mehmed sevincinden delireyazSultan, biçare Hekimbaşıyı çiftelenmekdı, şuursuz bir hamle ile ileri atıldı, boş ten güclükle kurtardı: postun önünde diz çöktü. Savul be adam, dedi, aslanımı ce Nurülkamer misin, dedi, ne«in, lâllandırma. Bilgin de, bilgicliğin de yelutfet mübarek ayağmı olsun göster, Şurin dibine geçsin. Artık buraya gelme. pır şapır öpeyim. Fakat Ibrahim, ilâc yerine öğüd veCinci Hoca onu omuzlanndan tutup ren hekimi bırakmak istemiyordu, anasıçekli, silleler gibi sert bir sesle üıtar etti: îyi saatte olsunlara ancak biz hi nın kollarından kurtulmağa savaşarak tab ederiz ve biz cevab alınz. Onlara boyuna haykırıyordu: Beni halime koy anne, su mürdar söz söylemek sizlerin haddi değildir. Bir herifi tepeliyeyim. Kaç gündür beni kayerin çarpılmamak için tiz tövbe et, istiğdından yana öksüz koydu, cennetimi cefar et ve... sus! henneme çevirtti. Sonra boş posta dönüp yalvardı: Kösem, şu dereden, bu dereden su Cahildir, suçunu bağısja sulta getirerek oğlunu biraz yatıştırdı, Hamnım!.. Şimdi srra muhterem konuğun teşyi e malzadenin Büyükadaya sürgün edilmedilrnesine gelmişti ve Molla Hüseyin ge sine emir vermek suretile hayatmı kur • ne ödağacı yakarak, biber ve tarçın sa tardı, yerine Isâ adlı birini Hekimbaşı çarak misafirini temennalar çaka çaka yaptırtarak oğlunu onun hazakatine teskapıya kadar götürüyordu. Hacı Meh lim etti ( l ) . (Arkast var) med bu rasime sırasında dayanamadı, kı(1) «Sonsuz ifratlar yüzünden bütün lavuzuna sokulup fısıldadı: Cinci Hoca gerçek mi söyler, der bünyesi müteessir oldu, zâfa uğradı, derin bir hüzne kapıldı, çeşid çeşid ıstırablar sin, kesemi yann bana verecek mi? çekmeğe basladı. Bu vaziyette reyine mü Hiç şüphe etme. O, dediğini ya racaat olunan Hekimbaşı Hammalzade Mehmed Efendi, kendisine itidalden ve ispar. tirahatten başka bir ilâc tavsiye etmediği Ya biz ona ne vereceğiz? cihetle nazardan düştü. Büyükadaya sürülBu sualin cevabını bizzat Molla Hü dü Yeri süphe yok ki nabzına göre şerbet venneği daha iyi bilen İsa Efendiye seyin verdi: Hammer49 uncu kitab Biz akçe düşkünü değiliz, hayır verildi.> için çalışırız! Paran senin olsun arka das!.. Dışarıya pek çok deri • * • SEHİR ÎSLERİ Sokaklar asfalt oluyor Şehir içindeki caddelerden bir kıs mının asfalt olarak yaptınlmasına karar verilmiştir. Bunun icin evvelS îş Bankası önündeki meydan nümune olmak üzere asfalt yaptırılacaktır Buradan iyi netice ahndığı takdirde daha bir kısım caddeler de aynl şekilde yaptınlacaktır. MÜTEFERRİK Evvelki gün 1500 muhacir daha geldi Romanya ve Bulgaristandan muhacir nakliyatı devam etmektedir. Bu mev sim içinde ana vurda gelen ırktaslan mızın yekunu 5000 1 bulmustur. Evvelki gün Hisar vapurile Kostenceden 1500 muhaeir daha gelmiştir. Romanva ve Bulgaristan muhaeîrlerinden bir kısmı Tuzla tarafmda iskân edilmektedirler. Burada, muhacirler icin yeniden evler yaptınlacaktır. Azapkapı çöp iskelesi Azapkapıdaki ÇÖD iskelesi her sene tamir edilmekte olduğu halde gene çöküntü yapmaktadır. Bunun esaslı bir şekilde önüne geçilmesi için iskelenin beton olarak yaptınlmasına karar ve rilmiştir. Projesi hazırlanmaktadır. Yakında insaata başlanacaktır. Yeni çivili geçidler Karşıdan karşıya geçilmesi için Köprü üzerinde olduğu gibi kalabalık bazı cadde ve meydanların da çivilerle tahdidine karar verilmişti. Çivi lle tahdid edilmesi lâzım gelen yerlerin projesi belediyece hazırlanmağa baslanmıştır. Bütün polis memurları lise tahsili grörecek ' Polis mektebinde 15 eylulden itiba ren derslere başlanacaktır. Yen! polis teşkilât kanunile Polis mektebine alı nacakların ortamekte'b mezunu olma lan lâzım gelmektedir. Mektebde lise tahsili görecek olan talebeler mesleğe geçtikleri vakit kendilerinden çok istifade edilecektir. Bütün polis memurlarınm lise tah sili görmeleri karar altma alınmıştır. Şimdiki k«dro bu yeni teşkilât sayesinde on sene zarfmda tamamen lise mezunu nolislerle dolmuş olacaktır. Ekmek ucuzladı Ekmek ve francala fiatlan iki ay danber! tryni fiat üzerinde bırakıhnaktaydı. Son günlerde buğday fiatlannm tenezzülü üzerine önümüzdeki hafta için ekmeğin kilosundan on; francaladan da yirmi para indirilmiştir. Kazinolarda fiatlar Şehid polisler abidesi Vazife başmda şehid olan polisler icin Polis mektebi bahçesinde bir abide yapılmasına karar verilmiştir. Abidenin kaidesi hazırlanmıştır. Yakmda inşaata başlanacaktır. GÜMRÜKLERDE Yeni ithalât rejiminde degişiklik yapılmıyacak Şimdiye kadar elde edilen tecrübe lerin gösterdiği lüzuma göre ve güm rük varidatını artırmak veya millî sanayii hirnaye etmek maksadile yeni ithalât rejiminin bazı maddelerinde ta dilât yapılacagı şayi olmuştu. Yaptığımız tahkikata göre, yeni gümrük rejiminde hicbir suretle tadilât mevzuubahs değildir. Kararnamenin tatbikına olduğu gibi devam edileceği alâkadar ve salâhiyettar makamlar tarafından bize temin olunmuştur. Filhakika sanayiciler, kararnamede ECNEBt MEHAFtLDE bazı tadilât istemektedirler. Fakat bu tadilât temennileri henüz resmî surettngiliz sefiri geliyor te tetkik edilmiş değildir. Mezunen Londrada bulunan îngiliz Bundan başka, yeni kararname ya büyük elçisi Sir Percy Lorrain aybaşınpılırken bütün vaziyet ve şartlar, bü tün imkân ve ihtimaller gözönünde tu da Istanbula dönecektir. tulmuş, bilhassa sanayiimizin himayesi esasından ayrılınmamıştır. Binaena leyh, ithalât rejiminde yerli sanayi lehine tadilât yapılmasına lüzum yok tur. Çünkü kararnamenin ruhu bu ^rensioten mülhem olmuştur. Bir kısım kazino ve bahçelerde müşterilerden fazla fiat almmakta olduğu için Belediye tetkikat yapmaktaydı. Bir taraftan buna mâni olacak tedbir ler ahnmakla beraber bir taraftan da ÜNtVERStTEDE bu kabil yerlere giden kimselerin yaptıklan istihlâkten sonra müesseseden Doçentlerin imtihanı belediyece tasdik edilmiş fiat listeleriÜniversitenin muhtelif fakülte ve ni istiyerek ona göre para vermeleri enstitülerindeki doçentleri eylul sonu için alâkadarlara tebligat yapılnuştır. na kadar imtihan vermeğe mecbur e tstanbul hamamcıları, Kırkden talimatnamenin tatbikına geçildiçesme suyunu muhakkak ğini yazmıştık. Fakülteler dün alâka dar doçentleri çağırarak keyfiyeti kenkullanmak istiyorlar dilerine tebliğ etmişlerdir. FakültelerKırkçesme suyundan ne şekilde is de derslerin muallimsiz kalmaması için tifade edilebileceğini tetkik etmek ü imtihan müddetinin temdid edilip edilzere Beledivede bir komis^Ton tesekkül miyeceği henüz malum değildir. Dün edeceği yazılmıştı. tstanbul hamamcı meselevi Üniversite Umumî Kâtibi lan, bu komisvonun evvelâ kendi va Ferid Zühtüden sorduk. Bize: ziyetlerini tetkik edecegini ve hiç ol < Üniversitece yeniden verilmiş bir mazsa Kırkçesme suvunun hamamlar karar yoktur. Mevcud bir talimatname da bir süzgeçten geçirilmesinden sonra var. Bu talimatname neyi âmirse o ya kullanılmasına müsaade edileceğini ü pılacaktır. Talimatname tatbik edilse mid etmektedirler. bile kürsüler muallimsiz kalmıyacak tır» dedi. î§ dairesi Umumî Müdürü tstanbula geldi Iş dairesi Umumî Reisi Enis Behiç, şehrimize gelmiş ve yeni iş teşkilâtınm çalışma tarzı üzerinde bazı tetkiklerde bulunmuştu:. Enis Behiç bu akşam Ankaraya dönecektir. Almanyaya ihracat hazırlığı tkinci memur kursu açılıyor Gümrükler idaresinde memurlara işlerine müteallik bütün bilgileri öŞret mek maksadile acılan kursun ikincisi birinoiteşrin ayında faaliyete geçecektir. Bu kursa da 30 memur Iştirak ede cektir. Muharrem Feyzi TOGAY Leylei Regaib Sultan îbrahim, sekiz on nefesi keskin hocanın okuduklan dualara, verdikleri muskalara, içirdikleri şerbetlere, kestir dikleri kurbanlara, dağıttıklan sadaka lara rağmen eski şetaretini elde edeme mişti, derin bir hüzün içinde kalmıştı. Gerçi yatmıyordu. Gezip dolaşıyordu. Fakat iliği kurumuj yük beygirleri gibi satmağa başladık Son günlerde deri piyasası çok ha raretlenmiştir. Sovyetler, 170 kuruştan oğlak ve 180 220 kuruştan keçi deri lerini; Çekoslovaklar, koyun derilerini almaktadırlar. Amerikalılar mezbahadan doğrudan doğruya salamura halinde derileri mubayaa etmektedirler. îstanbul Müftiliğinden: Eylulün yedinci sah günü Recebin iptidası olmakla önümüzdeki perşembe günü akşanu Lîmanlarimızdaki bütün naSon anlaşmayı imzahyanlar: 1 . MUsteşar Faik Kurdoğlu, 2 Alman heyeti (cuma gecesi) Leylei Regaib ilân olukil va«ıtaları tesbit ediliyor reisi Clodius, 3 Heyetimiz azasından H. F. Togay, 4 • Berlin Türkofis nur. Limanlarımızda bulunan yelkenli ve şube müdürü Avni, 5 Îktısad Vekâleti kâtiblerinden örs motörlü bütün deniz vasıtalarrmn to Îzmirde vaziyet Almanya ile ticarî sahada bir anlajnilâto ve cins itibarile tesbitine baş Izmir 6 (Hususî) Türk Alman mıya vanldığı haberi üzerine îhracatçı lanmıştır. Her liman idaresl kendi li Nüshasj 5 kurustar. lar, derhal evvelce muamele yaphklan ticaret anlaşmasınm imzalandığına dair manında bulunan vesaitin miktar ve Harle Tflrkiye neVini tesbit ederek mufassal malu Alman firmalarile temasa geçnveğe baş haberler üzerine piyasada hareket fazlaicin icin matla birlikte Deniz Ticaret müdürlü lamıçlardır. Yeni anlaşma meriyet mev laşmıştır. Iktısad Vekâleti Müsteşarı Ali 2700 Kr. Senelik 1400 Kr tioarî faalıyetin Rıza, Türkofis ve Ticaret Odasında u ğüne gönderecektir. Bu malumat, bir küne girer girmez, 1450 • Alb avhk 750 • rapor halinde hazırlanarak Iktısad Ve başlıyabilmesi için jimdiden hazırlıklar mumî iktısad 15leri üzerinde tetkikler yap800 • 400 > Üc avhk kâletine verilecektir. yapılmaktadır. maktadır. Bltaylık 150 • Xoktur Cumhuri yet Abone şeraiti

Bu sayıdan diğer sayfalar: