10 Şubat 1938 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

10 Şubat 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

lfl Subat 1938 CUMHURİYET Meseleler Ingiltere Italya arasında Varidat fazlası anîaşma tahakkuk ediyor Bir sene zarfında 18,5 İspanyadaki gönüllülerin yüzde yetmiş beşi geri çekilecek, Ingiltere de Habeş İmparatorluğunu tanıyacak tarihî seyahati hatırlattıktan sonra di yor ki : «Bu gibi anlasmazlıklar, bugün, kat'iyyen mevcud değildir. Fakat bu keyfiyet, bugünkü ziyaretin ehemmiyetini kat'iy yen azaltamaz, zira bu seyahat, garbî Avrupanın iki büyük demokrasisi arasında mevcud dostluğu bir kere daha teyid eyliyecektir.» Times gazetesinin Paris muhabiri de, gazetesine şu telgrafı yollamıştır : «Herhangi partiye mensub bulunursa bulunsun, bütün Fransız meb'uslan, bu seyahatin «tahlil edilebilecek en mühim hâdise» yi teşkil eylemekte olduğunda ve İngiliz Hükümdarlarının Fransada çok büyük ve cok icten tezahürlerle karşılanacağmı bildirmektedir. Bütün milletin de, mümessilleri olan meb'uslarla ayni fikirde bulunduğuna şüphe yoktur Dük ve Düşes de York, bütün Fransada her sınıf halk arasında pek ziyade sevilmektedir. Millet, Kral olduktan sonra kendisine karşı olan muhabbeti ayni kuvvette muIngiltere Krahnın Fransa seyahati hafaza etmiştir. Daha umumî sahadan InLondra 9 (Hususî) İngiliz Kralı giliz Fransız münasebetleri meselesine önümüzdeki haziranda, Umumî Harb gelince, Fransız efkârı umumiyesi, bu zide Fransada ölen 1 1,000 Avustralyalı yareti, iki büyük demokrasiyi birbinne nın hatırası için dikilecek bir abidenin bağlıyan kuvvetli rabıtalann bir tezahürü küşad resmine riyaset edecektir. Kral, gibi telâkki etmekten hali kalmıyacaktır. Daily Herald diyor ki : aynca Umumî Harbde ilk defa Fransa«înqiliz Kral ve Kraliçesinin bu seyaya karadan çıkan İngiliz askerlerinin hahati, Fransa ile İngiltere arasmdaki derin tırası icin hazırlanan abidenin küşad resve samimî dostluğun bir sembolüdür. iki minde de bulunacaktır. Londra, seyahate büyük ehemmiyet millet, bugün, sulh ve hürriyet idealleri nin mânasmı her zamankinden çok daha veriyor Londra 9 Siyasî mehafil, Ingil derin olarak anlamış bulunmaktadır. Her tere Kralınm önümüzdeki haziran ayın iki millet de, demokrasilerin ancak başlıda Fransaya yapacağı seyahate çok bü van insanî eserlerine muvaffakivetle bir likte olarak devam edecekleri ümidi ile, yük bir mana atfetmektedirler. Bu haber, birb'rine daha sıkı bağlıdırlar.» şimdiye kadar gizli tutulmustur. Bu karar, Kral ve Kraliçenin HindisParis matbuattmn neşriyatı tanı ziyaretleri kararı tehir edildikten p a r j s 9 Bu sabahki gazeteler, sonra, ittihaz edilmistir. Bu münasebetle tefsiratlanndan bir kısmını îngiliz Kral İngiliz kabinesinin hiç de emniyet bahşol ve Kraliçesinin Fransaya yapacaklan zimıyan beynelmilel vaziyete binaen Kralm yarete ayırmışlardır. ' :.*•', " uzun müddet gaybubetine muvafakat etEcho de Paris yazıyor: memiş olduğu tebariiz ettirilmektedir. îngiliz Kral ve Kraliçesinin, asrın baLondra gazetelerinin mütaleaları şındanberi dördüncü ziyaret olacak olan Londra 9 Bütün gazeteler, Kral bu ziyaretleri, 1936 danberi sıkı bir ittive Kraliçenin, üç nesillik an'aneyi devam fak haline giren antant kordiyalin daimî ettirerek haziranda Parisi resmen ziyaret olduğunu göstermekle beraber, Londra eyliyecekleri haberini büyük bir memnuve Paris kabinelerinin beynelmilel vazi nivetle karsılamaktadır. Gazeteler, bu yetin şu anda nekadar vahim olduğunu haberin Fransada da çok büyük bir müdrik bulunduklarını da izah etmekte memnuniyetle karşılanacağından şüphe dir. etmemekte ve bu zivareti, iki memleket Önümüzdeki haziranda, M. Hitler, arasında Avrupa ahengi için çok lüzumlu M. Mussolini'nin daveti üzerine Romaolan birliğin yeni bir bürhanı mahiyetinya gidecektir. Bu ziyaret münasebetile de telâkki eylemektedir. Ziyaret pro seferber hale konulan kütleler tezahüratgramı daha tam olarak tesbit edilmemişta bulunacaklardır. İngiliz Kral ve Kratir. Fakat evvelce Kraliçe Viktorya'nm, liçesinin seyahatinde böyle bir tantana Yedinci Edouard ve Besinci Georges'un olmıyacaktır. Fransızlar ve Ingilizler, yaptığı gibi, Altıncı Georges ile Kraliçe Kral ve Kraliçeyi alkışlarken kendilerini Eli'abeth'in de Ingiltere Büyük Elçiliği birlestiren davaya olan itimadlarını ifade ne inmeleri muhtemeldir. edeceklerdir. Bu dava barış ve hürriyet Kral, Pariste a^abeğile gb'rüşecek davasıdır. Daily Express gazetesi diyor ki: Matin gazetesi yazıyor: «Bu ziyaret esnasında, gerek hususî suBu ziyaret, iki memleketi birlestiren rette olsun gerek Avusturalyalı harb ölübağları daha ziyade sıkıştırmaktan hali leri abidesinin açıhşı münasebetile olsun, kalmıvacak olan mühim bir Fransız inKral ve Kraliçenin Dük ve Düşes dö giliz dostluk tezahürüdür. Windsor ile buluşmalan ihtimali dahi Neden, Alman ve ttalyan vardır ve ne icin olmasın ? Bılâkis, bu buelçilerile görüştü lusma için lehte bir çok sebebler dahi Londra 9 Hariciye Nazm Eden mevcuddur. İki kardeş, aralarında kavga etmiş değillerdir. 1936 kânunuevvel hâ bugün öğleden sonra îtalya Büyük elçisini ve sonra da Alman maslahatgüzannı di=esi ise artık tamamiyle kapanmıstır. Times gazetesi, yedinci Edvard'ın, an kabul ederek Ispanya meseleleri hakkmlaşmazlıkları hal icin vantmı mühim ve da sörijçmüstür. IBaştarafı 1 inci sahıfedel Gönüllülerin geri çağırılması mesele sinde, Sovyetler Birliğinin bazı güçlükler çıkarmasına intizar olunmaktadır. Söyrendiğine göre, Sovyet Büyük Elçisi Maiski, dün Lord Plvmouth'a gönüllülerin yüzde 80 nisbetinde çağırılması için ısrar edecesini bildirmiştir. Daily ExDress gazetesi de, Sovyet lerin yüzde 80 nisbetinde bir geri çekme istiveceğini kaydetmektedir. Daily Herald ise diyor kir Sovvetler Birliği, yüzde 85 üzerinde ı«rar ederken, Ingilw*re ve Fransa yüzde 75 üzerinde uyusmuş bulunmaktadır. Kont Grandi ise, kararı Ademi Müdahale Komitesine terketmek teklifini ileri sürmüstür. Maamafih îtalyan Büyük Elçisi bua^inkü vaziyeti, büyük bir terakki olarak kavdetmektedir. Ingiltere bu teklife muvafakat etmiştir. Fransa, hattı hareketini daha tam olarak tesbit etmiş değildir. Sovyetler Birliği ise tam aleyhtedir. Din ahlâkından dünya ahlâkma Yazan: PEYAMt SAFA Garbde, asırlarca anlâk fikrinin din fikrile karıştırıldığını, fakat lâikliğin zaferinden sonra, müstakil, öz ve sade bir ahlâk fikrine yabancı, hiçbir dinî akideden ilham almıyan lâik bir ahlâk terbiyesinin esasları araştırıldığını bir fıkramda yazmıştım. Bizde, inkılâbdan sonra, terbiyecilerimizden hiçbirinin din ahlâkından dünya ahlâkına geçiş zaruretleri üstünde ne düşündüklerini ortaya koymamış olmalarına da gene o yazımda işaret ettim. Mekteblerde disiplin meselesi ahlâk terbiyesine bağlı olduğuna göre, bu mevzuun deşilmesine yanyacağını umarak, Fransız İnkılâbmdan pek çok sonra bile orada böyle bir davanın nasıl konuşulduğunu gösteren bir iki vesikaya göz atmak istiyorum. Çünkü, Fransada, lâik terbiye taraftarlan bile ahlâk terbiyesinin dinî terbiyeden ayrılıp ayrılmaması lüzumu etrafında ikiye ayrılmışlardı. Geçen asrın sonlarına doğru, orada, başlıca münakaşa mevzulan şunlardı: Mekteblerde aynca bir ahlâk tedrisatına lüzum var mıdır ve ahlâk terbiyesi dinî esaslardan ilham almalı mıdır? Bu ikinci mesele şöyle de hulâsa edilebilir: Ahlâk, ilk prensiplerini Allahın emirlerinden alan mistik bir ruh yapısı mıdır, yoksa uzun asırların terbiyesini hulâsa ederek insan ruhuna bir insiyak derinliğile yerleşmiş ve iyinin iyi, kötünün kötü olduğunu anlarmak için hiçbir muhakemeye lüzum bırakmıyan, fıtrî bir iç aydınlığı mıdır? Paul Janet'nin 21 haziran 1882 de «Ilkmekteblerde ahlâk tedrisatmın plânı» adı altında hazırladığı bir rapor, bu meselelere cevab yetiştirmek içindi. Filozof, evvelâ, diğer derslerden başka ahlâk derslerinin lüzumuna taraftar olduğunu kaydediyor ve çocuklar üzerine dolayısile yapılan «intizamsız, kararsız, gayrimuayyen, fasılalı» ahlâk telkinlerinin sathî ve kifayetsiz kalacağmı anlatıyordu. Sonra bu rapor, yeni ahlâk tedrisatınm esaslarını ( «çocuğun ailesine, vatanına, kendi benzerlerine, kendi kendisine ve Allaha karşı vazifelerini» ) ve usulünü tayin ediyordu. Çocukluğu dört çağa ayıran rapor şöyle devam ediyor: «Çocuklara dokuz yaşından on bir yaşına kadar insanın aile babası, vatandaş ve kendi benzerlerile münasebeti bakımmdan esas vazifelerini öğretmelidir. Nihayet bu ahlâk dersinin en tabiî neticesi Allah bilgisi olacaktır. Çocuklara anlatılmalıdır ki hayatın mukaddes bir gayesi vardır, insanlar tesadüfün mahsulü değildirler, kâinatı olgun bir düşünce idare eder, atik ve uyanık bir göz bütün vicdanlara girer. Çocuk ruhunda bilhassa din duygusu uyandırılmalıdır. Çocuğa öğretilmelidir ki hayatın bütün anlanna Allah fikri karışır; her hareket Allahın iradesini tamamlıyarak ayni zamanda hem ahlâkî, hem dinî olmalıdır. «Bize kalırsa Allaha karşı vazifelerini çocuğa bu tarzda öğrermek hiç kimseyi rahatsız etmemelidir, çünkü devlet derunî itikadın kâfi olduğunda ısrar etmiyor ve her mezhebe açık ibadet, âyin hakkını veriyor. ilâh...» Bir sene sonra (17 ikinciteşrin 1883) Maarif Nazın Jules Fery'nin 28 mart kanunu münasebetile muallimlere gönderdiği bir tamim mektubunda, bu meselelerin nihaî ve resmî bir karara bağlandığını görüyoruz. Devlet kararını vermiştir: «28 mart kanunu, birbirile çatışmaksızm birbirini tamamlıyan iki vaziyeti bildirir: Bu kanun, bir yandan, her türlü hususî akidenin telkinini tedrisatın dışında bırakır; fakat, öte yandan, ahlâkî ve medenî öğretimi birinci hizaya koyar. «Kanun vazıı baştanbaşa menfî bir iş yapmayı düşünmemiştir. Şüphe yok ki ilk işi mektebi kiliseden ayırmak, talebelerin ve muallımlerin vicdan hürriyetlerini kefalet altına almak, uzun zamandanber i birbirine kanşan iki sahanın, şahsî, değişikli ve serbest olan saha ile herkes için elzem ve müşterek olan bilgilerin sahası arasmdaki farkı ortaya koymak olmuştur. Fakat 28 mart kanununda başka bir şey var: Bu kanun bir millî terbiye kurmak ve bu terbiyeyi hak ve vazife gibi ahlâk temelleri üstüne kurmak iradesini gösteriyor. «Terbiyenin bu esaslı kısmında, bay öğretmen, millet size dayanıyor ve size güveniyor. Üstünüzden dinî tedrisatın yükünü alırken sizi ahlâk öğretimi vazifesinden de alıkoymak hiç kimsenin aklından geçmemiştir: Böyle bir düşünce, sizi mesleğinizin şerefinden mahrum etmekle bir olurdu. Bilâkis, çok tabiî görülmüştür ki, çocuklara okuyup yazma öğrermekle mükellef olan muallim, hesab gibi bütün dünyaca bilinen ilk ahlâk bilgilerini de vermelidir.» Bu kanunda açıkça görülen birşey var ki Fransada üçüncü cumhuriyet, bir yandan din telkin ve tedrisini mektebin dışarısma çıkararak yalnız aileye ve kiliseye bırakmakla beraber, öte yandan ahlâkî ve medenî öğretimi kültür ve terbiye işinin en başına koymuştur. Biz bu işin birinci safhasmı başardık, din terbiyesini mektebden ayırdık; fakat onun boş kalan yerini kuvvetli bir ahlâk tedris ve telkinile doldurmayı unuttuk. Işte birinci plânda bir kültür ve terbiye davası, ki halledilmiyerek açıkta bırakıldığı müddetçe onun teferruatından başka birşey olmıyan disiplin ve ceza meseleleri üstünde ısrar etmekten hiç bir netice alınamaz. Bizim Kültür Bakanlığjmız, bu meselelerin ne aslı, ne de teferruatı üstünde birşey düşündüğünü, şimdiye kadar, belli etmiş değildir. Onun alâkasızlığı bizim hayretimizle bir hizada ve bir tempcxla devam edip gidiyor. İHEM NALINA MIH1NA Japonyanın vereceği cevab 1 milyon lirayı buldu Ankara 9 (Telefonla) îkincikânun 1938 sonuna kadar tahsilât 10,852,580 lirası sabıkadan olmak üzere 182,860,462 liradır. Geçen yıl bu müddet zarfında yapılan tahsilâta göre hakikî vari dat fazlası 18,356,384 liradır. Bükreşte kaybolan Sovyet sefiri Hükumet; evinden tapavyüb eden elçiyi aratryor Bükreş Dış Bakanlığmdan tezliğ 'dilmiştir: Sovyetler Birliği elcilisinin birinci sekreteri M. Kukoliefle Tas ajansmm mümessili M. Bodrof 7 şubat saat 18 de Dı<? Bakanlığına gelerek Sovyetler Birliği maslahatgüzan M. Butenko'nun 6/2 akşamı Mirea sokağı 12 numaradaki hususî ikametgâhmdan esrarlı bir şekilde kaybolduğunu, elçilik şoförü nün, sekreteri ayni aksam evine bıraktığını bildirdiğini söylemişlerdir. M. Butenko 7 şubatta elçiliğe gelmeyince, Kukolief ve Bodrof kendisini evde aramıslarsa da bulamamışlardır. Bunun üzerine, Dıs Bakanlışı derhal Müddeiumumiyi haberdar etmiş ve Müddeiumumî de istintak hâkimile birlikte ve Bükreş Polis direktörlü&ünün ve Devlet Emnivet direktörlüsünün yardımile tahkikata baslamıstır. 7 ve 8 şubatta yapılmıs olan tahkikata devam edil mektedir. İhtilâl kurbanları Barselon bombardımanlarında 3467 kişi ölmüş Barcelon 9 Barcelon Belediye reisi marbuata beyanatta bulunarak 13/ 2/1937 senesindenberi şehrin 23 bombardımana maruz kaldığını ve asi tayyarelerinin 528 bomba attıklarını söylemiştir. Bombalar 3467 kişiye isabet etmiş, bunlardan 998 i ölmüştür. Bombardıman neticesinde 863 ev harab olmuştur. Hükumetçiler, ihtilâlcilerin taarruzunu durdurda Barselon 9 Teruel'in şimalinde harekâtta bulunan cumhuriyetçi kıtaat asilerin taarruzunu Montalban civarında durdurmağa muvaffak olurken, diğer cumhuriyetçi kuvvetler Teruel'in garbmda mukabil taarruza geçerek Valdecanta'nın şarkında kâin 1325 rakımlı tepeyi ele geçirmişlerdir. Bu mevki asilerin elinde bulunan Albaracin müstahkem mevkiini müdafaa eden Universalesin dağınm eteğindedir. Asilerin cephesi son taarruz neticesinde ilerlemiştir. Fakat taarruz asıl hedefini elde edememiştir. Asiler şimalde, cumhuriyetçilerin şark ve Aragon ordulan arasındaki muvasalayı temin eden Ca minreal Montalban yolunu kesmek ve cenubda da Alfambra nehrini geçerek Teruel Santabarbara'daki müdafaa mevzilerini yandan vurmak ve bu suretle zaptetmek istiyorlardı. îki gün süren fevkalâde şiddetli muharebeler neticesinde cumhuriyetçi kıtaat gerideki müdafaa mevzilerine çekilmiş ve derhal gelen takviye kuvvetleri sayesinde hakikî bir çiğ halinde ilerliyen düsmanı durdurmuştur. Palomera dağını feda etmek zarureti hasıl olmuştur. Fakat Alfambra nehri gerisinde bu nehrin sağ sahiline hâkim noktalarda mevzi alan cumhuriyetçi ordu düsmanın hücumlarına muvaffakiyetle gö^üs gerecek bir vaziyette bulunuyor. Asiler muharebe hattına seksen bin kisi sürmüslerdir. Düşman bu taarruz esnasında mühim zayiata uğramışhr. (a.a.) PEYAM1 SAFA İtalyan havacıları Şimdi de Romadan Jaoonyaya uçmağa hazırlanıyorlar Roma 9 Tayyareci Bruno Mus solini ile Nino Moscastelli, Cenubî Amerikadan avdet ettikten sonra, Japonyaya dcğru bir sefer hazırlıyacaklardır. Bu seferin icra edileceği geçen ay Japon tayyarecileri şerefine verilmiş olan ziyafet esnasında haber verilmiştir. Italyanlar, on gündenberi servise çıkarılmış olan yeni tip tayyarelerile Japonya ile İtalya arasında muntazam bir servis vücude getirmeği tasavvur etmektedirler. Diğer taraftan tayyaıeci Giovanni Albertini'nin bugün Londraya gideceği ve oradan, bu ayın 14 ünde LondraCap gidip gelme sürat rökorunu kırmağa teşebbüs edeceği haber verilmektedir. (a.a.) Ders saatleri Tedrisatın yalnız öğleden evvel yapılması tetkik ediliyor Ankara 9 (Telefonla) Maarifte bir komisyon ilk ve ortamekteblerle lise lerde ders saatleri üzerinde tetkik lerde bulunmaktadır. Bir tasavvura göre sabah sekizden bire kadar tedrisatta bulunulacaktır. Öğleden sonra bilhassa talebenin ekseriyetle zayıf olduğu fen ve riyaziye gibi derslerin müzakereleri vapılacaktır. Almanyada da tatbik edilen bu usulün muhassenatı görülmüş tür. eniz silâhlarmı tahdid fikri, gaj ribdir ki ilkönce emperyalist ve \ cihangirlik sevdasına tutulmuş j Japonyadan çıkmışlır. 1921 de Ja ; onya ile Amerika arasındaki deniz rekabeti şiddetli bir şekil aldiğı zaman, Japonyada Adliye Nazırlığı etmiş olan Yukio Ozaki isminde liberal bir siyasî, parlamentoya, deniz silâhlarmı tahdid çin beynelmilel bir konferans akdi haksında bir teklifte bulunmuştur. Fakat bu eklif Japon meclisinde 323 reye karşı alnız 38 rey alabilmiştır. O zaman kısa boylu hatib, meseleyi, milîet vekillerin den alarak bizzat milletin huzuruna çıkarmıştır. Ozaki, bütün Japon şehirlerini dolaşarak mitingler yapmış, Başvekıle hitaben yazılmış kartpostallar dağıtmıştır. Bu kartpostallar silâhların azaltılmasmı, Amerika ve Ingiltere ile bir deniz anlaşması yapılmasını istiyorlajdı. Nihayet Ozaki'nin Japon milleti arasında yaptıgı kuvvetli propagandanın tesirile, Vaşingtondaki Japon sefiri, Amerika Hariciye Nazırına bir takrir verdi ve 1922 de Vaşingtonda toplanan deniz silâhlarmı tahdid konferansı açıldı. O zaman, konferansın Japonyayı, İngiltere ve Amerikadan daha küçük bir donanma sahibi olmaa mecbur etmesi, Japon zabitleri arasmda büyük hiddet ve infial uyandırmıştı. Japon emperyalistleri proleter bir Başekil olan Haray\ Vaşhgton muahedesini tasdik ettiği için, öldürdüler. Fakat, o tahdidat olmasaydı, fakir Japonya, asla zengin Ingiltere ve Amerika ile donanma yanşında boy ölçüşemez ve bu iki devletle başa çıkamazdı. O zamanki tahdidat sayesindedir ki bugün, Japonya, Amerika ve Ingiltereye denizlerde meydan kuyabilecek bir vaziyette bulunuyor. 1930 da Londra deniz muahedesi, Vaşingtondaki vaziyeti, bazı farklarla kabul ettiği zaman, Japon emperyalistleri gene .üplere bindiler. Mülâzim Kusukara, bir yataklı vagonda, zabit kılıcile karnını deşerek harakiri yaptı. Londra konferansında Japon başmurahhası olan Amiral Takarabe'nin Londradan Japonyaya döndüğü gün, vatanperver bir Japon, ona, harakiri yapması için, merasimle bir hançer takdim etti. Birkaç gün sonra, 26 yaşında bir siyasî ilımler talebesi, Amiralin bürosuna giderek şiddetli bir protestoname okudu ve arkasından harakiri yapıp barsaklarını dışarı döktü. Bu tarihten sonra, Japonyada harakiriler ve devlet adamlarını öldürmeler hiysterique (isterik) bir salgn halini aldı. Harbiye ve bahriye talebesi, 1933 te Başvekil înukai'yi ve diğer bazı devlet adamlarını öldürdüler. Muhakeme edilirken de mülâzim Kusukara'nm harikiri yapması kendilerinin gözünü açtığını ve katlettikleri nazırları, Japonyayı alçakçasına Anglo Sak«cn milletlerin hâkimiyeti altına koyduklan, kendi siyasî ve şahsî menfaatlerini milletin mena* fiinden üstün tuttukları için öldürdükle* rini söylediler. Bunların davasma bakari mahkeme, ordu ve donanma mensublarından, halktan bir çok tehdid mektublari ve, gönderenlerin her türlü fedakârlığa! hazır olduklarını gösteren kesilmiş parmaklar aldı. Bu vaziyet karşısında, gen< katillere, cürümlerine nazaran küçük ve ehemmiyetsiz cezalar vermekle iktifa" mecburiyetinde kaldı. Bu tafsilât malum olduktan sonra» 1936 da, Londrada deniz silâhlannırl tahdidi tekrar müzakere edilirken Japon>« yanm, diğer devletlerin kabul edemiye^ ceği tekliflerde bulunarak konferanstan çekilmesinin manasını anlamak güç değildir. Japonyanın emperyalist askerleri, <Je: silâhlarının tahdidine asla razı değıl» dirler. Onlar, Amiral Togo'nun Çuşima* da, Rus donanmasma karşı kazandıgl büyük zaferin bir eşini Anglo Sakson donanmalanna karşı da kozanmak ateşile yanıyorlar. Onlar, İngiltere ve Amerikanm Japonyaya karşı tuttukları siyasette, Çuşima korkusunun daima müessir olduğuna kanidirler. Artık, Taponyanm yeni inşaat plânlan hakkmda İngiltere, Amerika ve Fransanın sordukları suallere Çusima kahramanlannın ne cevab vereceklerini tahmin edebilirsiniz. Amerikanın silâh ticareti Rumen seçiminde kanlı hâdiseler Bir tavyare kazasında 8 kisi öldü Bir avda 6 milyon dolar Faşist fırkası hüHjmeti kızdırmar«»âra çalışiyor lık iş vapılmış Vaşington 9 Kânunusani zarfında Amerika silâh lisanslarile yapılan ihra cat 6 milyon 65 bin 112 dolar tutmuştur ki bu rakam, mühimmat kontrolu usulünün teessüsündenberi en yüksek rakam lardan biridir. İhrac edilen memleketler şunlardır: Arjantin: 2 milyon 462 bin dolar, hehemen hepsi askerî tayyare olarak, Holanda: 594 bin, Lehistan: 581 bin, Japonya: 508 bin, Romanya: 537 bin, Sovyetler Birliği: 396 bin, Cin: 380 bin. Demir ihracatı yalnız Japonyaya ol mak üzere 2,300 İngiliz tonuna baliğ olnjuşrur. (a.a.) Bükreş 9 <Demir Muhafaza» te şekkülü. son musademelerde bazı aza < sının iandarmalar tarafından öldürül mesini veya yaralanmasını protesto maksadile, secim propaçandasına isti rak etmemeŞe karar vermi^tir. Fakat umumî seçime iştirak edecektir. Bu kararı ilân eden bevannamede «Demir Muhafa^a» partisi hükumetin tahrikâtma mukabele etmiveceğini, hükumete müzaheret etmîvecesjini ve fakat miliyetperver bir hükumet mevzuu bahsolması sebebile, hicbir mü'külât ds ihdas etmiveceŞ'ni bildirmektedir. Mutedil mahfillerde, bu kararın taktik mahivette mülâhazalardan ileri geldiği, «Demir Muhafaza» nın kendi'ine karşı tenkil tedbirlerî alınması için hü kumete vesile vermek istemediği bildiriliyor. (a.a.) Balkan Konseyi IBaştaraft 1 tnci sahifede\ Yunan Kralınm amcasının vefatı dolayısile Yunan Başvekili General Metaksasm seyahatinin teahhur edeceği bu sebebden Konseyin birkaç gün sonraya kalması muhtemel olduğu s.ayi olmuşsa da buna ihtimal verilmemektedir. Cumhurreisimiz Atatürk, Balkan Konseyi Başvekil ve Hariciye Nazırlarını hükumet merkezinde kabul buyuracaklarından bayramın dördüncü pazartesi günü Ankaraya hareket buyurmaları muhtemeldir. Konseyin toplantısı 3 gün sürecek ve bu müddet zarfında resmi kabuller ve ziyafetler tertib olunacaktır. Marsilya 9 Marsilva Ajaksiyo Tunus arasında sefer yapan deniz tayyaresinde bulunan 14 kişiden sekizi, tayyarenin denize dü«mesi yüzünden telef olmus, 6 sı da hafif surette yaralanmıştır. Ölenler arasında tayyarenin piloru ile, Londra 9 (Hususî) Belgraddan bil telsizci ve altı yolcu vardır. Tayyare, dirildiğine göre, Yugoslavya hükumeti dü=er düşmez derhal batmıştır. geçen sene Vatikan'la imzaladığı anlaşmavı feshetmeğe ve bu yüzden hapsedilen siyasî mahkumları affetmeğe kaAnkara 9 (Telefonla) Hususî bir rar vermiştir. cemiyet tarafından Antakyada bir Türk Fransız Millî Müdafaa koleji kurulmasına karar verilmiştir. Yugoslavya Vatikanla anlaşmavı feshetti Antakyada Türk koleji nazırmm bir tekzibi p a r j s 9 Millî Müdafaa ve Harbiye Nezareti tebliğ ediyor: Millî Müdafaa Nazırının bugün öğleden sonra meb'usan meclısi encümenlerinde hava ve deniz silâhlarmı takviye etmek için birkaç milyar kredi talebine mecburiyet hasıl olacağım beyan edeceğine dair bir takım haberler intişar etmiştir. M. Daladier, bu gibi haberlerin ortaya atılmasına medar olacak hiçbir rakam söylememİ5 olduğunu bildirmektedir. Ankara mektebleri tatil Ankara 9 (Telefonla) Kızıl ve kıKudüs 9 Akkâ hapisanesinde yezamıktan dolayı dünden başlamak üzeniden bir Arab idam olunmuştur. Arab re Ankara mektebleri bir hafta müd çetecileri Ingilizlerin şiddetli tedbirleridetle tatil edildi. ne rağmen faaliyetlerine devam ediyorAmiral Horty Varşovada lar. Dün gece Hebron civarında gene Londra 9 (Hususî) Macaristan Na bir otobüs üzerine ateş açarak yolcular» ibi Amiral Horty bugün saat 14,40 ta dan birini öldürmüşler ve diğerlerini yaralamışlardır. resmen Varşova'yı ziyaret etmiştir. Çeteciler karanlıktan istifade ederek Amiral, bugün Leh meçhul asker abi savuşmuşlardır. desine bir çelenk koymuştur. Filistinde yeni tethiş hâdiseleri

Bu sayıdan diğer sayfalar: