18 Şubat 1938 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

18 Şubat 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

18 Şubat 1938 CUMHURİYET SON HâdiseJer arasında Bir hamle karşısında anki, Feldmareşal Blomberg'le daktilosunun evlenmesanden, Avusturyanın esareti doğdu. Belki Alman generali bu neticeyi hiç beklemiyor ve muhakkak ki hiç istemiyordu. Fakat Hitler, anchlussu gerçekleştirmek için atacağı ilk büyük adımın önündeki engelleri »üpürmeğe karar verdiği zaman, orduda bu evlenme aleyhine doğan temayüllerden de aynca istifade etmesini bildi. Tarihte, küçük hâdiseler, büyük emeller için istismar edildiği zaman, ehemmiyet derecelerini aşan bir rol sahibi olabilirler. Yoksa Blomberg'in macerası alelâde bir dedâkodudan ibaret kalırdı. Hakikatte Naziler Avusturyada pek tüyük bir ekseriyettirler. Bir Amerikan gazetesinin yazdığı gibi, kendi elile Avusturyanın kanına girmek istemiyen Hitier, intihar etmesi için ona bir rövolver uzattı. Bugün Avusturya, Almanyaya değilse bile, Nasyonal Sosyalist partisine ilhak edilmiş sayılabiiir. Nasyonalistler haklı olarak şöyk diyeceklerdir: «İşte Avrupada nasyonalizmin büyük bir zaferi daha!» Şüphe yok. Fakat demokrasiler buna ne diyeceklerdir? Hiç. İtiraz, nota, protesto. Bizans münakaşası. Çünkü liste gözönünde: Mançurinin işgaK, Renin işgali, Habeşistamn işgali, İspanyanın dörtte üçünün Franco tarafından Ugali, Çinin ifgali... Bütün bu hareketlere demokrasilerin cevabı, birkaç nutukla birkaç notamn içinde kalmıştır. Nasyonalist hamle önünde, bugün, demokrasiler bir adım daha geri basıyorlar. Bunun birkaç adım daha gerisi, onlan yokluğa karıştıracak olan büyük bir tarih uçurumudur ve birbirlerine sarılmamağa devam ederlerse, onlan böyle bir akıbetten kurtaracak hiçbir kuvvet de yoktur. PEYAMt SAFA Adlî musahabe Bütün Çin kadınları seferberliğe hazırlanıyor Teşkilâta Üniversiteli kızlardan 2000 i girdi. Kıt'a, Mareşal ŞanKayŞek'e takdim edildi. Çocuklara yaşlı kadınlar bakacak Hankeu 17 Muhasamatm başlangıcında Demiryolları Nezaretinde me mur bulunan Michigan Üniversitesi mezunlarından Bayan Çun, halen, bütün Çin kadmlarınm seferber hale getirilmesi üzerinde çalışmakta ve bu seferberliği hahazırlamaktadır. Genc bayan Çun'un plânlan mucibince, çocuklara bakmak vazifesi, yaşlı kadınlara verilecektir. Genc vatanperver bayan Çun'un teşkilâtma şimdiye kadar iki binden fazla genc Çin üniversiteli kızları gönüllü olarak girmış ve sıhhî servisler teşkılâtına verilen bu ilk kıt'a, Bayan Çun tarafından Mareşal ŞanFCaySek'e takdim edilmiştir. Genc kızlar, ihzarî askerî terbiye görmekte ve kamplarda yasamaktadır. Bunlar, cephede rütbe alabileceklerdir. İlk gönüllülerin 400 kadarı, 1 7 ile 22 yaş arasındad.r. Muharebe ne vakit bitecek? Ancone 1 7 Amiral Yamamoto bir mülâkat esnasında Çin Japon muhasamatının yaz bidayetinde hitama ereceğini söylemiştir. Amiral, Çinlilerin göstermekte olduğu mukavemetin günden güne zâfa düşmekte olduğunu ve yaz başlangıcında Çin kıtaatınm Japonların ileri harekâtına karşı artık mukavemet gösteremiyeceklerini söylemiştir. Amiral, beraberinde Ancone başpis koposu olduğu halde şehrin faşist mezarlığına çelenk koymustur. Amerikan • Japon kuvvetleri uyuştu Changhai 17 İki tarafın uyusması suretile yapılan bir itilâfname mucibince Japonlar, Amerikan müdafaa mıntakasına karakol müfrezeleri göndermekten vazgsçmeğe muvafakat etmişlerdir. Cin tebliği Hankow 1 7 (Çin tebliği) Tsinpudaki Japonlar, hava kuvvetlerinin muzaheretile Hvai nehrinin muhtelif noktalarına asker ihracına devam edıyorlar. ]aponlar, kendilerine çok ağır zayiata mal olan iki felâketli teşebbüsten sonra Linkvaikoan'ın karşı sahilinde tutunmağa muvaffak olmuşlardır. Japonlar bu suretle Hvai nehrinin şimalinde birkaç kilometro ilerliyebilmişlerdir. Bu ileri hareketi fevkalâde siddetli muharebeler neticesinde yapılmakta ve bu muharebelerin şiddeti her an daha ziyade artmaktadır. Çin tayyare kuvvetleri Hvai nehri sahillerinde Japonların yapmağa uğraştıkları muhtelif mevzileri müteaddid defalar bombardıman etmişlerdir. îki aylık bir faşıladan sonra Ping han'ın şarkında HopeiHonan mıntakaIarında yeniden muharebeler başlamış tır. Diğer bir Japon kolu da Şinşiyang istikametinde cenuba doğru ilerlemeğe hazırlanmaktadır. Japon tayyaj,eleri dün üç defa Pinghan'ı bombardıman etmişlerdir. Sarı nehir üzerindeki köprü hafifçe hasara uğramıstır. ariste çıkan Le Temps gazetesi son günlerde «Suriye meselesi» başlığı altında uzun bir makale neşretti. Bu yazının altında Fransanın tanınmış siyasî muharrirlerinden Maurice Pernot (Moris Perno) nun 3 |*] imzası vardır. Muharrir, Suriye meseYazan: A. HAYDAR ÖZKENT lesini, tabiî, Fransız gözü ve gözlüğile hulâsa ediyor. Fransanın Suriye işleCamus, avukatlık mesleği hakkında nu yapan adam müdafaa ettiği menfaatle nndeki hatalarını sayarak diyor ki: yazmış olduğu eserinde şöyle der: «Şeref şahsan alâkalı olursa vazifesini bitaraflık«Bütün Suriye, kervanların harekelî, ve namusun ezelî prensiplerinden başka la yapamaz, çünkü işe menfaati karışmışhiçbir kanun tanımıyan bir meslek yapı tır. Müdafaa ettiği menfaat başkasmın pazarlarmm ticareti ve limanlannın faali' lacağında, nizamlar ve kaideler yazmağa menfaati değil, kendi menfaati olur. yelile yaşardı. Bugün Liban devlelile Jebıraklan ihtiyac yoktur». Türk Adliyesi meslek Böyle birisi, bitaraf bir ilim adamının n'ızden ayrılmış olan Suriyeye tek deniz mahreci, jskenderundur. Iskenvazifelerini sayarken, avukat, dogru, na yüksek feragatini gösteremez. Kendi muslu, şerefli bir adatn olacaktır, demek hakkını asıl hak ile karıştıran müekkil derun da, Suriye arazisinin şimal kenale iktifaya mecbur olduğunu yazıyor ve derecesine düşer. Bu itibarla avukatlık nnda, Türk hududundan birkaç kilobunu şu suretle izah ediyor: Onlar, şüp gayesinden uzaklaşmış, hatta istıklâlıni metro mesafedc ve Türklerin tekrar el atmağı ümid ettikleri bir mıntakadadır.» hesiz faziletli insanlann vicdanında hâk kaybetmiştir. Avukatlık kanunu lâyihası münasebetile H F M NALINA v nLI l MIHINA Suriye ve Fransa Şeref ve haysiyete dayanan bir meslek kedilmişlerdir. Burada bunları izahtan maksadımız, yeni projenin hedef ruttuğu meslek zihniyetini tebarüz ettirmekten ibarettir. Çiçeron'un dediği gibi fıtrî birer kaide olan ahlâk kaidelerini kendiliğinden temsil edemiyenler, onları bu zihniyetin tesiri altında öğrenirler. Türk avukatlarınm ekseriyeti, kendi samimî duygularını bu husustaki telkinlere tercih edecektir... Mazbatanın da dediği gibi avukatın borclarmı mesleğin vicdanı, avukatın şahsî şeref ve namusu, baronun an'aneleri ve sonra kanunlar, nizamlar tayin eder. Kaynağım şeref ve haysiyet gibi insan ruhunun en yüksek duygusundan, asırları yararak bize kadar gelmiş an'ane ve faziletlerden, kanunların ve nizamların bile çizmekten aciz duyduğu ana yasalardan alan bu borclar o kadar çok ki... Fakat bunlarm başında (doğruluk) gelir. Bu, avukatın vicdan kaidelerini hulâsa eden bir tâbirdir ki içinde her şey dahildir ve yalnız para işlerinin doğruluğu değil, sahsan hulus ve temizliği, sadakati ve iyi niyeti dahi anlatır. Vazifesi hakkın ve adaletin dileklerini yerine getirmek olan avukat, bu sıfatları haiz olmazsa vazifesinı mümkün değil adaletin istediğı gibi yapamaz. Avukat doğru olmalı derken kanun lâyihası, herkeste aranan doğruluktan daha fazla bir şey bekliyor. Çünkü esnaflıkta, tüccarlıkta, mühendislikte, hatta kekiralikte, bazı sözler ve hareketler hoş görülebildiği halde avukat bunlardan da miinezzeh olacaktır, Avukatın seciye ve doğruluğu hakkında tam bir itimad hâsıl olmahdır. Doğruluk meslek tatbikatında şu suretle tecelli eder: Avukat, iğri, sahte hiçbir iş hakkında yardımda bulunmaz. Böyle bir işi ne müdafaa eder, ne fikir ve nasihat verir; yalan yanlış ihtilâflan ve ihtirasları tasdik ve teşci etmez, bazı müekkillerin, bilerek veya bilmiyerek, yakmak istedikleri tezvir ateşini körüklemez, kine, ihtirasa âlet olmaz. Çünkü onun yalnız müekkiline karşı değil, mahkemeye, kanuna, hatta hasım tarafına karşı da vazifeleri vardır. Avukat, dosyasında bulunmıyan bir şeyi müdafaa etmez. Müdafaasını haklı göstermek için müracaat ettiği eserler ve mahkeme içtihadları ne diyorlarsa onlan aynen zikreder. Yanlış ve eksik iktibaslarla zihinleri bulandırmaz. Avukatın ikinci vazifesi, feragat ve menfaati istihkardır. Esbabı mucibe mazbatası bunu nasıl canlandırmış, lâyiha bu prensipin ana hatlarını ne güzel hulâsa ve vazetmiştir! Hakikî meslek adamı odur ki en temiz saadeti çok ve haksız para kazanmakta ve para kazanmak için düzenbazlık ve cambazlıkta görmez. Haksız tecavüz beynini altüst etmiş, gözlerini karartmış, sinirlerini oynatmış, avukat yazıhanesine mabedden nur ve ziya ister gibi bütün tevekkülü, bütün teslimiyetile girmiş olan şefkat ve yardıma muhtac iş sahibini istismar etmez. Avukatın, ücreti mevzuu bahsolduğu dakıkalarda ayaklanan nefsi emmareyi yumruklıyarak, kudurmuş menfaat hislerini ayak altına alarak kendi vicdanını hâkim yapacak, ve şerefli bir meslek adamma yakısacak derecede ücret istiyecektir. Çünkü o herşeyden önce bir hak ve adalet adamıdır. Adaleti en evvel kendi nefsinde tatbik etmelidir. Yeni lâyiha âmme velâyeti bakımından ücret münasebetlerini pek esaslı surette tevzin etmiştir. Yazılı mukavele olmadıkça avukatların ecri misil davalarına artık bakılmıyacaktır. Su tarlayı kazanırsam yarısı ve yahud domatesleri benimdir! Davayı kazanırsam şu kadar, kazanmazsam bu kadar alırım! Tahsil edeceğim paranın yüzde şu kadarını isterim! gibi hasılı davaya iştiraki tazammun eden pazarlıklar yasaktır. Çünkü, kapalı lâkırdıları bir yana korsak, avukatın bu suretlerden birisile hasılı davaya iştirak etmesi, tüccarlıktan ve müekkilile ortaklıktan başka bir şey değildir. Tokyo haberleri: Tokyo 17 Ordu erkânıharbiyesi neşrettiği bir tebliğde, askerî cemiyetin tensiki niyetinde olduğunu yalanlamak tadır. Bilâkis erkânıharbiye bu cemiyet tarafından Çin Japon anlaşmazlığının başlangıcır.danberi devlete yapılan mu zaheretten memnun olduğunu teyid et mektedir. Harbiye ve bahriyenin munzam bütçesi Tokyo 1 7 Asahi Ishimbun gazetesine göre, harbiye ve bahriye dairelerinin munzam bütçesi Maliye Nezareti tara Muharebe vaziyeti: fından 4800 milyon yen olarak tesbit Yeni taarruz ve neticesi edilmiştir. Hankow 1 7 Japon kıtaatı, Çhansi Munzam bütçenin 400 milyonu, ver evaletinde Chansi simendiferile Sarı ne gilerle. 4400 milyonu bonolar ihracı su,hir arasmda taarruza geçnîislerdir. Kı retile temin edilecek ve buna faizlerin teAnkara 17 20 şubat pazar günü taat, Haifenç'in şimalinde Sarı nehrin diyesi için 250 milyon yen ilâve oluna saat 15,30 da Dahiliye Vekili ve C. H. şimal sahiline varmışlardır. caktır. (a.a.) P. Genel Sekreteri Şükrü Kaya Ankara '•mımııılllllllinilllllllllllllimillllllllllllllllllllllinillllıiHiımMi Halkevinde vereceği söylevle yeniden «42» Halkevini açacak ve bu suretle sayıları «209» u bulan Halkevlerinin altmcı yıldönümünün kutlulanma töreni yapılacaktır. Şehir tiyatrosu artistlerile Halkevi amatörlerinin temsil edecekleri «Timur» piyesile merasime nihayet verilecektir. Geçen bir yıl içinde Halkevlerine konferans, ders, kurs, temsil, konser, mütaHaripura (Hindistanda) 17 KonMoskova 17 Tayyareci Çerevişni lea, spor gibi sebeblerle gelip faydalanan grenin müzakerat ruznamesi komitesi ta idaresinde, Murman buzkıranından kal yurddaşların sayısı altı milyonun üstünrafından, önümüzdeki cumartesi günü a kan S. H. 2 tayyaresi, dün Papanin kam dedir. çılacak olan kongrede müzakere edilmek pına inmiştir. Bu hâdise, 21 hazirandanHalkevleri geçen yıl içinde daha me üzere yeni Hind kanunu esasisini redde beri, Papanin grupunun haric dünya ile todlu ve programlı çalısmak yolunu tutden bir karar sureti kabul edilmiştir. ilk temasını teşkil etmektedir. Tayyareci tukları nisbette muvaffak olmuşlardır. Bu karar suretine kongre tarafından Çerevişni, Papanin grupuna on günlük Müsbet ve şümullü yararlıklar gösteren kabul edilebilecek olan herhangi bir ka yiyecek getirmiştir. Halkevlerinin başında Ankara, Artvin, nunu esasinin istiklâl esasına müstenid Ayni zamanda U. 2 tayyaresile Tay Balıkesir, Bartın, Bursa, Beyoğlu, De olması ve herhangi bir ecnebi otoritenin mir buzkıranından kalkan tayyareci nizli, Diyarbekir, Eminönü, Elâzığ, îzmüdahalesi olmaksızın bizzat milletin Vlasov da saat 18 55 te Papanin kampı mit, Izmir, Gazianteb, Manisa, Inegöl, mümessılleri tarafından tanzim edilmesi yakinine inmişse de oldukça uzakta yere Uşak, Zonguldak Halkevleri vardır. lâzım olduğu beyan edilmektedir. (a.a.) inmiş olduğundan yeniden Taymir'e (a.a.) dönmek mecburiyetinde kalmıstır. Tıran elçılıgı Papanin, grupun buzkıranlara alın Ankara 17 (Telefonla) Tiran elçiBerlin 17 (Hususî) Troçkinin oğlu ması plânı etrafında dün radyo ile Tayliğine Hulusi Fuadm tayini Yüksek Pariste bir hastanede ölmüştür. Troçki mir buzkıranile görüşmüstür. Kat'î harar Tasdikten geçti. nin oğluna yapılan ameliyat muvaffakibugün almacaktır. (a.a.) yetle neticelendiği halde birdenbire ölTrabzon fındık fabrikası Askerî maluller hakkında mesi şüpheli görülmüş ve otopsi yapıl yandı masına karar verilmiştir. Troçkinin oğbir lâyiha hazırlanıyor Trabzon (Hususî muhabirimizden) luna karşı Gpu tarafından bundan evvel Ankara 17 (Telefonla) Söylendiği Dün gece İş Limited Sirketinin fındık müteaddid suikasd teşebbüsleri yapılne göre. Millî Müdafaa Vekâletince as fabrikası yanmıştır. İç ve kabuklu olarak mıştı. kerî malulleri alâkadar eden kanun • binlerce çuval fındık ve külliyetli mısır Antant ekonomi larda bazı değişiklikler yapan bir lâyi kurtarılamamıştır. Yangın sabaha kadar ha hazırlanmaktadır. Bu lâvihaya gökonseyi toplanıyor devam etmiş, itfaiyenin gayret ve fedare askerî memurlardan malul olanla Belgrad 17 Küçük İtilâf devletleri rın yeniden heyeti sıhhiyeden geçirile kârlığile 3 metro yakınındaki fabrikalar iküsad koseyinin yakında akdedeceği rek maluliyet dereceleri de tesbit edile kurtarılmıstır. içtima hakkında mütalealar yürüten cektir. Vreme gazetesi yazıyor: KISA HABERLER Bnçday fiatları «Bu içtima devresinde 1938 senesine * KUDUS 17 Akreden bildiriliyor: Ankara 17 (Telefonla) Son günleraid bir mübadele plânı vücude getiri de buğday fiatlarında görülen ufak te Bir polis karakoluna taarruz etmekten lecek ve üç memleketin mütekabil ticareffüün bayram dolayısile ve arızî ol suçlu bir Arab burada idam edilmiştir. rî münasebetleri tetkik edilecektir.> * VAŞİNGTON 17 M. Roper gazeteDiğer taraftan bu gazete. son sene duğu alâkadarlarca tesbit edilmiştir. cileri kabul ederek İngiliz Amerikan tiler zarfmda Yugoslavya. Romanya ve Buna rasmen icab eden tedbirler alın caret itilâfmın en geç ilkbahar başlangı Çekoslovakya arasında ticarî mübade mış ve Ziraat Bankasma İstanbul piva cında ikmal edilmiş olacağını söylemiştir. * BÜKREŞ 17 Kraliçe Marie, hususî lelerin mahsus derecede inkişafa maz sasma kilosu beş kurus altı santimden buğday arzetmesi yolunda emir veril bir tedavi yaptırmak üzare cenubî İtalyahar olmuş ve dikkate şavan surette artmiştir. Ancak bu fiatla yalnız değirmen da kâin Merano'ya hareket etmiştir. mış olduğunu yazmaktadır. * ZAGREB 17 Hırvat muhaliflerl şefi cilere satış yaoılacaktır. M. Matchek'in yakınmda bulunanlar, bazı Cemal Hüsnü, yeni ecnebi gazetelerinde çıkan ve mumaileyhle memuriyetine gidiyor Basvekil M. Stoyadinoviç arasında bir göParis 17 (Hususî) Paris borsasımn rüşme yapılacağma dair olan haberi tekAnkara 17 (Telefonla) Brüksel zib etmektedirler. bugünkü kananış fiatları şunlardır: elçisi Cemal Hüsnü Hariciye ı * olan te* PARİS 17 Eski nazırlardan Süveyş Londra 152,83. Nevvork 138. Berlin maslarını bitirmiş ve Basvekil Celâl Ba 1230,50. BrükseV 517.12 1/2, Amsterdam kanah kumpanyası reis muavini M. Andre yar tarafından kabul edilerek bir müd 1707.50. Roma 159,90, Lizbon 139, Ce • Lebon, vefat etmiştir. * BERLİN 17 Halen Almanyada budet alıkonulmuştur. Cemal Hüsnü bu nevre 707.37 1/2, kursun 15.8, bakır lunan Japon Amiralı Godod dün Propa ziyaretten sonra mahalli memuriyetine 43 1/2 44 1/2, kalav 184.16,7. altın 139,10 çanda Bakanı Dr. GöbbeLs'i ziyaret etmişgitmek üzere Ankaradan ayrılmıştır. gümüş 19,15,16, çinko 14,4,4 1/2. tir. Yeni Halkevleri acılırken Dahiliye Vekili mühim bir nutuk irad edecek Hindistan kongresi Kutubdaki ilmî yarın açılıyor heyete yardım hiiklâl esasına müstenid Bir tayyare, Bangiz'e inbir ana yasa yapılacak meğe muvaffak oldu Yeni lâyiha, Türk barolarının bağnnda yavaş yavaş kök salmağa başlıyan mühim esasları birer kaide olarak koymuştur: A\oıkat, iş peşinde koşmaz. Avukat ilân ve reklâm yaparak müşteri celbine kalkışmaz. Eu, tüccarların, hazır ilâc satanların, bakkal ve gazinocu esnafının sürümlerini artırmak için yaptıkları bir iştir. Avukatın reklâmını, kendi faziIet ve bilgisi, kıymetli müdafaaları yapar. Adliye sarayı, liyakat kazandığı şöhreti kendisine temin eder. Hukuk mezunu üstad oluncıya kadar yolda ne çalılarla, deve dikenlerile, nekadar böğürtlenlerle uğraşacak! Bu mesleğin güzellığı ve şerefi, biraz da bu zorlukta değil midir? Yeni kanun bizden derin bir kültür istiyor. Kültürsüz adama kanunların kara satırları hiçbir şey demez. Onlan anlamak için iyi bir kütübhane, yerli ve ecnebi kitablar ve mecmualar, mahkeme içtihadları gibi san'at malzemesine ihtiyac vardır. Avukatın yapmağa mecbur olduğu düşünmek, düşündüğünü tatbik etmek, birdenbire gelen hücumlara mukabele edebilmek, sırasında derhal mukabil hücuma geçmek, ılımle süslenmış hazırcevab olmak değil midir? Bu bakımdan avukatı ordu kumandanına benzetebiliriz. O nasıl bir muharebeyi sevk ve idare ederse avukat da karşılıklı bir sevk ve idare olan davayı öyle idare eder. Bunun adı (müdafaa) dır. Sevk ve idare mantıksız olmaz. Çabuk yıkılır. Onun için avukatın mantığı kuvvetli olacaktır. Lâkın mantık kurudur. Müdafaayı hâkime dinleteceksiniz, onu ikna edeceksiniz. Düşünce biraz derin olacak. O halde felsefe bileceksiniz. Içtimaiyatı, tarihi, bugünün hakkını da, servetini de doğuran yeni iktısad cereyanlarını bileceksiniz. Hukukçu Antuvan, «bir avukatın en evvel bilmesi lâzım gelen çey, insan kalbini tanımasıdır!» der.. İnsan kalbi! Bunu tanımak nekadar zordur? Ve neler lâzım değildir. Fakat avukatın asıl san'atı sözdür. Avukat, müdafaasmda bir şair gibi yalnız kalbe ve hassasiyete veya bir romancı gibi muhayyeleye, hisse, cinsî cazibeye hitab etmez. O daima akla ve muhakemeye hitab eder. Fakat bu hitabda hukuk ilminin mücerred ve mantığın kuru kaidelerini belâgatin çiçeklerile süsler. Düşüncelere temiz, süslü elbiseler giydirir. Biraz hulliyat takar takıştırır. Bunun için de neler lâzım değildir? Sarfile, nahvile bir lisan dağarcığı mı lâzım değildir? Hatibleri okumak, dinlemek mi istemez? Muhayyelesini genişleten edebî romanlan mı okumamalıdır? Avukatlıkta çalısmak, okumak ve daima okumak şarttır. Müdafaada akla geleni söylemek yoktur. Fransanın eski avukatlanndan Berryer dostlanndan birisine şöyle yazmıştı: «Bana irticalden bahsediyorsunuz. Irticalen söz söyliyenlerin sırlarını biliyor musunuz? Bu sır, onların hiç de irticalen söz söylemediklerinden ibarettir!» Maurice Pernot Suriyenin denizsiz bırakılmış olmasının sebeblerini izah ederken Musulun (Iraka değil) îngiltereye verilmesi hatalı olduğunu söyledikten sonra, şöylece gene Türkiyeden bahsediyor: «Diğer taraftan, Kilikya Türklere fcırakıldı; zengin Adana ovasile Mersin limam da onlara teslim edildi; İskenderun limanı da Türk toplannm ateşi altına konuldu. Bunlar, işin başlangıcı itibarile hemen hemen tamiri gayrikabil iki hala idi. 1926 da Ankara ile yapılan yeni bir muahedede, hkenderunu Türk hududla* rından ayıran mesafe birkaç kilometre daha k'.salhldı. Bizim ihtimamımıza tevdi edilen arazl böijlece şimalde ve $arkta baltalanmıştı... ilâ..» Fransız muharriri, bu sözlerile, açıkça Musul, Adana ovası ve Mersin limanı Suriyeye verilmek lâzım gelirken verilmedı, diyor. Halis ve muhlis Türk yurdu olan Hatayın, sırf Iskenderun limanını Suriyeye vermek için, Türkiyeden koparıldığı yetişmiyormuş gibi bir de Mersine kadar uzanan Türk yurd'annm Suriyeye daha doğrusu, Fransız idaresine verilmedığınden bugün sikâyet etmek, ancak müstemlekeci Fransız kafalarının cür'et edebileceği bir kirtahhktır. Le Temps gibi bir gazetede Maurice Pernot gibi bir muharririn bundan bahcetmesine balmumu yapıştırmak lâzımdır. Bu bahiste, Fransız muharririne vereceğimiz cevab, Suriyenin bedeninden kesilip ayrıldığını iddia ettiği Mardin, Urfa, Gazi Ayıntab, Maraş ve Adana havalisinin, ancak Türke hâs bir kahramanlıkla ölümü esarete tercih ettiklerini ve nihayet ana vatana bağlı kaldıklannı hatırlatmaktan ibarettir. Eğer, buraları Türk olmasalardı, diğer Suriye arazisi gibi Fransız mandasını kabul ederlerdi. Troçki^nin oğlu öldü c PAPtS BCRSASI Maurice Pernot makalesinin sonunda, Roma Cumhuriyeti namma vaktile Suriyeyi zapteden Pompee'nin Suriyelilere «Memleketinizin emniyet ve selâmeti temin edilmiştir. Sizde ticaret dehası var. dır. Ticaret yapınız. Politikadan hiç birşey anladığınız yok. Roma, sizin hesabınıza politika yapmağı deruhde ediyor ve size sulhla beraber, zengin olmanız için lâzım gelen vasıtalan da getiriyor.» dediğini kaydettikten sonra, yazısım şöyle bitiriyor: «Ticaret var, politika yok: Suriyeîiler, Fransız mandası altında aşağt yukari tamamen aksini yaptılar.» Haydi, Suriyeli dostlanmız hesabma, bu ham iddiaya da cevab verelim: Suriyeye çullanan ve memleketin bütün zenginliklerini ellerine geçiren müstemlekecileriniz, Suriyelilere ticaret yapmak imkânmı bırakmadılar ki zavallılar ticaret yapıp zengin olabilsinler. Ticaret etmek imkânı kalmaymca onlar İşte yeni avukatlık kanunu, ana hat da mecburen siyaset yaptılar. Ve Suriyelarını yukarıda kısaca saydığımız kül lilerin politikacılığı hoşunuza gitmiyorsa türlü Türk avukatları istiyor. Bu kanun, bunun mes'ulü müstemlekecilerinizdir.» haklı gördüğü bir ihtilâfı adalet huzurunda, hasis ve sefil duygulardan âzâde bir halde, hakkın ve vicdanının emrinden baska hiçbir emir dinlemiyerek, ilmin, kanunun ve medenî cesaretin kuvvetlendirdiği bir imtiyazla müdafaa eden adaBir buçuk yıl let vekilleri istiyor ve böylelerini yetiştirzarfında Erzurum me5e çalışıyor. Bunda da muvaffak olaDefterdarlığmı yacagız. parak birkaç ameAvukat liyeyi mucib hastaA. Haydar özkent lıkları mecburiye [*] Birinci ve ikinci yazı 7 ve 9 şubat tile oradan ayrıl tarihli sayılarımızda çıkmıştır. mış ve îstanbulda tedavisini ikmal etmiş olan Naci Rusya ve Efganistan müteka Siral, Aydm Def bilen konsoloslukları terdarlığma tayin olunmuştur. Bu Naci Siral kaldırıyorlar günlerde yeni memuriyeti başma gideMoskova 1 7 Sovyetler Birliği hü cek olan Naci Siral, kudretli maliyeci kumetile Efganistan hükumeti arasında lerimizden ve her cihetle mükemmel ve cereyan eden diplomatik müzakereler ne muktedir devlet memurlarımızdandır. ticesinde 1 nisan 1938 tarihinden itiba Erzurumdaki muvaffakiyetleri gerek A\ukatlığın gayesi, tarafların hukukî ren, Sovyetler Birliğinin Efganistandaki vilâyetin, gerek Umumî Müfettişliğin münasebetlerinden veya karşılıklı menfa ve Efganistanın Sovyetler Birliğindeki çok samimî takdirlerile teyid edilmiştir. atlerinden doğan ihtilâfların hakka uy konsolosluklarının kapatılması hususunda Kendisine yeni vazifesinde de muvaffakiyetler temenni ederiz gun olarak halline tavassut etmektir. Bu bir anlaşmaya varılmıştır. Yeni Aydm Defterdarı

Bu sayıdan diğer sayfalar: