3 Eylül 1938 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

3 Eylül 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURtYEI 3 Evlul 1938 Lik maçları niçin iki devreli olarak oynanır? Yazan: NÜZHET Istanbul lig maçlarının başta giden dört kulübü tarafından serdedilen ve lig maçlarının bir devre üzerinden yapılmasına dair olan itirazları yüzünden kötü bir hal alacağını kestirmek için fazla fikir sarfına lüzum yoktur. Bölgemiz lig maçlarından Istanbulun en kuvvetli ve futbol kalitesini temsil eden dört kulübünün eksıkhğı, telâfisi kabil olmıyan bir kayıbdır. Futbol, cem'î bir spor olmak itibarile bütün cem'î sporlarda olduğu gıbi bunun da birincisini tayin için birtakım müesses usuller, metodlar ve kaideler vardır. Bunlann gelişi güzel konmuş, keyfe göre değiştirilir kaidelerden olmadığını da kabul etmek lâzımdır. Futbolda birinciyi tayin etmek için lig maçları eskidenberi tatbik edilegelen bir usuldür. Bunların iki devreli oluşundaki sır ve hikmet, işi mümkün olduğu kadar talih oyunu şeklinden çıkarmak ve birinciyi tayin hususunda şansa asgarî yer vermektir. Bir kulübün şampiyon çıkması haddizatında o kulübün on bir seçme oyuncusunun diğer kulüblerin on birer seçme oyuncusuna karşı ihraz ettikleri bir tefevvuk ve muvaffakiyetin ölçüsüdür. ABBAS ve yenilenin müsabakalardan haric kal ması şeklinde oynanan kupa maçlarına ne denir; şeklinde bir itiraz vâki olabilir. Fakat bu da gene bir mikyas veya miyar olarak ileri sürülemez. Çünkü kupa şampiyonluğu ancak o şekilde oynanan ve içinde şansa büyük bir pay bırakan bir müsabaka sıstemidir. Bir memleket futbol birincisinin lig maçları şampiyonu olduğu ve kupa şampiyonu olmadığını hepimiz bilırız. Kupa şampiyonu o memleketın fut" bolda birincisi değil; kupa maçları şeklinde oynanan müsabakasınm şampiyonudur. Memleketi temsil için bir kulübe salâhiyet ve mes'uliyet verileceği zaman da akla kupa değil, lig şampiyonu gelir. Futbol on birini hasımla bir kere çarpıştırmak suretile birinciyi tayin etmek mümkün olmadığını şu misal ile de isbat kabildir. Oyunu oynıyan on bir oyuncu olduğuna ve maksad da bu on birin üstünlüğünü anlamak olduğuna göre, bir tek çarpışma ile birinci tayin edilseydi cem'î spor ruhundan ayrılmış olurdu. Denecek ki, güreşte, yahud başka bir sporda, ayni usul cari değildir? Futbolu, beynelmilel nizamnameye göre oynuyoruz. Bu bir mecburiyet olduğu gibi, hiç de yanlış veya futbolu bize uymıyan şekillerde tatbik mecburiyetini tahmil eden bir şekil değildir. Esasen bey nelmilel federasyon veya beynelmilel futbol meclisi futbolda en iyi sistemi ve şekli tesbit eden bir müessese olmak itibarile bu meclisin aldığı mukarrerat da en doğrusudur. Türk futbol federasyonu ise, beynelmilel federasyonun bir azası ve bu itiİki devreli lig maçları bu mülâhazalar barla bir cüz'ü olmak itibarile o meclisin dan doğmuş bir usuldür. Kulüb adedi yürüdüğü yollardan yürümek mecburiyetine göre üç, dört, hatta bazı memleketler ni hisseder. de yedi, sekiz ay süren lig maçları futbol Acaba biz Istanbul lig maçlanrı, birincisinin tayininde yegâne miyar addo bir devre üzerinden oynasak da, millî külunsa yeridir. Bütün bir mevsim zarfında me maçlarmı iki devreli yaparak Türkiye oyuncularınm mukavemet, meharet, oyun futbol şampiyonunu bunun neticesine götekniğini ayni seviyede muhafaza etmek re ilân etsek beynelmilel federasyon buna ve nihayet bir tahammül ve sinir meselesi itiraz eder mi? Bizce asla! Fakat mesele imtihanı şeklinde telâkkisinde hiçbir mah orada değil; millî kümeye ayrılacak hakizur olmıyan lig maçları ayni zamanda bir kî dört Istanbul kulübünü seçmek husumemlekette futbol alâka ve sevgisinin de sunda sportmenliğin ruhuna mugayir habaşlıca kaynağıdır. reket etmiş oluruz ki, bunu bizim kadar Istanbulun başta gelen dört kulübünün de arzu etmiyeceklerine eminiz. Bu dört kulübün itiraz noktalan bize yabancı değildir. Onları ceffelkalem haksız görenler den de değiliz. Buna bir hal şekli bulunmak da büyük fedakârlığı islilzam etmez. Yalnız şunu onların da bizimle beraber tasdik etmeleri lâzımdır ki bir devreli lig maçı olamaz ve olmamalıdır. 'c ' r ' r Iş bundan sonra sadece bir formül bulma meselesi şeklinde mütalea olunabilır ki, bu formülü başta gelen dört kulübün ve geride kalan altı kulübün esas faydaları haleldar edilmemek sartile aramak vaziyetinde hulâsa edilebilir. Evvelâ bu fikri, eski bir mecelle tabirile reddedelim. Batıl makisün aleyh olamaz. Herhangi bir sporda yanlış bir usul tatbik ediliyor diye bunu futbola da teşmil, büyük bir yanlış teşkil eder. Ve esasen güreşte dahi ekip galebesi mevzuubahs olduğuna göre orada da gene iki devreli lig maçları prensipine riayet edılmiş oluyor demektir. Bundan maada lig maçları uzun bir devre oynanır. Mevsimin başında hava şartları, oyuncuların formunda olup olmadıklan ve buna benzer bir sürü şartlar mevsimin sonunda tamamile değişmiş olur ve bütün bu değişen şartlar altında formunu muhafaza eden ve nihaî galebeyi bu formda kalmak suretile temin eden on birdir ki hakikî şampiyon udur. Futbolun hiç şüphesiz, en enteresan İnüsabaka şekli de lig maçlarıdır. Düşünülecek olursa bir Beşiktaş Fener maçımn seyirci adedi herhangi bir ecnebî temasından aşağı düsmediğine göre bu mütaleaya hak vermek icab eder. Eğer lig maçı sistemi en enteresan şekil olmasay" dı seyirci adedi daimî surette ecnebi te maslan lehine büyük bir fark göstermek icab ederdi. Bu mütalealara, bizde şild namı verilen NÜZHET ABBAS Istanbul Ankara muhtelitleri karşılaşacak T. S. K. Istanbul bölgesi başkanlığmdan: Bugün çıkan bazı yevmî gazetelerde bölgemiz futbol ajanlığı tarafından 11/9/938 tarihinde başlamak üzere tertib edilen 1938 1939 yılı lik maçlarının futbol federasyonundan gelen bir emirle tehir edildiği yazılmakta ve bu tehire sebeb olarak da dört kulübün lik maçlarına iştirak etmemesı gösterilmekte dir. « Bu husus hakkmda futbol federas yonundan bölgemize hiçbir emir gel memiştir. Lik maçlarının 24/9/938 gününe tehiri bu dört kulüble bir anlasma gayesine matuf olmayıp sırf 17 ve 18/9/ 938 günlerinde Ankara muhtelit takı mile bölgemiz muhtelit takımı arasmda şehrimizde yapılacak olan müsabaka lar dolayısile olduğu tavzihan beyan olunur. IBaşmakaleden âevam\ paklı birşey değildir ki onun istiklâl ve tamamiyeti Türkiye ve Fransadan ibaret kefaleti buBugün Ankarada ilk iki büyük devletinHataydakialtında millî lunduktan başka bu ideal idare ve nümunesinin muvaffak olresmî müsabakayı ması için elimizden gelebilecek yardımların hiçbirini esirgemiyeceğiz. yapacaklar Artık herşey olup biterek Hatay muTürkiye ve Finlândiya millî güreş karrer ve mukadder olan istiklâline katakımları bugün saat dört buçukta Ankarada 19 mayıs stadyomunda ilk kar vuşmuş olduktan sonra Hataydaki muhşılaşmayı yapacaklardır. Bugün yapı telif ırk ve mezhebden bütün halkın bir lacak olan müsabaka Greko Romen o kardeş hayatı yaşamağa başlamalarından larak yapılacak ve resmî mahiyeti ha daha tabiî birşey olamaz. Millî Türk çokluğuna istinad etmekle beraber Haiz olacaktır. Evvelce de vazdıŞımız gibi Türkiye tay rejimi ırk ve din farkı olmaksızm Finlândiya millî güreş takımları ara bütün evlâdlarını bağrına basacak en lismda her sene yapılmak ve üç sene de beral bir rejimle cihazlandırılmış bulunuvam etmek üzere müsabakalar tertib e yor. Hatay yalnız Türklerin değil, oradilmiş ve bu üç müsabakadan ikisini da oturan diğer unsurların da vatanıdır. kazanan takıma verilmek için bir hey Hatay vatandaşlarının hepsinden vatankel konulmuştu. Bu müsabakalarm bi larına sadakat ve muhabbetle bağlıhk rincisi geçen sene Finlândiyada yapıl isteriz ve bekleriz. mış ve Fin takımı tarafından kazanıl Bu küçük yeni ve güzel vatan parçamıştı. sında çokluğu teşkil eden Türklere düFinlândiyalılar, bu ikinci karşılaşma şen vazife dünden itibaren çok büyük bir yı da kazandıkları takdirde. bu heykeli ehemmiyet kazanmış bulunuyor. Türkalmaları kat'ivet kesbedecektir. Finlân lerin Hataylı diğer bütün unsurlara karş; diya millî takımı, bu defa memleketi şefkat ve muhabbetle dolu bir kardeş mize en kuvvetli bir şekilde, dünya ve muameleleri yapmaları elzemdir. Bu olimpiyad şampiyonlarile birlikte gel herhangi bir devlette ve hele Hatay gibi mişlerdir. Bu itibarla Ankarada yapı bir nümune idaresinde çokluğa terettüb lacak olan müsabaka çok mühimdir. eden kutsal bir borcdur. Bu borcu hakMüsabakaya bugün tam saat 4.30 da kile yerine getirebilmek için Hatay başlanacaktır. Müsabaka safahatı An Türklerinin evvelâ kendi aralarında hiçkara radyosile neşredilecektir. Istanbul bir ihtilâf zerresi bırakmamaları lâzımradyosunun da bu neşrıyatı naklen verdır. mesi ümid olunmaktadır. Hatayda asırlarca ve asırlarca ihmal Finlândiya millî takımile pazar günü edilmiş bir Eti Türkleri zümresi vardır de avni stadyomda serbest güreş mü ki cahil din hocalarının açtığı uçurumla sabakalan yanılacaktır. sanki Sünnî Türklerden başka insanlarPehlivan güreşleri mışlar gibi muamele göregelmişlerdi. Tez Pazar günü Yedikulede alaturkacı elden bu tarihî hata kat'iyetle düzeltilpehlivanlar arasında yağlı güreşler ya melidir. pılacaktır. Güreşlere meşhur pehlivanHatay davası güdülürken diğer unlar iştirak edecek, kazananlara muhtelif surlardan başka bazı Türkler dahi şu ve ikramiyeler verilecektir. bu mülâhazalarla yanlış yollarda yürüGaîatasaray kulübü muraka yebilmişlerdi. Bir hak ve hakikat meybe heyetinin toplantısı dana çıkıncıya kadar insanlar arasında böyle ihtilâf lar görülebilir. Hak ve haGaîatasaray supor kulübü genel sekkikat meydana çıktıktan sonra artık herreterlığinden: Yüksek murakabe heyeti eylul içti kesin doğru etrafında birleşmesi lâzımmaı 17/9/938 cumartesi günü saat lS^te, dır. Yakın maziye aid fena hatıraların Eîîffetî' silinip süpürulmelidîr. Sünnî ve kulüb merkezinde akdedileceğinden, Alevî bütün Hatay Türkleri sanki dünsaym azanm mezkur gün ve s a a t t e ^ . ^feya bugün gelmişler gibi tett€miz bir lüb lokalinde bulunmalari rica olunur.^ kardeş muhabbetıle birleşeceklerdir. Bu kadar ağrılar ve sancılarla doğan yeni Ismet Paşa Kız Enstitüsü devlet bilhassa Hatay Türklerine bu hali en zarurî bir hakikat vazifesi olarak veev idaresi muallimliği riyor. Ankara İsmetpaMüstakil yeni hayatında saadetle inkişa Kız Enstitüsü şaf etmesini istediğimiz Hatay devletine nü bitirerek Maa bu nasihatleri vermek biz Atatürk Türrif Vekâleti hesakiyesi Türkleri için çok zevkli bir vazıfebma Viyanada «kadir. Hataylılar Atatürkün kendileri için dm için ev idaresi» yaptığını unutmasınlar ve onun samimî mektebini ve Ber linde <Pedagoji Ens temennilerini yerine getirmeğe itina göstitüsü» nü muvaf tersinler. fakiyetle ikmal eMillî ve müstakil Hatay devleti ırk den Bavan Mücedve din farkı olmaksızm bütün Hataylıladet Pektürk memra mubarek olsun. leketimize dönmüş Bayan Mücedded YUNUS NADÎ ve İsmetpaşa Kız Enstitüsünde ev idaresi musllimliğine tavin olunmuştur. Kıymetli Bayan Müceddede vazifesınde Dört amelenin geçirdiği kaza muvaffakiyetler temenni ederiz. Yedikulede Gazliçeşmede 15/17 numaralı kösele fabrikasında çalışan Mustafa oğlu Mustafa, Mehmed oğlu Hasan Beylerbeyinde tayyare ve Mehmed oğlu Mehmed isminde üç müsameresi kişi fabrikanın kösele ıslatmağa mahsus Bu akşam Beylerbeyinde Halk Tiyat havuzunun suyunu boşaltırlarken intirosunda tayyare haftası dolayısile ter şar eden pis kokuya dayanamıyarak batıb edilen müsamere çok zengin olacak yılma alâımi göstermişlerdir. Bunların tır. Bayan Muallâ ile Bayan Radife, A imdadma koşan Rifat oğlu Hasan da, leko saz heyeti, Ertuğrul Sadi temaşa baygınlıklar geçirdiğinden hepsi birden heyeti bu müsamerenin programını teş havuzdan çıkarılarak tedavi için Er meni hastanesine kaldırılmışlardır. kil etmektedir. ki işe götürüyor, zoraki dürtüşlemelerle yün ilmiklemeğe çalışıyordu. Şefik, birkaç defa, sokağa çıkmağa, Zeynebin, evlerine gıdebileceği ahbabları dolaşmağa niyetlenmiş, gene vazgeçmişti. Kendisi dışarıda iken Zeynebin avdet edivermesi mümkündü. Saat dokuza beş kala kapı çalındı. Müvezzi bir telgraf getirmişti. Şefik, telgrafı *alelâcele açıp, altında Zeynebin ismini gbrünce derin bir nefes aîdı. Bu gayritabiî gecikmenin, kendisine verdiği endişeler arasında, sarahatle düşünemeden, tahteşşuur denilebilecek bir korku ile, herhangi feci bir kaza, bir ölüm ihtimalini de aklına getircniş olduğunu, bu derin nefes açıkça gösteriyordu. Şefik, telgrafı yırtarken, Raika Ha nımefendi elindeki işini dizlerinin üzerine bırakmış, yüzünü Şefiğe dönmüş, hale can içinde bekliyordu. Oğlunun, üç satırdan ibaret teîgrafı, gözlerile yer gibi okuduğunu, teessürden ve heyecandan solan yanaklarınm birdenbire kızardığını gördü. Ne diyor? diye sordu. Şefik, telgrafı annesine uzattı: Olur şey değil! dedi, alın okuyun. Raika Hanımefendi, kâğıdı oğlunun TürkiyeFinlandiya millî takımları Hakkın zaferi: Müstakil Türk Hatay! Istırabın ve ağrının en şiddetlisini en kolay en çabuk ve en ucuz geçirmenin çaresi bir kaşe GRIPIN almaktır. Mıdeyi bozmaz, böbrekleri ve kalbi yormaz. Sonrv .; Aldıktan beş dakika sonra Ucuz Tesîrli Zararsız Ismine dikkat. Taklidlerinden sakmınız ve Gripin yerine başka bir marka verirlerse siddetle reddediniz. icabında günde 3 kaşe alınabilir. Bolu Belediye Riyasetinden: Bolu Belediyesinin 42271 lira 50 kuruşluk bedeli keşifli elektrik tesisatmdan 13712 lira 50 kuruşluk kısmı 22/9/938 perşembe günü saat 15 te ihale edilmek üzere yeniden kapalı zarf usulile münakasaya konulmuştur. İhalesi Boluda Belediye Encümeni huzurile yapılacaktır. îsteklilerin keşif bedelinin % 7,5 u olan 1028 lira 44 kuruş muvakkat teminat akçesini ve 2490 sayılı kanunun 10 uncu maddesinde yazıh olan lâzım vesaiki ve teklif mektublarım ihale saatinden evvel Encümene vermeleri lâzımdır. Proje ve şartnameler Bolu Belediyesinden ve İstan bulda Galata Asekurazione handa elektrik mühendisi Bay Hasan Halet Işıkpmardan slınabilir. ( 6058 ) 6u akşam ve yarın gündüz ve gece Bayan AYTEN idaresindeki Meşhur şantöz OLGA ŞOMOGYi ve meşhur dansöz ELiZABET KöREMl'nin iştirakile revkalâde Gala müsamereleJi ayrıca Tango müsabakası, meccanen piyango ve sürpriz kotiyonlar. GADDEBOSTAN GAZİNOSUNDA ' '''•" ^ va 8 • 9 938 perşembe akşamı san'atkâr Bayan " M U A L L A arkadaşları tarafından büyük konser Üsküdar Kız Enstitüsü Direktörlüğünden: Üsküdar Kız Enstitüsü ve Akşam kısımlarma 22 ağustos 938 den itibaren talebe kaydına başlanmıştır. Kayıd günleri: Pazartesi, çarşamba, cuma günleri.. saat 9 12, 1 4. « 5571 ) Tatlı bir U Y K U temin eder. Uykusuzluk Sinir ağrılarıAsabî öksürükler Baygınhk Baş dönmesiÇarpıntı ve sinirden ileri gelen bütün rahatsızlıkları İYİ EDER İYİ EDER Her eczanede bulunur. yi Salâhaddin Beye zaten baştan nihayete kadar anlatmıştı. Şefiğin telefonundanberi de halecan içinde, her an onun gelmesini beklemişti. Şefik odaya girer girmez yerinden fırladı, onu telâşla karsıladı: Ne oldu? İşte, bu oldu! Doktor Şefik, evden oraya gelinciye kadar asabî parmakları arasında buruş turduğu telgrafı, Şahendeye uzatmıştı. Şahende, telgrafı okudukça yavaş yavaş sükunet bulmuş, okuması bitince: Çok şükür, içim rahat etti! demişti. Ben daha fena bir haber almaktan korkuyordum. Doktor Şefik, hayretle onun yüzüne baktı: Daha fena bir haber mi? Bundan daha fena haber olur mu? Aman Şefik Bey, öyle demeyin! Bir saattenberi ben kendime malik değilim... Siz Zeynebin burada iken halini görseydiniz... Evet ama bütün bunların manasını ben anlıyamıyorum. Zeynebin yaptığı bu işin sebebi nedir? Bana hiçbir şey sormadan, benden izahat almadan... Bu düpedüz delilik! (Arkast var) Büyük aşîc romanı; 3 5 COHLflir Nakleden: HAMDt Bu fevkalâdeliği, nihayet Şefik kendisi anlattı. Şimdi, klinikte cereyan eden vak'ayı Raika Hanımefendi de bütün tafsilâtile öğrenmiş bulunuyordu. Şefiğin aklınc'an geçen müphem ihtimalleri, o da birer birer düşündü. Lâkin, bu ihtimaller üzerine hüküm yürütmeden evvel yapılacak iş, bunların tahakkukuna meydan yermeden Zeynebi bulmaktı. Raika Hanımefendi, bu işe zihninde bir çare aramakla meşgulken bir yandan da Şefiği teselli etmek lüzumunu hissediyordu. Sinirlenıae, Şefik, dedi; telâş etme. Belki de bir arkadaşına gitmiştir. Çok asabi imiş diyorsun. Belki bu asabiyetini geçirmeden sana gözükmek istememiş, tir. Insan böyle zamanlarında kendisine Şderd ortağı arar... Raika Hanımefendi, kendi söylediği|ne kendi de inanmıyor gibiydi. Şefiğe VAROĞLU kuvvet vermek istiyen sesinde, müdafaa ettiği fikrin çürüklüğüne inandığını anlatan bir gevşeklik seziliyordu. Şefik omuzlarını silkti: Hangi arkadaşı anne? Biliyorsunuz ki Zeynebin Şahendeden başka arkadaşı yok... Heîe derdleşmek icab ederse, Şahendeye bile açılacağını tahmin etmem! Raika Hanımefendi ısrar etmedi. Esasen, oğlunu teselli edecek .başka söz de bulamıyordu. Gelininin, gündüzkü hâ diseden sonra bu saate kadar eve avdet etmemesi, herhangi izahtan vareste ve kâfi derecede mânıdardı. Hiç konuşmadan, bir saat beklediler. Odanın içinde, bir aşağı bir yukarı dolaşan Şefiğin kundura gıcırtılarından başka ses işitilmiyordu. Arasıra, Raika Hanımefendi, ba";ım kaldırıp duvardaki saate bakıyor; sonra gene gözlerini elinde elinden aldı. Zeyneb, telgrafta şöyle di Jefendinin gözünün önüne geldikçe, ka dıncağızın tüyleri ürperirdi. Oğlunun isyordu: «Yüzünüzü görrrek istemiyorum. Bu tikbalini, şöhretini, hatta belki lıayatını günden itibaren serbestsiniz. Artık, haya büyük tehlikelere maruz bırakan o uğurtmıza iştirak edecek değilim. Kararım suz günlerın, ebediyyen öldüğünü ümıd etmiş; Şefiğin hayatmı altüst eden o kat'îdir. Zeyneb.» Şefik, muvazenesini tamamen kaybet meş'um kadının, yoîları üzerinden nihayet miş gibiydi. Arka arkaya üç sigara yaktı, çekildiğine kanaat getirmiş, çoktanberi üçünü de birer nefes çekip tablada sön unuttuğu bir gönül rahatına kavuşmuştu. Halbuki, işte birdenbire, ayni isim, evin dürdü. Sonra, birdenbire: Bu meseleyi halletmek lâzım, de içinde dolaşmağa başlamış, daha ortaya di. Bir muamma karşısındayız, fakat hal ilk çıktığı gün, bir aile saadeti üzerine, yıkıp mahvedici bir kasırga gibi çökmüşledeceğim! tü. Kapıya dogru yürüdü. Annesi arka Raika Hanımefendi, sokak kapısının sından seslendi: siddetle kapandığını işitti. Merdiven ba Nereye gidiyorsun Şefik? Şahendeye. Zeynebi en son gören şında, sanki Şefik tekrar yukarı çıkacakmış gibi biraz bekledikten sonra, odaya mademki odur, işin iç yüzünü biliyor dedöndü. mektir. Ne biliyorsa anlatsın. En sevdiği meşgalesi olan örgüyü bile Şefiğin sesinde, gizli bir tehdid var eline almak istemiyecek derecede bir ruh dı. Raika Hanımefendi, şapkasını alıp bezginliği duyuyordu. Bir koltuğa oturmerdivenleri hızlı hızlı inen Şefiğin ardu, iki elini şakaklarına dayadı. Düşünkasından baka kaldı. ceye daldı. Eyvahlar olsun! diye düşünüyor * * * du, gene başladı. Kaç aydır durulmuştu. Doktor Şefik, Şahendenin apartımaKâfir kadın, gene rahatımızı bozdu işnından içeri yel gibi girdiği zaman, bu te! Feride Hanım macerasının gürültüle anî ziyarete ne Şahende hayret etti, ne de rile dolu geçmiş günler, Raika Hanım kocası Salâhaddin Bey. Şahende, mesele

Bu sayıdan diğer sayfalar: