5 Şubat 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 8

5 Şubat 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 5 Şubat 1939 5ÜVEYŞ KANAU Gemi siparişindeki yolsuzluk IBastarafi I Inct sahtiede) Bugün milletlerin siyasî ve iktısadî hayatında pek biiyiik rol oynayan bu muazzam kanal, uzun asırlar insan dimağını yormuştur manonda yeni vapurlann Almanyaya sîparişi takarrür edince gemilerin esas plânlarmı ve şartnamelerini hazırlamak üzere bir fen heyeti kuTUİmuştur. Bu heyete Almanyada bir gemi inşaiye mektebinde doçeret bulunan Harun (İki sonradan Denizbank Umuım Müdür muavini olmuştu) alınmif, ayrıca biri ressam olan diğer üç zat da dahil olmuştur. Esas plânlan hazırlıyan ve bu plânlara göre siparişleri veren, Harunun riyaseti altındaki bu heyettir. Kazanlar meselesi Bu plânlar ve şartlaT arasında birçok noktalar nazarı dikkati calîb görülmekle beraber bilhassa vapurlamn kazanları üzerinde ehemmiyetle durulmattadır. Almarayada inşa olunan vapurlara Breton sistemi kazanlar konulmuştur. Bu tip kazanlar, bir Fransız patentidir ve henüz hiçbir yerde kullanılmamışhr. Etrüskte kâfi sür'ati temin etmiyen âmilin ve diğer vapurlarda da ânza gösteren başhca şeyin bu kazanlar olduğu anlasılmış gibidİT. Krupp firmasile bu kazanlar meselesi üzerinde yapılan muhaberatm büyük bir dosya teşkil ettiği görülmüşrür. Söylendiğine göre, müessese, mes'uliyet kabul etmeden bu kazanlan kullanabileceğini öne sürmüş, heyet ise Breton kazanlannın kullanılmasmda ısrar etmiştir. Esrarlı Tibet çölünde korkunc bir seyahat Asyanın mukaddes memleketi) Feci bir hâdise Mersinde bir buçuk yaşmda bir çocuk 9 günlük kardeşini öldürdü Mersin, (Hususî) Şehrimizde feci bir ölüm hâdisesi oldu ve bir buçuk yaşında bir çocuk, dokuz günlük kardeşini öldürdü. Hâdise hakkında verilen malumat şudur: Sebze ticaretile uğraşan îzzet Severin, biri bir buçuk, diğeri dokuz günlük iki çocuğu vardır. Çocukların annesi mutfakta meşgul olmak üzere aynlırken her iki yavruyu ayni odada kendi hallerine bırakmış. Kadın, mutfakta çalışırken dokuz günlük yavru ağlamağa başlamış, diğeri onu susturmak istemiş, etrafına göz atmış, y a n yartmış bir ispermeçet mumunu görmüş ve eline geçirdiği bu mumu dokuz günlük yavrumm ağzına sokmağa başlamış. Yavrunun ağlamağa devamını görünce, mumu biraz daha sokmuş ve susturmuş! Bu susuş, dokuz günlük yavrunun son susuşu olmuş... Az sonra anne, odaya girince feci hali görerek çırpmmağa başlamış amma, is işten. geçmişti artık... Göçebe halk, sudan hiç hoşlanmazlar, yanlarına su ile yaklaşırsanız somurtur, surat asarlar Tibette köprü yoktur, nehirler üzerinden böyle geçilir... Yolda bir parça sendeliyor diye Müddeiumumiliğe vermişler! îçtimaî mevki sahibi genc bir kadm, vardı. Başka biçbir yerde görmediği taş aşırı derecede sarhoş olarak sokakta nevileri bulduğu gibi bu taşlar üzerİTide dolaştığı iddiasile dün polisçe yakalanömÜT BÜren o z^mana kadar meçlhul mış, Adliyeye getirilmiş, Müddeiumu ufacık tefecik bazı böceklere de rastla milikçe Sultanahmed ikinci sulh ceza Siiveyş kanalmdan bir manzara dı. Keşifleri kendisini pek sevindirdi, u mahkemesine gönderilerek muhakeme zunuzadıya tetkikler yaparak, resimler edilmlşrtir. Son haftalar zarfmda, Italyan metaLesseps'in maruz kaldığı saymakla tüçefeti, notJar aldı ve bunlardan nümunelibinin, Siiveyş Kanalı etrafında gürültülü kenmez güçlüklerin başında, bizzat K.diŞık giyinmiş olan ve muntazam k o leri kutuılara yerleştirdi. Yangçe Ki nuşan bu genc kadın, şöyle söylemiştir: neşriyata mevzu teşkıl ettiğini görüyoruz. vin bir günü bir gününe uyyang membaı civarmda bulduğu şeyler, İngiltere ile Italya arasmda, hayli üzün mıyan mütelevvin ahlâkile çarpış Ahpab evinde ailece toplanmış, ailim balimmdan yabana atılacak şeyler ramızda eğlenmi§tik. Bu arada şarap da tülü hâdiseler doğuracak gibi görünen madan, büyük bir diplomat zekâ ve değtldi! içmişti'k; fakat hadden aşırı değil, pek Siiveyş kanalının tarihçesinden bir hulâsa idareciliği ile hareket etmek meselesi varçıkarmağı, geçen asrın bu en azametli e dı. Bir yandan, bu çok tehlikeli sahada Oralarda kaldıkça yerlilerle arası iyi az... Sonra sokakta beni polis çevirdi. seri etrafında münakaşalar koptuğu şu yanhş bir adım atıp bütün işi berbad etleşiyor, arası iyileştiikçe de daima daha Hayıet ediyorum doğrusu! Ben, kendi günlerde, faydah buluyoruz. fazla kalmak arzusuna kapılıyordu. halimde yoluma gidiyordum, halimde mek korkusile titreyen De Lesseps, bir Haddizatında yerliler becerikli adamlar herkesi rahatsız edecek bir şey yoktu. Hayatınm mühim bir kısmını Hariciye yandan da, Süveyş kanalı işine külliyen Yürüyüşiimde de göze çarpacak derecedı, natta keşif ve tetkik iş/lerinde kendimemurluklarında geçiren Ferdinand de muhalif bulunan îngilterenin inad ve mude bir değişiklik olmadığına kaniim! sine iştirak etmeleri, sırasma göre basit Lesseps, Mısırda konsolosluk vazifesile kavemetini kırmakla uğraşmak zaruretinHâkim Salâhaddin Demirelli, şahid bir yardım mahiyetini aşıyordu. Bununde idi. Bu meyanda, Hidivi korkutmak bulunduğu sırada, Hidiv Abbas Paşanın polise bu kadınm kanunen suç sayıla la beraber, Tibet'lilerin bâtıl Hikadlan oğlu Prens Mehmed Saide ders okut için İskenderiyeye bir İngiliz filosu dahi cak derecede sarhoş olduğuna nereden dolayısile kendilerine pdk güvenemiyor hükmettiğini sormuş, ckadm, sokakta muş ve kendisile samimî bir dostluk rabi gönderilmişti. du. Filhakika, bunlar, birçok rühların yürürken bir parça sendeliyordu» cevatası tesis etmişti. Süveyş kanalı, münhasıDe Lesseps, yerinde sarfettiği gayretgörünmeden mevcud olduklanna inan bını almıştır! ran bu dostluk sayesinde kazılabilmiştir lere inzimam eden İngiltereye ve Fransadamek hatâ sayılmaz. Etrüsk son bir defa daha Istinyede de, bu maksadla oralara uzanmıştır. Dr. makla kalmıyarak, hareketlerile bu ruh Neticede, tespit edilen vaziyet <alâ ya yaptığı seyahatler, oralarda verdiği Ferdinand de Lesseps, Iskenderiyede konferanslar, yaptığı teşebbüsler, iktiham havuzlandılktan sonra Marmarada tec Fişşer, bu heyetle beraber yola çıkmıştı. lan kızdırmaktan korkuyorlardı. Ve gö imi gayrikabili setrü ihfa» mahiyette bulunduğu sırada, Napoleon Bonapart'ın, ettiği birçok yorgunluklar neticesinde, ni rübeye çılkarılmıştır. Bu tecriibede Sa Ve Tibet'te on ay süren tetkikten sonra, rünür, görünmez herşeyin altında bu ka bir sarhoşluk derecesinde görülmemiş, suç sabit olmamış, bu iddia ile ınahkeMısır seferi esnasında, Süveyş berzahm hayet, 1859 senesi nisanının 25 inci gü rayburnundan dolaşan Etrüsk, 12 mi!bir noktada keşif heyeti dağılmak zorun bîl bir tehlike sezinlivorlar, çarpılmaktan meye getirilen kadm, beraet ederek çıda yaptırdığı tetkiklere müteallik olarak nü, ilk kazmanm vurulması merasimine yapmış, bu cihet bir raporla tespit edil da kaldı. Içlerinde biri, orada tutunabil kni'şMamyorlardı. Onlarm hal ve tavrmı hiç mi hiç gözden kaçırmıyan Dr. Fişkıp gitmiştir. mühendis Lepere tarafmdan yazılan muh riyaset edebildi. O gün, yüzlerce kişinin miştir. Halbuki 6 mil sür'atle akan Sa di. Bu kimse de, işte Dr. Fişşer'dir. Dolan heyeti, çizdiği plâna ve hazır şer, yerlilerin kendisine karşı hâlâ gizli tırayı okumuş, burada bir kanal yapılma karşısmda söylediği nutuktan bir ay sonra rayburnu akmtısının bundaki dahli hiç sı fikrini, o tarihte, yani 1832 senesinde işçiler çadırlarını kurmuş, işe başlamış bu hesab olunmamıştır. Nitekim dönüşte, ladığı programa göre, tasarladığı işler bir çekin^enlik beslediklerinin farkına va bise giymif, neş'eli neş'eli Şanghay sorryordu. Diğer taraftan, yerlilerin ken kaklannda gezip duruyordu. Kendisinî benimsemişti. O zaman, De Lesseps yir lunuyorlardı. Etrüsk Sarayburnu akıntısmı tersine bir den çoğunu başarmış ve kı§ mevsiminde disinde esraren^iz bazı kuvvetler teveh Almanyaya getiren vapur lrmandan çımi yedi yaşındaydı. Muhtıra üzerinde u1869 senesinde inşaatı ikmal edilen türlü geçememiş, 15 dakika Saraybur bata çıka uzun bir yürüyüşle, Yangçe zun uzadıya âmali fıkir ettikten sonra, kanal, 74 milyon metre mikâbı toprak nunda bocalamış, nihayet Denizbankın nehri arazisinm yukan kısmmdaki son hüm ettiklerini anhyan âlim, onların bu karken de, hayatında ilk defa derecesiz mahallinde tetkikler de yapan Lesseps, kazmak suretile vücude gelen muazzam bir römorkörünün yedeğinde akıntıyı ge konak yerine varmiftı. Burada da ölçü vehmmden, daima yardrm temmi sure memnun, mes'ud, piposunun dumanrai savurdu, savurdu.» hariciye mesleğinden ayrılıp Fransaya av bir eserdir. Kol kuvvetile bu işi başarma çerek limana girmiştir. Etrüsk, ertesi gü süz derecede zorluklarla karşılaştı. Da tile istifade etmesini de biliyordu. Bu en basit şartlar içerisinde yaşıyan ha evvel kendi gözlerile hiç beyaz derili Dr. Fi?şer'in resimli kitabı, Tfl>et'e detini müteakıb ayni fikir üzerinde işle ğa imkân olmadığma göre, o tarihte, sa nü ve bu vaziyete rağmen sefere çıkarılinsan görmemis, olan yerliler, gitıtikçe basit insanlar niazannda itiban, bir hâaid türlü malumatla doludur. Meselâ, mekten geri durmamıştır. nayi âleırai, günde üç bin metre mikâbı mıştır. artan bir düşmanhk gösteriyorlar, kabile diseyle adamakıllı arttı. Bir erkek ço Tibet'te bir nehir dondu mu, o buz ta1854 senesinde, Hidiv Abbas Paşa toprak kazacak kabiliyette tarak makine Müvazene meselesi reisleri, heyetin art& geriye dönmesini cuk, midesinden rahatsızlanmıştı. Ru bakası üzerine ayak basmak, memnunın vefab, yerine oğlu Prens Mehmed leri imaline başlamamış olsaydı, Süveyş istiyorlardı. Keşif heyeti, isteği yerine baniler, okuyup üflemişler, çocuğun ra dur. Böyle bir hareket, mabudlann gaHeyet, bilhassa Etrüskün ve eşlerinjn Saidin geçmesi, Ferdinand de Lesseps'e, kanalı fikrini, belki de başladığı noktada getirmeğ* yanaşmayınca, Baş Lama, hatsızlığı uzayıp gidince, artık ümidi zabma ugramağı mucibdir; ancak, ramüvazenesi meselesi üzerinde durmaktabirdenbire büyük bir ümid verdi. Yirmi bırakmak icab edecekti. gazaba geldi ve yerlileri, tahrik ederek. kesmişler, «Mabud, çocuğu yanma al hibleri buz üstüne mukaddes işaretler çisenedenberi temsil ettiği, bir an ümidini Muvaffakiyet yavaş yavaş kendini dır. Bir iddiaya gore, Etrüsk vapurunda, memleketi istilâya geldikleri kaydile, mak kararmdadır» hükmünü vermişler zerek, su ruhlarını oradan uzaklaştırınca, kesmeden mütemadiyen zihin yorduğu ka göstermeğe başlamıştı. 18 şubat 1866 da, esas plândaki müvazene temin edilemeyabajıcılara karşı harb açtı ve yerliler, di. Dr. Fişşer, çocuğu muayene edfnce, buz tabakasma ayak basmak caizdir. nal projesini, nihayet hakikat sahasma çı Tiryeste limanma mensub Le Primo ge miştir. Çok yüksek ve havaleli olan vakeşif heyetinin karargâhına baskm yaph mabudun hiç de öyle biî niyeti olmaTibet rahibleri, muhtelif rdhların arzu* karmak imkânı, karşısmda belirmişti. misi, günden güne genişleyen kanalı, Ak purun müvazenesini temin için karineye lar. Sayısı belli olmıyan eli silâhlı yer dığmı görerek, hastaya daima yanında Eski dostu ve talebesi olan yeni Hidive denizden gelip Kızıldenize doğru geçmek 160 ton çimento ile beton yapılmak za liler kalabalığınm bağıra çağıra saldır taşıd'ğı birkaç hap yutrurdu. Çocuk, kı larını ?ezer, onlan idare ederler. Göstederhal bir tebrik mektubu yazdı. Aldığı suretile bu marifetini ilk olarak ispat et rureti hasıl olmuştur. Heyet, geminin ması üzerine, Dolan keşif heyeti men şın donmuş olan sütten fazlaca mideye ri?li gi\inen yüksek dereceli rahibler, elcevabda, Hidiv, kendisini Mısıra davet mişti. İki sene sonra da, Imparatoriçe Eu müvazenesine aid hesablardaki bu yan sublarından çoğu, telâşla ancak canlan indirmiş, bu yüzden midesi bozularak lerine muaddes asayı alıp uzattlar mı, ediyordu. De Lesseps, hayatmın en büyük genie'nin, Aigle yatı ile iştirak ettiği açı lışlığı, fen heyetinin nasıl yaptığm tetkik m kurtarmağa zaman bulabildiler. Eş hasta düfmü«H'. Kı«a bir zamanda iyile en zorlu ruhlann bile zaran doikunmaz. Ekin bol, hasad bereketli olursa, genc gayesine ulaşmak ümidini, böyle el ile lış resmi, Süveyş kanalım, bütün dünya etmektedrr. ^ yalarını kısmen bırakarak, oradan kaç şerek ayağa kalktı. Ne rahatsızlığı sebetutulur bir vaziyette karşısmda görünce, ticareti bahriyesine, en hayatî kapılardan tılar, meçhuJ istikametlere dağılıp uzak bine, ne de doktorun alelâde tedavisine rahibler, dinî rakıslarla mabed avlusunda veya açıkta mabudlara şükran bildibir dakika tereddüd etmeden yola çıktı. biri olarak verdi. laştılar. akıl erdirebilen Tibet'liler, bunu bir murirler. Ahali de bağdaş kurup onlan seyO zaman ellisini geçmiş olan bu yılmaz Süveyş kanalının açılış merasimi, nadir Beynelmilel tanmmış meslektaşlan cize eseri sayd'lar. Eh, artık Fişşer'in re dalar. müteşebbis, hâtıratında, Süveyş kanalının tesadüf edilen parlak tezahürlerden biri yanmda nispeten küçük bir rol oynıyan işleri yolunda idi. Tibet'liler, evlerinS 'kerpiçten, tahtasergüzeştini naklederken, muvaffakiyeti olmuştur. Portsaidin, Akdenize bakan Ecîirne (Hususî) Edirnede yapıl Dr. Fişşer, civara kaçıp bir müddet bekDr. Fişşer, vaziyeri düşündü; eğer dan, ancak apartıman tertibi kat kat ve ni, herşeyden evvel, çok güzel ata binsahilinde, biri hükümdarlara, biri Rum makta olan kır koşularından dördüncü ledikten sonra, basikm yapılan yere yakLama bu yüzden acze uğramış vaziyet birbirlerine mülâhik yaparlar. Yanyana, mesine, tehlikeli hendekleri gayet zarif papaslarına, biri de imamlara ve ülema sü 4000 metre üzerinde yapılmış ve mü laştı ve oralarda dolaştı. Plâna ve prote kalır?a, kendisine seytanla beraber ça hep bir arada bulunmağı gözetirler. hareketlerle atlayacak derecede süvarilik sınıfına mahsus üç pavyon inşa edilmişti. sabaka. sporcularla spor meraklılan ta grama göre keşif ve tetkik tamamlanlısmak filân isnad ederek, yerlileri aleyBundan maksad da, çapulcu haydudlakaidelerine vâkıf bulunuşuna medyun ol Imparatoriçe Eugenie, Avusturya İmpa rafından büyük bir alâka ile takib edil madan dönmemeği aklına koymustu. hine kiî'kırbabilirdi; onım için, haplardan duğunu söyler. Onun bu meziyetleri, Hi ratorunun koluna girerek en ö'nde ilerli miştir. Fakat, bu işi nasıl tekmilliyecekti? Ti birkaç tanesini bediye etmeği daha işine ra karşı kendilerini ve mallarmı elbirliğile müdafaa edebilmektir. Yekundo atdivi ve maiyeti erkânını cezbetmiş, tevec yordu. Hidiv Mehmed Said Paşa o ta Bu mesafeyi 15 dakika 48 saniyede bet'te bilhassa geceleri hava dehşetli soelverişli buldu. Lama da memnun, bacühlerini kazanmasına vesile olmuştu. rihte vefat etmiş bulunduğundan, Hidiv alan Erkek Muallim mektebinden Cev gur. Orada sıhhatini nasü koruyacaktı? şını salladı ve teşekkürle haplan bir ku hlar teşküâtı da, ahaliyi çetelere karşi Ferdinand de Lesseps, Süveyş kanalı İsmail Paşa, Holanda Prensesinin kolu det 17 puvanla birinci, San'atlar mekte Derken baskında kaçan, lâkin yol bula tuda sakladı. Ve yerti bir kuvvet edin muhafazaya memurdur. Bunlar ceket imtiyazını çok kolayhkla aldı. Tanıdığı, na girmiş olduğu halde Imparatoriçenin binden Hüseyin 25 puvanla ikinci gel mıyan iki arkadaşınm geriye döndüğünü mis olarak, yerliler karşısmda böbürlen Dantalon giymis, kılıc kuşaınmış, tüfekli, gördü. Onlarla buluştu. Bu iki arkadaş, di. İcab etti mi, eline geçen haplara bayraklı mızrakh süvarilerdİT. ahpabı çok olduğu için, etrafına yüz zen arkasından ilerliyor, Prusya ve Felemenk mişlerdir. zarurî ihftiyaclannı bir müddet için ol gözucile söyle bir işaret edip, kudretinin Tibet göçebeleri, sudan pek hoşlangin toplamakta da güçlük çekmedi. Bun veliahdleri en geride geliyorlardı. sun fcarşılıyacak bazı seyleri, kaçarkem derecesinden şüphelenenleri sindiriyordu! mazlar. Elde bir kova su kendilerine lar, Süveyş kanalı şirketinin ilk müessisBüyük faşist meclisi Imparatoriçe Eugenie kendi yatile, en leri sıfatile, her biri beş bin franklık his başında mevki aldığı 77 gemiden müRoma 4 (Hususî) Büyük faşist birlikte götürmüşlerdi. Üçü bir arada bunRuhanî reis, hap hediye etmekle dok yaklaşıldı mı, eğer gayet şen, güler halmeclisi bu gece Başvekil Mussolininin lardan istifade ederek, Tibet'te, açıkta torun kvdretinin kı c men de olsa kendi e de iseler bile, derhal somurtur, surat selerle teşebbüse iştirak ettiler. rekkeb bir filo, 1 7 teşnnisani günü PortsaDe Lesseps'in, aklına koyduğu fikri idden hareket ederek 20 teşrinisani akşa riyasetinde toplanmıştır. Müzakerelerin gecelediler. Sonra da beraberce yola ko line gectiğine zahib olarak, o tarihten asar ve aksilesirler. Yıkanmak, en hoşgeç vakte kadar devam edeceği zaıtno yuldular. Dr. Fişşer, rastgeldiği yerlileryirmi küsur sene yılmadan, usanmadan, mı Kızıldenize çıkmış bulunuyordu. sonra Fisser'den sonsuz derecede mem lanmadılklan birşeydir. Bu yüzden her Iunmaktadır. Yarın sabah resmî bir teb den bir kısmmı kendisine allştırdı. Gene en büyük bir zâfa ve ümidsizlige düşmenun göründü ve çok geçmedem kış bühansi bir rehirclen yüzerek geçmeleri de De Lesseps, insanlığa hizmet uğurun liğ neşredilecektir. bir hayli yadırgamalanna rağmen, yer tün şiddetile bastırınca, onu kendi mah imkânsızdır. Fakat bu memlekette yol den takib etmesi, onu nihayet elbette mu da yıprattığı ömrünün birçok senelerini, liler, beyaz derili yabancılara yardımı fuz evine misafir etti. Kışı orada geçiren olmadığı sibi köprii de yoktur. Şu halde vaffakiyete götürecekti. Fakat, teşebbüsü kısmen Süveyş kanalı projesini tahakkuk nün ilk ânından itibaren başlıyan sayısız azmile bin türlü müşkülât içinde çırpına Prens dö Gal tarafmdan gönderilen çe esirgemediler, misafirperver davrandı Dr. Fişşer, son fırtmalar hızını alınca, bir nehirden nasıl geçilebilir? Tibet'H, lar. maddî ve manevî müsküllerden sonra! dar evde, sıcak muhitte bunaldı. Zaten nehrin bir kıyısmdan bir kıyısma uzatılrak geçirmiş, son zamanlarında da, Palenklerle, debdebesi bir kat daha artan muazzam bir cenaze alayı tertib ettiler ve Onları güler yüzle, tatlı dille kandı işini de tamamlamıştı. Tekrar buluştu mış duTan nebat parçalarından örülmüş Bu müşküllerin arasında, şahsî dostlu nama kanalının davalı, rezaletli hâdiseLesseps, ismini, sularına ebediyen nakşet ran bu coğrafya âlimi, gitgide ahpab ğu iki arkadaşile beraber, bilmediği yer kalm bir ir>e tuıtuna tutuna geçmeğe ağuna mazhar bulunduğu Hidivin tevec lerine karışan ismini lekeden kurtarmak itiği Süveyşi medeniyet âlemine hediye et hgı ilerleterek, bunlardan bazılannm de de haritasız olarak yola çıktı. Eline ge hskındır. Eşyasmı da parça parça bu cühünü birkaç defa kaybedip tekrar ka çin uğrasmıştır. mek suretile şerefini yükselttiği Fransız lâletile ta Yangçe Kiyang nehrinin çirdiği şeyleri bir an evvel Asyadan Av nebatî köprüden geçirmek suretile nakzanmak gibi büyük vartalar da atlatan, Büyük müteşebbis 7 kânunuevvel 1894 neticesi çok vahim olabilecek bir inkıtaa te, doksan yaşında olduğu halde öldü. millerinin gözyaşları arasında lâyemutlu membama kadar sokulmağa girişti. Ti rupaya geçirmek ve maceralı seyahatini, leden Tibet'H, bunun güclüğünden sikâmahal vermemek için, son derece feraset Her büyük adam gibi, hayatmda iken ğa kavuştu. Bugün, Süveyş kanalı mev bet'lilerin rahî hâletini anJıyan ve bilkeşif ve tetkik neticeleriîiin yanısıra yaz yetci depildir. Tibet ahalisi, giyim husuve dikkatle işi idareye mecbur olan De kadri bilinmeyen Lesseps'in değerini de, zuu bahsolduğu zaman Ferdinand de hassa rvihanileri elde etmelcle işini ba mak arzusunda idi. Buna muvaffak ola •=ımda cok mer?khdır. Kaba=aba kumaşLesseps, kanal insaatına, imtiyazın veril Fransız milleti ve dünya efkârı umumiye Lesseps'i, ve onun gayesi uğurunda sar şaran bu âlim, diğer iki arkadaşından cağı süoheliydi, fakat muvaffakiyet el lardan olmakla beraber kat kat esvab tediği tarihten ancak beş sene sonra başla si, ölümünden sonra anlamakta gecikme fettiği azimkârlığı hatırlamamak kabil de aynldı ve bu meşhur nehrin membama verdi. Günün birinde tıraş olarak Tibet darikine gayretlidir ve bunları sıcaktar sokuldu. Orada, başlıbaşma bir âlem yadigârı sakaîını uçurmuş, beyaz bir el terlese de üstüste giyer. misti. Ona, Almanya İmparatoru ve ğildir. yabilmisti. Sven Hedin'in Asya<da yaptığı seyahatler meşhurdur; onun izinde yürüyen Dr. Fişşer de, Tibet'te hayli maceralı bir tetkik seyahati yapmış, Tibet yerlilerinin âdetlerini yazı ve resimle tespit etmiştir. Kendisimdeıı ve maceralı seyaMesele ortaya çıktyor batinden bahseıden Sesil B. Buls isdmli bir muıharrir, bu yazısında şunlan anlaVapurlar geldikten sonra bu kazanlann bir derd teşflcil ettiği görülmüştÜT. tjyor: «Sahile doğru alçalan araziye nispetSık sık tuğlalann çökmesi yüzünden vale çok yukanda bulunan saha, T3>et'tir. purlar sefer müddetinin yarreı kadar zamanı havuzlanmakla ve Istinyede bek Tİbet, bir kısım Asyahlarca mukaddes lemekle geçirmişlerdir. Trak, Sus ve memlekettir. Dar vadilerinin çoğu kâşiflere henüz malum olmıyan bu memleMarakasm fazla sür'atleri dolayısile pek kette yaşıyan insamların âdetleri, merak belli olmıyarc bu âraz, Etrikkün esasen uyandırıcı bir esrarengizlikle örtülüdür. 13 mil olan sür'ati dolayısile kendini çaBuralann esrajmı öğrenmek ve evlerinbucak meydana vurmuş ve o zaman ilk de rahat rahat oturanlara öğretmek için, defa «Cumhuriuet» te yazılan bir yazı zaman zaman mulhteh'f ilim adamları üzerine îktısad Vekâleti meseleye el koytehlikeli sayahatler göze aldırmışlar, bu mak lüzumunu duymuştuT. uğurda hayatlannı tehlikeye koymaktan Marmaradaki tecrübe da çekinmemişlerdir. Dolan keşif heyeti Edirnede yapılan kır koşusu

Bu sayıdan diğer sayfalar: